—TT TFT l -7 -19 | acar hikâyesi | Zavallı zengin!.. F an: Akoş İnezedi tomobil yüz kilometrelik bir sü- & Viyana'ya doğru uçuyordu. İ- kırk yaşlarında, şık giyinmiş rkek vardı. Sinirli hareketlerle, iranın birini bitirmeden diğerini , Hyordu. Saçları kırlaşmağa başla- . Sert bakışlı, yeşil gözlerini bir Paya dikmiş, beş dakikada bir ko- buldaki saate bakıyordu. Yolun kena- aki tarlalarda, kızğın güneşin al- T*da çalışan köylüler, hasetle karı- bir hayranlıkla yıldırım gibi ge- »*Wlüks otomobilin arkasından bakı- l dı, Tiğavalllar bBilmiyorlardı ki; o lüks “Mühim bir meyki işgal ediyordu. n _vî büzel bir karısı vardı. Bir a- gi a ğ ar kâfi gelmiyor muydu? Fakat, iç yüzü hiç de göründüğü gibi de- , Gi. Hayat mücadelesi, durmadan Eselmek hirsi onun da hayatınin (Eiki tadını bırakmamıştı. Erkek faşıp didinirken, kadın kendini a- mak için bam başka bir âleme dal- Ştı. Sabahlara kadar devam eden 'Ker, briç partileri, danslar, balolar.. 4 kadının bütün meşguliyeti bun- düşünüyordu. Hayatının ne K ı::::x? Niçin çırpınıyordu? B 1 gelmiyen müzakereler, 4 Ntılar, resmi ziyafetler, bazan larla karısiyle baş, başa kalmalarına b',mkfe bir akşam yemeği yemele- 4 :îı::';ı?l';.ş&mıyordıf. Nerede kal- di Bünler. Yeni evlendikleri Ka N, Mektebten henüz yeni çıkmış ir memurdu. İki odalı küçük bi t . 1 küçük bir “manda İşinden *Ülüşe, a toplanıp 1” OYNaşa vakıt geçireceklerdi. üşler, nasıl olmuştu. öti 4 'i u. Küçük şehirler, köyler T hayal yaı a otomobilin yanından 5i Xı gibi geçip arkada kalıyor- Tdı. Aklına bir iki saat sonra Viya- zakereler geldi. Mezse, ni a ; Her şey bitecekti. Fıbril:ı::ıi?km ! er.ekti. Belki de daha hayırlı ola- ; ti onlar için. Hayata yeniden baş- :caît.î. Gene eskisi gibi küçük bir i;kea â:rcıî:lerdi. Çocuklariyle iste- Srepl ::;e:kltı:lunıuktı. Sakin : Tmızı şıklarını saçı- ' ı:dut. Yerde, dıvarın dibinde bir ka- z o ıx:.ı'ıııuı. başını dizlerine yasla- : zâ;dıâı ve i:o;ıgun Uuyuyan kocasının sinekleri büyük bi t koğuyordu. SeRebaki) Birden şoföre bağ ırdı: Du Bere — r! Otomobil sessiğce durdu. Otomobi- Çeviren F Zahir Törümküney lin içinden bu iki sıhhatli ve genç vü- cudu gıbta ile seyrediyordu. Gözünün önünde senelerle evel gördüğü bir tablo canlandı. Bir gün babasiyle bir- likte bir kır gezintisine çıkmışlardı. Bir ağı gölgesinde aynı yı görmüşlerdi. O zaman babası: — Oğlum, dikkat et, demişti. Şu gördüğün bir saadet tablosudur. Sen, şimdi bunu anlıyamazsın. Biribirini seven iki insan. İkisi de genç, ikisi de güıe_l. Dünyada bundan fazla bir şe- ye lüzum yok. Bundan fazlası belki de zararlıdır. Babasının bu sözlerine bıyık altın- dan gülmüştü, ihtiyır adam acı, acı başını sallıya- rak; — Biliyorum, bana gülüyorsun, Za- man gelecek bunu sen de takdir ede- ceksin. Fakat, korkarım ki; geç kal- mış olmıyasın... b l_)erin bir uykudan uyanır gibi göz- lerini açtı. Şoföre seslendi: — Haydi! Çabuk gidelim. Motör homurdandı. Hareket ettiler, Gene müthiş bir süratle yollarına de- vam ediyorlardı. Bitmek üzere olan sigarasını tazeledi. Dudaklarının ara- sından mırıldandı; — Babam, zavallı babacığım. Şimdi anlıyorum. Hayatta ne kadar yalnız - dın. Tabii bütün erkekler gibi. Otomobil süratle bir köşeyi döndü. Viyana'ya gelmişlerdi. Hava karar- a- ANDAÇ (HAVA SEFERLERİ) pazardan maada her gün : Yeşilköyden hareket : 9.30 Ankaradan hareket a 15.30 Ankaradan P cumartesi günleri $ 14.30 Nöbetçi Eczaneler Pazar : Halk ve Sakarya eczaneleri Pazartesi : Ege ve Çankaya » âalı : Şehıcl ve Yenî;:lğir KŞ Perşembe : Merkez . uma $ Ankara " Cumartesi ; Yeni ve Cebeci eczaneleri HALK ve YENİ SİNEMALAR Seans saatleri Her gün YENİ HALK 14.45 14.30 16.45 16.30 18.45 18.30 Cumartesi günleri YENİ HALK 13 13 14,45 14.30 1645 16.30 1845 18.30 Pazar günl: 'YENİ HALK ıi ı 13 13 1445 14.30 16.45 16.30 , 18,45 18.30 Geceleri saat 21 de Lüzumlu Telefon Numaraları Yangın ihbarı: (1521). — Telefm_ı. müra- SENAN A La Tribün de Nasyon'da Ber - nar Savinyi yazıyor: İngilizlerin bütün kuvetleriyle ça- re bulmıya çalıştıkları Filistin karğa- şalıklarında yeni bir vakıa zuhur et- miştir: Arap tethişçiliğine cevap ver- mek için bir mukabil yahudi tethişçi- liği. Evelâ meseleyi vazedelim. Bu, a- deta halli imkânsız bir davâdır. Ve belki de her hangi bir hal çaresi bu- lunmayışıdır ki ingiliz otoritesi al- tında bir mutavassıt şekil bulmak im- kânını bahşedecektir, fakat buna pek kolaylıkla varılamıyacaktır. Yahudiler Filistin'de bir yuva kur- muşlar; bunu bizzat tanzim etmişler- dir; burada mikdarları her gün çoğal- maktadır. Bu yuvayı terketmeleri bekl Filistin'deki yahudi mil- caat şehir: (1023-1024), sı: (2341-2342). — ve Havagazı Arıza Memurluğu: (1846), — Mesajeri Şehir Anbarı: (3705), — Taksi Te- lefon numaraları; Zincirli cami civarı: (2645, 1050, 1196). — Samanpazarı ciya- rı: (2806, 3259). — Yenişehir, Havuzba- şı, Bizim taksi: (2323) — Havuzbaşı: Güven taksi: (3848); Birlik taksi : (2333) — Çankırı caddesi, Ulus taksi: (1291). Otobüslerin ilk ve sop Seferleri Sabah Akşam İlk -Son sefer — sefer Ulus M. dan K. dere'ye 645 — 23.00 K. dere'den Ulus M. na D15 23,20 Ulus M. dan Çankaya'ya — 7.25 — 23.00 Çankaya'dan Ülus M.na 710 — 23.20 Ulus M, dan Dikmen'e — 6.30 — 20.00 Dikmen'den Ulus M,na — 7.00 — 20.30 Ulus M. dan Keçiören'e — 6.00 - 21.00 Keçiören'den Ulus M.na 6.30 — 21.30 Ulus M. dan Etlik'e 6.30 — 2100 Etlik'ten Ulus M. na 7.00 — 21.30 Ulus M, dan Cebeci'ye 7.00 — 23.00 Cebeci'denUlus M, na 7.00 — 23.00 Çebeci'den As, fabl. ra 700 —— As. fabl. dan Cebeci'ye — —— — 17.00 Yenişehir'den Ulus M.na 700 — 23.00 Ulus M., dan Yenişehir'e — 7.10 — 23.00 S. pazarı'ndan Akköprü'ye 6.15 — 7.00 Akköprü'den S, pazarı'na 7,30 945 $ U. Meydanı ile İstasyon arasında her beş dakikada bir sefer olup tren za- manları seferler daha sıktır. . $ U. Meydanı ile Yenişehir, Bakanlıklar, Cebeci, Samanpazarı arasında saat 8 den 20 ye kadar vasati her beş dakika- da; saat 20 den 21 e kadar her on da- kikada; saat 7 den 8 e ve 21 den 23 e kadar her 15, 20 ve 30 dakikada bir kaklarda lâmbalar y Şi büyük bir binanın önünde durdular. Kapıcı şapkasını çıkarmış, yerlere kadar eğilerek selâm veriyordu: — Direktör, bir saattir sizi bekli- yorlar, Hususi kâtip ayağa kalktı. Nazik bir tavırla direktörün kapısını açarak ona yol gösterdi: — Buyursunlar efendim. Umum müdür, yaşlı ve sevimli bir damdı. Onu iyetle karşıladı: — Nasıl yolculuk iyi geçti mi? Sinirleri gerilmiş, kalbi heyecan- dan atıyordu. Buna rağmen sükünetle cevap verdi: — Teşekkür ederim. Çok güzel geç- ti. | — Dosyayı tetkik ettim. İstediğin mühleti veriyorum. Yalnız bir şartla: Eğer buna Berlin'deki direksyon da muvafakat ederse... Geniş bir nefes aldı. Berlin'deki di- reksyonla daha evel görüşmüş ve an- laşmıştı. Bir anda gözlerinin içi gül- dü; — Bu iyiliğinizi hiç unutmıyaca- ğım. Fabrikayı kurtardınız. Ayağa kalktı. Veda etti. Vakti yok- tu, Derhal Peşte'ye dönmesi lâzımdı. Daha bu gece halledilmesi icap eden bir sürü işleri vardı. Otomobile atladı. Bu sefer daha büyük bir süratle Peşte'ye dönüyor- lardı. Sinirleri biraz yatışmıştı. Kendi kendine düşünüyordu. Umum müdür ne kadar hoş ve sevimli bir ihtiyardı. Ah biraz vaktı olsaydı da, şu adam- cağızla bir iki saat dertleşebilseydi. «| Onun da kim bilir ne üzüntüleri var- dı? Kalbinde duyduğu bu ferahlık u- zun sürmedi. Başını gene bin bir dü- şünce sardı. Bu gece bir İran grubiyle ticaret müzakereleri vardı. Onlara, makinalar satacaktı. Acaba bu iş iste- diği gibi neticelenecek miydi? Gittik- çe sabırsızlanıyordu. Bir an evel i- ranlılarla konuşup neticeye varmak arzüsiyle yanıp tutuşuyordu. Camı vurdu. Şoföre seslendi: seferler vardır. $ Akşamları Ulus d dan saat 23 deki son seferlerle bunların Ulus M danına dönüşleri sinemaların dağılış saatlerine tâbidirler. Posta Saatleri Teahhütlü 18 e kadardır. Posta saat 19 a kadar İstanbul cihetine mektub kabul eder. Tren Saatleri Haydarpaşa'ya Her sabah 8.20. Her akşam 19.15 ve 19.50 de (Pazartesi, per- şembe, cumartesi Toros sürat.) Samsun hattına ; Hergün 9,35 (Kayse- ri, Sıvas, Amasya bu hat üzerindedir.) Diyarbakır hattt —: Hergün — 9.35 Zonguldak hattı : 15.00 Kırıkkale'ye rayotobüs . 16,05 GÜNDELİK ramaAmARAMAmRAME Hicri - 1357 Rüum' - 1354 Cemazil'evel: 8 Haziran:23 Güneş: 4 35 Akşam: 19 45 — Daha hızlı! Daha hızlı! Budapeşte'ye geldiler. Şoföre emir verdi: — Eve gideceğiz! Ayak üstü olsun karısını, çocukla- rını görmek istiyordu. Bu gece onla- rm arkasında bulunmağa dehşetli ih- tiyacı vardı. Velevki; beş on dakika için olsun... Eve girdiği zaman çocukları çılgın bir sevinçle boynuna atıldılar, İki ço- cuk bir ağızdan haykırışıyorlardı: — Babacığım! Bu gece hiç bir yere gitmiyeceksin! Bizimle — kalacaksın değil mi? Yavrularının kolları arasından güç- lükle sıyrıldı. Mahzun bir sesle yavaş- ça söyledi: — Hayır, kalamıyacağım yavrula- rım.. Bir kaç dakikacık olsun sizleri göreyim diye koştum... Mühim işle- rim var.... Gözlerinden yanaklarına doğru sü- zülen yaşları göstermemek için arka- sını döndü, gitti. leti çok hususi, şarki Avrupa ve hattâ garp merkezlerindeki yahudi kitle - lerinden, yahud da eskiden müslü- man yakın şarkta oturan yahudilerden çak farklı bir millettir. Filistin arapları halâ mikdarca çok üstündürler, Maverayı Ürdün arapla- rından ve bütün arap dünyası, Suriye Irak, Mısır, Hicaz, Necid tarafından himaye görmektedirler. Her gün ze- min kaybetmektedirler; ticaret en- düstri, bankacılık hattâ ziraat sahala- rında yahudiler kadar kuvetli değil- dirler; ancak kemmiyetçe üstünlükle- ri vardır; ve şiddete müracaat sure- tiyle karşı koymaktadırlar. Bu reak- siyonun kolayca duracağına inanıl - maz. İngilizlere gelince, Mısır'ı terkede- mezleri çünkü Filistin garpte ve şi- F ilistin'de aap yahudi kavgası * lerini uzlaştıracak bir mutavassıt şe- kilden başka bir çare hatıra gelme- mektedir. Filistin'in iki devlete tak- simi iki rakipten hiç biri tarafından kabul edilmedi; belki başka bir şekil bulunacaktır, Yahudiler artık buraya yerleşmişlerdir, ve onları memleket- ten kovmak mümkün değildir; iki düşman ırkın birlikte yaşamıya alış- maları için zaman unsuruna itimat e- dilemez mi? Araplar eskiden İspan- ya'da büyük ziraatçilerdi. Filistin'de ziraat sahasında çalışmıya başladıkla- tı takdirde pek alâ yahudilerle yanya- ha yaşayabilirler. Arap ve yahudi köylerinin, daha iyisi kantonlarının yanyana sıralanması tasavvur edilebi- lir. Bu takdirde İngiltere hakem ola- cak ve arap ve yahudi müşavirlerin yardımiyle merkezi idare Tolünü oy- nıyacaktır. Arap veya yahudi âlemle- rini gücendirmek ingilizlerin menfa- atine olmadığı için, her halde, ırkla- rının biribirine karışmış olduğu bun- ca diğer yerler gibi, Filistin'de de sükün içinde yaşamak mümkün ola- caktır. Fransa Çemberlayn'ın nutku karşısın- da fransız gazeteleri Çemberlayn'in Kettering'de söyle- diği nutuk hakkında Figaro şöyle ya- zıyor: Çemberleyn Kettering'de tarif etti- ği siyasetin ne kadar. mutedil ve uz- laştırıcı bir unsur olduğunu göster- miştir. Başvekil ,tehdid ve şiddetin ö- nünde eğilmek istememekle beraber dünyayı bir harb faciasından kurtar- mak için İspanya'dan Çin'e kadar bir tezi müdafaa etmiştir. Başvekilin metodu zehiri akıtmak için doğrudan doğruya yaraya temas etmektir. Ken- disine gizliden gizliye veya açıktan a- çığa muhalefet edenlerin metodu ise başka muharebeleri alevlendiren “ka- na susamış sulhperverler,, tarafından sürüklenmeği de istememektedir. Bil- bilâkis yarayı deşmek tarafdarıdır- lar. Sulhun realist bir şekilde müda- faası için bu metodların hangisi doğ- rudür? Hümanite şöyle yazıyor: Umumi harba mani olmak için “Çemberlayn İspanya hâdiseleri ü- zerine diğer devletlerin harbe girme- sine mani olmak için “kana susamış sulhperverlere,, karşı cebhe almak lâ- önünde eğilmek ve milli menfaatleri zım geldiğini söylüyor. Mütecavizin hassa İspanya hâdiselerinden bahse- derken Çemberlayn bir kere daha ta- mamiyle tasvib edilmesi lâzım gelen sefil sınıf menfaatlerine fad etmekle harbin ve esaretin önüne geçilemez. Umumi bir harba mani olmak ve de- mokrasiyi kurtarma kiçin mütecavizin ağzını tıkamak lâzımdır. Ernuvel şöyle yazıyor: “Çemberlayn bazı müdahale siya- seti taraftarlarının oyununu cesaretle açığa vurmuştur. İspanya hududları- nın açılması lehindeki teşebbüslerin altında acaba kazanmak ihtirası ve merifaat emelleri mi var? Çemberlayn hakikaten garib ufuklar açmıştır.,, mal garbide Mısır'ı ve bilh Sü- veyş kanalını örter. Avrupa Asya ve hattâ denilebilir ki Afrika'nın birleş- tikleri noktada bundan iyi bir strate- jik mevki bulunamaz. Böylece yahudiler orada kalmak ni- yetindedirler; araplar da, ingilizler de, İngilizler bu meseleyi arazi bakı- mından hal etmiye çalışmıştılar. Fi- listin ikiye bölünecek, yahudiler bir yuva muhafaza edecektiler, fakat da- ha daralmış olarak ve bir kaç ölü şe- hirle. Kudüs bitaraflaştırılacaktı. A- razinin büyük kısmı araplara kalacak ve bu kısım Maverayı Ürdün'e ilhak edilerek emir Abdullah buranın kıralı olacaktı. Başlangıçta topraklarını yahudile- re iyi fiyatlarla satmış olan araplar, senelerce müddet, çiftliklerine taar- ruz ederek ve münferiden rastladıkla- rı yahudileri öldürerek göçmenleri u- sandırmıya çalıştılar. Fakat bu mace- rada bilhassa ingilizlerle karşılaştı- lar. Fakat yavaş yavaş araplar geril- layı tekâmül ettirdiler, ingilizler ne yapacaklarını şaşırdılar ve yahudiler çok sıkıntı çektiler. Bunun üzerine, ve günün yeni hâ- disesi de budur, yahudiler yalnız köy ve çiftlikleri müdafaaya meur silâhlı milisler teşkil etmekle iktifa etmiye- rek, taarruza geçen, cinayete cinayet- le, yangımma yangınla Mmukabele eden hücum kıtaları teşkil ettiler. Roşpina suikasdine iştirak etmiş o- lan genç yahudi militanı Sloma ben Jozef ve arkadaşının idama mahküm edilmeleri bu harekete sebebiyet ver- diği söylenebilir. Mutlak yahudi nas- yonalizmini temsil eden ve Filistin'- de hattâ ingiliz himayesinden bile vaz geçebilecek kudretli ve müstakil bir yahudi nasyonalizmi kurmak istiyen Jabotinski'nin — revizyonist —müfrit partisinin faaliyetini de buna ilâve et- mek lâzımdır. Böylece bugün, karşı karşıya iki ordu görüyoruz, arap ve yahudi ordu- ları ki iyi talim görmüştür ve biri Su- tiye ve diğer taarflardan gelen arap gönüllülerinden, diğeri de dünyanın hemen her yanından gelen yahıdi gö- nüllülerinden müzaharet görmekte- dir. Bu iki ordu harekete geçecekler - dir, ve şimdiden geçmişlerdir de. Her biri, hareketine azami enerji ile de- vam edecektir. İki kuvet arasında sı- kışıp kalan ingiliz kuvetleri, bütün bu cengâverleri durdurmaya yetecek mikdarda değildir. Şimdiden arap çe- teleriyle başa çıkamıyorlar, hem arap, hem de yahudi çeteleriyle nasıl baş edebileceklerdir? Diğer taraftan İn - giltere, Filistin'deki askerlerini iki misline çıkarmak lüksünü kendine bahşedemez. Bu davâyı hal için her tarafın emel- BİBLİYOĞRAFYA Köyün yolu Genç ve kıymetli gazeteci ve mu- harrir, Refik Ahmet Segengil muhte- lif tarihlerde gazetelerde intişar et- miş olan on bir hikâysini “Köyün yolu” ismini taşıyan 113 sayfalık bir cildde toplanmıştır. İnce ve hassas bir ruha sahip olan muharririn temiz bir üslupla canlan- dırdığı bu hikâyelerin bir'kaçı mev- zuunu köy hayatından almaktadır. Bize “Çıplaklar” ve “Açlık” isimli iki roman vermiş olan muharririn bu güzel hikâyelerinin de okuyucular ta- rafından beğenileceğinden eminiz, Bi- ze Yengeç Ali gibi cidden ustaca hi- kâyeler vermesini bilen genç hikâye- cimizden bu sahada daha çok ve yeni eserler bekliyebiliriz. Köyün yolu 30 kuruş fiyatla satıl- maktadır. Dağıtma yeri Ahmet Halit kitaphanesidir. İlk Aşk İvan Turgeniyef, Goögol, Dosto- yevski ve Tolstoy triyosundan sonra | ismi hemen hatıra gelen büyük tus klâsiklerinden biridir. Dilimize pek çok eserleri çevrilmiş, ve hikâyelerine kat- masını bildiği tatlı bir şiir ve roman tizm havası sayesinde memleketimizd. çok sevilmiş ve üstadlarından fazla a- lâka görmüş olan bu kıymetli muhar - ririn İlk Aşk isimli romanı başlıca e- serlerinden biridir. Haydar Rifat ta - rafından tercüme edilerek iki defa bastılmış olan bu romanın mevcudu tükendiğinden bu defa Hilmi Kitabe- vi eserin üçüncü tabını kendi serisi a- rasında neşretmiştir. Güzel bir renkli kapağa bürünmüş ve temiz bir şekilde basılmış olan kitab 144 sayfalı ve fiatı SO0 kuruştur. Lady Windermere'in yelpazesi Maruf ingiliş edibi Oscar Wilde bu sene bizde moda olmuştur. Ekseri eserleri dilimize çevrilmiş olan bu in - ce ve artist muharririn bu defa da La- dy Windermere'in yelpazesi isimli pi- yesi B, İ. K. Gürgen tarafından türk - çeye çevrilerek Hilmi Kitahevinin se - risi arasında intişar etmiştir. Zarif ve nüktelerle dolu bir sanat eseri olan bu piyes renkli bir kapak içinde 100 sayfalık bir cild teşkil etmiş- tir. Fiatı 30 kuruştur. NİDİ<İP>İN D- mohm v oH YN — rlMZoLH>APrz r>lRRHAM<>ND> Dünkü çapraz kelimelerin halledilmiş şekli T A 314 5 09 8 Soldan sağa: 1 — Kırmızı - yuvarlak salatası olur. 2 — Avutma. 3 — Nezaketli. 4 — Mevzii 5 — Uzun | yolunda bir köy. 6 — Pek az mesafe. 7 — Bir nota - Yeni değil, 8 — Afganistanlı. 9 — Sarı bir çiçek. Yukarıdan aşağıya: 1 — Dondurulmuş süt veya meyve. 2 — İşlenme süs - Cılız. 3 — Bodür selvi. 4 — Bir erkek ismi - Tencerenin büyüği 5 — Prende - Sorgu edatı. 6 — İlâç - Olmaktan emir. 7 — Sebep - Âmil - Sekmekten emir. 8 — Bir sebze. 5 9 — Büyük türk kumandanlarından biri miras, kökü - K Karakurt kaplıcaları Yer deprenmesi dolayısile Kırşehir Karakurt kaplıcasının suyu artmış ve KIZILAYA ÜYE YAZIL Yurduna şefkat borcunu ödemiş olursun icabeden tâmirat da yapılmış oldu- ğundan yel ve sızılardan muztarip o - lan halkımızın dertlerine çok şifabahş olan bu kaplıcadan istifade etmeleri tavsiye olunur, 4364 iz Gi Ğ ö ASSS 5b İti ln' Li