8 Ekim 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

8 Ekim 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

C emil paşa namzet © olabilir mi? m erbest fırka namzetlerinden ) operatör Cemil paşanın elediye azalığına intibap edilip miyeceği günün meselelerin- n olmuştur. Muhalif gazeteler- biri Cemil paşaya müracaat kendisinin mazisine naza- namzet olamıyacağı hakkın- neşriyat üzerine mütaleasını ış. Cemil paşa da hulâsaten “cevabı vermiş: — Filhakika benim hakkımda eyeti mahsusa tarafından İngiliz r cemiyetine dahil oldu- için verilmiş bir karar var- » Bu karar mucibince devlet tlerinde ( bulunmamaklığım gelir. Ancak Âli karar hey'eti mahsusanın kara- nı naks veya tastik etmeksizin Binaenaleyh hey'eti ? kararı katiyet kespet- iş değildir. Bu itibar ile bele- İye azalığına intihabıma kanu- en hiç bir mâni yoktur.,, operalör Cemil paşanın rinden şunu anlıyoruz ki zat kendisinin mütareke es- duki siyasi vaziyet ve ba- ini tamamen unutmuşlur. bu vaziyet ve haraketle- herkesin unutmuş olduğunu derek yeniden memleketin yasi mukadderatına karışmak eslerine düşmüştür. Eğer böy- e ise biz kendisine hatırlatalım; Operatör Cemil paşanın Ingiliz cemiyetine dabil olma- suç ise her halde bu suçu »rekeden sonraki vaziyeti en hafıf görülen bir ha- dir. Acaba Cemil paşa(Se- muabedesini imza eden ve istihlâs haraketlerini boğ- için ' »bu'dan Anadoluya âfet ordusu gönderen Damat kabinesinde bir nazır oldu- u inkâr edebilirmi? Bu iti- ile damat Fert kabinesinin er türlü maddi ve manevi mes'- lerine iştirak etmiş olmak- » kurtulabilir mi? C nil paşa pek iyi bilirki i ile beraber damat Ferit de bulunan nazırlar yüz listesine girmişler, Türk ları üstünde oturmak hak- iskat edilerek memleket tardolunmuşlardır. Ope- paşa bu akibetten Duş ise bunu ancak milli tin yüksek müsamabasına ndur. Hakikaten operatör si tanzim edilirken onun ddesine girmişti. (Fakat inin kıymetli bir fen adamı, bir operatör olduğu dü- ünülmüş, damat Ferit kabinesin- e sonuna kadar bulunmuyarak tifa etmiş olmesı gendisi için muhaffefeden addedilmiş, e ismi yüz ellilikler lis- çıkarılmıştır. Maamafih Cemil paşa geçmiş ha- n kanuni cezasından tu olmakla beraber biç vakit seyaseten masumiyet edemez, Bahusus Halk fır- karşı her türlü şaibeden bir muhasım vaziyeti alma- a tahammül edilemez. ıldı ki hey'eti mahsusa tara- kendisinin devlet hizme- kullanılmaması suretinde İmiş olan büküm, âli karar 1930 * Jşaretler: Gramofon - Propaganda Olur şey değil, propagandıda Ame- fika geride kaldı. Süzüme inanmazsınız gidiniz, intihap sandıkları başında beş on dakika kadar durunuz Neler görecek- siniz, neler? Yüzü podralı, dudakları karmenli, ceketi evdor kokulu züppenin, sırık hama» nın elini sıktığını görünce hayret et- meyiniz. Şişlide oturan, Degöstasyonda tüneyen, Maksimde geceliyen adamın Küçük pazarda ne işi var demeyiniz Kü- çükpazarda ; üçük beyin işi var. Hamal- ları yakalıyor. Onlara: — Askadaşlar, diyor, gedikler ve- | niden iade edilecek. Salih kâhya iş ba- şna gelecek. Yerlerinizi satarken bava parası alacaksınız. Bunu bizim fırkamız Serbest fırka temin edecek. Bunun üzerine hamallar el ele tutu- şuvor, bağrışıyorlar: Yaşısın!. Yaşasın.. Yaşasın!. leniyoy: “— Arkadaşlar, bizim fırka, inkılâp fırkası, Dizim fırka halkı esaretten Tur. taran fırka, bizim fırka seltansn yıkan fieka bizim fırka Hamallar bir ağızdan sesleniyor : “— Yaşasın Fethi Bey.. Yaşssın. Salih kâhya. Salih kâbya.. Salih kâhyat, Yaşasın... Yaşasın!, Delikan'ı sözünü bitiremiyor Daha huvvetli bir hatip söze başlıyor. Arkadaş... lar. Derken cıvak, cryak gramofon baş- lıyor.. Adalardan bir yar gelir bizlere. Muhterem vatandaşlar... Aziz kardeşler. Yaşasın 1. Serbest fırka reisi Ismet Paşa. (Kahkahalar, berkeste gülmeler)... Gramofon, iü, muruk, biribizini takip ediyor... e İçi «Sehir meclisinde, esecek havapın. pldk» lardaki havaya benzememesini temenni edelim. Olgunluk, dolgunluk meselesi Karşı tarafta ateşli bir delikanlı ses- İ Piopaganda devam ediyor.. Tenkit | yolunda... Nutuklar dö'ülen hazan yap- rakları gibi üstüste birikiyor. Bütün bunlardan bir şey avlıyoruz. Hiddet, şiddet, kin, nefret. Ve nihayet dolgunluk. Serbest fırka liderinden dü- menci pelerine kadar hepsi dolgun, ateş püskürüyor. . Iyi hoş. Fena değil! Amma velâkin hâlâ öğle üstü elimizde fener muhalefe- tn fikir söyliyecek adamını ariyoruz... Kendi hesaplanna horoz döğüştürür gibi adam çarpıştran mevkii iktıdar, mevkii #kbdar diye uykusunu kaçıran in- sanların bir tanecik olsun olgununa ras gelmedik. Galiga onlar olgun asalarını Etnikieterya, ve Taşnaksiyona ısmarladı- lar. SE. snake memiş olmasından dolayı kanuni kıymetten iskat olunamaz. Bütün bu sözler ilesifade et- mek istediğimiz şey şudur: Operatör Cemil paşa siyasi ha- yatı itibarile mütareke devrinde büyük bir imtihandan geçmiştir. Bu imtihan kendisinin aleyhinde neticelenmiştir. Buwdan sonra bir affi umumi gelmiş olabilir, fakat buna rağmen kendisini manevi mesuliyetten kurtarmak mümkün değildir. Binaenaleyh Cemil pasa sade- ce bu memlekette bir operatör olarak baiz olduğu mevkide kal- malıdır. Mazideki siyasi hatala- rından bu memlekete gelmiş olan zararları hiç olmazsa operatör- lükte (yapacağı hizmetler ile tazmin ve telâfi etmeğe çalış- malıdır, Mehmet Asım icmek an km Slm emiş kiye nen eğilen Nezihe hanım Nesibe Muhittin hanım, evek ki gün konferans verecekti. Kimse gitmemiş. Muhterem teyzemizin bu vazi- | yet karşısında her halde cani sıkılmış olacak. Tıpkı mihraba geçip arkasında cemaat bulamı- yan bir imam gibi, Lâkin Nezihe hanım, insaf et- sin, halk hem propaganda din- liyecek, hemde hatibin ayağına mi gidecek? O, daire daire do- laşsın! Horoz bahsi Ge mubarrirlerden biri ge- çenlerde bir horoz fıkrası yazdı. O muharririn yakın dost- larından bir başka muharrir de gene bir horoz fıkrası yazmak niyetihde olduğunu söylüyordu. Belki de yazmışlır. Memlekette intihap mücadele- si olurken bu horoz merakı ne- reden doğdu. Yoksa koroza da- ir yazı yazmak pek merdane bir hareket mi sayılıyor? Lodosun faydası Ge abableyin | lodos vardı. Deniz- de, Boğaziçinde nadir görü- len dalgalar üzerinde yalpa vuran bir vspur içinde köprüye geli- yorduk. Belediye intihabi, . kur- İ ye hareket etmişlerdi. Medine yolunda ilerlerkenbir ak- tuluş günü münasebetile şehrin sokaklarında dalgalanan heyecan denizi de, galiba imrendirmişti. Yüzleri sararan, midesi bozulan, başını arkadaşının omzuna ko- yan erkeklerle, bol bol çığlık basan kadınlar vardı, Bunların arasında hem korktuğu, hem de sevindiği yüzünden «>. is bir mekt gözüme Ça pi KOLA Gr Neye sevindiği de yanında otu- ran yaşlı bir «fendiye yavaşça söylediği şu cümleden anlaşılı- yordu: — Bizim... muallimi Kadıkö- yünde oturur ve lodostan korkar, bugün de bize tam iki saat dersi vardı... Toplu Tğne Cemiyeti akvamda Katul edilen meli muzmelât Cemiyeti akvam meclisi son defaki içtimaımda şayanı dikkat bir karar ittihaz etmiştir. Buda harp vukuu takdirinde duçarı İaarruz olana cemiyete mensup diğer devletlerin mali muave- nette bulunması kararıdır. Bu karari yirmi sekiz devlet imza etmiştir. Üçüncü komsiyon reisi olan Yunan murabhası Mös- yö Politis imzalanan mukavelenin ehemmiyetini tasrih ederek de- miştir kız — Bu mukavelenin tatbiki ve müuaveneti maliyede bulunulması ile mütaarrız addedilen devlet irae edilmiş olacak. Sulhperver ve masum devletler bundan faz- la bir zaman ve emniyet elde edeceklerdir. Diğerleri bundan bir dersi ibret alacaklar ve kanlı bir cidale girişmeden düşünmek mecburiyetinde kalacaklardır. Muaveneti maliye mukavelesini imzalayan 28 devletten 22 si Av. rupa devletidir. İmzalamıyanlar arasında Almanya, italya, Maca- ristan ve İsviçre vardır. Almanyanın imzalamaması Al- man hükümetinin vaziyeti mali- yesini ıslah teşebbüsünde bulun- duğu için 'şimdilik bir taahhüt altına girmek istememesindendir. İtalyanın imzalamaması mesele- i zi | GÖMLEK Osmanın evinde telâş vardı Ondan uzak kalmak istemiyordu. Yezidin - verdiği oOcevap bu arzuyu tatmin etmedi. oMeh- met onları zorla Hz Alinin evine götüremezdi. Onun için: —Pek a'â, dedi. Fakat bizi gö- nülden çıkarmayınız. Bir işiniz ve ya müşkülünüz olursa bizi hatırlayınız. Yezit: — Biz sizden gördüğümüz iyk liği umutmayınız. Bir ihtiyacımız olursa size muracaat eder, Jüt- funuzdan istifade ederiz, dedi, Mehmet kalkarak Yezide veda etmiş, ondan sonra Ley'âye dönmüş, ona da: — Allaha ısmarladık, demiş, ve atına binerek Medine yolunu tutmuştu. Mehmet gittikten sona Yezit adamlarına hazırlanmalarını em- retmiş, bunlar çadırları sökmüş, denkleri (o bağlamış, develerin sırtına yüklemiş, sonra Medine- Leylâ, şam evvelki maceralarin hatır- lıyordu. Onun dün gece gör- dükleri neydi?.. O kalabalıklar, münakaşalar, gürültüler, nutuk- lar, onun beyni içinde uğuldu- yordu. Kafile Medinenin istiska yeri olan Ahcarı Zeyt mevkiine vardığı zaman ayni kalabalıkla Her'KEs ködüşuyEk, bağırıp - çağırıyordu. - “Kafile ilerlemiş, nihayet Mesc'din arka- sında metin bir sur ile muhat büyük konağa varmıştı, Konağın büyük kapısı kapalı idi ve mu- hafızların tarassudu altında idi. Burası devlet reisi Hz. Osmanın konağı idi. Kafile bu konağı geçmiş, ona bitişik bir kapının önünde durmuştu. Bütün gece uyku uyumıyan Leylâ son derece yorgundu. — Validesinin ölümü onun maneviyetini bitirmiş, yor- gunluk onun sinrlerini, onun kuvvetini yıpratmıştı. Kafile durduktan sonra hepsi inmişler, içeride misafirler Mer- van tarafından karşılanmışlardı. Mervan o devrin en bariz sima- larından biri idi, Kendisi Hz. Osmanın kâtibi idi. Leylânn babası ona doğru ilerlemiş, ne- reden geldiğini ve kimler tara- fından Oo tavsiye edildiğini daha sonra kendisinin akşam Kubada olduğunu söylemiş ve kızile birlikte geldiklerini söyle- mişti, Mervan bunlara büsnü ka- bul göstermiş, onlara taziyet beyan etmiş sonra Leylâyı ala- rak harem tarafına götürmüştü. Evin kadınları top'anarak genç misafiri karşılamış, oOOnu İstira- hat etmak üzere bir odaya sok- muşlardı. Leylâ Mervanın da nazarı dik- katini celbetmişti. Bu ne gözel, ne vakur ve ne canlı bir kızdı. Acaba bukız ona varmazmı pa ner e hn lap sine gelince bunun sebebi de Italya hükümetinin bir takım ih- tirazi kayıtları dermeyan etmesi ve İtalyan murahhaslarına imza selâhiyeti verilmemesidir. İsviç- renin imzalamayışı bitaraflığını muhafaza içindir. İdi? Güliği Mervanın aklından ilk geçen bu idi. Osmanın ev içinde telaş var- dı,. Mısırlılar ile arkadaşlarının gece geri dönerek Alinin evinde toplandıkları ve bir takım iddi- alar ileri sürdü'leri şehirde şayi olmuş, bu şay'alar türlü türlü te- lâkkilere (o sebebiyet (e vermişti, Esasen omüfsitlerin kendileri de şebre girmişlar ve vaziyeti kendi arzulama göre tefsir ederek herkese öylece telkin etmişlerdi. Şehirde neşrolunan şayialara göre Hz Ali Mısırlıların nokiai nazarım kabul ederek onlarla beraber bir olmuş, onların bişıma geçerek hükümet ve devlet aley- hinde hareketi kabul etmişti. Çünkü Osmanın abdini nakzet- tiği onun nazarında da lehakkek eylemişti. Hükümet bütün bu şayiaları haber alıyor ve on- ları Hz Osmana bildiriyor.u. Hz Osman bu baberleri aldık- tan sonra geceleyin Alınin evine gitmiş, onu uyandırtmış ve onün- la konuşmuştu. Osman Aliye şu sözleri söy- lemişti: — Amca zadem, sen benim en yakın akrabamsın, senin Üze- rinde büyük bir hakkım vardır. Bu adamlar sana niçin geldileri bana t, çünkü şebirde. türlü; türlü şayialar dalgalanıyor. Mükts kati senden öğrenmiğe geldim. Ali cevap verdi: — Bunlar yolda bir adama rasgelmişler, ondan şüphe ederek yakalamışlar, Üzerini aramışlar, senin mührünü taşıyan bir mek- tubu bulmuşlar , mektupta onla- rın Mısıra varır varmaz başla- rında bulunan adamların katli, ötekilerin hapsi emro'unuyor. O- nun için bemen geri dönmüşler ve senden intikam almağı kur- muşlar. — Sen benim böyle bir mek- tup yazacağımı ümit eder m'sin? — Hayır, ümit etmem, onun için meseleyi tahkik etmek üze- rinde ısrar ettim. — Onlar ne dediler?... — Onlar mütemadiyen inti- kamdan bahsettiler ve beni ken- di taraflarına almak için üğraş- tılar. — AK, vaziyet çok ciddidir. Bir kere ben böyle bir mektup yazmadım. Buna yemin ederim. Bu adamların maksadı bayırı değildir? Bunları defetmenin yo- lu nedir? Onu söyle?... — Ben onları başımızdan de- fetmek için elimden gelen her şeyi yapmağa hazırım. — Pekalâ, : ben sana sabah- leyin en “büyük ricalden müte- şekkil bir heyet göndereceğim. Sen bunlarla birlikte hareket eder, bu adamlarla görüşürsün. Onlara buradan çıkıp gitmeyi tavsiye edersin. Bir istedikleri varsa onu da benim namıma kabul edersin. Bunu yapacak» mısın 2... — Yapacağım... Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: