7 Haziran 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

7 Haziran 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hn İİ hülâsa etmiştir: olurdu. apartıman olurdu. olurdu. bir rakkase sahnesi olurdu. timarhane olurdu. salonu, bir .... hane olurdu! 8 — Eğer dünyaya Ba RMİN, DAL İMİZ çe rak yer vüzündeki milletleri tetkike başlı yân meşhur Çin filozofu (Çing-Çang-Çung) yazdığı bir makalede, kanaatini şu suretle 1 — Eğer dünyaya İogilizler hâkim ol- #âydi, yeryüzü bir tersane, bir seyrisefain Acentesi, bir spor meydanı, bir ticarethane 2 — Eğer dünyaya Amerikalılar hâkim olsaydı, yeryüzü bir banka, bir sinema, bir 3 — Eğer dünyaya Araplar hâkim ol- saydı, yeryüzü bir haremsaray, bir hamam 4 — Eğer dünyaya Çinliler hâkim ol- saydı, yeryüzü bir afyonkeş kahvesi olurdu. 5 — Eğer dünyaya İspanyollar hâkim olsaydı, yeryüzü bir buğa döğüşü meydanı, 6 — Eğer dünyaya Ruslar hâkim ol- saydi, yeryüzü bir konferans salonu, bir 7 — Eğer dünyaya Fransızlar hâkim olsaydı, yeryüzü bir müzs, bir tiyatro, bir Almanlar olsaydı, yeryüzü bir kışla olurdu! Seyahat henüz devam ettiği için diğer milletler tetkik olunamamıştır! hâkim Bektaşinin Devesi Allah ülemaya zeval vermesin, Onların sayesinde dünya ahvali hakkında epiyce ma ümalımız Var. Herşeyden bahseden haf- ik bir Fransiz mecmuasina Röre, kürremiz biraz muvazene- Sini kaybetmiş... Şaşılacak bir Bavadiş değil. o Deliye nasıl. ti Marhane gerekse, her gün biraz aha Omuvazenesini kaybeden beşeriyete de elbet muvazenesiz bir dünya gerekl,. Zarf, mar- tofa uygun olmalı! Gene ülemanın bir tahminine Köre, arzımız güneşten bitaz Waklaşmış.. Bu da pek hatıra ?elmez şey değil. Bu seneki kış, İddiaya hak verdirecek gibi dul Maamafih, bunlar bahsımızdan ariç., Bizim dünya ahvalinden sadımız, abvali âlem! Abhvali âleml.. Hani eski sad- zamlardan biri, harem ağa- bönlüğü karşısında; — Yarabbi, şu arabın aklını, Bana ver de bir gececik rahat ayım! Demiş. Bende, ahvali âlemi yolunda b re karşı böyle söylemek Yorum.. h- ve sükün, huzur ve re- vefa ve samimiyet dünya "zünden altın akçe gibi kalktı! tansız İngilize külâh giydi- , Japonya Çine çorap örü- we” Zengin fakirin oderis'ni soymak, fakir zenginin gözünü oymak hevesinde.. Ne güzel- i lerde vefa, ne gönüllerde safa, ne dostlarda samimiyet varl,. Anasını, koyun boğazlar gibi kesen evlâtlar.. Evlâdını fuhşa teşvik eden babalar. Milyon- brcarliriyı yatan şirketler. “On paralık Yahudi limonunu On kuruşa satan müuhtekirler.. Ne- ler de neler!.. Hani, Bektaşi babalarından birine kocaman bir deve göste- rip sormuşlar: — Eren'er, sen çok diyar gezmiş, çok şey görmüş bir zatsın.. Acep bu ne ola?.. Bize | söyler misin? Koca Bektaşı, deveye bakmış, bakmış ve: — Ya cami olacak, ya ha- mam, demiş.. Zira, bu ikisin- den gayri dünyada görmediğim şey kalmadı! Bu gidişle, birkaç sene sonra, nesli âtiye de böyle bir deve gösterip: — Bu nedir? Diye sorsalar, eminim ki, on- lar da bakıp bakıp: — Ya sulh ya sükün olacak, ya refah veya saadet.. Zira, dün- ya yüzünde bu ikisinden gayri görmediğimiz şey kalmadı! Diyeceklerdir... Yusuf Ziya Tahdidi teslihat konferansının neti “..v..22222502522220202222 0255050220225 0555550055522 ! Dikenler İhtiyarlığın buruşukları güzelliği de mahveder, çirkinliği de. Güzellik, onların o arasında kaybolur. Çirkin « likse gizlenir! ... i Maymunla ağaca, kadınla > yola çıkmak tehlikelidir? » * Üslüne kar yağmış anğçlar rüz< gâra karşı daha dayanıklı olutlar! ... Ara bulmak için bir az yalancı ol- mak lâzım?! s.s. Bir güzel kadın kopardı diye bir çiçeğin kokusu artmaz! ... Günler uzun gelmiye başlayıncadır. ki seneler çabuk geçer! »* 5 Sadakat, elleri bağlıyken duyular | kaşınma arzusuna benzer! ee GS Ziyafet ve nutuk ! oldu. Meşhedi nere?.. verir: verdi: Yüdabak, revani Bir gün Hilil Nibat Bey, Ankarada, Ağaoğlu Ahmet Beyle dolaşırken, Nedimin: Gidelim servi revanım yürü sâdabade! Mısramı okur, Ağaoğlu bunu işidince! — ilâbi şair, der, Sâdabat neresi burası Halil Nihat Bey gülümsiyerek cevap — Vallahi üstat, servi revan sen olduk- tan sonra her yer sâdabattır. Babıâli yokuşunda, akşam üzeri, koca bir kamyon, bir ileri bir geri gidiyor, b” türlü duramıyordu. Dükkâncılar, merak ve korkuyla yığılmış seyrediyorlardı. Oradan geçmekte olan ihtiyar bir ha- nım, tesadüfen rastladığı Hüseyin Rahmi Beye sordu: — Kuzum yapıyor orada ?.. Hüseyin Rahmi Bey gayet ciddi cevap — Kaza tecrübesi yapıyor efendim! kl PER 7 Kisan 1932 YAKITin ilâvesi hk. EL Tl aya al Basin Servi sali Tecrübe Beyfendi, bu kamyon ne Meşhedinin Arabı O gün gene Meşhedinin key- fi yerindeydi. Kimseye ağız aç- tırmıyor, her şeyin her kesten iyisini, büyüğünü, çoğunu gördü- nü, bildiğini iddia ediyordu. Bir aralık, Torik Necmi uzun böylü bir adamdan babisedecek derhal sözünü kesti: — İlle İranda özüm bir uzun boylu âdem görmişem ki. odda- ya girende kendisini görmek için ikki defa bakmak gerekti: Bir yarı beline gaddar, bir de yarı belinden yüharıl.. Hasılı, ne söylendiyse, Meş- hedi üstüne çıktı; Edirnede çok soğuk olur, dediler. Meşhedi: — We Iranda iyle çoh soğuh olurkim tavuhlar buz yumurtlar- lar, dedil Adanada çok sıcak olur, de- diler. Meşhedi; 7 — Ile İranda iyle çoh sıccak olu; kim tavuhlar lop yumurta yumurtlarlar, dedi! Bu aralık kahveden içeri, Is- tanbulun eski külban beylerin den Arap Cemil girdi.. Torik Necmi, derhal takıldı: — Ooo, gel bakalım gündüz feneril Bu tabir, Meşhedinin çok ho- .İ şuna gitti. Bir haylı güldükten sonra sordu; — Arbarlaşlar.. ile Iranım A- raplarımı gömmüşssünüzdür heç?.. Hep birden cevap verdiler: — Iranm Arapları mı?.. Bu da ne demek?.. Iranlı Arap olur mu? — Belli. Iranda hemmisi mil- letler vardı.. İlle İranın Arapları göresiz. Heyretten dehanınız gü- şade galır! e — Acaip. Hiç işilmemiştik.. E nasıldır bu İranın Arapları?.. Çok mu siyahtırlar?.. — Çoh siyah ne kelime gâr- daşım.. “İranın Arapları iyle si- yahtır, iyle siyalıtırkim, yüzünü görebilmek için gündüz bilem limba yakmak iktiza eder, Çekirge Aşkolsun! Müşteri ile dişçi arasında; — Doktor.. Şikâyetim var! — Hayır ola efendim? — Yaptığınız iğreti dişler, diş etlerimi müthiş ağrıtıyor.. — Bravol,. Demek hakiki diş- ten hiç farkı yok! pi Muvaffakıyot Operatörün biri, bir hastasına yaptığı mühim ve nazik bir ameliyatı, bir meslekdaşıma an- lattı, Meslekdaşı, hayretle sordu: — Olur şey değil. Bu müthiş ameliyattan sonra hasta yaşadı mı?.. —Yaşadıya .. Hemde iki saat! 2222255555025. Lindbergin çocuğu çalındıktan sonrâ. >> Baba, bu vahşinin derisi niçin kırmızı? — Niçin mi?» Belki medeniların vatandaşı olmaktan utanmıştır! Çiçekler Kumar, kazanan için eğlenti, kay - beden için boğundudur! .,.. Allah izin verirse demek, karım razı olursa demektir! >. Budala bir erkek, bir kadının diş - lerini metheder, akıllı bir erkek onu güldürür! ... Memnu meyve takma dişle isırla- maz! | ... ! Erkekler muvaffakıyetlerini ka - dınlar mağlübiyetlerini anlatmaktan | © sevk alırlar! Meşhur sinema artisti Şarlo Avrupada: Ikinci ziyaret İlk ziyaret

Bu sayıdan diğer sayfalar: