10 Ekim 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

10 Ekim 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

45 ON ALTINCI YIL. No: 5103 Uluslar Sosyetesinde Avusturya ve Macar delegeleri söz aldılar |Konsey bugün de toplanacak Cenevre, 9 (A.A.) — İtalyan - habeş anlaşmazlığında zecri ted- birler meselesini gözden geçirmek Adrmız andımızdır Gündetik İSTANBULUN KURTULUŞL Sakarya yılında doğan çocuk- lar on dört yaşlarına girdiler. Bu- gün subay üniforması taşıyan ve- ya üniversiteden diplomalı genc- ler, o vakit, beş altı yaşlarında idi. Bizim bütün ıstırabları ile saat saat yaşadığımız korkunç harb, onlar için, yakın da olsa, bir ta- üzere tekrar çağrılan uluslar sos - yetesi asamblesi bugün saat 16 dan biraz sonra toplanmıştır. Av- rupa devletlerinin çoğunu dış ba - kânları temsil ediyordu. Halkın ve basmın ilgisi geçen toplantı - lardan çok daha fazla idi. Asamble başkanı Çekoslovak- ya dış bakanı B. Benes, asmblenin 10 İLKTEŞRİN, 1935 PERŞEMBE Son haberler e yan uçakları keşif uçuşları yapıyorlar rih hâdisesidir. çağrılmasını gerektiren hadiselesi Onlar Antep ve Urfa'dan baş- hyarak, bütün Akdeniz kıyılarını dolaşıp, Marmara'yı, — İstanbul'u ve İzmit körfezini içine aldıktan sonra, Edirne'ye varan — kurtuluş bayramı haberlerini — okudukları vakit, kalblerinin — titrediklerini duyarlar ve Atatürk Türkiyesinin değerini ta canlarının içinden ta- darlar. Kurtuluş bayramlarını yalnız birer sevinç gösterisi değil, har- talar, filmler, istatistikler, ve kon- feranslarla, bu nesle, harbsonrası nesline, heyecan ve şuurlarını di« ri ve tetik tutacak birer canlı sah- ne haline getirmeliyiz. Bu nesil kurtuluş günlerinde iki ders görecektir: Biri emperya- list dünyanın Türkiye için tasar- ladığı tali, yani parçalanmak, kö- leleşmek, ve sömürülmek, öteki, türk iradesinin kendisine yarattığı Habeş resmiğ bildiriği Adisababa, 9 (A.A.) — Res - menbildirildiğine göre, ne kuzay da ne de güneyde yeni hiç bir şey olmamıştır. Habeş hükümeti her üç cepheden de bugün hiç bir ha - ber alamamıştır. Bu da gösteri - yor ki hükümet merkezi ile olan telgraf muhabereleri ya durmuç ve yahut da italyan uçakları tara- fından bozulmuştur. Her halde şurası kayde değer ki: resmi tel - yeni tali, yani toplanmak, erkin kalmak, ve güneş altında -tarih, ahlak, zekâ ve karakterine değer olan yeri almak! Büyük har'ta, İstanbulun, Sa- karyaya kadar bir hinterland ile, Akdeniz ve Ka adeniz boğazları ile anlaşık devletler tarafma çar- lık tacına nasıl verilmiş olduğunu diplomasi belgelerinde okuyoruz. Çanakkale — zaferi, — İstanbul'u 1918 e kadar kurtarmıştır. Sevr andlaşmasının İstanbul için ne düşündüğü de — hatırımızdadır. Loyd Corc avam kamarasında şöyle diyordu: “Daima toplarımı- şehri... rauğı'ı'ıı ve aylığını alacağını bildi- ren bu haber, padişahı ancak memnun etmiştir. 93 rus orduları — Ayastafano - sa, 912 bulgar orduları Çatalcaya kadar geldiler. İstanbul dört defa son nefesinde kurtulmuştur. Fakat ilk üçü kurtulmak de- ğil, biraz daha zaman kazanmak- tı. İstanbul'un asıl kurtuluşu ken- di bağrından hanedan tehlikesini söküp atan ve kendisine Lozan hukukunu kazandıran son zaferle olmuştur. Hanedan, kendi sarayının rıh- tım taşlarına kadar, bütün yurdu ve onun içinde şehri fidye verecek kadar ahlaktan, iradeden, kafa ve kalbten sıyrılmış halde idi. O yalnız, sömürge sultanlarından hangisinin taliine kavuşabileceği- ni düşünüyordu. Eğer kapitülas- yonlar devam etseydi, Türkiye gi- bi, İstanbul için de kalkınma im- kânı olmuıyacak, fakirleşerek, ten- halaşarak, türksüzleşerek, dağılıp gidecekti. Budapeşte'den Meric'e doğru bir dolaşınız: Devletin git- tiği yerden, türklüğün nasıl silin- diğini görürsünüz. Bizim Avrupa- Türkiyesinde som türk nice şehir- lerimiz vardı. Yeni Türkiye, son yaşama im- kânlarının daradar sınırı içinde başlamış olan yeni bir tarih kuru- mudur. Osmanlı imparatorluğu Trakya, İstanbul ve Anadoluyu Üluslar sosyetesinde delegeler koridorlarda konuşurlarken bildiren bir diyevle celseyi açmış, * İtalyan hareketinin uluslar sosye- tesi paktını bozmuş olduğu hak- kındaki konseyin pazartesi günkü kararını okumuş ve celsede güdü- (Sonu 2. ci sayrfada) Tıb kurultayı çalış: malarını bitirdi Altıncı ulusal türk tıp kurul - tayının üçüncü gün çalışması öğ- leden önce Dr. Cevdet ve Rıza Remzi romatizmada fizikoterapi Osman Şerafettin Türkiyede gö - rülen büruzuella entani, Profesör Liçan Haseki hastanesinde teda - vi etliği püerperal ateş tedavisine doktor İsmet rontkenkimografi'si, Sovyet profesörlerinden — Luria cümlei asabiyenin hazım yolu üzerindeki tesirleri, Burdenko be- (Sonu 6. cr sayıfada) ——— mezarına eyemeksizin, tam zamanında göçüp gitmiştir. Onun göçüş tarihi ile, yeni Türkiyenin kurtuluşlarla başla- yan tarihini, yanyana, başucumuz- da bulundurmalıyız. Her kurtuluş gününde Çankaya'ya doğru döne- rek, bize gururlu ve şerfli insanlar olarak yaşamak hakkını kazan- dırmış olana kalblerimizin bütün sevgisini sunmalıyız. F.R. ATAY grafların gelmeszi için yaya koşu cu postaları teşkil olunmuştur. Ko şucular günde 50 kilometre kadar mesafe katediyorlar. ğ l - —"'*—.şnî*) vy' Z 4 aH K Ç - Geakr el bae e KA SNĞ İtalyan piyadeleri yürüyüş halinde bul ediyorlar. Bununla - beraber harb çebhelerinin bir çok nokta - larında çarpışmalar olmaktadır. İtalyan hava filosu Avaş üze rinde keşif hareketlerinde bulun - muşlardır. Bu yer Adisababa'dan kuş uçuşu ile 130 kilometre uzak- tadrı. Adisababa - Cibuti demir - yolu bu noktada Avaş nehrini geç mektedir ki burada çok önemli | bir köprü vardır. Öteki italyan u- çakları da Harar üstünde Direda - ya güneyinde görülmüşlerdir. Bu keşiflere bakılırsa italyanların ya- pacakları ilk hareketi kuzay ve güney ordularının birlikte bir ha- (Sonu 2. ci sayıfada) İi yit Ö *i Habeş askerleri cepheye cephane taşıyorlar Resmi habeş çevenlerinde ha beş kuvvetlerinin Eritre'ye akın yaptıkları lııkkınd.ı hiç bir şey bilinmediği söyleniyor. Aynı çe - venler son günlerde italyan ordu larınnı işgal ettikleri mevzilerd hi birinin geri alınmadığını da * G M a A Kamutay Satış kooperatifleri kanun projesini gö- rüşmeye başladı Kamutay dün Tevlik Fikret Sılay'ın başkanlığında toplanmış- tır. Bazı saylavlara izin verilmesi hakkındaki başkanlık tezkeresi okunup kabul edildikten sonra tarım komisyonuna gönderilen çif- çiler kredi kooperatifleri hakkın- daki kanunun bir maddesi hak - kında komisyon raporu okundu we madde kabul edildi. Gümrük ve inhisarlar teşkilât kanununun (Sonu 5. ci sayıfada) Fındık kongresi bugün toplanıyor Bugün şehrimizde fındık kon - gresi toplanacaktır. Bunun için Ekonomi Bakanlığı konferans sa- lonu hazırlanmıştır. Saat 11,30 da Ekoonmi Bakanımız bir söylevle toplantıyı açacak ve Türkofis'in hazırladığı geniş rapor okunacak- tır. Bundan sonra üç çalışma ko - misyonu seçilecektir. Bunlar; a) Tarım komisyonu, b) Kredi, borsa ve teşkilâtlan- dırma komisyonu, €) Fındık tüzüğü, standardi - zasyon ve ambalaj komisyonları - dır. Kongrede sırasiyle şu işler gö- rüşülecektir: 1 — Fındık üretim mevsimin de üretmenlerin kredi ihtiyacları ve bu hususta alınması gereken tedbirler. 2 — Üretmenin teskilâtlandı rılması ve durumun islâhı careler' 3 — Fındıkların standardizas. yonu (Sonu J. cü şayıfada) ci sayıfada Her yerde 5 kuruş İtalya - Habeşistan harbı Cephelerde küçük çarpışmalar oluyor Habeşistan haberlere sansür koydu-İtal- Dil hakkında Etimolojik Bir anket 1- Sabah, sabahleyin 2- Öğle, öğleyin 3- İkindi, ikindiyin - ikindileyin 4- Akşam, akşamleyin 5- Yatsı, yatsıyın - yat- sileyin 6- Gündüz; gündüzün - gündüzleyin 7- Gice, giceleyin. D Yukardaki kelimelerin ilk ve asıl kökleri nelerdir? Bu kelimeler nasıl teşek-« kül etmişlerdir? Bu kelimeleri teşkil etmek için köke ilâve olunan ek- ler nelerdir ve eklerin her birinin mana farkları ba- kımından rolleri ne el < muştur? Bu araştırma neticesindet A -Türk dili kökleri, ve, B - Türk dili ekleri, ve, C- Türk sözlerinin teşeke külü hakkında bir ka- ide çıkarmak mümkün müdür? Dil davasını kendi davası bil- miş olan Ulus, yukardaki anketi açarak bütün bilginleri cevab ver- meğe ve memleketteki bütün ga - zeteleri de kendisine yardıma ça- #irıyor. Mesele, yukarda işaret et - tiğimiz gibi, dilimizdeki kelime - lerin kökleri, ekleri ve teşekkülle- ri hakkındaki görüşleri anlamak- tır, Bilginlerden ricamız cevabları- nı gazelemiz yazı işleri direktör - lüğüne göndermeleri, Meslekdaşlarımızdan ricamız bu dileğimizi bütün memlekete yaymalarıdır. D T) v) Anketimize gelen cevaplardan Örneklerden birisi olan akşam Di - vanı Lügatüttürk'te ahşam olarak geç - tiği halde türkçeliğini daha kanıtlariy- le bilemiyoruz. Sabah bütün ücra köylerde de ya - şadığına göre türkçe olmalıdır. Ancak bunu da eveliyemiyoruz. Öğle — Bunun kökü öğ, öy, öz, öd'- dör, Öbür arkadaşları ikindiyin, yatsı- yın, gündüzün diye kullanıldığı halde bu kaynamıştır. Eski eklerin nasıl kay- nadığına, kaynaştığına bir örnek sayı- labilir. Öğle güneşin semti reiste bulundu. Ru zamandır. İnsanlığın ilk tasarladığı saat anlamını taşır, Büyük, şaşmaz gök saati. İşte bu bize öbür arkudşların - daki (la, le) ekinin (ile) den aşınma olmadığını anlatır. Tanla geldim diye- biliyoruz, öğle geldim diyemeyiz. (Sonu 5. ci sayıfada) * Si e KY REL L Ç öT Ha N e aü PP ER ASN CNŞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: