20 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

20 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa 4 —— Dişçi Darüifünunun Islahı mektebinin tedris kıymeti sıfır mıdır? Mektep müdürü “Her şey, heryerde muvazi gider,, diyor !. Dün bir refikımızda, muallim Kâzım Nami Beyin bir yazısı intişar etmişti, Kâzım Nami Bey bu yazısın da dişçilik mektebin- den bahsediyor ve şiddetli ten- kitler yapıyordu. Bu arada çok dikkat ve alâkaya değer cümle- ler vardı. Meselâ kendini bilen banki bir dişçinin veya ders okuyan dişçi talebenin mek- tepten şikâyetçi bulunduğu, mek- tebin açıldığı açılalı Fransızca- dan tercüme edilen küçük bir defterdeki malümatı her sene tekrardan başka bir şey yapmı- yan bazı müderrislerin, komşu milletlerin bu mektepte okuma- ya gelen gençleri yanında kizi gülünç mevkie düşürdükleri ile- ri sürülüyor vo “mektep hem üç senelik hem de tedris kıymeti sıfır müderrislere malik olunca artık onun ne acınacak bir vazi- yette olduğunu anlarsınız.,, De- niyordu. Mektep müdürü ne diyor? Dün bu görüşler üzerinde ne düşündüğünü anlamak o üzere dişçı mektebi müdürü tıp fakül- tesi sıcak yerler hastalıkları mü- derrisi doktor Sait Cemil Beyle konuştuk. Şunları söyledi : — Matbuata ders vermek küs- “tahlığında' bulunmuyorum bâşâ,. Yalnız görüyorum ki, ötedenberi söylediğim veçhile, hürriyeti ha- kikaten anlamış ve ifade etmiş bir lisan varsa Farisidir, Farisi, serbesti, diyor. Evet "Serbesti,, diyor ki başı bağlı demektir. Bu baş elbette mevzuatı kanuniye- ye, büsnü siyret dedikleri şeye bağlıdır. Bu lisan, aynı zamanda aksini de bir kelime ile ifham etmişlir ki ona da “Serâzadi, demiştir. Rubu mesele bu serâzadi ile serbestiyi anlamaktır. Ben hü- *rüm, yani başım bağlıdır. Mesu- liyet olmazsa: bütriyet olmaz. Hepimizin başımız kanuna bağ- lanmıştır. Kavun dairesinde hü- rüz Maalesef bazı şeyler görü- lüyor ki ulu orta gidiliyor, Tet- kik ve tahlil edilmeksizin şahsi haysiyetin incinmeğine kadar ya- Or. hsettiğiniz makaleyi görme- dim, duydum. Darülfünunda 1s- lahat meselesi son safbaya var- mıştır, Nerdeyse intac edilecek» tir, Persenollerinin iktidarı ilmisi varmıdır, yokmudur. Ev sahibi kendi evinde olan biteden elbette hariçtekinden (daha bilgiçtir. Bu sırada böyle vatandaşların haysiyetile oynamayı doğru bul- | muyorum. Mektebe gelince verim itiba- rile seneden seneye daha par- lak gidiyor. Mahsulümüz ve kom- şü ecnbi memleketlerinin (ki Bulgar, Sırp, rak, Suriyeden | gelen, birde Fransız talebelerimiz | vardır) buraya tehaçümü mühim bir delil teşil ederler. Bir efendi tahsil zamanı olan altı yedi ay zarfında yüz, yüz elli hastaya bakıyor. Başka memleketlerde bir efendiye 8 - 10 hasta düşse kendini bahtiyar sayar. Haydi bizim memlet efendileri burada bir senelik faal | okumak mecburiyetini" hissstsin | diyelim. Fakat ecnebiler söyle- diklerimin aksini görseler bura- da bir dakika durmazlar. Hal- |. pe ecnebi adedi | gittikçe tekâsüf etmektedir. | Bu adet bu sene 132 yi bul- | , talebenin muştur. İşte bu tebacüm de mektebin verimini götermiye kâfidir. Gönül ederdi Kayserin hakkını Kaysere ver- mek kabilinden o'sun, nile, memleket hastalarına yap- mış olduğu hizmetlerle kendisini İ tamtan bu mektebe köyle ulu orta gidilmeseydi.. — Tedris vasıtaları nasıldır ? — Hocalar daima tedris va- sıtalarını iyi takip ederler. Ga- zeteleri var, kitapları var. Dişçi mektebi hocaları iki sene zar- fında altı kitap baslıtmışlardır. i Bir kitap bastırmak demek eski seyleri yazmak demek değildir. Fenoin seyrini : takip: etmeyen, mesleği dahilinde bir kilap ya- zamaz. — Istanbul dişçi mektebinin diğer ecnebi dişçi mektepleri arasında mevkii nedir, eksikleri nedir? — Azizim... Her yerde, her şey muvazi gider. Denim bo- zulmuş bir zilimin kırk para kıy- metinde o'an bir çarkını bazen değiştiremez ve tekrar yüz kuruş arzu randma- vererek yeni bir zil almıya mecbur | olursam medeniyet dü: yasile nasıl mukayese edilebilirim, Her şey | muvazidir... Rus sanayi-.mütehas- sıslarının tetkikatı Kayseri, 19 (A.A) — Türk ve Rus sanayi mürekkep 12 kişilik tetkik he- yeti bugün Sivaslan şehrimize gelmişler Heyet bir kaç gün burada kala- cak ve tetkikatta bu'unacaktır. PARISLI (Cümhuriyet İ lerden melümat mütebassıslarından | değiştirmeğe ve karşılanmışlardır. | VAKIT ten sonra Ne işler gördüler ? Dahiliye belediye- lerden malümat istiyor ... Dahiliye Vekâleti 'Cumhuri- yetin ilânından itibaren belediye, bususi idare ve köylerin muhte- if sahalarındaki çalışma, yap hakkında belediye- istemiştir. Bu malümat İstanbul belediyesin- den de istendiği için belediye riysseti heman şubeleri haber- dar elmiş ve ayrıca merkezde de bazırlıklara başlanmıştır. tıkları işler Dahiliye Vekâletinin gönder- diği tahriratta denilmektedir ki ; Cumburiyetin ilânından iliba- ren belediye, hususi idarelerin çalışma ve işleri hakkında ma- lümat toplamak ve bunları birer kitap halinde (o bastırmak pek faideli görülmüştür. Bu malüma- matın kısı bir zaman zarfında toplanarak gönderilmesi lâzımdır bunlar iki büyük kısma ayrıla- caktır. Birinci kısımda Cumhu- riyetin ilânından evvelki ikinci kısım da ilânından sonraki vazi- yetler tesbit edilecektir. Cum- horiyetten sonraki vaziyet her madde için senesi senesine bil- dirilecektir. Vekâlete gönderile- cek malümat yol, resmi bina, park, spor sahaları şehrin um- ranına müteallik tesisat gibi be- lediyenin şebre ait bülün faali- yetlerinden ibaret olacaktir. Bulgar sefaretinde Değişiklik Sofya, 19 (Hususi) — Bulga- ristan bariciye nezareti Ankara sifiri M. Pavloftan sonra sefaret ikinci kâtibi. G.P. Çopofu da karar vermiştir. G. Çopof un yerine hariciye me- murlarından G. H. Minkof ta- | G. Çopof da | tayin edilmiştir. yale RA PİER iie En Sevimli Fransız artistleri HENRY ,, GARAT MEG LEMONER Tamamen eğlenceli sahneler ve zevkli şarkılarla dolu büyük bir Fransız opereti olan nazarette G. Minkofun vazife- sini alacaktır. AŞIKLAR Filminde sizi kahkahalarla güldüreceklerdir MAJIK sineması 22 Eylül Perşembe günü akşamı saat 21,30 da yeni mevsime çok zengin bir programla başlıyor 4 DELİ Gençlik, Güzellik, Musiki, Neşe Iİ SEV GiLi KANLI Jenny Jugso - Theo Schakl Ilâveten komik ve R K. O. dünya havadisleri. Umum fiatlar tenzil edilmiştir. N) yelim, bilhassa tabii Aİ nanın daima mülâhazasız bir şef- katine esir olacağını zannetmeyi- niz. Çünkü bu şefkat, terbiye a- meliyesinin tesirini iptal ediyor gibi görünürse de hakikatte « ter- biyenin mühim bir, kısmını teşkil eden - tabiatın tesirini kolaylaştı- banın idrak ve nüfuz Vasıtasile termin edeceği tesiri; ana, okşıya- rak ve kandırarak istihsal eder. Ana, sanki, çocuğu sevimli nüva- İ zişlerle yumuşatmak, eğlendirmek ve neş'elendirmek için yaratılmış- İ ter. Bu nüvazişlerin, canlandırıcı bir kudret sakladığı- inkişaf etmeğe başlıyan bu uyu- şuk çocuk ruhuna nüfuz edebil- mek, ananın sabırsız ve bikarar tebessümlerine mukabele eden ilk tebessümlerini . tahlil edebil | mek lâzimdır. Buna mukabil ana tarafından ihmal edilen veya kötü muamelelere maruz bırakılan bir çocuğun soluk ve donuk benzine, bitkin ve düşkün haline . bakınız ve ibret alınız. Baba; çocuğu, idrakin kuru ve nahoş simasile karşılaştırmak gi- bi elim bir vazife ile mükellef ol- duğu halde ana, bilâkis (telkin) denilen ve çocuğun iradesini iyi- liğe ve doğruluğa meylettiren ri- yasız bir marifetten istifade eder. Bu, çocuğun farkında olmıyarak itaat edeceği gizli ve duyulmaz bir idraktir. Çocuğun evvelcede izah ettiğimiz veçhile idraki oldu- ğu gibi tanıması şüphesiz lâzım- dır. Fakat bu, bütün beşeri ef'ali- İ miz için kâfi'değildir. Çünkü yak nız çocukluk devresinde — değil, hayatın bütün devirlerinde, hayır işlemeyi kolaylaştıracak bir takım itiyatlara alıştırılmaksızın münha- sıran idrake müstenit esbap ve mucibat ile hareket istirarında kalmak insan için pek acınacak bir.şey olur. İnsan yetiştirmek i- çin istimal edilecek vasıtaları lü- zumundan fazla münakaşa etmi- faziletleri 5 yani terkiplerine yalnız idrakin İ değil, fakat temiz doğmuş bir a- yumuşak bir çocuk ruhu üzerinde " işliyebileceği duyguların, itiyatla- rın göreneklerin, hülâsa bütün bu nimetlerin dahil olduğu - fitreti mevhibelerini tahrip (etmekten sakmalım. Baba, vazifeyle hürmet etmeği, ana, vazifeyi sevmeyi öğretir. Ba- ba, çocuğa sert erkekçe faziletler verir, ana; mülâyim, afif ve se- vimli meziyetler telkin eder. Ba- ba, yorucu gayretlerle müstakbel | lar; ana, bu taslağa cemal ve ke- mal verir. En yüksek terbiye fikir- lerinin mübdii olan Eflâtun, en doğru kaide olarak ruhta şiddet ve mülâyimetin & karıştırılmasını | ve bu maksatla jimnastik ile mu- sikiden istifade edilmesini tavsiye eder: Çocuğa, kendi nefsine hâ- kim olmayı, müşkülâta karşı ye- nilmemeği, nizam ve kaide mef- humuna itaat etmeyi, vazifeye €- sir olmak suretile hürriyetine sa- hip olmayı öğreten sert ve haşin baba terbiyesi jimnastiktir; o ço- | cuğu cazip ve mülâyim (sözlerle rıyör. Çocuğun ruhu üzerinde ba- | | esrarlı ve nı anlamak için ananın puselerile | ! bilâhare muayyen bir | ve ani bir hareketle çocuğu" | anım, halis ve balmumu . kadar | insan heykelinin taslağını hazır- | — 20 Eylül 127 L E Baba vazifeye hürmet etmeyi, af vazifeyi sevmeyi öğretir Mütercimi : Zonguldak meb'usu | —23— Babanın elini durdurmakla a- | avutup oyalandıran ve ir söndürmeksizin mukavemet uyuşturan şirin ve 'yumu$i terbiyesi de musilâdir. Ana ve baba nüfüz ve İ deki ayrılık, çocuğun ahlâ biyesinde olduğu gibi dini * yesinde de başgösterir: duygularını aileden almıyan çocuğun, bu duyguları bili inkişaf ettirebilmesi nadif müşkül olduğu gibi bu husus, terbiyenin yerini tutacak hi âmil tasavvur olunamaz. Ja” Russonun Cenabı Haktan b mek için çocuğun on altı gelmesini beklemek icap hakkındaki mütaleasr hatsf merdut bir fikirdir. Russo, e rini şu sebebe istinat ettirir: y cuk bu yaşa kadar Zatıbari kında hatasız ve noksansız ? kir edinemez.,, Fikrimizce, nm idraki, mahiyeti ilâhiyeyi liyacak bir inkişafa mazhar © <cıya kadar beklemek üluhiyet humunu insanlara (o anlatmı vazgeçmek demektir. İnsan ©* yaşına gelmekle - hatta en b” dehaların aslâ ihata edemiy”| | bir mefhumu - hatasız ve no” siz anlamak imtiyazına mi lacak kadar olgunlaşmış ve t€ vür etmiş bir idrak sahibi 04 mı icap eder? Allahtan bal diğini aslâ işitmiyen bir deli” nın vaziyeti, bu heybetli kei, m manasını anlamakla, nin vaziyetinden aslâ farkl! ğildir. Bu delikanlı, gözleri katarakt ameliyesile açılar kat rüyet kabiliyti ancak yeni doğmuş bir çocuk de: de olan âmaya benzetilebili”'i muazzam fikir, esasen i mühtaç olduğu için; münasif receğiniz yaş ne'olursa olsu nu hemen ilk hamlede anlat”$ müktedir olamazsınız, Rüs0:. işi olarak yalnız maddi kabi”/ lerin inkişafile uğraşılmasın! ve lâki ve dini mukadderatma if met verilmesini istiyor. H3l4 İ fikirler, (müdrike) de ani © peyda olmazlar. Bilâkis id . ( ze bataetle nüfuz ederler. Bİ ri, bidayette müphem bir anlarız; sonra az anlamağ* larız. Daha sonra * oda ve pek nadir olmak şartile * mamile anlar bir hale geliri” hangi bir fikri anlıyabile çağa gelinceye kadar lâzım gelse çocuğa - en basit i olsa - hiç bir fikir vermeğe * bulunamaz. (Devam mimikikeikiiikk keklik ili ili Atinada izmir Göztepe 197. mının İkinci m9” Atina, 19 (A.A) — © fatbol takımı Panatinsik0$ ; ile ikinci maçım kesif bir "e. kalabalığı bağır olduğu i yapmış ve bu maçı 2” 4k / miştir, ik Seyirciler ve halk Da y bolcularını büyük bir de ve muhammet tezahürleri”. şılamışlardır. 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: