18 Haziran 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

18 Haziran 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m — e e A NG Şİ dd ği Me > Halit Fahri ve Ertuğrul Muhs Alayköşkü hadisesi için dün mahkemede karşılaştılar ! Hâkim Sait B., Alay ikisinden de dinledi. karar Halit Fahri — Ertağral Muhsin Şubatın on sekizinci sah günü akşamı Alayköşkünde şair Ha lit Fahri ve aktör Ertuğrul Mub- sin B. ler arasında geçen , Halit Fabri B. in dava açmasile veticelenmişti. Muhsin B., “Da- rülbedayi,, le birlikte Anadolu turnesine çıktığından mahkemeye gelmemiş, muhakeme kalmıştı. Dün on dörtte bu dava, Sultan Ahmet birinci sulh ceza mahke- mesinde görülmüştür. Halit ii ve Ertuğrul Muh- sin B, Jer mahkemeye gelmişler, hâkim Sait B., Muhsin beyin büyiretimi, tesbit ettikten sonra si Halit Fahri beye dava- sını izah etmesini söylemiş, Halit Fahri bey, habiseyi şöyle am atmıştır: — Güzel San'atlar birliğinde umumi idare heyeti içtima: var- dı. Hepimiz birer mektupla da | Vet edilmiştik. Ben Edebiyat şubesi kâtibi umumisiyim. Muh- sin B, de tiyatro şubesinin mü- Messilidir. İntihap yapıldı, bir aralık res- ların odasında olduğunu öğ- Tendiğim müdür Lütfi beyi gör- Mek üzere oraya gittim, Lütfi beyden başka aktör Galip ve hsin B. lerin de orada olduğu- 1 gördüm. Biraz keyifli bir bald, z ş B idiler. Galip ve Muhsin ka ler, mültefit ve dostane tavır- B i çağırdılar. Hatta Suat vo birlikte Muhsin B. kapıya kar * geldi. Ben de batırları sal pin, diye girdim. Bu sırada © tarafımda bir hareket hisset- bip Döndüm, baktım, Muhsin B. den bire değişmiş, bana “sen $ haysiyetsiz, ne ahlâksız he- ga diye bağırıyordu, eliç »» «Belki biraz fazlaca neş- sg fakat böyle lâtife olmaz. | minü geri all,, dedim. O, aldır- adıktan başka «seciyesiz, ah- LE namussuzsun!,, dedi, da- le, Satka, sabıkalılara bile söy- an, Yecek sözler sarfetti, Ve sizin boğazımı sıkmağa baş Şaki Ben «çek elini bu çirkin ie kadarir kalsın!,, “ mi tazyike devam ediyor- Şi LARB, araya girdi, bizi yirdi, Muhsin B, arkamızdan m a ârziye bekledim. Vermedi, in B.ler yköşkündeki hadiseyi şahitlerin celbine verdi Beyler mahkeme huzuranda — Kendisi izah etsin. Ben “Uyanış, o mecmuasının tahrir müdürüyüm. San'at anketi aç- mıştım “Darülbedayi, hakkında muhtelif zevatın fikirleri vardı. Tamamile tenkit mahiyetinde, hatta bir kısmı de lehte. Hepi- si haysiyete dokunmuyacak ş€- kilde tenkitler. Bu anketten müteessir olmuş olacak. Halbuki dediğim gibi bunlarda şahsiyat yoktu, Kendi yazılarıma gelince, ben meselâ «Haydutlar» «Ka- #l» piyeslerinden bahsederken, bilâkis tebcil ediyordum. Tabü berbat bir eserde de fikrimi ona göre söyledim. — Birlikte münakasa cereyan etti mi? — Hayır, hadise durup durur- ken oldu. Bir hafta evvelde müdür Suphi B.. bana « onunla karşılaşma, anketten müteessir oluyuormuş. » demişti. Ertuğrul Mubsin B. hâkimin suali üzerine söyledi : — Bir kere şu noktaya işaret etmek istiyorum ki ben hrya- tımda hiç sarhoş olmuş değilim. Galiple münakaşa (ediyorduk. Yarım saat evvel bizi sevmiyen bir adam elimizi sıkmıştı. Ben “ Sevmiye! â'r, fakat bu takdirde yözümüze gülmemeli ,, diyordum İ O sırada Halit Fahri B. içeriye girdi. Ben kendisini çağırdım. o şahsı ima ederek “Ne seciyesiz- lik, ne ahlâksızlıktır. ki dün beyaz dağiğine bugün - siyah diyor ve bize elini uzatıyor, dedim. Halit B. bu sözü kendi- sine alındı. Fakat. ona matuf değildi. Kendisi fevkalâde kızdı, “Ba- na hakaret ediyorsun, dedi. O, benim üzerime idi durttum, Boğazım sıkmak iste- sem, Sıkasrım. Kat'iyen böyle bir şey yapmadım, yalmz onu menettim, Küfür de etmedim. Halit Fahri B., Muhsin B. in bir yazısında “kolumda, kale- mimde kuvvet var,, diye öğün: düğünden bahsederek, “bir ona, bir de bana bakın. Ben nasıl onun boğazını sıkabilirimi,, dedi. Hâkimin sualine karşı, Muh- sin B., yapılan anketten hiç bir teessür duymadığı cevabını verdi. Şahit G. 5. B. müdürü Lütfi, aktör Galip, mimar Alâettin, Ankara radyosu Bu akşamki programı neşrediyoruz Ankara radyosu bugün akşam Riyaseti cümhur musiki heyeti tarafından 18 buçuktan 20 ye kadar atideki proğramı neşre- decektir : İ — Senfonik orkestra Ke- ler Bela Uvertür Bağdat halifesi 2 — Grik; birinci Süvit Terkint 3 — Amadei; Serenat Min- vana 4 — Leon Kavallo: Fantezi payyas 5 — Popi: Vals 6 — Vilhelm: Vals Saat 20,10 dan 20,30 a kadar Viyolenist Halil bey tarafından konser 7 — Ajans haberleri Saat 20,30 dan 21,15 Caz heyeti, Sanayi ve Maadin ban- kasındaki içtima Sanayi ve Maadin bankası umum : müdürü Sadettin B. dün Ankaradan şehrimize gelmiş ve kerdisile görüşen bir, muharri- rimze o Ankarada “Âli İktisat meclisi müzakerelerine iştirak ettiğni söylemiştir. Sadettin B. in iştirakile dün akşam banka meclisi fevkalâde bir içtima ak- detmiş ve Sadettin beyin verdiği | izahatı dinlemiştir. 3 — VAKIT 18 Haziran 1930 — Prens Karolun Kıral olması burada mı kararlaştırıldı ? M. Dukanın İstanbulu ziyaretindeki sebepler şimdi meydana çıkıyor Prens Karol Kıral olduktan sonra Romen parlâmentosunda Bir buçuk aydanberi Kahirede bulunan Romanya prensi mat- mazel İleananın evvelki gün Romanyaya avdet etmek üzere şehrimize geldiğini yazmıştık. Prenses dün Recel Karol va- purile Köstenceye hareket etmiş Davutpaşada tüyler ürpertici cinayet Hüsnü pehlivanı yedi yerinden! bıçaklıyarak öldürdüler Şİ Bir hayata mal olan hadise gene sarhoşluk yüzünden vukua gelmiştir Fağlaya kurban giden Hüsnü pehlivan Evvelki gece sarhoşluk yüzüm den bir cinayet olmuş, semtinde tanınmış bir pehlivan öldürülş- müştür. Hadise hakkınca aldığı- mız malümalı yazıyoruz: Galatada Ömerabit hanında odacı Ali ile kardeşi Kuleli lisesi onuncu sınıf talebesinden Niyazi efendi evvelki akşam handa rakı içmişler ve sâat sekiz buçukta bir otomobile binerek Davutpa- şada çöp iskelesinde oturan vali- delerini görmöğe gitmişlerdir. Otomobil iskeleye yakın'bir yer- de bulunan tren yolunun altırs “daki köprüden geçerken iskelede kahveci Hüsnü pelivana çarpmış ve pehliyanın. elindeki rakı şişesi ile salatalıklar yere düşmüştür. Bu çarpma . hadisesi pehlivanı kızdırmış ve şoföre: — Önünebak! Be herif, de- dan biraz kenara çekileydin, diye cevap vermiştir. Her iki taraf biraz atıştıktan sonra otomobil ilerlemiş ve 'Ali- nin validesinin evinin önünde durmuştur. Ali ile kardeşi oto- mobilden ( inerlerken pehlivan Hüsnü tekrar belirm'ş, bunu gören şoför derhal lâmbaları yakmıştır. Elektrik ziyası pehli- vanin gözlerini kamaştırmış, bu esnada odacı Ali derhal oto- mobilden inerek pehlivanın ar- kasına geçmiş ve elindeki bı- çağı hepsi bir sırada olmak ü- zere pehlivanın sırtına yedi kere saplamış, yedi yara açmıştır. Alinin kardeşi de pehlivana bir çelme takmış ve biçare kanlar içinde yere yıkılmıştır. Gürültüye pehlivânın yeğeni Şaban efendi yetişmişse de Ali ve kardeşi otomobile atlıyarak kaçmışlardır. Şaban Efendi amcasının * ağır yaral olduğunu anlayınca der hal civardaki muhafaza kulübe- sine koşmuş, kapıyı tekmeliye- rek içerdekileri uyandırmış ve eline geçirdiği düdükle istimdat | talep etmişti. Biraz sonra ma- halli vakaya polisler yetişmişler- sede pehlivan aldığı yaralardan müteessiren vefat etmiştir. Ka- til Ali gece saat üç buçukta Assaray merkezi : polislerinden 1787 numaralı Ahmet Efendi tarafından saklandığı Ömer Abit hanında kanlı biçak elinde ol- Hahke ; Itraş Nejat B. lerin celbi | mişti tomobilin «içind meye mü t ettim. heykeltraş Neja erin celbi | miştir. Buna otomobilin siçinde ras Peki ii imiş İM: İ için, muhakeme, beş temmuz | bulunan odaci Ali cevap vermiş: | düğü halde yakalanmıştır. Biraz VE İmiş? İ saat ona bırakıldı. — Gözün gör değil yal Yol İ sonra kardeşi Niyazi de yaka- dll eki dildir v ve Romanya sefiri M. Karp ile sefaret erkânı tarafından teşyi olunmuştur. Prensesin ani olarak memle- ketine dönmesi kardeşi prens karolun Romanyaya avdet edip tahta geçmesile alükadardır. İstihbaratımızı nazaran Rö- manya hanedan azası arasında senelerce sürmş olan ihtilâfın böyle bertaraf edilmesinde eski Romanya hariciye nazırı M. Du- ka amil olmuş ve barışmanın mukaddimesi İstanbulda başla- mıştır. ei Malüm olduğu üzere Romanya kıraliçesi Mari Hz. 1930 mart ortalarında kızile beraber Mısıra gitmiş ve Romanyanın Kahire sefarethanesinde iki hafta kadar kaldıktan sonra pensesi orada bırakarak 9 haziranda ansızın Istanbula gelmişti, Mari Hz. şehrimizde kaldığı sıralarda sabık Romanya harici- ye nazırı M. Duka da Istanbula gelerek kıraliçe ile büyük oğlu Karolun avdeti hakkında ko- nuşmuşlur. Ancak bu mükâlemeden son- ra prensin tahta geçmesi ka- rarlaştırılmış ve faaliyete geçil miştir. O vakit M. Duka bu hususta: ki şayıaları tekzip ederek şehri- mize sırf hususi bir seyahat mak sadile geldiğini söylemişti. Fakat iş bugün dütün uzuhu ile meydana çıkmıştır. 67 numaranın pervanesi bozuldu Dün akşam 8 de Köprüden kalkan Şirketi Hayriyenin 67 numaralı vapuru Üsküdarla Kuz- guncuk arasında ansızın uskuru bozulmuş, diğer iki vapur gele- rek 67 numarayı kuzguncuğa çekmiştir. Başka iskele yolcuları burada gece yanlarına kadar bekleşmişlerdir. ma lanmış ve katil cürmünü ikrar etmiştir. Katil Ali “kardeşime ve ba- na tecavüz etti, Ben de öldür. düm,, demiştir. Niyazi Efendi. nin kolunda bir kıçak yarası vardır. Zabıta ve Adliye tahki- kata başlamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: