31 Mart 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

31 Mart 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ı Buran bs sinden Tuğrul B-ye: Pay, Jökdir varakalarınız muntazaman Müy Je gönderilmektedir. Mektep ida « Müracaat ediniz. Gelmediği tak- #p, Dikdiriniz yenisini yazar ve gönde- ik, iz ”— Gazetenin eskiden çıkan ilâve b, , *edarik etmek pek müşküldür. Hatta bigi iki numaralarının Bulunması mu- ilömirdn © Karuyaksda Barbaros Tı Bü ent Mehmet Bey: tiye Yatakalarınız. muntazaman gönde hany , İzmire, gönd in hemen Yerlerine vardığından sizinkilerinde im icabeder. Bize inde edilme- lig, MW Postaneden aramanız münasip Ayk ada Ga i mektebinde 6 . Hikme Be -: Ankaraya sit hedi- Moi ve takdir varakaları muhabi Gu; Per tarafından tevzi edilmektedir. Kürleri öğleye kadar Hakimiyeti Biye karşısında Vakır muhabiri Namık ka Müracaat ediniz. in alı bilgiler çok barça ar yazan musikişınas En çok eser yazan musikişi- | ii Milattan yani İsa doğmadan 1 Sene evvel yaşamış olan ag, at Aristoksendir. Bu san'at "1435 musiki parçası yaz- En büyük ressam Dünyaya gelmiş o'an en bü- | pen milattan dört asır A Yaşamış olan ve büyük İs- & erin resmini yapan «Apel» iypel günün birinde İsken- ği lkender bu resmi beğen tir, pe im resmi bey- erince hayvan bir ar- görmüş gibi kişnemiş, o “it Apel İskendere: “Beygiri- aa İs sanayii hefise- iyor.» demiş. yKac yıldız vardır di, yıların sayısı namütenahi- dan ki haddi yoktur. reyi çoğu okadar uzaktır ki Mahi bır rasat aleti ile gö- te Keskin gözü bir kim- Mai beş bin kadar yıldız » Teleskoplarla görülebi- Ni bular miktarı ise 300,000 maktadır. ün Meşhur yıldızlar: Siryüs, * Vega, Antares, Aldebaran, «gi ni | Acele veri- e len hüküm Bundan on iki sene evveldi. O sıralarda, Üsküdarda Bağlar- , başında oturuyorduk. Komşumuz avukat İhsan Bey isminde biri idi. Bu zatın on üç on dört ya- şında ve gayet sevimli, Leylâ isimli bir kızı vardı. Leylâ hakikaten güzel, cazip, önül alıcı bir çocuktu. iyi ter- iye gördüğünden ( bulunduğu meclisi şenlendirir, neş'esiz eri göldürür, en hırçınların hiddetini dindirmiye muvaffak olurdu. Böyie olmakla beraber bir kü- çücük kusuru da yok değildi. , Leyâ her şey hahkında çabucak İ lerdi. mülalâa yürütür, kararını verir- di. Bunun için ne kadar uzun düşünmek İâzımgeldiğini bir tür- lu anlıyamazdı, Bir badise, Ley- | dânın, bw. halden. vazgeçmesine ve noksansız bir hanım olmasına hizmet etti. Günün birinde Leylânın bü- yük amcası kendisine hediye olarak güzel bır yüzük getirdi. Bu yüzük üzerinde küçük bir el- mas bulunan bir altın halka idi. İ O vakte kadar henüz bu kadar | İ kıymettar bir hediye almamış olan Leylâ çok sevindi. Güzel komşumuzun fakir bir aileye mensup olan Cavidan is- minde bir süt kardeşi vardı. Ca- vidanın va'desi Leylâya süt ver- mişti. İki kız beraber büyümüş- Bu iki çocuk çok sevişmekle beraber (Cavidan mevkiini bilir ve Leylâya bir küçük hanım gibi muamele ederdi . Hediye yüzüğün geldiği gün Cavidan Leyiânın yanında misa- fir bulunuyordu. Leylâ aldığı hediyeyi süt kar- deşine gösterdi. İki kız panl pa- rl parlıyan yüzüğü bir müddet seyrettiler. Sonra Cavidan daya” namiyarak Leylâya dedi ki: — Ne olursunuz Laylâ hanım Müsaade etseniz de şu yüzüğü > ben taksam .. eylâ iyi kalplı bir kızdı. Bu- na rağmen evet diyemedi: — Nasıl olur Cavidan.. Onu amcam bana getirmiş... Cavidan dudakların bükmek- le iktifa etti, İli genç kız biraz daha oynadıktan sonra kahvaltı Zısız hikâye: Canları s | kalmamış, yüzü sararmış ıkılan far an İşl sk HAİNİN Yazan: M. Gayur için odadan çıktılar, Daha sonra gezmiye gittiler, Akşam avdet ettikleri zaman Leyâ odasına girdi. Yüzüğü bir daha görmek | istiyordu. akat ne baksın! Yüzüğün bulunduğu muhafaza bomboştu.. Leylâ koşup vakayı annesine haber verdi. Ev halkı oldu. Her taraf arandı tarandı. Fakat yüzükten eser yoktu. Leylâya gelince (o Cavidanın göstermiş olduğu arzuyu hatırlı yor. Yüzüğün süt kardeşi tara- fından çalındığna O hükmediyor-. du. Nihayet yüzüktem kat'i ümit etmek mecburiyetinde kalındı. Fakat ayni zamanda Leylâların eid Cavidan ve annesine kapa- tıldi, Cavidanın annesi fakir bir be barik babasının €- vinde karnını doyururdu. Zavallı kadın bu kapı İda pek meyus o'arak hastalandı. Cavi- dana gelince artık eskı neşesi | muştu. e » Yüzüğün çalınmasından Üç ay sonra idi; bir sabah hizmetçi kız mutfakta kurulu duran farc ka- panını eline alınca hayretle ba- ğırdı: — Ley â hanım. koş bak.. Leylâ koştu. Kapanın içindeki hayvana dikkatle bakınca o da | hayretle bağırdı. Kapanda şiş- manca bir fare vardı; da bir altın halka, pırlantası ile pırıl pırıl pırıldı- yordu. Bu halka Leylânın üç ay evvel Cavidanın çaldığına hükmettiği pe idi. Bağrışma- lara koşan Leylânın annesi mes- eleyi halletti: — Kızım o gün yüzükle oy- narken yere düşürmüşsün; yerde bir budak deliği varmış yüzük oradan tavan arasına gitmiş, bu fare o vakit küçük bir yavru me ve ç e iy çerek kalmış şimdi yüdüğün- den rim dar bile mü liyor. İşte mesele bu.. sen telaş- lâ büküm yürüterek yüzüğü Ca- vidanın ça'dığında israr ettin, ve o zavalı kızla anasını yanımız- dan haksız yere uzaklaştırdın. Leylâ son derece müteessir olmuştu. Hemen Cavidanla va desinin oturdukları küçük eve koştı. Fakat vakttinde yetişe- medi. Cavidanın annesi bir gece evvel sefalet içinde ölmüştü. Leylâ o günden itibaren Ca- vidanı evine aldı, Ve yetim kız Leylânın asıl kardeşi gibi büyü- tüldü. boynun- alt öst | G üzerindeki | Fil yumurtası Ticaret için stanbula gelen - Kayserilinin biri sokakta Hindis- R tan cevizi satıl dığını görmüş. Hayretle « bu nedir, bunu ni- derler? » diye 5 sormuş. Satan adam müzibin biri olduğundan « bunlar fil yu- Kâmiran Tesfik H. murtasıdır. Kırk gün tavuk gibi üzerine oturu- lacak olursa fil çıkar, cevabını vermiş. Bir filden bir kaç bin okka pastırma çıkaracağını dü- şünen Kayserili hemen iki dane alıp odasına koşmuş yatağına koyup üzerine oturmuş. Kendi- sini günlerce göremiyen hemşeb- rileri merak edip odasına git- mişler. «Ne oldun görünmiyon?» demişler. O cevap vermiş : “Di- me argadaş' garlı bir iş yapıyon. İki fil yumurtası buldum tam otuz sekiz gundur üzerin deyin.,, demiş. Arkadaşı merak ederek yor- ganın ucunu kaldırmış Hindistan cevizinin püskülünü görünce: “ Üleen bakındı. Filin kuyruğu | te.. İşte! ,, diye hayk: Makkpe tik mektep talebeinden Kâmıran Tevfik * Yolcu ile köylü Yolcu — Sarhdere köyü bu- adan çok w- zak mı? Köylü — Yok canım.. oŞura- cıkta... Şu te peyi ( aşarsın. Önüne başka bir tepe çıkar. onu geçersin, düz bir yol ge- lir, Onu geçer- sin, düz bir yol Zahide Rıza H. gelir. Onuda yürüdünmüydü bir dere görür- sün.. Dedereden iki bayır sonra da gelir Sazlı dere... Beşiktaş yirminci ik mekiep tolebesinden Zahide Rıza Mantarlar hep böyle rüt yerlerde yetişir, — Ondan biçimleri şemsiye gibi, değil mi baba? Kısa hikâye | Kedi ku.ruğu 1 — Karga efendi ağaç dibin- de kocaman bir kurt görünce gayet sevindi. 2 — Karanı doyurmak ümi- dile bu kurdun üzerine atıldı. 3 — Meğer kurt değil kedi kuyruğu imiş... Kârga efendinin korkusu ve kaçması görülecek şeydi. BI ? Geçen haftaki bilmecemiz, halleden ve mükâfat ka- zananlar, Murabba i- çinde yerleri boş bırakılan harfleri bula. bilir misiniz? u seferki bilmecemiz geçen seferkine benzemekle be- raber daha kolaydır: BAŞ” Lütfen sayılayı çeviriniz

Bu sayıdan diğer sayfalar: