27 Şubat 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

27 Şubat 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ABONE sebeLi, İD). bir kaç imzalı bir mektup »ldık. Mektup sahipleri: imla, Biz, diyorlardı, Konyalıyız. Son gön“ dayın <pde doğup büyüdüğümüz şehrin ialmyli BEDİR, ağır İthamlara uğrayan bir ie beraber geçmesi, hiza, - ve SaRIYO- GEM bütün hemşerilerimize - tabii, ve derin bir teessür veriyor. Hele, bazı gazeteler, bu kimseden bab- Şelerken, kendi baimlerini bile kullanma oiji 5 Pp je : i bulunan mektuplarının iktibas etmediğimiz kısımlarında da söyle. dikleri gibi, İbrahim Hakkı, on sekiz milyondan olduğu gibi, Konyadan da sadece bir ferttir. niz. Bir "İsmihas,, olarak kullanı. dığı müddetçe, “Konyalı”, sade, onu kullanan şahsı ve sade onun soyunu, sopunu göz önüne getirir. Bunun içindir ki, —© okuyucularımızın is- #edikleri ikazı yapmamıza rağmen— yalı,, dan, Konyalıların alınma. yerinde bulamadığımızı söyli. . Ğ * Deniz Klübünün Davetiyesi a, öemüzde, Deniz Klübü tarafın. — Bönderilmiş bir davetiye var, tiloyla yazılmış olan bu daveti. Üp edilen ve fovkalide raj iBbete maxhar 0- yi balonu (bal Öle öa mart 40 cumartesi gün, zast 22 den yüksek neşe ve eğlencelerle baş- bü kıyafetin birinci, #inci ge- Jüri heyeti tarafından o hediyele? be <eğini kıvancla bildirilir. üyelerinizin getirecekleri inin huzurlarile şere/leneceğimi- Bu 7 larımızla dileriz.” davetiyenin €n altında da, şu a ps yazılı: Elbise mecburidir! a kendi kendisine: “Ne. esine ve bu klübün eğlence iç inin, kendi kend'sin: “İnce çu a balmasına sözümüz yok! nkü, bilhassa son zamanlarda, rin kendi kendilerini methet » #ari bir âdet haline girdi. ç en Balo.. ya davet edilen- . seburi elbise, yani frak, ve- İn £'ymiye mecbur olunma. “sür — modern baloların orijinal Fal yerinden sayıp geçeceğiz. al ns on satir içinde. Cümle p. tırmalıyan Okelime, ve atalarına he diyelim? iğ N tabelâlarından kaldırmak Bittikçe 2 hataların, Türk diline aikalere sirayet ettiğini gösteren ve- ma ker» Fittikçe kal Sali a m bu “davtiye”, biz! o Müzliğe *vvel, lisan bahsi üzerinde Me gağırmaktadır. Bizce, bu ba. teri ditimiz ipe de Kösterildiğ'ni üren. 1 Süyetiyeni tertibinde olsaydı, muhatnpların. maz ii ine er Eğer davetiyeyi oku- İNE öle olamam Sa inde öper Banı şan Haya, © davetiye, ün » bei vivle mütenasip zanno. Dektetiz, rağ leme i t i yilina İner rwuhtelif vesilelerle Aik hada, masızlığın âdetn htirmet- “— addine vardığını anlatan ara cok sık 1 uzan er. > rastlaytsn mer yazmak ma bire b satırlar i j Terin; ya TAN Radyonun, büyük fayda ve hizmetleri olduğu gibi, zararları ve tehlikeleri de vardır. Muharrir, bu yazıda radyonun cemiyet hayatındaki rolünü iki cepheli olarak tetkik ediyor; Asrın En Müthiş Propaganda Silâhı: ye dehasına borçlu oldu. ğumuz icat ve ihtiralar # rasında, radyo, hiç şüpbesiz, ilk plânda gelmektedir. Trbaatin ice dındanberi hiçbir şey, radyo kadar Ükrin intişarına hizmet etmemiş- tir, diyebiliriz. Bu keyfiyet, bütün dünyada radyonun hakikaten şaya- nı hayret bir surette inkişafını L. zah etmektedir, Muhtelif memleketlerde radyo- dan istifade edenlerin miktarına ait İstatistiği aşağıya kaydediyo. ruz: 26.000.000 Amerika Birleşik Devletleri 8412000 Almanya İngiltere Fransa Sovyetler Cümhurtyefi Japonya İtalya Finlanda Yuğoalavya Türkiye Bulgaristan Bu rakamlar bize, radyonun bü- tün memleketlerde, diğer neşir va- sıtalarından üstün olan tesirini göstermektedir. Filhakika, Fransa. da, İngilterede, Amerikada en bü- yük gazetelerin normal tabı adet. lerinin azami iki mülyon olduğunu görmüştük. Bu demektir ki en kuvvetli gazete, ancak iki milyon okuyucuyu tesiri altında biraka- bilmektedir. Halbuki, meselâ İn gilterede radyo, sekiz buçuk mil. yon İnsanı tesiri altına alıyor. Bu yeküna, her evde radyo dinliyen bütün aile efradını, umumi yer- lerdeki hoparlörleri ilâve edecek olursak, bu tesirin şümul derece. si hakkında bir fikir edinebiliriz. Roir çok kudreti bir pro- paganda ve siyasi terbiye vasıtasıdır. Radyo, halk kütleleri üzerinde, kitaptan, gazeteden Jaha büyük ve süratli bir tesir icra etmekte dir, Bugün radyo sayesinde, mikro. fon karşısında bir hatip, hiçbir zahmet çekmeksizin, binlerce kilo- metre uzakta bulunan milyonlarca dinleyiciye hitap edebilmekte, on. ları heyecanlandırrıakta, hareke- te getirmektedir. Radyo, memleket efkârı umu- miyesine muayyen İstikametler vermek hususunda harikulâde bir telkin ve ikna vasıtası olarak kal. mıyor. Her memleket, diğer mem- leketlerin efkân umumiyelerini kazanmak için bu vasıtıdan isti. İade etmektedir. Bilhassa bu harbin başlangıcın- danberi, büyük.deyletler, kendi ta- raflarına çekmek istedikleri mem. leketlerin lisanlarile radyo 'neşri- yatı yapmak hususunda biribirle. rile rekabet etmektedirler. Almanyada, halkın ecnebi rağ- yolarını dinlemekten şiddetle me- nedilmesi, radyonun ne kudar kuv. vetli bir propaganda silâh oldu- ğunu teyit etmektedir. Bu keskin propaganda silâhından dini makamlar da istifade etmek. tedirler. Vatikan, radyonun bu â- lemşümul tesirini çok iyi takdir etmiştir. Bizzat Papa, muhtelif münasebetler'e, hıristiyan ümmeti- pe radyo vasıtasile hitap etmiştir. Bir çok memleketlerde milyonlar. ea hıristiyan, dini merasimt, dini mevizeleri radyodan takip etmek- tedirler. Memleket ve dünya havadisleri. ni vermek hususunda, diğer neşir vasıtalarına nazaran İstisna! bir mevkii olan radyo, gazetelerin en tehlikeli bir rakibi olmuştur. Filhakika gazeteler umumiyetle halka günde iki defa - sabah ve akşam (havadis vermektedirler. hattâ, kendi gazeteleri olmiyen şehir ve kasaba halki havadisleri, bazan bir kaç gün sonra almakta. dırlar. Halbuki radyo, memleket- te ve bütün dünyada olan mühim vakaları, saati saatine haber ver. mektedir. Bundan dolayıdır ki, bugün rad- yo, matbüatın bilhassa büyük ha. vadis gazetelerinin amansız bir ra- kibi haline gelmiştir. Gazete sahip. Radyo leri bundan şikâyet etmişler, dev- letin kendi lehlerine müdahalesini istemişlerdir. Fakat terakkiye karşı gid'lemez. 'Havadislerin radyo vasılasile ve. rilmesine mâni olmıya teşebbüs et- mek, eski zamanlarda st arabala. rına zarar veren şimendiferleri kal dırmağa, bugün de şimenditerlere rekabet eden otomobillerin seyrü. selerlerini tahdide teşebbüs etmi- ye benzer. Buna muvaffak olunamaz Sü. rat asrında yaşayan insanların bek- lemiye tahammülleri yoktur. Esasen, bazı mütefekkirler, ga- zetelerin basılmak üzere bulunduk- ları zaman bizim onların içindeki havadisleri bir kaç saat evvel rad. yodan öğrenmiş olmamızı fena buk muyorlar. Çünkü bu suretle Havadis gaze- teleri ehemmiyetlerini kaybede. cekler ve gazeteler, eskiden oldu. Hu gibi, edebi, ilmi, siyasi mahi- yetlerini tekrar kazanacaklardır. Bundan başka, radyofonik ilân, larin da matbuata - dinleyicilere Sadrettin Celâl Antel , de . zarar verdiği muhakkaktır. Memleket ve dünya bavadislerini öğ renmek, yahut bir konferans veya konser dinlemek arzusile düğmeyi çevirdiğimiz zaman, bin bir derde deva olan ilâçların sözlü sazlı Yânı ile karşılaşmak, her halde çok &. kıcı, sinirlendirle! bir şeydir. Radyonun, yalnız havadis gaze telerine değil, aynt zamanda bir çok fikir işçilerine de zararı dokun. maktadır. On binlerce talebe için tek bir muallimi, yüz binlerce din- leyici için tek bir orkestrayı faali- yete getiren radyo, bu suretle, on binlerce fikir ve sanat adamını, iş- sizliğe ve sefalete mahküm ediyor, demektir. Rorironin, halkın siyssi ter. biyesi bakımından yaptığı tesirin kiymeti hakkında mutlak bir şey söylenemez. Radyo ve yatı, objektif ve namuskârane bir suretle yapılıyorsa, radyo yüksek ideallerin hizmetine konulmuşsa, bu tesir ha'kın siyasi terbiyesi Kadın Vücudünün Şansızlığı ? Göçen gün burada çıkan, “erkek vücedünün şanı, üzerine yazı bayan okuyucularımızdan bir ka- çını meraklandırmış. Erkek vücu- dünün şanı olan kıllar kadın vü. cudü için bir şanssızlık sayarak bunlardan kurtulmak için çare 80. ruyorlar. oOkuyucularımızdan bk ri vöcudünü bu lüzumsuz kıllar dan kurtaracak ameliyat varsa o- nu bile yaptırmıya razı olduğunu haber veriyor, Güzellik için türlü türlü ameli. yat varsa da, fazla kılları toptan düşürüverecek ameliyat yapıldığı- nı bilemiyorum, Erkekler için böy- le bir ameliyat hatıra gelebilir de onun da şimdiye kadar tatbik edild'ği —geçen gün de söyledi. ğim gibi— işitilmemişir, Zaten kadın vücudünde çıkan fazla kıllar bir kaç türlü sebepten ileri geldiğinden o hepsine birden tatbik edilebilecek bir ameliyat tasavvur © etmek te —şimdilik— güçtür. Belki İlerde o sebeplerden hepsinin esası bir olduğu anlaşılır. sa o vakit ameliyat düşünülebilir. Şimdiki bilgilerimize göre, ka- dın vücudünde çıkan fazla kıllar, hormon ifraz eden guddelerden bazılarının intizamsızlığından ile. ri gelir. En önce hatıra gelen, tabii, ka- dınlık guddeler'nin kifayetsizliği. ziyade eriten bu guddelerin çıkar- dığı hormonlar olduğundan onlar işlerini iyi göremeyince, kadın vü- endü de fazlaca kıllı olur. O 78 man —pek meraklı bir bayanın dikkat ettiği gibi— fazla kılların şişmanlıkla da münasebeti vardır, çünkü kadınlık, guddeleri iyi işle- meyince vücut şişman da olur. Böbrek üzerindeki guddeler İn- sana erkeklik hassalarımı veren güddelerden biri olduğu için on- ların kadın vücudün. ea — mesi fazla kıllara sebep olur. yerlerde panayırlarda gösterilen ozun sakallı kadınların fazla kıl ları bu türlü sebeptendir. Bereket versin ki bövleleri pek nadir bulu. nur. Bu em ap * dereceye | va a fazla kıllar yine en ziyade, sakal ve bıyık taraflarında olur. O z- man kadın sesinin davadi, yahut kadınlık hayatmin sonbaharıma €- rişen bayanlarda olduğu gibi er- kek sesiyle, kadın sesi arasında çatlak olması fozla kılların sebe. bini haber verir. Tirol't guddesinin İyi işlememe- si kılları düşürdüğünden bunun aksine olarak fazla işlemesi de fazla kıllara sebep olur. O zaman kadına parlak bir güzellik geldi. inden vücudünde çıkan kıllara hiç ehemmiyet vermese gerktir. Bunlardan baska vücutta, bik hassa yüzde çıkan fazla kılların işine karışan iki gudde daha var. dır. Biri ipofiz, öteki epifiz gudde- leri. Bunlardan birincisi, bir ur sebeb'yle, pek fazla işlediği vakit sakallı, bıyıklı, fakat ağır bir has- talık meydana çıkarır. Fazlalığı © dereceye varmadığı zamanlarda kadın vücudünü irileştirmkle he- raber yüzde ve kollarla bacaklar. da farla kıllar çıkarmıya sebep 0- Tur... İkincisi de fazla işleyince in sanın zekâsını daha ziyade İşletir. Esk'den fazla kıllardan şikâ- yet eden kadınlar çök olmadığı halde, şimdi bunlardan şikâyetçi. lerin çoğalmasına sebep te bu iki guddenin işe karışmasndan İleri Ise gerektir, Çünkü bunlardan iki de ei fikir işlerine de bükmederler, fikir işlerinin faa- liyeti de —akstilâmel olarak— bunların üzerine tesir eder. De. mek ki kadınlarda fazla kıllardan #ikâyetellerin çoğalmasına bir se- bep te bayanların erkek islerine karısarak fikirlerini fazla işletme. leridir, denilebilir. ların fikir işlerinden vazgeçmeleri lânm gelmez. Bir genç kız İki şa- 'kağında biraz favori sakal çıkıyor, kolları fazla kıllardan kararıyor diye mektehinden yahut dairesin- den çıkamaz. O kıllara tahammül etmek lâzımdır. Zaten, bayanların fazla dedikle. ri kıllar güzelliğe de halel ver- mez. Bilâkis, esmerlere daha riya- de güzellik verir. Sarışınlarda da —olsa bile— pek az göze çarpar. Vücutta çıkan kıllar kadın vü- cudü için bir şanssızlık değil, fi. kirleriyle çalışan bayanların da sanadır. Akel takdirde, yan! havadisler tağ- yir ve tahrif edilerek verildiği ve halkın menfaatine aykırı fikir ve kanaatler telkin edildiği takdirde radyo, efkârı umumiyeyi dalalete sevkeden bir âdi propaganda va. Sıtası haline gelecektir. Radyonun, sinemadan ve mat- 'buattan daha ziyade ve daha doğ. rudan doğruya, devletin yani hü- kümetin kontrolü altında olması bu hususla bir teminat teşkil ede. bilir mi? Bu hususta mutlak bir şey söylenemez. Bu bakımdan rad- yonun vaziyeti ve kıymeti, onu kontrol ve idare eden hükümetin mahiyetine bağlıdır. Radyonun, sanat zevki, sanat terbiyesi vasıtası olarak kiymeti, ihmal edilemiyecek kadar mühim- dir. Bugün radyo sayesinde geniş halk kütleleri, büyük şairlerin, muslkişinasların —daha on beş virmi sene evveline gelinciye ke. dar ancak mahdut bir zümrenin İs- tifade ettiği— eserlerini dinlemek imkânmı kazanmışlardır. Büyük musiki üstatlarının ölmez eserle. rini en mütevazi insanın kulağına ve ruhuna eristirmek, hile şüphe- siz, sanat terbiyesine büyük bir hizmettir. Parlak vaatlerle dolu elan bu sahayı, bugünkünden daba iyi tan- zim etmek ve genişletmek lâzım. dır. Halkı eğlendirmek O maksadiyle radyoda verilen caz musikisi, ma- hiyeti ve sanat kıymeti meşkük —alafranga ve alaturka— şerki. lr, monaloplar, kürük piyerler, kültüre hizmet Bu bakımdan, hemen bütün memleketlerin yadyolarıyle bern- ber, bizim radyoruzun da esaslı bir surette ıslaha muhtaç olduğu kanaatindeyiz. Radyonun didaktik kıymeti de İnkâr edilemez. Bugün, bütün memleketlerin radyo İstasyonları, yabancı dil ve jimnastik dersleri vermektedir. Muhtelif ilmi, itimat, edebi. tek- nik mevzular üzerinde radyofonik konferanslar verilmektedir. Radyo tekniğinin bugünkü terakkisi sa yesinde, meselâ (Sorbon) yahut (Kollej dö Frans) prolesörlerinin kurlarını, bütün memleketlerin üniversitelerinde etüdianların muntazaman takip edebilmeleri İmkân dahiline girmiştir. Bazı memleketler radyoyu, bi- rinci derecede bir tedris vasıtası olarak kullanmakta çok ileri git mişlerdir. 1925 senesinde, (Cekax- lovakya) mekteplerinin * 49 un- da radyo makinesi vardı. O Ve 1.250.000 mektepli, haftada on üç saat radyo meşriyatını dinliyor. lardı. Fakat radyonun didaktik kıy- metini mübalâğa etmemek doğ olur, sanıyoruz. Radyo, tedris va. sıtası olmak itibariyle, sinemadan daha az kiymetlidir. Zira, radyo —biç olmazsa bugün— yalnız ku- lağa hıtap etmektedir. Halbuki, sem'i intibalar basari intebalara nazaran daha az devam ederler. daha az vazıhtırlar ve hafızada da- ha az deriniz bırakırlar. Radyo. Hun dinleyicileri, her zaman pek vazıh olmıyan sözleri güçlükle an- lamakta, güçlükle zapt ve hifzet. mektdirler, Görünmiyen profesör- lerin tesir ve kiymeti mahduttur. Rövonm çok mühim ve bil hassa demokrasi için çok kıymetli olan hususiyetlerinden biri de, içtima istikrar ve müsa. vat âmili olması keyfiyetidir. Sinema, tiyatro ve bütün eğlen- ce yerleri, insanları mütemadiyen evlerinden dışarıya | çıkardıkları halde radyo, evinde rahat oturan insanı dünya bayatına iştirak et tirmekte, bütün dünyayı onun a- yağına getirmektedir. Diğer cihetten, Insanların en zenginleri gibi en mütevazileri de, ayni bavadisi eyni zamanda al- makta, ayn! konseri —ayni vüzuh. la diyemiyeceğim, çünkü burada radvo makinesinin nev'i yani ser. vet farkı müdahale etmektedir— dinlemektedirler. Radyo bu ba. Hiaikevleri ve Doktor Refik 241148” Saydamın Nutku Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel bi alkevleri, Halk Partisinin İn- kılâbı yaymak, Cümkhuriyeti kökleştirmek İçin, kurduğu elektrik istasyonlarıdır. İnkılâbı, bir değme gibi ezberliyen bir nesil, hak'ki müdafii olamaz. Halkevleri, yeni nesile, yeni kurulmuş bir Cüm- huriyet hilkümetinin ileri prensip”. lerini bir iman halinde benimsetmek, zinde, enerjik, kültür seviyesi yük- sek bir genç nesil yetiştirmek gibi yüksek gayeler üzer'ne kurulmuştur. Her Halkevi muhitine ve gençliğine ışık saçan bir elektrik istasyonudur, bunun santralı Halk Partisidir. Şim- di bu Halkevlerinin, ve köy odaları. nın adedine daha 6 Halkev'nin v8 141 Halk Odasınm ilâve edildiğini, bunların memlekette mevcut mikta- rının 520 ye çıktığını okuduğumuz zaman, inkılâp projektörünün, kas. ranlıkta kalan yerlere de ışığını sağ" mış olduğunu anlıyoruz. Halkevleri. nin bu memlekete temin ettiği fay» dayı bugünkü eserler'yle ölçecek © Tursak hata ederiz, bunların en bü” yük faydalarını ve meyvalarimı ya rm topliyacağız. Doktor Refik Saydam, Halkevle- rinin 8 inci yıldönümü münasebe. tiyle verdiği nutukta, her sene Halk kevlerinin yıldönümünü kutlarken yenilerini açmak bir anane olduğun. dan bahsediyor ve diyor ki: y “Bugün de bu kutsal vszifeyi yaparken bütün memleket Münevver lerine bu sahada yapmakla mükek lef oldukları yüksek milli vazifeleri ni hatırlatır, ve bu evlerin sıcak #L nesinde toplanarak, milletçe yüksek mek ideali için öğrenmiye ve öğre miye koşmuş olan yurtdaşlara sevgi ve teşekkürlerimi sunarım... j Başvekilin Halkevlerinin kapıları" nı bötün yetişmekte olan nesillere ve münevverlere (o açması, bütün gençliğe ve münevverlere vazifeleri. ni hatırlatması, sadece bir ikaz değil, yepyeni bir davettir. Halkevleri sulh zamanında oynadığı rolden, bugün daha büyüklerini oynamıya namzet- tir, Erzincan felâketi zamanında bu Halkevlerinin gösterdiği verimli fa... aliyeti göz önüne getirirsek, maaral- lah yarın daha büytik folâketler kar. şısında da ne kadar büyük vardim- lar temin edeceğini anlarız. Sulh 2: manında Halkeylerinin faaliyet sa- hası yukarda saydığımız gayelere ve faaliyetlere inhisar etse bile, harbe girmemiş olsak dahi, Avrupanın harp içinde bulunduğu bir devrede bu ete lerin ve odaların faaliyetlerine daha başka istikametler vermek te bir za» ruret olacaktır. İçtimai yardım fan- liyetinin arttırılması, Halkevlerinin realiteye daha uygun” faal'yetleri â rasma girecektir. Doktor Refik Say dam, bugünden bütün gençleri ve münevverleri bu yüksek vazifeye davet ederken, Halkevlerinin oym- yacağı mlihim rollere işaret edi. yor. Başvekil, “Köyler'mize kadar nüfuz edebilecek bir bünye taşıyan ışık kaynakları, Halk Odalarıdır, derken, bu elektrik (istasyonlarının . tâ köylere kadar yayıldığını müjde- liyor, Halk Partisinin bu sahada yapti. ğı bu büyük fanliyetin karşısında her müneverin, Başvekilin bu dave. tne vereceği cevap, b'ifiil üzerine düşen vazifeyi yüklenmektir. İnkılik bı ve Cümhuriyeti yaşatmak için, İnkılâba ve Cümburiyete ii taraftan gelecek sademelere mukav&- met için, geneler'n ve münevverle rin birleşecekleri en brinel Halkevleri ve Halk Odalarıdır. İsmet İnönü, “memleketin faasmı ve terakkisini temin İcin, memleketin her tarafını demir ağlar” la öreceğiz., diyerek bir şimendifer siyaseti tak'p etmiş, buşün memleket İnönünün bu gaysine kavuşmuştur. Bügün Halk Partisi ve Doktor Refik Saydam da, “memleketin her tarafı. mı bu elektrik istasyonlariyle sart”, cağız,, diyor, ve bu gayeye v9 için mevcut faaliyetlere hiz veriyor, bu gayeye ne kadar siiraile koştuğu. muzu bize ispat ediyor... Bundan öle“ si gençlerin, ve münevverlerin vazi fesidir. “ —— mn kımdan, insanlar arasında diğer bir çok sahalarda henüz tohakkuk etmiyen müsavatlardan birini ok. sun tesis etmiş bulunuyor. r Radyonun, denizde ve havad& yolunu kaybeden, kazaya uğrıyan vapur ve tayyare yolcularının, buzlar arasında veya zelzele mın- takalarında mahsur kalan insanla rın, vaktinde yardımlarma kosul” masin mümkün kılan bir haber alma ve haber verme vasıtası ol. mak itibarıyle kıymeti, belki bük (Devamı rf Wi

Bu sayıdan diğer sayfalar: