27 Temmuz 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

27 Temmuz 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ddi Deniz... Deniz... sebepleri nedir ? Fransız muharrirlerinden Hanri dö Kora- bın Maten gazetesinde çıkan bir yazısı inden Henri) lerini lan fabrikatör, mecbur'yetinde ka nele yükünü hüküme te devretti. Ayni (hastalığa tutulan, veyahut rekabet yüzünden ayni şeyi olan Amerika da bu Pransız o muharrirle de Korab “Matin,, gazetesinde bu ssr-| levha altında bir makale yazdı. Nakle- diyoruz; Herkes, bugün bizi mali fed kârlıklara sevkeden £ sebebin buhranı olduğunu söylemekte flktir. Fakat bu buhranın maddi velistih kat't sebebi nedir? Bu noktada fikirler başka başk dır. Üç senedenberi dünya, be relmilel konferanslarla, bu menbamı ve şifasını aranıktadır. ları (rasyonalizasyon) un doğurduğunu ve bunun hük bütçesine ağır yükler yüklediğini ! sürüyor. Bazıları fazla o istihs dem vuruyorlar. Bunun aksi pat eden var, çünkü rakamlar, ları kullananlara göre değişmekte 1 ve aleyhte deliller teşkil etmektedir. karışıklık meydana ge en dikkatle takip İce dün müt fazla karmakarışık list âlemi bozmak asıta olduğunu pek âlâ anladılar. Bugün artık inkâr edile mez ki beş senelik plân (Piyatiletka) giltere bankasının tuttuğu mali poli ikanın devam ve takibinden başka bir şey değildir. Bu beş senelik plân uluş gibi ilâhileştirilebilir. cil enternasyonalde verilen kak ki Londradaki Sovi tarafından derd Rusyada yitik cilerin ticari memurları lecek olursa görülür ki S Londrada 1921 de açılan ve arlıyamıyorlar, ilen fazla istihsalât prog- biribirine zıt noktai nazarlar arasında'ramının devam ettirilmesinden başka kaybolarak, vaktile harbin mes'ulle./bir şey değildir. FİNİ arıyanların olduğu gibi, nihayet— eri buhrazım gayri kabili içtinap olduğ nu söylemekle teselli buluyorlar, bu hâdise, zavallı kariler için, insan ların elinde iyan sebeplerden doğ ma bir mesele olarak kalıyo; Halbuki bu yanlıştır. Tabiat, insanların yardımı sürü ormanlar yetiştirdi. ne de ins: 1 d ve Dişler neden çürür < fi ? Ağız ve dişlerini temiz tutmamak. an mütevellit olarak diş aralarında biriken yemek parçaları ile | dişlerin diplerinde biriken taşlar hiç (şüphe yok ki mevzii çürük sebeplerinin ba- tile, bir için ne bankaların, yardımiğ, tabii takdir ede: yerden fabrik mmnai ifratın içinde olduğu o mu hangi, irade olduğu ka miyorsa, bu, onun, saklandığı içindir. , tabint, Ba İradesi şında gelir, Halkın, dişin ağrısını teskin için kendi kendine, manasız olarak kullan ne' dığı kreozot, afyon ve sa v lar da diş ve yanak etleri tahribat yaptığı gibi dişleri de Jtür. ımazdı, san anlıklarda 1971 senesinde, yani bundan on| Bazı kimselerin bir diş ağ! Sene ©y$el İngiltere bankasını idarç ç-| vâcehökide MA Mmütehrsma müracaat den Mömdagu Norman buhran ille Yayılmasına sebep olmuştur. M tahasssların bile kullanmadıkları—bu gu, katiyyen hareketinin neticesini) gibi tahripkâr ilâçları kendi zararları düşünmeden, etten o mümkün ollna olmasına rağmen kullanmaları ve duğu kadar ist etmesini düşür-|tenl en kullanmakta israr müştü, Harp dolayısile (Obeş | sene etmeleri hayli garip bir şeydir. Halbu. mütemadiyenmal & imal etmemiş olan|ki elimizde bunların yerine kullana. Avrupa bu y luktan ip/cak ne iyi ve zararsız ilâçlarımız var İt Bi yedi “siste ..İdir. Fazla sık dişler çok çürür. lâ © tahrik ederek, omüstehlik ve) (o Tükrük bezlerinin ağızda açıldığı müstahsılları teşvik o etmek, her ar.) mahallere tesadüf eden dişler, diğer. Zu eden şirket veya şahsa ister Al-İlerine nispetle daha az çürüğe maruz. ister İngiliz, Yani, alt ön dişler nadiren çü. ği, İrlir ve üst birinci ve ikinei azı dişleri nız Montagu Norman tehlikeyi|de nispeten az çürüğe müsap bulunur. düşünmemişti. o Düşün bu'lar. beş senelik © istihsals doldurulduktan sonra, fından hazırlanan s: Şeriyetin normal ih Ja istihsalâtta bulan. Netekim, (Oteşvik (o edilen müsli tehlik © zaman mal aldı, depoları-Jma; nı doldurdu. Müstahsıl d abol hol pa'hına ra kazandı fakat iş durun makine'bepler tahimd 'njetmiyerek kei o muzti jile, yardım et- şti ki devresi kendisi tara makine, be- çlarından fax akt enelerin sol taraflarmdaki diş İler « kilere nispetle daha çok çii- ür. Alt çene dişleri üst çenedekilere ispetle dahâ çok çürür. Görülüyor ki (diş çürlimesi) zan- dildiğ basit sebeplerle hasıl ol ırdan beri muhtasara «'ışlığımız veçhile müteaddit se- vücut bulur; oldukça Kızlar çukura düşünce... —19— Çeviren :- M. Gauyr Yazan : Aleksandr Kuprin En az beklenilen bir sırada yedi|tin zevkini idame etmişti. talebe, bir müderris muavini ve bir) (o Sahile vardıkları zaman hepsinin gazeteci Anna Markovnanın umumha-İavuçları oOkürek çekmekten ateşlen- mesinin kapısından içeri daldılar. | İmiş, vücutlarını lâtif bir kırılklık sar vi Genç kızlar evlerine götürül Yedi mektepli bir tenezzühten dö- samimi el (o sikmaları, nüyorlardı. Bütün günü kırda genç şakalar ile onlardan ay kızlarla beraber geçirmişlerdi. Din. yeper nehri üzerinde kürek çekmiş.) ler erkekler bir tarafta kadınlar di. ğer tarafta ılık suiçinde banyo yap muışlardı. Evde hazırlanmış baharlı içkiler içilmiş şarkılar söylen Akşam geç vakit şehre avdet emiş lerdi. Gündüz gürültü geçmişti. Bol bol gülünmüş saf bir gençlik he yecanı sarfedilmişti. Ender (görülür ahvalden olarak (eğlence (o hiçjveta bir münakaşa ile tadını kaybetme mişti. Güneş, serin rüzgâr, otla| rm JAtif kokuları, nileleri ile İ gülen genç kızların gülüşleri muhi- (hissi mıştı. dükten sonra kahkahalar, rılındı. Tenezzüh imtidadınca vuku bulan el temasları delikanlıların lam vücutlarında hissiyatı gayri id bir surette tahrik etmişti. Ropların göneşle inkişaf eden reyi koketçe (o sayhalar, i güzel uzan yemek esna- nebntat, temaslar, uyuyan ası, oçıkarılan çayırların üzerine gel mış kızlarm (şekilleri, smdaki şakalaşmı biatle (ovukun k ruhunun iliyd hissini, ar, 8 gelen amakında ebedi re insan gi şeklin ha li kendine — bugün mü-| Deniz, deniz. Temmuz biti- yor. Daha şimdi- den manavlarda turfanda üzüm- ler göründü. Son bahar, Yaz deniz mey- simidir. Bundan daha bir kaç se- ne evveline kadar, Istanbulda bu mevsim, Buğaza, Adalara ve Ka- dıköyüne sayfiyeye gitmekle ge- çirilirdi. Denize girenler pek na- dirdi. Hatta gayri sıhhi telakki edilirdi. Hele güneş banyoları yapanlar parmakla gösterilir ve delilikle ittiham edilirdi. Esasen bütün şehirde muayyen yerlerde tahtadan yapılmış bir, iki denir hamamı vardı. Sonra... . Sonra her Avrupadan gelen şeyin moda oluşu gibi, deniz de bizde moda oldu. Plajlar yapıl | dı, güneş banyoları plâj tuvalet- leri baş gösterdi. Fakat bugün onlar söylediğimiz gibi, sıbbi endişelerden ziyade moda telâk- ki edildiği için yapıldı. Maamafib, moda vesilesile bile banyo yapmak, vücudü gü- neşin, kuvvetlendirici hararetine terketmek çok iyi müspet neticeler vermektedir. Yalnız.. .. : Yalnız, (o Istanbulda (o gide- bilmek sadece vakti hali yerinde olanlara mahsus bir imtiyazdır. Bütün dünyada en çok sahile malid olan İstanbul şehrinin sa- kinlerinin hepsi, maalesef zengin değillerdir. içlerinden asgari 60 - 70 kuruş vererek pilâja gide- bilecok az adam vardır. Nerede kaldı ki, bizim memlekette yaz tatili denilen şeyden ancak bu- susi sirketlerde çalışanlar veya kendileri iş sahibi olanlar istifade ederler, Filvaki memurin kanu- nunda her memurun senede bir ây izini varsada bundan istifade eden yoktur, Çünkü... i.. Çünkü tadil ve istirahat de- nilen şeyin bizde kiymeti ve ehemmiyet takdir edilemez. Dü- şümullü bir hastalıktır. Ve d teşekkil bulunduğu muhtelif tabakala rı alâkadar etmek suretile derece de recedir; onun için tedavisi de bu de- ,|recelere göre değişir. Burada istitra-; den şunu söylemek İsterim: Bazı kimseler dişin her derece çü- Sabahm ikisi idi. Talebe Jokanta- sı kapandığı sırada İçki ve bol ye mek ile o hisleri bütün bütüne »iya | mış olan delikanlılar yemek buharla- rı ile dolu lokantadan çıktılar. So |kakta hava güzel ve karanlıktı, Se mada ateşler parlıyordu. Çiçekli bah Jselerden rayihalar yükseliyordu. | İnsanm havayi şevkle teneffüs et- İtiği Tâtif gecelerden biri | idi. Böyle gecelerde burun delikleri © genişler, İbaşlar döner, kalpler şiddetle çarpar, müphem hisler vücudu sarsar, Bir şey konuşmıyorlar. Bir gey dü şünmiyorlardı, fakat kalpleri saran bir arzu vardı. İptidaf insanlar gibi uykuya yatmış, ormanda koşmak; siyirtmek.. şebnem arasında çıplak a- yakların izini aramak. Şiddetli say- halarla dişiyi çağırmak.. Mektepli ler o gün o kadar samimane bir hayat sürmüşlerdi ki birbirlerinden ayrila- İmıyorlardı. Aralarından biri ayrrla- cak olursa ahengin bozulacağı his si içlerini kaplamıştı. Bundan dolayı sokağı işgal etmişler, geceyi nerede ”İbitirecekleri hakkımda münakaşaya ko üde İyulmuşlardı. Tivoli bahçesi çok uzaktı. Ayni za- ar... ANAN NENUN SOKUN . rüğünde sinirlerin behemehal artıl ması lâzım olduğunu zannediyorlar. Halbuki dişin özü hasta olmadığına göre sinirlerini hiçbir mütehassıs hak- Nu olarak çıkartmaz o görülüyor ki bu bir metot ve derece işidir. Birkaç yazıdanberi muhtasaran İ- manda çok pahalı bir yerdi. Zaten konser zamanı da geçmiş Içlerin- den Volodya Pavlof kendi evine gidil.| mesini teklif etti. Konyağı ve bir dü zine kadar birası vardı.. Fakat bir) aparlımana gidip kapanmağı kimse istemiyordu. Talebenin en yaşlısı ni. hayet dedi ki: — Anlaşıldı dostlarım! Başka ya pacağımız yok.. Kizlara gidelim. Bu gencin ismi oLihonin idi. Za yif, biraz kanbur, sakallı ve mağmum, anarşist nazariyelerine meftun, ku mar düşkünü biri idi. Zamanını bi- İlârdo, iskambil oynamakla ve yarış lara iştirak etmekle geçiriyordu. Dir gün evvel klüpte bin kazanmıştı. Bu para yakıyordu. Gençlerden biri tasdik etti: — Bu fena fikir değil, Diğer biri sun'i bir yorgunluk hali İgöstererek mukabele ett ” — Zahmetine değer mi? Bir üçüncüsü yalandan söylendi: — Evlere gitsek daha bugünlük bu kadarı kâfi. adeta cebini esniyerek iyi Artık ruble kadar| -İy şünülmez ki on bir ay, yani 330 | gün yani 2640sa- Hat çalışmış bir kafa yorulabilsin Düşünülmezki on bir ay müte- madiyen rakam ile meşgul olan meselâ bir mu- hasip belki ruhban bir musikişi- nas veya şairdir, senede biray tatmin veyahut temayüllerini vardır, ruhunun etmeğe hakkı onbir : yolcu nakleden bir vat- man, b.r kaptan, biraz da ken- disi yolcu olmak ister. Zira. ... Zira, tatili biz istirahatten zi- yade bir eğlence, boşta vakıt geçirmek talâkki ederiz. Filha- k'ka insan tatilde eğlenir, istira- hat eder. insanın eğlenmek hak- kı değilmiki bunu ondan esir- ğeriz? Sinemalarda Avrupa ve Ame- rikanın plâjlarında geçirilen hâ- yatı, ara sıra gazetelerimizde de Suadiye, Filürya, Altınkum plâj- larında alınan resimleri gördükçe içlerimizi çeken pek çok kimse- lerde bu bahtiyarlar, on bir ay- lık mesaileri için güneşin hara- relini, denizin kuvvetlendirici bassalarını vücutlarında (ithar ederken, ne eğlenceler icat et tiklerini de görüyoruz. ... Yükseklerden atlıyanla, bedii atlayışlarla gözlerimizi hayretten büyütüyorlar, Pek tabil bu ma: rifetleri yapmak uzun bedeni mümareseye ihtiyaç hissettirmek» tedir. Havada beş on metre uçtukten sonra, : köpüren serin- letici bir şişe açılışı gibi ses çı- kararak denize dalışmalar, üç kişinin ufukta birbirlerini kova- hyan deniz kuşları gibi akışları ne güzel manzaralardır. Deniz. Deniz. Temmuz bitiyor. Daha şimdi- den manavlarda turfanda üzüm- ler göründü. zahıma çalış m ş çürüğü wibe görülüyor ki bazılarmın zannettiği gi- bi basit şeyler değildir. Onun içindir ki bu sebeplerden kaçınmak" “yolunu bulmalı ve diş çürüyünce hemen teda vi ettirmelidir. Diştabibi: Sünt Tamail Lihonin hırçın bir tavırla mukabele etti: — Kismet uyuyan © ayağıma gel. mez. Nasıl Her profesör bizimle ge lir misiniz? Müderris muavini Yarçenkonun suratı ekşidi. Ruhunun bir köşesin. de saklanmış kalmış olan hissiyatı bel ki köndisi de idrak edemiyordu. Dedi ki: — Saçmanın lüzumu yok Lihonin.. Arkadaşlar benim noktai nazarımca zin yapacağınız hareket bir rezalet tir. Böyle nezih ve lâtif bir surette geçirilen bir günden sonra gidip hayvani hislerinizi mi meydana ko acaksnız.. Ben öyle şeylere gelemem, Lihonin müstehzi bir tavrrla muka bele etti; er aklımda iyi kalmışsa daha geçen sonbaharda istikbalin allâme si tahmin olunan bir zatı şerif ile adamakıllı bir âlem yapmış, bir piya monun İçine şampanya Kadehleri bo- şaltmış, karım dans oynamış, ve da EMER güzel şeylerle vakit geçirmiş tik (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: