23 Eylül 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

23 Eylül 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

101 kişi ile mülâkat... Titizlik müddei umu- misini Ziyaret —32-— Kendisi pek edip, nazik, oku- moŞ, görgülü ve hayli yaşlı bir e On senedenberi müteka- y e Paracığı vardır. Afiyeti de ir Vaktini neyle geçi- dek bilirmisiniz? Suya, sabuna He ayan tenkitlerle. . . i vi. teyin kusurunu arar ve adele Sizin - ve yahut benim - ücele gördüğümüzü, o, biç etmeden yakından tetkik ve tenkit eder. Gözü, röntgen ve gibi eşyanın içine de nafiz 3 bunun içindir ki arkadaş” , dostları, kendisine “Titizlik müddeiumumisi,, lAkabını hakki- le verdiler. Birgün İni yemeğini birlikte yedik; ve kendisini dört saatten ziyade dinledim, Çok güzel ldkırdı söy- liyor. Vaktin nasıl geçtiğini anlayamadım. Mübahase şöyle açıldı ; — Yeni imlânın tatbikatı na- mi? Siz ne bu; uz? — Istanbulda neşredilen her gazeteyi, her kitabı (ve ekser mektep kitaplarını) alıyor, gör- lük ile hurdebini gözümde, renkli kurşunkalemler elimde “doğru #rıyorum.» — «Yanlış» demek istediniz. — Hayır, efendim yanlışı ara- mağa ihtiyaç yok. Çünkü hepsi ş. Doğru arıyorum, tesadü- 1pkı öyle... Yanlışsız bir tek bası? imlâ lögatine ğe kitap? Tipografya yanlışmdan salim bir yarı? Tashih bir ibare? Mümkün mertebe dü. rüst iş cıkarır bir matbaa? Dük. kânların, devlet dairelerinin üş- tünde musabhah bir levha, bir tabelâ? Temizce bir mektup? Pürüzsüs bir daktiloğrafya? Na- BU KADIN MİD) Yazan; & & Van Dayn Hizmetçi — Şüphesiz. Kuman- dan ellerinin Ni çam ister. ans — ir leme- di, değil mi? aliye ı Hizmetçi — Hayır. Bana “gecen bayır olsun!,, dedi ve lâmbayı sön- dürdü. Ben de aşağı indim. mz — Çıkarken yine koridor- Hizmetçi — Odasının lâmbasını. Vans — Salonda iken odasını #örebiliyor mu idiniz? Hizmetçi — Hayır salonla oda- yı bir aralık ayırır. “Vans — Şu halde lâmbayı sön- dürdüğünü nasıl biliyorsunus? Hizmetçi — Kapı açıktı. Lâmba- Am ışığı koridoru aydınlatıyordu. Vans — Hangi lâmbayı söndür- dan geçtiniz mi? Hizmetçi — Şüphesiz. b Vans — Odanm kapısı açık mr idi? Hizmetçi — Evet. Vans —Burw getirdiğiniz zs- | file aramayınız. Bunlar nadir İ ender nesnelerdir. Hüma ğü na benzerler: İsimleri var, ei- *simleri yok. Bey' Hr. “buna dosyalarını Krd Yalı ba taşi e hul, ihmal - hatta resmi tahri- ratta, kanun ve nizamlarda öyle bol ki... Tipkı Adalarda, Kırıltoprakta bülükeli irilinekler ve” t0z sar releri kadar... Matbaa mürettip ve musah- bibleri: Yanlış kumkumaları, G- ramer ve imlâ muallimleri, Hatayı adeta tedris ediyor- lar. Dil mutahassısları: 0 zeva- tı kiram işin alayında.. Bakiniz. Şuna da bakınız, Lölfen büna da, bir kere, Postalarla evrak, © İşlerinde gülünç, çirkin; boş çeşit çeşit, etek etek hata... Hata galiiberi leril — Ba.kadar bul be e) dedim, madeni, menbai mı var? Eskisi- ni muttasıl e diye öldürür, — Niçin? — Yâlnız imlâya, yazıya bak- mayınır; bütün harekât ve seke- yatımıza bakınız! Ayol sizinle gidelim. Nedir o der- beder, başıbozuk, kalender bar- panı evler? Biri sağa, öteki sola, bir birinin üzerine yıkıl- dai Kilometrolarla mesafe ka- salam öslâplu bir ev, boyalı «v, tamir görmüş bir bakımlı bir ev. göremezsiniz. Şu Üsküdar mahalleleri imlâ. larımıza benzemiyor mu? Yı yazdıktan sonra onu a merak ve dikkat ĞİL 775 Vücut nasıl sabah, akşam gıda | isterse, binada daima tamir ve | termim ister. Böyle olmazsa © bina ihtiyarlar, ölür. Karacaah- yetin ifadesidir, Bakımsızlık, 2- lâkasızlık.... İmlâ? Bu zibniyetin içinde pürüzsüz imlâ aramak “haceri felsefi,, taharrisine bem zer. Neyimiz düşkün ki imlâmıza dikkat edelim? Böyle kafaya böyle imlâl vesselâm. Evlerin içine giriniz: Mefruşat nadiren tamir yüzü görür. Masanın bir bacağı mut- laka bir çürük diş gibi kımılda- mıyor. İç perdesinin eksikliğin- den güzelim Hereke kumaşları yöre Yazın kilimler, m iyi emizlenmediğinden güveler om ları çopur ie Evlerde eksik- lerde, fazlalar da ziyada. Birçok camekân eşyası görürsünüz de en iptidai konforü bulamazsınız. Boya pekaz istihlâk edilen bir metadır. İstanbulun pe kap kars bir manzarası var! Güneş evleri, | mahalleleri kurutuyor, ibtiyarla- tıyor. Bu çirkin , harap, idamesiz , tamirsiz, köhne mahalleler dahi- MW bir zihniyetin hariçteki eser leridir. Üsküdar, Fatih, Kabasakal, Akbıyık, Sulukule semtlerinin manzarası ile imlânın çetrefilliliği arasında mühim bir karabet var- dır. Çünkü mimarlık da, imlâ da ayni zihniyetin eserleridir, tez8- hurlarıdır... İzleridiri lmlâ lügati yapıldı; kimse de kulak asmıyor. Boğaziçinin en güzel bir köyün deki şu belediye dairesine im'an ile bakımı. Şu dış soba bacası nasıl sarkmış, ve binanın boya- sını nasıl berbat etmiş... Kurum dere gibi akmış, her tarafı pis- letmiş .... Halbuki belediye bu gibi soba borularını kaldırmakla mükellefti. Ya kendisi şu çirkin kıyafette bulunursa başkalarını nasıl menedebilir? İnsaf, Y... Belediyesinin şu çehresi belediye kelimesini bile kirletti, kepaze ve namussur etti. Ah, © soba boruları... Bir sakamet alâ- şatılardaki gölgesi, Büyücek bir Paşa ile Anado“ lada seyahat ediyordum. Bizi tantana ile, debdebe ile, mera” sim ve teşrifatla bir kız mekte- bine götürdüler. & Üst sofada Hizmetçi — Eminim. Vans — Kapıdan hiç ayrıl- madınız mı? Hizmetçi — Hayır hep orada idim, Vans — Demekki kumandanı son olarak tam saat yarmda gördünüz? bi inemez mi? ci Gari inemez; çünkü yukanya ki i Yalnız Mİ verelim. götürdükten sonra! Hizmetçi — Evet ... Vans — Sabahleyin ne oldu? Hizmetçi — Kadının biri te- lefon ederek kardeşinin kat- ledildiğini haber verdi. Kendisi- Bi çağırdım. On dakika sonra gitti. Vans bir dolar hizmetçiye kimseyi haberdâr etmemesini, aksi halde neticenin fena olaca- ğını söyledi. Hizmetçi yanımızdan ayrıldı. Vans müddei umumiye: İ — Şimdi azizim, dedi, siz Mösyö Montaku » doğru kazdım geldi. Onu çı ans — Buzu çıkardı; mania Mösyö öğ m zaman arasında başka ie lm kanundan korkarak, dedikodu- dan çekinerek, haksızlıktan ür- kerek beni men için ne yapar- sanız yapınız ben şimdi kuman- danın apartımanını ziyaret etmek istiyorum. — Ne için? Deli mi oldunuz i Vans! Hizmetçinin sözleri sizi met mezarlığına hali bir zibni- | metil Ruhumuzdaki bir iğriliğin | bahşiş verdi vebu isticavaptan | 3 — VAKIT 23 Eylül Ekmek fiatı Biraz daha düşmesi bekleniyor Dün ekmek ve buğday fiatla- | İrnin her hafta düştüğünü yazmış tık. gelecek bafa biraz daha İ düşeceği ümit edilmektedir. Çünkü son günlerde Anadolu | ve Trakyadan (buğday fazla miktarda gelmektedir. Son haf- tanın müvaridatı 90 vagona baliğ | olmaktadır Istanbulun yevmi sar- | fiyatı 26 vagondur. Fazlasi istok İ edilmektedir. Bu kışın ek- mek fiatmın on kuruştan yu- karı çıkmıyacağı tahmin edil mektedir. Bostanlar Ziraat mü- -dürlüğüne verildi Sarayburnunda hazineye sit bulunan bostanla fidanlık yapıl- mak için Vilâyet tarafından is- tenilmişti. Maliye vekâleti bu talebi kabul ettiğinden bostanlar krokilerile birlikte Vilâyet ziraat | müdürlüğüne verilmiştir. Tesel- lüm işi bu krokiler özerine ola- İ caktır. saman yana takımlar, Tenteneli örtüler. Lez- zetli gatolar ve çay, kahve, çıko- lata ve saire... Bu edevat A- nadolunun uzakça bir köşesinde İ fakir bir yatı mektebi için fazla, lâkin her halde mucibi şükran.. Paşa düşünüyor. Acaba her taraf şu çay masası gibi mi ? — Mutfağı gezelim. — Paşa hazretleri, henüz tab- sisat gelmedi YUM ——- Bedia Hasımın yü züğü çalındı Samsunda tahkikat yapılıyor Darülbedayi artistlerinden bir kısmı geldi Darülbedayi san'atkârlı Sam- sunda temsillerini bitirmişler, bir kısmı temsillere devam etmek üzere Zongul- dağa gitmişler, orada oynan oynanılacak piyeslerde rolü olmayan san” atkârlar dün Ankara vapı- rile şehrimize gelmişlerdir. Dün gelenler Behzat, Galip, Bedia H. Atıf beylerle Refika H. ve gişe memuru Naci Beydir. Zongül- dakta bulunan san'atkârlarda önü- müzdeki perşembe gün şehrimi- ze geleceklerdir. Darülibedayi san'atkârların- dan Bedia Muvahhit H. Sam- sundan Istanbulda kardeşi Fuadi beye çekmiş olduğu telgrafta yüzüğünün çalındığını bildirmiş. tir, FuadiB. bu yüzüğün 4000lira kiymetinde olduğunu söylemek- tedir. Bedin H. icap eden tah- kikatın yapılması için bulundu- ğu yerde zabıtaya (müracast etmiştir. eli — Ö başka şey. Şimdi nerede yemek pişiriyorsunuz; İşte orasını gezmek, görmek istiyorum. © Gelecek tegrifinizde, inşa lah. — Yok, şivdi... Muallim bozardı , kızardı aş- bane semtini tuttuk. Bir çöplük. Örümcekler . orada o bükümet Lurmuşlar. Bulaşık paçavraları, ah! o paçavralar... Paşa dedi: — Bu ne hal? cevap : — Efendim, tahsisat gelince... Örümcek ağlarım kaldırmak İ şurasını insani bir bale getirmek | için de mi tahsisat? Şu kızların elleri yokmu Şu hanımların göz ve dilleri yok mu? İmlâmızı Arap saçma çeviren zibniyet... inin görecek ne çok İşi ; Celâl Nari he edilecek neresi var? Hakika- ti söylemediğini mi zannediyorsu- nuz. — Yoo, hayır. Böyle bir zan beslediğim yok. Hizmetçi baki- kati söylemiş olduğu için ben de de bu ziyareti yapmak istiyorum Ya, Haydi gelin Markam! kork- i mayın canım, kumandanın üstü- müze baskın yapmasında artık İ tehlike yok! bakın hâlâ tereddüt edi nuz. Hani bana yardım- da bulunmaya söz vermiştiniz? Markam ber mutat mağlöp oldu. Biraz sonra bir maymun- İ cuk vasıtasile açılan kapıdan kumandanın apartımanına girdik. Vans doğruca salona gitti. Sağda üstü modası geçmiş bir eski zaman saati ile söslü bü- yükçe bir şömine vardı, Şömine- nim yanında Üzerinde bir su- rahi ile bardak duran küçük bir masa göze çarpıyordu. Vans; —işte hizmetçinin baktığı meş- bur saat dedi. Buz da anlaşılan şu surahiye konmuş olacak. Sırık hammallarının başı Yağ iskelesi sırık hammallar başını Hasan Tahsin efendi hak- kında bammalların 320 lirasını zimmetine ( geçirdiği yolunda bir iddin serdedilmiş, bunun üzerine kendisine işten €l çek- tirilmiş ve hakkında adliyece takibat dördüncü istintak daire- since yapılan tahkikat meticesin- de bammal başının bu parayı zimmetine geçirmediği anlaşıl- ve meni mubakemesine ka- rar verilmişti. Hasan Tahsin ef. bugün tekrar vazifesie başlaya” caktır. > Gelecek seyyehi Eylülün yirmi altısında Arande- Star vapurile şehrimize 250 In- giliz seyyahı gelecektir. tan > iimemaam i befis bir sofra kurulmuştu. Alâ ikna etmedimi? Bu ifadenin şüp- — Kumandan hiç şüpbe yok “ VAKIT .ın tefrikası ki bu pencereden çıkamaz, de- di, sonra aralığı gözden geçire- rek ilâve etti: — Kapı açık olduğuna göre hizmetçi lâmbanm söndürüldü- ğünü tabii farkedecekti. Gerisin geri geldi. (o Odaya girdi, Kapının karşısında bir yatak, yanında bir gece masa- sı vardı. Yatağın kenarına otur- du. Lambayi birkaç kere yak- tı, söndürmedi. Sonra gözlerini müddei umumiye dikti, sordu: Kumandanın O hizmetçi- ye görünmeden dışarıya çıka bileceğine ihtimal veriyor musu- nuz? — Hayır. — Bu iş hakikmten biraz ka» rışık. — Zannederim. — Beni dinleyin. Hizmetçinin söylediği saatte kumandan buzu istedi. Emri yapan bizmetçi sa- lona doğru yürürken açık kapı- dan baktı. Kumandanı yatakta gördü, salona geçti. Bu sırada kumandan saati sordu. Tam ya- Pencereye doğru gitti. Avluya baktı. rmdı. Kumandan artık rahatsn (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: