18 Mayıs 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

18 Mayıs 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A SE MAM O Nefret ve Kin! İşte katil Gogulof'un başını dolduran hisler Fransız Reisicümhurunu öldüren Rusun, dostuna yazdığı bir mektup mi cümhur reisini öldüren kos ie OTdulof'un “Pol Bret,, müstear birçok eserler neşrettiği ya- aştı, Gorgulof'un tanınmış Rus bir rirlerinden (o Kuprin'e yazdığı mektubu tercüme ediyoruz: Möayi; tay cuk uğumdan beri eserlerinizin si ük bir hayranıyım. Edebiyat ve * olan ihtirasım, benim de muhar- YE Şair olmama sebep oldu. “Pratik ve İstismarcı, asrımızda ne Mânkör ve kötü bir rol değil mi? a *T güzel ve romantik olan şey mi? Her şey mazide kaldı! Vatanımız “sun, seretimiz olsun! Vaktiyle, Rusyada, Rus ve Kuban kazağıydem, Çocukken, Kafkasyada, Yahşi dağlar ve ormanlar, yabani at- E. kazak beygirleri ve hürriyet ara- nda büyüdüm. b. 13 simdi? Bir sefil, her yerde ve Ru, tarafından nefret edilen bir mültecisiyim! Dünya üzerinde azla bir adam! “am menfur hayat, beni bu bale u: Ezcimlez 1) İnsanlardan ve yışların - dan yaşayış) nefret ediyorum, hayvanları ve kuşları seviyorum, onun için tabiatın Büzelliklerini yaz'yorüm, çünkü tabi - nihayet kültürü yeneceğini Hli-| Ben istikbali bin sene evvelin-| den görüyorum. Ru günkü kültürü » n ölecek, kendi kendini öldürecek! b Yeni, vahsi, hür adam yeniden do- Henüz genç olmama rağmen > Yyaşmdayım — doktorum. İki da- TÜfünandan diploma aldım. Fakat € yarar? İyi bir o mütehassısım. eyi bir çok hayat kurtardım. Fakat 2 da meye.yarar? Şimdi 'de insanlı. Ye menfur medeniyetlerini terkedi-| Yorum, Artık insanları tedavi ede - pe Onlardan nefret ediyorum! lar, srçanlar gibi öldürülmiye yat. Artık insanlarla onların yr- e iknıyle yaşamıya tahammü- Ne Ebediyyen onları terkediyo- Bugün Afrikaya, ormanlara, hay» ların kuşlarm arasına gidiyorum. ay muyorum, Zira anam olan tabi- İisanını biliyorum. Mümkün olduğu kadar çahuk vahşi m çalışacağım. ae vatanperverlik, beşeriyete Mağz Yatanımın Rusyanın tekrar te- Ka gibi temiz, mukaddes, day olan her şey İnsanlar tarafın. Tuhumda katledildi. Ya lümum İnsanlardan, fakat dün- ha, de onlardan daha menfur ka bile mevewt olmıyan Rus mu- rinden nefret ediyorum. bu garip hareketimi affet. lerini anlamak istiyor - Mah fesattan Valde Sultanın in ve bunlar, saraya a Dae tedbi - t ediyo; iL. Tay Lünkür, ava giderken yolda Ma ii Kadıyı kale kapısma lama addan bir kaçını ka - mâsum bir kaç subaşıyı iy Za Aşağı atmak suretiyle zü - kahrinin kanlı temaşasmı homurtu çoğalmıştı. olan veresei enbiya denlü hakarete bâis yretüllâhın zuhuruna| Dedikoduları etrafı| fırsattı, Kara bö -J irmişti. toplıyarak işe # Katil Gurgulolun meösup olduğu yeşil gorupun alâmeti farikası Ebediyyen «veda! Bir artist ve bir vatanperver olduğunuz için, beni anlarsınız! “Dr. Pol Gorgulof Haşiye — Daha bir kaç gün evvel, Rasyayı mes'ut, hür, milli bir şekilde! görmek ümidi henüz içimde yanıyor- du. Uzun meşekkat seneleri içinde, büyük ve milli Rusya için çalışmış- tem. Bütün mevcudiyetimle kendimi bu işe vakfetmiştim, Bütün hayatımı, meslek hayatımı, rahatım, servetimi hangi uğurda sarfetmişim, biliyor mu sunuz? Birçok defa Ruslar, dostla - rım, beni Yahudi » Bolşevik enternas- yonlarma sattılar. Ya şimdi, üstelik en samimi en yakın dostumun ihaneti- ne uğradım. Birkaç yüz frank muka- bilinde Bolşeviklere gayet mühim si - yasi vesikalar sattı, Artık bu sondur. Elveda Rusya, esir ve cellât mem- leketi! Yahşi tablata gidiyorum. “.Jağsız adam?, Bu mektubu Gorgulof geçen sene- hih 25 könuüüevvel tarihinde yazmiş- tır. Mektuptan, muharririn bu gün insanların “Tabii, dedikleri haleti ru hiyede olmadığı anlaşılıyor. Esasen Nefret 2 Gorgulof'un kendisine müstear isim olarak koyduğu “Bret, kelimesinin manası, rusçada “Hezeyan,, dır. Gorgulof bir çok da şiirler yaz- mışlır, Bu şiirler tamamen (yeni) de nilen edebiyata dahildir. Klâsik edebiyat müntesipleri, bu şiirleri anlamadıklarını, başsız ve son suz olduklarını söylemektedirler. Maamafih, buna rağmen şair “Pol Eret,, i birçok okuyanlar ve takdir edenler de vardı. Pol Bret, Rusyanm en genç şairlerinden ve meşhur artist Izadora Dunkan'ın kocası Essenin hayranlarındandı. Essen de, Bret Kabataşta duhuliyeli Bir iskele! Bir kariimiz yazıyor. Dün limanımızda bulunan Fran- sız bahriyesine mensup Jan Dark mektep gemisinin halk tarafın- dan ziyaretine müsaade edilmesi dolayısıyle muhtelif iskelelerden birçok sandallar hareket ederek gemiye gidiyordu. Bu münase- betle Kabataş vapur iskelesinde de nazarı dikkati celbedecek bir hadise oldu. Bu iskelenin kahvesini kiralı- yan zat, İskelenin demir par- maklığını kapatarak sandallara binmek istiyen halktan beş ku- ruş dubuliye istedi ve bu duhu- liyeyi vermiyenlerin ( iskeleden sandallara binmesine mani oldu. Bu hal karşısında halk, iske- lede bulunan nöbetçi polis me- muruna şikâyette bulundu, fakat bu memur €fendi de kahvecinin bu fuzuli olan hareketine mani olamadı. Gemiyi ziyaret etmek için iskelede lanan yerli ve eri balk vi İaalürie kalir ciye beş kuruş duhuliye vermek mecburiyetinde kaldılar. Vakıt — Karlimizin mektubunu aynen yazdık. Eğer hâdise cidden yazıl- dığı şekilde vaki olinuş ise hayret etme- mek elden gelmiyor. aneen sanananmanroayamsa sükünu içinde metanet ve kuvvet 2-| ramıya gelmiş olan Madam Döumeri ziyaret için Conse - sur - Nlevre'e Sabık reisi cümhurun o refikası, şimdi basit manzaralı, bir katlı küçük bir evde oturmaktadır, Bu ev, kızma aittir, Müteveffu reis Doumer, istirahat etmek ve düşünmek için ekseriya buraya gelmekteydi. Kendisi, Loir nehrinin sahillerinde gezmeyi çok severdi. Madam Doumer, perşembe akşamt otomobille buraya vâsıl olmuş ve odasma götürülmüş - tür. O günden beri.dişarı çıkmamış, hatta yemek için de aşağı inniemiş - tir. Pazartesi günü biraz gıda alma- yı kabul etmiştir. Köylü kadın ve erkekler Madam Doumerin evinin önünden geçtikleri sırada mükâlemelerine nihayet ver- mekte ve ancak bu matemli fkametgi hı geçtikten sonra tekrar sözlerine başlamaktadırlar. Bu hal, bu basit tabiatir insanla- rm maktul reisin dul zevcesine kar- şı besledikleri hissiyatı izhar etmek- tedir. Katilin isticvabı devam ediyor Paris, 17 (A. A.) — Mösyö Doume rin katili Gorgulof istintak hakiminin sorduğu sunllere verdiği cevapta bir müddetten beri M, Dumeri öldürmek gibi basit bir fikrin tesiri altında Lu- yani Gorgulof gibi yarı mecnun bir) lunduğunu söylemiştir. şairdi ve yeis içinde ölmüştü. öldürülen Reisicümhurun zevcesi, nasıl yaşıyor ? Gorgulef zihnine musallat olan bu fikre mukavemet için boş yere ça- Tıştığını, bilhassa cinayet günü ken- Paris, 17 (A. A.) — “Paris Soir,) disini tevkif ettirmiye ve bu cinayeti muhabiri, tabiatın İ yapmaktan kaçmmak maksadiyle sar aşarak küçük demir kapının sü- vesini söknü. Muvakkat yerleş - tirdi , Tayin edilen akşam gece yarı - sından sonra saat altıda birer bi “ rer arka kapıdan içeriye girecek - bir suret vermek zamanı gelmişti.! lerdi. Lâkin bunları bir yere toplamak bir meseleydi. Sarayın haber al - Tekinsiz konaktaki toplân- tıdan evvel ması mümkündü. Ağa kapısında,| © Gecenin esrarlı zülmeti, ortalı - Şeyhislâm konağında, yahut tek -| ğı kaplamıştı. kede toplanmak mahzurluydu. Bu| © Elle tutulacak kadar karanlık sebeple işi gene Kara böceğe ha İN! sokaklarda kimseler görünmüyor - vale ettiler. Bir cuma gecesi yat -! du. Arasıra uzaktan uzağa akse - sıdan sonra bu işe söz vermiş o - den bir kalım seda, (Kimdir 0?) lanları bir yerde toplamak için! suali, kollukçuların geçtiğini an” Kara böcek ağyar nazarından| latıyordu. hali bir yer bulmuştu. Evlerin sıkı sıkı kapalı kafes - Kara böcek kendi mahallele -! lerinin arkası karanlıktı. İstanbu - rinde “Tekinsiz konak,, da bun -| lun yorgun halkı derin uykuya ları toplıyacaktı. Senelerdenberi! dalmışlardı. metrük, bahçesindeki ağaç dalla - Kumkapı, Yenikapı semtlerin - rı, otlar, asmalar birbirine gire -! deki koltuklarda kafayı tütsüliyen rek yolu izi kaybolmuş, metrük o -| hünkârın İstanbuldan uzaklastı - daların açılmıyan kafes ve kapak -| Zının acısını cıkarmak istiyen O - larını örümcekler bürümüş bu| cak, Sipahi, Bostancı, Baltacı gü - yerde toplanabilirlerdi. e Yalnız) ruhu taraf taraf yıkılarak dağı - buraya girmek için bir çarelâ -| hrken, yavaş yavaş meyhanelerin zımdı. Onu da buldu. Duvardan| sisli kandilleri söndürülüyordu. ” 5 — VAKIT 18 MAYIS 1932 —— İtayada yemişçilik Son zamanlarda geniş bir şekilde ilerlemiye başladı Alınan tedbirlerin mühim bir kısmı tacir - lerimiz için bir örnek olabilir Malya, yemiş yetiştirmek için Av - rupanm en müsait memlektlerinden birisidir. Bununla beraber uzun müd » det, vasati Italya müstesna, öteki kı - sımlarda kullanlan usuller pek gayri muntazamdı, Fakat harpten sonra, İtalya, ye- mişçiliğe ciddiyetle sarıldı, ve çalış - mıya başladı. Maksadı, şu suretle! izah edilebilir. alya mümkün olduğu kadar fazla yemiş ihracatı yapmak si - yasetini takip ediyordu. Bunun için, istihsal, ambalaj, ve nakliye işleri rasyonel bir şekilde tekâmül ettirildi, e Hükümet, milli ih- racat enstitütü gibi müesseselerle de işe müdahale ederek direktifler verdi, müşterek depolar yaptırdı, nakliye vesaitini tanzim etti, ihracatı bir nev'i kollektifleştirdi. Bu tedbirelrin neticeleri şayanı dikkat semereler verdi. e Dünya buh- ranına rağmen yemiş ihracatı İtalya - da artıyor ve ticari müvazenede mü - him bir rol oynuyordu. Bu hususta daha açık bir fikir vermek için şu, rakam ve İstatistiklere bakmız: Italya, 1930 senesinde 2,697,000 ken- tal Timon, 1,203,000 kenta) portakal ve 121,000 kental mandelina ihraç etmiş- tir. Bu muhtelif yemişler bilhasa Si- cilyada yetişmiştir. İhraç edilen ye- mişler ciddi bir kontrolden geçirildik- ten sonra sevkedilmiştir. e Her yemi- şin büyüklüğü, olğunluğu, bozulma- mış olması ayrı ayrı ve dikkatle mua- yene ediliyordu. o Ambalaj tedbirleri çok itinayla seçilmiştir, Standardiye edilen bu ambalajlar;| ecnebi alıcıların arzularını tatmin e - decek şekilde yapıldığı için iyi netice - ler veriyordu. Limon ihracatı bilhassa Almanya, İngiltere, Amerika, Avusturya, Fran - sa, Çekovlovakya, İsviçre ve Romanya, ya portakal ve mandelina Almanyâ, A- vüsturya, Çekovlovakya, Macaristan, Yoğuslavya, İsveç, İsviçre, Polonya ve Romanyaya yapılıyordu. Sufra üzümü ğracatiyse 1928 sene- sinde 217,000 kentalken 1930 da 453,000! kental olmuştur. Bunlar, bilhassa Almanya, Avusturya, İsviçre ve İn - giltereye ihraç ediliyor. Elma”: ve armut, İtalyanın hemen her tarafmda yetiştirilir. 1930 da 522 bin kental ihraç edilmiştir. e Çekos -| lovakya, Avusturya, Fransa, Almatı » ya, Isveç ve İsviçre başlıca alıcılar! meyanındadır. Daha az ehemmiyetli olan armut ihracatı, Avusturya, Fransa, Alman - m eaanapakksearyamaEEREem miyom) ps olmıya uğraştığını beyan etmiş - Fr, Gurguloff (İbnos) ner'inden bir hal içinde M. Dowumere ateş ettiğini söylemiş ve on beş senedenberi fren- giye müptelâ olduğunu ifadesine ilâ- ve etmiştir. Artık İstanbul uyuyordu. Baltacı Zülüflü Mehmet, İsa kapısmda teyzesinde bir hafta - dır misafirdi. Hünkâr, ava git - tikten sonra Koğuş ağasından izin almıştı. Bu gece arkadaşları ken - disini Milkonun meşhur meyha - nesine davet etmişlerdi. O ahtin en çok devam edilen me inde (top » geç vakite kadar burada eğlenirlerdi. Mehmet geç vakit meyhaneden çıkarak evin yolunu tuttu, Başı bi - raz fazla dönüyordu. Çokça a- tıştırdığı “Uçmakdere,, şarabı te - sirini göstermişti. Yokuşu tırmanırken act acı bir ses, arkasından bir kaç küfür işit - ti. Birkılıç ve bıçak şakırtısı, sarhoş kafasındaki dumanı dağıt - tı. İnce bir ses, istimdat ediyor - du. Zülüflü Baltacı, ayılmıştı; sekiz on adım yukarda boylu bo - yuna yere yuvarlanmış bir adam yatıyordu. Beş kişi de birini or - taya almışlardı. Muttasıl, gece karanlığnda havada bir şeyler ya, İngiltere, İsveç, İsviçreyi alâka « dar eder, Son senelerde şeftallellik pek fazla ilerlemiştir. e Rasyonel tedbirler sa « yesinde gayet İyİ şeftali mahsulü al « mak mümkün olmuştur. İhracat, A» vusturya, Almanya, Fransa, İngiltere ve İsviçre üzerine yapılmaktadır. 1990 senesinde 384,000 kental ihraç edil « miştir, ; Avusturya, Almanya, Çekoslovak 4 ya ve İsviçre; 1930 senesinde İtalya « dün 51,000 kental kayisi almışlardır. 4 Kirazların mahtelif cinsleri git e tikçe terakki ettiriliyor. Mayıs bida yetinde mahsul almak artık kabil ol muştur. İhracat Temmuz ortalı kadar sürüyor. Avusturya, Çekos # lovakya, Almanya, İngiltere ve İsviç « re talipler arasındadır. Bugün sene de 65,000 kental ihracat yapılabiliyor. * Amerikaya yapılan ihracat gu su 4 retle yapılıyor: Kirazlar, tuz ve kü 4 kürtlü anidrid içinde muhafuza edi, lerek sevkediliyor. o Her sene 6, kental kiraz bu suretle Bahrim | geçiyor. Erik, çilek ve saire gibi yaş me; ihracatr da dahn az görülemez. 1930 da ki ihrnent 200,000 kentaldır. Bunun . da dokuzümu erik teşkil ediyordu, İtalya yemiş ihracatı hakkımda ineği bir fikir verebilmek için şimdi de ku ru yemişlerden bahsedelim, Smaf mesele olan yemiş kurutma işi ihrâ. cat'işinden evvel gelir. Pek tabilku” İ ra yemişlerin - nakliyat işi kolay Bütün gayretler, yemişleri iyi kuru tup güzel ve şık ambalaj yapmıya in 4 hisar ediyor. İ Kuru yemiş ihracatı 1990da çok artmıştır: 259,00 kental badem, 228,00 kental iç badem, 584000 kental 126,000 kental fındık, 141,000 kente kuru incir, 3,000 kentâl şamfıstılğ 412,000 kental kestane ihraç edilmiş'd tr. . Görülüyor ki, İtalyanın yemiş ih « racata pek - mühimdir. Hükümetin müdahalesi buna sebep olmuştur. Ge £ çen sene büyük mağazalar açılmıştır, Yemişler buralara sevkolunur, Orada, ayrıldıktan sonra, buzlu vagonlar İçim de satış yerlerine kadar sevkolunur, Yemişlerin ihraç edilmek üzere biğ noktaya sevkedilişi gayet İyi neticeler yerdiğinden, yeniden böyle merkezleğ yapılması düşünülüyor. Bolonya Milano şehirlerinde böyle birer mer ? kez tesis edilecektir. i lip, soğuk hava depolarında da yruahasa faza edilerek sevketilirse, bütün rupa piyasalarına iyi muhafaza miş bir tarzda arzedilebileceği edilmiştir. İ “madeni sesi arasmda kevilsamlii sıçrıyor, şimşek gibi bir saniye İ “ gin burasmı aydınlatıyordu. Baltacı, bir kişiyi dört beş si « lâhlının ortaya alarak öldürmiyâ çalıştıklarını görünce, kılıcını çek « ti ve haykırdı: — Dişini sık, imdat yetişti? Bu naranım ardından top ağ zından gülle fırlar gibi devirip yr 4 kan, vurup dağıtan kasırga gibi bir şey kavğacıların tam ortasına düştü, Bu hızlı atılışımdan iki ki 4 şi yere yuvarlanmış, üçüncüsü ka « burga kemikleri kırılarak duvat dibine serilmişti. Ötekileri daha; ne olduğunu anlamıya vakit bula 4 madan, Baltacı, elindeki kılıcın kabzesiyle tam ense köklerine öy 4 le güclü bir vuruş vurdu ki, her ta « rafı fırıldak gibi dönüyor sandı « lar, oldukları yerde topaç gibi dönerek yıkıldılar: — Galiba çok hızlı vurdum. Geberdilerse, kabahat bende de »« ğildir. O kadar çürük kafa taşı * mayaydılar! Şimdi, bu umulmadık dakikada (BİTMEDİ)

Bu sayıdan diğer sayfalar: