11 Şubat 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

11 Şubat 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 ŞUBAT 1935 PAZARTESİ Fransada belediyeci lik bilgileri nasıl okutulur? Lyon toplantısına belediyecilik bil- Bileri için verilen fransız raporu, Pa- Yin Dniversitesi şehircilik enstitüsü mü dür muavini ve Paris Hukuk Fakültesi Müderrislerinden M. Viriam Analid ta Tafından hazırlanmıştır. Profe belediye işlerinin gerek nevi gerek ma> hiyet K. Naci Kıcıman yor € raporunda: Son senelerde ediyor: itibarile çoğaldığını ve genişle - diğini nazarı dikkate alarak belediye hazırlanmış programlara malik mücsse- seler lâzımdır. Üçüncü kısım memur ve müstahdemler için aycı bir program. la hususi tedris ve tatbikat müessesele- ti bulundurulmalıdır, neticesine yatı « Profesör bu mütalealardan son- ra Fransadaki tedris vaziyetini tetkik Idareciliğin çok mühim rolleri ol - ması lazım gelen Fransada dahi bir ida- ULUS bu da senede yirmi saatlik bir derstir. | *Mali kısun, belediye bu kısına dahildir. zabitası, yollar Ayrtıca bu ders içinde Paris ve ci- vacının umumi hizmetleri için konfe - ranslar verilir Devlet merkezleri teşkilatı ayrıca tetkik olunur belediyelerin muhtari » yeti esası, belediye memurlarının ma- südlükleri, mevzular' arasın- aşları, te dadır. Büyük şehirlerde asayişin temi- ni ve tahsil meselesi de bu derslerin içine alını D: Şehieli mı, senede beş saattir. Arazi mescelele. tır, in İktısadi teşkilatı kıs- hizmetine almacak en küçüğünden en Yüksek dereceye kadar memurların bil- &i nisbetlerinin tesbiti ve bunların ta- Yin usulleri hakkındaki esasların ehem- Miyetle mevzuubahs edilmeyğe dı lz_nıeıv. olduğunu ve hattâ bu tet Tin bütün amme hizmetini görecek me- Murlar için de Tüzumlu bulunduğunu izahtan sonra, herhangi belediyeye aid #ihhi isler veya zabıta vazifeleri küçük Sahalarda basit görünürse de, büyük Ve modern şehirlerde bu işlerin hükü- Met idaresine devri icab edecek derecede Bir memleket için mühim vaziyetler ola- bileceğini varid görüyor ve büdçeleri bir kıtım orta devletlerin büdçeleri yekânu- Na kadar varan büyük şehirlerin idare- Sinde, devlet idare makinesinde tat- Bik olunan idari usüllerin cari olması lazım geleceğini düşünüyor. Buralarda, Berek vazilelerin ila şekilleri gerek &- tayini keyfiyeti devlet vazileleri ve devlet memurları- tâbi olmalıdır, Mir ve memurların Nin tayini esaslarına neticesine vartyor. Geride kalan orta şehirlerle kasaba- lardaki vazife tatbikatına ve memurlar. la müstahdemlerin tayinlerine gelince: Buralarda da derece derece şehir plânları veya mintaka plânları işleri, belediye sıhhi vazifeleri, yol ve cad- delerin, meydanların tanzimi, su, elek- trik, kanalizasyon — meseleleri, — şehir dçinde nakıl vasıtaları - ve bütün halk hizmeti için iktısadi teşebbüslerle be- lediyelerin bunlara iştiraki ve n ucuz mesken tedariki meselesinin esa- sını teşkil eden arazi mübayaası gibi mühim işler bulunduğundan bu gibi şehir ve kasabalarda dahi belediye &- mir ve memurlariyle müstahdemlerinin bilgi derecelerini tesbit etmek zarure- ti olduğunu dermeyan ediyor. Profesör buralarda da belediye â- Mir ve memurlarını üçe ayırıyor. 1 — Başta belediye idaresinde ida- Te âmirleri, mali kısım âmirleri ve fen işleri âmirleri, 2 — Ortada tetkik memurları, (Fen adamları, hususi hukuk ve ida- Te bukuku mütehassıslarile iktısatcılar) 3 — Nihayette de — icra ve tatbik Memurları (buralarda — çalışacak tâli Memurlarla müstahdemler) Bunlardan birinci ve ikinci derece- de bulunan âmir ve memurlara üniver- titelerde görülen derslerden başka sırf belediyecilik ve şehircilik noktasından Tei , Bu da bir hikâyedir Yazan: Yaşar Nabi NAYIR Bunu öğrendiği zaman hayretler için - . Turgud de kalmış olduğunu Ta e Ü lDeRl günlerdeki alâkasızlığile Aysun, kendisinin hakiki bir ihanetini bile kayıdsızlıkla karşı- hyacaktı. Fakat, ne olursa olsun, ona ınud- ka bir vesile lâzımdır. Bu vesile mevcud değilse, onu her çareye baş '“"“P_"i:u_ caktır. Kadın, haksız olduğuna aslâ Sözleri okurken gülümsüyor, maz ve bunu kendisine kabul hşanlara düşman kesilir. Aysun da bu unu Mi kaideden haric kalamamışsa midir? ÖnE Mektubunda bundan sonra dönen de€ 'dan bahsediyor, bunların kendi is- tikbali için'ne büyük bir tehlike teşkil etti- #ini ileri sürüyor. Belli ki kalb Ma lamıştır. Yalnız “Ar- tık ':uk I_Gyleııe"ğe,hı di ı:“ ...,,f.lır. dolu- =l Müdafaanameyi iki kelimenin içine Gğ- urmış olacaktı. “ Ve neticede düşündüm, taşındım, di- recilik yüksek okulunun bulunmaması SAYIFA < Groonladda yüz günlük hir kayak yolculuğu büyük bir eksikti. iktısad dersleri ve içtimai kim olmuştu. ler, denilmiş olabilir. yordu. se vücuda getirdi. Alakadarlar 1671 de yazal ilimler okulu, A: Sıyasal, B: İdart €C; Ökonomik D: Mali Şubelerden mürekkeb olarak açıldı. Paris fakültesine — mülhak şehircilik enstitüsü bilahare — bu işi tamam'odı, bunun yanında ulusal belediye idaresi okulu bu teşkilatı takviye etti şehirci- lik enstitüsü tedrisatı beş kısım üzeri- ne teksif edilmiştir (1): A: Şebirlerin tekamülü ve inkişafı dersi senede yirmi saattir. B: Şehirlerin içtimai teşkilatı der- si bu da senede yirmi saattir. C: Şehirlerin idari teşkilatı kısmı, — (1) Şehircilik enstitüsü, 1919 da (Şehirler hakkında yüksek tetkikat mektebi) adiyle açılmıştı. Yeni ismile 1924 de Paris üniversitesile birleştiril. di. Masrafı (Seine) — Departmanınca tahsis olunan paradan ve imtihan harç. larından temin olunur. Ulusal belediyecilik okulu ise 1922 de teessüs etmişti. — 1929 da şehircilik enstlitüsile birleştitildi. Tahsil müdde- tİ iki senedir, dersler akşamları saat 18 de verilir. Bunun için talebenin diğer derslerine mani olmaz. Ulusa) okula gi- remiyecek kadar tahsili zayıf olanlara kolaylık olmak üzere 60 derslik bir dev re tahsili içinde ayrıca bir program ter tib olunmuştur. Enstitünün senelik ka yrd ve kütüpbane ücreti yüz franktır. Şehirler ve belediyecilik birinci cild sayıfa: 3S K.N. 1848 cümhuriyeti böyle bir mücssese kurmak istedi. Ve kurdu, fakat yaşamadı. Esasen ölü doğ- muş bir müessese idi. İhtimalki hukuk fakültelerinin okuttuğu idare hukuku, iktısad ile diğer fen okullarının programlarında- ki dersler, müstakbel devlet ve beledi- ye memurlarını yetiştirir mütaleası hâ- Belki de idarecilik için nazari tedrisatın lüzumu yoktu, az çok tatbikat görenler de bu işi yapabilir » Halbuki bu dü- şünce yüksek fransız zekâsına uymu - Ihtiyaç, kendiliğinden bir mücsse- bizzat bu işle uğraştılar ve serbest sı- ri, emlakin tezayüd kıymeti, belediye- lerin sınal ve ticar? faaliyetleri bu kıs- ma dahildir. Ve sonuncular için ayrıca her sene onar saat tahsis edilimştir. E: Şehircilik sanatı 18 saattir. kısmı senede Toprak üstü ve toprak al- tt tetkikleri, şehir plânları, umum? yol- lar, şehir genişleme plânları bu kısma aiddir. Bu kısrmda şehir nakil vasıta- Tarmın tertib ve tahriki — için ayrıca Temizlik gaz, elektrik, su tevziatı meseleleri için konferanslar verilir. işleri, bu kısımda senede yirmi konferans ve- rilir, Ve nihayet profesör bütün bu teşki- latı ve Fransanın diğer büyük şehirle- rinde birbirine uymayan programlarla çalışan betediyecilik okulları, kursları ve konferanslarını da kâfi görmekte ve bunların daha ziyade inkişaf edememe- Terinin sebebini de merkezin sıkı müra- kabesine atfeylemektedir. Profesörün fikrince bu teşkilatın yeniden tanzimi şöyle olabilir: Fransanın, hukuk fakültesini de ih- tiva eden bütün üniversitelerinde hu - kukt ve idari meseleler arasında, Paris Ünlevrsitesindeki — şehircilik ensti! ve ulusal belediyacilik okulu dersleri sü programı tatbik olunmalıdır. Ayanı Pa- riste olduğu gibi. Üniversite merkezi bulunan vilayet bütçesinden yardım &- dilmelidir. Gerek programlar, gerek tahsil müd. detleri ve ders saatleri, bu suretle bütün Franta içia tevhid edilmiş ve ulusun içtimal, iktısadi ve idari! hayatında mü- bim rol oynayan belediye için Fransa gibi büyük bir memlekete layık bele - diyeciler yetiştirilmiş olur. K. Naci Kıcrman —a aa TÜRK ÇOCUKLARI TÜRK KUŞU'na uçucu üye yazılmız yo;'. Lü kadına birr erkek İlâzım olduğuna aHa Yolcular telsizle çağırdıkları bir balıkçı gemisine binebilmek için bangizi geçmeğe çalışıyorlar Geçen yâz üç ingiliz genci Groen - land'da şimdiye kadar görülmemiş bir kayak yolculuğu yapmışlardır. Bu yel- culuk spor bekımından olduğu kadar ilim bakımından da verimli olmüştur. Geçen yıl Groenland'ın doğu kiyıla- rı boyunca uzanıp giden bir dağ silsi- lesi bulunmuştu. Bu dağlar, mesaha bakımınmdan Pirene dağlarından büyük olduklari gibi, bazıları İsviçre Alpları nın en yüksek tepeleri kadar yüksektir. Bu dağ — silsilesi, 1933 de Liândberg'in karısile tetkik ettiği Avrupa — Ame- rika hava yolunu katetmektedir. Bura- da i$e, tanınması ameli bakımdan mü- him olan çok geniş ve şimdiye kadar kimse tarafından gezilmemiş büyük bir toprak parçası vardır. Bu civarlarda dolaşmış olan sefer heyetlerine Iştirak etmiş bulunan mülarim — Lindsay, bu toprakları tetkik etmeyi kararlaştırmış tır. Groenland'ın doğu kıyısını daima büyük bir bangiz kapladığından ve dağ Jarın bu taraftaki yamaçlarında bulu. man cümudiyeler çok güçlükler doğu - racak mahiyette olduğundan, mülazim Lindsay bu dağ silsilesine Groenlan dın batı kıyısından kalkarak varmayı düşünmüştür. Yazın bu kıyıda deniz buzsuz olduğundan vapurlar ve sandal- lar denizde dolaşabi'mektelrler, Bu pro je çok cüretkârdı. Doğu kıyısındaki i-molınıııhu-; DN YKU NY dağ silsilesine varabilmek için Groen « landın iç taraflarını örten 800 — 900 kilometrelik bir alanı geçmek gereki yordu. Bunu muvaffakiyetle başarabil mek için mülarim Lindsay ve arkadaşı — darı, antrenmanlı birer sporcu oluşları na güvendiler, Bu güvenlerinde aldan- madıklarını da biraz sonra göreceğiz, 19 mayıs 1934 de üç arkadaş Groca- landın batı kıyısında, Disko körfezi ü zerindeki Danimarkaya 2id bir ufak köy olan Jakobshavn'da toplandı. Mü- lâzim Lindsay'dan başka sefere çıkan. lar, topoğraf zabiti mülazim Göodfrey le fotoğrafcı ve kızakları çeken köpek- leri Idare mütehassısı Andrev Kmkı. dü. Üçü de otuz yaşımna gelmemiş ol- duklarına göre, güclü kuvvetli gençler di. 42 tane köpek tarafından — çekilen üç kızağa, iki buçuk aylık yiyecek yük lenmişti. Yola çıkılır çıkılmaz güçlük ler başladı. Jakobslavn'ın cenubundaki, Groen « Jandın iç kısmını kaplayan buzlu saha. ya varabilmek için, yer yer fiyordlar ve buz yağınları dolu tepelik bir arazl. den geçmek gerektir. Bu yerlerde kare Yar ortadan kalktığı için yolculuk çok güçleşmişti, *On yerlinin ve yeniden alman kırk köpeğin yardımlarına rağı men, eşyaların taşınması İçin çok Baye bütün i ımla kanaat getirdim,,. Ipım::hııhn biricik samimi yeri. Tur- gud bu düşüncenin onun zihninden hiç bir zaman ayrılmamış olduğunu biliyor. Ancık Aysun'un bu kanaati bir müdd?t ümit per- desi altında örtülü kalmış ve işte !mıdı_? örtü birdenbire düşüverince bütün açıklıği- le ortaya çıkmıştır. Ve bu ııtn'lı.nn arasın- dan çıkardığı mana ile ihtimal ki Aysun'un bir evlenme teşebbüsü içinde bulundu- ğunu düşünüyor. Eğer hakikat bö;!le ise ne- den ona vaziyeti açıkça wylmıuınıı, her şe- yi olduğu gibi itiraf etmemiştir. Turgud' 'un onu bu hareketinde ancak teşvik odeıîıiı.n- den bir an için olsun nasıl şüphe edebilmiş- tir? Gene mektubunda diyor ki: ç “ Biliyorsun ki, Turgud, ne senin benim- le, ne de benim ıeımk gvl:nııızıı’ulnııyoı imkân yoktur. Onun için bu dedikoduların kapanmasını istiyorum.,, Bu imkânsızlığı şimdi değil, aylardan- beri biliyor, şu halde bu kararı neden bu ka- il ir. Sonra — tuhaf bir izzetine- benimle,, dedik ça. ve =Mhiıııriılı“'"nıımn' - B , A ten sonra “ne de benim seninle,, diye ilave -qıınd:li_ıh—!,ıdüı—o imdi onu bile inkârda tereddüd etmiyor. ıaür. neye yarar? Öyle hakikatler vardır ki bilinmesi için söze ihtiyacları yoktur. Ayrılık.. demek zihninde bu kadar bü- yüttüğü hâdise bu kadar basit bir şeymiş. İşte sevgilerinin idam hükmünü elinde tutu- yor, Bununla beraber kelbinde bir çarpıntı bile yok. Artık sevgilisinden sadakatsizlik görmüş bir adamın ıstırabını bile duyamıyo- elam, Patmalas KM ŞA ge DeDi sınımn, fırtı İ , il dolu sonunu hatırlıyor; ırıdıii';l:rk ne müt- hiş! Ben artık ihtiyarlıyorum, diyor, kalbim gençlik heyecanlarına yavaş yavaş kapanı - yor, Demek, bu sevgi de, aylardanberi sevgi ı_dııu verdiği şey de bir kendini aldatıştan, bir kendi kendine telkinden başka bir şey değilmiş. “Aysun, “Ben ki seni anlayacak ve sana hak vere- cek mevkideyim, neden son defa hitab eder- ken olsun bana hislerini ve düşüncelerini bü- tün samimiyetiyle açmadın? “Bu sözlerimi, sana, kalem ve kâğıda müracaat aın:u söylemekten M*ohı son arzumu bile yerine getirmedin. Pek mi büyük fedakârlık olacaktı bu senin için?. Birdenbire nazarında bu derece korkunç bi insan mı oldum? Sevgini kaybettiğimi an yorum, fakat itimadını kaybetmek için ne yapmış olduğumu bir türlü bulamıyo mektubunu senin aleyhinde bir ta gibi kullanabileceğimi de hatırmdan ge« çirebildin, biliyormusun ki bu korkunç b şey; bir yıl müddetle sevdiğimi sandığım dımn tarafından bu kadar anlaşılmamış oln çok hazin bir netice, İ “İzzeti nefsinin ne kadar büyük oldu nu bana isbat etmek istediğinden bah yorsun. İzzeti nefis; bu mefhumu b larımız arasında bir uçurum var. Sen, senf gerçek bir aşkla sevmem için her şeye sahib din, Aysun, yalnız bir şeyin eksikti nefsin. Bunu kaç defalar ve ne kadar kab ca yüzüne vurmuş olduğumu hatırlamıyor musun? Ah, çocuğum, senin mağrur bir kaş dın, fakat benim anladığım, tahayyül ettiş ğim manada mağrur bir kadın olmanı ne

Bu sayıdan diğer sayfalar: