27 Ağustos 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

27 Ağustos 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ELİT a zi Te Kl Sa GRİ —— 4 — VAKIT 26 Ağustos 1930 Donanmamız ve Yunanlılar —- e. .—..—— Yunanlılar ne suretle bahri müsavat teessüsünü istiyorlar ? —— e e — Yunan sefir. Elehram muhabirine neler söylemiş? El Abhram gazetesinin Türkiye muhabiri, Türkiye - Yunanistan münasebetleri hakkında M. Po- lihronyadis ile mülâkatını yaz maktadır. Mubabir diyor ki: «Tarabyada M. Polihronyadis ile uzun bir mülâkat yaptım. Kendisi bana M. Venizelosun Türkiyeyi ziyaretinin 15 Teşrin evvelde vuku bulacağını ve ken- disinin 10 Teşrinevvelde Anka- raya hareket ederek orada M. Venizelosu (istikbal (edeceğini söylemiştir. Bu zamana kadar Tevfik Rüş- tü Bey Polihronyadis itilâfı Ati- nada hazırlanmış olacak ve M. Venizelosun Ankarada bulundu- ğu sırada imza edilecektir. Yu- nan sefirine göre Türkiye-Yuna- nistan münasebatı, uzun bir sul- hün müsalemet devrine girmek» tedir. Sefir, Türkiyede mes'ul ricalin , bilhassa İsmet paşanm Yüunanistana Okarşı gösterdiği dostane hislerin samimiyetinden emindir. İsmet paşa iki memle- ket arasındaki siyasi münasebet- lerle beraber iktisadi bir anlaş- ma teminini, Türkiye ile Yuna- nistan arasında, bazı çeşitler üzerinde gümrük ittihad: bulun- masını arzu etmektedir. Bu mes- ele mevzuu bahsolmuş ve ona tütün siyaseti namı verilmiştir. Bunun hedefi iki memleket ara- sında, tütün mahsulünü satmak bususunda bir ittihat bulunması- dır, İleride Bulgaristanın bu itti- hada iştiraki zaruri görülüyor. Yunan hükümeti, bütün siyasi meselelerin tasfiyesinden sonra Türkiye ile kuvvetli iktısat rabıta'arı tesisine muhalefet etmemektedir. Fakat iki taraf arasında en mühim mesele, bahri müsavat meselesidir. Türkiyenin bir donanma vü- cuda getirmek istediğinde şüphe yoktur. Bütün türkçe gazetelerin ifadesinden bu anlaşılmaktadır. Yavuzun tamiri ikmal edilmiş balunuyor. Yakında bu harp gemisinin hareketi ve Maltayı ziyareti, Türkiye bükümetinin © yavuzu takviye edecek bahri inşaata sevkedecektir. Türkiyenin hedefi, Mecidiye, Turgut Reis ve Hami- diyenin ihracile 40,000 tonluk bir donanma vücuda getirmektir. Babri müsavat meselesi An- kara ile Atina arasında müşkü- lâtı mucip olacaktır. Yunan bükümeti Salâmisi al- mak fikrinde değildir. Fakat babri müsavat prensibine mebni yunanistan Yevuz hacminde hafif gemilere sahip olmak istiyor. Bu suretle faikiyet - bir dereceye kadar Türk donanmasında ola- caktır. Aceba Türkiye bunu kabul edecek mi ? Yunan bahriyesi bu mesele etrafında bir muhtıra hazırlamış- tar. Bu muhtırann çalınarak Türkiye sefarethanesine takdim olunduğu şayi olmuş isede bu şayia tekzip edilmiştir. Mesele hali hazırda Ankara ve Atinada tetkik olunuyor. Fakat bu mesele diğer meselelere müteallik itilâfnameleri geciktir- miyecek gibidir. İ Memleket haberieri | Denizdeki cinayet İzmir gazereleri bu kanlı hadisenin feci tafsilatile doludır İki gün evvel İzmirde yapılan bir cinayeti telgraf haberi ola- rak yazmıştık. Dün gelen İzmir gazeteleri bu meraklı zabıta vak'asını şöyle anlatıyorlar: İzmirde Kokaryalıda oturan makinist Yusuf efendi isminde bir zatın amcazadesi, zabıtaya müracaat ederek Yusuf Efendi- nin evde yaralı olarak yattığını ve büyük bir cinayete muttali oldu- ğunu söylemiştir. Bunun üzerine zabıta ve adliye tahkihata baş- lamış ve Osman kaptan isminde biri katil filinin faili olmak töh- metile tevkif edilmiştir. Anlatılışa göre hadise şudur : Kaçakçılık işlerinde kullanılan Orhaniye motörü, pratikasını Geliboluya müteveccihen İzmir- den hareket etmiştir. Motörün kaptanı Receple sahibi Osmanın arası açıktır. Osman, yeğeni Süleymanla birlikte, hareketinden evel mo- töre gizlice dahil olmuş, bir ta- rafa saklanmışlar, motör bir hayli yolaldıktan sonra Osman- la yeğeni Süleyman birden or- taya çıkmışlar, evel de anlaştık- ları iki tayfa ile birleşip taban- calarını çekmişler, kaptan Recep efendiyi ve motördeki iki yolcu- yu - Tüccardan Cemal ve Meh- met efendiler- öldürmüşlerdir. Katiller iki yolcunun Üzerindeki 2800 lirayı aldıktan sonra gerek bunların, gerek kaptan Recebin cesetlerini birer çuvala koyup ve çuvallara birde ağır taş bağlayıp denize atmışlardır. Si- lâh seslerini duyup makine dai- resinden dışarıya fırlayan maki- nist Yusuf kendisine çevrilen tabancaları görmüş, gerisin ge- riye içeriye atlamış, kızgın ma- kinenin üstüne düşmüş, tehlikeli surette yaralanmıştır. Bundan sonra katillerden Os- man kaptan ile yeğeni Süleyman, motördeki kayıklardan birisine binerek Çalıbaşı mevkiine hare- ket etmişlerdir. Bu sırada Os- man kaptan motörde kalan iki tayfaya şu tenbibte bulunmuştur: — Motörü İtalyan sularına sürersiniz. Bunnları öldürdüğü- müz gibi makinist Yusufuda öldürürsünüz, denize atarsınız ve motöre ateş verirsiniz. Yüzünüzü ellerinizi biraz yakarsınız ve kap- tanın ve yolcuların boğulduğunu söylersiniz. Makine (dairesinde bulunan makinist Yusuf bu sözleri duyun- ca benzin deposunun kapağını açmış, benzini denize dökmüştür. Osman: kaptan ve yeğeni Sü- leyman Çalıbaşına çıktıktan son- Silâh kacakçılığı Galatade Rizunın kahvesinde neler kerar'eştu? Silahları ne yapacaklardı? Yirmi gün evvel yapılan bir silâh kaçakcılığını dün yazmıştık. Hadisenin tafsilâtını yazıyoruz: Fırka müfettişliğine ihbarı ya- n Tahsin B. isminde bir zattır. hbara nazaran silâhların müba- yeası, pazarlığı Galatada Rızanın kahvesinde (yapılmıştır. Tütün kaçakçısı Arif, Lâlelide oturan Saffet ve dört kürt bu kahvede görüşmüşler, otomobile binerek Kasımpaşada Arifin evine git- mişlerdir. Tarassutta bulunan Tahsin B. bu evden silâh çıkarılarak meç- hul bir semte götürmüş olduğunu beyan etmiştir. Tahsin Bey, ihbarının doğru- luğunu isbat için Saffet Beyden bir iki silâh alabileceğini de ilâ- ve etmiş ve birinci şube memur- larının Lâlelide tarassutta bulun- dukları bir sırada Saffet Bey, Tahsin Beyin Hüseyin ismindeki bir adamile . birlikte eve girmiş ve iki tüfek alarak otomobile binip avdet edecekleri sırada, memurlar gizlendikleri yerlerden çıkarak Saffet Beyi yakalamış- lardır. Saffet Bey © gece nezaret al- tında kalmış ve bu tüfeklerin kardeşinin çocuğu olan birinci şube memurlarından Hasan Bas- ri Beye ait a söylemiştir. Keyfiyet Hasan Basri den ere oda bu silhlen Kac Mustafa Raşada evkaftan aldığı bir evde bulduğunu, amcasının kendisinden istemesi Üzerine ona verdiğini ifade etmiştir. Bunun üzerine tahkikat ve muhakeme (neticesine Okadar Hasan Basri Beyin vazifesine şimdilik nihayet verilmiştir. Muhabir Tahsin Bey beher silâh için 22 lira vereceğini de ilâve etmiştir. Bu suretle tahkikatın ilk kıs- mının ikmali için Saffte, Arif ve Rıza Ef.ler ikametgâh ve temi- pata raj tedilmiştir. ra Bostanlı'ya gitmiş ve oradan İzmire gelmişlerdir. Benzin olmadığından motör istop etmiş ve iki tayfa motörün hareket edemiyeceğini anlayınca telâşa di ir, i eyi usuf yere. öl ürmemeleri (için yalvarmış, ağlamış, nihayet kendisini af- fettirmiştir . Bir gün bir gece Hama dal yanı açıklarında demirli kaldık- tan sonra motörün yelk. ini açarak hareket etmişler ve bir müddet yol aldıktan sonra deniz suyu yedi kulaç derinleşince mo- törün baş ve kıç taraflarına bi- rer delik açtıktan sonra motörü batırmış ve motördeki kayığa binmişlerdir, Bunlar bütün gece gilin sönra Mg ka: okaryalı'ya ve yaralı olan Yusufu Kokuryalıdaki evine birakmışlardır. ir müddei umumi muavin- leri Âli ve Şükrü Beyler tahki- kata memur edilmiş ve Osman kaptan Kemeraltında Hacı Sa- dullah kahvehanesinde otururken polisler tarafından yakalanmıştır. Osman kaptan cinayet hak- kında hiçbir şey sölememekte ve hâdiseyi inkâr etmektedir. Müddei umumi muavini Âli Bey Alpaslan motörile ve bir de dalgıçla vak'a mahalline ha- reket etmişdir. Batırılmış olan motör arana- caktır. Yeni İsparta velisi Isparta valiliğine tayin edilen Durmuş Bey, memuriyeti mahal- line gitmiş, yeni vazifesine baş- lamıştır. CENNET | 'FEDAYİLERİ EEE “Sana istediğini vereyim, yalnız sen git,, Sn. NT Elçiler cevap verdiler: Zeydun maksadı anlamıştı: — Bize kat'i bir cevap vermez-| o — Vazifemi ikmal etmeden bir seniz aramızda harp başlıyacaktır.İ yere gidemem. Biz sizden bunun cevabını bek) (— Fakat ben sizi ihya ederim. liyoruz. Ya harp, yahut teslim. O— Neile? | Şeyhül Cebel kendisine karşı sev-) (— — Altın, gümüş, mücevher, ka“ | kolunan ordu ile başa çıkamıyacaldın ve heç şeyle, tasavvur edeceği" ğı pek âlâ biliyordu. Zeydun ilelniz her şeyle... . Kalemdeki en gü” Haldun çok ciddi adamlardı. On-izel, en nadide kadınlar sana cari” ları satın almak kolay değildi. ye olsun, bunların her birini altın | Fakat Şeyhül Cebel için başka ça-İla ve mücevherle süsliyerek san3 re yoktu. Çünkü açık bir muhare-|hediye ederim. Sana yığın yığıP | bede esrarkeşler muhakkak kilher istediğini veririm. Yalnız b“ mahvolurlardı. Onlar ancak el al- askerlere geri dönmeği emret v€ | tından fesatlar çevirmekle; düş-İgeridön.... | manlarını kahbece öldürmekle, ha-| & Şeyhül Cebel, bu parlek sözlerin sımlarını yatak başlarma sapla-|bu yaldızlı ve ciddi vaitlerin tesi” dıkları kamalarla tethiş ediyor vejrini anlamak için Zeydunun yüzü” bu suretle kendilerini koruyabili-İne baktı. Zeydun bir kaya gibi du" yorlardı. Halbyki şimdi vaziyet de-|ruyordu. Onun verdiği cevap . il ğişmişti. Salâhattinin kazandığı za-| kelimeden ibaretti. ferler halkın heyecanmı artırmış, (o — Ya teslim olursunuz ve yahut kimsenin kalbinde zerre kadar kor-| harbederiz. : ku bırakmamıştı. Esrarkeşlerin bul (o — İsrar etmeyiniz, emir, çünkü kadâr zamandan beri saldıkları kor| harp hem lehte hem aleyhte tecelli ku bir anda zail olmuş; bütün ef-İeder. Fedayilerimin ne müthiş 8“ kâr onların bir an evvel imhası taraldam olduklarmı yakından biliyor” fma teveccüh etmişti. sun. i Şeyhül Cebel düşündü: Bu Hal-| | — Biliyorum ve ısrar ediyorum. dun ile Zeydun Endülüslü idiler? Elimden gelirse sizi imha edece“ | Bunlar her halde memleketlerine ğim. Şimdi kalenize dönünüz ve dönmek isterlerdi. Belki onlara'bize cevap hazırlayınız... pek büyük atiyeler verecek, en kıy Şeyhül Cebel son bir teşebbüste metli mücevherlerini ai mi zi istedi ve şu sözleri söy” edecek olursa kaleyi kurtarma i mümkün olurdu. Elçiler ayakta, , — Düşman kumandanı Melike: cevap bekliyorken Şeyhül Cebelinin Mesrure gibi bir akıbete uğra" gidip geliyor ve bir çare düşünü- masından korkmaz mısın? Benim yordu. Nihayet Şeyh elçilere dön-| Kudüste fedayilerim vardır. Benim dü ve onlara şu sözleri söyledi: |bir emrim onları hemen aa — Siz hemen geri dönünüz. ir Anlaşmak daha iyi deği i İmi Emir Zeydun hazretlerine selâm: Zeydun düşünmedi. Şeyhin yür inler. ki onualumız İstedikleri nas": züne ı ve emretti. vve SİS sneek TRDiK aranda KETE saki ok laştırılabilir. Onun için yarın ak- egr e esir şam kendisini ep me arasın-| Ve karargâhrma giri da bekliyorum. Hiçbir taraftan ö- z teki Tere in seddi her-|21 almadığımız takdirde hangi hareket vukubulmıyacaktır.|0mrini vereceğim... Emir Zeydan bumu: kulul. ettiği Cebel şeyhi arkasına bakmadan takdirde iki tarafı memnun ede- asım Lü ve açılan kapıdan Şek Di ei stenen Olacİ * Fedayiler ve dailerin hepsi onun ımızı ümit ederim. > z © Aknmu,, Karşısında secde ediyorlardı. Hep“ Elçiler bu cevapla geri dönmüş-| ; jd şeyhin mı içte büyük ler ve onu Zeyduna bildirmişlerdir; gördüğüne kanidiler. Halbir Şeyhül Cebel harbe lüzum görme; seyh en zavallı; en badbaht vazi den teslim olur, yalnız bunun muka| yette idi. Şeyh doğrudan doğruya bilinde bir takım şerait koparmak! mahut taraçasına gitmiş, dailerini isterdi. Zeydun bu teklifi kabul et-| gayet etmişti. miş ve Şeyhül Cebeli iki ordugâh Şeyhin irat ettiği sözler vaziye* arasmda beklediğini bildirmişti. Er tin son derece tehlikeli olduğunu tesi gün battıktan sonra Emir Zey- gösteriyordu. Şeyh diyordu ki: dun kılıcmı kuşanarak mülâkat ye-| O Bana öyle adamlar bulacak” rine hareket etti. Ayni anda Cebel|sınız ki herne bahasma olursa ol- kalesinin kapısı açılmış ve Şeyhül| sun hasım kumandaninı öldürecek Cebel ona doğru hareket etmişti. |ve kellesini bana getireceklerdir. — Ya Kudüs şehrinde uğradığı: Ondan sonrası bana aittir. mız tecavüz? Dailer yerleri öperek çıkmışlar, — Hakkınız var, Fakat ben iş-len çok itimat ettikleri iki fedayiyi lerin bu şekli alacağını kestireme-|çağırmışlar ve onları Şeyhül Cebe- miştim.Bütün tebaam arasında hay|lin huzuruna götürmüşlerdi. siyetimi korumak için bu işi takip) o Başdai onları takdim etti: $ etmek mecburiyetinde idim. Siz) — Efendimiz, bu iki köleniz şimdiye kadar vukukulmıyan bir|her emrinizi tam bir sadakat ve fe“ şeyi yaptınız; bizim kartal yuvasın-|ragatle ifaya hazırdırlar. Kendile- dan farksiz olan kalemizden firaririni bitçok defalar tecrübe ettik, ettiniz, bizden olan bir kadını ayar|hep muvaffak oldular. Emretiniz. tarak onu aleyhimize çevirdiniz. Şeyh bu iki fedayiyi gözden ge“ Bunlar şimdiye kadar görülmemiş çirmiş, kendi yüzüne bakamıyacak hadiselerdir. Bunlar benim nüfuzu-| derecede huşu ve heyecan içinde mu kesredecek, benim tebaamı a-|olduklarını görmüş, onların bu hâ leyhime çevirecek şeylerdir. Onun|lini beğenmiş ve söze başlamıştı: için ben ne pahasma olursa olsun) (— Vazifeniz bana düşman baş” sizi ele geçirmek, bu suretle hiç bir kumandanı Emir Zeydunun kelle- kimsenin elimizden kaçamıyacağı-|sini getirmektir. Bunu yapmak için nr isbat etmek istedim. Fakat talih|nasıl hareket edeceğinizi âmirleri” hep size güldü. Sultanın kazandığı|niz size anlatacaktır. Bunu yaptığı” zaferler, bu zaferlerin halk üzerin-|nız takdirde sizi hiçbir kimsenin de yaptığı tesirler bizi fena bir mev'nail olmadığı ihsanlara garkedece* kie düşürdü. Onun için sizden mü- ğim. Son derece dikkatli ve ihtiyat him bir ricada bulunacağım. İı hareket ederek muvaffak olma” — Söyleyiniz. ğa bakınız. Muvaffak olursanız sizi — Kendi vatahınıza dönmek'çok özlediğiniz Cennete diri “diri istemez misiniz? İgöndereceğim ve orada ebediyen — Tabii isterim. kalacaksınız!. Haydi gidiniz. — Hemen dönseniz olmaz mı?i (Bitmedi) Şeyhül Cebel ile mülâkat | hücum Haydi. Yarın sabahleyin cevabım |

Bu sayıdan diğer sayfalar: