25 Ağustos 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

25 Ağustos 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

REST PAŞSANI HATIRAL ARI TEFRİKA No. 16 © Günün Mühim Meselesi Ordu Müfettişliğinden Azledilen Mustafa Kemal Paşanın Sıvasta Tevkif Edilip Edilemiyeceği İdi vali sillesinin ne de. u sınamış kimseler. dendi. Garip bir yüz ekşiliğile su. suyordu. Fakat Ali Galip, yüzüne düşen tükürüğü rahmet sayanlar. dan imiş ki gücenecek ve defolup gidecek yerde benim ya girişmek isti lerin ifasında nı lerin uyanıklığa zım gelece, münakaşa. vatani vazife, amaha gösteren. sevkedilmesi lâ. ini söylemekten tuttu. um hezeyanlara baş- Sözünü kabaca kestim: — Birbirimize dedim, rehberlik etmek hakkına malik değiliz. O. nun için susalım, Elime bir de kâğıt aldım ve kendi lerini istiskal ettiğimi anlattm. Ali Galip Bey ancak bu muameleden sonra odamı terke rıza gösterebil. di. Halit Bey de kendisini takip ediyordu, Galiba Allaha ısmarla. dık demediler. Yahut ben duyma. dım. Yalnız Zihni Efendinin elile tuzlama işareti yaparak onları ar. kalarından tezyif ettiğini gördüm. Bu zat, yine işaret usulile benim alkışlıyor ve elimin ö- pülmeğe lâyık olduğunu anlatma. ya savaşıyordu. Ona da yüz vermedim. Kaşları- mı çatarak maskaralıktan h Mmadığımı hissettirdim. Fakat ka. zulmetler içi gibi muztariptim, bir zerre nur &- rıyordum ve candan bir dostla has» bihal etmek, dertleşmek ihtiyacile . Her hald © saat dalgın dalgın oturmuşum ve tesadüf bu ya, kimse taralından da ır edilmemişim, An. <ek ikindiden sonra benliğimi sa- yan elem haleti zail oldü, gözüm ve gönlüm açıldı, har Siyetim arasında al te bu sirada eşraftan E: le isimlerini şimdi ha ğım dört kişi ziyaretime geldi. Emir Paşa, Sıvasın eski haneda- zından Mehmet Ali Rtendiye - re- #ikasından dolayı - karabeti olsn bir Çerkestir. Enişte dediği Meh- met Ali Efendinin çocuğu olınadı- ğından hayli bir yekün tutan malı, mülk haremine ondan da Emir paşa Polis ke #ğerlemişti. Paka bir türlü mâna vi isini yolundan alıkoyi ın takındığı âmirane edaya rdu. Kendi kendine: ya, kalmış. Fakat Emir Paşa bu u. mulmaz mirasın içinde yaşamayı az bularak tagallüp yoluna sapmak istediğinden yirmi beş yıl evvel va. lilerden Halil Beyin tokadını ye- miş, Diyarıbekire sürüle yazmış. Eslâtımdan Reşit Akif Paşa ise ken- disini hazineye borcundan dolayı hapsettirdiği gibi etliye, sütlüye karışmıya töbe edecek derecede de tazyik altında bulundurmuş. Bu zatın paşalığı da Abdülhamit devrinde Babiseraskeri Masarifat Nazırı Sadettin Paşaya yolladığı bir halayığın saraya kabul edilme- $inden ve bir şehzade doğurup göz. deler arasına girmesinden dolayı imiş! Meşrutiyetten sonra Emir Pa. şanın yine şu işe, bu işe parmak başladığını bana sö; Hattâ Hürviyet ve İ ilk kuruluşunda!" Sıvas şubesini a- çan politikacının da 6 olduğunu duymuştum. Hâdiselerini kaydetti- ğim günlerde bu fırkaya alâkadar görünmek şöyle dursun, Halit Be. yi şiddetle aleyhinde bulunmak yoluyla belki fırkanın aleyhinde bir vaziyet almıya maylediyordı. Lökin Halit Beyle geceleri birleşip kadehdaşlık ve entrika zeminleri hazırlamakta yoldaşlık ettikleri de rivayet olunuyordu, ., İşte Abdülhamitten mirül'üme. rulık denilen ve sahibine paşalık unvanı getirmekle baraber göğsü sırmalı bir üniforma temin edemi- yen rütbeyi almış ve 1908 inkılâ- Tenlemenmm mayan rmuş olan bu zat, küçücük aiyetile odaya girer girmez telâş. Ja sordu: — Mustafa Kemal Paşa azil mi edildi? — Bilmiyorum! Bu cevabı düşünmeden iŞ. dm. Lâkin cevap dadaklatımdan düştükten sonra nedamet duyma. dım, beni Sıfatsız ve salâhiyetsiz istlevaba kalkışan mirül'ümera'ya bu suretle karşılık ver: nun oldum, ne yazık ki, bu mem- noniyet çok sürmedi ve Emir pa- şanın şu sözlerile zihnim alt üst el. du. 7 — Siz bilmiyorsunuz ama halk biliyor. Hattâ sizin gibi henüz bu işi duymıyanlar varsa duysunlar, Giye duvarlara yaftalar yapıştırı- byorl Meğer Halit Bey, benden bınç çıkarmak ve İstanbula yaranmak için olacak, Yanımdan ayrılır ay- nlmaz Mustafa Kemal Paşanın az- lolunduğuna, yakalanıp İstanbu gönderilmesinin bir gün meselesi bulunduğuna dair bir isi yafta ya- zıp şehrin kalabalık yerlerine 48. tirmış imiş, Emir Paşadan bu haberi alınca poli. se emir verdim, yaftalan arattır. dım. Garip bir şey olmac üzere buldurtamadım. Onların bir iki ye- ra yapıştırıldığı sahih idi, lâkin dı- varlara asılmalarile beraber kendi. eserlerinin yine kendi ellerile yok edilmeleri bir olmuş. Acaba neden? Bu işe memur et. tiğlm kimseler muammanın anah- torını bulamıyorlardı. Ben de ha- kikati keşledemiyordum. o Çünkü yaftaları yapıştıranların biraz son. Ta bu müfasebetsiz hareketten piş. man olarak kendi eserlerini yine kendi ellerile yok etmeleri müm- kün olduğu gibi İbrahim Tali ves ya Rasim Beyle temasta bulunup tn Mustafa Kemal Paşaya yardımı kabul edenlerin de o küstahlık ve- sikesın ortadan kaldırmış olmala. rı muhtemeldi, Emir Paşa, bercket versin, duy- duğunu söyledikten ve memleke- tin asayişine her zamandan ziya- de dikkat olunmasını lütfen ihtar ettikten sonra gitmişti. Beni mülâ- İri mn inim tm, Kabak y zinti yaptım ve.zihnimi kargaşa lıktan kurtarmaksızın evime dön- düm. çin ına doğru bir ge- Bütün düşüncem yafla işinden dolayı Halit Beye kanuni bir dar- be indirmek esasına istinat ediyor. du. Lâkin onu sıkıştırınak, polisçe isticvap ettirmek, mahkemey3 ver- nek, İstanbuldaki Hürriyet ve İ- £ kodamanlarını eleyhime â- yaklandırmak demek olacaktı. Çün kü onlar, o uğursuz politikacılar şahsi suçları da fırka hesabına kay. dedecek kadar siyasi terbiyeden rushrum kimselerdi. Onua için Ha- ide ilişmedim. (Devamı var) TAR Şaşkına Dönen Dört Avrupa (Başı 5 ine men— otomatik olara bozmıyacak mı? 14 — Moskova, ideolojikine sadık kalarak, nasıl olsa patlıyacak olan barbi hiç olmazsa bir müddet daha geriletmeyi mi ümit etmiştir? 15 — Yoksa Moskova bu paktı im- zalamakla Roma faşizmasının beş on gün de ortadan kaldırılmasını mu temin etmek istemiştir? 16 — Rerlinin Moskova ile hudut. laşması ihtimali paktm yapılış hik. metine aykırı değil midir? 17 — Gerçi Moskovadaki komin- tern ile Moskovadaki Sovyet devleti ayri ayrı şeylerdir. Kominlern, içinde bulunduğu çer. çevenin hükümlerince çalışır. Sovyet işlerine karışamaz, istese bile mües- sir olamaz. Bununla beraber Moskova komin- terne dahildir ve ideoloji birdir. Bu pakt ile Sovyetler kominternden çı. kacak mı veya çıkmış mı bulunuyor? 18 — Bu takdirde komintern Sov| yet hudutlarından hicret mi edecek? 19 — İki aykırı ve can düşmanı ideolojinin bu anlaşması ne derece maktadır. devamlıdır veya devamsız? 20 — Berlinin Litvanya, Letonya, Estonyaya doğru yükselişi veya Kös. tenceye doğru inişi ihtimalleriyle Moskova paktı ne derecede ilgilidir? 21 — Sol ve sağ dünya, ideoloji- lerini trampa mı ediyorlar? 22 — Paris borsası ile London Si. tinin âli ve ulvi düşünceleri ne mer- kezdedir? 23 — Tokyo mihver sempatisin. den vazgeçip yepyeni bir yol mu tu- tacak? ; 24 — İnsani ve medeni Amerika, insanlık ve medeniyet karşısında (Uzaktan müşahit) Tik hatasına düşe. cek mi, diişmiyecek mi? 25 — Harbin önüne niçin geçile- miyecek? İşte bir çırpıda akla gelen iki ine sorü ki her mütalâayı, muha- kemeyi, makaleyi ikinei plânda bıra. kıyor, adet muhtelif ş 80-600 g 90305 4100 — 242 y125— 93 ç150 — 35 ç175— y 225 — ç250— a a AAA Otobüs Kazası Oldu Sungurlu, (TAN) — Çerikli istas- yonundan Çoruma gitmek üzere bu raya gelmekte olan içi yolcu dolu kaptı kaçtı, Hacı Bekir köyü altın- dahi bağlardan geçerken, virajda dev rilmiş, iki taklak atmıştır. Dört er. kek ve üç kadın yolcu hafif surette yaralanmıştır. Alaca askerlik şubesi reis vekili Eminin küçük kızının bir kolu kırılmış ve tamamen kopmuş- tur, ” Buraya gelmekte olan boş bir kam yon, gece saat 21 de yaralıları ge. trmiştir. Dispanserde ilk tedavileri yapılan yarahlar, Çorum hastahane beştedir. bilirler. sine gönderilmiştir. yı ukelâya « — Ya, dedi, bizim ser komiserin ahbabiysa? O zaman, durup dururken, başıma dert açmış ölü. Tum: Çüpkü, öyle bir güvendiği olmasa, bu herit böyle kabaramaz! O zamana k talığa iy adar, bodrumdan taşan kokü da or- lmıştı, Ukalâ yolcu, polise va , dedi, başka bir koku daha var, Lüt. fen onunla da me; patladı galiba! Polis, tal kuldu: — Bana bak hemşer! var içerde!, . Daha izahat vermek istiyordu: fakat başı döndü. minin doğru çıkmesı ihtimalinden ürktüğü için, adama itiraz etmedi, Rıza Efendiye 80- Dedi, kalk bakalım! Rıza Efendi, polisin gözlerine baktı: “ — Oraya diye kekeledi, bodruma' gidin... Olü şgul olun: Yakınlarda bir lâğım Müddeiumumi ve Adi “Vaktinde yardım!,, Cemiyetinin büyük beyaz TEFRİKA No. 61 ye doktoru da yetiştiler. otorsobilleri de geldi... Ve bu suretle, Bodrum Palas methalinin etra. fında, cemiyetin olanca yardım, inzibat, adalet asa- yiş ve idare vessiti bir araya geldi. Şimdi ukalâ yolcu, üzerine alâka toplamak için başka bir rol takinmıştı. Etrafındakilere: gü, gözleri karardığı için mecal bulamadı. Maama- fih söylediği kelimeler, polisi de, ukalâ yolcuyu da, kadını da şaşırtmıştı, Mehmet Rıza Efendi, biraz daha göyret göstererek ilâve etti: — Sana söylüyorum... Bodruma koş... Ölü var içerde... Çıkarın onu oradan., Benim malandır orası... Ölüm kelimesi, ukalâ yolcunun asabiyetini ge- girmişti. Ölüm korkusile süngüsü birden bire düş tü. Genç kadın da, kendine kazara çarpan adamın büyük varta atlattığını anlamış, onu tamamen ma. zur görmüştü. Polis ise: Biraz bekleyin de bura merkezine haber vereyim. Vak'aya doğrudan doğruya ben müdahale edemem... Bizim mıntaka değil burası!,, diyerek ka- rakolun yolunu tuttu. Çok geçmeden, sokak, polisle ve halkla doldü. “. Wak'a, diyordu, benim sayemde meydana çıktı. Buradan geçerken, bir koku nazarı dikkatimi celbetti. Derhal polisi çağırdım: Iki dakikada işin içinde bir cinayet olduğu anlaşıldı... Cinayetin ken dine hes bir kokusu vardır. Bu hassa, bende hayli kuvvetlidir. Eğer ben de farkına va Wii. vü iş kim bilir ne kadar zaman, gizli kalacaktı. Mehmet Rıza Efendi, şaşkın şaşkın etrafına ba- kınıyor, içinden: “- Bu, diyordu, çok fena oldu. Iş böyle dal budak salmamalıydı. Şimdi, benim bodrumun adı uğursuza çikacak. Körolasılar, bana nihayet bu fe. nahığı da ettiler. Ben Zaten, hep derin merhameti: imin, yüksek insanlık hislerimin cezasını çekerim. Bundan sonra onlara merhamet ha? Alimallah gü. nahımı bile vermem! Polisler de amma ağır davranıyorlar ha? Şu işi birdenbire temizleyip örtbas ediverseler olmaz mı? Bu kalabalık biraz daha büyürse, rezaleti bü- tün İstanbul duyacak. Yerimin adı lekelenecek!,, Lüks otemobilinden inmiş şişman bir zatda, komisere çikişiyor: «.- Rica ederim beyim., diyordu. Şu halkı dağıt sanza? Vazifenizi yapsanıza? Herkesin işi gücü var,. Halka yolu tıkatmışsınız, geçemiyoruz, vapu. rum gitti, Randevumu kaçırttınız bana... Otomobilden #nmeğe alışmadığı için, tıpkı kun. daktan yeni çıkmış, bir çocuk gibi yürüyordu, Oto. mobilinin kapısını hiddetle çarpıp kapatırken, ya ninda bulunan arkadaşa: “. - Görüyor müsun monşer?. dedi.. Gelde, böyle iptidai memlekette korrekt ol... Bu şerait da. bilinde insan saâtle hareket edebilir, vaporuna, işine randevusuna yetişebilir, sözünü tutabilir mi?,, O arkadaşına, böyle cinayetlerin Pariste, Lon- drada, nasıl modern bir usulle ve intizamla İşlenilip takip olunduğunu anlatırken, ve seyirciler bu cina. yete dair çeşit çeşit tahminler yürütürlerken, müğ- delumumi, adliye doktoru, ve polisler bodruma gir. mişlerdi. Bodruma bugün ilk defa giren kanunun ve adaletin ışığı, karanlığa alışmış olan lâğım farelerini şaşkına çevirmişti: Hepsi de, fener ışıklarından kor- ka korka kaçtılar... Bodrum, bodrum olalıdan beri içine bu kadar ışık girmemişti. Adliye dektoru, cesetlerin morga naklolunmala.. Sıhhat Vekâletinin 3-6-935 tar 25-8. 939 SİNİR AĞRILARI — BAYGINLIK ÇARPINTI — BAŞ DÖNMESİ ASABİ ÖKSÜRÜKLER — UYKUSUZLUK VE SİNİRDEN İLERİ GELEN Bütün Rahatsızlıkları Dindirir. 1/13 numaralı ruhsatını haizdir. Muhammen bedeli 130.000 lira olan Karaçam köprüsü 3.10-1939 çar. i samba günü saat 15,30 da kapalı zarf usulü ile Ankarada idare binasında satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin (7750) liralık muvakkat teminat ile kanı. nun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün saat 14,30 a kadar komisyon relsliğine vermeleri Şartnameler 650 kuruşa Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde satıl. dır. w k (6355) Muhammen bedeli 3546 lira 50 kuruş olan kaynak İşleri için 2100 "atta Jâmbalı forma kömürü, 2250, adet düz forma kömürü, 100 adet üstüvani kömür ile 250 adet dalrevi kömür 4/9/939 pazartesi günü saat (15) On beşte Haydarpaşada gar binası dahilindeki komisyon tarafından kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin 265 lira 99 kuruşluk muvakkat teminat, kanunun teyin ettiği vesikalarla tekliflerini muhtevi zarflarını ayni gün saat (14) On dörde kadar komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır. Bu işe alt şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (6221) Adapazarı Belediye Reisliğinden : ç 60-231 adet Kolye kuturları ve mikdarı yukarıda ve evsaf salresi şartnamesinde yazılı olduğu üzere Adapazarı Belediyesi su tesisatı için 1636 takım Buşakla, Tij vesair teferrustile birlikte kom, ayrıca iki adet'man teferruat Boru delme âleti kapalı zarf usulile mü- nakasaya konulmuştur. İhale tarihi 18 eylül 939 Pazartesi günü ssat an e olarak kolye, priz ve Muhammen bedeli 9986 lira ve teminatı muvakkate akçesi 748 lira- dır. Fazla tafsilât almak isteyenler Belediyeden şartnamesini talep ede- Talip olanların arttırma ve eksiltme kanunu hükümleri dairesinde muayyen vaktinden bir saat evvel teklif mektuplarını Adapazarı Bele- diye Encümenine göndermeleri ilân olunur. “6069, ir dürüldüğü aşikârdı. Ihtiyar kadının, yuvarlendığı sirada merdivenin taş basamaklarına çarpmış olan başında büyük bir yara vardı. Fakat öteki çocuklar, ve o koskoca adam nasıl ölmüşlerdi? Doktor, bu sualin cevabım bulamıyordu. Hal buki, adaletin yerini bulması için, her hakikatın an- laşılması lâzımdı. Cemiyet, onların haklarını, ölüm. lerinden sonra da olsa, arıyordu ya? Eğer doktor, onların ne kadar rahat öldüklerini bilseydi, müsterih olur, hakikati anlamak için ayrı- ca zahmete girişmeyg lüzum görmezdi. Ayşe Hanım ihtiyar doktorla kanlı namus hesabını temizlerken kocasi bermutad sızmış bulunyordu. Biçare yavrular da hiç kavuşamıyacakları mes. ud bir sabahın rüyasını görerek uyuyorlardı. Ayşe Hanımın ihtiyar anası, ibtiyar doktorla karşılaşmanın şaşkınlığile, elindeki mangalı yere bırakmıştı: Öteki biçarelerin uykularmı ebedileşti. ren de, kapağı kapatılan bodrumda unutulan bu Y. mamış mangaldı. Döktor, onlarin kömürden zehir- lendiklerini anladığı gün, raporunu bir kâşif gururu duyarak verecekti. Fakat hakikatte, onları kömür değil, hayat zehirlemişti: Zira o gece kömürden öL meselerdi, günün birinde kömürsüzlükten ölmiye- cekler miydi?... Zavallı yavruların çesetleri bodrumun rutubet. Ni toprakları üzerinde, karanlık parçaları gibi yate yordu: Zaten karanlığın yavrularıydılar... Etleri çürümüş, yer yer morarmıştı. Küçük &- vuçları, bir şey istiyorlar, bir şey soruyorlarmış gi- bi açık kalmıştı. Onların cesetlerini taşıyanlar, içleri pislik dolu, ve yer yer delinmiş birer çuval kaldırıyorlarmış gibi tiksinti duyuyorlardı. Bodrumun kokusu, içeriye gi- renieri 9 kadar sarsmıştı ki, polisler, fena havada, batmak üzere bulunan bir gemide yürüyorlarmış gi- bi sendeliyorlardı. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: