16 Eylül 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

16 Eylül 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—:2 — VAKTI 16 Eylül 1931 — Tehlike artı yor! Seyahat Mektupları Darülfünun divanı ..y .. .. Pınarda köy düğünü nın kararı etrafınd: Kamyonda mızıka - Kızlar geliyor - Kafe, (Muammer Raşit 8. , divanın bi | çeçen, vik rakısları - Hayırlı ve mes'ut | haksızlık yaptığı mevzuu bah: istikbal harpleri hakkında bir Alman | jenerali neler söylüyor? Tayyareler kaç türlü bomba kullanacaklar? Fransız muharrirlerinden M. Du hamel'in teslihatın bırakılması ve müs takbel harplerin nasıl olacağı mesele leri hakkında plân mecmuasında neş- rettiği dikkate değer makaleyi tercüme ve dercetmiştik. Bu mesele etrafında Alman jenerallerinden Daymling de ehemmiyetli bir makale neşretmiştir. Alman jenerallerinden (Daymling) tehlikenin (ciddiyetine (| işaret e diyor ve ilkbahardaki tahdidi teslihat konferansmda müspet bir netice alına mazsa müstakbel ti bir hercli merce sürükliyeceği büyük şehirlerin muharebein daha ilk gürle- rinde kıyameti andıracak (o hadisata sahne olacağını birkaç saat zarfında im san ve hayvan namına yaşar bir mah. Tük kalmıyacağını yazarak bütün na. zarı dikkatleri bu nokta üzerine celbe diyor. İstikbal harbinde sımlarma karşı liç cins bomba ile cum edeceklerdir. 1 — Tahrip bombası, 2 — Yangın bombası, 3 — Gaz bombası. Tahrip bombaları 10 kilodan iti- baren başlıyarak bir tonluk tahrip bom basıma kadar bomba yapılmaktadır, 90 kiloluk bir ingiliz bombası dört beş «at Ie bir apartımanı yıkabilmektedir. Yi ne İngilizlerin o (Diving) ismini verdik leri 750 kiloluk Üç İnsan Oboyundaki bombalardan bir tanesi de bugünün en büyük bir harp gemisini olduğu yerde batırmağa kâ$i gelmektedir. Yangın bombalarma gelince birer kiloluk olan bu bombalar (Tetrat) de milen bir maddeyi ihtiva eylediklerin den düştükleri yerde 60) derecei m mebusu) idi. Necip Ali Bey hem İs lihbarat işlerini görüyor, hem'de bir nevi polis maildürlüğü vazifesi yapıyor. du, Ali Kemali getirdikleri sırada Ne- elp Ali Bey evinde oturuyordu. Der. hal kendisine malümat verilmişti: . | — Erkânharp reisi Şefik © paşa seni çağırıyor, Ali Kemali İstanbul. dan tutup getirmişler, onu İsticvap edeceksin... Denilmişti. Bunun üzerine (Necip Ali Bey bükümet konağına gitti. Ali Kemali istihbarat şubesinde beklerken bulmuş» tu. Ali Kemali karşısına Sandalyeye oturdu. Necip Ali Bey — Ali Kemal Bey, seni İsticrap edeceğim.,, Dedi. Ali Kemal bu söz üzerine Necip Ali Beyi baştan aşağıya kadar süzmüştü, Biraz istihfafkâr bir tavır alarak peltek bir lisanla: tayyareler ha- hü- getirdiler. — Buyurunuz! Dedi, Necip Ali Bey — Şimdiye kadar mütemadiyen ve müstemirren millet ve devlet aleyhine yazı yazmağa seni sevkeden sebep ne idi? Ali Kemal — Ben milletimin aley- hinde bulunmadım. Yalnız yirmi se- neden fazla memleket haricinde yaşa. mış bir adam olduğum İçin milleti. min omenakıbı kahramananesine va. kıf değildim. Hatam burada olmuş tur. Ben tutulan politikanm aleyhin. de idim. Dünyanın en kuvvetli aske. ri derletleri olan Almanya, Avustur. bir harbin beşeriye neticeler veren tanışıklıklar | retle yanmaktar. Bunların su ile tal sına da imkân yoktur. Hatta (İsko- da) fabrikasında yapılan tecrübelerde) bile bunlar büyük havuzlara atılarak su İçinde yanmak suretile tecrübe edi! mektedir, Jeneral Dâymling 72 tayyareden mürekkep hafif bir bombardıman filosunun İngiltereden kalkarak Pa - ris veya Berlin üzerine âteş bombası iyağdırdığını tasavvur ediyor; bu tay- yareler bir defada 96000 bomba taşıya |bileceklerinden bundan 12 bin adedi. nin binalar üzerine tesadüf © ettiğini je üçte ikisinin de bahçelere, meydan lara düştüğünü kabul ediyor. Şa hal de şehrin 12 bin muhtelif noktasında 1600 derece ile çıkan bu yatığınları han gi vesalti itfaiye söndürmeğe mukte- dirdir? Bir de buna tahrip bombardımanı munzam olursa bu beşeriyetle istihza değil de nedir? Bugünkü bombardıman tayyarele. Ti 7000 metre irtifada seyretmektedir. ler bunlara toplar müessir olabilmeğe| ne imkân olabilir?Avcı tayyarelerile hücuma gelince bombardıman filoları daima aver filolarının hareket edeceklerinden hâdise avcı tay yareleri o arasında bir hava muharebe sile neticelenecrktir, Gaz bombalarına gelince jeneral Daymlingin © söylediği gibi o bugnkil mühnik gaz hârbi umumideki gazden 800 - 1000 defa daha müessirdir. Bi- tün bir şehrin 20 metre kalınlığında ke sif bir gaz tabakasile örtülmesi İşten bile değildir. Bu gazin kesafeti o ka dar ağırdır ki şiddetli rüzgârlar o bile günlerce dağıtamadığı gibi en derin; İyerlere kadar nüfuz ettiğinden mahfuz (mahallerde artık bir faide vermiyerek- tir. | himayesinde Harbi umumiden on sene sonra Al manların Paris muhasara hattında de- rin bir mahfuz mahal bulunmuş bura da 15 Alman neferinin bir masa etra- ifında muhnik gezle zehirlenip kalmış- olduklam tüfeklerinin bile hâlâ duvar da asılı bulunduğu görülmüştür. Fransızların geçen sene Liyon şeh| ri üzerinde yapmış — oldukları büyük hava manevraları neticesinde (o tayya- re hücumlarına karşı tam bir müda- İfaanm imkân haricinde bulunduğu ve harp esnasında (sivil halkın © büyük! İşehirlerden çekilip köylere taksimi lâ. stmgeldiği erkânı harbiyenin raporlari le tesbit olunmuştur. Fennin terakkiyatı bununla kalmı- yacak daha pek çok ilerliyecektir. Bir çok memleketlerde gizli gizli çalışmak tadır. Tamamen zırhlı bir de tank vazifesini görebilecek (İleri ve geri hareket edebilecek ove müteaddit ma- kineli tüfeklerle mücehhez bir tayyare- nin kuvveden fille getirilmek üzere bu lunduğu söylenmektedir. Böyle bir şey (tahakkuk edecek olursa piyade avcısının cephenin İlk hatlarında bile hiçbir ehemmiyeti kal. mıyacaktır, Jeneral Daymling ise yazısında ne tice olarak diyor ki: Beyhude tahkimnta beyhude tesli Jsta ne lüzum var. Milletlerin hakkı hayatına ancak tayyareler karâr vere Hususi muhabirimizden: Pınarhaşında, memleket | İşleri hakkmdaki tetkikatımı ikmal ettikten sonra, kazanın belediye reisi, maarif memuru, İleri gelenleri, beni gönder» mek istemediler. — Mutlaka, köy o düğünlerimizi görmelisiniz! dediler. Hatta o sa bah orada bulunan Urfanın muhte rem meb'usu Ali Saip bey bile, bu dü- günü görmemi ve behemehal gitme mekliğimi söyledi. Esasen Kayseriye gidecek vesait de yoktu. Bir günü k sahada boşu boşunr geçirmekten İse gidip Anadolunun yüksek bir yaylâsın| daki köy düğününü seyretmek (fena bir şey olmıyacaktı. oODüğün yapıla. cak köy, bulunduğumuz yerden bir saat uzakta imiş. İki kamyondan bi- ri kadınlara, diğeri de bize, erkekle, re tahsis edilmişti, Kamyon bizi, oturduğumuz kah. veden aldı. Kadmların bindiği önde, | bizimki arkada düğün köyüne gitmek Üzere çarşıdan ve mahalle aralrından dolaşma bşalmıştık. Önümüzde gi. den kamyonda genç kızlar, henüz çar- şaflanmamışlar Vardı, Bir kızm elin-| de de mızıka vardı. Daha otomobiller hareket etmeden evvel mızıka basladı ve kızlar ellerini biribirine (o vurarak ierayı şadtmüniye başladılar. Kadan » larm arabasındaki bu neşe düğün ma- halli olan köye kadar o devam etti. Köye girince, kadmları, köyün kadın- ları, kızları, bizi de delikalıları kar: şıladılar, onlar! bir eve, bizi (Obaşka bir eve kabul ettiler, Köylülerin kiyafetleri başka köy. lere benzemiyordu. — Hemen birço - ğunda, siyah ve beyaz ( göğüslüklere benziyen bir elbise vardı, “ ayakla, ya lâpçın vaya çizme 1d Buzün bi yapıvereceklerd İ ze köylüler düğün Geniş bir bahçeye çıkardılar, delika lılara daha sabah ona bile gelmedi halde neşelenecek $ofra hazırladılar. Bir müddet köyün delikanlıları ile be- raber neşe alan kasaba delikanlıları, bir an geldi ki hep birden ayağa kalk- tılar. Bu kalkış hepimizi, bir elektrik sademesi gibi harekete getirdi, hep bir:| den kalktık ve yine hep birden bütün başlar bir tarafa döndü, kızlar geli. yordu. Aradan bir iki dakika geçme- den köyün bütün kızlarını, süslenmiş, tuvaletlenmiş oldukları halde karşe -| İmızda gördük. Erkeklerin karşısında| kızların yukarı tek sıra halinde dizilen bu hepsi de 16 . 17 yaşından kızlardı. Başlarmı hafif bir o surette renkli baş örtüleri ile bağlamışlar ve saçların zülüflerini yanlara hırak »| mışlardı. Meydanda, yarısı erkek, ya- rıst genç kız olmak üzere bir halka teşkil olundu. Kızlardan birisi elinde mızıkası oçalmağa (o başladı. mdi, dans başlıyordu; kızlarla delikantılar oynıyacaklardı. Mızıkanın başlaması, bir delikan- Uyu harekete getirdi, meydana atılan bu delikanlı en soldaki genç kızın ö- nünde hafif bir baş işareti yaptı, kız derhal ortaya atıldı. Bn çift, mızika. nin gürültülü ve süratli nağmesine &- yaklarını uydurarak karşılıklı oyna- mağa, ileri geri figürler yaparak dahs etmeğe başladılar. (Ben, ilk gördü» Bu, bir tali işidir. Bazan öyle güzel kızlarla, öyle 60 yaşındaki erkeklerle fe) den sonra, çeçen başladı. Bu daha) kıvraktı. Erkek, adeta ayak parmakla rı ucunda, dans ediyordu. Birkaç çift! de bu oyunu yaptıktan sonra, asl dü zün başladı. Şimdi (Vik) oynanacak- tı. Bana da tarif ettiler ve ( derhal! bir kız beğenmemi söylediler. Hep be-' raber sıralandık. Bir hattı müstakim istikametinde idik. Her erkek hem sağ ve hem de sol tarafındaki kızın ko- İlunu tutmak mecburiyetinde idi. Mr İzıka tekrar başladı. Bir marşe yaptık. Ayaklarımızı bir sağa bir sola getiri. yor ve bu suretle olduğumuz (yerde hafif tertip tepiniyorduk.. Arasıra, o- yuna İştirak etmiyen köyün delikanlı- ları karşımıza geliyor ve kolunu al- dığımız o kızla bizi tanıştırıyor ve bi- zi konuşmağa teşvik ediyordu. Dans €| den kızların içinde çok açık gözleri) vardı, daha kolunu alır almaz, güzel, bir çerkes edası ile: — Hoş geldin, âslanım! diye bir hitaba maruz kalmıyor ve mukabele €- diliyordu: — teşekkür ederim, efendim!, — Nasılsınız, İyi misiniz? — Sağ olunuz efendim!.. Bu muhavereler uzayıp gidiyor, iş evlenlmeğe, kaçıp gitmeğe kadar yar) dırılıyormuş, yalnız bizim dans etti ğimiz kızla armızda geçen muhavere beylik sözlerden başka, şunlar da flâ- ve edildi. — İstanbul nasıl, Beni de götürür müsünüz? — Bilmem ki efendim, içimden ma, “Kastamonuya ne yüzle gideriz dans edişleri görülecek bir şeydi. (Ka-) hakkında divanın sorduğu suale solamaz, diyor ——— Dartilfünün divanmın, evelki gün kü toplantısında edebiyat (fakültes barem cetvelinin tekrar fakülte mecii sine gönderilmesine karar verdiğin yazmıştık, Dün aldığımız malümata göre di vanm bu kararı vermesi, ders #satleri Ta külte meclisinden gelen cevabın yine müpbem ve gayri vazılh görülmesinden İleri gelmiştir. Fakülteden gelen cevapta her mi- derrisin kaç saat dersi olduğu (o bildi- ilmekle beraber derslerin neler oldü- Zu bildirilmemiştir. Divan bir karar vermeden evel bü nokta hakkında fakülte meclisinin ye niden bir tevap göndermesini İstemiş- tir, Diğer taraftan âli tahsil şehadetna meleri olmadığı Için harem cetvelinde dereceleri beşineiye indirilen Köprülü zade Fuat, Avram Galanti ve Ali Ek rem beylerin itirazları da içtimada gö- rüşülmüştür. Darülfünun emini Muammer Raşit bey verilen karar hakkında bir muhar ririmize demiştir kiz Divan âli tahsil şehadetnemeleri ol nyan ve senelerdenberi darüifümun- da memlekete büyük hizmetlerde bulu nan müderrisler hakkımda hususi tah- silin resmi tahsil şehadeinamesine mu adil tutulabilmesi için kanuni bir ça- re bulunmasını vekâletten ricaya ka- rar vermiştir. Karar divanm bütün azası tarafından bilâ münakaşa ve İt- tifakla verilmiştir. Divanın bu kararı evelki mesaisini tamamlıyan © bir muameledir. Divan günlerdenberi eski ve kıymetli müder rislerin mağduriyetlerine meydan Yve- rilmemesi için çare aramıştır. Maa- böyle gizlice konuşurlar, hatta kaçararmış. Bütün gençler hep bu suretle evlenirlermiş.| Yalnız tuhafıma giden bir şey erkeğin evlisi, bekârı mevzuu bahis olmayışı dır, erkek İster ve kız da razı olursa derhal kaçıverirlermiş, isterse erkeğin sekiz tane çocuğu, üç tane karısı ol- sun. Anadoludaki taaddüdü — zevcatın sebebini şimdi anlıyordum. Şayet Pr narbaşımda (bir günden fazla kalmış olsaydım, muhakkak bu köyün kızları beni de baştan çıkaracaklardı. Hele, İbenim yabancı olduğumu görünce, bü- İtün kızlar (vik) ei tuhafı şu ki, muzibin birisi, benim için, | — Kız beğenecek, onun için gel- di! diye bir yalan uydurmuş. kızlar ve) | ak etmişlerdi, mafih yazıldığı gibi yapılan bir haksız Tiğr tamir mevsmn hahsölamey li kü bu müderrislerin âli tahsil şehadet nameleri bulunmadığı için dereceleri- "İnin indirilmesi barem kanununa naza ran kanuni bir zaruretti, Bu müderrislerin derecelerini (di İvan indirmemiştir ki bir haksızlık yap tığı mevzuu bahsolsun., Divan perşembe günü tekrar top lanacaktır. ——————> Aukarada caklar Ankara, 15 (Vakıt) — Burada se caklar tekrar başladı. Dün hararet 41 asgari 2 idi, Bugün 39 dur. pi Mevlüt Maarif nazırı sabikı o Suphi Paşa merhumun kerimesi Esirgeme derneği velsesi merhume Hamiyet Hulüsi ha- ntmın ruhuna İthaf olunmak üzere ö- nümizdeki cuma günü Öğle namazın Bereket versin, biz fazla kalmadık da, kızlar da meseleyi kavriyamadı.| lar.. Bura köylerindeki düğün kızlara işkence yapmaktan başka bir $eY de- gildir. Zavallı genç kızlar, her zaman haris delikanlıların arzularma ram olmaktan başka bir işe yaramıyor lar gibi bir şey. O Delikanlının gön. lü ne çekerse, ne kadar oynamak is! terse bütün kızların onların dedikle - rini yapmaktan başka bir kudrete ma- lik oldukları yoktur. Köyün içinde âltı saatten fazla süren düğünden sonra, gelin alma me-| dan sonra Aksarayda Valide camiinde mevlüt okunacaktır. Akraha ve dost- larile İstiyenlerin gelmeleri rica olu- nar. Kalmaz. Ekmek fiatları Istanbul belediyesinden: Eylülün on altıncı Çarşamba gününden İtibaren ek. mek yedi kuruş on para ve ffancala on iki kuruştur. defa da — Motörün bilmem neyine, ne ol- muş. Yine aşağı. yine bir âlem. Bu defa hepsinden uzun. o Zavallı genç ya Ile birleşerek başa çıkaramad:ğmIZ| cektir. Binaenaleyh her şeyden evvel bir davayı ayni düşmanlara karsı fek hava teslihatı hakkında kararlar ver. ğüm bu Anadolunun tam göbeğindeki köy düğününü, ağzım açık seyre bas- başımıza çıkarabilmenin imkânı olabi- leceğini asla | tahayyill etmiyordum. Binaenaleyh (Sevr) muahedesinden da ha fena hir akibet karşısında kalırız diye Anadolunun aleyhinde bulunu - yordum. Necip Al: Beyin yanında sivil iş tihbarat zabiti Cevdet Bey de vardı. Bu defn o sordu: Cevdet Bey — Celâl Nuri, Ziyagö kalp Beylerin niçin tevkif ettirdin? Ali Kemal — Ben tevkif ettirme- dim. Onlar benim zamanımda tevkif edilmemiştir, (Bitmedi) adım, Esasen benim yerimde kim ol- İsa, muhakkak o da öyle yapardı. Bir /kaç dakika süren bu müteakip, ikinci İbir çift dansa devam etti. Ben yeni yeni usuller öğreniyordum. Bu köyle- rin düğününde âdet böyle imiş: Düğün olacağı zaman köyün ne ka genç ikrzı varsa, düğüne iştirak mecburiyetin de imiş Şayet hasta falan olmazsa. jEvlemen o kız, derhal ortadan kay - bolur, bir daha erkek yüzü görmez. a “ İmiş Bu oynanan oyunun aâ& Kafe ii sı ve bir elden idare edilmesi | Oyuna çıkmakta erkekler serbest idi, İ itibarile birleşme kararının fai- İher erkek istediği zaman oyuna çıkar, mek lâzmadır, — CC Nakliye işile oğraşan cemiyet- ler birleştirilecek Sandalcı o Arabacı, Hammal, ve otomobilci gibi nakliye işle- rile oğraşan cemiyetlerin birleş- tirilmesi kararlaştırılmıştır. Halk Fırkası, beleliye ve ticaret oda- sı bu karar etrafında tetkıkata başlamışlardır. Masrafın azalma- | rasimi yapıldı, gelin otomobile bindi-|kuzlar, ayakta durmaktan, tepinmek- rildi ve yola çıkıldı. Aradan biraz ge-tenn, çobanı ile, tutmasile, NN çince şoför makineyi istop ettirerek: |gencile dans etmekten bıktılar.. Ne ya- — Benzin bitti efendim, makine. Zıktı. den ininiz!.. emrini verdi; bütün kız) ( Güç hal-ile delikanlıları arabala lar otomobilden aşağı atladılar, rka.|1* ei e akşam. geç..vakit kasaba: larından biz de. meğer ki, bir düğün)?! pad cek. etikleri kör dü de bu güneşin kli izel altında!, işte, tasa tavsiye ettikleri köy.dik- i İ günü böyle idi. Biz kendilerinden ay yapacaklarmış, o canları öyle istemiş.) gı, sabahleyin işittik ki, delikan - Ne benzin bitmiş, ne makineye DİK s-)yyar yine sabaha kadar kızlarla dü- katlık arız olmuş, bir mızıka, bİr ©l/ gün etmişler. şakırtısı.. Yarım saat de burada, ka) O Maahaza, geçirdiğimiz gün, edden saba kızları oynatıldr. unutulmaz bir gün, emsalsiz bir dü- Tekrar otomobile. Birkaç kilomet.İğündü.. relik bir yol daha almdı. Güzel bir sö Oo Hele, hepimizin iştirak ğütlük yanmdan geçiyorduk. makine-|(Vik) ler. ettiği o, İ deli olacağı ümit edilmektedir. (fakat kızlar, sıralarmı “beklerlerdi. ler, yine ikisi birden durdular, bu Telât Mümtaz

Bu sayıdan diğer sayfalar: