26 Mayıs 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı'_ HAYAT ve SIHAT İ DTTLLELLİ Sinirlilere hava tebdili Bül.ün kış mevsiminde ve onun de - V;lıı.ıı _ı'lbi olan ilk baharda yorulan zih- Nlııu.l. lein dt k, az çok b lan si- birlerinizi düzeltmek için hava tebdili- he gitmeği kararlaştırdınız. Nereye gitmeli? Tei '€reye olursa olsun, dinlenecek bir *meyiniz, İklimin her şeyle mü- haş'ebeti olduğu gibi daha ziyade bozu- ü Deniz Hüi kenarı, yüksek dağ yahud iklimi başka başka türlü tesir eder- yayla iklimi, alçakta ovalık ye- PY Ka aak aX LÜ istifadesi daha büyük olur. ş Onu.. için, sinirlerinizi -dinlendir - mek üzere hava tebdiline gideceğiniz yerin her şeyden önce güzel iklim ol- Gümrüklerde Tayin ve terfiler Açıktan BB. Ali Nazmi Dinçol İs- tanbul ikinci sınıf muayene memurlu ğuna, Karabük başmemuru Vehbi Öz- bek İstanbul anbar luğuna, İs- Tecede bozulmuş sinirler, sinir ağrıla - T; çabuk heyecana uğrıyanlar bin met- Teden yüksekte yerlere tahammül ede- tanbul anbar memuru Şerafettin Su- nay terfian İstanbul veznedarlığına, Çanakkale anbar memuru Mithat Er- Mezler. Oralara ancak şehir hayatındı radece yorulmuş, hareketsizlikten ada- ri gevşemiş, yahud bir ateşli hasta- 'i:::i !ene'ııdece zayıflamış olanlar llııç* yorgun olanlara, hele tansiyon- gin İstanbul anbar luğuna, İs- tanbul muhasebe memuru Tevfik Fik ret Bulat terfian İstanbul başmüdür- lük memurluğuna, açıktan Ratibe Mu- alla Şener İstanbul memurluğuna, a- çıktan Şadi Şensoy İstanbul muhase- be luğuna, İzmit Değirmende- artmış, damarları sertleş baş- lamış bul, lara, orta d de yük- ı:_k’ beş yüzle bin metre arasında yer- h.' D ziyade yorgun, isterik, psi - tenik olanlar, tikliler, geceleri ba - rına ok saplanmış gibi kramp gi- ;:;' sinirliler orta derecede yüksekliğe 'e da lar, onlara da büsbütü kenarından içerde, ;'::Ğ_f'ık.ı deniz ; [!h!ılın azalmış, sinirlerini besliye- re muhafaza memuru Hasan Kuzey terfian İstanbul memurluğuna, Diyar- bakır muayene memuru Mazhar Akın Nusaybin — muayene memurluğuna, Kars anbar memuru Mithat Yıldız İzmir yolcu salonu anbar memurlu- ğuna, açıktan Necib Onat İzmir baş- müdürlüğü memurluğuna, — açıktan Abdullah Zeytincioğlu Anteb memur luğuna, açıktan Abdülkadir Akın Bi- recik haseb luğuna, Ban- KöYen, çabuk - öfkel uy kaybeden sinirlilere büsbütün sakin ve Vözgârsız, her taraftan kapalı- ovalık Yerler iyi gelir, ılıı.n kı, > gte e », ci mevsimini Anadolu nun ııi“n taraflarında geçirince, hava tebdı- da ilk hatıra gelen deniz ke - Atiniç Vaktiyle, bizim diyarbakırlı tayın çatekim de denizden uzakta ya - ,—ııd .. ... yor_ Şanluğuna karşı deniz iklimini pek çok Sini; iştü, Ondan sonra da deniz havası Tliler için pek meşhur olmuştu. Halbuki deniz kenarlarının hepsi bir dırma muhasebe memuru Hüseyin Cem Mersin gümrük memurluğuna, açıktan Safa Ağlarcı İstanbul mani- festo memurluğuna, açıktan Nesib Onat İzmir başmüdürlüğü memurlu- ğuna tayin edilmişler ve Mersin me- muru Bahri Sancar, Fethiye memu- ru Ricai Çuhadaroğlu, Mersin me- murlarından Bedia Müdak, Nuri De- mirağ, Bürhaniye idare memuru Tah- sin Özfırat, İstanbul başmüdürlüğü memurlarından Zeki Temel, Sahavet Gençay, muayene memuru Ekrem Akalın, veznedar Müustafa Arif Tü- örnek değildir. Bizim yurdumu e . şimale açık sahilleri, - aa rk esç marlrmnee i gibi yalnız a e BOİ_-zmnı..:H sahilleriyle Marmara sahilleri âdeta başka başka iklimlerdir. da oldi büyük hekim zamanın- har, duğu gibi, bir yelkenliye binerek gibi, bir yelkenliye hinerel Mümkün olsaydı bu türlü deniz hava- Sından şimdi de sinirlilerin pek çoğu Serçekten istifade ederlerdi. Bu zamanda da büyük bir transat - zün, Mümtaz Günel, anbar me muru Naim Talay birer derece terfi ettirilmişlerdir. Ev Kadınına Reçeteler Mandalina marmelâtı Mal: : lantik vapurunun süslü apar di h'fîılım n " biş sıkmak mümkün olursa, bu türlü deniz havası da sinirlilerin hemen hepsine, z Yorulmuş olanlara da, çok yorgun o- Tanlara da iyi gelir. Fakat böyle yapmağa imkân ola- Mayıp da, denizin bir. kenarında kal- vak zaruri olunca, bu türlü deniz ha- varından istifade edecek pek az sinirli :f:::'m hemen hepsi yorgun sinirle- Tinin Ziyade yorar. Hele deniz kena - uykuş Stârları sinirlilere baş ağrısı, veyi Uzluk, vücud ağrıları getirirler bü. zı:ı"' düzgün olmıyan karakterini ı-;..; 'Ütün sıkıntı ve keder ve - ler. ..ndn'ü' kenarı sinirliye, deniz hava- olduş” dolayı değil, ancak İstanbulda gel gibi, güzel iklim olmasiyle iyi ebilir, Güzellik de iklimi SA ge hat 1 kilo mandalina, 750 gram şeker bir limon, Yapılması : Mandalinalar yıkanır, kabukları hafif rendelenir, içi çıkarılır. Ka- bukları çekilir, mandalina kısmının suyu çıkarılır şekerle karışır, bir gün durur. Ertesi gün kaynatılarak koyu şurup haline getirilir. Çekilmi kabuklar atılır, koyulaşmca İlimon sıkılır bir kere kaynadıktan sonra Havuç marmalâtı Malzeme : 1 kilo havuç, 1 kilo 500 Gr. şe- ker, 250 Gr, Gilikoz. Yapılması : Havuçlar yıkanır, üzerleri kazı- Günün MESELELERİ politik N e İspanya iç harbı, ne uzak şark boğuş- ması kısa harb nazariyeci- lerini pek de teşvik edecek mahiyette değildir. Uzak şark kavgası bu ba- kımdan bilhassa entresan- dır. Bu harb, japon genel kurmayının, onu pek kısa sürecek sanmasının mah- sulü olmuştur. Hakikaten süratli ve semereli bir ne- ticeye varması için zdhiren çok ihtimal bulunan bu harb başlangıçta süratli in- kişafiyle dünyayı hayrete in - Japon harbında ideolojilerin talii ina nımsayacak bir şekil ar- zetmektedir. İki üç aydanberi japon- ların gayreti, Çin mukabil taarruzları ve çete harble- ri tarafından âkamete uğ- ratılmaktadır. Çinliler talim görmüş- lerdir ve askeri hareketle- ri alman subaylarından mü- rekkeb bir genel kurmay tarafından hazırlanmıştır. Halbuki Almanya Japon- ya ile ideolojik ve politik bir pakt aktetmiştir. Çinlilerin aldıkları ve bir alman kurmayının ida- resi altında kullandıkları harb mataryelleri büyük bir kısmı itibariyle sovyet malıdır veya Rusya yoliy- le gelmektedir. Çinlilere harbe devam et- mek ve alman muallimleri- le rus silâhlarını ödemek imkânını veren hususi kre- diler, amerikan veya ingi- liz menbalarının mahsulü- dür. Şüphesiz ki alman ideo- Çinin mukavemeti karşısında uzak şark harbının seyri lojisi ile sovyet ve ingiliz ideolojileri arasında hiç bir yakınlık yoktur.Yalnız almanlar, ingilizlerle, sov- yetler ve amerikalılar, Ja- ponyanın fetihleri karşı- sında aynı derecede zarara uğramaktadırlar, ısa bir harb teminde mündemiç sitratejik hatâ ihtimali, zeman kazan mak için, istilâcının, hasmı mahvetmekten ziyade gö- zettiği hedefleri derhal ele geçirmek hususundaki is- ticalinden gelmekte- dir, Böylece istilâcı, geniş- lemiş ve dağılmış cephe ü- zerinde, kuvvetini toplıyan düşmanın yeniden dönüşü- ne maruz kalır. Gerisinde, çete harblerine meydan ve- recek emniyetsizlik mınta- kalrı kalması da ayrı bir tehlikedir. Bugünkü Çin - japon har bının hartası bize japonla- rın cüretleri yüzünden bu hatâyı irtikâb etmiş olduk- larını göstermektedir. Çin ordu ve kıtalarının kuvvet- li ve mühim bir kuvvet ifa- de etmediklerini isbat ede- cek hiç bir şey yoktur. Fa- kat alman ve Avrupa kur- mayları için de, mütearrı- ç zın gerisini tehlikeye dü- şürmek hususunda, bu ha- rekâttan alınacak dersler vardır. Japon stratejisine, şim- diye kadar, aralarında pek de tecanüs bulunmıyan bi- ribirinden uzak hedefleri, kabil olduğu kadar sü ç Ü a ine lll YREA D y el Uzak şarkla — uzayan Lüsyen Romiye gazetesinde harb Yazan: Figaro ran askeri bir hedef:; rus- ların bir muhtemel yürü- yüşünü önlemek üzere Mo- golistan yollarında eksan- trik bir ilerleyiş. Pek mü- him bir ekonomik hedef: Şansinin kömür ve sair ma den'. 4& vaziyet etmek. Münnasıra. etratejik bir hedef: Bütün demiryolla- rını ele geçinmek. Bir hi- maye hedefi: Japonlara a- id ticari mü lerin faz- letin meziyet ve kusurları üzerinde tesir yapmıştır. Japon, müteassıp derecede cesur, meşakkate müteham mil ve her şeyden perva- HL7 Büdce ve büdcelerimiz Maliye Vekilimiz, cumhuriyetin on beşinci ve Celâl Bayar hükümetinin bi- rinci büdcesini evvelki gün Kamutay- da verdiği nutukla izah etti. Mebusla- rımız, büdcenin irad ve masraf fasılla - rı üzerinde kılı kırk yararcasına dura- cak, mütalealarını bildirecek, temenni « lerde bulunacak, ve nihayet kati şekli- ni alacak olan büdce meriyete girecek- tir. .Devletl"" i hakkında müzake - reler cereyan ettiği bu günlerde kendi büdcelerimiz akla gel k mümkü müdür? Büdce kelimesinin lehçemize bohça vezninde botça şeklinde girdiğini ç ben bile hatırlarım. Hılkn:, n:ıııu'ı'ıımğ ı:'cıe baslara düşmek âdetidir: kim bilir, belki bohça ile botça arasında bir ünasebet de vardır. Büdce (budget) sız fakat aynı da az disiplinli, izzeti nefis re- kabetlerine teşne ve umu- mi görüşlere pek az mukte- dirdir. Harbın ilk safhasın- da, süratli yürümek ve ön hedefi birden gözetmek i- bederken, bu meziyetler la olduğu Şantung'un fet- hini, Bir diğer itibar hede- fi: Şanghay ve Nankin'in işgali. Nihayet bir ticaret, silâh kaçakçılığına karşı tedbir hedefi: Çin liman ve sahillerinin ablokası. Bütün bunlar, mecmuu Fransanın üç mislini bulan bir saha üzerinde, nisbeten mahdud asker mevcudiyle, son derecede müşkül nak- liye ve geri hizmeti şartla- rı içinde, gerisinde bırak- tığı ve çete harblerine sah- ne olacak boşluklardan per vasız, devam eden bir har- bı anlatır. ki aydanberi, japon- lar Şansinin garb ta- rafını terketmeye mecbur kaldılar. Büyük kanalda ve Şantungun münakale dü- ğüm noktalarında çetin bir surette takılmışlardır. Hat- larının içinde yedi sekiz yüz gerilla yuvasında ken- dilerini müdafaa — etmek mecburiyetindedirler, Ba- şı bozuk Çin kıtaları Pe- kinle Nankinden bir kaç fersah fede ateş aç- ele geçirmek 'tarzusu hâ- kim olmuştur. Bir itibar ve menfaat hedefi: Pekinin ve havalisinin işgali, Münhası maktadırlar. Bu aceleci strateji, ja- ponların önce lehine sonra da aleyhine olarak, iki mil- harikalar yarattı. Bununla beraber, kusurları da çinli- lere bir öç alma şansı arze- diyordu. Çinli seyyal ve mukavim, heyecansız, kendine hâkim, realiteye son derece yakın ve onu sarsılmaz bir sabır- la takibe amâde, görünmez ve elle tutulmaz olan her şeye karşı tamamiyle sep- tik, hasmi tatmin etmekte olduğu kadar zâflarını is- tismarda da mahir bir o- pörtünizme sahibtir. Onu kazanmak ve inkiyad ettir- mek ayrı, muhafaza etmek ayrı bir şeydir. inin Japonyayı mağ- lüb etmesini müm- - kün görmüyorum. Japon kuvvetleri tekrar bir nok- tada birleşince ezici bir üs- tünlüğe derhal sahib ola- caktır. Fakat Japonya bu- günkü sitratejide ısrar et- mek isterse harbe muazzam miktarda asker sokması ve eski fransızcadan küçük cep, küçük ke- se â bog yahud b kelimesinden gelme ingilizce bir - keli - medir ki, bugün, bir devletin, bir mües- sesenin, bir şahsın irad ve masraf tah - minlerini ihtiva eden cedveli hatıra ge- tirmektedir. Devletler ve müesseseler gibi ferdlerin de büdceleri olmalıdır, değil mi? Esasen bu usul bizde pek zi- yade taammüm etmiş olacak ki hemen her yerde işitiriz: “Büdcem müsaade Ht otsel. Büd hiç düşü İnsan, büd dışına çıkı lıdır! ilâahirihi....” Aile büdcelerini acaba nasıl tanzim etmeliyiz? Bunda da, tıpkı Kamutayda olduğu ibi. peri kaidelerine riayet etmek hatıra gelir: Ailenin erkeği ve kadını, hattâ varsa büyük oğlu veya kı- zı, ay başlarında mı, yılbaşlarında ma olur, her halde aile gelirinin beklendiği günlerde, usul ve erkân dairesinde top- lanmalı ve baş başa vermeli ve aile rej- si söze şöyle başlamalıdır: — Ailemizin saadeti kadar ciddi bir meseleyi görüşmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Masrafımızı iradımıza uyduracağız. Buna dair düşündükleri - nizi birer birer söyleyin. Biliyorsunuz ki hep birlikte şu kadar para kazanıyo- ruz. Masraflarınırzdan - başlıcaları da şunlardır: kira, iaşe, giyim, tenvir ve ;ğ'*”'“- iş başma gidip gelme, tütün, he- ... ızm Kaataa ar aa ki den beri i in bede- mali kaynaklarını iy le tüketmesi icabedecektir. Bu takdirde harb yalnız kı- sa olmakla kalmıyacak, u- zak şarkın devamlı bir ha- rabisine de sebeb olacak- tır. Hini büdcenin tanziminde dikkate al- mak ricasında bulunacaktır. Baba suratını nasrl asmasın? Ana müdahale edecektir: — Çocuğun hakkı var ! Gîıış kızın gözleri parlayacak, yüzü vanilya, yarım bardak su, 200 Gr. gilikoz. Yapılması : Ayvaların kabukları soyulur, ezi- lecek derecede haşlanır, elekten geçirilir, vanilya ortasından yarıla- rak konur, Glikoz, şeker yarım bar- dak su ilâve edilir. Hafif ateşte 15-20 dakika kadar pişirilir, Kiraz marmalâtı Malzeme : 1 kilo kiraz, 1 kilo şeker, Gr. gılikoz. 200 nır, ezilecek derecede haşl elek rütube Uğu, barometre dereı_:_esi_. radin, " derecesi, elektriği, türlü türlü “n:g“ı"" gibi ayrıca ve mühim bir zel iklin, €€ Yorgun sinirliler bile gü - yatmaktan istifade orgun olmıyanlar, her ten geçirilir. Şeker glikoz ilâve edi - lir, Hafif ateşte koyulaşmcaya ka- dar pişirilir. Arada sırada karıştır- mak lâzımdır. Ayva marmalatı Mal: 3v zeme : kilo ayva, 3 kilo şeker, 1 buçuk HÂKİM ROBİNSONUN KATLİ S—— 38 Yazan: R. H: Goldman Asabi bir kahkaha attı. rî—d sz sizden daha kuvvetliyiz, Cer- ü edi. Eğer o halâ yaşasaydı bile, ma“' Klayton olduğuna kimse inan- D Zdi Tanınmıyacak bir hale gelmiş- i, — Fakat değişmiyen bir nokta var. Ka'amda Oliv Klayton'un parmak iz- saklıyorum. Onu — öldürmekle kümiyet kararınızı kendiniz imza- amış oldunuz. Jürinin huzurunda her Seyi anlatmak, Dora Vilks'in cesedini Ortaya çıkarmak lâzım, hem de par- Maklariyle beraber. Sarardı. Omuzları birden bire düş- Müştü; çenesi titreyordu. Halâ müca- İeleye gayret ediyordu ama yanakla- M ıerini ın çekildiği hissediliyordu. "îğ ıl-ılıe?;y tşitti mi, Andriy_u Robin- son dedim. Siz bu akşam benimle, ke- di fare ile nasıl oynarsa öyle oynamak istediniz. Fakat kedi benim. Elimdeki delilleri lütfen sayarmısınız? Ol.ıv Klayton'un parmak izleri; elektrik söndürülmesi; Maginin önceden ele geçirmesine imkân olmıyan neşter, Kendinin kafasına Vvurulan darbeden değil, boynundaki neşter y d öldüğünü söylemiş olan doktor Ha- ley'in şahadetil! evet, bütün bunları biliyordum, Omuzları git gide düşüyordu. Yüzü kül rengi olmuştu. — Üstelik Noel Lenahan'ın itiraf- e z ŞB Yapılı : Kirazların çekirdekleri sapları çıkarılır, 1/2 litre su ile hafif ateş- te pişirilir, Suyunu çekince ateşten indirilir, elekten geçirilir. Şeker 250 Gr. su ile koyu bir şurup haline ge- tirilir, kiraza gılikozla beraber ilâve dilir hafif ateşte koyulaşıncaya ka- dar pişirilir, larını imzalı olarak kasamda muhafa- za ediyorum, Maginin kadavrasına tü- feğini boşaltması için Vilksten para aldığını orada tafsilâtiyle anlatıyor. Bu vesikanın bir sürü fotografisini al dırdım ve on muhtelif kasada emniyet altına koydum. Kendi kendine söylenir gibi : — Lenahan'ın itirafları! diye mr- rıldandı. —Evet, bunu pazar günü elde ettim. 'Gerçi onun itham ettiği Vilkstir, fa- kat iyi bilirsiniz ki Vilks sizin yeri- nize elektrikli sandalyeye oturmak is- temiyecek, her şeyi olduğu gibi itiraf edecektir. Hem hâkim öldürüldüğü zaman o bürosunda idi. Şahidleri de vâar. Durdum. Söz yerine ona bir sürü Y;';'“k aşketmişim gibi soluk soluğa- Terler, Robinson'un yüzünden iri damlalarla akıyordu. Başını kaldırma- ya çalıştı, gülümsemeye gayret etti, fakat terler durmadan akıyordu. Tanınmıyacak bir sesle : — Cerri, dedi, bu sefer mağlüb oldu- ğumu sanıyorum. K keix, (P Vilâyetlerin içki gelirleri hissesi İspirto ve ispirtolu içkiler gelirle - rinden her yıl bir mikdarı vilâyet hu - susi idareleri hissesi olarak ayrılmak- ta ve bu hisseler iç bakanlık tarafından vilâyetlere dağıtılmaktadır. İnhisarlar Genel Direktörlüğü, 1937 senesi ispir- to ve ispirtolu içkiler gelirlerinden vi - lâyet husust idareleri payına düşen mikdara mahsuben İç Bakanlığa 100 bin lira vermiştir. İç Bakanlık bu para- yı vilâyetlere göre taksim etmiş ve hu- susi idarelere gönderilmek üzere bele - diyeler bankasına yatırmıştır. Bu pa- radan İstanbul vilâyeti hususi idaresi- ne 6413, İzmire 3580, Balıkesire 2901, Erzuruma 2801, Ankaraya 2729, Bur- saya 2602, Kayseriye 2159, Samsuna 1844, Çanakkaleye 1464, Edirneye 1325 lira isabet etmektedir. — Hem zannettiğinizden fazla, de- dım._ Bu akşam bana bir suykast tertib etmiştiniz. Dominikle arkadaşlarının beni mavi otomobilde beklediklerini biliyorum. Fakat ben ölmek niyetinde değilim. Ölümüm sizi kurtaramaz, Ya rın sabah çıkacak olanLa Gazet'i oku- yanlar ne kıratta bir adam olduğunu- Zu anlıyacaklardır. Şimdi size söyle- diklerimi o zaman bütün dünya öğren- miş olacak. Otomobildeki arkadaşları- nıza gelince onlar beyhude bekliyor- lar, ben burada sizin yanınızda kala- cağım. — Elen biliyormu? diye kekeledi. — Evet, dedim. n Koltuğuna yıkıldı ve bir lâhze dü- şünceli durdu, Sonra, alçak ve sakin bir sesle dedi ki ; — Mağlüb olmaya hiç alışmamıştım, (?en'i. Bu sefer muharebeyi — kaybet- tim, Sesimi çıkarmadım, Hattâ az kaİsın ona acıyacaktım bile. — Ölmeyi tercih ederim, dedi, Ben ancak kudret ve itibar içinde yaşama- ya alışkınım. Cerri, bana bir hizmette | bulunıı_uk iıtcmum ? T n . AA f Luauucccıcucuıuıuaaaaaaaamıım ! p el ORS Elâzığ ve Dyarbakır bölge - lerinde zelzele Şehrimize gelen malüimata göre ö- tey gece saat 3 ile 4 arasında Elâzığ vi- lâyetinin Palu kazasında 14 saniye de- vam eden bir zelzele olmuştur. Zelze - leden Karabigan nahiyesine bağlı Ter- mal köyünde 3 ev kısmen yıkılmış, 7 evin drvarları çatlamıştır. Başka bir zarar olmamıştır. Çapakçorda da 20,20 Şi : — Benim de bir mantoya, hiç olmaz- sa bir tayyörle bir empirme kostüme ihtiyacım olduğunu biliyorsunuz!/... Fakat baba nelere muhtaçtır: te- kaüdiyesi yoktur, sigortaya girmek is - ter. Akşam baş başa kaldıkları zaman karısı ile evin bin bir ihtiyacını bahse koymakta, ve bunları son taksitler bit - tikten sonra gene taksitle tedarikten başka çare bul ktadır: kanap lerin yüzleri eskimiş, iç çamı.:ırlıln gi- yilemiyecek hale gelmiştir. Akrabad. de hafif bir zelzele kaydedilmiştir. Di- yarbakır vilâyetinin Hani mıntakasında 21, 23,10 ve 1,20 de olmak üzere 3 zel- zele olmuştur. Zelzeleler bir zarar yap- mamıştır. Bingöl vilâyetinin Genç kazasına bağlı Valer nahiyesinin Kırnas köyüne aid Harkuz mezraasında da zelzele ol - muştur. Bu zelzelede mezraanın 1500 metre murabbarmndaki bir kısım arazisi 17 santimetre bir çöküntü ve aynı ara- zi meylinde 33 santimetre bir akıntı hu- sule gelmiştir. Mal ve can zayiatı ol- mamıştır, ş — Ne hususta ? — Gitmek, ortadan kaybolmak isti- yorum, Bana yardım edermisiniz ? — Hayır, kaçmanız bana kâfi bir ce- za görünmüyor, -— Bunu demek istemedim. Ebedi bir se):nlııntten bahsediyorum. —_Sızı öldürmek mi? bu benim ya- pacağım iş değil ! — Bana bu hizmeti yapabilirsiniz, dedi. *odoak Otomobil motorunun gürültüsü ve makineli tüfeklerin ateşi daha yeni ke silmişti ki Mitçeli telefona çağır- dım, e — Çabuk, Mitçel, dedim. Hususi bir tabı Andriyu Robinson öldü. Evet öl- dü. Kapısının önünde Dominik, Mal- loy ve Şotti isminde üç Gangester” ta- rafından öldürüldü!... Anlıyormusu- nuz?... Evet, makineli tüfekle, hay- dudlar, Dominik'in mavi otomobiline binmişlerdi... Ne?.... Evet... Bir daki- ka evvel... Düdüğü işitiyor musunuz? Polisin radyolu otomobilinin düdüğü- dür... Buraya geliyorlar. “Telefonu astım ve bu sefer de Lau- MT NUT geçenlerde evlenen gence bir hediye al- mak lâzımdır. Yaz tatilinden istifade e- derek beş on günü deniz kıyısında ge- çirmeği yıllardan beri tahayyül etmek- tedir, ve..... Bilmem, ailelerin büdceleri olabilir m! Fakat, olacak olursa ancak bunu aile reisinin (isterseniz istibdadı deyi « niz) yüksek otoritesi meydana getire - Nerede a erkekler, mi, niz? — N. Baydar diyeceksi- derbek'i telefon başma çağırdım: — Burada, Cerri Spens... Beni din- ler.., Durun söyleyeyim... Katiller Do- minik, Malloy, ve Şottidir... Çabuk o lun.. Evet,... Kensigton meydanı.., Ma- vi otomobil.... Elen'in numarasını açtım, — Mesele hal oldu, Sevgilim.., Evet onun evinden telefon ediyorum. Size hepsini anlatacağım... Yok canım, ba- na bir şey olmadı, merak etmeyin... Beni dinleyin.... Fakat hemen değil, bir saat sonra... Evet... on bir buçuk- Ttüken Holde, kapu üstündeki ampulü sön- dürmek için düğmeyi çevirdim ve ka- piyı açtım. Şose üstünde fenerleri yanmış bir sürü otomobil duruyor. du. Gölgeler gidip geliyordu. Bir dü- dük sesi işittim ve bir hasta — arabası kaldırımın kenarında durdu. Caketimin yakasını kaldırdım. Ve başaçık, yağmur altında sokağa çık- tım, Şapkam ve empermeablim üstüm- de yoktu. Çünkü Andriyu Robinson dışarı çıkarken bunları giymişti. Ben- İA den rica ettiği hizmet de bu idi. —BİTTİ— Tam burada, ailenin büyük oğlu, i- — leyin.., Andriyu Robinson'u öldürdü-

Bu sayıdan diğer sayfalar: