13 Haziran 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3

13 Haziran 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

13 HAZİRAN 1935 PERŞEM Havacılık bahisleri Koruyucu silah top mu, uçak mı? Birçoklarımız, saldıracak uçakları top, makineli tüfek, tüfek kullanarak, memleketi korumanın mümkün olduğu- nu düşünürler. Top vurur, çok mermi atan makineli tüfek alçaktan gelen uç- manları öldürür, tüfekle de canımızı kurtarırır diye düşünen çok adam var- dır. Biz, kesin olarak hemen — söyliye- lim ki, top ve makineli tüfek, erkini uçakları mak, yahut yüzgeri ettirmek işini hiç bir zaman başaramamışlardır ve başara- mıyacaklardır. Dünya harbında, Londra ve Pari - $e saldıran alman uçaklarının uçuş ka- arttırırsa arttırsın, durdur- pasiteleri göz önüne getirilirse, bugün- kü uçağın nasıl vurulmaz - bir gelişim kertesine eriştiğini kolayca anlayabili- viz. O zamanlar alman — havacılığının elinde, hızı 120 — 130 kilometreyi geç- miyen, 2000 — 3000 imetreden yukarı çıkamıyan uçaklar vardı; oynak — ve atik değillerdi. Hava hücümlarında kullanılması doğru olan harb tarzı gi- bi, hava hücümlariyle harbr bitirmek imkânı kafalarda yer tutamamıştı.. Halbuki, bugün, ne kadar üstün erkte ve çok yer silahlariyle korunmak istenirse istensin, bir hedefe yanaşıp onu yakıp yıkmak — türlü bakımlardan kolaylaşmış bulunmaktadır. Her şeyden önce, düşünülmeli ki, bol silahla korunmak istenen bir yerin sücl bir değeri olmak lâzımdır. Ve bu değer, bunun yok edilmesi uğrunda öz- veri göstermek anlamına gelir. Hedefin durumu böyle olunca, ha- vacılık, elinde bulunan öldürücü ve koruyucu araçlarını ikısa bir örnek gös- termek için yazıyorum — şu yolda hazırlıyarak saldıracaktır. Bn önde çok hızlı ve işi o sırada havada harbetmek olmayan bir kısım uçaklar, hedefe yanaşır ve binlerce yan- gın bombası ve sis yapan bombalar a- Bu saldırıştan alınacak sonuç- lar şunlardır: Yer yer yangın çıkacak ve hedefin dört bir yönünü duman sa- yahut savga tarlar tacaktır. Yangın halkı kuvvetlerini sokağa ve yapıları — koru- mağa zorlayacak, duman, yer silahla- rını körletecektir. Bu sırada, havacılı- ğın gaz bombası atan veya gaz yağmu- TU saçan uçakları yanaşacak ve halkı, savga kuvvetlerini maske takmağa, bı- ğınaklara kaçmağa zorlayacaktır. He- men arkasından da tonlarla yıkıcı bom- ba yükü taşıyan ağır bombardıman uçakları, yükseklerde uçmak zorunda olmadan yanaşıp hedefi büsbütün yok edecektir. Burada yer silahlarının etkin oldu- ğu gibi bir şartı da kabul ederek şunu da söyliyelim: Bu halde, bir kısım uçaklar, yükseklerden, ateş ettiklerini gördükleri toplar üzerine baş açağı di- kilip bunları bombalayacak ve biribiri- ni kovalayan bu hücümlar, ana sonucu alacak olan ağır bombardıman uçakları- na rahatça yanaşmak imkânını verecek- tir. Topun, alçaktan uçanları koavlaya- mıyacak kadar yavaş çevrildiğini bu arada söylemeliyim. Makineli tüfek ate- şini, zırh ve küçük elbombaları zaten durduracaktır. Buraya kadar kısaca, yazdıklarım, anlatabilir ki, elinde bol araçlar bulu- nan büyük bir hava ordusuna yer silah- larile yüzgeri ettirmek ve hava tehlike- #ini böyle bir yoldan giderek önlemek imkünsızdır. Bütün bunlar, bir memleketi, bir memilcket parçasını, bir şehir, kasaba yahut endüstri bölgesini hava akınla- rendan korumak için, yer silahları kul- Janmakta bir fayda olmadığını ve yer silahından gayrı bir savga araçı aramak gerektiğini açıkça anlatabilir. Bu ara- man ve randımanı yüksek olan araçı. bugün için uçaklar meydana getiriyor Şakir Hazım GÖKMEN KARANIN EN GÜZEL KÖŞELERİNDEN BİRİ Keçiören Yazın Ackarada oturanların ağzın- dan düşmeyen bir söz vardır: Azad gü- nünü nerede geçirmeli? Bu sözü 'dille rine dolamış olanlar, Ankarayı dolaşıp aa d Keçiörene giden şölgeli yor l öğrenmemiş ve daha doğrusu, onu ça- Tıştıkları yerlerle evlerinin arasındaki sokaklara sığdırmış olanlardır. Ankara ne bu kadar küçük, ne de bu kadar eğ- Tencesizdir. Ancak, bir su başı, bir ağaç altı ar- tak modern ankaralıya yetmemektedir. Azat günü, yahut akşam — üstü işinden çıktıktan sonra gezip göreceği yerlerin hoş görülü, içeceği bir fincan kahvenin temiz, bir bardak biranın soğuk olması- nı ve bu bir fincan kahveyi veya bir bardak birayı kirsiz örtülü bir masanın başında ve rahat bir içmek istiyorlar, kanapeye oturup nası Keçiören köy gazinosu, | bir yerdir? titüleri önüne rastlayan büyük bir kıs- mı Ankaranın en gölgeli yoludur. Am- kara yakınlarında bir sanatoryom kur- mak için yapılan araştırmalar sonunda bu işe en uygun yerin Keçiören olduğu anlaşılmıştır. Gündüz, Keçiören tepe- cikleri üzerinde hafif rüzgârlar eksik olmaz, gece, serindir ve bütün Ankara- nın ışıklarına yüksekten bakan doyul maz bir güzelliği vardır. İşte yeşillikler içinde, onların tatlı kokularını ciğerlerine doldurarak yas günlerini, yaz gecelerini rahatça geçir- mek istiyenler, masa başında hareketeiz kalan kanlacını, yumuşak İniş ve çıkış- lt tepelerde gezerek, harekete getirdik ten sonra, şık bir salonda bir çay İçme- ği zevkli bulanlar Keçiörene gidebilir ve orada, bu zevklerini köy gazinosun- da verine getirebilirler. Avrupanın herbangi bir tarafındaki herhangi bir köy gazinosundan üstün olduğunu hak- lt bir sav olarak ileri sürebilir. Köy gazinosunu yöneten kulüp, Or nan çiftliği direktörlüğü ile anlaşarak Keçiören'in güzel yolu Işte Ankarada böyle yerler azdır. Fakat Ankaranın çok olmayan böyle yerlerini, Ankarayı sevenler ve iyice ta- amıyanlara savdirmek ödevini de, iste- Yalnız, gazinosundan — önce, bilme- yenlere, biraz Keçiöreni anlatalım. Keçiören, Ankara şehrinin kuzeyin- de, fakat kuzey rüzgârlarını kapayan ;iftlikte üretilen her şeyin orada da u- cuzca satılmasını sağlamıştır. Sabah saat altıdan gece yarısına ka- Keçiören'in köşkleri ye isteye üzerlerine almış olanlar, bır tane daha ilâve etmişlerdir. Bahsettiği- miz bu yer, Keçiören kulübünün köy zazinosudur. tepelerle çevrilmiş bağlar ve bahçeler arasında, çok şirin bir yazlıktır. Keçiö- rene altı buçuk kilometrelik asfalt bir şosadan gidilir; bu şosanın tarım ens- lecektir. Hayırsever toplantıya giderek etmelerini dileriz. g İ ' | Keçiören gotinosunun 1çe SAYIFA 3 —— Keçiörem'den bir köşe dar düzenli aralıklarla işletilmeğe baş layan otobüslerden birine bininiz : sabah kahvaltısını, çiftliğin taze sütü ile, te - reyağıyla, reçelleriyle yapınız; keyif içinde geçmesi için bütün bir çalışma gününü kazasnımış olursunuz. Bu sıcak günlerde ağır yemeklerle miydenizi boz- mak istemiyorsanız öğle azadının iki ta- atını gazinoda çeçirin : soğuk bira, kuzu söğüşü, taze peynirler, mevsim yemişle- ri, geniş ve güzel bir görü... Başınız yo- ruldu; akşam işinizden çıkınca Keçiöre- ne fırlayın, köyde dolaşın, kızlar pına - Sonri akşam yemeğinizi gazinoda yeyip rad - | rına çıkın, Ankara'yı seyredin. yoyu açın, çoluğunuz çocuğunuzla, bü- | tün telsiz istasyonlarını dinleyin. Dans | seviyorsanız gramofon emrinize hazır- dır seçme plâkları çevirip eğlenin. Ankara'nın bu eşsiz köşesini anlat - mak neye yarar? İlk firsatta gidip ken- Keçiören'den başka bir zuşe di gözlerinizle görün; Keçiöreni çok «« veceksiniz, ondan ayrılmak — istemiye çaksiniz. N. B Keçiören gezinosunun deşı Kızılay'ın garden partisi Önümüzdeki cumartesi günü akşamı Orman Çiftliğinin bira parkında veri- yurddaşlarn bu Kızılav'a yardım ai li b l

Bu sayıdan diğer sayfalar: