6 Ağustos 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

6 Ağustos 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 HİKAYEDEN MABAAT Zemzempınarı Davası (Başı 9 uncuda) sun. &ız nesi süt emmişlerdeniz; hile, fesat bilmeyiz. Hafızdan sonra kadı efendi işi gitmiye hazırlandı. Bugün ilk Zemzempınarı davasıdır. Tam çi- kacağı anda sokak kapısı vuruldu Bu sefer de yine Hacı Fakioğlu- run bir başka adamı, elinde iki s2- petle karşısına dikildi — Ne istiyorsun di — Efendim, Bahçelinin Yumşok bendeniz geçende yağ, bal gön - dermiş. Geri çevirmişsin. Çok ha- yıflandı. Ellerinden öptü. Kadı bel. ki azımsamıştır, dedi, bu sefer ba- bahindi, tereyağı, bir top salvarlık çuha, bir de beşi birlik altin gön- derdi. Çok yalvardı, mutlaka ka. bul etsin, ilerde yine göndi : dedi, Kadı Karaduman ifritin ifriti ke- silmişti. Kavuğu tepesinden fırla- dı, lâpçinlerini daradar ayakları. na geçirebildi. Şemsiyesini sallıya savura sokağa fırladı. — Seyi mendebur seni! Seni ah- lâksız herif seni! Ben sana baba- hindiyi, çuha kumaşı şimdi göste- ririm! Çarşıdan geçerken kadıyı delir- miş sandılar. Yalnız Fetvehane pen eeresinin arkasından gizlice bakan üç baş, kıskıs gülüyordu. adı mahkemeyi açtı. Taraf. ları karşısına dikti. Yum- sakın hiçbir şeyden haberi, işkili yok; hakkının artık verileceğinden emin, dimdik duruyor ve arada bir Fakloğluna kurumlana, kurumlana yan bakıyor. Fakioğlu ise boynu bükük, masum ve mazlüm vaziyet. te, Bir kaç sorgu cevap. Bir kaç kara kitap karıştırma ve bu sırada kadıda Yumşaka karşı dik bakış- lar, hiddetli solumalar. Nihayet hükmünü iki tarafa bildirdi: — Hak, Hacı Fakioğullarından faziletlü Hafız Efendidedir! Zem- zermpınarı adındaki sıri mülk bah. çe Fakioğullarınıa imeğfu mallari- dıri Bahçelinin Yumşaka gelince, hem haksızdır, hem müzevver da- mıştır! ilahkege, ypasrafları, hçenin geçmiş aylıkları faizleri- Je duvacıya aittir! Hadi! Çıkın dı. garı! Kâtibi çağırtıp emretti: — Hemen ilâmını yaz. Bugün mühürliyeceğim. Kadı efendi namusu ile davayı bitirdikten sonra da kızgınlığını ye. nememişti. Bütün doğruluğu, na- musu, iffeti şira fıçısı gibi köpü. rüp duruyordu: — Rüşvet hal Seni Bahçelinin Yumşak gibi hınzır seni! Seni Ra- şii müzevvir seni! Rüşvet ha! Ben, Kadı Karaduman, rüşvet olacağım da haksızlık edeceğim ha! Işin trajediye benziyen komik tarafı şurası" Ertesi gün Bahçelinin Yumsakın ölüsü Zemzempınarı bahcesinin derin bostan kuyusunda bulunup çıkarıldı. Eski Müftü şu hükmünü kasabalıya propaganda ettirdi: — Bahçeliningil haksız yere da- va açtığı için erenler çarptı. Bu yüzden kendisini bostan kuyusuna atıp açtığı haksız dava yerinde ce. zasinı buldu. Hacı Fakioğlu Hafiz Efendiye ge- Jince hemen yeni mültüye danıştı, şu fetvayı satın aldı: — Bostan kuyusu pis ve mek - ruh oldu. Buna sebep Bahçelinin Yumşaktır. Merkumun mezkür ku- yuda boğularak ölmesi dolayısile kuyuyu şeriat mucibince şartlatıp temizletmek masrafı geride kalan mirasçılarına düşer, Şerki Erdünün Yeni Esas Teşkilâtı Amman, 5 (A. A.) — Teşril mec- is, Londrada İngiliz hükümeti ile şarki Erdün hükümeti arasında vu. kun gelen anlaşma çerçevesi dahi » linde, kanunuesaside yapılan tad tı, müzakeresiz ittilakla tasvip eyle- miştir. Emir Abdullah, hem devlet reis: hem de ordunun başkumandani ol - maktadır. Hükümdar, kanunları ya- par ve bunların tatbikına nezaret ey. ler. Nazırları nasb ve azleder, vazife. leri hususi bir-nizamname ile tesbit (Ba rifimizin bütün şubelerini temsil c. den zâtlardan terekküp etmiştir. Ma. arif meselelerinin bütünlüğünü his- İ settirecek şekilde âzadan her “biri hem kendi işi, hem de bu bütünün diğer parçaları olan işleri alâka ile takip etmiş, serbestçe düşüneslerini söylemiş ve böylece muştur. Maarif Şüresı, mesleki şuu- run güzel bir tezahür vesilesi oldu. 1 1 incide, kararlar alın. Kendi duvarları içerisine kapanmış ve kendinden önceki veya sontaki öğretim müesseselerile alâkasiz kal. mış bütün maarif kademeleri onları temsil eden insanlarla temas imkâ- »ını buldular, konuştular ve an! Jar. Üniversitemiz mensupları kiymetli bir zat bana çok gi nuşan ve çok canlı fikirler iler ren bir ilk okul öğretmeni arka mızı misal göstererek bu türlü ye- işmiş meslekdaşların aramızda bu- lunduğunu tahmin etmediğini söyle. di. Bu küçük misal de gösteriyor ki, | âzası birbirini nâdir vesilelerle tanı- yan mesleğimiz, Maarif Şürssile bu noksanıni da izale etmiş oldu. Varılan neticeler Maarif Şürası sırf nazari bit ilim kongresi manzarası göstermedi. Çün. kü gaye, Maarif raeselelerimiz! sis- temli ve insicamli bir hal yoluna sokmak olduğu için fikir kadar iş; çalışmalara hâkim oldu ve bu süretle hayalden ziyade hakikatin gözönün- | de tutulmasile fiili neticelere varı). | dı. Bunlardan biri üç sınıflı köy mek- teplerimizin Yine tek muallimle sınıfa çıkarılmasıdır. İlk görünüşile güç olacağı hissini veren bu İs bizde ve bizden başka memleketlerde nu- sıl yapılıyor? Bunu yakından tetkik ettik. Bugün - eskiyi bırakın - fi. len Fransxia 30.000 mektep var ki âyni suretle tedrisat yapıyor. Sınıf. lerinde vasati olarak 50 çocuk bu. Tunsa, hemen bir buçuk milyon çocuk bu usul ile okutuluyor. Almanyada | 7 si bu tarzda okuyorlar. Bunun diğer! memleketlerdedemiziMeri var. Kuy lerimizdeki 370.000 çocuğu üç sene mektebe alip”&örPa”birakarak o ç0.| cukların yaşadığı köylerde okur, ya- zar adedini arttırmıyacak bir netice veren bu faaliyeti elbette tamamlı- yacaktık. Paralar ve emekleri boşu: İ na sarledemezdik. : Şüranın verdiği bu kararla yukarıda adedini söyle. diğim köylü çocuklarımız şehirdeki kardeşleri gibi beş yıl okuyacaklar ve ayni kıymette bir şahadetnameyi ellerine alacaklardır. Bu rakama ilâve olarak geçen se.| ne ve bu senenin üç sınıflı okul me- zunları olan 160 bin çocuktan hiç ol. mazsa yüz elli bini mekteplere gire- cektir. Öğretmenlerimize beş sınifhı| birden nasil okutacakları hakkinda | talimatlar ve izahnameler hazırlattı. | rıyorum, Onları bu işte tam muvaf. İHak kılabilmek için maarif memur- ları mıntakasına hepsini grup grup toplayıp yapacakları iş kendilerine öğretilecektir. Memleketin muhtelif yerlerinden aldığımız mektuplar ve telgraflar bize bu işin ne kadur fe- yizli neticeler vereceğini şimdiden tebşir ediyor. Bilhassa köydeki öğ- retmenlerimizin sevinçleri bizi can. dan sevindirmektdeir. Ders saatlerinde değişiklik Şüranın verdiği kararlardan bir mühimmi de orta okul ve liselerde ders saatlerinin öğleden evvele alın. ması ve öğleden sonra talebenin mu- allimler nezaretinde derslerini mek- tepte hazırlamaları işidir. Benim de şahsan duyduğum şikâyet mevzula- rından biri olan derslerin çokluğu ve talebenin müzakere edilmemesi, ta. lebeye vazife verip tashih edilmemek gibi onları küme kiime çalışmaya sevkedecek hususların ihmali bu ka. rarın bu ders yılından itibaren tatbi- kile asgari hadde indirilecektir ka- naatindeyim. Derslerin eskisine nis- betle hiraz erken başlaması cocukla. rımıza, hattâ velilere erken kalkma ve günlük hayata erken başlama iti. yadını da verecektir. Başka memle- ketlerde Üniversiteler sabahın saat yedisinde tedrisata başlarken bizim dokuzda orta tahsii müzsseselerinde işe başlatmamız doğru olamazdı. Bu cihet de bu vesile ile tashih edilmiş olacaktır: Dâva şudur: 24 saatin için- TAN eyanalı Maarif Vekilinin B Maarif Vekili dün Yerli Mallar sergisindeki tetkikleri sırasında şekilde dersleri tahdit etmek, buna mukabil sene içindeki ders günlerini arttırmak. Böylece bir senede bir buçuk ay» dan fazla bir zaman kazanmış oluyo. | ruz ki, bu kazanç orta tahsilin altı senesinde hemen bir ders yılına te. kabül etmektedir. Yabancı dil meselesi Yabancı dil meselesine gelince Yabancı dilden gaye yüksek tahsilde kendi kendine yabancı dilden kitap | takip edecek sürette liselerimizden mezun vermektir. Bir ihtisas mevzüu olmak dişinda, Üniversitede “senebi dili tedrisat zalttir, Orta okul ve fi. lerde ecnebi dili tedrisatını giçleş- n en büyük sebep muhteli tapların ve metodların bulunması İ di. Bu sene fransızca ve almanca ki taplarını bu dilde mütel ıs Türk ve ecnebilere hazırlattık. Bu suretle | ingilizce gibi bu iki'dil de tedrisat ve | metod bakımından tevhit edilmiş 5- lacaktır. İlerisi için benim düşüncem yabancı dil tedrisatımı bilhasis lise. lerde teksif etmektir. Bu tedbirleri ahp yüzde yüz tatbik edinöeya kadar Şüranın de verdiği karar mucibince |, Üniversitedeki ecnebi dil tedrisat devam edecektir. Fakat yeni tedbir- rle dünkünden daha veriysli bir ha. le gelmesi için Üniversite tetkikler. de bulunmaktadır. Devlet imtihanı usulü İlkmektep üstündeki üç sunflı or- talar tabii olarak Jiseye falebe Yi tirdiği kadar havata da çalışı sur vermektedir. Fakat lisenin vazi- fesi sadece Üniversiteye ve yüksek mekteplere talebe (yeğiştirmektir Binsenaleyh yüksek tahsile girebile. cek gençleri iyi bir seçmeye tâbi tut-| mak zarureti karşısındayız. Ortamek | tepleri ve liseleri arzu ettiğimiz şe- kilde tensik ettikten sonra liselere müsabaka ile talebe almak da ayrı- ca bir zaruret olacaktır, Bu seçmeyi yapmak İzin başlıca vasıla imtihan. dır. Cümhuriyet maarifinin elit züm. reyi yetiştirmekte çok ciddi ve âdil olması pek tabiidir. Bu bakımdan Maarif Şürası imtihan meselesini dikkatle inceledi, Umumi heyette bu mesele etrafında pek ehemmiyetli müzakereler cereyan elti. İmtihan prensipleri; basit olmak, her yerde ayni cins ve her mektepte ayni ba- remle talebeyi ölçmek, Ünivörsite ve yüksek mektepleri imtihanlara geniş ölçüde intibak ettirmek vebütün tah sil kademelerinde devlet imtihanı şeklini kabul etmek zaruretinde ida- ve edilebilir, bu suretle hususi mek- teplerde ve hususi tehsil görmüş olan talebe de ayni şekilde bu devlet im. tihanına tâbi olacaklardır. Devlet imtihan şekli kabul edildi. ğine göre çift imtihanlar kalkacak demektir. Bir, lise mezuniyet imti- hanı, bir de olgunluk diye iki türlü yoklama olmuyacaktır, Kuvvetle ü- mit ediyorum; önümüzdeki ders se-| nesi Şüranın kararını tatbik edebi. | leceğiz. ; Öğretilecek ıstılahlar Maarif Sürasının aldığı esaslı ka. rarlardan biri de Cümhuriyet Halk Partisi kurultayında kabul edilmiş olan esasa göre ilk, orta ve liselerde kullanılan terimlerin aynile Üniver- site ve bütün yüksek mekteplerde bu seneden İtibaren kullanılması keyfi- yetidir. Üniversite ve yüksek tahsil de geçen terimler ondan evvelki | edilecek olan hükümet, yalnız hü «İde talebeyi yormiyacek ve kendij tahsillerde geçenlere nisbetle büyük . N kendine çalışmaya imkân birakacsk bir yekün tutar. Bunları selâhiyetli | ları görülmüştür, kümdara karsı mesuldür. İnamadığı takdirde dilimize ilim adamları toplanarak yapacak. tardır, Prensip şudur: türkçe mukabillerini bulmak, bulu. geçmiş yabancı, fakat munis kelimeleri al-| mak, buna da girmeyenleri milletler arası istimal vasfını kazanmış olan- lardan seçmek. Bu sene bütün muallimlerimizden terimler hakkında yapılan ankete | Onları Üniversite ndan da âzası bulunan rde tetkik ettirdik. Türk dili tetkik cemiyeti bu tetkiklerin .neti- cesini gözden geçirdi. Netiçeler tes. bit olundu. Hemen yüzde 40 nisbe. tinde bir değişme yapıldı ve bunlar kitap yazanlara verildi. Bu sene ba- sılacak kitaplar bu terim! yazılmaktadır.” Londradaki İnfilâkta 150 Yaralı Var Londra, $ (A. A) — merkez mahallesinde dün vukubu - lan, infilökta 150 dir, Bun! öyenYer yok Londranın yaralananların adedi in birçoğu ağır isede r İlfsiye ve polis kıtaatı yollar: te. inizlemeğe gece geç vakte kadar ;sliyetle devam etmişlerdir, Maama - fih infilâk yerine mücavir sokak dan geçmek henliz mümkün değil - dir. 200 den fazla ev ciddi hasara uğ ramıştir. Sant . Paul kilisesi evvelce zannedildiği gibi mühim hasara * ramamiştir. Yalnız tarihi camların- dan'bir kaçı parçalanmıştır. Postaların köntrolü Londra, 5(A. A) — Polis me. murları, bombaları muhtevi paket - lerin veya zarfların gönderil vilâyet merkezinden gelen “postayı | dün birer birer tetkik etmişlerdir. Bu suretle tetkike tâbi tutulan mek. | tupların sayıs? altmış bin ve pak lerin sayisi da sekiz binden fazla ik a ği dört Y Bir Mısır Heyeti İrana Gidiyor Kahire, 8 (A. A.) — Başmabeyin. ci Haseneyn paşa ile Misirin | sabık Tahran elçisi Talât beyden ve hari- ciye vezirinin hususi kalem direktö- ründen mürekkep bir heyet, bu sa bah Tahrana hareket etmiştir. Söylendiğine göre heyet, Mısır 1. le Iran arusındaki o münasebetlerin takviyesi hakkında kral Farukun *İ dan konuşurlardı. Şehinşaha bir mektubunu hâmil bu- lunmaktadır. öte Mısır » Filistin Askeri Yolu Kahire, S(A A — Büyük bir sevkülceys ehemmiyeti olduğu sö) lenen Mısır ile Filistin arasındaki 05- keri yolun pek yakında inşaatı bite. ceği haber verilmektedir. ee Edirne - Kırklareli Maçı Kırklareli (TAN) — Edirneli tale- be ve sporculardan mürekkep bir ks- İngiliz Filosu Bugün Oğleyi (Başı 1 incide) Hurlanacaktır. Ingiliz filosu. top a tarak şehre veda edecek, Selimiye i- le harp gemilerimizden atılan toplar. kabele edilecektir. Malayada Bir Suvare Verildi Izmir, 5 “Tan Muhabirindeni — Malaya harp gemisi zabıtan ve mü. rettebatı, bugün de karaya çıkarak şehri gezmişler, Inciraltına kadar gi- derek banyo almışlardır. Gemi ku- mandanı da saat 15 te sivil olerak karaya çıkmış, şehirde bir otomobil gezintisi yapmıştır. Öğleden sonra, Dalıya harp gemisi önünde yelken ve kürek müsabakaları yapılmış Ye müsabakalar çok zevkli geçmiştir. Gece saat 21 de gemi kumandanı Albay Tower tarafından Malayada bir suvare verilmiştir. Suvarede va- li Ethem Aykut, mevkii müstahkem komutanı General Rasim, belediye reisi, Ingiliz konsolosu, şehrimizdeki mebsular, resmi devair ve teşekkü ler müdürleri, banka direktörleri, refikalarile bulunmuşlardır. Suva. reye İngiliz kolonisi de davet edil. miştir, Gemi elektriklerle donanmış, davetlileri, Malayanın motörleri taşı- | mıştır. Suvare geç vakte kadar çok neşeli devam etmiştir. Malaya gemi- si yarın limanımızdan âyrılacaktır. Ingiliz denizcileri, ziyaretlerinden son derece memnundurlar. Malaya kumandanı: “— Izmirde halkın bizi içten ge. n sevgi tezahürlerile karşıladıkla- rınr gördük. Bu samimi alâkayı asla unutmıyacağım,. demiştir. Zabitan, şimdiye kadar bir çokli- İnönü'nün Türk-T Kurumu Gidiyor manleri ziyaret ettiklerini, Türkiye de gördükleri hüsnü kabul ve miss. perverliği hiçbir yerde göreme- dil i, İzmirden unutulmaz hat ralarla ayrılacaklarını, bu samimi 8 laşma ve kaynaşmanın, Türk - Ingi Uz dostluğunun kuvvetine bir delil labilezeğini söylemektedirler, İzmirde dünkü maç Gemi takımı da bugün öğleden son ra saat 17 de Izmir mubteliti ile i- İkinci maçını yapmış ve yine 3 - 0 yenilmiştir, Stadyom şimdiye kadar ilmemiş (derecede kalabalıktı Mevkii müitahkem kumandanı, In- giliz konsolosu, gemi zabılan ve mü- İrettebatı seyirciler arasında jdi “Gemi bandosunun çaldığı Türk ve Ingiliz milli marşlarından sonra 0- yuna başlandı. Hakem Skoçyaya karşı Ingiitere milli takımında oy miş bir Ingiliz teğmeni idi. İngil takımını bu dela geminin güvsrle mürettebatı teşkil ediyordu. Oyun müsait cereyen etti, Her iki tsral ta, tehlikeli hücumlar yaptılar. Fakat ingilizlerin şansları yoktu. Bir kaç fırsat kaçırdıhır. Birinci devrede va- ziyet 1. 0 idi. Ikinci devreye İzmir takimi esaslı değişiklikle ve taze bir kuvvetle gir- di. Dört gol daha atarak meçi 5-0 lehine bitirdi. Ingiliz bandosu hof. İtaym arasında yüzel parçalar Dakikalarca alkışlandı. Maçın hita- min müteâkıp sahada ayrılış mera- simi yapıldı. Takımlar karşılıklı yer aldılar, Ingiliz bandosu evvelâ Türk. İsonra da Ingiliz milli marşlarını çal- dı Ingiliz oyuncuları devamlı alkışlar arasında sahadan ayrıldılar. arih na İltifat Ve Direktifleri (Başı 1 incide) di medeniyet kuvvetlerine inanme. "Türklerin milli hayatını hararetten mahrum etmek İstiyon bir yabancı edebiyatın ze- birli telkini, en dikkatli olduğunu zanneden İlim muhitlerimizde bile yerleşmişti. Türk Târih Kurumu, A- tatürkün hususi alâkası ve tesiri s&- yesinde, tetkiklerinde başlı başına düşünür ve hüküm verir bir müste, kil zihniyetle temayüz etmiştir. Bu, milli kültür için büyük kazanç ve çok sağlam bir esastır. Kurumun, kirk yihk hurafeler ve sabit fikirler karşısında tereddüt etmeksizin, ha- kikatleri bulmak ve söylemek cesare. tini muhafaza etmesini İsteriz. Türk Tarih Kurumu, Türk milletinin me. İ deni kabiliyet ve hizmetlerini, insari- lik âleminde teşrik ederken, ye sillerin temiz ideallerine de taze can | kattığından emin olabilir. Sevgili Ebedi Atatürk! Tarih Kurumundan — beklediğin maksatları, biz ve bizden sonra gele- cekler, aşk ile takip edeceğiz... Hasan Âli Yücelin yazısı Belletende, Maarif Vekili Hasan Ali Yücelin de “Ebedi Şef,, “başlığı altında bir yazısı intişar etmiştir. Bu yazı da şudur: “Atatürk, Türk milletinila en aydın bir şuuru oldu, Denilebilir ki, Türk, varlığının her zerresini onun işığile aydınlatarak görebildi. Bu görüşü yaratabilmek, bir millete edilecek hizmetlerin başında gelir. Atatürk, milli idrakin mihrakıdır. Millet ver oldukça o da yaştyacaktır. Onun için ebedidir. Atatürk, Türk iradesinin kutsal bir timsalidir. Türk milleti esir edilmiş bir halde iken onu hürriyete kavuş- turmak için bütün kuvvetleri şahsın- da toplıyabildi, Mit İraden'n özü ol. file buraya gelmiş, gezilecek yerleri | du. İstiklâlimiz, onun varlığında ha- görmüştür. Bunlarla beraber gelmiş | Yat buldu. O, bunun için milli kahra- olan Edirne muhtelit futbol takımı, |mândır Kırklareli o Halkspor takımile bir maç yapmıştır. Maçı Halksporlular üçe karşı altı sayı ile kazanmışlardır. Edirne takımında Boncuk Ömerin, Halksporda da Tahsinin, yirmi iki olundu arasında en güzel oynadık- Atatürk, bizim için ham mazi, hem İistikbal sayılabilir. Türk Tarihinin! kaynaklarına kader giderek ımihli benliğimizi bütün yaratici kudretle- rile tanıyan ve tanıtmıya çalışan © oldu. Bu bakımdan tarihimizin kâşt. fi ve bizzat kendisi bu tarihin yep yeni bir harikasıdır. Atatürk, istikbaldir, dedim; çün- kü, Türk milleti, kendisini, yeniden bulduğu heyatın başlangıcı saydığı kadar onun yüreğindeki milli emel- leri varlığının gayesi bilmektedir. A- tatürkün hayalinde, bütün medeni milletlere üstün bir Türk camiası vardı. Atatürkün vicdanmda bütün hayatı boyunca yaşamış olan bu €- , yarınlar için gönül vereceğimiz. bir idealdir. Onun, bütün hüviyeti ve hakikatle aramak, anlamak ve anlatmak Türk münevverinin baş vazifesidir.,, ———— Babasının Parasını Çalmış Karamürsel fabrikasında işçilik apan 20 yaşlarında Bilâl övey baba- sı Bekirle beraber bir evde oturuyor- muş. Bilâl evvelki gün babasının 200 lirasını çalmış ve kaçmıştır. Be- kir polise müracaat etmiş ve üvey oğlunu yakalatmıştır. Meşhut suçla. ra bakan Sultanahmet sulh birinci iceza mahkemesi dün duruşmasını yaptı. Bilâl kendisini müdafaa eder- ken: — Üvey babamla bir evde oturu- yoruz. Ben bu paraları mutfakta du. varın bir kovuğunda dağınık bir hal. de buldum. Aldım. Arkadaşım Sa- Mâhattine götürdüm. Saklattım. . Beş parasını bile harcamadım. Polise ha- ber verdim. Polis gitti, Salâhattinden paraları aldı, diyordu. Hâkim kendis'ni tevkif etti ve dos İ yasmı müddelunnumiliğe gönderdi alanlı Gölpazarında Bir Ev ve Samanlık Yandı Gölpazarından bildiriliyor: İsmet paşa mahallesinde çıkan bir yangın, bir evle bir samanlığın yanr asile neticelenmiş, içinde barın- makta olan eskici Rüstem ve Hay. rattin açıkta kalmıştır. Jandarma ve bütün halk yangını söndürmeğe ça- lışmış, fakat, su, tulumba, kanca gi- bi şeyler olmadığı için hemen bastır. mak muvaffakiyeti elde edilememiş- İtir. Belediye, on senedenberi bir su de. posu yaplırtmağı düşünüyorsa da bu bir türlü tahakkuk edememiştir. Yangın ihtimaline karşı hem bu de- poyu yapmak, hem de itfa vesaiti te- min eylemek lâzımdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: