Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
SAYIFA 4 NFT RETAİ 28 EYLÜL 1935 CUMARTESİ — Komşularımızda neler oluyor? BULGARİSTAN'DA: $ Eski Zara yakınlarında yapı- lan kazılar sırasında, iki tane ma- müut dişi bulunmuştur. Bu bulu - şun, balkanlarda ilk defa yapıldı- ğı söylenmektedir. $ Eski Zarada bu sıralarda bir tifo salgını vardır. Yüz kadar ti- fo vakası arasında, 20 kadarı öl- dürücü mahiyettedir. $ Bulgaristanıda çevrilmekte o- lan Mişel Stragof filminde başrol- lerden birini oynıyan fransız ar- tisti Şarl Vanel Fransa'ya dön - müstür. YUGOSLAVYA'DA: $ B. Yevtiç'in parlamento gru- pu — geçenlerde bir toplan - tı yapmış ve sıyasal bir münaka- şa sırasında, Uzonoviç kabinesin- de finans bakanı olan B. Corceviç- le, B. Uroşeviç arasında bir hâdi- se çıkmıştır. Bu iki zat biraz son- ra döğüşmeğe başlamışlar ve B. Uroşeviç oldukça ağır bir surette başından yaralanmıştır. Bu hâdi- se üzerine, B. Uroşeviç'le dostla- rı B. Corceviç'in gruptan çıkarıl- masını istemişler, bu yapılmazsa kendilerinin parlamento grupun- dan çekileceklerini bildirmisler - dir. . $ İğcil ve eski savaşçıların yıl- hık kongresinin on birincisi Bel- grad'da açılmıştır. Bu kongreye 10 devlet delegeleriyle yahudi es- ki savaşçılarının delegeleri de girmişlerdir. Eski alman savaşçı- larını, Hollandalılar oruntamak- tadır. Perşembe akşamı delegeleri kabul eden doktor Stoyadinoviç, bunlara hükümet adına “hoş gel- diniz,, demiştir. Bu sözlere bütün delegasyonlar adına fransız dele- gasyonu başkanı B. Kasen cevab vermiş, bütün eski kötü deneçle- re rağmen, eski savaşçıların, barı- şın korunması için çalışmağa de- vam edeceklerini söylemiştir. Bu sözler, orada hazır bulunanlar ü- zerinde derin bir etki yapmıştır. Delegeleri, yugoslav harb bakanı ve Belgrad şarbayı da kabul et- miştir. Şarbay, delegeler şerefine bir şölen vermiştir. Kongre son toplantısını pazar günü yapacak ve yeni başkanı seçecektir. B. Novina, italyan - habeş anlaşmaz- lığında alınması ihtimali olan zec- ri tedbirler için Uluslar Sosyetesi- ne bir taleb yapılması hususunda bir takrir vermiştir. Kongre İğcil ve eski savaşçıların bu işteki tav- ri hakkında bir karar metni yaz- mak işini özel bir komiteye ver- mistir. $ Yugoslav gümrük kanuniyle gümrük tarifelerini hazırlamak ve bunları yeritilmesi için güdülme- si gereken usulü saptamak için fi- nans bakanlığında bir komisyon kurulmuşstur. Bu komisyona ayrıca gümrük iş- lerinin yeğritimi için de projeler hazırlıyacak ve gümrük işlerinin yürümesini kolaylaştıracak bütün elemanları birleştirecektir. $ Bu yılm ikinci üç ayı içinde Yugoslavya'da yüklenen vagon- larım sayısı 330.722 idi. 1934 yılı- nın aynı devresinde yüklenen va- gonların sayısı 327.708'olduğuna göre bu yılki sayı 2.564 vagon ve- ya yüzde 0,8 nisbetinde daha faz- ladır. $ Yugoslav limanlarına bu yılın ikinci üç ayı icinde hepsi 5.365.000 ton olan 25.659 vapur girmiştir. Geçen yılın aynı devresine göre tonajda yüzde 12,5, vapur sayı- sında da yüzde 4,4 nisbetinde bir artış vardır. Buna karşı nehirlerde taşın işleri epi azalmıstır. Yüklenen du- baların sayısı 1934 ikinci üç ayın- ©> 776 iken, bu yıl aynı devrede ' V e düşmüştür ki, azalış yüzde | * | nsbetindedir. CENEVREDE OLUP BİTENLER Kendilerinden haberi olmıyan kuvvetler Almahı tehlikesi har;ıı;nda İtalya ile birleşen Fransa, Habeş anlaşmazlığının barış — yoliyle kotarılacağını ummuştu. Fakha t İtalya'nın inadı bu umudu boşa çı kardı. İngiltere Uluslar Sos- yetesine bağlı olduğunu söylüy or. Fransa da yeniden bu bağlılığı tekrarladı. Bu da aşağıdaki yazıyı yazan fransız yazıcısına göre iyi olmuştur, çünkü Cenevre paktı Frnasa için çok iyi bir bekçidir. ..- Dünyanın en büyük üç dem okrat devleti olan İngiltere, Fransa ve Amerika birleşseler, bütün istediklerini geri kalan devletl ere kabul ettirebilirler. Çünkü Japo nya ve İtalya; İtalya ve Al - manyaa arasında anlaşmazlıkl ar vardır. İlk üç devlet neden birleş miyorlar? Çünkü biribirlerin- den ve malik oldukları kuvvett en haberleri yok.. İtalyan - habeş anlaşmazlığı, hiç bir zaman gelmesi arzu edilmiyecek olan bir noktaya gelmiştir... Dünya sıyasa. sı, her ulusun yayılma ihtiyaçları üze- rine kurulsaydı, Asya'yı japonlara, Sovyetler Birliğinin yarısını Alman- yaya, Baltık memleketlerini Polonyaya vermek lâzımgelirdi.... «« Onbeş yıldanberi devam edip gi. den sıyasal yanlışlar, alman kudretinin yeniden kurulmasına yol açmış ve Av. rupanın üzerine, bundan bir çeyrek a. sır önceki kadar vahim bir tehdidin a- ğır basmasına sebeb olmuştur. Bu teh. like karşısında kaygüulanan Fransa, genc ve kuvvetli İtalyanın, İngiltere. nin eski ihtiyatkârlığiyle, ' Sovyetler Birliğinin devrimci — konservetizmine katılmasını görmekle sevinmişti. Bu kuvvetlerin birleşmesi, barışın korun. ması ve Avrupanın selameti için, alman isteklerine, lâzımgelen korkuyu vere- cek görünüyordu. Fransanın, İtalyanın Habeşistanda. ki gayelerinin doğruluğu hakkındaki hükmü ne olursa olsun, fransızların bu şartlar içinde, Stresa'ya ve Cenev. reye zarar vermeksizin Romayı hoş. nud edecek bir uzlaşma şekli bulunma- sını çok istedikleri açıkça anlaşılır. Diplomatik yollarla veya Uluslar Sos. yetesinin o kadar “uysal,, usulleriyle, İtalya için şerefli ve arsrulusal kamoy için “hazmedilebilir,, bir kotarma yolu bulunabilirdi. Biz bunu israrla, heye. canla umduk. Fakat B. Musolini'nin inanılmaz ina. dı bu bekleyişi boşa çıkardı. Altı ay müddetle “habeş meselesi,, dediği şe- yin aslını Uluslar Sosyetesine bildir. meği reddeden İtalya, Paris'teki üçler konferansında Fransa ve İngiltere ile bu meseleyi konuşmayı, bir taktik yap. TMmış olmak için kabul etti. Fransız - in- giliz önergelerini, gözden bile geçir. meden reddetti. Halbuki Marok ve Mı. sır örnekleri meydandadır: Bunlar da ispat eder ki, sekil bakımından pro- tektora olan bir yer, az zaman içinde hakikiğ bir protektora olabilir. B. Musolini, Cenevreye delegesini gönderdi ama o bu fırsattan faydalana. rak, Habeşistana karşı şiddetli itham. “larda bulundu. Negüs'ün delegesiyle aynı masaya oturmak istemedi; beşler komitesinin kurulmasına razı olmadı, 15 inci maddedeki usulün başlamış ol. duğunu kabül etmedi; B. dö Madaria- ga'nın Roma ve Adisababa hükümetle. rine yaptığı sükün tavsiyesine cevab vermekten çekindi, gerek beşler komi. tesinin bBaşkanı, gerek B. Laval'in kendisi tarafından yapılan bütün öner. geleri reddetti. Böyle bir tavrın, muhtelif delegas- yonlarda, İtalyanın habeş meselesini, Negüs'ün imparatorluğunu süel bir şe. kilde işgal ederek kotarmaktan - başka bir şey düşünmediği yolunda tam bir kanaat uyandırdı. Bu yüzden de, o za. mana kadar özel bir mesele gibi görü. len bu iş, evrensel bir mesele haline giriyordu. İtalya hükümetinin isteğiy- le, Uluslar Sosyetesi konseyinin, Ce. nevre ve Paris paktlarına aykırı olarak, sosyete üyelerinden birinin, “ulusal sı. yasanın aleti olarak,, harba başvurup vuramıyacağını söylemesi lâzımgeldi. İş bu alana girince, konseyin ceva. bının ne olacağı şüphe götürmioyrdu. Cenevredeki devletlerin büyük bir kıs- mı İtalyaya doğu Afrikasında — geniş imtiyazlar verilmesini doğru görmekle beraber, İtalyanın Afrikadaki istekleri. ni elde temek için harba başvurmasını kabul ed lerdi. Bu lede, on. larım şerefiyle oynanıyordu. Bu ise ya. bana atılacak bir şey değildir, çünkü en büyüğünden en küçüğüne kadar s0s- yetede üye olan bütün devletler günün birnde Cenevre ve Paris paktını ileri sürebileceğini düşünmektedir ve anlaş. mazlığın barış yoliyle — koatrılmasıma çalışılmazsa, bu devletler kendi ken. dilerini mahküm edeceklerini anlamak. tan geri kalmıyorlar. İtalyanın takındığı tavur Cenevrede hiç hoş görülmedi. Bütün delegeler aşa ğı yukarı aynı şekilde söz söylediler. Sir Samuel Hor bile Londra'dan gele. rek meseleyi açıkça ve önce İtalyaya, sonra Fransaya ve nihayet Uluslar a. samblesine sordu. Burada Sir Hor'un “söylediklerini takib edecek değiliz. Yalnız herkes, İn- gilterenin bu işte aldığı durumun - hiç değişmiyeceğini, bu sözlerden anlamış. tır. On beş yıldanberi ilk defa olarak İngiltere Fransaya, Almanyanın Avru. pada yapacağı bir zor hareketine kar. şı paktın 16 ıncı maddesini harekete getirmek yolunda kendisinden istedi- ği angajmanı vermiş oldu. Fakat İn. giütere ileride yapacağı hareketi, şim. diki işte konseyin alacağı tavura bağlı tutmaktadır. Gene on beş yıldanberi ilk defa olarak, Uluslar Sosyetesi bazı sa. atlerde bazı mesuliyetler yüklenmekten âciz kalırsa, İngiltere sosyeteye olan inanının yerini büyük bir kayıtsızlığın alâcağını alttan alta anlatmaktadır. dkiğik Fransanın da pakta olan bağlılığını bildirmesi için, Sir Samuel Hor'un bu sözlerine hacet yoktu. Fransa konsey açılırken ve daha sonra asambled-, hu- nu yapmıştı. Fakat ingiliz dış bakanının bu söz. leri, İngiltere için de, delegasyonların çoğu için de, paktın 16 mcı maddesinin kullanılma imkânları için habeş mese. lesinin bir “örnek . hâdise,, olduğunu göstermiştir. Buna eseflenilebilir ama, işin böyle olduğunu bilmezlikten geli- nemez. 16 ıncı madde şimdiye kadar hiç yeritilmemiştir. Biz bazı hallerde bunu ileri sürebilirdik ama yapmadık. Fakat günün birinde, bunu yapacak bir durumda kalabiliriz. Bugün — İngiltere ile birçok küçük uluslar bu maddeye başvuruyorlar. Bugün yapılacak olan şeyin, yarın örnek olarak tutulacağın. dan kim şüphe edebilir ... «« Fransa, Brenner, Vistül, Ren üze. rinde bekçilerinin en iyisi olan şeyin, Uluslar Sosyetesi paktının zayıflaması. na meydan vermemelidir. KENDİLERİNDEN HABERLERİ OLMIYAN KUVVETLER « Yedi tane büyük devlet vardır: Britanya imparatorluğu, Fransa, Birle- şik devletler, Sovyet Rusya, Almanya, İtalya ve Japonya. Sovyetler Birliğinin de buna katı. lışından beri, bir tek arsrulusal orga. nizasyon sistemi vardır: Bu da uluslar sosyetesi ve onun birge güvenlik pren. sipidir. Bu sistemin kıymeti ne ise n- dür. Belki başka sistemler de buluna. bilir; fakat bunların en ağır yanlışı, mevcud olmamaktır! Almanya ile Japonya bu sistemin dışındadır. İtalya, sâemîn kenarında ve onu bırakmağa hazırdır. — Britanya imparatorluğu, —Fransa ve Sovyetler Birliği sisteme bağlıdır. Tarafsız, u. zak ve sıyasal bakımdan ortada olma- makla beraber, derin menfaatları, sıya- sal ve ırki meyilleri, —eski rolleri ve halk yığınlarının değilse bile, elitleri. nin katılmasiyle, Birleşik Devletler bu sistemle ilgilidirler. Devletler nüfus, zenginlik, silahlı kuvvet ve hammaddelere — malik olma sırasiyle sınıflandırılsalar, Britanya imparatorluğu, Fransa, Sovyet Rusya ve Birleşik devletler başta gelirler. Ö- teki üç devlette ise ilk dört devletin nüfusunun dörtte biri, silahlı kuvvetin yarısı, finansal, endüstriyel veya natü. rel zenginliklerin zayıf bir parçası var- dır. . Bundan çıkarılması lâzımgelen sonuç sudur: Orta veya küçük önemde olan bu dört ulus, ortadaki tek arsıulusal tesanüd sistemine dayanarak, bir sıya- sa seçip bunu muzaffer etmek için bir. leşseler, dünyanın geri kalan kısmı bun- lara karşı bağlansalar bile bu sıyasayı yenecek rakib bulunamıyacaktır; hal. buki ötekiler birleşecek halde değiller. dir, çünkü Japonya, İtalyanın Afrika daki isteklerine karşı olduğunu bildir. miştir ve Almanya Avusturyanın alın- yazısı bakımından, İtalya ile anlaşama. maktadır. Bununla beraber, en kuvvetli ve en zengin olanı devletlerin birge — olarak güdecekleri bir styasanım muzaffer ol. duğu görülemiyor. Neden? Cevab-açıktır ve birçok şeylerin se. bebini de anlatmaktadır. Çünkü şimdi- ki dünyanın en büyük üç devleti olan en büyük üç demokrasinin kamoyları. nın biribirlerinden haberleri yoktur. Fransa, İngiltere ve Birleşik Dev. letler, kamoy memleketleridir. Yani kamoy bir defa tebellür edip — ortaya çıktımı, baştaki adamların buna aykırı şekilde hüküm sürmeleri imkânsızdır. Bu kamoyun kararsız ve belirmemiş olduğu zamanlar :2rbest olan baştaki adamların, kamoy şekil ve kuvvet aldı. ği zaman buna karşı durdukları vaki değildir. Bu sıralarda fransız kamoyu ile öte- ki iki büyük demokrasinin kamoyları arasında çok derin bir anlaşmazlık var. dir,. Fransa on beş yıl boyuna bir birge güvenlik sistemi kurulmasını ileri sür. müştür. İngiltere ise on beş yıllık bir mukavemetten sonra, hâdiseler dolayı. siyle tavrını değiştirmiş ve sistemden yana olmuştur. B. Eden — Cenevre'de hükümeti adıma büu sistemi korürken, B. Henderson da işçiler adına Bunun faydalarından bahseden yazılar yazmış- tır. İngiltere'de yalnız fransız düşman. lariyle fasistler ve lord Rotermir'in revizyonist gazeteleri — bu sistemden yana değildir... İşin acıklı tarafr fransızlarm ço. ğunun, İngilteredeki bu değişiklikten haberleri olmamasıdır. İngilizlerin ken. di taraflarından, fransızların bunu bil- mediklerini- bilmiyorlar. Amerikalılara gelince, onlar bizim. le ilişikli birçok şeyleri bilmiyorlar fa. kat biz amerikalıları onların bizi bil. mediklerinden daha çok bilmiyoruz. tkğ Fransa bir takım ithamlar altında- dır. Onun, üzüun zaman güvenlik pren. sipini müdafaa ettikten sonra, İtalya ile bağlaşınca bu prensipe aldırış et. mediği söyleniyor. Fransa ise pekde haksız olmıyarak buna şu cevabı veriyor: “Siz bu birge güvenlik sistemini reddettiniz. Şimdi kurmak mı istiyorsunuz? Âlâ, Fakat bugün, işinize gelen bir durumda bu. nu kullandıktan sonra vaziyete göre yeniden ortaya çıkarmak veya bilmez- likten gelmek için yarın bunu bir kö. şeye atmıyacağınız ne malüm?,, Aynı zamanda Amerika da bu işe şaşıyor: “Siz boyuna barışı tesirli bir şekilde organize edecek bir sistemden bahsediyorsunuz. Fakat tam lüzumlu Biliyormusunuz Mi 2 . 5 $ Riket adında bir amerikalı komisyoncu, Habeşistanda petrol imtiyazları aldı diye az kalsın dünya biribirini yiyecekti. Aldı, almadı diye hâlâ dedikodusu sti- rüp gidiyor. Riket, bir iki gün önce Lon- dra radyosunda bu mesele hak- kında bir diyevde bulunmak üze- re iken, ingiliz hükümet! Rikete ağzını açtırmamıştır. $ Renkli ırklar aklara fena hal- de diş biliyorlar. Noye Zürher Saytung gazetesine Tokyo'dan bildirildiğine göre, bundan birkaç gün önce, Habeşistanın ilk defa olarak Japonyaya gönderdiği kon- solos Birru Tokyo'ya varmıştır. Habeş konsolosunu istasyonda, a- ralarında, “kara ejder,, gizli ce- miyetinin ve daha başka cemiyet- lerin üyeleri de bulunan binlerce kişi karşılamıştır. Konsolosu kar- şılamak için hazırlanmış olan ke- mite, “Habeşistanı kurtarmız!,, “Kahrolsun İtalya!,, yazılı levha- larla istasyona gelmiştir. $ Seferde olan İtalya vapurla- rına kapalı zarflar dağıtılmış. Berliner Tageblat gazetesine Bu- dapeşte'den bildirildiğine göre, İtalya hükümetinin mümessilleri Karadeniz limanlarına uğrayan italyan vapurlarına, harb çıkınca açılmak üzere kapalı zarflar da- gıtmışlardır. $ Dünyanın en eski panayırı — Kanadanın merkezi olan On - tario şehrinin yarım asırdan faz'a bir zamandanberi hiç arasız ola- rak yapılan panayır, dünyanın en eski ve büyük panayırıdır. Seh- rin girişinde 150 hektarlık bir yer üzerine kurulmuş olan pana- yır, büyük gölün kenarında üç ki- Jometrelik bir alan üzerinde uzan maktadır. İçinde hayvan yetişt! - ren, tarım, çiçekçilik, otomobil, endüstri, tecim, güzel sanatlar va öğretici kurumlar için ayrılmış kı- sımlar vardır. Yeni kapanmış olan 1935 panayırı, şimdiye kadarkile- rin en iyisi olmuş, bazı günler pa- - nayırı gezenlerin sayısı 225.000 i bulmuştur. olduğu anda sisteminiz ortadan kaybo. Tuyor veya yıkılıyor.,, Avrupalı cevab veriyor: “Sistemin zayıflığı sizin aczi. nizden ileri geliyor. Bugün bizim kamo: yumuz, vaktiyle sizin olan bu prensip. lerin galib gelmesinin neye malol ğını düşünerek çekiniyor. Ne İtalya, ne Almanya, kudretli bir uluslar sosyete. sini sabote edemezler, Uluslar Sosye- tesini zayıf düşüren, sizin ona girme. yişinizdir. Onun — için tenkidlerinizi kendinize saklayın ve “çöple mertek,, hikâyesini düşünün...,, »e Bütün bu sözler, sağırların konuş. masına benziyor: “Siz barıştan yana mMmısınız ?,, —"Hayır, barıştan yanayım!,, — ”Yal çok yazık! Ben de sizi barıştan yana sanıyordum ,, Vaktiyle aynı davanın müdafaasında yanyana galib gelen, dünyanın Üüç en büyük demokrasisine, bu hal yakısmaz. LA İtalyanlardan tarafa bakarsak aynı şeyi görürüz. Şu nokta — üzerinde hiç şüphe yoktur. B. Musolini giriştiği işin yabancı memleketlerde doğuracağı - et. ki üzerinde aldanmıstır. O, şöyle he- sab etmişti: “Fransa, son zamanlarda yapılan anlaşmayı tehlikeye düşürmek istemiyecek. İngiltere barışçıl olduğu için bu işe karısmaz. ÂAmetika ise u. zaktır, tarafsız zihniyetlidir. ve habeş meselesiyle ilgilenmez. Şu halde yol açıktır.., »İtalyanların bu fikirleri, almanların 1914 de yaptıkları hesablara çok benze. mektedir. Fakat bu stralarda İngilterenin U. luslar Sosyetesini ciddiye alması, bir- çok italyanlar için pek de yabana atıl. mıyacak, şaşırtıcı bir şeydir. Bülün bunlardan hep aynı sonuç çı. kıyor: Her memleketin kamoyunun en göze çarpan tepikleri yabancı memle. ketlerde başka türlü anlaşılmaktadır. Örop Nuyvel - Paris 14. 9, 935 - eli