9 Eylül 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

9 Eylül 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—i— Günün siyaseli: Notingam kongresinde İngiliz amele fırkasının 62 inci kongresi eylülün iptidasında No-! tingamda küşat edildi. Amele fır- kasının bir müddettenberi reisikârı işgal etmesi, ve hükümetin muhte- lif hareketlerinin bizzat fırka erkâ- ninca şiddetli tenkitlerle karşılan- ması dolayısile bu kongre ayrıca «e hemmiyeti haizdir. Bir seneden fazla bir müddetten beri İmparatorluk mükadderatmı ele almış olan Makdonald kabinesi iş başına gelirken bir çok vaadler- de bulundu. Bunların en mühimmi işsizlikten mustarip olan amelenin halini islah ederek ihtiyacın önüne geçmekti. Muhafazakâr hükümetin muvaffak olamıyarak süküt eyleme siniicap ettiren bu mühim mesele- de Makdonald kabinesi selefi ka- dar da iş göremedi. Bu nokta bütün Labur' partinin tenkidatını davet etti, Amele fırkası müfritleri diğer bir noktadan daha hükümete tariz etmektedirler. Makdonald kabinesi intihabat tarzında liberallarla uyu- şarak onlara bazı tavizatta bulun- mağa taraftardır. Müfrit Tred. Ün! yonlar bunu kabul etmiyorlar ve fe- dakârlıkirla serikârda kalarak fır- VAKIT: 9 Eylal 1930 SEL SE YAHAT Sarayla zindan arasında! | kıral naibi ile milliyet- nkü “Vakıt,, Hindistan i perverlerin zindandaki reisi ara- sında geçen mubhaberelerin hiç bir neticeye varmadığını yazdı. Ben bu telgrafları okurken, hürriye ve ibtilâl şiirlerinin en sert ahenklisini dinliyor gibi ol- dum. Bütün sinirlerim zevkle tit- redi. Gazetem, şeniyeti ifadeye korçlu olduğu için: « mektuplaş- malardan hiçbir netice çıkmadı.,, demekte belki haklıdır. Fakat, bee, öyle düşünmüyorum. Verilen bu haberde neticele- rin en büyüğü tahakkuk etmiştir. Sarayla zindanı ayni karşı karşı- ya konuşturan, sarayla zindanı bir boyda gösteren ve nihayet sarayı, zindanın ayağına kadar götüren bu hadiseden daha bü- yük netice mi olur? Bir Hint im- paratorunun muhteşem - vekili, Hindistanın Nemrut kadar mağ- ka programına halel getirmektense muhalefet cehetinde kalarak, hükü meti tenkit etmenin daha faydalı olacağını ileri sürüyorlar. : Notingam kongresi bu gibi ce- — reyanların tesiri altında açıldı. Kon grenin vazifesi siyasi mahiyetteki mesaili bir tarafa bırakarak içti- mai mesail ile iştigal etmekti. Bu sa hada da Tred Ünyonların yeni bir cereyana meylettikleri görülüyor. Filhakika kongre reisi mösyö Birt nakliye amelesi ittihadı namına o- lan beyanatmda sosyalizmin tatbi- kına hali hazırda münasebet gör- mediğini söylemiştir. M. Birdini müdafaa ettiği tez mucibince Vil- yam Morisin arazinin insanlar ara- sında taksimi hakkındaki nazariye| lerinin tatbik edilebilmesi için İn-| X* gilizmilletinin zihniyetinde cezri w tak ül: vukua gelmesi lâzım- dır. Hatip daha ileri gitmiş bu lüzu mun bütün milletler için varit ol- duğunu ve insanın yaradılışında kol relerine muarız olduğunu söyledik-! ten sonra demiştir ki: “Her şeyin taksimi, prensipi üze- rine istinat ettirilen sosyalizm za- manımızda kabili tatbik değildir. Amele fırkası azası bile böyle bir arzu beslemiyorlar. ,, M. Birdin bu beyanatından kon- “gre ekseriyetinin memnun olmıya- cağı âşikârdı. Netekim reisin nutku © pek az kimse tarafından alkışlan- dı. Maamafih bu nutkun Demago- — jik olmaması kıymetini azaltmaz, belki İtir. aynı zamanda nu tuk Makdonald kabinesinin siyase- tini müdafaa eder mahiyettedir. £ M. Birdin nutkunun diğer bir © kısmında işsizlik hakkındaki mü- © taleat da yabana atılmıyacak ka- © dar mühimdir. Diyor ki: . “İşsizlik umumi esbaptan neşet © ediyor bununla beraber İngiltere- © min muazzam bir işsiz ordusunu bes lemesi neticede memleketin feyzi- ne halel getirir. İşsizlerin miktarı- nm bir senede iki mislini bulması Makdonalt kabinesinin âciz bulun- masına delâlet eder.,, Böylece Notingam kongresi rei- © si bir taraftan müfritleri tenkit e- derken diğer taraftan kabinenin © mevkiini de sarsmaktadır. Eğer M. Loyitcorçun ima ettiği veçhile libe- ral lideri, meclis karşısında Makdo- nalt kabinesine hücum ederse . ka” binenin akalliyette kalacağı ve mec lisin feshi ile yeni intihabat icrası- na mecburiyet hasıl olacağı derkâr dır. Ancak şurasını da wi İm ki iki yüzlü liberal reisi intiha- battan fırkası namına mühim bir © kâr temin edeceğine kanaat getir- © mezse Makdonalt kabinesi ile uz- İaşarak elden geleni kopardıktan “ sonra kabine lehinde rey vermek- ten çekinmiyerek tıynette bir şahsi- yettir, E. Gayur rur kıral naibini, bir de tacı es- mer, yanık alnından ve tahtı kısa bir peştemaldan ibaret olan şu çıplak omuzlu Gandiyi düşün- mek, neticenin azametini kavra- mıya yeter. Gazeteyi okuduktan sonra, bütün Ingiltere tarihi tepeleri, çukurları, kara ve beyaz sayıfala- riyle gözümün önünden geçti. Kabiliyetle taliin kanatları ©&s- tünde bir millet için mevut ne yükseklikler varsa hepsine eren bu devlet, git gide artık kendi kanından ©olmiyan Oo insanlara “tahtelbeşer,, damgasını vurmuş- tu. Gurur, içkilerin en keskini ve sarhoşluğu en çok sürenidir. İn- giltere, son dört asır içinde bur nu bolbol tattı. Dalgadan hısar- hı, buluttan burçlu adasında tek- mil dünyanın köleliğine vücut vermek bütün rüyalarını doldur- du. Hint isyanı Mısır çalkanma- sı onun burnuna dayanmış iki amonyak şişesidi. Şimdi ağır ağır gerinerek uyanıyor. Ne feci aâyılış fakatl.. Sarayla zindanın birleştiği bir demde uyanmak ve bir saray penceresinden dün- yayâ bakmak... Hayalinden eski gürurun cihangirliğini silmeden buna bilmem nasıl tahammül edilir!.. Avrupa saltanatı yıkılıyor, di- yenlere artık galiba hak ver- mek zamanı gelmiştir. Bugün Gandiye ret cevabı vermiye te- nezzül edenler yarın Onun uzatacağı Hint fermanına boyun eğeceklerdir. Bugünkü O tenez- zül yarınki terellülün başlan- gıcıdır. İstiklâl sıtmasının ate- şini kanıma duyanlar, kendi na- bızlarından başka fetva dinle- mezler. (oOOnları ne tankların hücumu, ne sokak katliamları yıldırabilir; İstiklâl cepheleri çığ- lara benzer önüne çıkan mani- ler, onları daha çok büyütmek- ten başka netice vermez. Şimdi sarayın zindanm ayağına git- tiğini * görüyoruz. Yarın ne sa- ray, ne zindan kalacaktır, Seyyah Fahri b. Posta ve telgraf umumi mü- dürü Fabri Beyin rahatsızlığı devam etmektedir. Buüa rağ- men daireye gelerek idareye müteallik işlerle meşgul olmak- tadir. Fahri Beyin tedavisi bittiği takdirde haftaya Ankara döne- cektir. GELECEK «— Adliyeyi islah edeceğiz. «— Maarifte umumi seviyeyi yüksel- teceğiz.... «— Vergiler indirilecek... Varer, VısSu. Şu saydığım şeyleri harıl harıl an latan adamın karşısındaki: «— Pek âlâ ama, dedi, bu program değil.... Fırka demek bir fikir ve dev let felsefesidir. S. C, F. nın devlet for mülü nedir? «— A, efendi sen ne nazari adamsın, Hele fırka mevkii iktidare gelsin bir kere... Programı o zaman görürsün. Dinliyen adam güldü ve: «— Demek dedi acem şahmın vapu- ru gibi istimi sonradan gelecek? YENİ #JLCANCI KATIRLARI Nasrettin hoca ölü taklidi yapmış mezara gömmüşler. Gece olmuş... Sa- haha karşı mezarı açmışlar: «— Ahretten ne var, ne yok, demiş- ler. 4— Fileaneı katırlarını ürkütmez- sen bir şey yok... diye cevap vermiş. Me A ve Fethi Rf, Paristen kalkmış İstanbu- la gelmiş bir muhalif fırka teşkil etmiş ve teşkilât yapmak ve nutuk söylemek! için İzmire gitmiş. Arkadaşları sormuş! Fethi Bey: «— İngiliz Hakkı, kaçakçı Sait gi bi fileaneı katırlarını ürkütmezsen bir şey yok... diye cevap vermiş! lar: «— İzmirde ne var ne yok. 39 GÜN YAPILACAK İŞ VAR! Yeni fırkanın erkânından oldukkça okumuş yazmış bir zata rasgeldim. Aç tı ağzını yumdu gözünü: «— A, fendim bu nedir? Ne haldir? Şimendifer.... Şimendifer, diyorsunuz. Memleketin taşını toprağını taşısanız satsanız demiryollarına sarfedilecek paraları çıkaramazsınız... Deve neyi- nize yetmiyor. İşte halis yerli malr.. “e s.s. Çinin sanayileşmesini istiyen mo- dern Çinlilerden bir grup (Hanken) da ilk demiryolunun inşası için karar ver- mişler, şirket teşkil etmişler, sermaye bulmuşlar fakat Çin köylüleri bir tür- lü mühendislerin yolları ölcüp biçme- sine razı olmamışlar. Köylüyü iknka çin bir çik şeyler söylemişler. Fakat köylüler uzun saçlarının uçlarını tuts- rak: «— Olmaz da olmaz!,.. Hayır da hayır! diye ayak diremişler! Nihayet aklının kuvvetinden emin bir mühendis demiş ki: «— Size demir yolu yapacağız 40 günde gideceğiniz yere bir günde gide- ceksiniz! Bu söz üzerine köylüler düşünceye varmışlar: «— İyi ama yabiz sonra 39 gün nel yapacağız? Nasıl vakit geçiririz? Demişler, Bizde köylüler “ama nşimândifer...., müstahkem kaleler içinde yaşıyan! diye inliyor. Anadolu köylüsünün en güzel hayali, en büyük ümidi şimendi. fere dair konuşmaktır. Çin köylüleri gibi düşünen şu bizim şehir münevverlerine haber verelim ki yapılacak bir hayli işlerimiz var Limanları kim yapacak? Öbür hatları kim raylıyacak? Sulama işlerini kim başaracak? Madenleri kim işletecek? Deniz işlerini kim tanzim edecek” Geride kalan 39 günde galiba bizler! Yoksa başkaları mr? S.E ——— — Posta ve telgraf kursu Posta ve telgraf idaresinde açılmış olan kursa yirmi kişi irmişti Kursa iştirak edenlerin ekse- risini hanımlar teşkil etmektedir. Tedrisata başlanmıştır. l İ “Artık her birinizin nereye gide-! ceğini söyliyeceğim. Seni Çermuz| oğlu Basraya, Seni Kerrus oğlu Kü feye, seni Meymun oğlu Şama, ve! seni Yakup oğlu Mısıra gönderece- ğim. Orada çalışacaksınız. Biri-| birimize veda edelim ve ayrıla-! lam, Karanlık mağarada toplanan bu| saçlı sakallı beş kişi biribirlerine, isarıldılar ve bu gizli inden çıktılar.' Sabahın doğmasını beklemek için! birer tarafa yaslandılar. | l Güneş doğduktan sonra her bi- ri heğbesini sırtladı ve şehre indi. Bunlar burada, bir daha toplanma» dılar. Çünkü yapacakları işin bir ikimse tarafından anlaşılmasını, bir kimsenin onlardan zerre kadar şüp he etmesini istemiyorlardı. En kü-| içük şüphe onları hükümetin eline| düşürürdü. Hükümetin eline düş! mek onların bütün tasavvurlarını, İbütün tertiplerini bozardı. Onun için bunlar, şehirden ve her gözün tarassudundan, uzak bir yerde top- lanmışlar ve kararlarını orada ver- mişlerdi. Onları bu kadar ihtiyati: harekete sevkeden âmil, hüküme- tin müfrit teyakkuzundan fazla ko nuştukları meselelerin, verdikleri kararların büyüklüğü idi. Çünkü bu beş kişi koca bir im- paratorluğu yıkmak ümidile Bare-| ket ediyorlardı. Bunlar, San'a şeh! rinin bir tarafında bir kaç kere gö“ rüşmüşler, nihayet Sam kalelerini! harabelerinde herkesten uzak bir! yerde birleşerek imparatorluğun her tarafıma 'dağılmağa karar ver- mişlerdi. Bunların beşi de yahudi idi. Beşi de ayni fikirle hareket ediyorlar» dı. Onların içini büyük bir kin ya kıyordu. Çünkü İsrail oğullarının, ikinci “Arzı mev'ut,, telâkki ettik- leri bu yerlerde, barınmalarına im»; kân kalmamıştı. Gün geçtikçe on- ların mukadderatı tehlikeye düşü- yordu. Bir zamanlar, Yemen ve Hil caz onirm hâkim olduları birer ülke idi. Hicazın bir çok taraflarını on-! lar istimlâk etmişlerdi. Teyma, Fe- dek, Hayber, Vadil Kura ve bilhas sa Yesrip yani Medine onlara ait idi. Milâdın 70 inci senesinde ya- hudi mabedinin tahribinden, daha sonra imparator Hadriyanın ya- hudileri Kenan arazisinden tardü! teb'it etmesinden sonra yahudiler, akın akın Arabistana inmişler, Hi- cazda ve Yemende yerleşmişler, bu! leketleri ikinci “Arzı mev'ut,, saymışlardı. Bu memleketlerin ser- veti, onların elinde idi. Kuvvetli ve yahudiler, bütün bu havalide fer- manferma idiler. Onlardan ödünç para alan etraftaki ahali, onlara e- Gi olacak bir vaziyete düşmüşler- :. Hicazda bu vaziyeti ihraz eden yahudiler, mütemadi propaganda ile muhiti yahudileştirmeğe ve bu suretle rakipsiz bir hâkimiyet sahi- bi olmağa çalışıyorlardı. Fakat on- ların bu propağandaları, daha faz- la cenupta ve Yemende müessir ol- muş, bir çok kabileler, onların di- nine girdikten başka Yemen hü- kümdarlığını deruhte eden Zu Nu- vas ta yahudiliği kabul etmiş ve bu suretle yahudiler Yemende sal- tanatlarını kurmuşlardı. Bir aralık Habeşistandan Yeme- ne gelen hiristiyanlar yahudileri tazyik etmişler ve onların hâkimi- kabil yahudiler İran ile anlaşarak! onları Yemenden koğmuşlar ve es- ki hâkimiyetlerini ihya etmişlerdi ; Fakat islâmiyetin züburundan sonra işler değişmişti. Yahudiler, GÖMLEK Beş kişi karar verdiler: Her tarafa dağılacak ve bekliyeceklerdi mn İli yetine nihayet vermişler, buna mu- bu yeni hareketin düşmanlarile bir leşerek ona silâh kaldırmışlar, on” imha için sonuna kadar çalışmıf lardı. Neticede yeni hareket muz8' fer olduğundan yahudilik, bütü” Hicazda sönmüş, yahudiler bur” dan sökülüp atılmışlardı. Buna r8$ men yahudilik Yemende yaşıyo: Fakat bir taraftan Yemen yah lerinin nüfuz ve satvetine güveni leri, siyasetini güttükleri İran islö” miyeti kabul etmiş, diğer taraftsf onların yahudileştirdikleri araplar” hemen kâmilen müslüman olmuf” lardı. Yemen yahudileri, müslüms” lığın nüfuz ve intişarıma mâni oh mak için ellerinden geleni yi i lar, mukavemetin her türlüsünü göstermişler, fakat neticede onl# rın bütün mukavemetleri kırılmıf” bütün intrikaları suya düşmüştü” Hicaz yahudilerinin akibeti, Y€ men yahudilerinin başında dola” yordu. Bunlar da yaptıklarının €€* zasına uğrıyacak, bunlar da yerle rinden, yurtlarından, sökülecek: mallarından, kazançlarından, rum kalacaklardı. Bu onların islö" miyete karşı gösterdikleri müsellâh mukavemetin, mütemadi ihaneti" haklı mukabelesi idi. Yemen yahudileri, başlarınd* dolaşan bu tehlikeden titriyorla" dı. Yeniden diyar diyar sürünme! her yerde türlü türlü tazyikler v€ itisaflarla karşılaşmak; her yer oğullarından köleler, kızlarında" cariyeler vermek, bilhassa asırlar€* devam eden gayretle kazanılan ser” vetleri bırakmak, Yemen yahudi" lerini mustarip ediyor, onları d€ rinden kıvrandıriyordu. Fakat of lar, korktukları bu akibete, müst*” hak olmuşlardı. Onlarm müslüms” lar aleyhinde iştirak etmedikle!” bir harp, karışmadıkları bir sui kafi yoktu. Onlara emniyet verildiği, o” lardan bitaraf kalmaları istendiğ halde onlar, uslu durmamışlar daima fesat ve fitne âmili olmuf lar, daima sui kastler tertip etmif" lerdi. Buna karşı son çareye baş vur” mak, onların şerrü şurundan kur” tulmak ve onları sürmek icap edi yordu. Yemen yahudileri, bu korkum” akibeti düşünerek matem tutuyor” lardı. San'anın ücra köşelerinde V* şehirden uzak kalan Sam kaleleri" | nin harabelerinde toplanan boş y# hudinin maksadı bu akibete kars! gelmekti. Onların içlerinden biri bir çare bulmuştu. Yeni bir fesat hazırlamak, devleti bu fesat il meşgul ederek kendilerini kurtar” mak! Bu beş kişi bunu nasıl yap£” caklarını uzun uzadıya düştinmü$” ler, neticede bu fikri ileri süre” Sebe oğlu, onları dağbaşında top” İıyarak ilk talimatını vermişti. Bu beş kişi, kararlaştırdıkları $€" kilde hareket etmişler, Cermuz oğ' lu Basraya, Kerrus oğlu Küfey© Meymun oğlu Şama ve Yakup oğl* Mısıra gitmişler, bu gizli cemiyeti" başında bulunan Sebe oğlu ise M€“ dineye hareket etmişti. (Bitmedi) Bir kadın Malmüdürü oldu Bayazıt | kaymakamlIğındaki münhal malmüdürlüğüne Fıtost Hanım tayin edilmiştir. Ilk ka” dın malmüdürü yakında Anks radan şehrimize gelecek V* vazifesine başlıyacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: