* ketli vazizyet tashih olunabildi ve B Si İLEL İ İ0 N H S Fakat saat ona doğru cünbüş ge- ne başladı. Tüfek, sesleriyle Anado- lu sahilinden üzerimize yağan türk mermileri ve bizim filonun bombar- dımanının sesleri birbirine karışı- yor. Bu defa ses hiç durmadı, saba- »ha doğru bir fransız tugayında yar- bay olan Paristeki rus sefirinin oğlu İzvalskiyi Kazamatıma getirdiler, ağır surette yaralanmış. Bunun anlattı- ğına göre türkler kesif hatlar ha- linde ve Allah Allah diye bağırarak şiddetli savletler yapıyorlarmış. Ortalık aydınlandığı zaman bu- lunduğum yerden en ileride çarpı- şan hatlarımızı görmek kabil olu- yordu. Kıtaatımız (fransız) Morto koyuna nazır yarlı bir sırtta muka- vemet etmekte idi. Cebheden geriye doğru dizi halinde yaralılar geliyor ve vapurlara bindiriliyordu. Biraz sonra filo yanaştı ve ilerlmiş bulu- nan türk hatlarma yandan bir ateş ilâh” 2/3 mayıs gecesi için de şöyle yazı- yor: “Saat sekize doğru mutad ahenk başladı. Bizim 7,5luk toplar sanki türkleri taarruzdan vaz geçirmek istiyormuş gibi mütemadiyn endaht | yab ediyor. Herkes “bu gece de taarruz devam edecek, Yarabbi hattı harb yerinde tutulsa” diyor. Ve bu düşün- ce bilhassa erkânıharbieyyi sinirlendiri- yor. Arkada deniz varken hattı ricat mevcud olamıyacağı ve kıtaatı alel- acle yeniden vapurlara irkâb etmek gayri mümkün olacağı için daima iki hal karşısında kalıyoruz: Ya se- bat etamek vya mahvolmak. Bu va- ziytin yegâne iyi tarafı, bu halde sebatın herkes tarafından aynı de- recede takdir edilmesi h dur. A gitti. Bir çok taburlara yüzbaşılar ve bölüklere 'toğ 1 k d etmekte, K da h Arıburnunda ingiliz topları  ruzdan sarfı nazar edilmesini ve yalnız müdafaa ile iktifa ol Silâahlanma yarışı silâhlarını yüzde kırk Büyük devletler deniz iki senede arttırıyorlar Almanyadaki artış nisbeti bu nisbetten çok üstün olacak Fransa 1938 - 1940 4Zaooot 660000 € “AmeriKa Tooo 000t RADYO | Ankara : Öğle Neşriyatı: yaso K neşriyatı — 12.50 Plâk: Türk mll;l:ı halk şarkıları — 13.15 Dahili ve berler. Akşam Neşriyatı: 18.30 Piâkl musikisi — 19.15 Türk musikisi ; şarkıları (Makbule Çakar ve ark†— 20.00 Saat ayarı ve arabça n! 20.15 Radyofonik temsil (Uençl!fr& tarafından) — 21.00 Konferans: (ÜF lavı Selim Sırrı Tarcan) — 21.15 S!“fıl lon orkestrası: 1 - Erno Kostal: Dl'; von Granada, 2 - Chopin: Nocıumüğ 3 - Bartholdy: Heimker aus der F! 4 - Fetras: Erinnerüng — 22.00 Ajal berleri — 22.15 Yarınki program ve rşı. İstanbul : Uğlek Neşriyatı: 12,30 Plâkla, musikisi — 12.50 Hâvadis — 13.05 * türk musikisi — 13.30-14.00Muhtelif neşriyatı. ! Akşam Neşriyatı: Ve Di musikisi — 19.15 Spor musahabeleri ref Şefik — 19.55 Borsa haberleri — Sadi Hoşses ve arkadaşları tarafını için General Amad kendi salâhiye- tine dayarak bir çok subayları ter- fi ettirmek zaruretini duydu. En fena mesele 3/4 mayıs gecesi topçu cebhanesi mevcudunun sıfıra inmiş bulunmasıdır. 4 sabahı elde ancak 2000 topçu mermisi kalmış... ilâh” Bu taarruzlar esnasında fransız lar. M da — harbetmiş bir İsviçreli nefer ise hatıratında şöyle yazıyor: “Türkler her ne ba- hasına olursa olsun bizi mevzileri- mizden atmak istiyorlardı. Uç defa bizim siperlerin önündeki telörgü- lerini geçerek sipere gelmeğ mu- vaffak oldular ve burada — süngü süngüye savaştılar, Bunlar o türkler idi ki; Mısırda ve Limnos adasında bizim zabitler (yani fransızlar) yal- nız Gelibolu adası üzerine ayak basmak la beraber bunların tabanı kaldırıp l Türk taarruzu bugün de defedildi. Fakat yegâne can sıkan şey lüzu- mundan fazla topçu mermisi yakıl- miş olmasıydı. Birinci şube müdürü bBu gece esnasında binlerce mermi t —1 - P | mev- çacaklarmı sabah akşam bize söylemiştiler” Nihayet 4 mayıs sabahı Sodenş- tern karargâhının erkânından bulu- nan Kannengisser dahi bu beyhude kan dökmelerle işin bir neticeye va- y ve cep PP cudunun mucibi endişe bir vaziyete düştüğünü söyülüyordu... ilâh” Asıl büyük taarruzun yapıldığı we fransız cebhesinin paniğe uğra- dığı 3/4 mayıs gecesi için de şöyle N ııııığy.îîiyçı- “Bu gece dnmyi ıexy ve idare edilen ve topçu ile daha gü- zel himaye olunan bir türk taarruzu başladı. Bidayette hattı harb türk taarruzlarına iyi mukavemet etti. fakat saat dörde doğru mühim bir panik başladı. Bir Senegal taburu çözüldü ve tâ Morto kenarma ka- dar karma karışık kaçtı. Felâket karargâhtan görülünce emirberler, ahçılara varmcaya kadar herkes silâhlandı. İhtiyattaki kıtalar hü- cum borusu çalarak ilerletildi. Ve ancak büyük bir zorlukla bu felâ- şedid bir buhran atlatıldı.” Bu çetin muharebeler sonunda duçar oldukları zayiatı da fransız muharriri şu suretle anlatıyor: “Her sabah limana doğru bir yaralı - lar resmi geçidi başlıyor. Her gün yarımada üzerindeki kuvvetimiz bi- raz daha azalıyor. Hele zabit! kad- |y ğını anlryor. ve Mareşa ; Li dün) istediği otomobil ile ordu karargâhma gi- derek bu şekil ve şerait altında ta- arruzlardan bir fayda gelemiyece- Cünkü Kan- | ramıy h PC #“GAd g raya çıktıktan ve bunun arkasından 1 bizi, b ğe ve fakat bilhassa ÂAl- çıtepenin asla düşman eline düşürül- memesini katiyetle talebe” sevkedi- yor. Sonteşrinde dizi incindi — ba- hanesiyle Istanbula gönderiliyor. Bu suretle de Limanın “evvelâ düş karaya çık müsa- ade edip sonra toplu kıtalarla üze- rine hücum” tabiyesi de iflâs edi- yor... Çünkü bunun için elde her şeyden evvel düşman filosunu sahil- den uzaklaştıracak topçu olmadığı gibi hakiki ihraç yerinin doğru ola- rak kestirilem2mesinden dolayı ara- da geçen zamandan bilistifade — si- perlere yerleşen düşmanın piyade- sine bu sip-rler içinde tesir yapacak topçu bile mevcud değildir. Nihayet Limanın tabiyesi haftalar — geçtiği halde muayyen cebhelerde düşman kuvvetlerine muadil olsun kuvvet yığamamıştır.. Bu tecrübe ile Liman kendi tabi- yesinin yanlışlığını şüphesiz anlıya- caktır. Fakat bu tecrübe bize az da- ha bir “vatan” a mal oluyordu.. Seddülbahirdeki — düşman faarruzları İngiliz ve fransızlar bir kere ka- nı emr YA BC KİT ğ karş sonra ve iler de nengisser diyor ki n em- rinde bir kolordudan fazla bir kuvvet bulunduğu halde bir defa doğru dü- değildi. Etrafındaki birkaç kişi ve erkân reisi ile bir kolordunun ida- resi mümkün olamazdı. Bir defa aiyetteki tü lerle telefon irti- batı tesis edememişti, lisan ve an- laşma güçlüğü, tabiye — vaziyetinin çok zor bulunması bütün gayretine rağmen Sodenşterni halli kabil ol- mayan vazifeler karşısında bırak- mıştı.” Bunları mareşala anlatıyor, bu şe- rait altında taarruzun sökmiyeceği- ni söylüyor, ötekisi kabul ediyor. Sonra da şu teklifte bulunuyor. — Buraya Genaral Veberi me- mur ediniz daha iyidir. Ötekisi cevab veriyor. — Veber buraya gelmek üzere idari (A Ho l k ” | ki ıs rosu neferlere nazara ndaha çok sar- sılıyor. 175 ve Marş Afrika alayla- zının albayları mecruh, Vandenberg tugayının komutanı yarı ölü bir halde kıy inci kolordu komutanı) Veber geliyor ve Liman “kendisi için çok güç bir karar olmakla beraber Seddülbahir cebhesinde artık taar- rüst bir erkâna ve karargâha sahib | ye 1940 — 1250000t İngiltere 1938 1940 — 1800 000t ? 300.000.t. İsponya I9387 - 800.000t 1940 - 1000000t ikisi ve halk şarkıları — 20.45 poru — 20.48 Ömer Rıza tarafından # söylev — 21.00 Radife Meydik ve a! ları tarafından türk musikisi ve hall! ları (saat ayarı) — 21.45 Orkestra: İ sini: Barbiye dö sevilya fantezi 2 - Er dö vals 3 - Glinka: Mazurka 4- H Serenad — 22.15 Ajans haberleri — Plâkla sololar. apera ve operet pırçl% 22.50 - 23 Sou haberler ve ertesi & programı. | Ayrupa : /talya Almanya ——zllağl — — | 1938 — 430000t 1938 - 150000t Viyana — 20 Keza — 20.30 Stuttgü 21.10 Beromünster — 21.30 Lüksembif 1940 - 600000t. 1940 — 365 000t 24 Frankfurt. ODA MUSİKİSİ: 9.30 Prağ — 10 igsberg — —ll Hamburg — 11.15 Uruna VE OPERETLER: 14 —17 Varşova — 18.30 Moskova — Königsberg — 20.30 Paris - Eyfel l? Floransa, ORKESTRA KONSERLERİ VE $ FONİK KONSERLER: 8.10 Frankft 9.30 Berlin — 10 Stokholm, Viyana — Laypzig — 12 Frankfurt — 13.10 Koll — 17.10 Stuttgart — 18.15 Moskova — ' Lö Figaro'da A. Tomazi yazıyor : Başlıca deniz devletlerinin deniz silâhlarının artış mikdarını gösterir grafik temeldir ki 1940 senesi ortalarında hi i klerdir. Bunlarla bir - Nisanın birinci günü baş ş - lan mali yılda Büyük Britanya, yal - nız filosu için, Fransa'nın kara, deniz ve hava arduları için sarfedeceği ka- dar para harcıyacaktır. İngiltere hü- kümeti bu dileğinden avam & - sırı haberdar ederken gelecek sene daha fazla para istiyeceğini de bildir- sükünet arız olunca, daha ziyade Seddülbahir cebhesinden yüklenme- i bir & - lerdir. B bbüs et dir. kaç sebebi vardır: (Sonu var) Hamidiye İstanbula dönüyor İstanbul, 25 (Telefonla) — Kara - deniz sahillerinde dost memleketler limanlarına birer ziyaret yapmak üze- re giden Hamidiye gemisi cumartesi günü şehrimize gelmiş bulunacak ve birkaç gün sonra Akdenize hareket fil yenilenmesi hususundaki gayretlerin azami dereceyi bulması lâzımdır. Alınan nticeler, bu tarihten sonra daha iyi hissolunacaktır. Büyük Britanya 1936 dan itibaren silâhlanmağa başlamıştır ih bir sene evelki deniz inşa programı” ancak 55.000 tondan ibaretti, yani, fransız deniz inşa programından bir az genişti. Birden bire 200.000 tona, ve 1937 de 230.000 tona çıkıldı. De - nizinşaları 1938 de 150.000 tona düştü. Fakat 1936 proğramında yer alan gemilerden çoğu ancak mali yı- lım sonuna doğru, 1937 iptidaların- da, konuldu. Bu programlardan biri beheri 35.000 tonluk iki, diğeri de üç edecektir. ribirini takib etmek suretiyle, muh - zırhlı tasavvur ediyordu. Bunlar bi- - Artamonoviç Matveef ile beraber La- heye ve oardan da Parise gönderecek- miş. Buna ne demeli, bilmem... Uzak ve oldukça korkunç bir şey... Allah sa- yesinde hepimiz sıhhatteyiz. Herr Pi- ter sana selâm ediyor: Bir akşam, ye- mekte seni hatırladı. O, her gün uğra- şıp duruyor. Tezgâhda, alelâde b_ir &- dam gibi çalışıyor. Çiviler, perçin çı- vileri dövüyor;, gemileri kalafatlıyor. Traş olmağa bile vakti yolğ: Kıım_seye merhamet göstermeden hepi.mı_zı tar- taklıyor... Fakat filo inşa edildi...” Roman Borissoviç, parmaklarmmı masanın üstünde tıkırdatıyordu. — Evet, filo. Tabi.. Bizzat kendisi demircilik, kalaftçılık ediyor.. Şu halde, kudretini nasıl kullanacağını bilmiyor.. _ Saynka mektubu okumağı bitirdi. Hafifçe dudaklarını sildi. Mektubu katladı. Gene korsajının içine bıraktı. — Çar, mukaddes haftada Moskova- da bulunmak üzere dönüyormuş.. A- yaklarına kapanacağım... Beni de Pa- rise göndermesini rica edeceğim. Antonida, Olga, Nataliya ellerini çırptılar: -Hah! Hah! Hah!” Prenses Avdotiya istavroz çıkardı: “Beni ür- kütüyorsun, kızım. Hele bir Parisi düşün ! İnsanı şaşkına döndürecek bir yer.. Orası kim bilir nasıl fenadır!” Saynka'nın mavi gözleri mahzunlaş- tı, yüzüklerini göğsüne bastırdı: Yabancı — memleketlere kanadlanıp uçacak gibi oluyorum. Çarevna Pras- kovie Fedorovna'ya da, bana da “mua- şeret usulleri” öğreten bir fransız ne- ler anlatmıyor! (bir an nefes aldı). Penbe bir elbise ile mönüe oynadığı- mı, herkesten iyi dansettiğimi, fakat başım döndüğünü, kavalyelerimin benden uzaklaştığını ve kıral Lui'nin elinde bir gül ile bana yaklaştığını her gece rüyamda görüyorum... Moskova- da ne kadar sıkıldığımı bilemezsiniz! İyi ki sterliçleri asılı oldukları yer- lerden indirdiler: cesedlerden öyle korkarım ki... SS7 Rara Franç Yokovleviç, Lö For daha bir hafta evel, Danimarka ve Brandburg elçileri şerefine sarayında bir ziyafet vermişti. Karlar erimeğe başlıyor, damlardan sular damlıyordu. Küçük salon sıcaktı. Franç Yakoleviç, alev alev yanan ocağa arkasını dönmüş, büyük projeler hakkındaki tasavvur- larını hararetle anlatıyor ve gittikçe coşarak, çar Petro ile Danimarka kı- ralı ve Brandburg Kurfüst'ü arasında- ki kardeşçe birlik şerefine hindistan cevizinden yapılmış kupasını kaldı- rıyordu. Çelik yeşiline boyanmı? mes- nedleri üzerinde on iki top, majordo- mun pencereden mendili ile her işa- ret verişinde, hep birden patlayarak, kulağı sağır edici bir selâm veriyor- lardı. Güneşli gök yüzüne beyaz du- — Moskovada öyle sıkılıyorum ki! P BKK x © < zi di DAi A d ÜÜ manlar yükseliyordu. #TİLDLLLELDL L DD Yazan: Alexis Tolstoi No: 100 KEKAAGAAA A KEKERU UUU" Petro iş başında —© Lö For, gözlerini aça aça altın yal- dızlı iskemlesine yaslanıyor, peruka- sının bukleleri hafifçe solgun şakak- larına yapışıyordu. — Gemi direği imaline salih ağaç- larla dolu ormanlar büyük nehirleri- miz boyunca uzanıp gitmektedir... Balıklarımızla bütün — hırıstıyanlık memleketlerini besleyebiliriz. Binler- ce verstlik araziye keten, kenevir e- kebiliriz. Ya, otları arasında bir süva- rinin kaybolabileceği steplere ne di- yelim? Orlardan tatarlar koğulduktan sonra gökteki yıldızlardan kalabalık hayvan sürülerimiz olacaktır. Bize de- mir lâzımdır, ve demir ayaklarımızın dibindedir. Ural'da demirdan dağlar vardır. Yabancı memleketlerin bizi likte sipariş edilmiş olan dört tayya- re gemisi ilt on dört kruvazör ve 1938 programında kayıdlı yedi kru- vazörden üç veya dördü de o sıralar- da ikmal edilmiş olacaktır. Geçen 1 sonkânun tarihinde ingi- liz filosü 1.300.000 tonluk hati filoya 500.000 ton daha, yani aşağı yukarı 96 40 mikdarında gemi daha inzimam edecektir. Bu filonun yirmi zırhlıdan maada amirallik ingiliz ticaret hatlarını mu hafaza için zaruri gördüğü, yetmiş kruvazörle iki yüz destroyerden mü- rekkeb bir hattı harb kuvveti olacak- tır. Ancak, bu azametli inkişaf, bütün nisbetler muhafaza edilmek şartiyle, Avrupada görülen deniz inşalarının en ehemiyetlisi de değildir: İtalya, 1938 senesi son kânununda 430.000 tonluk bir hattı harb filosuna malik- ti. Bundan başka, bu devletin, inşa halinde 120.000 tonu daha vandı. İ- talya, o zamandan beri 120.000 ton- luk daha deniz inşasına başladığını ilân etmiştir. Şu hesaba göre İtalya 1940 da 600.000 tonluk bir filo sahi- bi olacak ve demek ki, o da, filosunu Yo 40 nisbetinde tezyid etmiş bulu- nacaktır. Sonu onuncu sayfada ya — 11.40 Königsberg — 15.20 Vi 17.15 Roma — 21 Münih. SOLO KONSERLERİ: 9.30 Bri Kolonya — 11.20 Berlin — 17.5 Stokhol 18.20 Breslav, Kolonya — 19.10 H: Viyana — 19.25 Berlin — 20.45 Stol NEFESLİ SAZLAR (Marş v. s.): © nigsberg — 8 Laypzig — 12 Münih — | romünster — 16.45 Prağ — 19.10 — 19.20 Brno. ORG KONSERLERİ VE KORO 8.30 Münih — 9.30 Frankfurt — 11 münster — 16 Paris - P.T.T, — 17 B: — 1840 Beromünster — 20 Kolonya. HAFİF MÜZİK: 6 Hamburg — 8.3 lonya — 8.35 Hamburg — 10 Berlin — Münih, Stuttgart — 12 Alman istasyo Zel4 Kolonya — 14.30 Smuqm ati d yonları — 18 Münih — 19.10 Königsbefl 20 Breslav, Kopenhag — 21 Brüksel — Frankfurt, Hambürg, Viyana — 22.40 nigsberg. HALK MUSİKİSİ: 8.10 Breslav — Hamburg — 15.15 Frankfurt — 17.50 — 18.30 Berlin — 22.30 Stuttgart -ş d ) B (Siğan ork DANS MÜZ. Gİ: 22 Floransa — ( London - Recyonal — 22.40 Milano — 2 Lüksemburg — 23 Krakovi Milano, — 23.10 Moskova — 23.15 Droytviç —i Tuluz. « İ Pariste grev Paris, 25 a.a. — Erkek elbisesi dil işçiler Pariste grev ilân etmişlerd Diğer taraftan Liyonda Ron nt üzerinde işliyen kayıkçılar da gre! rine devam ettiklerinden bir çok $ rüsefain kumpanyası müattâl bir | de durmaktadır. Yalova - İstanbul vapur taril İstanbul, 25 (Telefonla) — Akaj daresi yaz tarifesinde Yalovaya gü üç posta kaldıracaktır. Tarifenin H ranın yirmisinde tatbikine başla! caktır. hayran edecek nesi var ki? Sizle- rin fabrikalarınz var. Biz de ingilizle- ir, holandalıları davet ederiz. Bizim- kileri de fabrika kurmağa zorlarız. Fossadskilere güzel sanatları, küçük sanatları öğretiriz. Bizim de tüccarı- mız, endüstricilerimiz olur, onlara saygı gösteririz... İşte, Lö Forun sarhoşken çakır keyf elçilere söylediği hitabeler bunlardı. Şarab onların hayretini tezyid edi- yordu. Salon havasızdı. Lö For, iki pencereyi de birden açmasımı major- doma emrederek nemli ve soğuk hava- yı zevkle içine çekti. Güneş batıncaya kadar hep şerefe içti. Akşam olunca Polonya elçiliğine gidip sabaha ka- dar dansedip gene içti. Ertesi gün, Farnç Yakovleviç, mü- tadı hilâfına kendini yorgun his etti. -avgon postundan bir gocuk giyip ba- şını da bir atkıya iyice sardıktan sön- ra kimseyi kabul etmemek emrini ver- di. Petroya bir mektub yazmağa baş- ladı, fakat bitiremedi. Ocağın yanın- da oturduğu halde üşüyordu. İtalyan hekim Polikolo çağrıldı. Hekim, has- tanın idrarını, tükrüğünü kokladı, dili ni şaklatarak burnunu kaşıdı. Amirala müshil verildi, sırtından kan alındı. Hiç bir salâh görünmedi. O gece, a- teşler içinde yatan Franç Yakovleviç kendini kaybetti.... Lö For öldü ve Moskova sevincin- den çıldırdı. Şimdi artık yabancı Ku- kuy'un sonu geldi. Nihayet işte melun müşavir de geberdi. Hel görüyor, biliyordu: O sihirli ot! Petornun aklını başından almıştı. kat kimse bunu söylemeğe cüret | miyordu. Streliçlerin göz yaşları dan intikam almıştı! Yıkılsın : Deccal'ın ini, Lö For un sarayı! Anlatıyorlardı: Lö For öleceği man mızıkacılara çalmalarını, »4 rılarla rakkaslara raksedip zıplam rını emretmiş, ve kendisi de, yem şil, ölü gibi olduğu halde yatağır çıkıp sıçramaya başlamıştı... Ve | man, sarayın tavan arasında ulumi ıslıklar işitilmişti: Cehennem zeb lerinin gürültüsü! Bütün bir hafta, boyarlar, nöbet siller, Amiral'in tabutu başına ko tular. Neşelerini de korkuların gizliyerek çift pencereli salona gi ler. Salonun ortasında bir kerevt zerinde siyah ipekli kumaşla yariı kadar örtülmüş olan tabut duruyo Kılıçlarını çekmiş dört subay tabı yanında, ve diğer dört tanesi de & vetin ayak ucunda nöbet bekliyö Lö For'urı yaslı karısı da aşağıd çılır kapanır bir iskemleye oturt! tu. Boyarlar kendilerini murdar € mek için burunlarını ve ağızların tarafa çevirerek kerevete çıkıyö bu iblisin mavileşmiş eline yanak nı dokunduruyorlardı. Bu iş bitti (Sonu var) aö