February 26, 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

February 26, 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ii e hmm ——— 2.1.9009 26 ŞUBAT 940 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 00 Kn m * “o * wo * zen Kr. 1600 * Bene e Ay say 1 Ay Milletlerarası posta ittihsdıne dani olmıyan o memleketler için söone bedeli müddet surasiyle 30, 16 © 1/8 liradır. Abone bedeli pesindir Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul Mâvesi izumdır. Türkiye, Yabancı Propagandanın Mücadele Sahnesi Olamaz azıldı, çizildi: OArtık nihayet verecekler sandık. Fakat ne münasebet? Daha hâlâ, öteye, beri. ye, postayla, İstanbuldan, zarflar i- çinde propaganda broşürleri dağıtı- iyor. Bu propaganda broşürlerinden iki tanesi, adresi bizde mahfuz bulu. nan bir doktorumuza gönderilmiştir. Ve broşürler, zarfile birlikte bizde- dir. Alman propagandasının bu yepye- nİ nümuneleri, İngiltere aleyhinde tahrikât yapmaktadır. Biz iki muha- rip devletin birbiri aleyhine neşriyat Yapmasını, mücadeleyi propaganda sahasında da devam etürmesini gay. ri tabii bulacak değiliz. Fakat, bil. mem kaçıncı defa tekrarlıyalım ki, Türkiye, bu yabancı mücadelenin #ahnesi olamaz. Dağıtılan bu yeni broşürlerde, bil- hassa nazarı dikkati celbeden nokta, bu broşürlerin İstanbuldan postaya verilerek dağıtılmalarıdır. Demek ki hâlâ, bu şehir içinde, propaganda eserlerini tevzi ile meş gul olmakta devam edenler var. Bilmiyoruz, buna bir kati nihayet vermenin zamanı, daha hâlâ gelmedi mi? İ © vapur iskelelerinde yolcular mı daha fazladır, seyyar sa “lar mı? Bu süalin cevabını kestir. mek, hayli güçtür. Vapura giriyor. sunuz: Karşınıza, İrili, ufaklı insan- lar diziliyor. Kiminin elinde bir w. fak kutu vardır. Bu kutunun içinde birkaç şeker parçası görürsünüz. Kü. şük karşınıza geçer. Yolunuzu keser. Ondan bir şeker almadan, veya ona bir şeker parası vermeden, bir tara- fa gitmenize imkân yoktur: Dilenei- liğini, şeker satıcılığı kisvesi altında gizliyen çocuğun yalvarışları, merha.. metinizi celbeder. Fukat siz, onun fakir gönlünü edip geçmekle yakanı. 0 ki! ker satan çocuğu, iğne iplik sa- tan kadın, onu, makara, yüksük sa- tan ihtiyar, ihtiyarı fotin bağı ve. ya kaytan satan başka bir çocuk ve vE da daha birçok bu neviden satı- Sin eder. Bunlar, iskelede, vapur diri telerinde, kamaralarda, yalnız kalı, 7PAT gibi dönüp, dolaşmakla saplı lar. Çeşitli feryatları, ve &5- hitaplarile, yolcuları yola çık. ayn Pişman ederler, Bu satıcıla. Babiyi 'psine birden katlanmak, değme Yük harcı değildir. le e — büyük bir fa; e müz görememiş bulunduğu- Kipaş gil in! biliyoruz. Fak ki bu mialelerindeki, ve vapurlarda. k iç ticaret, ve hu âdeta zor- tecrübeleri, — galiba deniz mi bir mu. albuki, yeni de- İstanbulun karasma da, deni- a > hâkimdir. o ir ki, muhtelif kisveler lenelliğ isil Petin P bir 4, Yardım müesseselerimiz den dilençğ <ukların muhtelif eller- büviyeti almalarma mâ. belediyeye ga e baş vururlarsa, "iy basit vazife, büsbü. ka Mi. bu müziç Gearetten hak un eğil belediyenin, o- ön küçük memurların Nüfıa Vekilindayakat, bunu da, dü, yal en sorulacak üle.... ine Bokaikdelr İn Çok b; Bennilerin inen bu husustaki te. dirde, günün, Ahakkuk etmediği taki yatız Güçlükle > Huluklarımızn sac a, bu yayı, © Meşakkatleri ara. d ayi, ,,, Eral ticaretin Mim onla 7 tutı de bez. M ajino, Fransiz askeri dehâsının bir şahese- ridir. Fransız topraklarını düşman istilâsına karşı koru- yan bu müstahkem ve muaz- zam müdafaa hattı, bu harp- te yalnız Fransanın hayatını kurtarmakla kalmamış, har- bin, hattâ Avrupanın mukad- deratı üzerinde mühim rol oynamıştır. Majino hattı olmasaydı, Almanya bugünkü gibi, garpta sayirci, bek- leyici bir vaziyette durmıyacak, taarruza geçecekti, Bu isarruz hem Fransanın, hem harbin, hem de Avrupanm mukadderatına, bits- bütün başka bir istikamet vere- cekti. Bugün Garp cephesinde harp olamıyorsa, bunu Fransızlar ve bü. tün Avrupa Majino hattma borç. Tudur. Çünkü Mejino bundan önceki ya- zımda anlatmıya çalıştğım istih- kâmlardan mürekkep bir müdafaa slisilesidir ve bu hattı'yarmak ya İmkânsız, yahut icap ettirdiği mu. azzam fedakârlığı göze aldırtmı. yacak derecede kuvvetlidir. Onun İçindir ki, Almanlar bir türlü Ma- jino üzerine taarruzu göze alama- mışlardır. Ve yine bu yüzdendir ki, harbin mukadderatını başka cephelerde tayin zarureti hasıl ol. müştur. Mpiw müdafaa hattı, bu fs. tihkâmları vücude getiren adamin adını taşır, Majino, 914 » 18 harbinde Garp Cephesinde dö- vüşmüş ve yaralanmış bir yüzba. şıdır. Harp bittikten sonra teksüd Türk malbuat heyeii izaları, Majino islilikâmlarını ziyaretleri sırasında bir Majino, Fransız Askeri Dehasının ! Saheseridir. edilmiş ve hudut üzerindeki şehir- lerden birine çekilmiştir. Fakat harpteki kahramanlığı yüzünden hemşehrileri onu mebus seçmişler- dir. Majino, Parlâmentoya girdikten pek az sonra da Harbiye Nazırı ol. muştur. İşte bugünkü Majino istihkâm. larının inşası, onun Harbiye Na- zırlığı zamanında takarrur etmi tir. Fikrin, aslen o vakitki B: Kil M. Pen duğunu söy lerler. Fakat bu fikri, Parlâmentö- da büyük bir ekseriyetin muhales fetine, gazetelerin itirazlarına, İ- €ap eden masrafın azametine rağ. men tahakkük ettiren Majino ol- muştur. Bugün Başvekil bulunan M. Daladler bile o vaki: Majino hattının inşasma muhalif olan' dan biri imiş. Fakat Majino, azmi, cesareti, sebat sayesinde bütün güçlükleri yenmiş ve bu dâhiyane eseri vücude getirmiye muvaffak olmuştur. Bizim gezdiğimiz Ouvrage'in. yani Majino istihkâmlarından yal. nız bir parçasının 50 milyon Türk lirasına mal olduğunu söylediler. Fransa bu müdafaa kalesini vücu. de getirmek için milyarlar sarfet- miş, fakat memleketin hayatını bu sayede sigorta altına almıya mu- veffak olmuştur. Majino istihkâmları, içinde mü- himmat depoları, kışlaları, elek- trik ve su teçhizatı, havalanma ci- hazları ile hariçle alâkası tama- men kesilmiş, birer kale sayılabi. Wirler.Kendi elektriğini kendi vasi. talarile istihsal etmekte, kendi su- yunu kendi kuyularından çıkar» maktadır. Depolarında altı aylık erzak ve mühimmat biriktirilmiş. rö'ye sit o mr Vİ Gazelecilerismizin Mujinoyu tir. İçindeki hava tazyiki dışardan hirli gaz girmesine de mânidir.Bir düşman tsarruzuna uğradığı zaman zırhlı kapılarını kapayarak altı ay kendi kendini idare edebilecek her türlü teçbizat ve vesaite maliktir. Majino istihkâmları içinde yaşa. yan neferler, ne soğuktan, ne kar ve güneşten şikâyetçidir. Ne top mermisi onların hayatını bozabilir, ne de tayyare hücumundan perva- ları vardır. Denilebilir ki, bugün- kü harpte asker için en emin yer, Majino istihkâmlarının içidir. Nöron Almanlar tarafın- dan hudut boyunca vapılan Zigtrid hattından farkı sadur Beler. dolama nazardan o- lar, derler. Zaten güzel ve İnce tenli, manikürlü tıroaklarla bir katdaha güzelleşmiş ellere, gök gözlü ve iki kaşı birbirine bi. tişmiş gibi bir adam (böylelerinin nazarı değdiğini, tabil, işitmişsi- nizdir) pek dikkatle baktıktan son. ra, güzel parmakların yerinde do- lama çıkarsa, nazar isabetine İna- nanlara — hiç olmazsa, sözle — hak verilebilir. Halbuki dolama, hiç te güzel de. nilemiyecek kupkuru, veyahut kü. rek gibi yamyassı ve kocaman el- lerde çıkabilir. Böylelerine nazar değebileceğine, nazara inananlar bile ihtimal veremezler... Onun için, hekimessi, dolama daima dikkatsizlikten ileri gelir. Esk'den bayanlar, toplu iğne kul. landıkları vakit onların parmakla- rında dolama daha sık görülürdü. Şimdi erkeklerde daha çoktur. Ta. bii, hep dikkatsizlikten, İnsan kirli bir kalemi, kirli bir #leti dikkat- sizlikle parmağına batırır, mik- zoplar derinin altına gir'nce; dola- ma yapmıya başlarlar, Yahut par- ağın ucunda küçük bir çiz'ğe © hemmiyet vermez, açık bırakır, Ha vadaki mikroplar oradan da girer- ler. Fakat bilhassa dakt'loda çalı- şan bayanlarda büsbütün hususi bir dolama vardır. Daktilonun şeri dindeki mürekkep parmağa bula- şır da, oradan her hangi bir suret. le derinin altına girerse; gene de- lama olur. Bu sefer mikroplu de- gil, mürekkebin zehirinden ileri gelen, hem de daha şiddetli bir do- lama, Bir de mor renkli kopya kalem- leri, Bunların içindeki mer boyalı maden kırılır da, batar. sa; gene şiddetli, zehirli bir dola. ma yapar. Kırılan ve derinin sra- sına giren küçük parçayı çıkarmak ta, yetişir. Onun battığı yerde hir ameliyat yaptırtarak, boyanın değ- OKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ DOLAMADAN SONRA TIRNAK diği yeri — tabii operatöre — te. mizletmek um dur... Dolamanın alâmetlerini, verdiği sancıları, zonklamasını — kendi. niz çekmemiş olsanız bile — elbet- te işitmişsinizdir. Yalnız operatöre gidinceye ka. dar yapacağınız işi halırlatacağım: İlkin sancının şiddetine göre, ya- rım saat, üç sante kadar süblimeli ve sıcak suya parmağı batırmak. Sonra sabunla iyice yıkayıp, kuru- lamak ve daha sonra 95 derecede alkole batırılmış sargı bezi ile pan. sıman yapmak... Birçoklarının merak ettikleri bir nokta: Dolama İşledikten sonra tırnak düşerse; yeri ne olur? Yeri. ne tırnak yeniden çıkar. Fakat bi- çimsiz, yamrı, yamru. bir tirnak. Bereket versin ki, o yamrı yum. ru, biçimsiz tırnak sonradan ya vaş yavaş düzelir. Düzelmesi u- zun sürse de, merak etmemeli, ü- zülmemelidir. top mu evzlüinin önünde ziyarellerine ait iki intiba EİN Majino hattı 13 senede, her tür. lü ihtimaller gözönünde bulundu. rularak inşa edilmiştir. Majino yalnız bir tebya değil, bir kaledir. Kaleyi müdafaa eden asker içinde ve azami konfor içinde yaşar. Ha'buki, Zigirid biribirinden ay“ rı çelik ve beton Blakhause'lardan mürekkeptir. Bu Blokhause'lar bi. rer tobya addedilebilir ve içinde ancak topları kullanacak kadar as. ker bulunabilir. Bu tabyaların i. çinde askerin yaşamasına imkân yoktur. Onun içindir ki, Zigfrid hattındaki askerler çetin bir sir imtihanma maruzdurlar. Kapali Blokhause içinde sinirler bozul- maksızn uzun müddet kalmamaz. Zigirid hattı az zamanda ve müstacelen vücüde getirilmiş bir eserdir. Majino derecesinde mü. kemmel olmasına imkân yoktur. Maamafih Zigfrid battının da kolaylıkla geçilir bir hat olduğu müdafaa edilemez. Öyle olduğu içindir ki, ki taraf ta bütün hudut boyunsa mevzi al. dıkları halde harp etmiye cesaret edemiyorlar. Aralarında bir nevi mütareke aktedilmiş gibidir. İki ta raf ta biribirlerinin râsıtlarını gö- rür, fakat ses çıkarmazlar. İki ta. raf ta bir çok yerlerde top ateşi al- tındadır, fakat bir tecavüzden korkmezlâr. Cephe boyunca şura. da burada uçan rasat balonları gö- rürsünüz. Bunlara İki taraf tado- kunmaz. Hoparlörlerle birbirlerine karsi propaganda ile iktifa ederler. Si. lâh kullanmıya lüzum görmezler. Zannedersiniz ki, bütün cephe boyunca mütareke ilân edilmiştir. Cephedeki bu tahkimatı, iki or. dunun karşılıklı vaziyetlerini gör- dükten sonra insanda gayriibtiyari şu kanaat teessüs ediyor: MX) esseselerimizde dahi *“ hakiki ve ümit verici hir netice vet “4, memiş bulunuyor. Serbest sütün : Köy Öğretmen Okullarının Büyük Faydaları Yazan: Burhan ELİÇİN üzde 83 i köylü olan bir mem- leketin maarif sisteminin yüze de 15 in değil, yüzde 85 in hayat ve ışına, dolayısile o memleketin ihtiyaçlarına gör İre âyarlanması icap eder. İ Bütün okullarımıza verilmesi kaçis İnilmaz bir zaruret olan ziraat ve sü İ nat karakteri, maatteessüf sirf bu İş İler için açılmış zirant ve sanat mü. İ bugüne kadar İşte üç senedenberi çalışmakta 0- lan köy öğretmen okulları, olu hakiki ve memleket mikyasında ge- niş randımanla, beticeden emin olâ- rak bu dâvayı tahakkuk ettirme yös (unda yürümektedir. Bu mües seselerde Avrupa tecrübe mües- seseleri gibi ne bol malzeme, ne şa- / tafatlı metodlar, bi ne de efkârı umumiye sempatisi yoktur. Fakat buna rağmen bu fakir ve mütevazı köy okulları her yıl daha imanlı, daha metin ve daha parlak neticeler İyaratarak çalışmasına devam'ediyor. İçinde çalıştığım Kızılçullu köy öğretmen okulunda baş döndürecek İbir çalişma vardır. Mektep âdeta bir fabrikayı andırır. Burada hiçbir şey İders olarak yapilmaz. Hakiki ihti yaçları karşılıyacak karakter ve ev- olan dersler ve işler, burada İyetişmekte olan köylü çocuklarına ! bakiki müstahsil ve mesul iş adamı karakterini kazandırmaktadır. Her | insanda tabii bir şekilde teşekkül etmis olan mesuliyet Kisi | burada ne şekli bir disiplin. ne talk. j matname ve ne de başka müeyyide. İlerle değil, bu hava içinde başlı ba. ma işler deruhte etmiş olan ve bü işlerin potasında (şahsiyetini yoğu. ran çocuğun karaktorile yanyana fe. şekkül eder ve yürür. 400 mevcutlu ve 36 paradan iha. İret geniş ve dağınık bir müessesenin büyük bir sükünet ve vakarla işleyi. / sini düşünenler, 4 hademeden . ka. İ pıc, asçı, bulaşıkçı, gece bekçisi » başka işçi kullanılmadığini duyunca hayretten: dona: kalıyorlar. Ve bu İhayrette de haklıdırlar, Çünkü, biz. | zat yapıcı ve istihsal edici müessese ler olan ziraat ve sanat okullarımız. jda işlerin yakancı işçiler tara. i fından yapıldığmı ve talebenin ancak hakiki maksadı ve neticesi heklen. İmeden sadece tecrübe olarak yaptığı hirkaç oyuncak faaliyetten başka bir sey görülemediği düsünülürse, ba müessesenin de asmari 40 . 50 işçi kullanmadın çalışabileceğine İnan. mak çok güetür, Amerikalıların hiçbir şey yetiştir. meğe muvaffak olamadığı icin boş bıraktığı 100 dönüm kadar çiftliğin. de, fakir ve mütevazı vasıtalarile arpa, buğday, yulaf, çavdar, nohut, mercimek gibi hububat ziraati yapıp mahsul elde eden, tütün, çeşitli seb- ze, Üzüm, meyva vesaire yetiştiren bir müessesenin, diğer taraftan da dülgerlik ntölyesinde masa, sandal. ye, sıra, dolap gibi her nevi ihtiyaç. r meydan getirdiğini, asgari 10.000 lirava ya. pılabilecek büyük bir binayı 1750 li. raya mal ettiğini, demircilik atölye. sinde müessesenin, hattâ yakın mu- hitin ve köylerin ihtiyaelarım karşi ıyacak işler yaptığını, bütün burlar- dan başka da ipek böceği yetistirip ipek, arr besleyip bal elde ettiğini, Kooperatif kurnp işlettiğini, her tm- bisiklet, metosik- kullandığını, man. dolin çaldığını fotoşraf cektiğini yağı makinesi kullandığını, koyun ve İ- neklerinden süt alıp yoğurt, peynir, vağ yaptığını, üzümünden sirke ve sarap çıkardığını, 28 kız talebesile 100 talebenin ve 100 eğitmenin ç&- masırını, İş elbisesini ve yatak tm kımlarını diktiğini. halı, kilim doku. yup. çorap ördüğünü; bir de bütün bunların vanında muadili olan klâsik orta tahsil müesseselerimizin kültür dersleri müfredatını takip ettiğimle hem de bu isleri köylü çocuklarıns hakiki müstahsil ve mesul iş adam- ları gibi benimseterek, hiç akenma- dan yürüttüğünü görmek, hattâ dü- <ünmek hakikaten insanım kafasını döndürmeğe ve bir an afallatmağı kâfidir. Netice: Kendi memleketinde, kendi miles- sesesinde, kendi yurdunun ihtiyaç. ları arasnda ahır temizleyin hayvan tımar etmekten, kendi yazdığı nivesi sahnede yine kendisi temsil edehile- eek hir artistik kabiliyet karanmağa varıncaya kadar, her isi is olarak he. nimseyerek yapan memleket yavr. ları bu müesseselerde ümit verici neticeler elde ederek ve çok sağlam bir karakter kazanarak calışmakta. Garp cephesinde harp olamaz. / İdır. İşte dâyamız! İşte sistemimiz!,

Bu sayıdan diğer sayfalar: