4 Mayıs 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

4 Mayıs 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 2 — VAKIT 4 Mayıs | P »"exet haberleri Kuşadada bir tecavüz “Yeni Asır, refikimizi geçen hafın Yunan mozörü Kaş yazdığına güre bir akşeom bir sında yas ağa mevkiine yanaşmış, jandarmalarımız ge- lişlerinin maksadını en ateşle kar sılanmıştır, Bunun üzerine jandarma arımız da ateş evmişler, müsedeme bir müddet devam etmiş, neticede motör firar etmistir. ir Venüs heykeli » bulunan Keten zade Faik ve şeriki Amiral gümrükten sev elindeki eşy üyüklü B amana üni ncunun am boy seykeli d «ökadan olduğu enlaşılarık istirdat eu r Adanada iyi Adanada Yüregir ovs olarak açılan Beyk bir kuyu haiz $u vünde yer dan ç safı rdan olduğu anlaşnİmiğır. 4 ceset ? gi civarında İki, | İ sanı atfedildiğinden | haysiyeti çayi civarın mbkik e setlerin kime ait olduğu tahkik edilmektedir mesidir. Ona hürmet etmiyen bir meslekdaşa biz de hürmet edemeyiz. Yalnız şunu da unutmı- yalım ki, her müracaat eden basta bizim malımız değildir. Yalnız bir tabibin tedavisi altın- da iken tabibi müdavinin muva- fakatı olmadan diğer bir tabibin tedaviyi der'uhte etmesi. Deon- toloji kaidelerile kabili telif de- ğildir. Filvaki bazı münasebetsiz ha- diselere şahit oluyoruz . Burada talipten ziyade hastayı ayartan mutavassıtları (o itham daha doğrudur. rl gelen bir çok hastaların, hatta elinde tavsiye- leri bile olanların bu hasta ko- musyoncularının elinde kaldıkla- rını teessürle görüyoruz. Avru- pada kartiye Fakat aynı bir hastanın diğer bir tabibe müracaatına mani değildir. Hiç şüphesiz mahalle ve aile tabiplerinin mev- cudiyetinin hem hasta için, hem de bilâhare tedaviyi deruhte kartiyedeki edecek doktor için hizmeti bü- | yüktür. Bizde âile tababeti şöyle dursun, daha #melesi yüzlere baliğ olan şirketlerde bile dok- tor istihdam etmek usulü bile ihmal edilmiştir. ! fıkrasında ! nedir? Bu fıkrada belediye ce- etmek | tababeti vardır. | bu gayri resmi teşkilât | 1930 | YAKIT SLGRAF ve TELEFON. ——— HABERLERİ , Bursa mahkemesinde gazetecilerin | davasına devam edildi İrfan Emin B. dedi ki: Ben Türk hâkiminin temiz ve münezzeh | olduğunu maznun sandalyasından ilân etmekle bir şeref duyuyorum. Bursa, 3 (Vakıt) — Gazeteci- lerin muhakumesine bugün de- vam edildi. Akşam tahrir müdürü Enis Tahsin Beyle Kemal Fa- ruki Bey gelmişti, Faruki Beyin i vekili Hulüsi, Emanetin vekili Rami, (Cumhuriyet) in vekii A- saf, diğer gazetecilerin vekili İrfan Emin Beylerdi . Faruki Beyin vekili oHulüsi Bey, (Cumheriyet)te çıkan spor yazısında müekkiline seciye nok- ve bunun | muhil bir isnat ol bahsetti. Asaf Bey vererek aksini Yazıda kastol- duğundan buna cevap müdafaa etti. madığını söyledi. Badehu Emanet vekili (Cüm- buriyet) in mes'ul müdürü Agâh i Beyin zorla getirilmesi hakkın- | dakı kararın neticesini sordu. (Cüburiyet ) te münteşir maka- | lelerin serapa Emaneti tahkir mahiyetine bulunduğunu beyan ! ederek dediki: — Bakın «Doğru değil mi? » bahsolunan (zulüm zaları tenkit olunuyor. Şu kürsi- ! den bağrıyorum ki o gazete de ! duysun: Türk kanunlarında, Türk Cümburiyetinde asla zulüm yoktur. Asaf Bey:“Sakat olduğu mey- da olan bir harekete doğru denemez. Emanet, haksız mu- amelelere karşı gazetelerden İ puf puf mu bekliyor? Geçenki mahkemede bulunamadım . Rami | Beyin gazetemize söylemediği | kalmamış. Sabıkai (omükerrere | eshabindan olduğunu zikretmiş. i yapılıyor Gıyabımızda söylediği sözlerden dolayı (o teessürlerimi (o beyan ederim. ,, Rami Bey buraya Emanete vaki olan tecavüzlerden dolayı hesap sormağa geldiğ'ni söyledi. Davaların buraya kanun ahkâ- mınca nakledildiğini, (Haydar Rıfat Beyin “ ben Bursa mah- kemesine gitmeyeceğim,, dediğini, VAKIJI ın tetrikası: 167 Yazan : Hüseyin Rahmi — Eve gizli avait alıyorum... Binlik iğrentili bir yüz ekşiti- sile tekrar haykırarak : — Saçmalama... Haydi çık diyorum. — Çıkmam diyorum üzülme kocâ nine... hesabımızı görelim. — Ne hesabı? Dolandırıcı... — Dolandırıcılık eski zaman- da bir cürüm sayılırdı. Şimdi türlü şekilde ahlâki bir mubahi- yet aldı.. Dolandırmadan geçi- | nilmiyor. Rızkımaksumla kanaat edenler açkalıyorlar.. Beyefendiye çatmışsın... Yeni bağçe : hayatından oBeyoğlunun vi mondenine geçmişsin.. — Çağırılmadan içeriye gir- mek.. OKovulunca çıkmamak.. şehir artasında bu tecavüz.. Bu ik haydutluk.., Sabrımızdan, neza- i san'atlardan | Bak sen | ketimizden istifade ediyorsun. Şimdi bir polis çağırtıp seni | teslim ederim. İ.O zamana kadar münfeil bir | suratla yalnız dinliyen delikanlı şimdi birdenbire ayağa kalka- rak el işaretile garsona: — Haydi şuradan bize bir polis çağır... Emrinı verdi. Gene Şahap kollarını göğsüne i çaprastlayıp bir heykel gibi de- lıkanlının karşısında bu tehdi- | de meydan okur müslehzi bir vazı alarak ; — Afif Beyfendi ben sizin cemaziyelevvelinizi tahkik ettim. | | Buraya gelecek polis benden evvel ikinizi kaldıracaktır.. Ha- ! bibullah Beyin Avrupadaki ad- İ resini, Necabet Hanımın karnın- İ daki çocuğun asıl babasını, iki- | neş'e getiriyordu. Boş, dolu fır- pe makamatı âliyeyi igfal ettiğini beyan ederken reis derhal sözü- nü kesti; — Onlar muhakememize teallük etmez. Sadede geliniz ihtarında bulundu. Rami Bey atıldı: — Bizim elimizde gazetemiz i yok ki cevap verelim. Burada da bizim süzümüze onlar tahammül etsinler. Müteakiben sözüne devamla : — Terkos ve kasaplar şirket- | leri için İstanbul ahalisine zulüm diye o Cümhuriyet'in yazmadığı kalmadı. Sonra bir- denbire neye sustu? Asaf “Bey: — Emanet vekili, terkos ve kasaplar şirketinden bahsettiler. Ne demek istiyorlar, izah etsin- ler, cevap verelim. Çok rica ederim, bu gazetemizin şeref ve haysiyetine taallük eden bir me- seledir. Reis bu muhakemenin, münakaşe ile alâkadar olmadı ğını söyledi. Asaf bay sözüne devam etti. iki Avukat arasında bir lisan münakaşası oldu.Rami B. dediki: — Zaten ben aleyhteki yazı- larma ehemmiyet vermiyorum. O gazeteden korkacak bir avu- kat değilim. Müteakiben itfâlye hakkında- ki cevap okundu. İrfan Emin Bey — Bu cevap davacı ağzından çıkmıştır. Bizi tatmin edemez. Muayyen kim- seler hakkında tahkikat © yapıl madığı gibi mezkür haberin ha- kikat hılâfında olduğu malümdur, tarzındaki cevap, ipham ile va- ziyeti örtmeğe matuf olmaktan başka bir şey değildir. Tahkikat yapılmışsa Emanet İ suçludur. İşi pişğinliğe o vurmuş- tur. Şunu herkes iyi bilme'idir ki tahkikat ve muhakeme netice- sinde temiz çıkanlar iki kat ma- sumdurlar. Biz, esasen etfaiyeyi tenzih eder bir lisan kullanmış- bik. Emanet makamıda bunu tahkikatına müsteniden teyit ve | nizin bulk ne dolâplar çevir- diğinizi tamamile biliyorum. Hi- ni hacette şahit, vesaik ikame- sine de muktedirim... Nezake- tinize teşekkür ederim koca nine,, Kene Şahap ispatsız, şa- hitsiz işe girişmez. Boş yere kimseyi rahatsız etmez... İsterse- niz gizli görüşelim. İsterseniz polisin o huzurunda.. Nasıl arzu buyurulursa?.. Her halde sizinle samimi konuşmak ihtiyacındayım. Afif Beyin yüzünde bir kırmı- zılık dalgalandı, Koca karıya ince bir ter bastırdı, İkisi göz göze sakit ufak bir müşavere- den sonra polisi çağırmak em- | rini geri alarak garsonu savdılar. Kene Şahap bu seri galebesi- nin neşesile altına bir iskemle çekerek bu genç ihtiyar çiftin karşısına yerleşti.. Burnunu ok- şiyan latif bir yemek kokusu Kenenin fevkalâde iştahını ka- barttı. Ötekilerin arzuları söndü., Çattıkları belânın sıvışıklığını anlıyazak o durgunlukları arttı, Nutukları tutulur gibi oldu... Onların bu meyusiyetleri Şahaba bu ! | ilân etmiş olsaydı. Biz, bir Şayıanın önüne geçmekle hem halka karşı üç cepheli bir vazıfe görmüştük. Buna karşı alınan cephe ise cidden teessüfe lâyık- tır. Burada İrfan Emin Bey Gazete davalarının kanun Oahkâmınca Bursaya nakledildiğini söyliyen Rami Beyi işaret ederek sözüne devam etti. — Vicdanımızın yarasına do- kunmasalardı, daba eyi ola- caktır. Nakil, kanun dairesinde değil karar dairesindedir. Bu nakil Adliye tarihinde müaha- zeli bir tenkide mevzu teşkil edecektir. Haydar Rifat bu mübareze uğrunda kurban ola- caksa cidden fedaye değer bir mevzua kendini bağışlamış sa- yılacaktır. Bir davada müddeilerin, Vilâ- yet, Şehremaneti gibi makam- lar işgal etmiş olmasını hâkim- lerin te'sir altında kalacağına delil addetmek doğrudan doğ- ruya Türk Adliyesine karşı aşırı | bir tecavüz sayılır. Kaza hakkı her yerde devlete mal edildiği halde teşkilât esasiye kanunu- muz bunu Millete raptetmiş ve Höhiemleri — yahu kanuna kılmiştır. Bütün Devlet nüfuz ve iktıda- rmı elinde tutan Büyük M. mec- lisimiz bile mahkemelerin kara- rm tebdil değil — tehir bile edemiyeceğini ilân ederken bu çelimsiz sadanın Adliye üfkun- da elim akisler bırakmaması mümkün değildir. Biz. Türk hâ- kimlerine her yerde teslimiyetle itminanla bakarız. Teessüfümüz, buraya gelmiş olmaktan değil Türk adliyesine kaşı şüpheli bir nazarla bakılmış olmaktan doğ- teezziyiz. temiz ve münezzeh olduğunu mazmun sandalyesinden ilân >” lattığı sözlerin, tehditlerin ça- bucak tesirinden memnun olu- kattan her şeyi biliyormuş gibi mühtaçtı. Mestinazla Afifin Tu- ve namusuna karşı türlü mefse- det dolapları çevirmekte olduk- larından şüphesi yoktu. Hüviye- aile daha vardı. Necabet han bilirdi. Arnavudun ciğer kebabından o günü Beyoğlunun en kibar 10- kantasına yükselen Şahap elle- rini uğuşturarak: — Emir buyurunuz da gar- sonlar banada bir takım ge- tirsinler. Malüm ya biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar... bul olundu. Önüne tabaklar, çatallar, kadehler dizildi. De- minden polise verilmek istenilen bir adama şimdi yapılan bu ik- rama garson biraz hayret ede- etfaiyeye, hem Emanete, hemde | ai muştur, Bir vatandaş sıfatile mü- Ben, Türk hâkiminin | yordu. Tezelden yaptığı tahki- | görünmek büyük bir maharete | nuslu Habibullah beyin servet | İşcretler —— Çarşat gib varakâ Açtık, açıldı, açtıkça açıldı Bu açılan şey kocaman pi tomar kâltu, i Biliyoruz bunu merak etti niz.. ne kâğıdı dediniz? Kırk yıl düşünseniz hat! yamazsınız.. Size kısaca liyelim bu kocaman, kat kâğıt bir “haciz vara Bu haciz varakasının enini 9 yunu tahmin edebilmeniz için eni 58 boyu 82 santım © bir şey düşününüz. Adım boyuna yakın bir kâıt, Son” birde agırlığı.. Tam 62 buçt” gram,Eğer bu kâğıdı piyası' Almak isteseniz size yüz radan aşağı vermezler cinsine gelince enfes dem” kâfidir. ş Bu tafsılâttan sonra şu da hatırlatmak isteriz. “ varakası,, nın üstüne basıldı kâğıda hiç bir kitapçı en ehi miyetli kitapları bile bu b#*” labasmıya cesaret edemiyff'| Hatta resimli lüks nü | bile. Bu yatak çarşafı kad” olan kâğıdın üstüne yı kadar da haneler çizilmiş, F#” kat kâğıdın kenarında boşlıklar var ki bu boş kal#f| | yerden on kâğıt kesilse i defter çıkar, bu defter en #'İ şağı 10 kuruşa satılır... 30 kuruş vergisini vermiy©” insanlara gönderilen bu astarından pahalı masraf k* pısını hiç olmazsa b sonra kapamalıdır. Hem uzun söze ne haci icra ve haciz gibi kötü işle'* JAYIK Olan Kutu Mazer. 4 buki millet bugünkü haciz K” | | ğıtlarına aşk ve tebrik tubu bile yazamıyor. " mekle bir şeref duyuyorum. Badehu İrfan Emin Bey ri meselesi hakkında gelen cev#”.. çok sathi olduğunu, tal muhatap olanların isimlerini9 w tamamen yazılmadığını ve noktada tevakkuf lâzım geli 1 söyledi. a Heyet müzakereden sonra © kikatın kifayetine, esas hak” daki iddiasını ihzar için e müddei umumiliğe tevdiine, hakemenin 14 mayıs ç talikine karar verdi. rek çalışıyordu. Açlarla aç karnına k nın tehlikeli oolduğunu Şahabı o do! £ onun hissini, kinini, gayzın dırmak için daha muvafık i muştu. Yemek ala kart yenii Şahap | Mestinaz tini henüz tesbit edemediği bir | mıs mensup olduğu familya. | Fakat artık sağlam izin üzerin- | deydi. Az vakıtte hepsini anlıya | Kenenin bu arzusu derhal ka- | mönüyü yutacak koklıya koklıya tetkik “ii trüflü mantarlı en pahalı k ısmarlardı.. Aperitif alımrken de hor dövrüler arasında ÜS, mükerreren havyar getirtt” gg Bir kaç kadehten sonr? ar habın midesi kızdı. Kam. fi lendi. Gözleri parladi adil eski, dar, sıkıcı, küflü ” Mi İ larından sızılarak etrafın! © pr” ! ufuklarda uçan bir YT | kışile görmeğe başladı. dal? görünmez ellerile delgi pi İ okşıyan bu neş'enin içi” ir anlıyamadığı bir hüzün i Bir hahlı kadehten doldurduğunu havays Her cümle arasına man gülme sıkıştırarak nu! iz vadi

Bu sayıdan diğer sayfalar: