14 Temmuz 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

14 Temmuz 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA 4 Kanton-Nankin ve Japonya Biribirine tıkı surette bağlı iki hâ- dise, bugünlerde zi tekrar U- zak-şark üzerine çekmektedir. -Japon- 'yanın Çin hulül hareketi Arttıkça generallerin rekabeti bir taraf. tan japon aleyhtarlığı hareketi diğ taraftan kuvvetlerini artırmaktadır. Japon ordusu, şimali Çinde bızlı te- ler elde etmiş ve şimdiden kendi litikasını Hopei - Şahar vilayetlerin. deki generallere dikte etmeğe bile baş- Jamıştır. Bu vaziyet karşısında büsbü. #ün alevlenen japon aleyhtarlığı Çinde daha ziyade genişlemetkedir. — Halk Nankin merkezi hükümetinden müstev Tiye karşe silahlr müdafaa yapılmasını istiyor. Japon aleyhtarlığı hareketini idare eden politika merkezi, Nankin ile Kanton arasında dahili bir harbmn pat. Jak vermesine sebeb olabilir. 'Nankin ile Kanton arasında mevcud anlaşmazlık, general Şan Kay şek il general Şen Şeytang arasındaki. reka- Bet yüzünden körüklenmektedir. (Nankin) in dlk hükümet şefi ken- disine rakib bir Kanton hükümetinin kuruluşunu daha ilk günlerde hoş gör memişti. Kanton hükümetini kuran ge- neral Hu - Hau - Min'in ölümünden sonra bu hükümetin mirasına - gene- ral Şen - Şi Tang kondu. General Şen - Şi - Tang, idareyi eti- ne alır almaz japonlarla harb etmek fikrini açıktan — açığa ortaya attı. Ve böylece Japonya ve Nankin aleyhtartı rının hepsini kendi / tarafına / topladı. Bu sırada. bir şayia. çıktı. Şan - kay - Şek'in, Kanton siyasi meclisini ilga ede- ceğinden bahsedildi. Bu şayia, esasen mevcud ihtilaf ateşini büsbütün artır. dr, Nankin hükümeti böyle bir tasav. varu olmadığını hemen ilan etmek mec- buriyetinde kaldı. Cünkü herhangi bir dahili harb, japon ihtirasınr derhal ha- ekete geçirmeğe vesile olabilirdi. Ne- tice, temmuzda toplanacak olan - (Ko- mintag) ı dış sryasa hakkında verece- (i karara birakıldığı ilan edildi, aynı, zamanda Kantonun yüksek memurları. ın tayin işinde Nankinin bir imtiyazı olmadığı da bildirildi. Bu suretle ve hiç değilse şimdilik dahili bir harbın ö ü alındı.. Galeyanda olan kamoy mü- vakkaten teskin edilmiş oldu. Asıl mesele, Japonyanın Çinde yap- tağı ve gittikçe artan hulülün önüne geçmektir. Şimali Çinde japon garnizonları mü- temadiyen kuvvetlendirilmektedir. Bu, Japonya ile Çin arasında Bokserlerin fayanından sonra imzalanmış 1901 mu- ahedenamesine muhaliftir. Japonya, bu uahedeyi bozarken sadece garnizonla- Tanr küvvetlendirmekle kalmıyacağına. daha ileriye gideceğe benziyor. Bu va- ziyet karşısında İngiltere ile Amerika, Şimali Çin'in günün birinde Mançuri. hin Akıbetine uğramasından - endişeye düşüyorlar. Filhakika 1935 yılındanbe- Ti Japon matbuatı Şimali Çin'in iktısar di vaziyeti ile Japonyanın çok yakın. dan alâkalanmasını gereklendiren &e- bebleri yazmaktadırlar, Bu - sebebler üzerindeki yalnız iktisadi değil, aynı samanda si- yasidir de. 18 Temmuz. 1935 de Bay Vaşyo, Traus Parifik dergisinde şöyle yazıyor- dü: “Mançuri hâdisesi olduktan sonra- ki ilk günlerde bu memleketin iktrsadi imkânları etrafında ortaya / çıkan hu dudsuz ümidleri hatırlıyalım. Şüphesiz Mançuri, japon — iktısadi- yatı ürerinde iyi bir tesir yapmıştır. Fakat Mançuri, Japonyanın ihtiyacı ol- duğu pamuk ve yünü temin etmekten uzaktır ve etmesine de imkân yoktur. Mademki Japonyanın pamuğa - ve yüne ihtiyaer vardır ve bunlar Mançı ride yoktur, © halde Japonya bu ihti- yaçlarını Çin'den bizzat temin edecek- tir. Pamuğu Şan - Tug ve Hopey'den, yünü de Şahor ve Şauri vilayetlerinde bulacaktır. Japonya, Çin üzerindeki hulâl hare- ketlerinin sebeblerinin bunlar oldı nu tabil açıktan açığa söyliyecek d Zevahiri kurtarmak için işi politika o- yununü dökecek, Mançuri ve Mongoli- de yaptığı gibi (iktısadi biok) dan bah- sedecektir .Netekim © zaman da bu (ik- tısadi blok) fikrini askerf işgal fiili takib etmişti. Anlaşılıyor ki pamuk ve yün ihtiya- ct Japonyanın gözlerini Çin'in en müm- bit ve zengin dört vilayeti üzerine dik- tirmiştir. Bunların elde edilmesi Ja- ponyaya (Yang - Çe) ye kadar uzanan 100 milyon nufuslu bir toprak temin e- decektir. Japon bulülü Çi 'de 1935 yılından. beri durmadan devam etti. Japon ordu- ları (Şahar) ve (Hopey) e girerek "ik- ettiler. Generaflerin ihaneti karşısında halk Japonya aleyhine ayaklandı. Bu- 'nun tüzerine Japonya bu gibi hallerde ekseriya tatbik edilen usule başvurdu. Buralara muhtariyet vereceğini ilan et- ti. Bu suretle Sun - Şe - Yuar, Hopey- Meşaha - siyasi meclisini, In - Ju - Gen'de Şarki Hopey'de komünist a- deyhtarı muhtar meelisini kurdular. Bu meclislerdeki japon müşavirler Şimali Çin'in parçalanması gayesini - Japonya müenfaatine hazırlamak - vazifesini aldı. lar. mdiki vaziyet budur. Bu 1 Çin ne yapacak? muş ise şimdiden sonra olacaklar için de onu yapacak: Protesto edecek. Siyasi vahdetten mahrum, dahili mücadeleler. le taksime uğramış bir memleketin ise yapacağı bundan başka ne olabilir? Şimali Çin'de japon kaçakçılığının günden güne artması da mühim bir me- sele ortaya koymaktadır. Filhakika geçen ağustos ayına ka- dar bu havalide kaçakçılık hemen pek az bir nisbette idi. Hafbuki - Japonya buralara göz diktikten sonra yani 1 a- ğustos 1935 den 31 marta kadar Tien Trin ve Şinvangtao gümrükleri varidat- Jarından 14 milyon dolar ziyan etmi, lerdir. Buralarda gümrük kaçaj olarak ipek sigara kâğıdı ve şekerdir. Çin gümrük- lerinin bu ziyanı gittikçe ve tehlikeli idhal edilen japon mallarr sunt bir yükselişle artmaktadır. Mayıs ayn- danberi gündelik zarar 400,000 dolardır. Yapılar hesablara göre şimdiki bal- 'de umumi zarar bütün gümrük varida: tınm yüzde ellisi nisbetindedir. Halbuki gümrük varidatı, İngiltere ve Amerikanın Çine verdikleri borç pa- ranın karşılığı idi. Binaenaleyh Şimalt Çin'in vaziyeti yalnız Çin'i değil, pa- Talarının batması temiyen İngilte- endişeye düşür- İşte Uzak Şarkta Japonya - Nankin 've Kanton vaziyeti, daha doğrusu Ja- ponya - Şimalf Çin meselesinin bugün. b beli ÜçEvrepe Nouvelle) Danzig Danzig senatosu Nazi Başkanı” B. Artur Greiser'le bir görüşme yapan “Pari - Suar” Danzig muhabiri 8 tem- muz tarihinde gazetesine yazıyor: B. Greiser, B. Hitelrin geniş çerçe- veli büyük boy resminin önünde, ma- Sasının başında sakin, emin oturuyor. dü. Dolambaçiı ” yollardan — gitmeden doğrudan doğruya sordum: — Şimdi ne yapacaksınız B. Grei- sert B. Greiser omuzlarını silkerek şu cevabr verdi: — Her ne olursa olsun, Danzigin, kendi. dahili işlerini alâkalandıran her hususta artık Milletler cemiyeti ile hiç bir ilgisi kalmamıştır. Biz, Milletler ce- miyetinin garantisi altında olan “statü,, yü değiştirmek gayesinde - değiliz. zim yüksek komisere karşı aldığımız vaziyet sırf onun şabsına matuftur. O, meselesi mütemadiyen karışıklıklar ve ihtilâflar çıkarmakla meşguldür. Yabancı millet- lerle olan ” münasebetlerimizde hiç bir değişiklik yapmıyacağız. Biz, — Alman- yaya dönmeği tasarlamadığımız gibi herhangi bir hükümet darbesi de hazır. Tamıyoru. Biz, şimdiki halde serbest bir şehir olarak kalacağız. Fakat tam manâsiyle 've evimizde kendimiz hâkim kalmak şar- tile birşehir. Yüksek komiser B. Lestere, vaziyete güvenerek kendi arzularını bi ze zorla kabul ettirmesine müsaade et- mmiyeceğiz. Dahili işlerimizi alâkadar e- den cihetler de onun mevcudiyetini bil- memezlikten geleceğiz. O, Danzigde ka- dabilir. Fakat her türlü münasebetten tecrid edilmiş, karantineye tâbi - tutu- muş bir vaziyette olarak... Eğer B. Lester bana muhalif parti- lerin şikâyetlerinden bahsedecek olursa Habeşistanda karşılaştıkları “Hususi bir muhabirden,, kaydile Pa- vi Suar gazetesine B temmuz tarihinde Cibutiden yazılıyor; “Birkaç gündenberi Somaliye gelen yolcular Habeşistandaki - vaziyet hak: kında birçok haberler getirdiler. Dağı- nık; kontrolsuz, birbirini nakzeder ma- hiyette olan bu haberlerin ancak umumi havasına ehemiyet vermek icab eder. Bu havaya bakılırsa italyanlar elde et tikleri bütün mevkilerde küvvetli ola- tak yerleşmiş bulunuyorlar. Buna rağ- 'men memleketin bir çok yerleri (de âsi- lerin teskini işi yağmur mevsminin bas- tırması yüründen güçleşmiştir. Adisa- baba kapılarr önünde bile çete harbları olmaktadır. Buna hiç de hayret edilme- melidir. Müstemlike zaferleri, ne kadar mükemmel ve düzgün hazırlanmış olur. Jarsa olsunlar, öyle bir kaç muntazam harpla elde edilemezler. Marakeş örne- Üi bunu bize açık olarak gösterir. İtal- yanın Habeşistanda bazı ciddi güçlük- lerle karşılaşacağı muhakkaktır. Bu güç- düklerden, italyanlar üzerine hattâ, ta- arruza geçebilecek şekilde tanzim edil- miş bir ordu neticesi çıkarmak — doğru olmaz. Hayır.. Bugünür vaziyeti, gök yüzünü sulu sise boğarak tayyarelerin hareketini körleten, otomobilleri çamu- ra saplayan büyük yağmurlar mevsimi- min fırsat verdiği bazı tektük ve kanlı çarpışmalardan ibarettir. Bu çarpışmala- rın en ehemiyetliri (Cimma) bölgesinde, Adisababanın cenubu garbisinde olanı- dur. İçlerinde yüksek rütbeli zabitler de bulunan italyan tayyarecileri habeşliler tarafından pusuya düşürülerek öldürül- müşlerdir. Bu saate kadar bu hâdiseyi tekzib veya teyid eden bir haber elde etmek kabil olamadı. Şayialara göre tayyareciler Adisaba- badan geçen pazar çıkmışlar. Cimma bölgesinde yeni bir hava meydanı ara- yacaklarmış. Boş zannettiği bir yere inmişler ve iner inmez de çok mikdar- da habeşliler tarafından kuşatılarak öldürülmüşlerdir. Cimma'dan habeş payitahsına gelen yolcu kervanlarının gelmesinin arkası kesilmiş, tek tük gelebilenler buradaki habeş kuvvetlerinin başında Ras Kassa. 'nın oğlu olduğunu söylüyorlar. ————Oİı 'ben de ona Cenevredeki beyanatımı ha- frlatırım. Eğer milletler cemiyeti iki paralık itirazlar için bizi tekrar cevab vermeye çağıracak olursa bu davete (-. cabet etmiyeceğiz. B. Greiser bu sözleri tam bir emni- yet ve itimadla söylüyordu. Çünkü B. Hitlerin arkasında olduğunu biliyordu. Sokakta, taraftarlarının “Hayl - Ya- ga1" sesleri yükseliyordu. B. Greiser'in Danzig dönüşü zafer gösterilerine sebeb oldu. B. Lesteri ise karşılamağa kimse gelmedi ve o, etrafı soğuk bir düşmanlık havası ile sarılmış olan büyük komiserlik binasmma sessizce girdi. 14 TEMMUZ 1936 SALI italyanların güçlükler Bunlar Adisababanın 40 kilometre uzağında şehre gelen yolu tutmuşlar. Askerleri çokmuş. Silâhları mükemmel- miş-. Hattâ mitralyözleri bile varmış. Geçen gün bir. yerli — italyan kus mandanına bir mektup getirdi. Bu mek tupta filan gün falan saatte falan yerde 'on habeşlinin teslim olacağı yazılıye Zay £ bir piyâde kolu ile randevu yeri- n italyanları 400 tüfek birden karşıladı. Ve hepsi de öldüyüldüler. Hat tâ ölüleri bile parçalandı. Adis-Alem'de bir yol birdenbire ha- vaya uçüruluyor. Gece yarısı yatlatılan dinamitle paytahtın zengin bir bölge ile olan irtibatı düği kesiliyor. Hâdisenin ol- yere bir motörlü italyan bölüğü sevkediliyör. İtalyanları yaylım ateşi karşılıyor. Çarpışma yerinde bir çok ölü kalıyor. Ağır yaralılardan ellisi Me 'nelik hastanesine götürülüyor. Bu vaka boş düşüncelere yer aç- muştır. Habeşliler fenni surette dinamit le yol atmasını bilmezler. Bu ve buna ben zer suikasdlerde kulaktan kulağa yaban ct parmağı sezildiği söyleniyor vebazı klâsik isimler fısıldanıyor. Bu isimler arasında öldüğüne - inanılmak istenmi- yen meşhür. (Lavrens) ve Harlemin “Siyah kartal,ın adları da vardır. Bun- dardan başka gübalr Del Valle'den de bahsediliyor. Gizli maksadlarla Habe- şistana gelmiş ve ortadan birdenbire kaybolmuş olan bu adama - imparator tarafından esrarengiz bir vazife veri diği söyleniyor. Sidam civarında gi düğünden bahsediliyor. Adis-Alem yo- dunun uçurülması işinde Del Valle'nin parmağını sezenler de vardı Şimdi bu yolun etrafında motosil Tetli italyan kuvvetleri durmadan tar: sud ediyorlar. Birçok yerlere kum tor- balarından istihkâmlar yapılmıştır. G ce bol elektrik ışığı yol boyunu sabaha kadar aydınlatıyor. Fransız komünistleri İşçileri grevden vaz — geçmeğe çağırıyorlar Paris, 13 (A.A.) — Komünist parti- Si umumi sekreteri B. Moris Thorez, 'dün komünistlerin Buffalo stadyomun- daki festivallerinde bir nutuk söyliye - grevi bırakmağa teşvik et- miştir. Mumaileyli demiştir kâr * — İşçi sınıfı, memleketin saadet ve refahi şartı olarak onun sükün ve birliğine muhtaç olduğunu takdir eder. Bu sebebten dolayı grevlerin devam et- mesinin ve fabrikaların yeniden - işgal edilmelerinin düşmanlarımızın emelle- rine hizmet edeceğini söylediğimiz za- man bizi dinler.” B. Thorez'in bu beyanatı, B. Salen - gro'nun hükümetin fabrikaların yeni - den işgal edilmelerine engel olmağa ka- rar vermiş olduğu suretinde senatodu - ki beyanatının mantıki bir neticesidir. NE g CENGEL KiTABİ Yazan; Rudyard KİPLİNG. Çeviren: Nurettin ARTAM Şir Han, onlara arada sırada dalkavukluk da eder, bu kadar genç ve kuvvetli avcıların ölüm halinde bir kurt ve bir insan yavrusu tarafından idare edilmeğe katlandıklarına hayret ettiğini söyler ve derdi ki: — Toplantılarda onun gözlerine bakamı- yormuşsunuz; bana öyle söyliyorlar. Bunun üzerine genç kurtlar homurdanır, gürültü ederlerdi. Her yerde kulağı ve gözü olan Baghira, bunu da duyup öğrenmişti. Birkaç defa Movgli'ye Şir Han'ın günün birinde kendisi- ni öldürmek istediğini uzun uzun anlattı. Movgli gülerek şu cevabı verdi: — Sürü var, sen varsın; sonra bir hayli tenbel olmakla beraber Balu var, icab ederse benim için birkaç yumruk atar. Ne için kor- kayım? Pek sıcak bir gündü; Baghira'ya şimdiye kadar duymuş olduğu şeylerden doğma ye- ni öldürmek isteyeceğini uzun uzun anlattı. sine kirpi İkki söylemişti. Cenkel'in en kuy- 'tu bir yerine gitmişlerdi; Movgli başını Baghira'nın güzel siyah derisine yaslamıştı. Pars, çocuğa dedi ki: Küçük kardeş, Şir Han'ın sana düş- man olduğunu kaç defa söyledim? Sayı saymasını bilmiyen Movgli cevab verdi:; — Çok, şu avucumdaki fındıklar kadar çok. Fakat ne çıkar? Şir Han'ın da papağa- nı Mas gibi kuyruğu uzun, sesi yüksek, Uy- kum var Baghira. — Fakat şimdi uykunun sırası değil. Ben biliyorum, Balu biliyor; bütün sürü biliyor; hattâ abdal geyik bile biliyor. Tabaki sana da söylemiş olacaktır. — Hayhay, dedi. Movgli, çok olmadı, bir gün Tabaki bana, benim palamut koparma- sını bile beceremiyen çıplak bir insan yavru- su olduğumu kaba kaba söyledi. Fakat bet Tabaki'yi kuyruğundan yakaladığım gibi havaya kaldırdım ve hurma ağacının karşı- sında iki defa sallıyarak kendisine haddi bildirdim. — Bu akılsızlık olmuş. Her ne kadar Ta- baki fitnecinin biri ise de o, sana, seni ya- kından ilgilendirecek bazı şeylerden de bah- setmiştir. Gözlerini aç, küçük kardeş. Şir Han, seni Cengel'de öldürmeğe cesaret ede- mez. Fakat Akela pek ihtiyarladı; yakında kendi karacasını bile öldüremiyecek. Ondan sonra artık onun elebaşılığı paydos. Sürüye ilk geldiğin zaman seni gözden geçirmiş o- lan kurtlar da, artık, kocadılar. Genç kurt- lar ise, Şir Han'ın kendilerine öğrettiği gibi, bir insan yavrusunun bir kurt sürüsünde ye- ri olamıyacağı düşüncesindedirler. Az bir za- man içinde büyüyüp adam olacaksın. Movgli dedi ki — Kardeşleriyle beraber konuşmayan bir adam, kaç para eder? Ben Cengel'de doğ- dum. Cengel yasasına boyun eğdim. Bizim- kileçden bir tek kurt yoktur ki tabanından diken çıkarmış olmıyayım. Hiç şüphesiz, onlar benim kardeşlerimdir. Baghira, boylu boyunca uzandı, gözleri- ni yarı kapadı — Kücük kardeş, dedi, çenemin altını elinle yokla, Movgli, kuvvetli esmer elini kaldırdı ve Bağhira'nın ipekli çenesinin altında, üzeri- ni parlak tüyler örten kuvvetli adalelerinin arasında gizli çıplak bir nokta buldu. — Orman içinde hiç kimse, ben Baghira- nın böyle bir işaret, bir tasma işareti taşıdı- ğamı bilmez. Küçük kardeşim, ben insanlar arasında doğdum ve anam insanlar arasında öldü, Udeypor'daki kıral sarayının kafesle- rinde. Bundan ötürüdür ki sen ufacık çıplak bir yavru iken senin değerini sürü meclisine ben ödemiştim. Evet, ben de insanlar arasında doğ. dum. Cengel'i asla görmemiştim. Onlar be- ni kalın demir parmaklıkların arkasından beslerlerdi. Nihayet bir gece hissettim ki ben Parş Bağhira'yım ve insanların oyunca- ğı değilim, abdalca vurulmuş kilidi bir vu- Tuşta kırdım ve fırlayıp buraya geldim. İn- sanların yolarını da öğrendiğim gibi Han'dan daha korkunç olmuştum - Cengel'- de, öyle değil mi? Movgli: — Evte, dedi, Movgli'den başka herkes senden korkar. (Sonu var

Bu sayıdan diğer sayfalar: