13 Temmuz 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

13 Temmuz 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

13 TEMMUZ 1936 PAZARTESİ L Memle ket Posfa;ıj Aydın vilâyetinde Türkiyenin en güzel balı Aydın, (Hususi) — Toprak şartla- zmın denk, ikliminin uygun olması iti bariyle her türlü yer ürünü yetiştirm ğe kabiliyeti olan ilimizde kargan, ha- yıt, tirtil çiçeklerinin çok bol yetişme- Si arıcılığın yayılmasına yaramıştır. 935 yılt sonunda vilâyetimizde mevcud arı kovanının sayısı 16425 di. Fakat bunlar umümiyetle esi vanlardı. Bu yüzden bunlardan 1 istifade edilemiyordu. Yıllık bal istih- salâtı 50-60 bin kilo arasında Bilgisizlik ve mum güvesi deı kurtlar da arıcılığın yürümesine, ilerle- mesine çok engel oluyordu. Halbuki ev- velce bu bölgede bal panayırları kurulur, bal Ege bölgesinin ihraç mallarının ba- şında gelirdi. Vilâyetimize geldiği gün- Genberi bu. işi ele alan vâlimiz, fen - ni örnek arı kovanları yaptırdı. Bunla- rın 17 sini köylülere dağıttı, altısında “*tarım örnek bahçesinde iyi bir arı müte- hassısı olan tarım fen memuru B. Rifa- tın elinde arı yetiştirildi. Evvelki gün başta vâli ve kumandan olmak üzere memleketin bir çok aydınları ve çiftçi- deri tarım bahçesinde toplandı. Bu ko- vanlarda yetiştirilen cins ve beyaz bal- lar misafirlere gösterildi ve ikram edil- di. ü usul ağaç ve sepet ko- Bu iyi netice karşısında fikirlerini ve fen memu-) Vilinin ve tarım dayresinin fikirle- , tavukçuluk gibi köylü şehir-| Ji her eve tamim ve teşmil etmek yolun- da yürünülüyor. Şekerin ucuzlaması, — balmumunun düşmesi, bal ticaretini durdurmuşsa da bugünün ekonomik kaidesi galtmak, istihsal masrafını suretle çok sürüm elde etmektir. Fenni arıcılıkla bunun temini mümkündür. Eski kovanlar müsait senelerde 20 - 28 bin kilo bal verirdi. Fakat hiç bir yı bir kovandan 10 kilodan fazla alınma- mıştir. Halbuki fenni kovanlarlardan 40-| BöşBilat, evindeki iki kovandan “VE tarım bahçesi kovanlardan bu mik- dardan çok fazla bal almıştır. Yeni kovanların faydası istihsal ka- biliyeti hakkında propağanda gösteriş- lerine devam olunacak, meraklı şehirli derle köylülere arıcılık kursları cak, arıcılık cemiyeti kurulacak, vilâye- tin çiçek durumu ve kesafeti üzerinde incelemeler yapılacak: Meselâ Bölgemizde şimdiye kadar arılar yal- 'nız kargan ve haytı çiçeği olan mınta- kalarda bulundurulurdu. Halbuki tirfil €n iyi bal veren Bir çiçektir. Hülâsa, vilâyetimiz yakında yurdün en temiz ve €n çok balını yetiştirecektir. Göçmen evleri Vülimiz Özdemir Günday, yanında #ıtma mücadele bölgesi başkanile sıhhat, bayındırlık ve tarım direktörleri old u halde evvelki gün Söke kazasına derek Sökeye gelecek göçmenlerin yer- yetiştirilecek deştirilecekleri yerleri incelemişler ve yeniden kurulacak köy yerlerini tesbit etmişlerdir..Tesbit edilen, gelecek mu- hacirlere iklim, çkonomik, tarımsıl ve #ihhi bakımdan çok müsait olan yerler- dir. İlbaylık ve ilgili dayreler, göçmen işleriyle yakından Ve çok sıkı bir su. rette ilgilenmekte ve şimdiden gereken tedbirleri almaktadırlar. Kuyucak tüneli Geçen hafta yağan yağmurlardan Ku- yucak istasyonunun ilerisindeki Kuyu- cak tünelini doldurduğunu bildirmiştim. Tünelin açılma ameliyesine devam olun- maktadır. Halen trenler buradan aktar- ma / süretiyle ” geçmektedirler. Doğru münakalât ancak salı veya çarşamba gü- temin olunabilecektir. Dün yerinde yap-, tığım tetkikatta öğrendiklerim: “Tünelin üzerinde on metre eninde ve iki metre derinliğinde bir kanal vardır. Gelen seller bu kanalı tamamen doldür. muş ve iki tarafından taşarak istasyon tarafında tünelin dış tarafında yüz met- relik bir kısmı 3,5 metre doldurmuştur. İstasyon içinde platformlara kadar ta- mamen dolmüş hattâ platformu da kap- Jamıştır. İstasyon içindeki bütün hatlar ve makaslar kum ve taşlar altında kal- mıştır. Sel ve kumların tazyikiyle hat- tan bir çok yerleri yerinden oynamış ve kalkmıştır. Sekirinci işletme müfettiş muavini B. Hilmi ameliyat başında kalmakta gün- de üç posta amele - çalıştırılmaktadır. Her postada çalışan amele sayısı 100 den fazladır. İstasyonun ve tünelin ve tünel üze- bin lira kadar sarf olunacaktır. Kuyucak tüneli kücük - olduğundan devlet demir yollarınca - ger müteahhide verilmişti. Müteahhit hadiseden evvel tünelin yanları ve aşağı indirme ameliy yaln bitirmiş ştı. Seller mütcahhi: Karacasu kazasında yağmurlar de- Kuyucak tüneli Ankara radyosu 1230 19.30 19.50 2010 2030 2040 Plak yayımı ve Ajans haberleri Sıhi konuşma Ajans haberleri Karışık müzik İstanbul Oda musikisi (plâk) Haberler Muhtelif plaki Halk musiki Stüdyo orkestraları Son haberler Saat 22 den sonra Anadolu ajan- #ının gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. 8— 19 19.1$ a— 2030 2130 Bir radyo istasyonu Zorla işgal altına alırıdı Valansiya, 12 ÇA.A.) — Rövelverle mücehhez ve hüviyetleri bilinmeyen bir takım kimseler, dün gece saat 23 de Va Jansiya radyosu neşriyat salonuna gire- 'zek mezkür salonu adeta askerce işgal etmişler ve bu yüzden ciddi hâdiseler olmuştur. Muhafızlar, mütcarrırları püs- kürtmeğe muvaffak olmuşlardır. Radyo lar dinliyenleri tatmin için bir çok de- falar milli marşı çalmışlardır. Gece sokaklarda bir takım nümayiş- ler olmuştur. Yaralanan kmise yoktur, fakat şe- hirde büyük bir sinirlilk hüküm sür- mektedir. vam etmektedir. Bu yüzden harınanlar savrulmamaktadır. Bazı harmanlar, yağ-| murlardan bozulmuş harmanlarda denme görülmeğe başlamıştır, Soyadı iydın merkez kazasında iki temmuz tarihine kadar 79 bin küsür yurtdaş soy adı almışlardır. Bunda diğer ilçeler dahil değildi gesinde soy adı almıyanların sayısı $ bin kadar varsa da bunlar kayıtları bu. ada olüp kendileri başka yere giden! dir. ti maştır, Şöptlirkşin BİBLİYOGRAFYA M. T. A. | Maden tetkik ve arama enstitüsü yayını Memlcektimizde çıkan teknik mee- muaların en iyilerinden birisi olan 'T. A. (Maden arama ve tetkik enstit sü yayını)nın üçüncü nüshası, daha zen- gin ve daha yerli malümatla, daha düze gün ve tasnifli bir tertible, daha güzel ve manal grafiklerle - neşrolunmuştur. Bu nüshada Seyid Ömer linyit havzası- 'ma ve Mürefte/ petrol araştırmalarına dair enstitünün bu işlerle uğraşan tek- gik gruplarının bunların başka dillere tereümeleri baş- 'ta gelmektedir. “Krom ve Türki simli makale, bu madenin bütün dünya istihlâkinin 96 43 ünü veren memleket mizle yakından alâkasını etraflı bir s zette tetkik etmekte, kromun tarih ve coğrafyasını bütün “güzel noktalariyle hülâsa ettikten sonra; Cumuriyet hükü- etinin almış olduğu iktisadi tedi rin bu madenimizin satış ve çıkarılış ü- zerindeki müsbet tesirlerini açık muka- yeselerle ortaya koymaktadır. Bu maka- leleri okumakla Türkiye madenci 'üç mühim safhasında esasir ve ümidli malümat edinmiş oluyoruz. 'Türkiyenin umumi maden durumunu anlatan baş, , arkadan dünya vaziyetini de göz nüne koyarak almakta olduğumuz ted- birlerin isabetini gösterir ve madencili- imizin istikbali hakkında bize rakam. lara dayanan iyi ümidler vermiye yara- maktadır. “Fas petrol araştırmalarındanki müş- küller vesafhaları”, “İngiliz kömür o- caklarındaki kazaların sebebleri”, “Ha- beşistanın maden serveti,, gibi makale- der, geçen ayların madencilik bakrmın. dan en ilgili hâdiselerine ve muhtelif ecnebi kaynaklardan bir türk teknisye- mi görüşiyle elenen değerli tercümeler- dir. Bütün Memleketlerin geçen iki ay içindeki maden araştırma ve işletme ha- berlerini ihtiva eden kısım, mecmuaya beklenen olgunluğu vermektedir. “Kö- ü işletmemizin dört yılı, başlığ taltın- daki yazı ve dört garafik, Zonguldak havzamıza cümuüriyet hükümetimizin e- diyle gelen inkişafı işçi adedinin, direk, elektrik ve patlayıcı maddeler mikdarı- hu artmasiyle isbat etmektedir. Krom neşrettiği etüdler ve satışımızı gösteren grafik de alâkamızı gekmetkedir. Muhtelif madenlerin dün- ya piyasasındaki fiat temevvüelerini tes- bit eden diğer grafikler de çok faydalı ve güzeldir. ÇIĞIR Üçüncü cildini tamamladı “Yeni harfler devrinde çıkıp yaşayan mecmuaların en eskisi olmak şerefini kazanan Çığır mecmuası temmuz sayız ile üçüncü cildini de tamamladı. Beş seneye yakın bir zamandır. büyük bir ciddiyetle hal fikir mecmuası o- Jarak çıkan ve münevver gençlik ara- sında günden güne daha geniş bir ilgi kazanan Çığır, ilk sayısında çizdiği programdan bir parmak ayrılmamıştır. Son çıkan 30 sayılı temmuz nüsha- da, Hrfzt Oğuz Bekatanın: (Bu de gençliğine dair) - başmakalesile baş yor: Bu makalede son hâdiseler tahlil edilmiş ve türk - gençliğinin vazitest — gösterilmiştir. Bundan sonra, Dr. A. Rer fik Bekmanın: (Yeni zamanda filozo. — fi), C .Sena Ongun'un: (Ahlâkta hoşe — görmeye dair), Miraç / Katırcoğlununu — (Fizikten felsefeye), Dr. Şeref Nurie nin: (Ekonomi ve teknik), Pierre Bek — den Fikri Çiçekoğlu tarafından çevrir — len (Çocukta müzik zevkinin ilk terbl. yesi), Mustafa Şeref'in (Maksim Gor — ki), M. Ragıp Kösemihal'in: (İlmi meşe — yata dair), Dr. Ziyaettin - Fahri'nin (Bir cevaba cevab), - Hüseyin Namıli — Orkun'un: (Bir tenkid münasebetile) — başlıklı yazıları ile, Munis Faik Ozane — (Gözlerinde akşam), K. Bozkıra sanatın marşı), M. Müeyyet Bekman'ın: (Yayla) başlıklı” şürlerk vardır. Bu değerli fikir ve kültür dergisini — kutlar ve bütün okurlarımıza hararetle — tavsiye ederiz. POLİSTE- Bir işçiye motosiklet çarptı Sıhat Bakanlığı önünden geçmekte — olan 60 sayılı motosikleti idare eden ve Seüviyeti anlaşılamıyan birisi / çe 'amele Mehmede çarparak sağ ayağının — kırılmasına sebebiyet verdiğinden polig — tahkikata başlamıştır. Kendini cereyana kaptırdı. Bendderesinde Mecdinin aşçı dükkü. — ında bulaşıkçılık eden geredeli oğlu Sadık dükkânda bulunan elektrili —— Tümbasını bir yerden diğer bir yere kale — Yüksek Ziraat Enstitünlinde odac — Mustafa oğlu Ahmet, çok sarhoş oldu«. u halde, saat 24 sularında - Attıfbey, mahallesinde Ali kızı Fatma ve Altın dağ mahallesinde Mustafa kızı - Refia« nn evlerine taarruz ettiği anlaşıldığın — dan yakalanarak adliyeye verilmiştir. 100 Ç AEL AA 30 kuruştur. 1 — Hayır işlerine ve yeni çıkan kitaplara aid ilânlardan Se 15 tenzilât yapılır. 2 — Zayi ilân bedelleri maktu yüz otuz kuruştur. 3 — Tebrik, teşekkür, ev. lenme, vefat Ve katı alâka ilânlarından maktuan beş lira alınız. ABONE ŞARTLARI Müddet Dahilde Hariçte Seneliği 17 Lira 6 Aylığı 9” , 16 * Aylilı G SYA D Posta ücreti gönderilmiyen mektublara cevab verilmez. 30 Lira Tetrika: No: 108 Evlilik ve Otesi Yazan. JAK ŞARDON Türkçeye çevireni Nasuki BAYDAR Bir lamba getirdiler. Etraf aydınlanınca gözüne duvardaki aile resimleri ilişti. Bun- lar arasında Alber'in, evlendikleri sırada çı- karılmış bir resmi vardı. Bert ona bakarak: “Bu fotoğrafa hiç ben- zedi mi 02" diye, vaktiyle kendisini hep te- siri altında tutan, şimdi tahayyülü bile güç olan bu resmi seyretti. “Bu resim hiç hoşu- ma gitmiyor. Yüz güzel, fakat boş, ruhsuz. sansız. Bu onun gençlik siması idi. İkimiz de ozamanlar gençtik. Beraberce yaşama- mıştık. Birlikte yaşamak ne büyi dir! İnsan biribirine açılmadan, bi Tenmeden önce ne mücadelelere girişir, ne göz yaşları döker, biribirini nasıl istihfaf eder! beni sevmediğini, benden kaçtığını sandım... biliyorum ki şimdi elinden geldiği kadar beni seviyor. Zavallı adamcağız, din- yok ki Bir araba sesi duyarak kalktı ve karşısın- da kocası duruyormuş gibi, resmine hitab e- derek: “Bu kadar aşk ve bu kadar ıstırab se- ni bir parçacık tanrmak için miydi?” dedi. Bert, Madam Grasen'in evine gitmek ü- zere giyinirken: “Onunla konuşucum... kal: bini yaralamaksızın yavaş yavaş kendimi ondan kurtarırım. Yolda beraber yürürüz. Yü- rürken de konuşuruz.” diyordu. Ne söyleye- ceğini pek düşünmiyordu, fakat lâzımgelen kelimeleri bulacağını hissediyordu. Birkaç saat sonra Madam Grasen'den çı- kıp Madam Şoran'a kısa bir ziyarette bulun- du ve Andre'den eve kadar kendisine refa- kat etmesini rica etti. Klozi'lerin bahçesini geçer geçmez: — Andre, dedi, bu son günleri unutmak lâzım. Eskisi gibi sadece iki dost olmamız lâzım. Bert daha ağzını açmadan Andre onun, bugün büsbütün değişmiş olduğunu anla: mıştı; istihza ve kinle düşünüyordu: “Aca- ip, soğuk, aşkın ne olduğunu anlamaktan aciz bir kadın! Maz'ın hakkı var: hissiz ka- dınların her hallerinde, zekâlarında bile is- tikrar yek... heveslerine bağlı ve insanı ü- midsizliğe düşürecek kadar kalbsiz şeyler. vaktimi boşuna sarfettim.” Bir taraftan le düşünüyor ve diğer taraftan da kendini artık çalışmağa vermeği zihninden - geçiri- yordu. Bert, Andre'nin kendi hakkında hayran- lık ve hattâ biraz aşıkça bazı hisler muhafa- ni arzu ederdi. Fakat hal'ndeki so- Tek, veda için gidip onu bul- Muş olduğunu unuttu ve müteessirmiş gibi bir tavur takmarak, yeisli bir sesle — Size bunları söylemem için nasıl zah- met çektiğimi bilemezsiniz, dedi, fakat vazi- fem bu. Andre Maz'ın: “Kadın mi? Ne hayal in- kisarıdır 01...” dediğini düsünüyotdn. Fakat bir cevab vermek lâzımgeldiği icin — Vaziyetinizi kavrıyorum, dedi — Beni unutunuz — Hayır, Biribirine hitab etmeden, sessiz, yürü- düler. Bert sorduz. — Paris'e dönünce gelip beni görürsünüz, değil mi? — Evet. Demir kapımın önünde durdular. Bert, gözleri hulyalı, gülümsiyerek, An- dre'nin elini sıktı: — Allaha ısmarladık. Bert odasma doğru hızlı hızlı. yürürkeni kendi kendine: “Ne alçaklık,” diyordu, “kalie bece, o sefil kendinibeğenmişliğe uyarak, gözlerimle, susuşumla, sesimle bu yalancı rolünü oynadım, bu bayağılığa kalbimi ve bütün meveudiyetimi karıştırdım. Aynanın önünde durdu ve gözlerinin içi- ne bakarak: “Evet, bunları yapan hep sen- sin!” dedi. ç Başından şapkasını koparırcasına çıkar- dı, düğmelerini cözerek elbisesini, kirlenmiş bir şey gibi, ayaklarının dibine düşürdü ve oturup ayakkaplarını çıkardı. ve sonra, bu karmakarışıklık arasında, yarı cımlak, vor« gün, işsiz, maksadsız dolaşmağa basladı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: