11 Temmuz 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

11 Temmuz 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milletler Cemiyetinin son kararları. e tahlil eden Jül Zavervayn, Pari Su- var gazetesine Cenevre'den yazıyor. Dışarda olanlar Gemiciler gibi yapalım ve 1936 yılı sıcağında Avru- Roma'da, nazırlar meclisi Viminal'. de toplanıyor. Eğer bir fransız veya ir ingiliz diplomatına Musolini'nin ne ği olursanız, - size *Âni bir tehlike yok. İtalya Habe- Şistanr hazmetmeğe mecburdur. Onun için karışık sergüzeştlere atılacak za- man değildir. O Avrupada uyuşmak is- tiyor. Montröye, sonra da Brüksel'e gelecekt Bu sözleri kabul edelim ve esasen İtalyanın Avrupa iş dönüşü de — arzu edilmektedir. Fakat unutmuyalım ki dönecek olan İtalya bir müddet Ave rupa siyaset işlerinden uzak kalmış o- lan İtalya değildir. O bu arada bir im. paratorluk zaptetmiş ve elli devleti mağlüb etmiştir. Hem de başta İngilte- — e olmak üzere —— Onu, İngiltere ve Fransa hariç “dur. İtalya, Avrupa müvazen! esaslı bir âmil olduğuna kani e Şark garb arasındaki coğrafi vaziyetine /| Gayanarak, Fransa ve İngiltereyi mer- / kez ve cenubu şarki Avrupasr milletle rine bağlıyan yolları elinde tutmakta- dır. O, Berlinle doğrudan doğruya an- — Taşmak zamirinin tehdidi altında sesini “yükselterek — konuşacaktır. Lokarno, |— Renzerinde Fransaya verdiği temina- &e Brenner üzerinde İtalyaya da vere- cektir. Hitlere gelince, İagiltere onun va- ziyetinin uygun olduğunu / söyliyor. " Führer, ya bir nota ve yahut bir nutuk. “da Lokarnocularla / beraber. çalışmağa hazır olduğunu bildirecektir. Esasen o bir garb kombinezonunu, is- garkta ve İster garbta olsun statüko Omuhafızı devletlerin aralarında anlaş- “mak gayesiyle yapacakları bir Avrupa “topltısına tercih eder. O, yeniden ku- “rulacak bir lokarnoyu bir Avrapa - ko- “misyonunun içtimaa — çağrılmasından daha ziyade ister. Ayın 16 sına doğru Brükselde top- eğer daha örellen yapılmamışsa, Almanyayı da. İtalya için olduğu gibi Almanya / işin de, büyük diplematik muvaffakı- Avusturya tehlikesi Bu arada Avusturya, Almanya - ile İtalya arasında bir barış noktası - ola- bilecek mi ve B. Şuşnig. Musolininin tasvibi ile kabinesine birkaç nazi soka- rak bu köprüyü kurabilecek mi? Tehli- kenin hakikaten büyüklüğü böyle ha reket etmesini amirdir. Çünkü Arşidük Öjen ve Arşidük Otto, Zürihle Bal a rasında Viyana'dan gelen taraftarları ile sürat kazanmak ist kabilsiz bir vaziyetle karşılaşmak iste miyen kimseler gibi endişe verici top- dantılar yapmaktadırlar. en ve telâfisi Diğer taraftan fransızca Lö Tan ga- zetesi, Havas ajansının Berlin'den al- dığı şu haberi veriyor: İngiliz sualleri yüzünden alman ida. Fi mahfillerinde hasıl olan hiddet zail olmaktan uzaktır. Ve dünkü cuma gü- 'nü Führer'in Veymar şatosunda söyle- dü haysiyetine darbe indirildiğini eder mahiyettedir. sörler bu suallerin alman şeref ve işaret Son haftalar icinde inviliz politikasın. da eörülen değisiklik Almanyada derin tesirler yapmıştır. İvi haber alan — al- man muhabirlerinden biri olan B. Kurt von Stutterhayn, Londra'dan Berliner Karışan ve yolunu arayan Avrupa Tageblat gazetesine bir edişe ve tehli- ke sesi yükseltmektedir “İngiltereden soğuk bir hava - geli- yor, diye yazıyor, bükümet içi ve hü- kümet dışı nüfuzlu mahfiller - Alman- yayı müstakbel düşman olarak İngülte- re halkına alıştırma vazifesini üzerle- rine almışlardır. Bu propaganda, —Av- rupanın herhangi bir tarafında Alman- yanın da bulunacağı bir harbta İngil- tereyi Almanya aleyhine müdahaleye hazırlamaktadır. İngiltere, yalnız ken- di menfaati için harb etmekle kalmıya- caktır. Avrupanın herhangi da olursa olsun harb edecek alman as- kerlerinin karşılarında ingiliz ordula- nn bulunması — lâzrmde akika İngilterenin menfaati Almanyanı her- hangi bir harb zaferi temin etmesine mani olmaktır. Cünkü böyle bir zafer çok küvvetlenecek olan Al- manva araularını İngiltereye dikte e- debilecekt Resmi mahfiller milletlerarası vazi- yeti bu kadar acık olarak ifade etmi. yorlar. Rununla beraber gerek Montrö noktasın. ve verekse Cenevrede devletlerin vazi. yetlerinin. Almanvanın sulh hakkmdaki düsünelerinin zıddı bir istikamete doğ- u tebellür ettiğini söyliyorlar, DANZİG MESELESİ Gerginliğin başlangıcı ve sonrası $ temmuz 936 tarihli Sunday Times gazetesinde Wickham Steed imzasiyle yazılıyor: Dantig meselesi gene ortaya/ çıktı ve bu mesele hiç de basit değildir. Dan- zig, Lebistanın denize varacağı biricik mahreçtir ve 1924 Paris konferansındı Dr. Hatolâ Temperley'in dediği. gibi “Lehliler için buraya sahib olmak sade ekonomük bir ihtiyaç değil, bir hayat vmaemat meselesidir. Nasıl oldu da bir alman şehir ve li- manı olan Danzig şehri serbest bir li- man halinde Milletler Cemiyetinin ida- resi altına konulmuş ve Lehistana, bir şehirleri gibi Danzig, orta devirlerde oralarda ticaret maksadiyle yerleşmiş alman tacirleri tarafından — inşa olun muştu. Bu şehir, alman sınırlarına ya- kan olduğu için almanlığını bugüne kadar muhafaza etmekle beraber, 1815 de Lehistanın dördüncü paylaşılmasına kadar kendi. memleketine - sadakatle bağlı kalmıştı. 181S yılında, içindeki sakinlerin bütün istemeyişlerine rağ- men Danzig Almanyaya ilhak edildi Aradan bir asırdan fazla geçtikten ve Lehistan büyük harbı müteakip ye- 'niden kurulduktan sonra Danzig, gene sakinlerinin arzusu hilafına almanlar dan alınmış, Lehistana bir mahreç hali- ne getirilmişti Bu niçin böyle yapıldı? 1918 ilk teşrininde Almanya, Vil- #on'un on dört prensipi dahilinde bir mütareke yapmağı teklif etmişti. Bu prensiplerden bir tanesinde şöyle de- niliyordu: sakin olduğu toprak- Lehistan kurulacak, bu memlekete bir deniz mahreci temin olunacağı gibi, ekonomik, politik istik- Jali ile toprak bütünlüğü - enternasyo- 'nal bir pakt vasıtasiyle himaye edile- cektir. O zaman, mütareke şartlarından bi- isi de bu idi. Fakat Danzig ismi bun- da ayrıca zikrolunmıyordu. Fakat Paris sulh konferansında te- şekkül eden bir mütehassıslar komisyo- 'nu, Lehistana verilecek deniz mahreci- 'nin coğrafya, tarih ve ekonomi şartla- rına göre Vistül nehri yatağından ge- çerek onun ağzında bulunan / Danzig'e varmasını kararlaştırdı. Danzig, asır- larca bir Leh limanı olduğu için bu- 'nun gene ona iadesi de tabit görüldü. Bunun üzerine Lehistanın deniz mah- reci olacak olan bu şehrin serbest bir şehir halinde Lehistana verilmesi karar altına girecekti. © zamanki ingiliz başbakanı buna itiraz etti; bunun üzerine şehir, Mü- altına verilerek idaresi için milli bir asamble ve bir senato tesis edildi ve oraya ken- disi aslan İrlandalı olan B. Sir Lester, Milletler Cemiyeti yüksek komiset larak gönderildi. Danzig letler Cemiyetinin murakabesi ana : yasası, meclisin üçte iki ekseriyeti ve Millet- ler Cemiyetinin tasdiki ile vücuda ge- tirilen Danzig'in dış siyasetini yürüte- cek olan Lehistan, 1920 senesinde Dan- zig ile Milletler Cemiyetinin garantisi altında bir pakt imzaladı. Bu pakta gö- re Danzig, Milletler Cemiyetini Madesi olmaksızın, ne askeri, ne de bahri bir üs halinde kullanılamıyacak, içinde asayişin teminine eğer mahalli Polis kuvvetleri kâfi gelmiyecek olur. '$a 0 zaman Lehistan, kuvvet göndere- cekti. Herhangi bir beklenmiyen hâdi. se zuhurunda Milletler Cemiyeti yük. 'sek komiserinin doğrudan doğruya as- keri yardım için Lehistana - müracaata hakkı olacaktı. Lehistanın Timanı olduktan — sonra Danzig ticaretinde bir gelişme, bir yük- Selme kaydolunmuştur. 1913 senesinde bir Prusya Timant iken yıllık ticareti mecmuu 2,000,000 tondan - biraz - fazla idi. 1928 de ise bu'mikdar 8,615,000 to- na çıkmıştır. Eğer Danzigliler daha akılir - olsa- lardı, Baltık denizinde kendi şehirle- rinin ticaretine hiç bir yer Fekabet e. demiyecekti, Fakat 1920 yılında Lehistanlılar kı- zil ordu ile harb halinde iken Danzig- Tiler kendi limanlarına Lehistan - cep- hane ve mühimmatının çıkarılmasına muhalefet ettiler. © zaman Lehliler bu hâdiseden bü- Yük bir ders aldılar ve Danzig'in gar- bında uzanan Leh toprakları üzerinde- ki Gdinya köyünde kendileri için ayrı bir liman yapmağa başladılar. 1916 senesinde Gdinya köyünün SI6 nufusu vardı. Halbuki burası mo- dern techizata malik 50 bin nufuslu yepyeni bir şehirdir ve 1931 - yılında senelik ticareti mecmuu 5,300,000 tona baliğ olmuştur. O günden bugüne ka- dar bu mikdarın artmış olması da muhtemeldir. Gdinya'nın büyüyüp — genişlemesi Danziglilerin gözünü korkuttu. Onlar, yeni şartlar içinde ticaretlerinin dört misli arttığını tekzip etmiyorlardı. Fa- kat Lehistana aid ticaretin yüzde mıiş olacağına yüzde yüz dan hayflanıyorlardı. Almanyada Hitlerizm iş başına gel- dikten sonra Hitlerci danziglilerle Mil- letler Cemiyeti komiseri, ve Milletler Cemiyeti arasındaki temaslar daha çe- tin bir hal almağa başladı. Danzig na- olmamasın. 11 TEMMUZ 1936 CUMARTESİ zilerinin maksadı Danzig meclisi ve se« natosunda ekseriyeti ele almak ana kae nunu değiştirmek ve neticede Almanya ile birleşmekti. 1934 senesinde Hitler'le Pilsudaki ae rasında yapılan saldırmazlık paktr vax ziyeti gevşetmiş, fakat gene nazi pros Pagandası yatışmamıştı. Geçen sene yapılan seçimde naziler ekseriyeti kaybetmişlerdi;. halkm na zilere karşı olan güvensizliği artıyor. du. imdi, Hitler'in arzusu meseleyi zor la halletmek olduğu anlaşılıyor. Son zamanlardar Milletler Cemiyeti Komiserine Leipzig alman kruvazörtü zabitleri tarafından gösterilen neza- ketsizlik, mahalli nazi gazetelerinin hücumları, yerli —nazi aleyhtarlarınn Yakalanıp hapse atılması, bi zilerin öldürüldüğü Heri sürülerek ya- Pılan tehdidler, Danzigdeki nazilerin lideri Bay Forster'in Bay Hitlere ra- Por göndermesi, senato reisi Bay Grei- ger'in Cenevreye giderken Berline uğ- Tayıp temaslarda bulunması bütün bun- lar aradaki gerginliğin arttığını termektedir. takım na- göse Nazilerin nazarında Milletler Cemiyeti bir taraftan ir taraftan da Le- histan tarafından kontrol altında tutu- dan Danzig biç bir suretle serbest de- Hildi Hitler, tedbirsiz konuşmaz. İhtimal ki o, Vaymar nutkunu söylerken Prus 'yanın şarkındaki ordu kumandanı ge- neral Fon Bravhtiş'e hazır olması içim emir vermiştir. Şimdi ne olacak? Milletler - Cevaf- yetinin oradaki nüfuz ve idaresine hiç dokunulmaksızın mesele itminan veri- €i şekilde hafledilebilecek mi? İşin a Jacağı şekil, Berlin ile Varşova arasın- daki müphem ve karanlık münasebetlere bağlıdır. 1934 Leh - Alman paktından - beri alman silahlanması büyük bir hızla art- mış, Albay Bek'in gayretiyle memleke- tin Pransa ve küçük antantla olan mü- nasebetleri de daha samimi bir yola Birmiştir. Hakikatte ise, Lehistan Al- manyanın merhametine birakılmış bir yerdir. Eğer deniz mahreci İacak olursa bir tarafında Almanya, bir fen y tarafında Rusya, ne Milletler Cemiy — aan de orada vaziye- 'te hakim olabileceği şüphelidir. Danzig'in istikbalini görmek - için beklemek lâzım. Eğer Bay Htler, Dan- zig'in üçüncü Rayh'a ilhakını bir na- mus ve şeref meselesi yapacak olursa, © zaman Avrupa işlerinde yeni ve mü- yapabilecektir. him bir buhran başgösterecektir. R. PEKER'in İnkılâb Dersleri R.Peker'in Ankara ve İstanbul Üniversitelerinde verdiği özden geçirildikten sonra, ULUS Basımevince kitap halinde basılmıştır. 124 sayfa tutan eser, yalnız baskı masrafının karşılığı olarak he 'yerde ON KURUŞA satılmaktadır. 4 /KİTABI Çeviren: Nuürettin ARTAM — Şir Han doğru söyliyor. Yavru bir de- , kabiyleye gösterilmelidir. Hâlâ onu sak- Tıyacak misın? — Saklıyacağım, O, geceleyin, çıplak ve aç olarak buraya geldi. Bununla beraber, hiç korkmuyordu. Bak, benim bebeklerimden bir tanesini bir yana çekerek kendine nasıl yer yapmış. Topal kasab,şimdi onu öldürüp yemiş 'aingunga'ya kaçmış bulunacaktı. O zam: , gelip onun öcünü almak için bizim ün mağaralarımızı kasıp kavuracaklardı. nu saklıyacak mı imişim? Elbette saklıya- İ.ğî.ı rahat otur küçük kurbağa, Movgli, sana Kurbağa Movgli adını veriyorum - za- nı gelecek ve sen, Şir Han'ı onun seni av- 1 gibi avlıyacaksın. — Fakat sürümüz ne söyliyecek? dedi Cengel yasaları gayet sarihtir: bir kurt evlendiği zaman, bağlı olduğu sürüden ayrı- labilir; fakat doğan yavruları ayak üstün- de duracak hale gelince onları, biribirlerini tanıyabilsinler diye mehtablı bir gecede ay- da bir toplanan sürü meclisine getirmeğe mecburdur. Bir defa oraya götürüldükten sonra, artık, onlar, istedikleri gibi koşup oy- namakta, diledikleri karacayı öldürmekte serbest bırakılırlar. Sürünün herhangi bir büyük kurtu, bu hale gelen bir yavruyu öl- dürecek olursa hiç de mazur görülemez. Böy- le bir katilin cezası, ele geçtiği yerde öldü- rülmektir. Bir dakika düşünecek olursanız, bunun böyle yapılması lâzım geldiğini siz de görürsünüz. Baba kurt, yavruları biraz gezip yürüye- cek hale gelinceye kadar bekledi. Ondan son- ra onları, Movgli'yi ve ana kurtu elarak yüz kurt'un saklanabileceği kadar geniş kayalık bir tepede aylık toplantısım yapan sürü meclisine götürdü. Hem kuvveti, hem de kurnazlığı ile 'tün sürüye elebaşılık eden Akela adlı büyük 'tek boz kurt, bir kayanın üzerine boylu bo- yuna uzanmış oturuyordu. Aşağıda Tenk renk, çeşid çeşid, tek başına bir karacayı dürebilecek yaşlılardan tutun da üç yaşına basmış ve avlanabileceği sanılanlara kadar kırktan ziyade kurt toplanmıştı. 'Tek boz kurt, bir senedir, sürüye elebaşı- lık ediyordu. Gençliğinde iki defa tuzağa ya- kalanmış ve bir defa iyice dayak yedikten sonra ölsün diye haline bırakılmış olan bu eski kurt, insanların bütün huylarını, bütün âdetlerini biliyordu. Bu kayalıkta pek az söz söylenirdi. Yav- Tu kurtlar, analariyle babalarının yaptıkları bir çevrenin tam ortasında biribirleri üzer ne otururlar; yaşlı bir kurt gelir, onları dik- katli bir surette muayene eder, sonra sessiz adımlarla yerine dönerdi. Bazen bir ana kurt, muayenede bir yanlışlık, bir eksil olmasın diye, yavrusunu ay ışığına kaldı- rırdı. Akela kayanın üstünden bağırırdı: — Yasayı biliyorsunuz. Yasayı- biliyor- sunuz. Hey kurtlar, iyi bakınız! Meraklr analar da bu daveti lardı: — Bakınız, iyi bakmız hey kurtlar! Nihayet vakti gelince - ana kurtun boy- nundaki kıllar dimdik olduğu zaman - Baba kurt, kurbağa Movgli'yi de dairenin ortasına tekrarlar- sürdü. Yavru hem gülüyor, hem de ay ışığın- da pırıldayan çakıl taşlariyle oynıyordu. Akela, kayanın üzerinde pençeleri üzeri- 'ne yaslanan başını hiç kaldırmadan mono- 'ton bir sesle: “İyi bakınız!” diyordu. Tam bu sırada kayaların arkasından homurtulu bir kükre- me duyuldu. Şir Han bağırıyordu: — O yavru benimdir; onu bana / veriniz. Serbest kimseler, bir insan yavrusunu ne ya- pacaklar? Akela, kulaklarını dikmeğe - bile görmeden sözlerine devam ediyordu: — Hey kurtlar, iyi bakmız! serbest kim- selerin serbest kimselerden başkasından a- Tacak emirleri yoktur. İyi balımız! Derinden derine bir takım sö-ler, homur- danmalar oldu. Dört yaşlarında genç bir kurt, Şir Han'ın sualini Akela'ya tekrarladı — Serbest kimseler, bir insan yağrusu- u ne yapacaklar? Tüzum Cengel yasasının hüküm! - >> göre, bir yavru üzerinde ihtilaf çıkaca' o'nrsa onun hakkında anası ve babasından © ri en aşa- il azasının söz söyler —| lâzımdı, u var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: