8 Temmuz 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

8 Temmuz 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA 4 Gesinin Türkiyeye tanıdığı hukuka ha- lel getiremez. Muhariplerin harp gemileri boğaz- darda hiç bir zaptü müsadereye tevese sül etmiyecekleri gibi muayene ve ta- harri haklarını icra etmieycekler ve hasmane hareketlerde bulunmıyacalılar. dır. Erzak ve mühimmat tedariki ve ta- mirat hususlarıma gelince: Harp gemi- deri bahri bitaraflık hakkındaki 1907 Lahi 13 üneü mukavelesi ahkâmına tâ- bi tutulacaklardır. MADDE — 17 Harb zamarunda TTürkiye — muharip olduğu takdirde 9 ilâ 14 üncü maddeler ahkâmr tatbik edilmiyecektir. Harb ge- mileri ve muavin gemilerin geçişi tama- miyle türk hükümetinin yedi ihtiyarına birakılacaktır. MADDE — 18 Türkiye derbal vüküu / melhüz” bir harb tehlikesine maruz kaldığı telakki - — künde bulunduğu takdirde işbu mukave- Tenamenin 17 inci maddesi hükümlerini tatbika hakkı olacaktır. Türkiye hükü - eti bu hakkı İstimal ettiği halde bu - bapta işbu muahede âkitlerinden bulu - man devletlere ve aynı zamanda Mület- ler Cemiyeti meelisine tebliğat ifa ede- cektir. Mülletler Cemiyeti meclisi üçte iki ekseriyetle bu süretle Türkiye tarafın - Gan alıman tedbirlerin muhik olmadığına karar verdiği halde Türkiye / hükümeti bu tedbirleri geri almağı teahhüd eder. MADDE — 19 İçinde veba, kolera, sarı humma, le - keli humma vakaları veya çiçek hastalı- t zuhür eden veya yedi günden beri bu Hastalıklar mevcut bulunan harb gemilc- ti ve kezalik bep defa 24 saatten az bir müddetten beri mezkür hastalıklarla bu- ı Taşık bir limanı terketmiş olan gemiler boğazları karantine altında geçecekler 've boğazlarda her nevi sirayet imkânla - tından içtinap etmek için gemide mevcut vesaikle iktiza eden vaki tedbirleri tat - — Bikedeceklerdir. MADDE — 20 Türkiyenin arazisi ve kara suları v Kİ ni ye bi tayyanerin it nizamat vazetmek hakkı SK le müsavi derecede bulunduğu ve üze “ Hinde uçuşu menolunan mintakalar te- sisinde bihakkın tam bir serbestiye ma: lik olacağı tanınmaktadır. Bununla beraber, Türkiye, bu hu sustaki türk nizamatımın çerçevesi da- hilinde menşe ve tâbiiyetleri ne olursa — Glsim sivil hava gemilerinin bir taraf. — tan Avrupa ve Asya arasında diğer ta raftan da Akdeniz ve Karadeniz ara- sında tam bir emniyet içinde geçişi için zaruri olan kolaylıkların gösterilmesi ni teahhüt etmektedir. MADDE — 21 24 temmuz 1923 de Lozanda imza o- Tunan Boğazlar mukavelenamesinin 10 ilâ 16 mer maddeleri mucibince tesis e- dilmiş olan beynelmilel Boğazlar ko- misyonu vazife ifasında devam edecek- e Komisyon bühassa - işbu mukavele- 'nin üç sayılı zeylinin hükümlerine tev- — #fikan istatistikleri toplamak ve 1 in. | ci ve1S inci maddelerin tatbikine muk- kellef olacaktır. — MADDE — 22 Türkiye tarafından kendi rızasiyle kabul edilmiş olan işbu mukavelename hükümleri mahfuz kalmak şartile, Tür- kiyenin arazisi üzerinde - ve karasula- rındaki hâkimiyeti tam ve kâmil ola caktır. MADDE — 23 İşbu mukavelenamenin hiç bir hük- mü gerek Türkiye ve gerek bir âkit ta- raf için Cemiyeti akvam misakından mütevellit hak ve mükellefiyetlere ha- lel iras etmiyecektir. MADDE — 24 İşbu mukavelename 24 temmuz 1923 tarihinde Lozanda imzalanan Boğazlar rejimine müteallik mukavelenameyi il- ga eder. MADDE — 25 İşbu mukavelename tasdik edilecek ve tasdiknameler mümkün olan suretle Fransa cumuriyeti hazinci evrakına tev- di edilecektir. İşbu hükümet her âkit tarafa ve tasdiknamelerin musaddak bir uretini isal edecektir. İşbu mukavele- name bütün mümzi devletlerce, tasdik- nameler tevdi edilir edilmez mevkii me- riyete girecektir. İşbu mukavelename mevkii meriyete girdiği tarihten elli sene müddetle mev- kü meriyette kalacaktır. Şu şartla ki bu mukavelenamenin birinci maddesin- de kabul ve beyan olunan mürür — ve seyrisefer serbestisine müteallik pren- sip hiç bir zaman ile mukayyet olmıya- rak meriyette kalacaktır. Şayet işbu elli senelik müddetin in- kizasında iki sene evvel hiç bir âkit taraf muahedeyi feshetmezse bu mua- hede fesih ihbarnaesinin gönderilme- Ssinden sonra iki sene müddetle meri yette kalacaktır. Şayet işbu mukavelename işbu mad- denin ahkâmına tevfikan feshedilecek olursa yüksek âkit taraflar yeni bir mukavelename akdetmek üzere toplanz cak olan bir konferansta — kendilerini temsil ettirmek hususunda mutabıktır. dar. MADDE — 26 İşbu mükavelenamenin meriyete gi diği tarihden itibaren geçecek her beş senelik devrenin hitamında &li âkid ta- rafların her biri / işbu mukavelenin Y1 ve 15 inci maddelerine, lüzumlu görü. debilecek olan tadilt teklif etmek hak- kını haiz olacaktır. Ali âkid tarafların biri, yukarıki fık- a hükümlerine tevfikan tadilât teklif etmek istiyecek olursa cereyan etmekte olan beş senelik devrenin hitamından üç ay evvel, âli âkidlerden her biri bun. dan haberdar edileceklerdir. Bu ihbar arzu edilen tadilâtın neden ibaret ol. duğunu gösteren izahatı ve bu teklif. lerin esbabını ihtiva edecektir. Eğer yukarıda derpiş edilen şerait dahilinde âli âkidler tarafından biri bir tadil teklifinde bulunacak olur ve bu. teklif üzerinde diplomasi yolu ile bir. anlaşmıya vâsıl olmak gayri mümkün olursa yüksek âkid taraflar bu mesele yi tetkik için davet edilebilecek olan bir konferansta temsil edilmeyi kabul ederler, Anadolu Ajansının n Bu yeni ingiliz projesi, Ankarada iyi bir tesir. yapmamışlır. Montrö konferansının âkibetinden endişe e- dilmektedi: tü 8 TEMMUZ 1936 ÇARŞAMBA Cenevre görüşmeleri Milletler Cemiyetinin kuvvetlendirilmesi Salı gününün Cenevre'deki feci man- zarast milletlerarası fikir de manen ciddi tesirler bırakacak - mal yettedir. Negüs, müzakereye usulü da iresinde kabul edilmişti. Salonda bulu- zan italyan gazetecilerinin Negüs ale; hindeki şiddetli tezahüzleri hiç de doğ. ru olmamıştır. Polisin müdahalesini ise mücadele takib etmiştir. Bütün bunlar asamble toplantılarınıa şeref ve vek: ile kabili telif değildir. Davasını müdafaa eden mağlüba karşt gösterilecek en ipuidaf saygı his- , milletlerarası efkârı acı teesürlere maruz birakacak- ve italyan davasına zarar verecek böyle bir harekete mani olmalıydı. Asamble başkanr B. Van Zeeland, Negüs'e söz verdiği zaman, ileri süre- ceği tez ne olursa olsun, bunun İtalya- 'nın askerf zaferi ile vücud bulmuş va- ziyetten hiç bir şey değiştirmiyeceği malüm bir şeydi. Haile Selasiye, filan veya falan devleti istihdaf eden bazı kâyetlerinde belki haksızdı. Fakat mi letler Cemiyeti siyasetine güvenmenin kendisini sürüklediği facia karşısında duyduğu büyük acı onu mazur göstere- Hele, iddia edildiği gibi, İtalyanın son zamanlara kadar yapmakta devam ettiği uyuşma, anlaşma teklifleri karşı- sında Negüs'e son âna kadar mükave meti tavsiye edenler var idiyse H Selasiye beklemekte olduğu —yardımı göremediğinden mutevellid hayal su- kutu acrlarını dökmekte biraz da hak- lıdır. Onun hatası bugünkü şartlar için. de Milletler Cemiyetinin kendisine si- Jahlr bir yardım yapacağını sanmasın- dadır. Böyle bir hal, Şarkt Afrika an- Taşmazlığını Avrupaya getirecek, müs- temleke harbından Avrupa harbr doğu- racak mahiyette ve tehlikede olurdu.. İtalyanın Milletler gönderdi Cemiyetine ve asamblede okunan muh- tırası heyeti umumiyesi itibariyle sulhe severleri memnun edecek bir barış yo- Tuna iştirakini gösterir mahiyettedi İtalya, askerlerinin zaferi ile zaptedil miş olan Habeşistanda nasıl bir idare tatbik edeceğini bildirmektedir. Bu idare, Cenevrenin kontrolu altında bu- Tunan diğer manda altındaki miyeti prensipi ve direktifi dahilinde işgal ettiği yerlerin ahalisinin maddi ve manevf kalkınmasını temin etmeği te- ahhüd eylemektedir. Bundan başka İ- talya, yerli ahaliyi, polis vazifel. den başka, askeri mecburiyetlere - tâbi tutmiyacağını söylemektedir. Habeş toprakları üzerinde münaka- Jatta, transitte serbesti teminatı verile- cek ve her devletin ticareti için kolay- dıklar gösterilecektir. Muhtırada deniliyor ki: *“İtalya, üzerine aldığı Habeşistanın medenileştirilmesi gibi ağır bir işte meydana getireceği terakkileri Milict- der Cemiyetine bildirmeği bir şeref bi- decekti Milletler Cemiyeti ile müştecek ha- reket manasını gösterse, bu sözler Ro- ma ile Cenevre arasında mevcud güç- Tükleri izale edecek mahiyettdir. Gazete, bundan sonra B. Blum'un asambledeki nutkundan bahsediyor: Fransa, diyor, her memleket için ve her memleket ile rejimleri, hükümet prensipleri ne olursa olsun, sulh yor. Fakat Fransa'nın bu sulh - isteği, başbakanın da söylediği gibi,” bir zafi- “yet eseri değildir. Kuvvet karşısında zt kapalı bir mutavaat değildir. Em- rivakileri boyun bükerek kabul de- mek değildir. Avrupanın bugünkü — manzarasının çok karanlık olduğunu kabul etmek lâ- zımdır. Hükümet reisi, 1914 den evelki Avrupanın maddi manevi — vaziyetini pek güzel tahlil etti. O zaman da sul- ha karşı iyman sarsılmıştı. Nihayet de- 'vam eden endişeler karşısında - facia tercih edildi. Şimdi de sulhu aynı fa- ciaya düşürmemek için her vakitten zi- yade milletlerarası teşkilata kuvvet vermek lâzımdır. Bunun aksini kimse düşünmez. Milletler Cemiyetinin son muvaffa- kayetsizliğinin neticesi teşkilatın sade- işari mahiyette akademik bir rol oynamakla iktifa etmesine Fransa razr olamaz. Fransa, milletlerarası paktın daha pratik bir şekilde kuvvetlenmesi İ ister. Fransa, milletlerarz kendini de tâbi kılarak müşterek emni yeti bir hakikat yapmak için çalışacak- fır, B. Leon Blum, sulhü kurtarmak için bir harb ihtimatini 1 kanuna ne almak lâzım Nu sulha inandırmak için müşterek cm- niyetin umuz tirilmesi neticesine vardı. Bu, yapılma. söylenmesinden güç bir şeydir, Teş- kilatlı bir sulh, taksim kabul etmez bir sulh uğruna Fransa şimdiye kadar pek gok fedakârlıklarda bulunmuştur ve bu. yolda yürümekte devam ederken müş- terek eser için bütün milletlerin hüsnü- niyetlerine müracaat ediyor. Bunu, i alizmi hayale kadar uzatmak şeklinde görenler unutmamalıdır ki bütün dün- yanın hayatr bu hayale bağlıdır. - B. Eden, B. Blum'dan sonra Mil- letler Cemiyeti paktının kuvvetlendi rilmesi gerektiğini asamblede söyledi. B. Eden, zecri tedbirler meselesini a» çık olarak anlattı, Bu tedbirlerin fi. ili bir tesir yapacağı umusu ile konul- duğunü fakat neticenin ” düşünüldüğü r, dedi ve ha ilahsızlanma ile birleş gibi çıkmadığını, zecri tedbirlerin il- kası veya kuvvetlendirilmesi Habeşis- tanda eski vaziyeti iade edebilecekse İngilterenin buna taraftar - olduğunu, fakat böyle bir şeyin hayal olduğunu söyledi. B. Eden, zeeri tedbirlerin mu- vaffakıyetsizliği yüzünden un ami sulh davasının - terkedilmesi — Tâzımgeldiği noktasında B. Blum'la birlik olduğunu gösterdi. ve şöyle bir sorguda - bulun. dü; Milletler Cemiyetinin muvaffakı- liği sebebleri arasında acaba mil- menfaatleri ile alâkadar - olmr. yan işlerde kendilerini tehlikeye atmak istememeleri de yok mudur? Evet var- dır ve hattâ kollektif emniye ve umu- mi yardım prensiplerinin suya düşme- sinde en mühim amil budur. Mesela bu umumi yardım işinde bilhassa İngilte- re kendi menfaatini bozacağı endişesiy- le pek titiz bir ihtiyat göstermiştir. U- mumi anlaşmalar ancak umumun işti kiyle haklı bir harekete yol açacak ma- hiyette olmalıdır. B. Litvinof da aynı tez üzerinde fa- kat B. Eden'den daha açık olarak ve ysrarla durdü. Sovyetlerin mümessili, eğer bazı devletler askeri bir hareket — yapmağa hazır olsalardı İtalyaya karşı zecri ted- birlerden daha ehemiyetli ve daha şid- detli tedbirler alınabilirdi. Fakat böyle olmadığı ve bu yapılamadığı zt tedbirlerin devamı manasızdır. B. Litvinof, Milletler Cemiyetinin, kendi azasından olan bir devletin lalinin ve arazisinin masuniyetini te- min etmekten âciz kaldığını söyledi. Böyle olmakla beraber taarruz kurba- 'nına yardım için - velev muvaffakiycin— siz de olsa - uğraşan Milletler Cemiyc- tini elbette böyle bir taarruza göz yu- macak bir cemiyete tercih edec: tebarüz ettir. alk komiseri, Milleti miyeti paktının kuvvetlendirilmesi için 16 inct maddenin ibkasmnı, her devlet tarafından mütcarrıza karşı tatbik edi- decek iktısadi zecri tedbirler yanında gene müşterek askeri tedbirlerin alın- ması lüzumunu müdafaa etti. Eğer bu ideal tahakkuk etmiyecek olursa o za: man herhangi bir devlete yapılacak ta- arruz karşısında o devletle mütecavize karşı karşılı-'ı yardım paktr yapmış o- dan devletler içe müdahale edecekler- dir. Cenevre'de milletler Cemiyeti pak- tınn küvvetlendirilmesi için karşılık- İr yardım vadeden mintakavi” paktlara büyük kıymet verilmektedir ve kuvvet. lendirme işinin bu esaslara dayanması ileri sürülmektedir. Fakat unutulma- amalıdır ki mintakavi paktların da tat- bik şekillerinde aksaklıklar bulunabi dir. Buna örnek olarak Lokarno'yu gös- terebiliriz. —— — ğ N> Eîtııggi L, tazi malümatı vermek vazifesiyle mü- 'N KiTABI Çeviren: Rudyard KİPLİNG Nürettin ARTAM Movglinin kardeşleri Şahin çil geceyi eve getirir. Yarasa Mang serbest kalır Tan ağarıncaya kadar artık serbestiz Bu öğünme ve güçlenme saatidir Bütün pençeler ve tırnaklarlı Gelen sesi dinleyiniz: Cengel yasasını tutanların Avları kutlu olsun. Gece — Cengelde şarkı. Sioni tepelerinde sıcak akşamlardan rinin saat yedisi idi, Baba kurt, bütün bir günlük dinlenmesinden uyandı, kaşındı, es- nedi ve uçlarında kalan uykulu. düygular. “dan yakasını sıyırabilmek için, biribiri ardın- dan, pençelerini gerdi. Ana kurt, büyük boz burnunu yerde kı- mıldaşan, yuvarlanan yavrularının arasına sokarak uzanmış, yatıyordu. Ay ışığı, içinde yaşadıkları inin kapısında parladı. — Eceh.. dedi Baba kurt, ava çıkmanın 'tam zamanıdır. Tam çıkıp tepeden aşağı fırlıyacağı sıra- da çalı kuyruklu ufak bir gölge, inin kapısın- dan içeri seğirtti ve seslendi: — Bahtın açık olsun ey kurtların başı; çocuklarının da bahtları açık ve beyaz dişle- ri kuvvetli olsun ki yeryüzündeki açları hiç bir zaman unutmasınlar. Bu, çanak yalayıcısı Tabaki adlr bir ça- kaldı. Hindistan kurtları, daima bela geti- ren, hikâye anlatan ve köyün çöplüğünü eşe- leyip oradaki keçe ve kösele parçalarını yi- yen bu Tabaki'den hoşlanmazlar. Fakat on- dan korkarlar da. Çünkü Tabaki, ormandaki bütün hayvanlardan daha kolayca kudural lir. O zaman, kendisinin korkacağı kimseler de bulunduğunu unutarak, ormanın - içinde bir koşmadır tuutturur, rastgetirdiğini Kaplan bile Tabaki kudurunca ondan ka- çar, gizlenir. Çünkü bir yaban hayvanı için ormanda kudurmak hiç iyi bir şey değildir. Biz buna kuduz hastalığı deriz; fakat on- lar cılgınlık derler ve kaçarlar. Baba kurt çatınarak: — İçeriye bir gir de bak bakalım, diye cevab verdi, fakat yiyecek bir şey de yok. Tabaki — Bir kurt için olmuyabilir, dedi, fakat benim kibi alçak gönüllü bir kimse için kuru bir kemik parçası bile büyük bir ziyafet ye- rine geçer. Biz çakal milleti, kim oluyoruz da şunu beğenip bunu beğenmiyecekmişiz? Çakal, inin ta içerilerine kadar uzandı ve orada üzerinde bir parçacık et kalmış bir ka- raca kemiği bularak onu sevine sevine ke- mirmeğe koyuldu. Dudaklarını dili ile yalarken diyordu ki — Bu güzel yemek için çok çok teşekkür- der, Ne güzel bu asil çocuklar! gözleri ne ka- dar büyük! o kadar da körpeler ki! ona ne şüphe, ona ne şüphe, hatırlamam gerek ki bir kıralın çocukları, daha başlangıçtan, bü- Yük adam olurlar. Birçok kimseler gibi Tabaki de çocukla- rı, yüzlerine karşı böylece öğmek kadar kö- tü bir şey olmadığını bilirdi; lâkin, ana ile ba- banın bu sessiz, sedasız 0- turuyor ve yaptığı kötülüğün tadnı çıkarı- yordu. Biraz sonra, karşısındakilerin dama- rına basarcasına dedi ki: — Şu kocaman Şir Han yok mu, o artık avlanacağı yeri değiştirmiş. Önümüzdeki mehtabda bu tepelerde avlanacakmış. bana öyle söyledi. Şir Han, oradan yirmi mil uzaktaki Vain- gunga ırmağının yanında yaşıyan bir kap- dardı. Baba kurt, öfkeli bir sesle: — Hakkı yoktur, dedi, Cengel yasaları- 'na göre onun danışmadan kendi - bölgesini değiştirmeğe hakkı yoktur. O, ancak on mil- lik bir çevre içinde avlarını. koğalıyabilir ben de, bu günlerde, iki mil içerisinde. (Sonu var) — BİR KÜÇÜK NorT. Değerli bir dostum, “Cengel” kelimesi yerine “Ulu orman,, sözünün kullanılmasını daha doğru buluyor. Fakat Hindistanın bir nevi ormanına ad olan cengel, bütün Avrupa dillerine ufak değişme- lerle geçmiş ve aslı oranın yerli dillerinden alın mıştır. Bu sebeble “Cengel,, i ben de kullanıyorum iyenin geçtiği ulu ormanların yerli renginden bir parça » bütün tercümeleri gibi - bonım tercü. menide de kalsın diye *

Bu sayıdan diğer sayfalar: