9 Eylül 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

9 Eylül 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VAKIMT vadeli 9 Eylül taksitler ile Birçok noktai © rak uzun © ödiyeceğini beyanatlarında da nazarı müdafaa söylemişti. ayni paşa Sivas nutkunu bilhassa bu © nevi neşriy “ bu nutkunda memleketimiz için ” yapılan oşimendiferlerin kabili tehir olan ve ecnebi ser- mayesi ile inşası mümkün olmı- yan işlerden olduğunu, binaen- aleyh bunların milli semaye ile ve devlet bütçesile yapılmasın- dan başka çare bulunmadığını | göstermişti. Şu halde Sivas nutkuna karşı İzmirde Ocevap veren Fethi Beyfendinin söyliyeceği sözler İsmet Paşa Hezretlerinin müda- faa ettiği noklai nazarın aksini ispata matuf olmak lâzım geli- yordu. Halbuki böyle olmadı. Fethi Beyefendi Izmir nutkunda artık ilk iddialarından tamamile © vaz geçmiştir. O da memleketi mizde şimendiferlerin © eçnebi sermayesi ile yapılması mümkün | g olmadığına kanaat getirmiştir. O halde ortada bir mesele kalmamış demek değil midir?Ha- © yar, öyle değil, Şimdi başka bir | mesele çıkarıyor, Hükümet şimendiferleri çok pahalıya mal ediyormuş. Müte- | lara fazla kâr, fazla fair, fazla komisyon veriliyormuş. Filrimizce Fethi o Beyefendi sine bırakmakı,, dedikleri zaman kendi liberalizm prensiplerine daha ziyade sadık idi. Halbuki “şimendiferleri devlet bütçesin- den yapmak,, voktai nazarına iltihak edince bizzat kendi fırka- sının en esaslı prensipine muga- © yir harekette bulunmuş oluyor. ! Adeta kendi elile kendi progra- mını ve prensipini yıkıyor! Fethi B. Sivas nutkundan yanlış mana çıkarıyor Fethi O(Bf. simenaiferlerin ağır faiz ve komisyon ile yapıl i. dığını ispat etmek için bizzat Başvekil Pş. nın Sivas nutkundan delil gösteriyor ve diyor ki: f “Demiryollarının gerek vatan müdafaası, gerek iktısadi noktai nazardan faidesini inkâr etmek © aslâ hatırımdan geçmemiştir. Bi- zim iddiamız (demiryollarının gayet ağır şartlar ile yapılmakta olmasıdır. Muhterem Başvekil, demiryol- | i larının bir varlık meselesi oldu- ğunu idrak eden halkımızın her türlü sıkmtıya Katlanmak suretile © fedakârlk © ihtiyar ettiğinden — bahis buyuruyorlar. Halkın dişin- © den, tırnağından güçlükle elde “ edilen bu paraların büyük bir dikkat ve itina ile ve tasarruf — gösterilerek sarfı iktiza etmez mi?| © halbuki Başvekil Pş. Sivas hatla- onnm ağır faiz ve komisyonla “ evvelce bir Belçika şirketine i verildiğini kendileri ifade edi- , yorlar, demek ki bu şirket teah- " büdünü ifadan âciz ve mali © kabiliyetten mahrum kimselerden “mürekkep olmasaydı bu ağır © şerait Türk milletine yüklenmniş olacaktı.» © Her hangi bir münakaşada i muhatabın sözlerini tahrif etmek, © yahut bu sözlere hiç kastedilmi- yen manalar vermek galebe te'- min edemez. Afivlerine mağru- ren arzedeceğiz ki biz Ismet © Pş. nm Sivas nutkunu okuduğu- » muz zaman kendilerinin anladık- lari mahayı çıkaramadık. Bilâkis “bu mananın tamamen aksini an C işin Sivas nutkundan bu bahse etmişti, İsmet | ta karşı irat eylemiş, | | bulunanlar yanlış malümet al- gayri | i lamadı. i caktır, İktisadi kanunlar öyle 1930 m temas eden fıkraları buraya ay- nen naklediyoruz. Ismet Paşa diyor ki: “Muarızlarımın diğer itirazla- rına cevap vereyim. Hatlar pa- halı yapılıyormuş. Bu iddiada mışlar, eksik tetkikat yapmışlar- dır. Henüz inşaat (halinde olan bir işin ka'ti hesabı söy- lencmez, Fakat şimdiye kadar Bu Sivas lira tahmin olunuyor ki emsali batlarda bütün şirketlerin yap- tığından daha ucuzdur. Ağır faiz ve komisyonculuk verildiğinden bahsediliyor. Bununla kısa vadeli istikraz- | la karışık bazı şirketlere yaptır- dığımız işler ima edilmek iste- Bilmiştir. Vakıa biz Sivas hat- larım “Sit, namı altnda bir Belçika şirketine verdik. Bu şirket ağır faiz ve komisyon culuk kârma ve Avrupanın zen- gin mali müesseselerile temas subuletlerine rağmen para bu- Imşaata © başlıyamadı. Şikâyet olunan ağır faiz ve ko- misyonculuk arzu edilen ser- İ mayeyi getirmiye kâfi gelmedi. Biz de hiç ziyan etmedik.,, insaf edilsin, İsmet Paşanın buradaki “ağır faiz ve komis- i yonculuk kârma rağmen, tabiri ! hakikaten yapılan işin faiz ve “şimendiferleri ecnebi sermaye- | komisyonu ağır olduğunu tasdik için mi söylenmiştir.? Bilâkis “eğer verilen (işteki fâiz ve komisyon müarızların dedikleri kadar ağır olsaydı hiç şüpbesiz Avrupa sermaye- darları bü fırsatı kaçırmazlardı., demek istememiş midir? İki fırka arasındaki fark Fethi Beyefendi Serbest fırka ile halk fırkası arasındaki mes- lek farkım anlatmak için şöyle diyor: “Demiryolları yapmak neka- i dar lâzım ise ikhsadi vaziyeti mizi sarsıntıdan muhafaza etmek o derece mühimdir. Hatta diye- | bilirim ki bu ikinci vazife her- şeyden üstündür. Zira demiryo- luna lazım gelen masraflar çif- çiden, esnaftan, tüccardan alın- maktadır. Demiryollarını emin bir surette budutlarımıza ka- dar ulaştırmak için çiftçinin, esnafın ve tüccarın mali kabili- yetini daima göz önlinde bulun- durmak ve vergi menbalarını korumak lâzımdır. Masraflarm memleketin iktisadi tahammül kudretini aşınca halkın iktisadi ve inkişafı darmağa mahkümdur. O zaman demiryolları siyasetinede! istemiyerek darbe ola» zaruretler tevlit eder ki bunlara karşı bigâne durmaktan ve bun- ların tesirlerine herhangi bir emir ve idareye tabi olur zannın- da bulunmaktan daha büyük hata olamaz. Iktısadiyatın bu gayri mer'i kuvvetlerini mühim- sememek acı neticelerle karşı- lamağı davet eder. İşte Serbest Cömhutiyet (o fırkasının liberal siyaseti ile Sıvas nutkunda teza- hür eden siyaset arasında teza- hür eden en mühim fark bizim bu iktisat amillerini ve istihsal kuvvetlerini rencide etmek husu- sunda göstereceğimiz itinadan ibarettir.,, Fethi Beyefendinin bu sözle- rini dinledikten sonra şuna hük- mediyoruz ki kendileri Halk fır- kasının ve İsmet paşa büküme- İ tinin iktısadi siyasetini kat'iyen > ladık; Kendilerine kanaat vermek | * sene neşir ve ilân olunan iktısat tetkik etmemişler. Hatta geçen N hatlarının masrafları | kilometre başına 70 - 75 bin | göreceklerdi ki İsmet paşa hü- kümeti vergilerin halkın kabiliyeti hududunu tecavüz etmemesi, bil- hassa milli iktısadiyatın inkişa- fına mani olmaması için azami takayyüdü göstermek kararında- dır. Bunun içindir ki bu sene ih- racatımıza zarar veren bazı ok- truva rüsumu ile muamele ver- gileri kaldırılmıştır. Iktısat ve- kâletine tekmil vergiler üzerinde - milli iktısadiyata zarar verip vermediklerini (tetkik etmek, icap edenlerin tadili teklifinde bulunmak için - murakabe hakkı verilmiştir. Fethi Beyefen- di nutuklarında bükümetin mali siyaseti neticesi olarak memle- kette bir çok iflâslarnn vukuunu iddia ediyor. Acaba memlekette bir sene içinde kaç iflâs vuku bulmuştur? Ve bunların kaçı ne gibi sebep” lerden dolayı iflâs etmiş ve ne kadar açık vermiştir? Fethi Bey- efendi bu noktayı iyice tetkik etmişler midir? Ellerinde bir ista- tstik varmıdır.? Kazanç vergisinin kusurlu ol- duğunu biz ilk defa olarak Fet- hi beyefendiden işitmiyorur. Bunu Vakıt sütunlarında pek çok defalar mevzubahs etmişiz- dir. Hükümet te bu ciheti nazarı dikkate alarak bir seneden be- ri bu iş üzerinde tetkikat yap- maktadır. Bu sene mutlaka meclisten kanunun tadil edilmiş şekli geçecektir. Bununla bera- ber mevcut herhangi bir mali kanunun hatalı olmasmı sebep göstererek mali kanunlar yüzün- den bütün memleket (ticareti mahvoluyor diye ilân etmek doğrumudur ? Bizim kanaatimiz şudur: Memlekette vuku bulan iflâs- ların miktarı ve bunların esba- bı tetkik edilirme görülecektir ki bunların yüzde biri bile ver- gilerin ağırlığı neticesi değildir. Çünkü müesseselerde iflâsını ica- beden açıkların miktarı o mü- esseselerin senelik vergilerine nisbet kabul etmiyecek dere- cede fazla olduğu görülecektir. Buna mukabil Ismet Pş. hü- kümeti yedi sene içinde yapıl- mış olan şimendiferler ile zahire yetiştirmek (sayesinde yalınız geçen birkaç kıtlık senesi zar- fında orta Anadoluda binlerce halkının hayatını kurtarmıştır ki bunu rakam ile tesbit etmek kabildir. Bu sözleri söylemekle memle- kette hiç bir sıkıntı yoktur de- mek istemiyoruz. (Vakıt) ın bir- kaç senelik koleksiyonu karıştı rlacak olursa buna dair yür- lerce o makalemiz £ bulunabilir. Ortada mevcut olan iktisadi buhran inkâr kabul eder şey değildir. Fakat bünun sebeple- rini munhasıran, yabut enmü- bim amil olarak mali siyasette, bilhassa vergilerde görmek çok yanlıştır. Binaenaleyh (Fethi Beyendi bilfarz yarıniş başına geçmiş olsa- lar 'iberalizm siyaseti ile vaziyete çare bulmak kabil olmıyacaktır. Fethi Beyefendinin yapacağı şey olsa olsa bazı vergileri hafifletmek, buna mukabil şimendifer inşaatını Sıvasta tutmaktan, bu ise mem- leketimizin varlık meselesini te- sadüflere bırakmaktan ibarettir. Kaldı ki Fethi Beyefendi, eğer denildiği gibi, düyunu hariciye mukavelesini olduğu gibi tanı- programını bile okumamışlardır. | mak siyasetini tutarsa şimendifer Eğer okumuş olsalardı orada | yapmayarak iktisat edeceği pa- raları buraya kapamak lâzım gelir ki bu takdirde vergileri hafifletmek imkânı da kalmaya- cak demektir. Fethi B. ve hükümetin inhisar siyaseti Fethi B. nutkunda meselesine temas etttiği vakit şöyle diyor: «Programımız göz önündedir. Biz posta ve telefon inhisa- rından bahsetmedik, tuz inhisa- rından bahsetmedik. Hatta tet- kike muhtaç olan tütün inhisa- rının ilgasından dahi bahsetme- dik. Biz liman inhisarının kaldırıla- cağından o bahsettik. Ve ismen kalkmış, fakat bükmen kalmış olan ve hayat paba'ılıfı üzerine mühim tesirler icra eden şeker ve petorl inhisarlarından bahset- tim. Liman inhisarının menfaat noktai nazarından devlet bazine- sile alâkası olmadığını ben de biliyorum. Fakat şurası var ki devlet hazinesi bu inhisarın te sisi için fedakârlık ihtiyar etmiş olduğu halde inhisardan bekle- nen faide tamamen hususi şabıs- lara » terkedilmiştir. Memleketin ticaretine ve umumi inkişafına zararı aşikâr olan bu inhisardan halkın, esnafın ve tüccarm müte- madiyen şikâyet etmesi fırkamızı bunlar ile iştigale sevketmiştir.» Fethi Bf. fırkasına esas ola- rak (liberalizm) perensipini almış olduğu için her nevi inbisarların aleyhinde (bulunması tabiidir. Bilâkis inhisarların lehinde bulun- ması gayrı tabiidir. Bunun için (tütün inhisarı) r- dan bahsedilirken bunu mucibi tetkik görmesine hayret ettik. Fethi B. kendi fırkasının en e- saslı umdesine muhalefet ediyor, dedik. Bu vaziyet bize henüz yeni fırka liderinin kendi prensipleri- ni hazmetmemiş olduğunu gös- teriyor. Hülâsa Fethi Bey ile inhisar İsmet paşa arasında inhisar nok- | tasından tam bir ihtilâflı nokta şuradadır. İsmet paşa bugünkü liman inhisar idaresini tamamen devlete mal ederek liman işleri- nin devlet inhisarı şeklinde ida- resine taraftardır. Fetbi Bey ise bu inhisarın ilgasıni istiyor. Fethi Bey liman inhisarının ilgasnı istiyor. Çünkü bunu şah- si teşebbüslere hükümet tara- fından bir nevi zararlı müdahale | addediyor. Fethi Beyin fikri tat- bik edilirse İstanbuldaki liman işleri tamamen mavnacılar eline geçecektir. Yani İstanbul lima- nında mavnacılar gediği tees- süs edecektir. Bu suretle Istan- bul limanının ve ticaretinin inki- şafı imkânları da kalmıyacaktır. Is- | met paşa hükümeti şimdiye ka- dar yapılan tetkikat neticesinde Istanbul limanının Pire limanına karşı zayıf bir vaziyette kalması- nın, meselâ Zonguldakta ayni fiat ile alınan Türk kömürleri nin İstanbula nisbetle Pirede daha ucuz satılmasının sebebini araştırmış, bunu bilhassa İstan- bul limanının asri vesaitten mah- rum olmasında bulmuştur, Bina- &naleyh İstanbul limanının ve diğer mühim İimanların asri ve- sait ile techizi memleketin iktı- sadi inkişafının en esaslı şart- larından biridir. O halde Istanbul limanını asri vesait ile kim teçbiz edecektir? Dört beş senedenberi yapılan tecrübe bu işin hususi teşeb- büsler ile başarılamıyacağını gös- Fıkra: Nutuk Önce İstanbulda bırakılmış iken sor radan İzmire çağırılan yeni fırka umum” mi kâtibinin bu seyahatine kimse sebep bulamıyordu. Nihayet bu muamma dün İnutuk telgrafları alındıktan sonra bel- İH oldu: Liderin miitemadiyen nutuk söylemekten, beyanatta bulunmaktar kısılan sesini takviye içinmiş! Yeni fırkaya girmeğe hazırlanan ihtiyarlardan biri Fethi Beyin nutku nu Nuri Beyin aynen tekrarladığıni duyunca: — Fazla cemaat olunca imamın de deiklerini tekrarlıyan bir milezzin ld zımdı, dedi. Garp musikisi ile uğraşan bir gene te dedi ki: —Siyasi ahengi temin için bu eserin iki sesle söylenmesi muvafık olmuşlür. Bu esnada kuru kuruya musikiden bahsedildiğini zanneden bir külhani sö İze karıştı: — Musikiden bahsediyorsunuz de ğil mi? Ben de çifte naraya, çifte telli: İye bayılırım. .. . Başka bir yerde gene ayni nutuk hakkında konuşuluyordu. Birisi dedi ki: — Ismet Paşanın nutkuna mukabele olabilmek için Fethi Beyin nutkunu iki defa tekrar etmek lâzım yeldi. » İstirdat Yeni fırkaya henüz girmemiş bir İyardakçı, halk fırkası prensiplerine İmerbutiyeti iman derecesine götürmüş bir gence damdan düşer gibi: — izmiri kaybettiniz! dedi, cevabı aldı: — Biz İzmiri kaybetmeyiz Bir kaç bin kişinin taşkınlığı bu manayı ifade elmez, Pars mahal, muvakkaten ka- İyıp bile etsek, bütün dünya bizim 1- miri istirdat etmekte ne kadar mahir ve kadir olduğumuz bilir. Ve şu termiştir. İstanbul limanı inbisat idaresine o hükümet tarafından bu kadar muavenet edildiği halde bunu yapmak mümkün olmamışuır. Diğer taraftan Istan- bul Rıhtım şirketinin hususi vazi- yeti de bu maksadın husulüne mani olacak bir haldedir. Hülâ- sa hükümet (İstanbul limanını | asrileştirerek memleketin iktisadi inkişafını temin edecek bir hale getirmek için yegâne çareyi liman işlerinin devlet inbisarı şekline kalbedilmesinde bulmuştur . İ Şimdi bu maksada doğru gidil- mektedir. Hükümet böyle inhisar vazettikten sonra bütün liman işlerini bir elden idare etmek ve Jimanda ticari münakalâta, tahmil ve tehliye işlerine âzami suhulet temin eylemek fikrinde- dir. Fakat hükümetin limanda bir inhisar vazetmesi (bundan varidat Oalmak için olduğunu zannetmemelidir. £ Bilâkis bhü- | kümet icap ederse tahmil ve | tahliye tarifelerini hazineden fedakârlık ederek tenzil edecek memleket ihracatınn (hariç ile rekabet etmesine yardım eyliye- cektir. O halde şimdi iki şıktan bi- rini tercih etmek lâzımdır: Istan- bul liman inbisarını kaldırarak burada eski mavnacılar usulünü mü ihya etmelidir, yoksa liman iş” lerini devlet inhisarına vererk burasını asri vesait ile techiz etmek ve indelhace milli iktisa” diyatın lebine hazineden feda- kârlık edecek derecede tenzilâtlı tarifeler tatbikine imkân mı ver” melidir? Biz hali hazırdaki hu- susi inlisarın aleyhindeyiz, fakat birinci şıkkın değil, ikinci gık” kın memleket ihtiyaçlarına daba muvafık (O bulunduğu kanaatin” deyiz Lai tarafı 6 na sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: