9 Aralık 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

9 Aralık 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 4 — VAKIT 9 Kânunevel 1 Başmu seyahat intibaları Üst taralı 1 inci sayılamızda zeki ve nazik müdürü M. (Feretti) 93v — Bedevinin şehirde İL Zaman, zaman haramiler tebdili kı- geçen yedi pecesi ! “e Bütün bunların sebebi bu kadın- nin verdiği ziyafetten sonra bazı yafetle şehte inerler öte beri alılar ve dır. İtalyan gazetecileri bizi otomobil ile küçük bir gezintiye davet sonra gizlice sıvışırlar, Nevfel de bir harami kafilesinin re- Nevfel çadırında Celileyi Rağdadın kırk haramiler şarkısını söyletiyor, YAZAN : Ömer Rıza Bana itaat et, yoksa seni öldürürüm! Sait, bu kızı teshir etmenin imkânsız olduğunu anlamıştı. O. nu işkenceye uğratmaya karar —s4- miş, fakat kılıç ağaca s3| ve onu hayran, hayran dinliyor. Celi.) verdi. Adamlarını çağırdı ve on- lenin gözlerine dalıp, dalıp kendinden! lara emretti: geçiyordu. — Şu kadını alınız ve şu ağaca | , .İ bağlayınız. İ Bir gün dışardan bir gürültü ME Saidin adamları ona birer kö- Bu gürültü biribirine çarpan. if kz kanlardan çıkıyordu. ç le gibi itmek” ediyorlardı. Bunlar Bu gürültü gür, sert erkek sesleri) hurma Jiflerinden örülmüş ipler nin uğultusundan geliyordu. bularak Leylâyı kaldırmışlar, onu Kalktı, çadırınm önüne çıktı. bir hurma ağacına bağlamışlardı Dostlarile karşılaştı. Etrafı çepe” Leylânın sırtı hurma ağacına çevre muzraklarla çevrilmişti.. yapışmıştı. Her teprenme ona Nevfel... diye bir ses yükseldi. Bunu : söyliyen olgun yaşlı, buruşuk yüzlü bir May veriyordu; Leylâ, «feryat adamdı... Sözüne devam etti: ediyor, fakat kimse onu dinlemi- “— Ya yardan vazgeçecek. va bu di yordu. yardan!.. Sait, adamlarına istirahate çe- Nevfel sapsarı oldu. kilmelerini emretmiş, sonra ken- > Benim İçli mi bal, diside buradan uzaklaşmış ve bir tarafa bözülerek uyumuştu. | ettiler. Bu münasebetle (Osdiya) |isi idi. O da etrafındaki adamlarla bir- yı göşterdiler. likte Bağdada gelmişti. Çölden çıktık | Roma coğrafi vaziyeti dolayı- |tan sonra Bağdadı daha ilk defa gö- | sile yazın sıcak bir irdir. |rüyordu... Sıvışıp gitmek isterken Bağ İ Halkın bu mevsimde serin deniz | dadın kapılarından birinin yanmda ko caman bir ateş gördü. Meşaleler yan» mıştı, Sesler geliyordu. Ve ahali bi- rikmişti. Nevfel ve arkadaşları aydınlı ğa doğru yürüdüler. Kalabalığın orta» sında güzel bir kadın dönüyordu. Bu kadın bütün Bağdadın üzerine titredi ği Celile idi. Celilenin kıvrak bir bede- ni vardı. Göleği ayrı, memeleri ayrı, kolları ayrı, hulâsa bedeninin her tara fr adım attıkça tir tir titriyordu. Kırmı 7 ipek şalvarı yeşil ipek gömleği meşa- lelerin aydınlığı altında vüçudunun hat larının daha derinleştiriyor, o kırmızı ziya altmda dolgunlaşan kalçalar, ye gil aydınlık altında gerilen göğüs ve ve Leylâyı bağlayan ipe etmişti. İpin çözülmesile i okundan fırlayan ok gibi muş, Saidin kılıcın elin. ve ona hücum etmişti. onun önünden kaçmış, adamları mızrakları ve kılı yetişerek Leylâyı tekrar etmişler, onu yakalamışlar, den kılıcı almışlar ve onu bağlamağa başlamışlardı. Leylâ, mütemadiyen ba; du. Uzaktan bir sürü adam döğüştüklerini, bağrıştıklarını 8” yan kafile, imdat için acele * miş, nihayet Leylânın yere rılarak bağlandığı sırada nin sahnesine yetişmişti. Ge Z en E& banyolarına şiddetle ibtiyacı var- dır. Diğer taraftan Romaya civar | olan deniz kenarları en güzel | bir pilaj olmak evsafını tamamile | haizdir. Bu itibar ile Musoloni ( Osdiya ) yı bbir deniz banyo beldesi haline getirmek kararını vermış, bunun için evvelemirde Roma ile (Osdiya) arasında iki tarafı baştan başa elektirk fe- nerleri ile müzeyyen gayet mü- kemmel bir şose vücude getir- miştir, İtalyanlar bu yola (Viya Della “. Evet reis... Mare) diyorlarki Türkçeye ter- çiki kısmın birleştiği yerdeki o çıplak “.— Ya ben ne yardan ne diyardan ha; cümesi (Deniz yolu) demektir, |karnı- İvazgeçmezsem.. Leylâ, hayattan ümidini kes- (Bitmedi) Yaz geceleri bu yolun iki ta- Sonra sesi, bir hançer gibi kulaklara! (o “— Oklarımızı göğsünde bulacak:| mişdi. Onun burada çöl ortasın- rafındaki elektrik fenerleri ya- | saplanıyordu. Bacaklarındaki halhal. sn. daki bu sulak ve ağaçlı yerde, İların şıkırtısı... Gözler, keskin, ve de) “— Ben size ne yaptım... Bir uğultu Sütunlarda Seyabst rin, mavi gözler.. Bu kumral kadının) halinde sesler yükseldi: - etrafındakilere hep diz çöktürmüş ve) (o“— Uğurumuzu kaçırdm.. Uğuru- hepsinin ağızlarını hir karış açtırmış.|muzu kaçırdın. Biz artık eski Nevfel ti. taifesi değiliz. Eskiden hançerlerimiz altından, çevrelerimiz kilaptandandı. Şimdi diyarımız aç bir eşeğin karnı gi bi bomboştur. Ya başımıza geç. Ya biz den ayrıl? Celile çadırda bu sözleri hayretle ve korku ile dinliyordu. Nevfel cevap verdi: “— Haydi kendinize bir reis bulun. Derhal çadırından içeri girdi. Cilile- nin vücuduna sım sıkı sarıldı. oöptü, sıktı, sıktı öptü. i Kalabalık dağıldı. Ve öğle sıcağında! bir delikanlının terkesinde bir kadınım eli kolu bağlı ıstırap ve işkence içinde ölmesi mukadder gibi idi. Beklenilmiyen bir el ona yetiş- mez ve onu kurtaramazsa, açlık ve susuzluktan başka mütemadi 1s- tırap yüzünden ölecekti. Fakat Leylâ bu vaziyette bile, hasmın- dan imdat istemedi. Onun yar- | dımını dileyerek yaşamak için onun esiri olmaktansa bu hal üzere ölmek daha şerefli idi. Sait, Leylânın bu işkenceye fazla tahammül edemiyeceğini zannederek kendisini çağırmasını bekliyordu. Saatler geçiyor, fakat onun kılınca otomobil ile yirmi daki- ka süren bütün bumesafe baştan başa nurlar içinde kalır. Sade | bü yol üzerinde nurlar içinde denize kadar gidip gelmek Ital- yanlar için en hoş eğlencelerden biridir. M. Musolini ( Deniz yolunu ) yaptıktan sonra sahilde banyo yerlerinin tesisini, villalar ve o- teller inşasını teşvik etmiştir. Bu maksat ile teşekkül eden bir şir- kete şehirden sahile kadar gelen bir küçük demir yolunun inşası ile “Ostiya,, daki arazi üzerinde ebniye tesisi imtiyazını vermiştir. Sporda başıbozukluk azı şeyler vardırki ips” onlâra toz konduğunu iste mez. Sporda göz gibidir. p küçük bir toz zerresini bile bf bul etmez. Geçenlerde spor©” ları ikiye bölen hadiseden üzülmüştük? Ayrılığın sel de ayrılığın kendisi kadar » değil midi? Onları tekrarla: kapanan bir yaranın sar koparmak olur. Dokuni Fekat Dünkü idi > ... Nevfel o gece Celilenin sesine, enad- imına vuruldu. Ertesi sabah bir şehirli rehavetile uyandı taş duvarlı hanların nefes koku| larından tiksinmedi, şehrin bu sokak- larında şansız bir adam gibi dolaşma- ğa tahamül etti, Akşamoldu yine Celilenin raksını seyre gitti; Seyretti ve ön safa geçti, bağdaş kurdu. Celile oynadı, bir yılan gibi kıvrıl dı, herkesin önünde belini büktü ve at - Burada 'hususi inşaat ve tesisat (nına sikkeler yapıştırdılar. İdört nala Şata doğru flerlediğini gör- RMA öz bir “ İnd ş Wsiginwerilecek müsaidat ancak o 5 Celile vücndünü büküp başmı Nevfe düler.- eklediği 9cs duyulmuyordu. 12e- | dn susamıyacagır, p i şirket ile anlaşmak şartına rapt (le uzattığı zaman Nevfel ateşten ihti. Mr min yakılan ateş sönmüş ve or Gazetelerin verdiği haber rastan kurumuş bir kösele haline gelen! ( Şat kenarma geldiler. Nevfel Bağ-| talığı karanlık ve süküt kapla- dur: i olunmuştur. Bu tedbir sayesinde Ostiya bir kaç sene içinde dünyanın en gü- zel banyo pilâj mevkii haline Bir boks heyeti, yılbaşıs? Yunanistana giderek maçlar pacakmış. Bundan evvelde sa dat şehrinde güpegündüz görünemez- di. Onu yakalamak için bin tertibat al mışlardı. Bilhassa Çelileyi kaçırdı di- Yöre mıştı, Arasıra ince bir feryat karanlığı titretiyor, sonra susu- yordu. dudaklarını. dudaklarma yapıştırdı. Rakkase bir bedevi bedeninin harareti le yumuşadı dudaklarını açtı dilini de bırakıverdi. Bu akşam da böyle geçti, > gelmiştir. Halihazırda banyo iğ Celile onu çok, ama pek çok seviyor Sait, bu vahşi hareketlede re Be ir Ki Ertesi gün Nevfel artık bir gölge|du. Ben oynarım seni geçindiririm de- Meg mağara pa Kafi- mer snlaşılamıyan bir e ap oil nie MERMİ | at kenarından ayrılamıyan bedevi i-|di- r i m uğu yer konak oldu- lan başka p makta, ve bugün mevcut'inşaat | ği “ — Bir haydut kafilesi reisi bir rak| ğundan her vakit buradan gelen | heyeti Rusyaya götürülmüştü. bukadar nüfusun ihtiyacını ta- |» encerelerin, ve bakonlarm biribirine Kesenin yanında sığıntı gibi yaşıya'| geçen olurdu. Sait, Leylânın is- atin gazetelerde kopardif seyah gürültü hâlâ kulaklardadır. Sporun şahsi faydalara bs#f, mak yapıldığından tutunuz d* hırçın hükümlere kadar yeri verildi. O şiddetli topçu ateli i den sonra spor cephesinde, mandan başka hareketler mez sanıyorduk, Son haber, * dandığımızı gösterdi. Mesele şuraya dayanıyo” bütün temennilerimize sporda hâlâ başıbozuk ler, kendi heyet ve başka nizam tanımaz var. Dilediklerini yapıyor, ekti caktı, adını bildirmiyecek... Hatta bir âşık olduğundan kimsenin haberi ol- mıyacak, yüzünü, gözünü örtülerle! saklıyacaktır. Acı bir şeydi fakat Nev- fel, . “— Peki, dedi. mamile temin edebilmektedir. Nazik ve misafirperver davet- çilerimiz buradan avdet ederken mesafenin yakınlığından istifade ederek bize Romadaki deniz tayyare istasyonunuda gösterdiler. Burası ( Tibre ) nehrinin denize munsap olduğu mahaldedir. Son beş sene zarfında teşek- kül ve tekemmül eden iki büyük İtalyan şirketi nebrin denize ka- timdadını bekliyorken etrafı da kollayordu. Geriden, ilerden bir gelen görürse ona göre tedbir alacaktı. Bir kaç saat sonra uzaktan bir takım bayaletler belirmişti. Sait, hemen adamlarını uyan- dırmış, onlara küllenen ateşi bile söndürmelerini emretmiş, ondan sonra kılıcını sıyırarak Leylânın yanına gelmiş, ona: — Bana bak demişti. Ya ba- na İtaat edeceğini söylersin! ya- hut şimdi seni öldürürüm! Vaziyet, en buhranlı safhasına varmıştı. Leylâ menfi bir cevap ya yakından bakıştığı dar, rutubetli, so kaklarından birinde Celileyi gördü, Ce ile de onu, Bir gölge gibi onu takip et- ti, Celile tatlı bir bakışla Nevfelden hem uzaklaşıyor, hem de onu çekiyordu. Ve nihayet... bedeviye ram oldu. viii O gece oyun sabahlara kadar de- vam etti. Kocaman mumlar eridi, Nev.) | Şat Kenarında Celile raksederken fel ön safta bağdaş kurdu. Celile yılan Yine bağdaş kurdu, Oturdu, ve kendisi bedenile kıvrandı, kıvrandı nihayet (£ibİ bağdaş kuran ve Takakseye göz ka” |sabah olurken herkes dağılıyordu. Ce-|kaş eden hatta dudaklarını uzatanla- rışlığı mıntakada ayrı ayrı birer | yile Nevfele döndü: rı gördüğü zaman bir acaip oldu. İçin- tayyare istasyonu yapmışlardır. | «.. pedevi beni de dedi beraber gö-|de garip garip sızılar duydu. Sonra Buradan muntazaman (Jen) ile |çşör, gün geçtikçe çöl, kumanda, ve akın ©- (Tunus)a tayyare postaları hare- ... İnun İçinde sonsuz bir daissıla ile yan. ket etmektedir. Romadan (Jen) e Herkes Bağdat sokaklarında bir he. mağa başladı. Hele böyle bir hapishane gitmek için şimendifer ile bütün | devinin omuzları üstünde bir güzel ka hayatı yaşar gibi geçen günler onu sık bir gece geçirmek lâzımdır. Hal- | dınm geçtiğini gördü. İtiken sıktı. Kolları zineirde, vücndü iş- si & ZİLE İZSE EZ İFE LE $ ESELEF İV O ZEFELS EE i Ni buki deniz tayyareleri bu mesa- | Nevfel. Celileyi karargühına götür, Kkencede gibiydi. Günlerce böyle kendini verdiği öldürüleceğini | ediyorlar. j feyi iki buçuk saatte alırlar. Di- (gü, Onlar üç yün atlıdan mürekkep köybetmiş gibi dolaştı. Bir tarafta GÜ anlamı, Ne e si > #üeliki ikkinela birinci sef” ğer taraftan vapurlar ile deniz- İbir akıner çetesi, bir harami kaileşiy.|201 kadın öbür tarafta ruhu saran ih- ik Ari ranı sav» | RM töreye ” den (Tunus)a ancak iki günde İği tiraslar vardı. Ne yapacağıma bir tür.) 'Dak İstemiş; onun için susmuş- li gidilebilir. Halbuki yolcu tayya- | Celile çadıra yerleşti, Celile mem.lü karar veremiyordu. in. Sait beklemiş, “beblenliş'da-| ÇRM PAEEMA bağı resile üç buçuk saatte varılmak- | nun, Nevfel memnun, Nevfel arkadaş- o kat onun uzaktan beliren ve git- hn ük muba” tadır. ları sessizdi. Bir gece yarısından sonra Şat ke. tikçe yaklaşan kafilenin ona yar- opel dilir? 7» koni Burada gördüğüm tayyareler iki| © Nevfeliki ggün akşama kadar çadır)narından geçiyorlardı. Kadın da yine! dım etmesini umduğunu anlıya- Herkes kendi başında e sistem Üzerine yapılmıştır. Bir |da kaldı. kırk haramiler şarkısını murıldanıyor- : ö kısmı basittir, bunlar yolcu ola» ... du, Nevfel, içini yakan çöl ve kuman.| .— > > veya kavak yellerine uyarak seyabis. rak altı kişi alır. Diğerleri (He: Çöl akımlarına hir durgunluk gel-İda hulyası bir yara gibi sızladı. | Ja > a kalkışırsa sporcu ile rüzgâra # be) / biçiminde iki taraflıdır İX (a4. Nevfel silah kullanan uçan kuşu vu| Kadın söylendi, Nevfel düşündü, dü.) Karsın olduğunu göstererek pi kuru yaprak bunlar iki misli, yani on iki kişi (tan, çok uzaktan geçen kervanlara «-İşündükçe vücudundaki zineirlerin a.| teslimiyetini temin etmek istemiş, rik kalır? gi nakledebilirler. man vermiyen Nevfel bir şehirli gibi rejgırlığını duydu. Bedeninin üstünde ko-| Ye ona: Spordan biz yalnız adale Bu bir iki saatlik kısa gezim havete düştü. caman birlâle hissediyordu. Sankikl | — Cevap ver yoksa vuruyo” | mayişi ense ve pazı beklemili, tiden aldığım intiba şudur ki: Arkadaşları söyleniyordu : bütün bedeni yaralıydı, yürümüyor ve rum! d ruz. Onun larda Faşizm idaresi Italyaya verdi- | “— Nevfel diyorlardı, artık işi erıt-İsürünüyordu. Bir anda güzel kadm Demiş, onun cevap vermedi- | temkini, soğuk kanlılıği ği terakki hamlesini filiyat sa- |tı. ona güzel bir yılan gibi göründü. Be) ğini görerek birkaç adım ilerle- duyguları da bekliyoruz. “. Bu iş böyle gitmez. deni kıvır kıvır güzel gözlü bir yılan..! miş, onun kellesini uçurmak İs- “.— Çaresine bakmalı. Nevfel soktukça felce uğradan, soktuk- “.— Yiyeceğimiz kalmadı. ça acı bir daissıla zehiri bırakan bir yrlkenarından bir şey suya yuvarlandı. “— Şam kervanı geçti, Gitti, Halbu-)lan.. Çapppp.. boğuk bir insan bedeni su- Bedevinin bir anda kolları gerildi... ya düştü. Bedevi derhal çevikleşti. ve Ve boğazından bir büyük zenciri çıka-|çöle doğru yürüdü. rıyormuş gibi hareketler yaptı... Şatım hasında ispat etmek için elinde kâfi derecede maddi deliller tut- maktadır. Bu maddi delilleri gördükten sonra,makul düşünen- İer için yapılan işleri inkâr etmekiki bir senelik erzak, ve sonsuz altın mümkün değildir. vardı. Mehmet Asım “— Develer açlıktan ölecek. Ötekinin berikinin Rusyaya bugün an den sporcuların rahmetli Be nettin kumpanyasından ne *© ie Seyyah m. İ 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: