10 Temmuz 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

10 Temmuz 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 TEMMUZ 1! Bihir ve edebiyal Yarının adamı (Başı 2. ci sayıfada) Wüktürün bir ayrıt ve aynı ramanda bir VWihs olduğu bir asırda, pasif ve Tuhsur halk yığınlarını canlandırmak nasıl dü- günülebilirdi. — B. Jid önemi olan bir moktayı daha unutuyor. le'den ön- ©e halk yaşadı, Villon'la yaşadı, Froa- sar'la yaşadı. Rönesans'dan sorra ya- şamadı, çünkü yenilik ruh faydasına o- Marek, zekâyı boğar. Halk Ruso ve Did- v0 ile beraber doğdu, fakat bu ikadar üHzün zaman sönmüşte suç Savonarolla- rın, Lüterlerin, Kalvenlerin değil de, kimindir. Şimdi de B. Jid onların yolun- dan gidiyor. Esasında bütün bunlar vardır. kendisinin hayran kaldığı Ruse'di B. Jid Rusoya benriyor. — Voltere benzemesini daha çok İsterdik, — Ruso, 1789 devriminin yenileyici esetini boz- Mmamak için yanından uzaklağtırmak zo- runda kaldığı sayın ütopistlerden biri: dir. R. Jid komünizmin ve ferdin ytkü- sunu hayikırdı. Bugüne kadar bize bu İki kelime biri birine düşman görün- müştü. Demek ki değilmiş ve bir arada bulunabilirlermiş. b İyiya! İyice bilinmiyen komünist idealine olan hayranlığından fazla çok İyi tanılan eski sistemleri küçükseme- #indendir ki ben Jid'in ötapistliğine ve * bunun tehlikesine hükmediyorum. Bu tehlike, bana hiç bir zaman, ken- disine, gösterişle “arsımlusal — yazarlar kongresi,, adını vermiş olan bu fikir ve his kargaşasında olduğu kadar büyük görünmemişti. Ütopist erdeme tapar ki bu kötü bir sevme usulüdür. Yapmacık bir ruh yüceliğiyle bir nevi kalp asağı- lığı onun karakterini meydana getirir. Bu vasıflarından biriyle gözü yüksekte olan ideallerle uğraşırkon ötekisiyle ö- devlerden kaçar, Erdem'den sonra ütöpist'in ikinci bir aşkı da insana karşıdır. Bu aşk, öte- kinden daha siyansızdır. Bu, her zaman ödevsiz, fakat her zaman Kürçılıksız ol- mıyan bir aşktır; çünkü sarlatanlığına 41 gemiyetler vardır. Ütopist'in aylesi için aldanan ve ziyanlarımı kendileri çeken iş aynı değildir, Karmı, çocukları onun Ansana karşı olan sevgisiyle beslenmezier, Herhalde, onlar, düzelt- me işine kendilerinden — başlamamızı beklerler ve hakları da vardır. Halbu- Ki ütopist bunu kabul etmez. Bütün ulusların bir tek ayle halin- de toplanmalarımı istemek, devleti bir Baba ve yurddaşları, onun birge çalış manın yemişlerini hakseverlikle dağıt- tığı çocuklar saymak; bütün — bunlar, Ütopisti kendi çevresinde mutluluk da- Kıtmayı savsamış olmasının doğurduğu viclan azabından kurtarır, — Arsrulusal yazarlar kongresinin gürültülü yıldız- sınırsız Jari, işte, doymadan bu hayalle beslen- diler. Mösyö Giyyaten Jurnal dö Mosku gazetesinde oku- duğumuza göre Paris'te toplanan “Kül- tüörü Koruma Arstulasal Yazarlar Kon- gresi,, gu kararları kabul etmiştir: 1 — İlk “Kültürü Korüma Arsıulu sal Yazarlar Köngresine, girmiş olan 38 ulusun edebiyat oruntakları, bu kon- gre ile boşlanmış olan işe devam etmek gerektiği düşüncesindedi. Yazarlar, kültürün — korunması bir arsrulukal yazarlar birliği kurmaya karar vermişlerdir. — Bu birlik, kongre ile başlanmış olan ilgilere devam ettir- mek ödevini görecek bir arsrulusa! bü- T0 taralından yönetilecektir. 2 — Bu büro her mormnlekette çevir- me işinin örgütlenmesine çalışacaktır. Çevrimlerin değerini ve bunların neşri için tedbir alacaktır 3 — Büronun başlıca öğdevlerinden biri değerli olduğu £ rinde yasak edilmis ve çevi koöntrol edecek lde memleketle- erlerin basılmı inc yardım olacaktır, Bü- ronun cn önemli yazarları, şahşiğ oto- riteleriyle bu iş üzerinde etkin olacak- lardır, 4 — Büro, karşılıklı konukçullük esası üzerine, yazarların başka memle- ketlerde gezilerde bulunmasını ve otur- masını kolaylaştıracaktır. $ — Büro her memlekette çıkmış ve yayılması istenir görülen bütün eserle- rin Tistesini bir dergi halinde neşrede- cektir. 6 — Büro bugünkü edebiyatın en de- ğerli eserlerini şevklendirmek — çarele- rini arayacak ve bu ergeyle arsıulusal bir edebiyat ödevi kı — caktır. ? — Büro gerekli” gördüğü ikinci koogreyi toplanmaya çağıracak> tır, zaman 8 — Ayrı aytı filozofi, edebiyat ve sı- yasa eğilimleri olan yazarlardan mey- dana gelen büro, kültür alanında harb ve façizmle, daha geniş anlamda, mede- niyeti tehdit eden her tehlizeyle sava- gacaktır. Köongre (örgüt işi üzerinde şu ka- rarları almıştır: Kültürün korunması sal yazarlar girliği 112 Üyelik bir büro taramından yönetilir. için arsınlu- Büronun başında 12 kişilik bir baş- kanlık kurulu vardır. Bu kurülün üye- leri şunlardır: Andre Jid (fransız), Hanri Barbus (fransız), Romen Rolan (fransız), Haynrik Man (alman), To mas Man (alman), Maksim Gorki (rus), Forster — (ingiliz), Haksley — (ingiliz). Şov (ingiliz), Sinpler (amerikan, Selma Lagerlef kalı), Val İnklan (İspanya). Her memlekette uluşal sekreter- likler kurulacak, bunların birliği arsı- ulusal yazarlar birliğinin sekreterliğini meydana getirecektir. Birliğin merkezi Paris'tir. Bernar Levis (danimar- Arsulusal büro her — yıl en az bir kere ve her defasında ayrr bir memle- kette toplanacaktır, Büroda şu memlekcetlerden yazarlar vardır: İngiltere (12 yazar), Sovyetler Bir« ULUS Zonguldakta işçilerin sosyal durumunda kalkınma Zonguldak, 9 (A.LA)— İş Ban- kasının Türkiş maden sosyetesi - nin ilk okul ve işçi evleri yapımı- nın temel atımı büyük törenle ya- pılmıştır. Sosyete, maden bölge- sinde bir işçi uramı( mahallesi) kuracak ve 500 den fazla işçi ay- lesi modern ve sıhhiğ yapılarda barmacaktır. Bu uram için hazır lanan beş yıllık programın birin ci yılımda meydana getirilecek ©- kul ve bekâr işçi evlerinin yemek, çamaşır ve dinlenme kurağları - nm yapılmasına bugün başlan - mışlır. Sosyete direktörünün söyle - vinden işçiler ve okul çocukları adına söylenen sözler derin yan- kılar uyandırmıştır. Parti ilyönkurulu başkanı B. Altıokun heyecanlı söylevi duy - güları bütün bütün coşturmuştur. Büyük bir dinleyici ve işçi yığını karşısında işçi ile patronun denk ve uyumlu birlikleri ve partimizin balkçılık ve ulusal birlik ülküleri aydınlatılmıştır. Burün, cumuri - yete varasır ilari gelişimlere eren maden işçiliğ'nin ve ulusal ma - denciliğin — bayram günlerinden biridir . ——— RADYO ANKARA 19.30 - Tayyarecinin saati 19.40 - Musiki: Haydn: Sonate Piyano: Perhunde Ulvi 20. —- Edehiyat saati 20.)0 - Musiki: Giyde Doer: Regreta Mayer: Solode Concert Philys: Vispere berg: Son buluşma m: Nihat Esengin Piyano: UWi Cemal 20.30 - Dans musikisi 20.50 - Haberler İSTANBLL 1830 Yürme dersleri. Bayan Azade Tarcan 18.50 19410 15.50 20,10 20.30 Fransızca dert Dans tmüsikisi (plâk) Monoloğ. Bayan Halide Konferans. Stüdyo caz ve tango orkestra- sı Türkçe sözlü eserler, Bayan Birsen 21.30 - Sön haberler - borsalar 21.40 Gitar solo. Marto Paradi 22 — Mühtelif plâk neşriyatı liği (12), İspapya (4), Birleşik Ameri- ka (8), Belçika (2), Danimarka (2), Nor veç (1), İsveç (2), Portekiz (3), Bulga- ristan (D), İsviçre (2), 6 Yunanistan (1), Avusturalya (1)), Ar- jantin (2), Küba (1), Çin (1). Holanda Aydın 6.7.1935 (Özel aytarı- mızdan) — Aydın — demiryolunu teslim almak ve yol üzerinde in- celeme yapmak üzere evelki gün İzmirden ayrılan devlet demiryol- ları genel direktörü BB. İbrahim Baybura, tecim direktörü Naki, Aydın demiryollarında yeni tarife yıl sonunda elde edilecek sonuca göre gelecek yıl genel durumun ne olacağını anlıyacağız. , Ttcim direktörü B. Naki de halk biletlerinin bu yolda da ve- rileceğini ve geçen yıl olduğu gi- bi İzmire otokarlar işletmenin Devlet demiryolları genel direktörü Aydın'da yol direktörü Fuat, cer direktörü Sedad, hareket direktörü Nüzhet ve sekizinci bölge ispekteri Tah- sin ve arkadaşları dün öğleden sonra özel katarla Sökeden Aydı- na geldiler. Kurul şerefine durak donatılmıştı. Halkevi — mızıkası durakta konukları selamladı. Ko- nuklar otomobillerle topyatağını gezdiler. İlbayı, şarbayı gidip gör- düler, Saat 16 da Nazilliye gitti- ler. Durakta genel direktör B, İb rahim Baybura ile konuştum. Ga- zetemiz adına bana şunları söyle- di — Bu gerintiden gayerniz, halk la temas ederek tecimel ve eko- nomik dürümu incelemek, eski kumpanyanın verittiği tarifeden sikâyetleri dinliverek ona göre *edbir almak ve yeni tarifeleri sap tamtak icin etüd yapmaktır. Ürün elde edilince, busgünkü incir tarifesinden yüzde 40-50, yol. cu tarifesinden de nomal bir had olarak yüzde 40 indirilecektir. Yolcu vağonlarını iyileştirece ğiz. Aziziye tünelini bırakarak de mir yolunu tünelin arkasından ge- çirmek ve yol üzerinde lâzım ge- len arıtımlar yapılarak trenlerin bızi artırılacaktır. Yük taşımada iki tarifemiz o- lacak; bunlardan biri dökme tası- ma, biri de kap içinde taşıma tari- fesi olacaktır. ü Yapacağımız tarife üzerinden düşünüldüğünü söyledi. Kurul pazar günü İzmire döne- cektir. we Halkevi okuma salonu Aydın Halkevi okuma evine; nisan, mayıs ve haziran aylarında 5844 kişi gelmiş kitap, mecmua ve gazete okumuştur. — Gelenlerin 1231 i öğretmen, 2731 i öğrenici, 076 sı işyar ve 1116 sı başka ertik- lerdendir. Bunlardan 562 kisi ro- — man ve hikâye, 472 kişi edebiğ, 430 kişi ilmiğ, 330 kişi ansiklopedik, 256 kişi tarihiğ ve sıyasal, 465 ki- si sıhhiğ, 512 kişi türlü eserler ve 1815 kişi de gazete ve dergi oku- muğlardır. Lağım sularile sulanan bahçeler Aydın urayı geçen yıl lâğım karışan çay suyu ile sulanan bah- çelere bu sudan sulanmasını yasak etmiş ve su arkını yıktırmıştı. Bu- na karşın bu yıl, iki üç sebze bah- çesinin şehir içinden geçen lâğm suyu ile sulandığı öğrenilince şar- baylık kendilerine burtu yapma- malarını emretti. Gene bu yolda Jevam ettikleri uray doktorunun yaptığı cürmü meşhut üzerine ver- diği raparla anlaşılmca, belediye yönetim kurulu kararile bu üç bahçenin sebzeleri söktürüldü. Urayın yurt sağlığı noktasın-- dan önemli ve yerinde olan bu ka- rar ve yürüyüşünü takdirle ana- run, lî ! : 4 | ! + LUS'un romanı San Michelenin kit: bı Türkçeye çeviren: Nasuli BAYDAR Vazan: Aksel MUNT Pergola, daha şimdiden «aklarile örtiinmü:tii; uıayı:u;x:;ı“b:';; direkler boyunca güller, hanımelleri ve e- ea'lar her yanı kaplıyordu. Çekilgenin çük avlusunda, serviler arasında, cepolli- no'dan direği üstünde danseden fona diki- liyor, büyük Tocya'nın tam ortasında, Her- külanom tuncundan yaptlma Hermes otu- ruyordu. Yemek odasının önündeki güneşli küçük mermer avluda, maymunum Billi çömelmiş, sabah tuvaletlerinin tamamlanması için, u- yuklayarak sıralarını bekliyen öteki köpek- lerimin dört yanını sardığı Tapyonun pi- relerini yakalıyordu. Pire yakalama işinde Billinin inanılmaz bir el çabukluğu vardı. Onün fırıl fırıl dönen gözlerinden, zıplayan veya sürünen hiç bir şey kaçamazdı. Köpek- ludebmııpelıiylbuîyoı-vehuıpordıno- nun kadar zevk alryorlafdı. Bu da, San Mi- Tefrika: 118 chele kanununun izin verdiği tek spordu. Billi avını, tehlikeyi sezmeğe bile vakit bu- lamadan, yakalayıp yutuyordu. Billi içki iç- mekten vaz geçmiş ve saygı değer bir may- mun olmuştu. Şaşılacak kadar insana benzi- yordu. İyi terbiye görmüş olmakla beraber ben arkamı döner dönmez herkesle alaya başladığı için biraz şımarık sayılabilirdi. O- nun hakkında köpeklerin neler düşünmek- te olduğunu kendi kendime sık sık sormüuş- tum. Ondan korkmamakta olduklarını um- mam. Çünkü Billi gözlerini çevirince onlar da başlarını öte tarafa döndürüyorlardı. Bil- linin benden başka kimseden korkusu yok- tu, Kötülük düşündüğü vakitler bunu he- men anlıyordum ve yalnız, sanırım ki yo- rulmaz bacaklarının gessizliği ile bahçede, bir şeyler araştırarak, şuradan buraya ko- Şup duran Miş kedisinden biraz korkuyor- du. Billi cok çapkındı ve yaradan onu öyle Yaratmış olduğu için bu haline karşı gele- miyordu. Billi kadın karşı hıssız değildi. Bahçevanın karısı Elizaya, ilk gö- rüşte, derin bir sevgi ile bağlanmıştı. Billi, bahçedeki incir ağacının Üüzerinde ona ağız şapırdatırken kadım da, afsunlanmış - gibi, karsrsına geçip saatlerce ona bakardı. Eli- za, her vakitki gibi, gene doğurmak Üüzere idi ve ben onu başka halde hiç görmemiş tim. Bilmem neden, Billi'ye gösterdiği bu fazla yakınlık da pek hoşuma gitmiyordu. Kadma, başka birine bakmasının daha doğ- ru olacağını bile söylemiştim. İhtiyar Pakçiyale, öğle üzeri, kızı ile birlikte, yelken gemisi ile Sorrenteden ge- lecek olan Romalı ertikdeşini karşılamak Üzere limana inmişti. Romalı mezarcınım ertesi akşam işi başına dönmesi lâzım gel- mekte olduğundan, o gün öğleden sonra, götürüp adanın iki mezarlığını gezdirecek- Ter ve akşam da, adamlarım ona, bahçedeki taraçada, bol şaraplı bir akşam vemeği ve- receklerdi. Küçük kilisenin çanları Ave Mariya'yı 'ı'ğıd'— O gün, sabahın beşindenberi, yakıcı güneş altında, durmaksızın çalışmıştım. Yorgun ve aç, hafif yemeğimi yemek üzere, yukarıki locya'ya çekilmiştim. Aşağıdaki taraçada, konuklarım, pazarlık rubalarını giymiş, kocaman bir makarna tabağı ile en iyi San Michele şarabr dolu bir binliğin kar şısına geçmişlerdi. Masanın başında, Kap- rinin iki mezarcısı arasmda, şeref yerinde romalı mezarcı öturuyordu. Sonra bahceva- T aelEK İN z ü a Geb e D D O ee AŞ D *? nım Baldassare, gemicim Gactano, Mastro Nikola ve üç oğlu geliyor, hepsi de bağıra çağıra konuşuyordu. Kadınlar - Napoli u- sulü üzere - ayakta, onları seyrediyorlardı. Güneş yavaş yavaş denize gömülüyordu; büsbütün İşyanın ardına çekildiği vakit öm- —— rümde, ilk defa olarak, derin bir rahatlık duydum. Çocukluğumdanbheri karanlıklar- dan ve geceden ürkmüş olan ben güneşin tapıcısı, neden güneşin batışını ve yıldızla- rın çıkışını özledim? Gözlerimi Tanrı Gü- neşe kaldırdığım zaman onlar niçin yandı? O bana darılmışmı idi? Dizleri üzerinde ça- lrşarak ona yeni bir tapmak kurmakta olan benden yüzünü çevirecek ve beni karanlıkta mı birakacaktı? Yirmi yıl önce, San Mi- chele kilisesinin üzerinden, bu güzel adayı ilk seyrettiğim gün, kırmızı mantolu kan- dırıcının bana söylemisş olduğu çeyler doğ- — ru mu idi? Cok ışık biz insanların gözlerine ziyan verdiği bir hakikat mı idi? “Isıktan hçmı_z! ışıktan kaçınız!,, onun şeametli sözleri kulaklarımda çınlıyordu. Pazarlığa boyun eğmiş, istediği değeri ona ödemis, Sıx_ı__Mı_r.hıl:yi elde etmek için ömrümlin, ertiğimin geri kalan günlerini ona vermiş- tim. Daha bın_den ne istiyordu? v (Sonu var) hinen Bi beldila

Bu sayıdan diğer sayfalar: