28 Şubat 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

28 Şubat 1937 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

H “ herlerin de Demir, bakır, nikel, alemin- “ me böyle ibr karar, ne de ““dil bahse mevzu olamıyacağından bu — 2 Politik_q bahisleri : Halkevleri Türkiye'de bugün, inkılâp için ı uyandırılan fikir ve kültür. ocak- larının sayısı 167 ye çıkmış hu_lu- nuyor. Ankara Halkevinden girin- ce, solda, memleket haritasının üzerinde, dört düğme oyunuyla birçok şehirlerimizin bulundukla- rı noktalarda ufak güneşler par - lar. Bu fikir kiminse o yurddaşı kutlamak — lâzımdır. Gerçekten, Kemalizm'in halkevleri hareketi- ni en kısa ve en görenekli bir tarz- da, Ankara Halkevinin bu ışıklı tablosu ifade eylemektedir. ,Kemalizm, her seyden önce, bir kültür ve medeniyet hareketidir. Avrupalı rejimlere temel teşkil e- den birçok sosyal ve ekonomik davalar, Kemalizm'de ancak ikin- ci sırada yer bulmuşsa da statik ve batmış bir Asya medeniyetin- den bütün değerleri ile birlikte bir kaos manzarası dahi arzetse dina- mik bir Avrupa medeniyetine geç- mek hareketini temsil eden ve kül- türün çırağımı bir kıtadan alarak bir diğer kıtanın karanlıkları üze- rine tutan Kemalizm'i “halkevle- ri” inden iyi hangi inkılâp teşkilâ- tı ve müesseseleri temsil edebilir? Bu kültür merkezlerinin 167 ye çıktığını müjdeleyen gün, hepi- miz Ankara Halkevi'nde bulunu- yorduk, orada genel sekreter B. Şükrü Kayanın halkçı nutkunu dik- katle dinledik. Herkes mutabık kaldı ki, “türk münevverleri bütün türk halkını kendi kültür seviyele- Hükümet, maden Cevheri satışını men Etmiş degildir Almanca Metall und rz gazetesinin bu seneki dördüncü sayısında Türkiye hükümetinin harice maden cevheri çı- karılmasını ve satılmasını menedeceği yazılmaktadır. Menedilecek olan cev- yyom, kurşun olacağı tasrih edilmekte- dir. Yaptığımız hususi tahkikata göre ir düşünce! mevcud değildir. Tamtersi hükümetimi-. zin madenlerinden bir döviz karşılığı o- larak faydalanmakta olduğu, bu güne kadar takib eti ekonomi siyasetinde pek açık olarak görülmektedir. Devam- 1r ve durluklu politika takib eden hükü- metimizin kararında her hangi bir teb- havadisin aslr olmadığını yazabiliriz. Siyasal bilgiler okulu talebesi Mersinden döndü Siyasal bilgiler okulu talebesinden otuz genç, soh tatil günlerinden istifa- de ederek, ekonomik coğrafya hakkın- da tetkikler yapmak üzere, coğrafya öğ- retmeni B. Hâmid Sâdi Selen'le birlikte; Mersine kadar gitmişler dönüşte Kay- seriye de uğrayarak oradaki fabrikaları gezmişler ve dün şehrimize dönmüşler- dir. Çin heyeti geliyor İstanbul (Telefonla) — Birkaç gün- denberi şehrimizde bulunan Çin askeri heyeti bu akşamki terenle Ankaraya ha. reket etti. Yalova kaplıcaları İstanbul (Telefonla) — Yalova kap- lıcaları bu sene mayısta açılıyor. İnşası bitirilmek üzer olan büyük otelde son hazırılıklar yapılıyor. l Küçük İstanbul Haberleri I * İzinli olarak Yunanistanda bulu- 'nan İsveç elçisi dönmüştür »& Şehir Meclisinde açılan iki âza. lığa general Fuat ve B. Ali seçildiler. *& Küçükpazarda bir yumurta depo- su yandı. Deponun sahibi bir gün evvel binanın sigortasını yenilediği için tahkikat yapılıyor. 3& Şehre yeniden 200 elektrik lâm- bası konacaktır. Bu işi için büdceye 150 bin lira tahsisat konmuştur. * sugün İstanbul limanında çok sis vardı Vapurların seyriseferi bozuldu. rine çıkarmadıkça, millete ve yur- da karşı olan borçlarını ödemiş ol- mıyacaklardır.,, O günkü güzel başarılardan iki- si üzerinde duralım: 1. Karagöz, 2. Kukla. Ankara Halkevi, bu iki oyuna sahnesini vermekle tam ve kâmil bir eser yaratmış olmak iddiasın- da değildir. Bizlere yalnız, bu iki halk oyununu nasıl canalndırabi- leceğimiz hakkında bir fikir ver - mek istemiştir. Bu bakımdan, yap- tığı iş çok yerinde ve muvaffak ol- muştur. Çünkü Karagöz, orta oyunu, tu- lâat sahnesi ve kukla gibi halkın dehasrna dayanan sanat sahaları bir kere canlılıktan ve aktüel ol- maktan kaldılar mı, onları yeni- den tazelemek ve günün görüşüne adapte etmek en çetin kültür da- valarından biridir. Bunu layikiy - le halletmek için, evvelâ, memle- ket münevverlerinin metodik ve de bir çok maddi vasıtalara ve zamana ihtiyaç vardır. İleride yazacağımız bir yazı- yı “Karagöz,, e tahsis ederek bu husustaki fikirlerimizi arzetmek isteriz. Şimdilik Ankara Halkevi'ne bu güezl teşebbüsünden dolayı te- şekkür etmekle kalacağız. Burhan BELGE Evlerdeki kümesleri kaldırmıyanlardan para cezası alınacak Beeldiye encümeninin şehir içinde- ki kümeslerin ve kümes hayvanlarının kaldırılması bakkında verdiği kararın müddeti bitmiştir. Belediye memurla- rı bugünden itibaren şehir içinde ev ev dolaşmağa başlayacaklar, evlerindeki kümesleri ve kümes hayvanlarını kal- dırmıyanlari görecek olurlarsa para ce- zası yazacaklardır. , . * . . Ereğli şirketi tasfiye ediliyor İstanbul (Telefonla) — Ereğli şir. keti hissedarları umumi heyeti bugün saat onbirde toplandı Tesisatın hükü- mete satılmış olması dolayısiyle şirke. tin tesfiyesine karar verildi. Ve tasfiye heyeti seçildi. Çiçeklerin renkleri ve kokuları İstatistik, muhakkak ki, çok fay - dalı bir ilim vasıtamızdır. ve bize bil- mediğimiz yeni yeni şeyler öğretmek- tedir. Meselâ bir meraklı, çiçeklerin renkleri ve kokuları hakkında hazır- ladığı şu istatistiği neşretmiştir: Av- rupada yetiştirilen çiçeklerin sayısı 4300 dür; bunlardan 308 tanesinin verikaları mor, 594 tanesinin mavi, 823 tanesinin kırmızı, 921 - tanesinin sarı ve 1124 tanesinin de beyazdır. Güzel kokulu çiçeklerin çoğu beyaz, sayıları ise, topu topu, 420 dir. Milyarder zevki. Amerikada (tabit Amerikada!) Cincinnati'de, marmelad kıralı Wil- Hiam Brov - Levy, bu yakınlarda, ev - lendiğinin ellinci yıldönümünü kutla- yacaktır. Milyarder, bu münasebetle yapı - Jacak törene dört yüz kişi davet et - miştir. Bu dört yüz kişinin her birine ayrı ayrı gönderdiği davetnameleri de, saf altından ve plâka şeklinde yaptırmış, davetnâme metnini beyaz mi- ne ile bunlar üzerine yazdırmıştır. Her plâka yirmi gram ağırlığın « da olduğuna göre — İmal masrafı ha- riç — sekiz kilo saf altınım, kilosu, to- parlak hesab bin beş yüz liradan, milyardere kaça mal olduğunu, ister- seniz, hesab ediniz. Kadınların zekâsına dair Bir filim şirketi direktörü, yıldız ULUS Tütün ve Sigara satışları Arttırılacak İstanbul (Telefonla) — İnhisarlar umum müdürü Bay Mithat, tütün ve si- gara satışı üzerinde tetkilerde bulun- mak üzere bu akşamki ekspresle Avru paya gitti. Umum müdürün seyahati bir ay kadar sürecektir. Avrupadaki büyük sigara fabrikalariyle, türk tütünlerini istihlâk etmelerini temin için anlaşma. lar yapılacaktır. İlk anlaşma Belçikalı büyük bir firma ile yapılmıştır. Bundan sonra bu fabrika yapacağı sigaralarda yalnız türk tütünü kullanacaktır. Buğday siloları Ziraat vekâleti buğday silolarının yüzbin tona iblâğı için bir kanun pro- jesi hazırlamıştır. Bu proje ile evvelce hükümete verilmiş olan 3 milyonluk kredinin 7 milyon Jiraya çıkarılması Kamutaya teklif edilecektir. İngiliz maliyecisi Aleksandr gipp'in bir Tavzihi ; Geçen ay, tanınmış ingiliz maliyeci- lerinden B .Aleksandr Gipp Türkiyeye gelmiş, ve İngiltere finans âlemini Tür- kiyenin endüstriyel plânlariyle alâka- dar etmek üzere bazı tetkikler yapmış- tı. Deyl - Meyl gazetesi Londraya dö- nen B. Aleksandr Gipp'e atfederek bir beyanat neşretmiştir, Bu beyanata gö- re, güya bu ingiliz maliyecisi, Türkiye hükümetinin mikdarı 16 milyon ster- linge yükselen nafıa işleri yapılmasını, kendisine verdiğini söylemiştir. Bu be- yanatı, bazı türk gazeteleri ve Balkan Herald gazetesi alarak neşretmiştir. B. Aleksandr Gipp'in en yakın dost- larnıdan Teoffrey Grabbe dün gazete- mize gönderdiği bir mektubta ne B. Aleksandr Gipp tarafndan, ne de Tü kiye seyahatinde kendisine refakat e- den B. Hugh Beaver tarafından hiç bir ingiliz gazetesinç bu yolda beyanat ve- rilmediği bildirilmekte ve bunun kati surette, tekzibine kendisinin Londra- dan telefonla mezun edildiği ilâve o- lunmaktadır. Bu mektuba göre B. Aleksandr Gipp yalnız maliyeci ve teknisiyendir. İnşaat işleriyle alâkadar olmamaktadır. Bu ingiliz maliyecisinin hedefi, Londra maliye âlemini, Türkiye hükümetinin endüstriyel plânlariyle daha yakından alâkadar etmektir. leri ileri sürüyor: *“ Bir kadın, şayed ne istediğini bi- lirse zekidir. “ Bir kadın, istediğine nasıl erişe- ceğini bilirse daha zekidir. “ Bir kadın, istediğine eriştikten sonra onu muhafaza ve istismar et « değil, olmak arzusunda bulunanlar kadınlar da değil, cins farkı gözedil- meksizin bütün insanlar, istisnasız, kendilerine tatbik edebilselerdi... 600 boş şişe İstanbulun zabıta haberlerinden bi- ri: “Gazinocu Konstantin, zabıtaya mü- racaat ederek, gece gazinosnduan 600 boş şişe ile 4 çuval çimentonun çalın- mış olduğunu bildirmiştir. Zabıta hır« sızları ve çimentoları bulmuş, şişelerin satılıp bedelinin de hırsızlarca yinmiş olduğunu tesbit etmiştir.” Altı yüz boş şişe! dile kolay. Hele şişelerin gürültücü şeyler olduğunu da düşünürsek bunları bir gecede aşırıp paraya kalbedebilen hırsızlarin mahare- tine karşı parmak ısırmamız lâzım gel- mez mi? “Bunlar zekâlarını hayra sarfetse- lerdi değerli birer insan olurlardı!” di- yeceğimiz geliyor, doğrusu... Taksilerde sıra usulü İstanbul belediyesinin yeni taksi ta- Hukuk ilmini yaymî kurumunun dünkü konferansı Profesör B. Kroza amme hizmeti mefhumunu anlatıı İstanbul Hukuk Fakültesi profesörlerinden B. Kroaz Ankara Hal- kevinde verilmekte olan seri hukuk konferanslarının on dördüncüsü- nü dün, seçkin bir kalabalık huzurunda vermiştir. “me hizmetinin izahıdır), Ankara muhitinde iyi ve de- vamlı bir alâka ile takib olunan bu konferansların dünkü progra- mı da ehemiyeti ile mütenasib ve âdeta kesif denecek bir dinleyici huzurunda tatbik edilmiştir. Profesör sözüne “Amme hizmeti mefhumunu; kollektif ihtiyaçları tes- viye maksadiyle, bir amme idaresi ta- rafından başarılan teşebbüs, şeklinde tarif etmekle, bu mefhum hakkında son derece umumi bir fikir vermiş ola- cağız” cümlesiyle başlamış ve bundan sonra, son derece liberal birkaç müel- liften başka bütün hukukçuların amme hizmeti mefhumuna en büyük kıymetil izafe hususunda birleştiklerini ilâve e- derek ve bazı müeliflerin amme hizmet- lerinin devleti tamamen içine aldığı iddialarını, bu mefhumun tarihen son derece yeni bir nazariye olduğunu ve devletin bu nazariyeden evel de mev- cud bulunduğunu, amme hizmetine en mühim mevkii vermekle beraber haki- miyet fikrinin bertaraf edilemiyeceğini söyliyerek cerheylemiştir. Profesör da- ha etraflı bir tarifle amme hizmetine “idare edenlerin yüksek iradeleri altın- da, ammenin kollektif ihtiyaçlarına hu- susı teşebbüslerden daha iyi cevab ve- ren ve Türkiye ve Fransada tabii ola- rak hususi, hukuki bir rejime tâbi olan muntazam ve devamlı bir teşebbüs de- nebilir” demiştir. Bu mefhum başlıca iki veçhe arzet- mektedir: Biri bilhassa siyasidir. (Bu kelime geniş ve umum? manasiyle am- diğeri — bils- hassa hukukidir. (Bu da kelimenin dar manasiyle amme hizmetinin izahıdır). Bundan sonra profesör amme hiz- metinin — husust — teşebbüsten nasıl tefrik edileceğini anlatmıştır: “Amme hizmeti devlet kudretinden istifade et- tiği, devletin hakimiyetini aksettirdi- ği halde, hususi teşebbüs ya idareden büsbütün muhtar veya daha gevşek bağlarla bağlıdır. İnkâr edilemiyecek bir hakikat var- sa o da, ister otoriter ister demokratik —a AA LK GA DT AUADA DA ÇÖM CA DAT TTT T DAT LA D liâmatnamesi günün meselesidir: — Oto- mobiller müşteriyi p sırada bekemelidir; fakat müşeri de sıradaki otomobiller- den en yenisini ve en güzelini seçmek- tedir. Ne yapmalı? Eskiye rağbet olsa... İlâahir. Fakat eski arabalara bir sermaye - bağlanmış- tır. Yeni modellerin her yıl piyasayla çı- kışında bütün eskileri - Amerikada ol- duğu gibi - süprüntülüğe mi atacağız? Şayed, İstanbul belediyesi, ne yapıp yapıp, bütün dünyanın kabul etmiş ol- duğu “şehir arabası tipi” ni kabul etmi- yecek olursa bugünün bu meselesi, mu- hakkaktır ki, yarının da, öbür günün de meselesi olmakta devam edip gide- cektir. K Bir başka mesele daha İstanbulun başındaki meselelerden bir mesele de yük arabacıları meselesi- dir: 'Kamyonlar çoğalıyor, hususi mü- esseselerin kamyonları da yük taşıyor, arabacılara iş kalmıyor. Davâ budur. Ancak bu davâ, bir takım vatandaş- ların mesleklerinden eski faydanlrı is- ihsal edememekte olmaları gibi bir ek- mek davâsı ise de büyük bir davânın ü bir ferinden başka bir şey değil- dir: Bugünün nakil vasıtası olan kam- yonu kaldırmak veya sayısını tahdid et- mek geçen asırların geri vasıtası lehine yeni zamanların ileri vasıtasını faali- yetten alıkoymak olur. İstanbul bele- diyesi işte böyle bir meseleyi halletmek mevkündedir. rejime tâbi bulunsun, amme hizmelte- rinin arttığı ve sahasının genişlediği- dir. Profesör, Birleşik Amerika, İtalya, İngiltere ve Fransa'da amme hizmetle- rinin arttığını, bunun devletçilik tema- yülleri olduğunu söylemiş ve bu hu- susta misaller vermiştir. Profesör “nihayet, Türkiyede dev- letçilik prensiplerinin ana yasaya it- hali, milli kuvvetlerin inkişafı gaye- siyle, bu yoldaki ilerleyişin beliğ bir ifadesi değil midir?” demiş ve bundan sonra adliye, harici siyaset, polis, or- du ve tescil muameleleri gibi teami amme hizmetleri arasına, tedrisat, içti- mai muavenet, kara, deniz, ve hava nakliyatı, şehirlerde su, havagazı, elek- trik tevziatı, radyo neşriyatı ilh... gi- bi hizmetlerin katıldığını söylemiştir. Profesör bundan sonra demiştir ki: “— Vazır kanun amme hizmetleri ihdas ederken, bütün vatandaşlara hu- susi teşebi n ancak eksik ve inkıta- lr bir itminan temin edebileceği umu- mi ihtiyaçların daimi ve muntazam bir surette tatmini gayesini güder. Daimi- lik ve intizam amme hizmetinin eseri- dir. Türkiye ve Fransada kelimenin tam ve kati manasiyle bir amme hizmetinin mevcudiyeti ancak, tesviyesine karar verilen ihtiyacın tatmini hususunun amme hukuku kaideleriyle temin olun: duğu hallerde mümkündür. Müşterek sistemimiz, hususi bir am« me hukuku rejimini icab ettirmekte« dir. ği zarureti neticesi olarak, hususi kaide ler vazımı ve idari kazaya tebaiyeti tazammun eder. Son olarak profesör bu hususi am- me hukuku rejiminin üç büyük kaide-« sini vazetmiştir. a - İktısadi ve içtimaf ahvalde hâdis olan tahavvül ve tadilâta intibak kai« desi b - Daimilik kaidesi €© - Bütün vatandaşların amme hiz« metleri muvacehesinde müsaviliği kai- desi. Profesör konferansını şu sözlerle bi« tirmiştir : İşte, ilk nazarda hayli basit görü- nen; fakat hakikatte (meydana konul« ması hâkime aid olan) umumi bir ihti« yacın, amme kudreti tarafından tatmi» ni icab ve amme hukuku kaidelerini ih« tiva eden, pek ince farklarla dolu am« me hizmeti mefhumu...” Fransızca verilen konferansı Bay Muvaffak Şeref muvaffakıyet ve sürat- le tercüme etmiş ve bütün kıymet ve ehemiyeti ile dinleyicilere nakleyle- miştir. Alâka ile dinlenen konferans, sürekli alkışlar arasında sona ermiştir. Üo sERaar | Dün yağışlı geçti Meteoroloji enstitüsünden verilen malümata göre dün Şşehrimizde hava kısmen bulutlu geçmiş ve en yüksek suhunet sıfırın üstünde 12 dereceyi bulmuştur. Dün yurdun Karadeniz sa- hillerinin şark kısmiyle Bolu, Bursa, Muğla, Çanakkale çevresi yağışlı geç- miştir. Yağış Gelibolu da dolu ile karı- şık yağmur, Bolu ve Rizede kar, diğer yerlerde yağmur şeklinde — olmuştur; Dün hava evvelki güne naazran 1 - 4 derece arasında ısınmıştır.. En düşük suhunetler sıfırın altnıda olmak üzere Boluda 3, Sivasta 4, Erzurumda 14, Karsta 18 derecedir. En yüksek suhu- netler sıfırın üstünde olmak üzere Bur- sa ve Samsunda 15, İzmir ve Nazillide 16, Adana ve Dörtyolda 17 derecedir Bu hususi amme hukuki rejimi, TANRMER TCT — — Mrüve datmilı

Bu sayıdan diğer sayfalar: