19 Ocak 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

19 Ocak 1937 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— ı e O Z ULUS Z _C_ıînubr Melîtybları_ insanlar ve yemekler Macar “müzi- kkal folklor, mü - tehassısı Bartok, kadar dolaşarak 100 ayrı — şarkı toplamış. Bu / ba garısını, Pester verdiği bir mülâ. katta azımsıyor. Ve ilâve / ediyor nozlu soğan, erijinallerine pek yakın kalmış olan- Jart vardır. Hattü bunlarla en eski macar melodileri ara- #ındaki ilişiği tesbit etmek — kabildi Memleketin birçok el değmemiş insan 've tabiat kümeleri gibi cenub da türk Bartok'unu bekliyor. İki haftada 100 melodiyi azımsa - mak ne demek? Demek ki, Bartok, geç Glsa ve türk olsa, Anadolu'nun her han- Bi bir semtinde günde 100 melodi top- Jıyacaktır. Ben cenub'ta bir adamla - tanıştım. Adananın kurtuluş destanı ve / yürük. lerin âdetleri hakkında, bir kütüphane kadar zengin malümatı var. Anlattığı zaman, metinde bir kelimeyi oynata - mazsınız. Halk hakkında - bildiklerini © kadar halk görüşü ve balk — ağziyle hafızasına almış. Bu adam, Coşkun Güven'dir. Ferid Celâl Güven'in ortan- ca kardeşi. Fakat Cenub'tan şimale ba- kınca, Ferid Celâl, Coşkun'un büyük kardeşi kalıyor. Adana, Coşkunsuz o kadar eksikli, Coşkun, Adana'nın o ka- der öz mahsulüdür. Bu Coşkun, cemub'ta kendi kendi - 'ne yetişmiş, kendi kendine gelişmiştir. Kendisi mükemmel bir fotoğrafçı, ama- törce alınınca, iyi bir heykeltraş - ve, dediğim gibi, birinci derecede bir fol- klorcudur. Yalnız, bildiklerini, yazmak için değil de anlatmak için öğrendiği için, Coşkun'u plâğa almaktan — başka bir çare göremedim. Tıpkt Bartokun yürükleri dinleyip plâğa —alması gibi, Coşkun'u da dinleyip plâğa almak 14 - zımdır. Bu yapılabilirse bütün - cenub folklorunu bir iki sene içinde — tesbit etmek kabildir: önce Coşkun'a toplat- malı, arkasından Coşkunu borunun içi- e söyletmeli, Coşkun'da — cenub'un — meyvalarma verdiği lezzet, insana geçmiştir. Canlı- Jik ve neşe, keza, Coşkun'un bulundu. u bir mecliste, gönül ferahlığı ve kah- kaha asıldır. Bazan, anlattığı hikâye- der, cenub'un yemekleri kadar baharlır ve piyazlıdır. Tıpkı bizlere yerdirdiği kebablar ve “lüm cim" ler gibi. Anla - tayım: Coşkun, Adana'nın en meşhur ke - Babçısına, bizler için bir kebab smar - dadı. Bu kebabcı, kebabın €n iyisi kızdırılırsa hazırlarmış. “Olmadı, - bir geye benzemedi..” diyip ve biraz da ha- fif tertib küfür basılıp karşıdaki ke - babçıya gitmek lâzımmış. O zaman, dükkânına sadık kalanların önüne, ha Kiki “cennet taamı” nı çıkarırmış.. O bize bunu anlatıncaya kadar, ke- Bab gelmişti. Lenger kadar büyük - bir tabağın içinde doğruklama ve / kırmızı biber içirilmiş pideler. Bunların altında bu- Hularında türlü bahar kokuları uçuşan, canlı diyebileceğim çünkü o derece mi- de ile gözü açlığın kemendine alan köfteler. Bunların yanında somaklı s0- iğan, somaksız fakat maydanozlu soğan, kırmızı turp, yığınla tere. Ayrı bir ta- Bakta ortalarından kesilmiş turunçlar ve bir kâse de, şalgam suyu. Her biri bir deveyi yere serecek bu giddetli nesnelerin bepsi bir araya ge- dince, aç adamda zalim bir iştah uya- uyor ve göz, önünde duran bu renkli ve kokulu tabağa, bir tabloya bakar gi- bi bakıyor. Ülserli mideye yahud - çıtkırıldım bir konak terbiyesine kurban olmamış olmak şartiyle. Besbelli bir şey ki, bu “cenub kebabı” nın göz ve mide ile zevkine varabilmek için, insanın, halk Lenger kadar bi doğruklama ve kırmızı biber deler. Bunların altında bi bahar kokuları uçuşan, ğim çünkü o derece mide ile gi kemendine alan köfteler. da somaklı soğan, somaksız fakat mayda- Vergiler ve ik bir tabağın içirilmiş pi- canlı açlığın Bunların yanın- kırmızı turp, yığınla — tere. Ayrı bir tabakta, ortalarından kesilmiş tu- runçlar ve bir tasa da şalgam suyu. Her biri bir deveyi yere serecek bu şiddetli nesnelerin hepsi bir araya gelince... YAZAN —— BURHAN BELGE ile ve balk yemeği ile alâkasını kes « memiş, meselâ sarımsağa ve pastırma. 'ya küsmemiş olması lâzım. Coşkun sıvandı vez — Bu böyle yenir, dedi. Eliyle bir pide parçasını ortasın - dan böldü ve bir köfteyi göbeğine yar 'tırdı. Üzerine somaklı soğan, mayda- nozlu soğan koydu ve bunların üzerine bir tutam tere bastırdı. Sonra, bir ya- Tam turuncün yarısını sikti ve, ağrına attı. Ağzında, lokmayı mağlüb ettikten #onra bir kaşık şalgam suyu içti. Anla- tıyordu: bu baharları ve soğanları haz- #eetmek için, bu şalçam suyundan mek ve turunçlarla, lokmaya iyice Jamak lazımmış. Coşkun'u taklid etmeğe - başladık. Fakat daha önce, ikişer Karahisar 16 marladık. Yemek, son derece lezzetli idi Yemek bittikten sonra, Coşkun : — Hani alafrangada “bol” diyorlar. İşte o, budur, dedi ve ağını bir. ya Tım turunç ellerini de diğer yarım tu- runç ile iyice ovaladı. — Şimdi, dedi, ağzınızı ve eli sabunla yıkayabilirsiniz. Ama daha ön. Ge, turunçla silmek Jâzımdır. - Yoksa Mis sabunu bile bizim Silo'nun yaptığı kebabın kokusunu çıkaramaz. Akşama kadar, midelerimiz, Cop> kun'un sert imtihanını arızasız atlat - mıştı. Bu Mucizeyi turunç ile şalgam Suyu ve tereye mi yoksa Kızılay'ın eş- fiz maden suyuna mı borçlu idik, tes Biti kabil olmadı. KLAZA iç | HABERLERİMİ İZ Üniversite kayakçıları İstanbul, 18 (Telefonla) — Üniversiteli kayakçı Otuz sömestir. tatilini geçirmek üzere Uludağa gideceklerdir. B. Hanses öldü İstanbul, 18 (Telefonla) — İstanbul tramvay şirketi rektörü Bay tedavi için gittiği Viyanac dair haber geldi Hanses'in öldüğüne B. Veye istifa etti İstanbal, 18 ÇTelefonle) — Tram- vey we SkirlER a Hare mecibl balal'ey Veya Bülle e. Mersin Valisi şehrimizde Mersin vâlisi B. Rükneddin ve li- man şirketi müdürü B. Mansur, vilâyet ve liman işleri hakkında aid oldukları bakanlıklarla temas etmek üzere şehri- mize gelmişlerdir. “Lâmcim” e gelince, bunun adını ben koydum. Asıl ismi, “lahmülâcin” dir. Bu da şekil itibariyle, bizim tatlı 've cevizli olarak yediğimiz yassı ka- dayif'e benziyor. Yuvarlak hamur işi - 'nin üzerine türlü baharlarla / işlenmiş kıyma döküyorlar ve bunlar da ele alı- 'mıyor, sıgara sarar gibi bükülüyor ve, erbabı tarafından bir lokmada, biz gi- biler tarafından ise iki üç lokmada ye- niyor. Turunç ile şalgam suyu ve tere, “lâm cim,, ziyafetinin de esaslı şarte darındandar. Coşkun bize bu “lâm cim” ziyafeti- ni evinde vermiş ve kendisi ile su katıl- mamış bir türk kazı olan karısını sof- raya oturmaktan menetmişti. -Hizmet edecek adamları olduğu halde, bizlere, karı ile koca hizmet ediyor fakat ha - kikatte, bizler için bir muharebe kadar getin olan bu ziyafet işinde, her biri- mizi ayrı ayrı idare ediyordu. Arada bir, bir yudum türk şarabına, Coşkun- 'un güzel nüktelerinden birini katıyor- dük. O zaten, bütün halk çocukları sıkılgandır. Ancak, — karşısındakinin kalb yolunu ardına kadar açık görürse Muallimler arasında nakil yapılmıyacak Maarif Vekâleti ilk tedrisat umum müdürlüğü maarif müdürlüklerine bir emir göndererek derslerin muhafaza için bundan böyle muallim. ler arasında nakil ve becayiş yapılma- ması lüzumunu bildirmiştir. intizamını Türkiye - Holanda ticaret anlaşması Dün öğleden sonra İktisad bakanlı- #ında Holanda icaret heyeti ile konüş- malara devam edilmişt Süt tozu ihracatı Sütçülüğü himaye ketlerin fai bil süt tozu ve hu'üsasının - ihracına müsaade olunarak bedelleri — olan dö- faizi ve dividantlara mahsup edilmesine müsaade edileceği — haber verilmektedir. maksadiyle gir- e dividantlarına muka- ——— ——— zengin şahsiyetini onun keyfine — kul eder. Yoksa ağzını bile açmaz ve karşı- sındakinin ukalalığını anlarsa, homur- danarak çıkıp gider. Fakat Coşkun, bir açılabildi mi, o zaman, kendi adınm adamı olur ve size cenub'un - tabiatını anlamak bahsinde eşsiz bir yardımda bulunduğu gibi cenublu insan'ın da mizact ve değeri hakkında tam bir fi- kir verir. Coşkun'un bir karısı, iki biribirin. den gürel bebeği, bir fotoğraf makine- si ve bir de heykel atölyesi var. Fakat bunların haricinde zengin bir gönlü ve büdeli gönlü bizim Yunusları- mız ve Derdlilerimiz gibi gezdireceği kocaman bir cenub'u var. - Toros'ları, yürükleri, yemiş ve yemekleri, güneşi ve plâjları ile, bütün bir cenub. Cenub'u görmeğe giderseniz, Coş kun ile görüşmeden dönmeyiniz. Ağa - cında portakal, dalında muz, daiyanın, da balık yumurtası, koylarında Akde — niz ve dağlarında yürük ne ise, Cenub 'ta Coşkun budur. Cenub'un kendi ken- dine yetişmiş, artist ruhlu, hüdayina- bit, enfes bir insanı. BURHAN BELGE Çocuklar — Cenub amerika. sında Ladyamitli'de bir zenci vergi borcunu ödemediğinden Golayı mahkemeye çağrılmış. Adamcağız balini anlatmış: “Yirmi dört yaşında ve on beş çocuk babasıyım. Karmm altı defa ikiz ve son defa üçüz doğurdu! Hâkim kararını vermiş: *İki sene müddetle vergiden muafımız!” Sesli filmlerin sessiz aktörleri Bir sinemact anlatıyor: “Sevli filim. Terde, bazan birinci derecede rolleri olan sessiz aktörler vardır ve bunlar cansız- dırlar da: Telefon, kapılar, sigaralar gibi...” Bu kadar teşmil ettikten sonra sine- macıya sormaz miyiz: — Artistlerin el- biseleri, otomobilleri, bütün dekorlar? bunların, artistler mevcud olmadan, yal- 'niz başlarına filim çevirmelerini görmek ea Hangisine inanmalı? | Bournemcuth (İngilterede) oturan bir alman, öteberi satm almak için gitti- ili bir mağazaya borcunu ödeyeceği e- ada kasadar kadın kendisine, geçen de- Guğu elli lirayı iade etmiş. Bu haberi veren gazete soruyor: “Hangisine inanmalı? Bu buhran zama- mında, elli lirayı beş lira yerine verecek kadar paraya karşı kayıdarz - adamların veya kendisinden istenilmiyen elli lira yi iade edecek kadar namuslu kasadarla- rın henüz mevcud olduğuna mi? YAarıkıtftadw Delinin bi Bir kibrit çakmış, yanmamış. Atmış. İkincisi de, üçün v—’ -— için bir “soğuk havalı oda” hazırlanmı; dördüncü — kâbrit yanmış, ve- deli, bu kibriti kutuya yerleştirirken ga- Biz akıllılar da, bazı kıymetleri, fay- da vermiyecek hale koyduktan sor Stüdyoya ilk defa bu münasebet- le kiralanmış bir etomobille gel- Radyoda ilk söylediği garkı bunu — sütçü ilânı için olmuştur. Ruam savaşı muvaffakiyetle neticelendi İstanbul belediye mıntakası hariç ol- mak üzere Trakya ve İstanbul vilüyet lerinde rüam savaşı bitmiştir. Mücadele 29 kazanın 1087 köyünde 47853 baş at üzerinde yapılmıştır. Bu mıntakadaki katır ve eşeklerde #eriri muayenden geçirilmiştir. Mücadeleye 59 baytar, 20 küçük sıhiye memuru, 26 gardiyan işti. rak etmiştir. Aynı zamanda ilk teşrinin birinde başlıyan bu mücadelede Malleir /göz muayenesinden geçirilmiyen hiç bir hayvan kalmamıştır. Hasta nisbeti yüzde birdi ve mazarratı izale edilmiştir. İstanbul belediye hududları içinde- ki mücadele serolojik kan muayenesiyle le yapılmaktadır. Vekâlet bu maksadla Üsküdarda bir seroloji lâboratuvarı ihe das etmiştir. İkinci teşrindenberi fa yette olan lâboratuvarın başında mem- leketin en kıymetli mütehassısları çalış. maktadır. Günde vasati yüz kan üzerine Şalışan bu lâboratuvar şimdiye kadar beş bin atın kanını muayene etmiş ve 'yüzde yarım nisbetinde hasta bulunmuş. tur. Bu besta hayvanların mazarratları de izale edilmiştir. Adana felâketzedelerine yardım Kızılay Cemiyeti Genel Merkek zinden: Adana felâketzedelerine yardım ole mak Üzere askeri fabrikalara —mensub subay, mühendis, işyar, usta ve işçileri evvelce verdikleri (1500) liraya zamime. 'ten bu defa da aralarında topladıkları (396) lira (38) kuruş genel merkezimize teslim etmişlerdir. Kızılay cemiyeti bu hayirsever yurddaşlara - teşekkürlerini tekrarlar. Beynelmilel bir'ilim müessesesinin Türkiye mümessilliği Muhtelif milletlerin ilim ve fen - damlarından mürekkeb olan ve merke- zi Nevyork'da bulunan beynelmilel Pa- razitoloji cemiyeti 'Türkiye mümessil liğine ziraat enstitüleri baytar fakülte- #i parazitoloji şefi Dr. A. Nevzat Tüz- dil seçilmişti Noter kâğıdlarının satışından âidat noterlere - dairele- rdlarından do- Jayı aldat verilmesini kabul / etmiştir. Vekâlet bu hususta / defterdarlıklara yaptığı bir tamimle sırf bu varakalara inhisar etmek üzere noterlere yüzde beş noter aidatı verilmesini bildirmiş. tir. Kamutay Çağrıları iye Encümeni 19-1-937 salı gü- 'nü grup içtimamndan sonra toplanacak- u. **t Maliye Encümeni bugün saat 14 de toplanacaktır. *** Arzuhal Encümeni bugün grup içti- marndan sonra toplanacaktır. HATAY ÜZERİNE BİR KONFERANS İzmir Mebusu, Profesör MAHMUT ESAT BOZKURT tarafından 20-1-1937 çarşamba günü sa- at 15 de Siyasal Bilgiler Okulu lecektir. Herkes gelebilir. —

Bu sayıdan diğer sayfalar: