January 21, 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

January 21, 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYIFA 4 Sar plebisiti ve Fransa Tan gazetesinin Sar plebisiti hak- Kında 15 ve 16 sonkânun tarihli sayıla- yında arka arkaya çıkardığı iki baş Kiyı türkçeye çeviriyoruz. Plebisitin Heticesi belli ölmadan çıkan 15 sonkâ- Bua tarihli yazı şudur: » Sar plebisiti bize birgçok şeyler — Gğretmiş, bu arada da, uluslar derneği konseyinde üye olan bütün devletlerin büsnü niyetleri ve herbangi bir işin #sası Üzerinde gamimi bir surette mu- Rabık kalmaları sayesinde, uluslar dere meğinin otorite ile hareket edebildiği- ni ve en nazik işleri bile başarahilecek bir vaziyette olduğunu bize göstermiş- tir. Nitekim dernek konseyi ve onun bir parçası demek olan Sar hükümet komisyonu plebisitin tam bir hürriyet we doğruluk içinde yapılmasını temin etmişlerdir. Bununla beraber, mühim büâdiselerin, şiddet ve hareketlerinin, Çhattâ uluslararası bir gerginlik doğu- fabilecek mahiyette olan bir kargaşa- lığın — plebisit gününe kadar ber karaf edilmesine orada İngiliz, İtal- yan, İsveç ve Holanda askerlerinden Beşekkll eden uluslararası kuvvetin bulunmasının da şüphesiz çok yardımı olmuştur. Plebisit neticesinde, uluslar gerneğinin müdahalesi icab eden vazi- yetlerde düzen ve barışm korunması #çin takib edilecek metodun nasıl ol- mast gerektiği meydana çıkmıştır. U- huslar derneğinin otoritesini kuvvetlen- — dirmek, ona kararlarını tatbik ettirte- €ek kudreti vermek ve onu, hiç bir kimsenin ceza görmeden tanımamazlık- ftan gelemiyeceği hakiki bir manevi ikuvvet yapmak, Avrupa'da sürekli bir barış kurmak istiyenlerin en birinci — mazifesidir. O Bu vesile ile Sar işinin; Fransız — — Alman meselesi değil, fakat halline — mncak uluslar derneği konseyinin sa- Yâhiyetli bulunduğu uluslararası bir iş — folduğu da meydana — çıkmıştır. NWersay andlaşması Sar balkına, bu top- rakların istikbaldeki vaziyetini tayin için bütün serbestliği vermişti. Bu bakkı kimse inkâr edemezdi. Bir ara Bne sürüdüğü üzere, bu İş hakkında — doğrudan doğruya Fransa ile Alman- yya arasmıda yapılacak bir anlaşma, yal- — Biz sarlıların bu hakkının tanınmadığı manasma gelmez, uluslar derneğine — Nersay andlaşmasile verilen hakka da tecavüz mahiyetinde olurdu. Bu yüz- (den de uluslar derneği, kendine çok — güvenen ulusların gözünde küçülmüş “olurdu. Bu bata bertaraf edilmiş ve plebisitin neticesile uluslar derneği — konseyinin son kararını kabul ede- geğini önceden bildirmekle Fransa, — samimiyet ve eyi niyetlerini göstere- tek bu İşte eyi bir örnek olmuştur. Plebisitin neticesi anlaşıldığından, — gimdi Sar'ın hangi devlete geçeceğini — Resbit etmek uluslar derneğine aittir. — Şüphesiz, bu neticeyi elde etmek için — Mazilerin kullandıkları propaganda me- todlatı ve mütereddid kalanlar üzerin- — (de yaptıkları manevi tesir üzerinde Böylenecek çok sözler vardır. Bununla beraber, plebisitten birkaç hafta evel “Almanya'nm halini ve çıkması muhte- Mmel bir kargaşalık karşısında ingiliz — bükümetinin, Sar'da dirliğin korunma- #ını temin için oraya kendi askerlerini /| İde göndermeği gerekli gördüğünü dü- | günürsek, almanların neticesi çok a- tıklı olacak bir kargaşalığın önüne /— Bgeçmek için kendilerini hayli tuttukla. Ogını da söylememiz gerektir. Alman- ya'nm, Sar işinde itidal göstermek, u- — Buslararası efkârr umumiye ile çarpış- iMmamak için çok ihtiyatla hareket et- " i anlamış olduğunu gör- / mek de, kıvanc verici bir şeydir. An- tak, bu vaziyetin plebisitten sonra da İdevam etmesi gerektir. Almanya'nın / plebisitten önce Hitlerci rejim aley- hinde bulunmuş olanlara karşı göstere- beği şiddetin, kazanacağı muvaffakı- yetin manevi ve sıyasal şümulünü kü- /— göltecek mahiyette olmasını düşünmesi, ' Bar'daki karışıklıkların Almanya'da da. İmi bir anlaşamamazlık haline girece. Bini anlaması ve tıluslar derneğinin, giriştiği taahhüdler dolayısile, böyle bir hale lükayd kalması imkânsız oldu- unu bilmesi gerektir. Sar plebisiti. nin uluslararası vaziyeti aydınlatmağa Avrupada geniş bir iş birliği hazır- lamağa cidden yarıyabilmesi için, sü- *t içinde biten plebisitten sonra y gürültü ve kargaşalık çıkmaması ge- zektir. Berlin hükümeti için, şimdiki sryasal realitelerin manasını anladığımı ve Avrupada kendi mükerrer hataları yüzünden yapılamıyan iş birliğini yap- mağa hazır olduğunu göstermek fırsa- tı bir kere daha çıkmıştır. Plebisitin neticesi belli olduktan sönra Tan gazetesinin 16 sönkânun ta- rihli sayısında çıkan yazı da şadur: Bu sabah neşredilen sayılar, plebi - sİt neticesini açıkça göstermekte ve ay- rıca mütalealar yürütülmesine hacet br- rakmamaktadır. Elde edilen ekseriyet, her hatde Berlin hükümetinin umudu. nu da geçmiş ve statliko taraftarlarının yaptıkları çalışmaların inkişafını ye- rinde görmüş olanları hayrete düşür- müş olsa gerektir. Fransadan yana ar- taya çıkan netice bizde hiç bir güce- niklik uyandıramaz, çünkü bitaraf dü- şünceli olanlar Sar işinde Fransa'nın doğruluk ve samimiyetle hareket etti- ğini ve banun da, güttüğü — sıyasanın hedefi hakkında şüphe bırakmadığını bilirler. Plebisit tam bir hürriyet ve Versay andlaşmasının İstediği bütün garantiler içinde yapıldığına ve ulus- lar derneğinin — kararları mucibince Fransa'nın bütün hakları ve menfaat. leri malıfuz olduğuna göre, fransız ci- kârı umumiyetinin Sar ahalisinin göm terdiği arzudan dolayı telaşa düşmeme- si gerektir. Fransa, en salâhiyetli mü- messillerinin ağzından, haklarınım hiç birinden vaz geçmediğini ve taahhüd- derini ifadan kaçınmadığını ve doğru ve samimt bir kararı, ne şekilde olursa olsun kabul edeceğini birçok defalar göylemiştir. Resmen aldığı bu tavra uyarak, Sar'da herhangi bir propagan- da yapmaktan, mütereddid unsurlar ©- zerinde tazyikte bulunmaktan ve muh- telif alman grupları arasındaki reki- betten İstifade etmekten kaçınmıştır. Fransa, seçimin serbest ve gizli bir şe- kilde yapılmasından başkâ bir şey is- tememiş ve bu temin edilince, sarlıla- rı istedikleri gibi karar vetmekte ser. best bırakmıştır. Haftalardanberi Sar'da, Almanya'- ya iltihak taraftarlarile statüko taral . tarları arasında mücadele olduğu bili- niyor ve bu da, her zaman söylemekten geri durmadığımız gibi, Sar işinin bir Fransız — Alman meselesi değil, ulus- lararası bir iş olduğunu isbat ediyordu. Nazi rejiminin hataları yüzünden bu uluslararası iş, Almanya'nın dahili sı. yasası bakımından bir mesele- halini almış ve sarlılar, katolik, sosyal —de » mokrat veya liberal olâunlar, Alman- yaya iltihak veya statüko'nun kalma- sından ziyade, nasyonal-sosyalist rejim ve onun güttüğü arkçılık sıyasasının lehinde veya aleyhinde bir karar ver- mek vaziyetinde kalmışlardı. Almanlı- ga sadık olmakla beraher sryasal veya dinf itikadlarına da çok bağlı olan sarlılar, hayli güç bir vicdan meselesi karşısında bulunmuşlardı. — İçlerinden bazıları statükoyu bir nevi İntizar dev. resi addediyorlardı. Seçimde tevekkül, nazilerin korkut « ma usulleri, eeçimden sonra yapılacak mukabelel bilmisillerin verdiği çekin- genlik ne dereceye kadar rol oyna « mıştır? bunü katiyetle söylemek güç- tür. Muhakkak olan sarlıların yüzde doksanının almanlık düygüusuna tâbi oldukları ve bu duygunun diğer bü - tün hislerin üstüne çıktığıdır. Hitler- giliğin hataları Almanya'nın Sar işin- de kazanmasını tehlikeye — düşürmüş . ken, sarlıların, istiyerek veya istemle yerek kütle halinde Almanya lehine rey vermeleri, Hitler'in otoritesini ve nasyonal - sosyalist rejimin diktatörlü- Rünü sağlamlaştırmıştır. Sarlıların bu bareketinin Berlin'de — anlaşılacağını, almanları kendi aralarında barışmağa sevkedeceğini ve bazan feci bir man- zara alan rekabetlere son vereceğini temenni etmek gerektir. Sarlıların her şeye reğmen Almanyaya gösterdikleri itimada — nazilerin şiddet ve zulümle müukabele etmelerini, evrensel efkârı umüumiye güçlükle anlıyacaktır. Plebi. sitin bu sabah ilan edilen neticesi Üzes rine, uluslar derneğinin önce çok na- zik görünen vazifesi hayli hafiflemiş- tir, Sar Almanyaya verilecek ve son günlerin en çetin işlerinden birisi ola- ; geee Te g Taymis ne diyor? l İngiliz sporculuğu Londra, 13 sonkânun Taymis yazdığı bir baş yazıda Sa- t'in Almanyaya geri verilmesinden sonra düzeltilmesi lazım olan uluslar. arası büyük meseleleri araştırmakta ve bu münasebetle demektedir ki, der- hal görüşülmesi zaruri olan meseleler arasında silahsızlanma işi ile Alman- yaya müsavi haklar verilmesi meselesi en ön plânda gelmektedir. Almanya"- ya müsavi haklar verilmesi ve uluslar derneğinin mesul Üyeleri arasına Bo- kulması ile barışın emniyet altına alı- nabileceğinde bütün devletler mütte. fiktirler , Öyle anlaşılıyor ki, bugünkü fran- hükümeti geçen yılın nisanında Almanyaya gönderdiği menfi notada artık ısrar etmiyor. Şimdiki kabine, #ransızların 1933 te güttükleri uzlaşma yoluna geri dönmeğe mütemayil görü- nüyor. Ancak o tarihten bugüne ka- dar vaka ve hadiseler değişmiş, Alman- yanm silahlanması da tahammül edile- bilecek bir keyfiyet halini almıştır. Almanya'nın tek başına hareket ede- tek kendini Versay undlaşmasının tah- didlerinden tıyırmağa kalkışamıyaca. ğına hiç kimsenin şüphesi yoktur. An cak karşı tarafın tek başma hareket ct mesile yeni bir hal çaresi bulmak im- kânr vardır. Versay andlaşmasını ime zalıyan galib devlet, andlaşmayı boz- madan da öz faydalarını tamamen ve- ya kısmen feda etmekte serbesttir. 'Taymis, aclaşılan temenni edilmek- te olan bir düşünceyi ileri sürmekte- dir. Bu yazıya göze, Versay andlaşma- six sından faydalanmış olan devletler, Bü- yük Britanya, Fransa ve İtalya'nın tahrikile uluslararası konseyine müra. caat ederek andlaşmanın beşinci kıs- Traundaki süel maddeleri hakkında mus vafakatlerini bildirecek olurlarsa, Av« rupa sıyasasının belli başlı meselöleri- nin halledilmesine yardım edilmiş ola» caktır, Baş yazıda deniliyor — ki, ulus- lar derneğine müracaat edecek olan devletlerin, barış içinde geçen on beş yıldan sonra Versay andlaşmasile ya- pılan tahdidlerin, bu andlaşmayı im- zalamış olan herhangi bir devlete kar- şI artık müessir olacak bir gücte olma- dığını ilan edecekleri zaman gelmiş- tir; bu takdirde de hiç bir fark göze- tilmeksizin bütün devletler tarafından genel bir tahdid sisteminin tatbik edil. mesi kabul edilmiş olacaktır. Eğer böyle hareket edilccek olursa, andlaş- ma tahdidlerinden kurtulmuş olan dev- lete Avrupa işlerinde el birliğile çalı. şabilmesi ilk adım alılmış olacak- tır. Böylelikle hiç bir devletin hüküm. ranlık hakkı zedelenmiyecek ve bu metod sayesinde her ulus, müsavat e- sasları üzerinde ve emniyet rejimi çin- de silahsızlanma görüşmelerine katıla- bilmiş olacaktır. —————”. len Sar işi de tamamen — orta- dan kalkmış olacaktır. Sar işi yüzün- den halli geciken bazı Avrupa işleri de, bu suretle daba az müşkülatla kar- gılaşacaktır. Hitler, plebisitin sonucun- dan sonra radyoda verdiği bir söylev- de, Sar işinin ballinden sonra Alman. yan'ın Fransa'dan topraktan yana bir isteği kalmadığını söylemiş — bu da Almanya'nın Alsas « Loren'den kati surette vaz geçtiğini gösterir — ve bu işin Avrupada barışın epeyce sağlam. Taşmasına yaramasını temenni etmiş- tir. Bu temenninin gerçekleşmesi ge- ne Almanya'nın elindedir. Almanya güçlükler içinde çırpındığı bir sırada umumtf sıyasa alanında elde ettiği bu kazanc, Führer'in otoritesini ve reji. mini kuvvetlendirmiştir. Bu suretle de, gok dikkat istiyen yeni bir vaziyet doğmuştur. Sar işinin halli, Avrupayı kati bir şekilde barışlandırır. Fakat di- ğer devletlerin, bilhassa Fransa, İngil- tere ve İtalyanın, Hitlerci Almanya karşısında, umumi güveni korumağa hazır bir halde müttehid olarak bulun. maları da şarttır, —a ç geriliyor mu? «« Deyli Meyl gazetesinin spor yazıcı & G. H, Frimen, “Yeni bir spor Tutu istiyoruz,, başlığı altında yazmış oldu- gu bir makalede diyor ki: “Eğer önümüzdeki aylarda İngiliz sporu daha sağlam bir şekil ve manza- ra almıyacak olursa istikbalin tarihçisi 1935 yılını ananeden kalma kuvvetli ingiliz sporculuğunun ölüm tehlikesi- ni geçirdiği bir sene olarak yazacak ve bu işlerdeki ulusal yerimizin geriledi- gini kaydedecektir. Omun en merhametsiz iddiası şu o- lacak: Bu devrin adamlarında görüş tr. Onlar bundan evelki beş yıl içinde olup biten hadiseleri gö- rerek ondan dets almak - kabiliyetini gösterememişlerdir. 1932 ve 1933 yılla. rındakl! dumana daha sonra acı alevler katıştırılmış, 1934 te bu da görülmiye. rek bu ateşi körükliyecek ve artıracak geyler ilave olunmuştur. Son on iki ay içinde hiç bir ulus lararası temas olmamıştır ki bunda bi- zim sporcularımızın gayet esaslı bir spor prensipini unutmuş — oldukları görülmesin: Oyunun oyuncudan daha büyük görülmesi ve yüksek tutulması prensipini son elli yıldanberi bizim ev dışı sporlarımızın esas kaideleri hü- cüma uğramamış ve aşağı yukarı, de- ğişmemiştir. Bu kaideleri yapmış olanlardan bir kısmı, hamdolsun, henüz - aramızdadır. lar ve bunlar, bu esasları koyarlarken oyunu düşünmüşler, oyuncu ferdi dü- şünmemişlerdir. Eğer daha evellere kriketin, futbo- lun, Rogbi'nin ve Golf'un ilk kanunla- rına gözünüzü çevirecek olursanız o za man bt kaidelerin gayet sade ve gayet mamuskârane meydana getirilmiş ol duklarını görürsünüz, Milyonlarca Halkın hayatile alâka- dar olan bir parlamento kanununu karar Jaştırmak için urun boylu hukukt müe cadeleler olabilir; fakat bana spor tü- humuzu tayin ve tarif edebilmek için muhakkak yeni kanunlara muhtac ol« mak acı geliyor. Ulusal sporumuzun — bir buhran içinde bunalmakta olduğuna hükmetime- miz için birçok sebebler vardır. Futbol birliğine temsilt maçlarda iki yan hakeminden başka iki hakemin daha teklif eden bir takrir gelmiştir. Bundan birksc gün cevel Rogbi bir « liği, bu oyunun kaidelerinin değişmiye- izahat vermek kullanılmasını ceği hakkında esaslı mecburiyetini duydu. Son Rogbi maçında verilen penal- tılar 23 ten aşağı değildi. Halbuki 1871 e 1919 arasında Rogbi maçlarında an « cak bir penaltı golü olmuştur. Bu hususta birçok ihtilaflar ve mü- nakaşalar olmaktadır. Sadece ton Üç ay içinde yapılan maçlarda ingilizle- rin sportmenliğine ve dürüst oyuncu. Tuğuna leke getirebilecek birçok hadi- eeler olmuş; bu yüzden birçok hücüme lar yapılmıştır. Eğer bu hücüm ve iti- razlar, içeriden değil de, dışarıdan ya- pılmış olsaydı, o zaman vaziyet daha feci olacaktı. Açıkça söylemek Jazım gelirse bu hücümlar oyunlardaki hilclere - karşı yapılmaktadır. İşin hakikati şudur: Biz, bir öyu- mun bir spor olduğunu unutuyoruz. İçinde bulunduğumuz spor devri, €az devri gibidir. Yeni dans ve balo salonlarında nasıl müziğin Tomanst kalmadiste spor sahalarında da meharet ve vücud kuvveti kurnazlığa ve dalavae zeye mağlüb olmaktadır. Birkaç ay evel Haybuti'de yapılan maçta italyanların kaideleri çiğneme- leri karşısında asabiyet içinde bağırıp çağırmıştık. Şimdi kendi kulüblerimizin yaptık- Tarı maçlar da aynı kalde ve esaslar belki hakem dikkat edip de görmez ğ K Z - İngilterenin dışarı sıyasası Bay Eden, fransız — italyan atş Taşması bakkında Edimburg'da bir top, lanrtıda şu sözleri söylemiştir: *Bu anlaşma Avrupa'nın istikraerm korumak için atılmış mühim bir adem, dir; bununla Avrupa'nın genel görük üşünde büyük bir inkişaf olacağına inanıyorum. İçinde birçok mühim işlerin başarış lacağı bu yeni sene için bu anlaşma gde yet eyi bir başlangıç oluyor. İngiltere'nin dış sıyasası uluslar derneğine ve Avrupadaki kollektif ba tış sişteminin korunması üzerine — kue rulmuştur. Şimdi biz, bir intikal devresi geçk tiyoruz. Kendini helli etmeksizin bil. tün acunda bir düzelme ve kendine gek me hareketi vukua gekmektedir. Geçen yıllarda İngiltere'nin takib etmiş olduğu dış sryasasını sadece kusı vetler arasında bir muvazene kurmağa 'yönelmiş görenler bizi tenkid ediyore lardı. Eğer biz bir zaman kuvvetlerin muvazenesi sıyasasımı güttükse bu d zamanki devlet adamlarımızın ancali bu sayede barışı korumak ve yürütmeli imkânını bulmalarından — ileri gelmiş; tir. Artık bu muvazene sıyasası - bizim dış eryasamız değildir. Bizim bugünktj diş tiyasamız, uluslar derneğine vd kollektif bir Avrupa barışı üzerine eç tinad etmektedir. v Manzarada gerçekten bir değişmi vardır. Muvazene sıyasası, barışı kuve vet vasıtasile korumak demekti; bif kollektif sistem ise kuvvet yerine kâr mun ve nizamı koyarak barışı korumalij demektir. Bugünlerde bötün dışarı sıyasalar da ehemmiyetli ve büyük değişmelet vukua geliyor. Bunun tesiri henüz evi rensel bir hal aflmamıştır. Fakat bizimi amacımız, bu tesiri şümullendirmektir. bu itibarla bugünkü dışarı — sryasam; tarihte büyük bir yer almağa namzedi tir. Bu büyük İş, bir gün içinde başara lamaz, İçeri işlerinin nizamı da öyld bir günde başarılabilir. geylerden deş gildir. 1934 yılında bu ülkü yolunda dilâi kate değer ilerlemeler oldu. Umuyos rTüm ki 1935 yılında daha katf ilerled meler olacak ve bütün uluslar sürekif bir barışa kavuşacaklardır, h Yugoslavya ile Macaristan arasmış daki ihtilafla Sar ihtilafına gelince uluslar derneği bu meseleleri eline ax larak gayet eyi halletmiş, bunun üzeş rine bu kurumun salâhiyeti ve uluslağ katındaki itibarı artmıştır. Bu yıl içerisinde, uzun zamandan, beri sürüklenip giden silahsızlanma konuşmalarıma müsbet bir sonuç veres bileceğimizi umud ediyorum.,, Mançester Gardyen ÇO L U G ümidile adam akıllı iİhmal edilmiyor mu? Bu spor ruhundan uzaklaşmak ve kanun, kaide tanımamak yüzünden bire Çok felaketler görebiliriz. Fasid daireş ler büyük bir süratle her gün biraz kâş rışık bir hal almaktadır. Her gün mabaretimizden biraz dai ha kaybediyoruz. Sporu bütün dünyaya öğretmiş & lan bir ulus, şimdi gitgide, spor ruhus nu, oyunlardaki neşesinden ve üstün namuskârlığından uzaklaşıyor. Yurdümüzün — içinde — bazirgünlık rubunun «per ruhuna hücüm etmesine karşı ayak diremeliyiz. Bundan başkg spor kanunlarını fena bir şekilde tefe sir etmeğe yeltenenlerle, oyunu mutlae ka köşe başında polis bulundurarak oye namak derkesine düşürenlerle mücat leye girişmeliyiz. Ondan sonra bizden daha az milsa«s id şartlar içinde çok yüksek neticelei varmış olan eskileri de göz önünden yırmamalıyız. Ulusal hayatımızın heğ safhasında “i'eril,, diye bağırabiliriz. Sporda ise geriye, babalarımız. taşıdığı rubu taşımak zâruret ve yacındayız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: