16 Eylül 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

16 Eylül 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 — VAKTI 16 Ağustos 1931 —3 Hortlak — Liz, bak. Duvardaki gölgelrimiz Sörüçte bir sünnet düğünü lisinde — Peyamlı nahiyesi —Trahom hastalığı — der Çekirge mücadelesi, w | Spor Haberleri | Çek takımı geliyor Cuma günü milli takımla, pa- zar günü de Galatasaray- Fener muhtelitile © karşılaşmak (üzere şehrimize gelecek olan çek takı- mı yarın akşam veya cuma Sa- bahı şehrimizde beklenmektedir. Xaydedildiğine göre gelen takım Arjantinde bir turne yapmış, Slavyayı bir defa yenmiş isparta ilede bir defa berabere kalmış kuvvetli bir takımdır. o Bu itibarla yapılacak maçların haylı hararetli ve çetin olacağı kuv- vetlidir. Henri Bachelin'der fa. —liz, gece oldu, ne oynıyacağız?| göz gözü görmüyor. Zaten, O gelecek'nasıl oynuyor. Köğelerde çok gölge olu. hafta da tatil bitiyor. Artık dönmek yor. Iddia ederim ki yalnız olsaydın lâzım. korkardın. Bunun için zaten beni ça» — Vallah ben, hemen eve dönmek gırdın. istiyorum. İşim var. Ben senir gibi — Vallahi değil. Yalan. değilim. Çorbayı hazırlamak lâzım. An- — Kapıyı kapatsan.. rüzgür geli- nem evde değil, çamaşırda. Bilirsin ki) yor. vadi. geceden korkmaz. Öyle pek erken ge- — Zarar yok.. Açık kalsın. dışar- leceğe de benzemiyor, madam Löpaj|,, gözükür. larda yemeğe kalacak. Bugün onlar) | Ne sörünürki, her taraf karan da çalıştı. Fakat babam odundan ne- rede ise döner. Eğer çorbayı hazır; bulmazsa, berbat, Annemin çamaşır döğdüğü gibi beni de döğer (odemek istemiyorum ama, babamdan çok kor- karım. Senin o kadar acele işin yok, #nnen evde. İşi o görür. ama hen öy- le değilim, annem yokken hizmet et- mem lâzım.. İkimiz de evlenince, o Zâ-) iyi bir ahenk yapıyordu. Akşam oldu Urfa tetkikatımı yapmakta iken|lüks Jâmbaları yandı. Sofranın üzeri Sörlüçe gitmek icap etti. Bu (fırsatılinsana bol bol iştiha verecek meze kaçırmamak için cenup hudutları üze-llerle dolmuştu. Gecenin yarısma ka- rinde de bir tetkikatta bulunmak üze-'dar herkes güldü, eğlendi, Çaldı, ça - re Serüçe hareket yea yolların pek| gırdı, bir vakitten sonra yatmak za. yi m e manı gelmişti. Herkes etrafı açık ça- tele göçtüm oonup hudutları üveriğe dırlarda yerlere serilmiş yataklarda | tesadüf eden bu köyler ve civarı bir va.|'atmağa gidiyordu. Birkaç © arkadaş verdiler, kitler epeyce vak'alara sahne (o olmuş)bİZi de bir çadıra misafir gerek hükümet kuvvetlerimiz ve gerek| İYİ bir uyku çektik, Sabahleyin erken- se nahiye halkımın pek çok yararlıklar'den davullarım sesile-uyandık. Bütün gösterdiklerini gazetelerden o okumuş! halk at koşusuna hazırlanıyordu. Ha- idim, Çok nazik ve sevimli olan Peyam- kikaten iyi bir koşu oldu iyi arap at Ir Nahiyesinin Ogenç faal omüdürü/ve kısrakları vardı. Fakat © bunlarm Yıldırım Hulki bey ötedenberi istika- koşuları kendi âdetleri mucibince ya-| Urfa muhabirümzden: Lık, — Annen çağırırsa duyarsın. — Sen de. korkuyorsun da ondan. söylemek de istemiyorum. — Ya sen. böyle yalnız kaldığın akşamlar korktuğunu söylemedin miy- i? —— m — — Kadınlar birliği Şileye bir hey'et gönderemiyor Kadınlar birliği bu sene köy- lere gönderdiği irşat hey'etlerin- — Ben mi? ben (korkmam. hiçbir < şeyden met, faaliyet ve çalışkanlığı ile gerek Amirlerine ve gerekse bütün halka kendisini sevdirmiş herhangi ufak bir meselede bizzat alâkadar olarak at üş- tünden günlerce (oinmediğini köylüler sitayişle bahsetmektedir. Bu nahiye- de şimdi ufak bir hırsızlık vak'ası bile olmuyormuş hareketimden (Üç saat sonra Sörüç kazasına geldim. Burası düz bir ova üzerinde yapılmış üç yün hane ve on iki kilometre o mesafeden Arappmarı istasyonundan Suriye hü- kümetile hemhaduttur. Kaymakam Abdürrahman Hilmi Beyden halk çok memnundur. Ayni zamanda belediye reisliği de uhtesindedir. (Belediyenin 5500 lira kadar muhayyel bir varidatı varsa da hemen hemen tahsil oluna- mamakta imiş. Sokakların (hiçbirinde mba yanmıyor. (o Doğrusunu söyle mek İâzımgelirmse (bu belediyeler va- ziyeti hemen her yerde birdir. Sörü- cin etrafında ve birçok yerlerinde; bataklık olduğundan sıtma hastalığı mahsus bir derecde hükmünü icra et;| mektedir. Başka bir mahalle tahvil eğilen hükümet tabibinin yerine bir senedenberi doktor gönderilmediği gibi kazada bir tek kinin bile yoktur. Halk bu vaziyetten çok şikâyetçidir. Bütâsınm ova ve otuzlu olmasından (trahom) hastalığı umumidir. Bu göz hastalığma tutulanlar gözlerini kırmı-| x bir boya ile kendi kendilerine tedavi ediyorlar. Bu boyaları gözlerine sürdükleri zaman Öyle tuhaf bir şe- kil alıyorlar ki insan kendisini gülmek- ten menedemiyor. Sörüçe on dakika mesafede Alikör nammda bir köy var- dır. Burada Salih Seyfi Bey isminde birisi sekiz yaşındaki oğlunu sünnet ettirmekte imiş Bu sünnet düğününde hemen denilebilir ki Urfanm bütün memurları ve civar köyler hallu davet- li imiş. Bunu işitince yazm çadırni- gin olan bunların âdetlerini yakından! tetkik etmek üzere bende gittim. Muaz zam çadırlar kurulmuştu. Bu düğüne gelenler tahminen beş bin kişiye ya” kmdı. Biricik, Sörüç kaza memurları ile Urfadan da birçok memurin de ta- til gününden bilistifade ( gelmişlerdi. Sofralar kuruldu, davul, zurna, İncesaz, izl Manyanın mukavemeti © bitemişti, anlatmağa başladı. Bütün kıymetli sır larmı saydı döktü, Acımadan nişan. ısının kendisini bu işe sokup tehlikeli anlarda kendisinin geride kaldığını an lattı, Israrım üzerine kız kendi meslek taşlarmı da Jhbar etti. Bu ifadelerin içinde en (tehlikeli şahıs (Mazur) olup gelecek hafta bu-| lunduğumuz Weichsel köyüne gelecek-| miş, Mazurdan daha fazla ifade almak mümkünmüş. Manyanm isticvabı be nim için bitmişti. k Kız ve diğer hempaları divanıhar- be sevkolundular. (Kızın annesi kızı nm hapis cezasını işitince çok sevin. di. Çünkü idam tehlikesi vardı. İlk) İbeş saat koşu yapıldı. Koşunun bit - Kuvvetler içinde İrak bu tarafa çektiler, den birisinide Şileye gönderme- ğe karar vermişti haber aldığı- mıza göre birlik Şileye gönderi- lecek hey'etin masrafını temin | edemediğinden bundan sarfınazar etmiştir. Yalnız gelecek sene bu senekinden daha fazla irşat hey'etleri göndere bilmek için şimdiden tahsisat tedarikine ça- lışılacaktır. Jpılıyordu. Otuz kişi bir tarafa, otuz kişi de öbür tarafa. Bu taraftan bir tek atlı geliyor meydan istiyor onu ta» kip ediyorlar bu minval üzere dört i mesini müteakip o sünnet yapıldı. Ço- İcuk büyük bir çadırın en mükellef bir karyolaya yatırıldı sünnet olurken ço- cuğu kucağına jandarma kumandanı binbaşı Şakir bey aldığı için kirva ol du artık Şakir bey bunlara akraba ol- du demektir. Bundan sonra tarafeyn yekdiğerine kız bile alıp (veremezler buralarda bu kirvalık am'anesine çok İriayet vardir. o Bu suretle kirva olan-| lar yekdiğerinin evlerine serbest girip çıkarlar. o Burada bir gece daha kal- | diktan sonra Yaylâk kazasının merke- zi olan Heveğe geldim. Kaza merke- zi bir sene evvel ağaçsız olan Yaylâk| köyünden Heveğe (nakledilmiş yeşil zümrüt gibi tepelerle ihata edilen w fak bir sathımailde. Manzarası güzel ve göz imtidadınca uzanan yeşillik hoş İbir manzara arzediyordu. Kaymakam Halit beyle görüştüm. Memnun ve zabı tadan sitayişkâr bir lisanla bahsetti, Kazanm yeni teşekkülü dolayısı ilej henüz hükümet binası yapılmamış ve daireler muvakkaten isticar edilen bi|miyetlere büyük alâka © göstermekte- kat Mükemet binası ali ber gey ik) y ik. mal edilmiş yalnız inşası için dahiliye! bat eri rai YO vekâletinden bir emir gelmesi kal. mücadele memuru gönderilmiştir. Ka- mıştır. Teşkilâtı tam değildir. Adliye zada başlıca sebze Ziraati ve kenevir henüz il etmemiştir. yn a a ma. a e bir göl vardır. Yaz ve kış süyü eksil. dukça iyidir. Bu seneki o bağday ve arpaların feyiz ve bereketi miyen bu göl bu muhitin sulıyan vel Ziynet veren bir su membaıdır. Şarkın, 2€7n€ kadar yüzünü güldürmüş ise de da ve kazaya beş dakika mesafede iki flatın ucuz olması mMüstahsılları borç- güzel memba suyu vardır. Kaza her|lU birakmıştır. Yaylâk © kazası tel gün inşaat ve imaratta büyük bir faa.'£rafhanesini cidden çok dar ve gayri İliyet göstermektedir. Bir sıhhiye me. müsâit bir mahal gördüm. Telgrafha- muru kszanm sıhhatile yakından a-'nenin münasip ve müsait bir mahalle likadar olmaktadır. (İnzibat ve 459-İ nakline Diyarbekirin faal telgraf baş yiş şayan memnuniyettir. Güzellmüdürü Asaf Beyin emir verdiklerini bu merkezin telgraf Müdürü Yusuf bir ilkmektebi vardır. e Kazanm yeni teşekkülü dolayısile (belediye teşkilâ- i Eesim beyden öğrendim. Buranın tel- graf İşlerinden de halk memnundur. fa ismen vardır. Henüz fanliyete alt Sabri bir şey göremedim. Tayyare, himaye- ietfal cemiyetleri vardır, ran bu meçhul şahsın bu tarafa geç tikten sonra biçbir tehlikenin mevcut olmadığına işaret olmak üzere bir ten vir tabancası atması lâzım, buna ce vap olarak da diğer taraftan değirmen yakınından ayni suretle cevap verile cek müteakiben meçhul şahsın arka - daşları bu tarafa geçecekler, Çıkneak ları nokta malâm olduğundan mer kür noktayı takviye ettim, yapılması kararlaştırılan işaretler yapıldı. O ge İT YakıAbona şarlları: ————. I 3 © Dahilde 150 400 750 Harite — (o &00 1450 2700 ————— — — Nlân şartlarımızı — an Hususi (0 Kş o 1250Kş 0. 25 Küçük ilân şartlarımız — mmm 1 â 1-10 Defalık 30 75 (o 100 Kuruş A — Abenelerimizin her Uç aylı- Bi için bir dels meccanendir. B —4 Sütün geçen ildnların fazla #atiri için $ kuruş Zammolunur Resmi Satırı Santimi » 9 3 50 65 ileceği günü bekliyordum. Nihayet © gün karanIrkla beraber maiyetimle bir likte nehir sahiline, casusların gelme- si muhtemel mahallere gittim adamla. ramı yerleştirdim ve kendilerine tali-! mat verdim, Hâva çok sakin; en ufak çiftçinin! mân sana da yemek hazırlarım. Pek de uzun bekliyecek değilz, değil mi? On yaşıma girdim. — Liz, evlenince ne yapacağız? — Sana yemek pişireceğim, Sonra çamaşırlarımı yıkıyacağım.. Sonra..! Sonra da yamalarını oyamıyacağım. Sen de gidip ormanda çalışırsın, akşam olunca, geç kalmaz, gelirsin, sonra da eğer çorba hazır değilse. — Korkma Liz, seni döğmem. — Evet, eğer döğsen şaşardım. Çünkü sen fena adam değilsin. Haydi, gel. O kadar uzak değilsin. An. nen çağırırsa bizden duyarsın, Evleri- miz yakın. — Bak Liz, tam vaktinde gelmi. şiz. Az kalsın ateş sönecekmiş. Biraz dur da ocağa odun atayım. Körüğü ne reye koydun? — Orada köşede asılı, ama hiç kullanmıyoruz. Eski mi eski. Hem de patlamış. Ben daha çabuk yakarım. — Dur da ben yapayım. Ay, 4y. Gözlerime kül kaçtı. -— Her şeyin usulü var. Kömürün| üstüne üflemeli, işte. (böyle. sen de bir taraftan tencereye su koy, Ben seb- zevatı ayıkladım. bak, bak, ne güzel alev aldı, yanıyor. Şimdi yetişir, 0- tur da dinlen ben ocağın kenasrna- 0- turacağım, suyun kaynadığın abaka- cağım, eğer dikkat etmezsek buhar olur, gider. — Uz mumu yakmıyor omusun? - Burası da dışardan aydınlık değil, — Ne yapacaksın mumu? ateşin ışığı gündüz gibi aydınlık. Hem mumu yakıp da bitirmemeli. Babam görürse! fena halde haşlar. — E, şimdi ne oynarız Liz? Riribi- rimize bilmece söylesek? — Fena olmaz. — Sansandıra sandık, nedir o bil? —'A.. bilemedim vallahi, Söyle, — Pek aptalsın Liz, söyledim ya işte sandık dedim. — A, sahil peki öyleyse sıra be-| nim, kuyruğunda gözü var, nedir o bil? — Bilmem.. Tavus kuşu olmasın? — Pek aptalsın. Bilemedin. Düşün biraz. bulamadın mı? Ayol soba. — Ben de. Gündüz, yalnız başıma ormanın istediğin yerine giderim. Korkmam. Ama, karanlık basınca, ya- tağın arkasında birisi var zanmediyo- rum. Hele büyük (babam öldükten sonra. Gidip köşeye bakmak isterim a ma, kendi kendime ya birisi varsa di ye düşünürüm. — Birisi olsa ne yaparsın Liz? — Bilmem. ama zannederim ki s€- nin gibi yapardım, yani korkudan ba- yılırdım. O öldüğü gecedenberi dola- bın içinde kahve kutusunun tıkırda» dığını duyuyorum. — Ya. Belki farelerdir. — Sahi! Ama kahveyi çok sever. di de, belki herkes uyuduğu zaman geldiğini belli etmek için gelir de ti- kırdatır diye düşünüyorum. Ve eğer gidip, dolaba bakarsam. — Duymadın mi Liz? — Ne? Bu saatlerde gelmiyor ki, — Onu demek istedim, annem ça- Zırıyor gibi duydum. — Aldanıyorsun. Kulağım İyi du- yar, — Hayır, ben iy duydum. Allaha ısmarladık Liz, sakın korkma! |, — Hiç olmazsa silmeden gxyel, yatağın arkasına bak. Babam gelene kadar... — Kimse yoktur ki, vik yok Liz! — Ne biliyorsun? — Sen ne biliyorsun? Haydi, Al- laha ısmarladık. Koşa koşa gider, Liz çıkar ve bakar, fakat karanlıklarda biraz ilerledikten sonra durur ve di- şardan, İçerde, pencerenin altında ya nan ateşe nezaret eder, bakmağa li. arkasından Basradan gelen meyvalar Basrada hükümsüren kolera hastalığı münasebetile Basradan gelecek olan bütün taze meyve ve sebze vesaire ile taze ve kuru burma ve emsali gıda maddelerinin memleketimize it- bali için gemilerden çıbarılma- ! ları yasak edilmiştir. du. Bunu bizden evvel hisseden Hek-izerinde birkaç resimden başka bir şey tor adamcağız o boynundan yakala -| bulunmadı. mış hareketine meydan vermiyordu. İsticvap için ilk defa kadmı oda Maiyetimin neşeleri (o yerinde idi.lya çektik. Kendi ifadesine göre ismi Gombin köyüne dönerken beraberi -|Hedvig, Varşovada doğmuş. Bu adam- mizdeki casuslarla hayli alay etti -İlarla bulunması tesadüfi miş, bir ka. ler. Casusların — birisinden maadalyık — gezintisine davet olunmuş. — hepsi süküt ediyorlardı bu gürültü) Hiç kimse kayığın gideceği istikameti eden şahıs da mütemadiyen küfredi-| söylememiş. Bunları bir ciddiyetle an yordu: tattı; “— Bu mel'un domuz!.. Köpek oğ- — Sen yalan söylemesini hiç be- bir dalga sesini, kürek çırpıntısını işiti mek mümkündü. Gece yarısı bir mavnanm kumlukla- ra süründüğünü işittik. Birisi nehre müntehi olan yol üzerine gerilmş sak- k tellere yaklaşıyordu. o Bizimkiler gürültüsüzce (meçhul şahsın başma bir battaniye atarak, süratle ağzına bir mendil tıkayıp o ellerini bağlıya -. Bu adamı bizim sahile geçiren kayıkçılar her ih-! ce köpeğim Hektoru €vde bırakmıştım, biraz sonra baktım o da gelmiş ayakla rıma sürünüyor, Hektorun ağzımı sıktım ve ıslak otlara bastırdım. Ku lağına (Sakın gürültü etme Hektor) fısıldadım. o Biraz sonra Hektor ba şımı kaldırdı dinlemeğe başladı. Ben |de dikkat ettim. o Nehir kenarın: tir manan kimseler gürültü ile nefes alı yorlar, daha bir takım takyitli ayak sesleri, bir anda altı şahıs tellerin önünde peyda oldu. Bizim kırk. kişi Talay ceremiyorsun. Mazur bana senin eski — Kime küfrediyorsun?.. diye sor|bir casus olduğunu söyledi.,, dedim. Ka mağa mecbur oldum. dın hiddetlenmişti.: — Ne olacağımı biliyorum. Fakat “— Nasıl?. Bunları Mazur mu an- her şeyden evvel beni buraya gönde -|lattı vay aptal vay, ama eğer ben o- ren budala zabit kabahatli, fakat bulnun hakkında söylersem kabahatini Ka allahsız Rustan insan başka ne bek-|fasile öder, Ter.» “— Eğer bana inanmıyorsan ken- Gombinde bu adamların simaları) disile görüş, Ben bilhassa bu tehlike- nı teşhis mümkün oldu. İçlerindeki li şahsı, Mazuru tanımak ve onu kadın göründüğüne nazaran âdi birikendi namı ile selimiamak istiyor » sokak orospusundan başka bir şey de-'dum. iki Polonyalınm idamlarıma karar ve-timale binaen beklediler, meçhul şah- rilmişken bin müşkülâtla on beşer sene) sın bir tehlikeye maruz o kalmadığını hapse tahvili ceza ettirdim. Çünkü) zannederek tekrar küreklere asıldı - onlarm sayesinde bu kadar esrara va lar. Karşıya geçtiler, kıf olmuştum. oo Bu güruhtan yalnız Biz el'an yerlerimizde bekliyoruz. birden ayaklanarak bu meçhul şahıs-|ğildi. Erkekler otuzar yaşmda tah - Kadn esirlerden larm üzerine atıldık, altısını da seki vala olunabilirlerdi. Yalnız birisi da doğru ilerledi f sıkı bağladık. Bunlardan ikisi kendi./ha yaşlı gözüküyordu. lerini müdafaaya çalışyorlar, bir ka-İmuhtelif hücrelere sokarak © elbisele. oturmust . Sanki i iç: nlâ nişanlı genç hak ettiği akibele uğradı. Vakit gece yarısını geçmek üzere. Yağldın da bunlarla beraber bağırıyordu.|rini arattım. (İkisi üzerinde kâğıtlar yoktu. ai ti m Mühim bir av mur başladı... Biz sırsıklam hâlâ bek) Birisi de kendini yere atarak ayakla bulundu. o Kadının aranması bir ihti siçarsını il eğe devam ediyordu. Heyecanla bu meşhur casusun ge|liyoruz. Manyanm söylediğine naza-İrmmız arasından sıvışmağa çalışıyor- İya” €ad:ne teve'h Sanda Bunun ğ.| e Hmetleli) en yaşlısma ” akat ben yaklaşması» Herbirlni na mâni oldum. Yaşlı adam rahatça

Bu sayıdan diğer sayfalar: