22 Şubat 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

22 Şubat 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— (Revolutionary Turkey) Ülus okuyucularının yazılarını su. $ zda yakından tanıdıkları H. $ lik Evrenol Türk lakılâb Kütüp- sine “İnkalâbçı Türkiye" adıyle vi bir eser vermiştir. H. Malik yüz “ elli sayfa içinde türk inlalâbının bü- hamlelerini, kitabın hacminin desi nisbetinde vesikalara ve istind ederek tahlil etmiş. Anglo - Sakson lariyle kısaca an- üzerine alan kitaba; Ameri- Terbiye if) ve Üniversite; Kültür re- Türk Tarihi ve Dil Tetkik ; Halkevleri ve amaçları; 've Sanat » Musiki, Tiyatre; Bankalar; Ulusal Ekoneminin ve beş senelik endüstri Demiryolları; Son reform- y j * Malik Evrenol, bu eserleriyle lli bir hizmeti başarmış - olmakla lir. Bize de kendini tebrik va- düşmektedir. Eser Haşet Kitab- satılmaktadır. İLER — Sümer Bank şeflerin. olarak “Vergiler” adında önem- bir eser meydana getirerek neşret- . Bu eserde, bütün vergi ka- '€n son mer'i olduğu şekilde ekleri, tefsir ve kararları, ve talimatnameleri ile bir gayet kolaylıkla takib edilebi- rhangi bir vergi kanununun | ri değişip değişmediği, tefsir rarları bir bakışta görülebilmek- ketimizde bu tertibde 'bir eser olan bu ki- ergilerin 1410935 tarihindeki " avukatlar, hukuk ve ticaret leri, memurlar. ve mükellefler “tek ve toplu müracaat r. Yalnız mer'i vergileri içinde ıyan ve ilga edilmiş olanları ke- bırakan bu eser çok uzun bir tetkik mahsulü olup, vücu. büyük bir boşluğu dol- İstanbulda kültür haf sünce dağıtılan eser, Fiatla satılmaktadır. OĞLU F/RABİ — Ezerlerini yazmış olduğu. için çarblıla- olarak bir arab fikir ada- & tanımış oldukları büyük türk Üzluk oğlu Farabi'nin eser- den bazı parçalar B. Kiramed. rslan tarafından çevrilmiş ve bu eser Kül- Bakanlığı tarafından Devlet Ba- İnkilâpçı Türkiye simevinde bastırılarak neşredilmiştir. Eserin başına Ordinaryus B. İsmail hakkı tarafından yazılmış Farabi'nin ilmi şahsiyeti, everlerinin mahiyet ve kaymetleri, tesirleri hakkında 24 sa- yıfalık bir önsöz sefe sahasında büyük bi bu ulu türk bilgininin şahsı ve eseri bakkında bir fikir edinmek istiyen her türk bu kitabı mutlaka okumalı- dn FİKİR HAREKETLERİ — 15 şubat darihli 121 inci sayısında şu yazılar vardır: Charles Türgeon “fikir kuv. veti, ilim ruhu”, Joseph - Barthölemy “hürriyelin lüzumu ve zarureti”, Hü- seyin Cabid Yalçın “Meşrutiyet hatı- yaları”, . Huizinga “Avrupa / ruhu- uN mazisi”, Alain “terbiyeye - dair konuşmalar”, Henry de Zogheb “Bu- günün sahihleri: “Juler / Romainı”, Reşid Saffet “matbuat hayatı”, J. J. Roussean “sosyal mukavele, yahat vi yasi bukuk prensipleri”, Ogier Ghise- lin de Busbec “Türk mektubları”, ki. tablar arasında. “VARLIK — 15 şubat tarihli 63 üncü sayınmdaki — yazılar Hasan Ali: , Tolstoyun hayatından sahne- ler: Yazan: Marc Slonin, çeviren Mu- ammer Necib; Said Faik “Marsilya limanı”, “Gürlita'nın koca ayısı” ya- Selma Lagerlöf, çeviren - Behiç Enver. On beş günün hâdiseleri; D grupu sergisi, yapılmamış bir vazife: Yazan Nahid Sırrı. Varlık bu sayısında güzel bir te- şebbüsü haber vermektedir. Genc ve değerli şairlerden Ahmed Kudsi, Var- lık'ın teşebbüsiyle, halk edebiyatımı- za dair konferanslar verecek ve bu konferanslar urasiyle mecmua tra fından neşredilecektir. Halk edebiya- tamızın daha iyi tanılmasmna çok ihti. yaç bulunduğu : bir sırada Varlık e- hemiyetli bir davayı ortaya atmak işi- 'ne girişmektedir. Tapu kadastro mektebi deslere başlıyor. Tapu ve kadastro genel direktörlüğu. Ankaraya getirilmesine karar verilen ta- pu ve kadastro mektebi için eski jandar ma mektebi binasını, yatakane için de cski bahriye vekâleti binasını kiralamış- vr. Her iki binada lüzım gelen tadiller yapılatıştır. Yatakane 72 yataklıdır. Mektebin meveud (120) — talebesinden bekâr olanlar yatakanede yatacaklardır. Talebe ve muallimlerin bir kısmnı şehri: mize gelmiş bulunmaktadır. Muallimle. rin diğer bir kısmı da buradan tayin e decektir. Tedrisata pazartesi günü baş- danacaktır Yabancı gazetelerde okudukları 22 ŞUBAT 1936 CUMARTESİ İ mız Afrikadaki anlaşmazlığının bir safhası Noye Zürher Saytung — gazet “yukardaki başlık altında yazdığı bir “yazıda diyor hi: Petrol ambargosunun — İtalya'ya mış olan Milletler Cemiye sıslarının, verdikleri rapor, önceden tahmin edilen şekilden başka - türlü olmamıştır. Mütehassıslar, haftalar Ki vaziyeti, velev ki doğru dürüst tesbit edememişlerdir. Çünkü halya ile İngiltere arasında- ziyeti ellerinden geldiği kadar ört - bas etmeleri, kendi menfaatleri icab. larındandır. Fakat me de olsa, Cenevredeki ko- misyon, ambargonun tatbik kabiliye- tinin, Birleşik Amerika hükümetleri- 'min politikasma bağlı bir mesele ol duğunu, rakamlarla tesbit edebilmiş. lerdir. Cumur Başkanlığı için mücadele ler yapılacakolan bu yıl içinde şik Amerika hükümetleriyle, Millet- ler Cemiyetinin mesai teşrikinde bu Tunulabileceği, Londra - mahfillerinin hayallerinden bile geçmiyor. — Eğer Cenevre ambargoyu koyacak olursa, Amerikanın petrol işlerinde menfaat- deri olan kimseler, İtalya'daki yeni petrol pazarlarını ele geçirmek - için ortaya çıkaran mükemmel fırsatı hiç kaçırmıyacaklardır. Hattâ Eden'in ikirlerini neşretmekle tanınmış ve kayıdarz yartsız ofarak zecri tedbir lerin tatbik edilmesi tarı ni tutan ile, zecri tedbirlerin aksamasından dolayı, A- merika'yı “günahkâr,, diye ortaya at maktân çekinmek icabettiğini söylü yor. Eğer, geçen eylül ayında esen 'va bugün de esmiş olsaydı, Cenevre. deki mütehassısların verdikleri va por, teşci edici ve en korkunç teza hürlere vesile olacak bir vesika diye telakki edilebilirdi. Ancak bu arada hava, kendini hissettirecek derecede değişmiştir. Bunun ilk alâmeti, Hor Laval arasında Paris'te imzalar mış olan anlaşma olmuştur. O za dar, bu değişikliğin Hor'un yap mış olduğu anlaşmayı tasvibeden hü- kümet mahfili ile muhafazakâr parti- ye inhisar etmiş ve aylarca - yapılan propagandanın tesiriyle sinirleri bo zulmuş olan halkın teskin cihetleri, işti. Bu hataya inci defa rastlanılmıyacaktır. “Deyli Telgraf,, gazetesi edilmesi hmal e: Her tarafta, hattâ — İngillere'de bile, hükümet politikasının değiştiği tefsirine uğrıyan yeni yeni hareket. ler başlamıştır. Royter Ajansı, bir denbire, habeşlilerin, Britanya'nın komşular in bozulması, as- keri bakımdan her zamandan çok da- ha kudretli olan ve endüstrisini harb için seferber kılan, hükümeti, silâh lanmayı, politikasının biricik —gaye #i haline sokan bir Almanya üzerin - de nasıl bir tesir yapabilir ? Almanya'nın garbta olduğu gibi, Uzakşarktaki plânlarını gerçekleştir. mejğe karar vermiş olan Japonyanın üzerinde, Avrupanm bu fikir aykırı- hıldarı me dereceye kadar tesirini gösterebilir?,. Samuel Hor, bu meselelerin altı ay düşünülmüş olduğunu — kaydederek, diyor ki: Onun için, günün - birinde Avrupa sulhu için kuvvetli ve sağ - lam olması — icabeden İngiltere'yi, İtalya ile harba sürüklemek tehdi - dinde bulunan bir anlaşmazlığı sona Böyle bir harb ise, en elverişli şartlar altında bile, İngil- çığıra sokar.,, Sir Samuel Hor, vaktiyle eylülde de söylemiş, ve sözleri t anıştı. Bugün artık, Almanyanın - silâh lanması meselesi, her meseleden zi 'yade ingilizin şuuruna bitab etmek tedir. Londra hükümeti, şarki Afri- ka anlaşmazlığı ile ortaya çıkân da ha başka meseleleri, uluorta bir tara fa atamaz. Akdeniz'deki hâkimiyel meselesinin, — Milletler Cemiyeti ile ,bir ilgisi yoktur ama, İtalya'nın, Bü- 'yük Britanya'nın düşmanı olan her hangi bir devletin tabiü bir müttefi isteniyoran. bu meselenin halledilm.si Jazımdır. Öyle anlaşı 'yar ki, Musolini de bu meseleyi gö rüşmek isteğindedir. Akdeniz'deki donanma meselesi ni bir muvazeneye bağlanması için Musolini'nin görüşmeğe müheyya ol- duğu anlaşılıyor. Geçenlerde, o, İn 'nm, bazı birlikleri olduğunu da ki olmaması yeniden ileri sürmüştü. Musolini'nin, bununla, sömürgeci devletlerin, «5 mürge halkiyle münasebetlerini an Tatmak istediği apaçık bir hakikattır. Kendisinin, Etyopi'deki — sergüzeşti, ilizleri “de çok çeti bi karşısında birakmaktadır. Negüs'ün herhangi bir devletine galip gelmesini in; cidden istemiyorlar; çünkü böyle bir zaferin, afrikalıların sıyasal psikolo. dileri üzerinde yapacağı tesir, ön - ceden kestirilemiyecek derecede bü- yük olacaktır. İlk önceleri işin bu tarafı, Londra'da gözönüne - getiril - mek istenmemişti; Tükin şimdi artık kendi kendine, şuurlara girmektedir. Petrol Ambargosu ve Amerika Deyli Herald gazeterinden: Dışardan bakılacak olüraa ital - yanlar, kendilerine dokuz ay yetişe - cek kadar yedek petrol biriktirmiş - Kollektif bir hareketle I ta l y a, buna zorlanacak olursa o zaman harb duracak ve Avrupa kendisinin bin - derce işiyle uğraşmak fırsatım bula- cağı gibi, bundan sonra hiç bir mil let de saldırganlığa - cesaret edemiye- vektir. Fakat İtalya'ya giden petrol kesi- debilir mi? Petrol ambargosu pra'ik bir şey midir? Eksperler 40 neticeye varmışlardır 0 Şayed A.aerika çıka. racağı petrolu — tahdid etmiyecek olursa İtalya, kendine lâzım olan bü- 'tün petrolu oradan alabilecektir. Burası doğrudur, ister eksper ©. sun, ister olmasın, hiç bir. komite bundan başka türlü düşünemez. İtalya'nın bir yıllık ihtiyacı — bi milyon beş yüzbem wndur. Halh c Aznerika'da ve ena bağlı olaa yar lerde yılda 120.000000 petrol gıkarılır ki bu mikdar, bülin dünya ihracatmın beşte üçü demektir. Fakat Amerika'nm bu vaziyeti, Milletler Cemiyetine bağlı / milletle- rin bu işte doğru vaya yanlış bir yol tutmuş olmaları üzerinde tesir yapa- Bu milletler kendi aralarında hem kanun, hem de ahlâk bakımından saldırganlık eden bir millete petrol gibi bir harb malzemesi vermemek mecburiyetindedirler. Bu tedbir vir kere alındıktan son- va her halde Amerikalıların sağdu - yusu bunun tesiri altında kalacak ve petrol ihracatının sulh zamanmda- kinden fazla tahdid eltına alınacak- tır. Amerika, milletler cemiyeti ile el birliği etmek - durununda - değildir. Fakat - yanılmadığımızı ümid ede Tefrika: No. 19 a ANKARA denk yapılır ve bunlar bir denin evini gösterebilecekler Mahsus şeraitin mahsulü demektir sultanların evleri bile böyle bir tra- yona şahidlik edeme: stanbulda, bir Alay Sultan - Bunlardan birçoğunu da, eğir bularsazsınız. Osmanlı M anlatan, bir. cihan Yazan: Nerbert von BİSCHOFF— Türkçeye çeviren: Burhan BELGE le bir şey oldumu, mevcud e; ilerek yeni yuvaya gönderilir. B bir göç silsilesinden ibarettir. ler arasında, dört kuşak ötesindeki pek azdır. er varsa, böyle bir şey, fevkalâde ve bir ayı ihtilâllerle ibmallerle halkın gazabı, silip tür. Fakat Viyana'daki Habsburg- ayı, fransız kırallarının Louvre'u, Ro- Papaların Vatikan'ı ile mukayese iz Sultan saraylarından Hanedanının elişini, dünyaya hâkim oluşunu - ve in - imparatorluğu- 'nun taşlara intikal etmiş tarihini temsil e - den, asırların hayatını şekillendiren saray - lara raslıyamazsınız. On dokuzuncu ve yir- minci yüzyıldaki padişahlar yalnız, dört ay- hüküm Hem yaptıkları yazlık köşlderi hesaba kat- rı sarayda yaşayıp sürmüşlerd daki bedihilik, şu yukardaki sualimizi mana- sız bile kılabilir. Türkler, Anadoluda, binlerce yıllık lıklarında az tesadüf ettikleri 600 yıllık bir yerleşme devresi tanımışlardır. tün cephe boyunca gerek ferdin gerek ise camianın hayatında yarattığı yeni nizam ile var- Gerçi batı Türk insanı ve bilhassa türk c. birlikte görecek ve anlıyacak olanlar, bizle riz, bizim neslimizdir. tarihi bakımından 600 yıl muazzam bir deve karakterine milli damğasmı vuracak - olan mamak şartiyle. Onlar bile her biri tek başı- — redir. Çünkü batı insanlığının, içine yığılıp î,hî:“ nmw' asra kadar, ö .ı’ bizim 'na şu fani dünyaya kendi sarayını - ili: sıkıştığı daracık Avrupa'da, 600 yıl birçok hatıda anladığımız mana da, yerleşik değil- 'adan —Mmiş ve ölüm yahud ihtilâlin gelip kendi- — politik hâdiseleri, birçok inkiçafları, yükse- Gi Türklerin büyük bir ktsını, Anadou Step. arabaya — GD Oe80Sü KaNaseni beklemiğir. Yü V —lişleri ve inkirasları ihtiva edebilir bir dev-. Setinde bugün dahi göçehe biF Takdö yaşk'” n ların, kapüsinler mağarası, Saint - Denis redir. Fakat Asya'nın zaman ve mekân ba- Mtedır. Geriye kalanlar is, köylüler - ti mağarası, Saint - Pierre mağarası gibi yer - kımından olan sonsuzlukları ile karşılaştı - Maktadır. Geriye hal l sandukaları üzerin dan başka bir şey di göçebe vasıflarını bu bir altı aile mezarları nerededir? Hakiki göcebe hakanlar gibi, nerede ölmüşlerse oraya gö- 4 mülmüşlerdir. En çok, bunlara birer tir. — yapılmıştır. Türbe halbuki, yaşarken da e ördürdükleri bir çadır- ildir. Nasıl olmuş da, osmanlı hanedanı zama nında Anadolu'yu 600 yıla yakın bir müddet elinde bulundurmuş olan türk milleti, kendi adar uzun bir ikamet devresinde muhafaza edebilirmiş? Bu sualin cevabını verirken, milletlerin ruhunda belirip silinen atavik temayüllerin esrar ve hikmeti önünde, tevazudan ötürü bir cehalete sığmmak mecburiyetinde deği- liz. Hattâ iki sebeb gösterebiliriz ki bunlar- türbe bir şeydir. yerleşr rınca, bu 600 yıl, milletlerin hayatında bir- n, kısacık bir merhaleye inkilâp eder. itibarla, uzun bir göcebelik devrinin bi letin ruhunda, derinliğine doğru, olacağı izleri, 600 senelik bir yerleşme dev- resinin kolay kolay silemiyeceği Bundan başka, bu 600 yıllık y ri, ancak tarih ve politika yerleşmedir. İnsani ve sosyal bakımdan, bir değildir. İnsan olarak, türk, yer - leşik değildi. Ancak şimdi, yerleşik olmak üzeredir. Bu yerleşme hâdisesini, onu ihata eden trajik hava, onun istilzam ettiği cadeleler ve istediği kurbanlar ve onun bü Bu mil- bırakmış anlaşılır erleşme dev- bakımından bir kerler - memurlardır Ekseriyetle kı yan ve yapıcılıkla geçinen türk köylüsünün di toprağına sahib olmı- çiftine sapanına bağlılığı, batıdaki meslek- daşına nazaran ne kadar zayıftır, bunu bize demin anlattığımız evi kâfi derece ispat et Bu Anadolu köylüsü halbuki, hayatının en olgun ve en verimli yıllarını, çokluk, köyün- den uzakta geçirmiştir. Çünkü Mesih'in anası Meryem gibi, Anadclu, asırlarca, yav- rularını osmanlı imparatorluğunun şerefine feda etmiştir. şan ve (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: