26 Ocak 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

26 Ocak 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO Kavuk Yine Devrildi pet gecelik kavuğu kulla. ndan bir zamanda misafirli. ğe giden bir zatın yatağına bir ka- yuk koymuşlar. Adamcağız * yatma- dan başına geçirdiği kavuğun ağrı nı burnunu örterek kadar büyük olduğunu görüp belinden kuşağını çıkarmış, ortasından bağlamış. Ertesi sabah ev sahibi misafirinin geceyi nasıl geçirdiğini sormak içi odasına girip başın — kavuğun bağ- Tanmış olduğunu görünce: — Kavuğu boğmuşsunuz! Demiş. Misafir de; — Aman efendim, demiş. Ben onu boğmasam o beni boğacaktı! Müsahip Zade Celâli meşrntiyetin nında tanıdım; asağı yukarı 22 se- melik bir tanışıkdığımız varir. Kadi. Köyüde Yoğurtçu çayırma nazır köşk lerden birinde hususi olarak bir orta! oyunu oynanıyordu İbnirrefik Ahmet Nuri, Pişekâr; Ressam Munzze, ka- vaklu, reji nazırı avukat Baha Acem; Kadıköylü Refik Bolulu ahçı ve turşu <u; Fuad Talât, Zenne; Celâl de Ko- cakarı taklitlerini - Fakat ne mü- kemmel bir surette - yapıyorlardı Hizırun arasında merhum Adliye Nazırı Manyas Zade Refik Bey ve Türk Bsanının bütün inceliği ile alâ- kadar pek çok adamlar vardı. O or. ta oyununu unutamam. Müsahip Zade ile ilk tanışmamız orada oldu. Ondan sonra birçok ope. retlerini, piyeslerini gördüm eski ha- yatımıza sahneleri onun kadar yaşatarak bir tiyatro müellifimiz yok. Bundan dolayi Türkiyenin bu «ki Gravürlerini bu Yeniçeri kıya- fethanesini tecessüm etmiş bir hal. de görmek dalma hoşumuza gider. Bu ümitle bayramdan evvel “Bir Kavuk Devrildi, yi görmeğe gittim. Yarık ki bütün ümütlerim azı bir su- rette kırıldı. Zannetmem ki bir ka. vek bundan fena bir surette devri sin! Piyesin mevrumdan bahsetmiye. <eğim. Herkesin bildiği bir şeydir. Fakat her sahnede, her mecliste gö- rülen yanlışlıklar, falsolar, boşlük- Jar, artistlerin Iâkayıtlıkları.. Hangi birini sayalım? Birinci perdedek! çarşı mutlaka bir (grev) zamamına tesadüf etmiş olacaktı. Şehrin en kalabalık bir ye- ri olması lâzımgelen çarşıda iki di. Tenciden başka kimseler yok. Kala- balık bir sahne, yazmak, idare etmek her yeğitin kârı değildir. Zade böyle bir şey düşünebilir, fa- kat onu sahneye vazetmek istemesi büyük hattâ affolunmaz bir cesaretti, Hanri Batay'ın o çıplak Ookadım- daki resim salonu perdesini, Viktori- en Lardu'nun (Vatan) piyesini yal mx görmemeli tetkik etmeli; girişler, çıkışlar, (kronometre) ile tanzim edi. Tir, mükâlemelerde ufacık bir topal. hık yoktur. Zira en ehemmiyetsiz bir ihmal piyesin ruhunu öldürür. Ciltlerle eser yazan enbüyük mü- elliflerin bir perdelik bir komedi ya- zamadıkları çok defa görülmüş şey- Terdir. Bir piyes yarmanın ayrıca teknik tarafı vardır. Bizde buna vakıf mü- elifin daha mevcut olduğunu pek Müsahip| sarmetmiyorum. 'TA eskiden beri ps. yes yazan müellifler, piyes yazdım zannedenlerdir, Türkiyede tiyatro. dan anlıyan en yüksek adam mer. hum Ahmet Refik Paşa idi. Molyer'i âdatımıza uydurarak tercüme etmiş. Bizim için, Ahmet Vefik Paşanın yoluna gitmekten, yi bizim âdetle- İrimize uygun olun Garp piyeslerini İsdapte etmekten başka çare yok. | Tiyatromuzu onların Tekniği ile ifa- de ve İdare en doğru yoldur. Yoksa geçen akşamki gibi olur. Ya eski sahnelere olan meylimizi ne İle tat min edelim? Doğrudan doğruya orta oyununu ihya etmek suretile... Yok- sa (Kavnk devrildi) de olduğu gibi piyes orta oyununun bir karikatürü hem de fena bir karikatürü olur. * Roflerin dağıtılmasında büyük de. Zişiklikler olmuş. Hayret Paşayı Ha- zımm yerine Sait Göknar oynadı. Mahmut Moralı, Neşatide pek güzel- di; şimdiye kadar bu artistin muvaf. fak olmadığı rolü görmedim. Neşati rolüne biraz pişekârımsı bir çeşni vermesi pek doğrudur. Mahmut Mo- reli Türk sahnesinin kuvvetli temel- lerinden biri Proğramda tercü- men vazifesini yapacağın bekledi Kimiz Muammer Karaca tamamen sönük ve silik bir Jön premie idi. Pertev ağalıktan tercümanlığa terfi eden Yaşar Özsoy, “Utlite,, dedikleri muz gibi her niyete yenilen meyva. İlıktan çoktan çıkmıştır. Yalnız yeri pek boş kalmıştı, Pertev ağa ismile müsemma arasındaki tezada misal o- lacak kadar sönük idi; rolünü bilmi- yor, Revnaki yerine Reisülküttabı haber veriyor fakat derhal kendini toplayarak: — Ondan evvel de Revnaki Efendi geldi! cümlesini kendiliğinden yetiş tirerek sözde falsoyu tashih ediyor. du. Baran, Salim ağada fevka- lâde muvaffak oldu. Refik Arduman elçide kusursuzdu. Acemi bir ocakçı &ibi alın, burn ve yanakların bir kıs. mı kirli hir siyah, kulak ense ve ger- dan tarafları bembeyaz olan; senip irenkle sözde zenci köle, tâhammül oiilemiyecek Yere sar; Bayanlardan Şevkiye | Şehnaz rolünden bir kelime bilmiyor biça- İre Mahmut Morahıya lüzumsuz ök- sürüklerle süflörün imdada yetişme- sini temin için « ne sıkmtılar çektiri- yordu, Sonra yapılan falsolardan müteessir de olunmuyor, devrilen çam, bir ufak kahkaha He savuşturu- luyor yahut savuşturuldu zannolu. nuyor. Bu lâkayıtlığın ehemmiyetini İtakdir etmek için üçüncü perdeden sonra halkın yavaş yavaş koltukları boşaltmasına dikkat kâfidir. Dört perdeyi seyredebilmek taham- mülünü ancak Vasfi Rızaya medyu- nuz, Proğramda mevcut olmasına rağ. men hasfedilen, çarşının yegâne müş- terisi yerine Şehnazın zenci halayığı Şebboy feda edilmiş olsaydı zanne- soğuk yükten daha kurtulmuş olur- dukl 5 Nefi ULUNAY derim ruhumuza çöken bu ağır ve| Macarlar Pera Ve Şişli İle Karşılaşıyorlar Macarlar yarın Pera ile, Pazar gü. nü de sabahleyin sanat 11 de Şişli ile oynıyacaklardır. Geçen hafta Şişli karşısında mağ. 1âp olan Peranın zayıf kadrosu ile Macarlara karşı bir muvaffakiyet elde etmesi beklenemez. Bu müsa- bakanın büyük bir farkla Macarlar lehine neticelenmesi tahmin edilebi. Tir. Bu oyunu Tarık idare edecektir. Pazar sabahı yapılacak Şişli Ma. çı Pera maçına nazaran daha çetin kımdır. Maamafih bu oyunu da Ma. carların kazanacağını kabul etmek icap eder. Maçı Beynelmilel Federas- yona ismi verilen hakemlerimizden Nuri Bosut idare edecektir. Tan Kupası Maçları 'TAN Kupası futbol maçlarına ya- rm devam edilecektir. Fikstüre ve Maarif Spor Bölgesinin tebliğine na. zaran Şeref Stadında saat 13 te Hay- darpaşa — "Ticaret, 14.40 ta Sanat — İstanbul Erkek Lisesi, Taksim Sta. dımda da 13.30 da İstiklâl — Erkek Muallim, 14.40 ta Işık — Darüşşala- ka Liseleri oynıyacaktır. Taksim Stadında Macar — Pera maçı yapılacağına göre bu stattaki maçlar tehir edilecektir. tertip edilen voleybol maçlarına ya- rın Beyoğlu Halkevi salonunda de. vam edilecektir. 13.30 da Hayriye— Kabataş, 14 te Taksim — Yüce ÜL kü, 140 da Vefa — Böğizişi oynı- yacaklardır. “Basketbol,, ün Mucidi Öldü Bütün mekteplerimizde ve dünya- nm hemen hemen tekmil gençlik muhitinde oynanmakta olan (basket. bol) ismindeki maruf oyunu 1891 se. nesinde o Amerikanm i Kolejinde muallim bulunduğu sıra. da doktor Nalsmith isminde bir zat icat etmişti, Bu zat geçenlerde 79 ya- şında vefat etmiştir. Basketbolün dünyada ne kadar büyük alâka u. İyandırdığını göstermek için bu oyu. mu 18 milyon kişinin oynadığı ve 90 inmiyor xIŞIML Ge SUYTECBiM söyne mek kâfidir. Tescil Edilen İki Türk Hakemi Beynelmilel federasyonun isteği ile Futbol federasyonu İstanbul ha. kem komitesi azasından Nuri Bosut ile İzmirli Mustafanın isimlerini fe. derasyona bildirmiştir. Bu suretle ilk iki Türk hakemi bey nelmilel teşekküllere tescil edilmiş bulunmaktadır. Bu arkadaşları teb- rik ederiz. ACIKLI BİR ÖLÜM Kavala Eşrafından Müezzin Hacı Hasan Efendi mahdumu müezzin Mustafa Efendinin iki aydanberi müptelâ olduğu Üremi hastalığından şifayap olamayıp Kurban bayramı- nın ikinci pazar günü Maltepede Bostan sokağında 25 numaralı hane- İsinde vefat ederek ve Maltepedeki ebedi istirahatgâhı olan ailesi me- zarlığına defnedildiği teessürle ha- ber alınmıştır. Merhumun ailet ke.| derdidelerile kendisini sevenlere ta-| ziyetlerimizi bildiririz. olacaktır. Şişli daha enerjik bir ta-|, X Maarif Spor Bölgesi tarafından| — — — | Kari mektupları | Tehlikeli Bir Mektep Binası Kadirgi meydanında 38 numaralı evde oturan All Yılmaz, gönderdiği mektupta | muna 100 lira teberru etmişti diyor ki: *— Çocuklerim Kadirga 81 inci mek- Ben, ber akşam evime zası elde tepte okuyorlar, giderken çocuklarımla İKüçük Memleket Haberleri | İPSALADA Çeltik ziraatçilerinden Bekir Kara, Çocuk Esirgeme Kuru- tir. ARTVİNDE Maarif müdürlüğü, E. ğitmenli mekteplerde ipek böceği ko- edilmesini düşünmüş, ü- karpılaşamıyaca, | çünzü bölgede 31 kilo kuru koza, bi. Bımdan korkuyorum. Çünkü 61 inei pek: İrinci bölgede tevzi edilen 25 gram tep heraplır ve bir gün talebeler içinde| iken yıkılmıya mahkümdur. Bu büyük bir) İsliket olacaktır, Belki de birçok yavru- larımız, bu feldketin kurbanı olarak ana ve babaları © ağlataraktır. Mektep için “kabili sükna ve maili inhidam. iştir. Alâkadarların nazarı dikkatini eelbederim, Gazi Antepte İplik Buhranı Son günlerde alman bütün tedbirlere Tağmen, Gaziantepte alabildiğine ihtikâr İn tadır. Mensucat için kullanılan nın kilosu, sevil 90 kuruş i- ile 400 arasında < boyalarda da zam, e üç yürü aşmaktadır. 20 numarah iplik, evvelce beş liraya alınırken, simdi | Ayni ipli, altı buçuk liraya. zor bulüyo- Almanyadan m) iyenin her ta, rafında mevcuttur fabrikalarımızın çi- kardığı ipliklerin paketi 150 kuruş fze- rinden eatılmakta İken, buğün bu fiyat şir. Gaziantepte tinea! #plikleri yanlarındı orlar ve İstedikleri #iyattan satıyor» Gaziantepte dokuması Arif Nizam Talebe Yurdunda Kahvehane Son günlerde talebelerin kahvelere git- meleri, gazetelerde birçok şikâyetleri mu- “ip olmaktadır, Hatti bu mesele için, Ma, arif ve mektep idarelerinin de ki kararlar iithaz ettiklerini Bu böyle iken m bir yurt, binası içinde bir kahvehane ya- şatmakta ve yurt tslebelerinin kâğıt, İzvla, Mamine -vessisa manamalarına mü- anında etmextedir. Bu kahvehtne yurt İ- daresi tarafından organize edilmeden ev, vel mütalen salonunda yer bulunmuyor. du, Hafbüki şimdi mütales yerine kahve- nede boş iskemle bulmak imkün hari cindedir. 3 yıl önce senenin musyyen zamanla- rında yurt talebesinin müsamere vermesi *derrlerine mâni oluyor, mütalensile ya- sek edildiği halde, bugün yurt idaresi 2- caba neden kahvehaneye göz yumak» tadır? Timur Köyer Çocuğuna Mektep Arıyor Burgez adası sekinlerinden Necip, gare- temita göhderdiği bir'mektupii; çocuğu- Bun mekiensiz. kaldızında, tedir. Bu zat, Yalvaç Alemdar mektebin den Adaya gi ii çocuğunu, mazeretine binaen tekrar eski mektebine «öndermiş, fakat mektep idaresi yer ol, madığı söyliyerek, nakil evrakın İsde etmiştir.. Bu zat, çocuklarının tahsiline mâni olunmamasını rica etmektedir. vak atmak. neklen . Zarar ve Ziyan İstiyor Ezgani bakır şirketi marangoz etölye- başı Kâmil, yazdığı mektupta diyor kiz 12.10.019 gönü 708 pumarah Katar, Ma- latya ia Pirat arasından bir yangın ka- zan geçirmiş ve bagaj ve posta furgu. tohumdan da 12 kilo yaş koza alın. mıştır. Bu yl daha hazırlıklı ve ve- rimli çalışılacaktır. Bilhassa oArda- İnuç We Sırya nahiyelerinde iyi ko- Jp istihsal edilebileceği anlaşılmıştır. EDİRNEDE Elli bin lira sarfile bir klüp binası ve kapalı jimnastik salo-| » nü yapılacaktır. Bina, 600 metre mu- rabbaı bir sahayı kaplıyacak, sığına. İğ, soyunma ve duş daireleri buluna- İcak, jimnastik salonu 350 metre mu- İrabbam genişliğinde olacaktır. 1260 metre murabbaı bahçeyi ve ağaçlığı da ihtiva edecektir. Karaajaçtaki eski ve harap askeri depo da altı bin lira sarfile güzel bir | klüp binası haline getirilecektir. 150 İmetre murabbalık arsası, basketbol İ sahası ve tenis kordu haline getirile İcektir. | TİYATROLAR Şehir Tiyatrosu Şehir Kyatrosunun bütün hasıltmı fe Wketzedelere tshsis ettiği büyük müs Meresi 5 şubat pazartesi akşamı ilk defa olarak PENBE SOKAK &ö Ne ŞI “DRAM, KISMINDA Bu aksam 2030 da O KADIN Komedi Kısmı İstiklâ) caddesinde Bu nem Sant ONAN da SÖZÜN Kısası Halk Opereti > Aksam 9 da 2070 DAL Mm KEDİYE PEYNİR ——-— — — TEPİ nundaki eşyaler tamamen yanmıştı, Bizim elimizdeki ağırlık pusulasında $- dnrenin zarar ve zliyanımızı ödemekle mükellef bulunduğu yazılıdır. Yanın yerine gelen alâkadar #err- Jar da, bizim uğradığımız zararları sapla geçirmiş ve hakkımızın korunacağını #öy- Jemişti. Buna rağmen, aradan İd aydan fazla saman geçliği halde, DATA en ufak bir haber çıkmamış ve beş yüz yolcunun zararı kismen olsun ödenmemiştir. Nüfus Cüzdanı Yokmuş çalmaya öideçek, olan akrabanıdan Biri EE “UNU “CUZ 98 tarihinde nüfus müdüriysüine müra canımda alâkadar masa memuru tara dan maalesef nüfus cüzdanı olmadığı söy- enildi. Bir, iki kişi daha vardı: Bu nasl iş, koca viliyet merke- zinde nüfus cüzdanı olmaz mı? İşimizi bırakarak, © kadar saatlik yerden gelerek, masraf yaptık. Bu kış gününde bir daha gelemeyiz de, diye söyleniyorlardı ve bunlar köylü vatandaşlardı. Alt olduğu makamın nazarı dikkatini selbederim. Eskişehir şeker #abrfkasında dik Baykan Bugün a MELEK Sinemasında BRODVAY GÜLÜ Fransızca sözlü nüshası (Şarkılar orijinal ve İngilizce) Baş Rollerde: Tyrone Power - Alice Faye - Al Jolson İlâveten : Yeni Metro Goldwyn Mayer Dünya Haberle: m 201.940 ANKARA RADYOSU Türkiye | Radyodifüzyon Türkiye Radyosu Ankara Dalga Uzunluğu 317m MK MR 1648 m. OW82Kes İK Cuma, 26. 1. 1940 1230 Program ve memleket sast sy 1235 Ajans ve Meteorol haberle 12.50 Türk Müziği (PL), 1330 - 14.00 Mi zik: Karışık hafif müzik (PL), 18,00 Pn gram ve Memleket saat ayarı, 18.05 Tü ve bağlama ta Atama gi: Çalar * Çağla, Ref Post dyo: TAP Necmi Riza Ahıskan 1 — Ferahnâk şarkı: (Avare gönül 2 — Kanuni Reşat - Ferahnâk (Akyar ie dalmış k arkı: (Hoş Ki (Çektim elimi gayri b dünru hevesinden), 5 — Hüseyin Fahri Hüseyni * (Vaslınla cana). Müzeyyen Benan, Kaynak « Hüseyni türkt (Ayrılık yildönümü), 2 — Halk türküst im pencereden bakıyor), 3 — (İki karpuz bir koltağa m Rar mı), 4 — Halk türküsü: Çifeşeli ma gli), 19.00 Serbest saat, 19.10 Memleket sam ayarı, Ajans ve Meteoroloji haberleri 19.25 Türk Müziği: Safiye konseri (3) Program: Kendi Repertuarı, 30.15 Temsik Feust Yazan: Goeie Tercüme eden: Seniha Bedri Göknil Ce mal Reşit piyanoda Geuned'un operasın. dan parçalar çalarak esere refskat ede cektir. 21.10 Konuşma (MIM kahraman ık menkıbeleri), 2125 Müzik: Radyo ar kestras (Şef H. F. Alnar), i — P. Men, delssohn - Bariholdy: Bir yaz gecesi rü- yan. Inlermerzo - Notturno Ccherza « Zifaf marşı, 2 — D. Fr. K. Avber Le Do mino nalr uvertürü, 3 — Pr. dest: Les Prdhudes. 72.15 Memleket mat ayarı, Ajans ba, berleri, Zirast, Esham - Tahvilât Kam- biyi * sukut Borsası (Fiyat). 2235 Mü- zik: Solistler (rr). 23.00 Müzik: Cazband (PL), 12325 - 2330 Ya program ve kapanış, Mesut Bir Nişanlanma İzmirin eşrafından merhum Bulk danlı Hacı Emin torunu ve İzmirin madencilerinden Kadri . Mustafa bi- raderlerin yeğeni Bayan Makbule İp- likçi İle Emekli Albay Tahsin Ak- yelin oğlu gençten mühendisleri. pi Kızım. Akvelin yöztepedeki evlerinde ölmü iki tarafa saadetler dileriz. YENİ NEŞRİYAT: (Le) mü, (la) mı? Fransızca öğrenmek İstiyenlerin maruz kaldıkları güçlüklerden © €n mühimmi fransızca kelimelerin dişi veya erkok ol. duğunu tayin edebilmektir. Kiymeli B- san hocularımızları Bakırköy ikinel ortam okulu fransızen muallimi Bay Hayri Ay- man, bu güçlüğü gidermek için (Le) mü, (Le) mı? ismi altında küçük, fakat çok faydalı bir eser neşretmiştir. : Bihasan mekteğlilere tavsiye ederiz. . Ç GENÇ KIZ YETİŞİRKEN — Okuma zevki, kendi kendini yaratma, ira» de, pratik terhiye, estetik ve zevk terbi, yesi, ev idaresi, sanatlara alâka gibi, bahisleri İhtiva eden ve yalnız genç kızlar tarafından değil, ebeveyn ve mma- alimler tarafından okunmam da çok fay- dalı olen bu kitap, Erenköy Kız Lisesi fel- sefe ve sosyoloji münllimi Foliha Sedat n yazılmış ve Kanaat Ki- taphanasi tarafından satışa çıkarılmıştır. — mi — Hava serinledi, Sonbaharda böyle açıkta o- turmak doğru değil Ayşe; istersen içeriye girelim, birer çay içer ve konuşmakta devam ederiz. — Peki. Sıcak çay İkisinin de gergin sinirlerini biraz ya. tıştırdıktan sonra karşılıklı koltuklara oturdular ve Ayşe tekrur anlatmıya başladı. Söylerken sesi kâh telâşlanıyor, kâh sertleşiyor, bazan da kendi kendi. sile konuşuyormuş gib 'gun, yorgun bir ahenkle kısılıp titriyordu. Onun lüzumsuz tafsilâta girişmesi ve asıl mesele ile alâkadar olmıyan teferrüatı an- latmakta ısrar etmesi Belkısin sabrını tükettiği hal, de verdiği söze sadık kalarak bir şey söylemiyor ve arkadaşının asıl anlatmak istediği şeyleri böyle te. ferrüata boğarak ehemmiyetten düşürmek istediğini takdir ederek susuyordu. — Sen belki, bu sözlerimin samimiyetinden şüphe edersin diye tekrar ediyorum Belkıs, seni te. min ediyorum ki, demin söylediğim gibi onu aylarca görmedim ve v müddet zarfında hiç düşünmedim. Yalnız sen bu sırada bilmiyerek ve istemiyerek ba. na fenalık ediyordun. Geçirdiğim kazayı ve ona 86- bebiyet vermekle itham ettiğin Mehmet Tunca ait tafsilâtı arkadaşlara öyle mübalâğalı sözlerle anlat. mıştın ki, vakit vakit bu vaka aramizda bir eğlence mevzuu oluyor ve benim hastahanede yattığım gece» ye ait tafsilat bilmecburiye tekrar edilip duruyordu. Sen arkadaşlara Mehmet Beyi benim için teh- Wkeli bir adam gibi gösterdiğin için onun hakkında birdüzüye benden tafsilât soruluyor ve ben de, içim. den taşan vahşi bir hisle bu vakayı mübalâğalı bir şekilde © anlatiyor. o Mehmet Beyi insanların üstünde bir ruahlük, romanlarda görülen kahraman. lara benziyen tipte bir adi ba. gibi takdim etmekten scayip bir zevk du Senin muzipliğin ve benim inatçılığımın bir 78“ rarı oldu: Onu artık görmez olduğum zaman, hatıra. hayalimde süsledim ve onun etrafımızdaki er. keklerden büsbütün başka olduğuna kendimi insn- Yazan: MUAZZEZ TAHSİN BERKAND başladım. Ancak, bütün bunlar, hayalperest bir genç kızm vakit vakit takılıp kaldığı düşüncelerden başka bir mahiyet almıyor ve biraz evvel de tekrarladığım gibi, onun mevcudiyeti beni hiç alâkadar etmediğ nu görmek ihtiyacını da hissetmiyordum.Böylece ay» Jar geçti. Bu yazı her sone olduğu gibi Bostancıda, da. yımın köşkünde geçirdiğimi biliyorsun. Kışın çalışma günlerinin acısını çıkarmak, diplomamı aldıktan sonra doktora hazırlıklarına başlamadan evvel bir kaç ay, başımı dinlendirmek için, kendimi tam ma. nasile spora vermiştim. Sabahtan akşama kadar de. niz, sandal, bisiklet, tenis... Hattâ bazı geceler ar- kama içi kürklü muşambamı, ayağıma yün çorapla- runı, kalın spor ayakkabılarımı giyip dayımla bir. dikte balık avına gidiyor, sabahlara kadar sandalda kalıyordum. Geçirdiğimiz büyük felâketten sonra, hattâ Is- viçre dönüşü bile benim tam manasile kendimi top- layamadğımı zannederek üzülen dayım ve yengem, bu aşkin, taşkın neşeme hem benim namıma, hem de kendi yalnız hayatlarına biraz can verdiğim için kendi namlarına memnun oluyorlar ve beni çımart. makta biribirlerile yarışa çıkıyorlardı. Daha köşke geldiğim gün onlara büyük müjde- yi vermiştim: — Bu yaz çalışmıya veda... Elimde ciddi bir kitap, | bir zi notu görürseniz bana en büyük ceza. yı verin; artık günlerle odama kapanıp ancak ye. inde sizin yanınıza geldiğim için şikâyet kurdum. Bostancıda, ilk ay, denizde balıklar gibi yüz- düm, hattâ kırk yıllık sandaleı gibi yorulmadan kü. bütün ömrümde kazma, kürek kullan. mışım gibi bahçıvanlık ettim ve bunlardan ara bul. duğum zamanlar da yengemle birlikte mutbakta re. çel kaynuttım, turşular yaptım, kekler hazırladım. Velhasıl kış aylarını havasız apartmanile üniversite arasında geçiren Ayşe, açık havada kayıtsız ve ser. seri bir ömür sürdü. , (o Kendime uygun arkadaşlarım da vardı Fakat Bunlar öyle çam sakızı gibi insana yapışan cinsten değillerdi. istediğim zaman onlarla buluşuyor, kendi kendime kalmayı tercih ettiğim saatlerde kimseyi a- ramak mecburiyetini hissetmiyordum. Dayımın köşkünü bilirsin. Uçsuz bucaksız bah. çesinde, benim gibi tabiati seven ve yalnızlıktan kork Tayan bir insanın sıkılmasına imkân var mı? Bir u. cu deniz, bir tarafı çiçek bahçesi, arkası cesim koru, bir tarafında üzüm bağı ve yemiş ağaçları. Bir gece dayım yüzüme bakarak: — Ayşe, dedi. Dünyanın bir ucunda kalmış ba yalnız köşkte sıkılırsın diye pek korkuyordum. Hal buki yüzünün rengi, gözlerinin parlaklığı, içimi se. vindiriyor. Bu sene aramızdan çabucak kâçmıyacağı. Dı umuyorum — Uç ay. belki de daha fazla burada kalacağım dayıcığım. Bu yaz Bostancıyı çok sevdim. Hele bana hazırladığınız surprizler öyle cazip ki.. Tarasanın bir ucundaki koltukta uyukluyormuş gibi gözlerini yuman yengem atıldı: — Kızım, zaten senin ömrünü her zaman için bizden uzakta geçirmekte ısrar etmen ve bizimde bunu kabul ediyormuş gibi boyun eğmemiz içimizde büyük bir üzüntü.. Bunu biraz olsun hafifletmek için senin hoşlanacağını ümit ettiğimiz şeyleri elimizden geldiği kadar hazırlamıya gayret etmemiz tabl de- ğil mi? Zavallı yengemin bu candan sözleri bana çok dokunmuştu. Onun beni ne kadar çok sevdiğini ve annemle babamın genç yaşta ve biribiri ardınca ö. lümlerinden sonra benimle öz kizı imişim gibi uğ. raşlığını ve sonradan ben, mektebe yakın olsun diye, onlardan ayrı yaşamıya karar verdiğim zaman ne ka- dar üzüldüğünü filân hep biliyorsun? Bunları tek. rarlamıya lüzum. yok.. Fakat o gece bunları söyler. ken kadıncağızın sesi göz yaşlarile dolu idi Koş tum, baynuna suruldm. — İHoşlanacağım şeyleri benden evvel bulmakta sizin ince duyyunuzun çok yardımı oluyor yengeci. ğim. Meselâ (Beyaz Kanat) ne cici bir sandal! Onu sevmemek içir kalbimin yerine bir taş parçası koy. mam lâzım. Ya bisikletim! Ya benim sevdiğimi bil- diğiniz için bahçenin bir tarafına diktirdiğiniz na. dide beyaz güller! Daha sayâyım mi? Dayım sözümü kesti: — Ayşecik, sen bizim kızımızsın. Bir ana ile bir baba, sevgili biricik yavrularını sevindirinek, 0. nun hayatını kolaylaştırmak, onun genç yüzünde ne- şenin yarattığı parlaklığı görmek için ne yapsalar (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: