9 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

9 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i/TE BUNU BİLMİYORDUM. 7 amanımızdan 2400 sene ka. dar evvel yaşamış olan Ha. likarnas kraliçesi Artemiş meshur bir kral çlan kocasını çok severdi. Kral öldüğü zaman, kraliçe, hıçkırıklarla ağlayarak, göz yaş - ları içinde, onu yaktı. Külünü bir su bardağına koydu. İçti. Daha son. ra da, onun adina eşi bulunmayan muazzam bir mezar yaptırdı. Bu mezar, dünyanın yedi — benzersiz eserinden biri olarak sayılmaktar dır . Şor kulağı saniyede 86s titremesi, (Savt zazıbzaptedebilmektedir. Köpekler, işitme kabi çok olan mahlüklardır. yerlerdeki belirsiz ses ihtizazları - nı alabilen köpekler var, Bizim i. çin tabii olan sesleri onlar o kadar büyük bir kuvvet ve hassasiyetle zaptederler ki, hemen ulumağa başlarlar, Küpekler insan sesinin bütün nüanslarını fark edebilirler, En hafif ve belirsiz insan sesleri a- rasındaki ihtizaz ve cins (o farkını anlıyabilirler, (38000) ihti. 4 G özlükler icat olunmalı, tamam | 600 sene olmuştur. Maama. fih) görme kuvvetini islah için, cam kullanmak âdeti bundan da eskidir. 14 üncü yüz yılda yapıl - mağa başlanan gözlükler evvelâ a- ristokratlar ve zenginler tarafın » dan kullarılmağa başlanmıştır. İlk gözlükler, İtalyada meyda. na gelmiştir. Sonra, bu öletin sa - tış ve İstimali Holandada, daha sonra Almanyada görülmeğe baş- lamış ve nihayet biltün dünyaya yayılmıştır, B ir dilden başka dillere birçok kelimelerin geçtiğini bilir - siniz. Yeni medeniyetle beraber bir ülkeden başka ülkelere bir takım fikirler ve âletlerle beraber, bir çok kelime de geçer, Nitekim Türk. çeden, Avrupa dillerine gecmiş pek çok kelime vardır. İşte bisküvi kelimesi de, dili . | mize Avrupa dillerinden geçmiştir. | Bisküvi, iki defa pişmiş ekmek de. mektir. İnsanlar onu çoktanberi biliyor ve yapıyorlardı. Eski Grek- ler de bisküviyi, iki defa pişıwiş mânaşına gelen bir kelimö ile ad . landırırlardı, JD) ornunlar, asla domates ye - mezler. Buna mukabil çın. | girâklı şılanlara bayılırlar, Kocakafayla Eğribacak — Geçen haftadan devam Oğretmen ona öbür hikâyeleri de dinlemesi için ertesi gün okula gelmesini söyledi: Kocakafa, şa. fakla beraber i bile sağmadan < nektebe ko hikâyeleri de okulu da o kadar sevdi ki, bir türlü ofada mğk istâmedi. O yılın sonh; b dı. C çok ayri” rında mektebe yi cerikli, kurn kayırmış, on İ kademe almıştı. Kocükalu, az zamanda sınıfın bi. rincisi oldu. Her işe © koşuyor, bahçelerindeki sebzeleri sulüyor, tembel çocukları da çalıştırıyordu. Çalışkan olduğu kadar acar bir ço- ctktu. Onun şapkasını çekiyor, bu- a çelme takıyor, berikine tuzlu su | ip ötekini su dolu kovalara o- | turtuyordu. Fakat etmen onu | le seviyordu ki, bütün bu yap- ıklarına göz yumuyor. Arasıra: — Br daha yapma emi di lağını çekmekle kalıyordu. Böyle: iki yıl geçti, Bir gün ansızın annesi öldü. Ko. cakafa ömründe İlk ola ağladı, ama her şey gibi Kocakafa bu ölümü de unuttu. Bu sıralarda şehirde açılan bir ge tihanma, girdi. Im cukafa da bunları! işte Kocakafa adın! ona burada takm da annesini, ineklerini, geçen gün- lerini hatırlayıp içi sızlar gibi o- luyordu. Sonta 6 günleri yaşıyan kendisi değilmiş gibi ıslık çalıyor, bahçede fır dönerek ber zamanki yaramazlıklarına baş- Uyordu Bu okülda en çok sevdiği çocuk eğri bacaktı. Tkisinin bir olup Miz- imiz Aliye etmedikleri kalmıyordu Ali İzmili zengin bir incir, özüm fabrikası sahibinin oğluy lardan çekmediği kalmadığı halde a yine peşlerinden ayrılamazdı. Bir geceydi. O gece nasılsa elek- trikler bozulmuş, bütün 1 erkenden yatırılmıştı. Yedi, sekiz çocuğun yattığı odalarda hafif 1. şikli bir Jâmba yanıyordu. Koca- kafa saat yirmi dördü bulduğu halde tahtakur maştı. Sağa dönüyor, sola çevrili- yor, sırt üstü uzanıyor, yüzü ko. yun yatıyor, ama bir türlü uykusu niyordu. Artık olacak gibi de- ildi, bir yay gibi ndan fir- ladı. Yavaş yavaş E; 1 irmi beş kutudan her biri. ne birden yirmi beşe kadar olan sayılardan birini yerleştirecek. siniz. Yukardan aşağı. 1 — Doksan beş 2 — EMi dokuz 3 — Altmış bir 4 — Elli iki $ — Altmış bir Soldan sağa: 1 — Eli dört yolaşına doğru ilerledi. Onu dür. — Hey baksana bana' Vopur bacası gibi ne soluyorsun öyle! Dedi. Eğribacak uykus'ınun en nurdana bom: Obür yana döndü. Tekrar horlamıya baş- | lı yerindeydi. H dana başına yorganı çekti ledı. Kocakafa, onu bir türlü ra. hat bırakmıyor, kulağını çekiyor, bacağından tutup sürüklüyordu. Zavallı Eğribacak mekten, bırak uyuyacağım diye da- zoruna git- yatmaktan bir şey çıkınıyacağını anlamıştı. İstemiye istemiyo doğ- ruldu. Bacaklarma pantalonunu, sırtına ceketini geçirdi. Kocakafa. ya: — E, söyle bakalım. Şimdi n: yapacağız, dedi. Kocakafa gülerek: — Hiç ne yapacağız. Karşılıklı » ben | oturacağız. Sen söyliyeceksi dihliyeceğim. Sonra ben söyliye- ceğim, sen dinliyeceksin, dedi. (Devamı var) Okuyucularımıza : ulda bulunan bam küçük O» | ıyurularımız, ohediyelerinir posta le adreslerine “göâderilmesini is! | yorlar. Buna maalesef imsân tur, İstanbullu okuyucul: zartesi ve perşembe günle: buza gelerek hediyelerini alm Tar. Yalnız İslanbuldan başka yer- lerde olun “okuyucularımızın hedi» yeleri posta ile gönde: . varakalarının sar0n- içine de hangi tarihli isim gayet okunaklı şekilde yazi- malıdır. Bu iki hayvan diyor ki: Ben ineğim, Ben köpeğim. Ben kediyim. Ben atım. Ben tavşanım. Ben domuzum. Halbu ki, bunların hiç biri, ne y yalnız at, ne yalnız tavşan, ne de yalnız domuzdur. Haydi bakalım, siz, bu hayvanların nerelerinin kedi, nerelerinin inek nerelerinin köpek nerelerinin tavşan nerelerinin at, nerelerinin domuz olduğunu bulunuz! Sudan çikan zavullı yavru ördekler, büyük bir korku içinde, annelerini ariyorl, nız inek, ne yalnız köpek, ne valnız kedi, ne - Eğer soldaki şekilde bulunan siyah noktaları numuaru sırasına göre birleştirirseniz, siz onların bulamadıkları annelerini bulabi siniz, Şimdi elinize renkl 1 — Resimde gördüğünüz an Erk; bir kalem alarak wn neyi aradığını bulacaksınız! ayni şekilde sağdaki noktaları birleştirin! Bu sefer de yağmurda koşucu kulardandırlar. Biraz Devekuşunu hatırlatan bu kuşların tüyleri süs iki kuş, Avustralyada yaşayan bir nevi in kullanılır Zavallılar, bir Avustralyalı çocuk olan gardiyanlariyle iki köpeği arinmaktadırlar. Siz, hu gardiyanla iki çocuğu hulabilir misiniz? 2 — Size dört tane kibrit veriyorum. Bana bu 4 kibritle ayrı ayrı hem 1. hem2, hem 4, hen misiniz?. 6, hem 9, hem de 12 sayılarını teşkil edebilir Bü bulmacalarımızı doğra helledenlerden 25 kişiye muhtelif hediyeler verilecektir. Evvelki Bulmacamızda Kazananların İsimlerini Yarınki TAN'da Okuyunuz. | ga HAYDI &Ş GÜLELİM Kadın Zevki Erkalın babası sıklam kan ter içinde eve Karısına dedi ki, çarşının bütün dükkânlarını gezdim. Seni yağmurdan sir. geldi. ma $ının renginde parça bulamadım. Kadın şu verdi n oldum. Ben de in seni sokağa yok benim ku. Bişbir kadın lamıştım. De maşından rob bulunmıyacak Merak Etmiş Doktor telefonda acele hasta ha- berini alır almaz. çabucak giyindi. Merdivenleri ikişer, üçer atlıya. rak sokağa çıktı. Bir otomobile at- ladı, kan ter içinde çağırıldığı eve geldi. lik karşısına çıksn baya" — Hastanın evi burası ye sordu. Adam büyük bir soğuk kanlılık. 1s başını bakmakta olduğu saatten küldırdı: Tamam, yedi dakika on beş saniye, diye mırıldandı. Sonra ilâ- ve etti. — Karım merak etmişti basta olursam doktor r manda gelebilir. Bunu bana anla, dedi. Teşekkür ederim. Bizim e- tamam yedi dakilza on beş sa- de geliyorsunuz. Di- Eğer kadar za-

Bu sayıdan diğer sayfalar: