5 Ekim 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

5 Ekim 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 e emil cs 1d Nigâra şiddet'e yakalanan Zihni, artık ondan başka kimseyi düşünmez olmuştu. Varsa yoksa Nigâr .. yi, Feyzi beyi bu ikisi arasındaki kıskançlık ihtimallerini, cinayeti kendisinin şahitlikle mahkemeye davetini ve nihayet (o kocasız kal —3— mi Nigâr içindeki ezikli- i ahtan beri duyduğ Ke raptan mı yduğu ısı cin süz, “ yoksa karşısındaki gen va safe d “sün mâzarlarındaki cazibe mak endişesini unuttuğu gibi di “a mi ileri seldiğini anlıyamı « | ger taraftan Zihni de “fevkalâde yor; Zihni isminde EEE , > cazip bir güzeli unutuyor; hatta liyen bu o akşam yemeği yakmda evlene ceği güzel Nerminin evinde yiye- ceğini hatırlamak istemiyordu. Filhakika Zihni ile Nermin a- rasında söz kesilmişti. Yakında düğünleri olacaktı. Fakat Nigâra şiddetle yakala - nan Zihni, artık ondan başka kim seyi düşünmez olmuştu. Bir « kaç gün içinde Zihni için ne nişanlı, ha | me de hukuk mektebi kalmıştı. sora konağın önüne ka Varsa yoksa Nigârdı. » Durunca genç: Fakat Nermin tarafından o - Li Ah, geldik mi? Ne çabuk | "un birdenbire ortadan kaybol - va ması hiç de lâkaydane karşılan- gör iye bir eset izhar etti ki, Ni- | madı, Genç kız, zengin halasının d, ölmekten kendisini alama. | delâletile tanıdığı ve birkaç haf- de İSâr zaten onu bir an için - |18 içinde evleneceğini umduğu z kaybetmekten korkarken onun | Zihmiyi bir türlü unutamayordu. a bu endişe ile teessürünü izhar | Günler geçtiği halde semtine uğ- edişi hoşuna gitti; ramamasını mutlaka bir kazaya — Evet, geldik ama buyurmaz | hamletti. Halasını göz yaşlarile mısmız? Bir kahve içersiniz! | tazyike başladı. Zihni muhakkak Aldığı terbiye ve evindeki ser- | bir şey olmuştu. Muhakkak bir bestisi ona böyle bir gençle . baş | yere gitmiş, yahut bir kazaya uğ- başa kalmaktan çekinmiyecek | ramış, başma bir felâket gelmiş - j8. Bunu öğrenmek lâzmadı. Ha - İri en arabacının para» | lâsmı, birâderini bu meselevi tah “en ie kadının peşin. | kike memur etti: hizmetçi hayretle E “i Kapıda| Fakat tesadüfe bakınız ki gü- ediyor, Nigâr genci takip İ zel Nerminin halasının kardeşi yor, Nigâr ona sert ve amira- | Osman F- — — ld, 1 m mn die ellerini tuttu; , — Elleriniz nizi veriniz de Hayır, yor, kâfi. buz gibi, mendili > ellerinze sarayım. | sizin elleriniz yanı - — Haydi çabuk kahve Pişir be yefendiye, sonra da çay yaparsın dedi.”Yizmetçinin kendisine eski korkuları hatırlatmasından endi şe ediyordu. Fakat güzel genç bu korkuya mahal vermedi. &; baş başa ateşli geç vakte kadesi tardular, Karanlık (olduğunu gö Tünce Nigâr misafirini akşam ye Meğine de alıkoydu. Nigâr onun huzurile Ahsen be O Osman Feyzi dah birkaç gün evvele e üm zannettiği Nigârın bir o başkasile münasebette © bulunduğunu hiz - metçi kadından öğrenerek şaşır - m mer karşı derin bir nef - pa 1 i di kaz kardeşinle yanında bizde tüğü, evlendirmek istediği genç kızın nişanlısınm akibetini tahki- ke memur ediliyordu. İki Gülüşlü Kadır! Arsen Lüpenin yeni bir macerâsı — Yazan : Moris Löplan- seri, P halde bütün arkadaşlar “labilirler. Ben, Klara ile te çıkıyorum. Zozotu da al, “vine götür, Allaha ismarla- Ni sağ leon kapatarak Kurvi- rla, seyahate çıkıyorum. evrak varsa hepsi- yere taşınıyoruz. Yorjöre aklını : kaçırıyor kiz ni başmüfettişi ile karısmın < "aşması müthiş oldu. Zozot se 5 kıskançlık damarlarını miz İN germek için, beraber git- '$ olduğu şahsı, muhayyel bir hrarran, gayet nazik bir centil- men, dedi, büyük otomo- ne Mi topla, baylış Ma varak anlatıyordu. Jorjöre karısına: — Sana, dedi, kiriinle olduğu: |: 64 Türkçeye çesicen : fa. nu ben söyliyeyim. Bu adam bir centilmen değil, bir katil, bir al - çaktır. İri Polün katili odur. Anlı- Onun bilmiyerek, ( neticesini tahmin etmiyerek giriştiği bu tah kikat gene Nigâr hanımın aleyhi - ne neticelendi. Lr Feci bir karşilaşma Feyzi bey, Babsâli teşrifatçılı- ğından vakit bulduğu bir gün ip- tida Zihninin evine gitti. Sonra | darülfünuna müracaat etti. İki yerde de Zihniyi bulmak imkânı yoktu. Zihninin kimsesi olmadı - ğı için birkaç günden beri onu arı yan soran da olmamıştı. Bunu dü | şünerek Feyzi bey hemen polise müracaat etti. Gencin kayboldu - ğunu söyliyerek hüviyetini bildir di. Oradan da malümat alamadı. Böylece bir kaç gün daha ge çip de hiç bir malümat elde ede meyince Feyzi beyin de şiddetle canı sıkılmıya başladı. Bu adam nereye gitti? Eğer memleket hari | cine çıkmışsa bunu gizlemiye lü - zum yoktu. Poliş tabii haberdar olur, kendisine bildirirdi. Başma bir kaza gelmişse cesedi ortaya çıkacaktır. Zibni bütün bu mütenakıs dü şünceler içinde bir ateşle evine dönerken Beyoğlunda onlara ras geldi. Evet onlara. (Devamı var) Afyon fiyatları Afyon fiyatları son günlerde düşmektedir. Fiyatlarda eskisine nazarın okka başına 50 kuruş kadar fark vardır. Fiyatların düş- mesi, afyon inhisar başlamak Üzere olduğundan lüccarların mallarını elden çıkarmak isteme- lerine ve bu yüzden piyasaya faz” İla arz yapılmış olmasına atfe- dilmektedir. Dün bosada 30 sandık afyon satılmıştır. Sadece elini öptü, değil mi?. Ben | ondan nasıl intikam alacağımı bi- lirim.. Şimdi gidip Klarayı bir s1- kıştırayım da görür.. Jorjöre deli gibi hareketler ya- parak polis müdüriyetine gitti... Yolda kendi kendine könuşuyor- du, Bu şeytan Raul onun aklını zı | vanadan çikarıyordu. Bu adamm şeytani kuvvetini bizzat Zozot da yor musun? Raul denilen bu katil İ söylemiyor muydu?. Zozot ken - ile beraberdin. — Bir katil mi? Aman ne hoş? Demek ben geceyi bir katil ile ge- çirdim. — Sus, hınzır! — Kabahat benim mi? Beni ka- disinin hangi mahallede hapse- dilmiş olduğunun farkma © bile varmamıştı.. Muavini Flaman, Jorjöreyi bek liyordu, İstintak hâkimi, Klarayı ancak ertesi sabah sorguya çeke- cekti. Jorjöre bunu öğrenince: çırdr. — İnsan istemeyince kaçırıl- maz! Ne diye &vine gittin? Ne di- ye kokteyleri yuvarladın? Zozot itiraf etti: — Bilmiyorum. Öyle bir irade- si var ki insanın buna mukavemet etmesi kabil değil.. — Demek sen de mukavemet etmedin öyle mi?. İtiraf ediyor yorsun!.. — Benden bir şey istemedi ki! — Elbet, öyle söylemek düşer. — Tamam, dedi, o halde gidip kızı sıkıştıralım. Fakat başmüfettiş genç kızın 0- dasına girer girmez şaşırdı. Ev - | velce ve o dakikaya kadar inatçı, müteessir, kederli olan kız şimdi bambaşka olmuştu, ve kendisini tatlı bir tebessümle karşılıyordu .. , Elbiselerini düzeltmiş, saçını ba şını taramış bir koltukta oturu- yordu, Jorjöreye bakarak müte - bessim bir tavırla: Rus mütehassısları şerefine bir ziyafet İ Mazeret imtihanlarında Muvaffak o'amı- | yanların tekrar imtihanları Lise ve orla mekteplerde son sınıflarının mazeret İmlihanla- rında bir dersten muvaffak ola- mıyan talebenin, bir sene sonra imtibana girmelerinin bu genç ler için bir sena gibi mübin bir zaman kaybettirdiğini nazarı dikkate alan yeni Maarif Vekili Reşit Galip Bey bu usulü de- ğiştirmiş idi. Pu suretle wuvaf- fak olamıyan talebenin kısa bir zaman sovra bir ikinci imtihana girebileceğini yazmıştık. Bu ha- ber üzerine bir çok talebe Ma- arif müdürlüğüne ve Orta tedrisat umum müdürlüğüne müracaat ede- rek malümat istemişlerse de bu karardan bildir- makamlar böyle bir haberdar olmadıklarını mişlerdir. Bu haber doğrudur | ve Vekil Beyefendinin Ankara- ya dönmesini müteakip katiyet kesbedecektir. Sovyet elçisi Suriç Yoldaş şehrimizde bulunan Sovyet mü- tehassısları şerefine elçilik bina- sında bir öğle ziyafeti vermiştir. Ziyafette Iktısit Vekili Celâl, Moskova elçisi Hüseyin Ragıp ve Ruşen Eşref Beylerle mütebassıs beyet reisi profesör Orlof-ve arkadaşları bulunmuşlardır. Profesör Orlof bugün saat on altıda Darülfünunda Anadolu “irak Nihayet milletler cemiyetine girdi Suriye - Irak hududu konuşuluyor Cenevre, 4 (A.A ) — Milletler cemiyeti büyük meclisi, dün İra- | kın, Milletler cemiyetine girme- İ sine ittifax ile Karar vermiştir. Irak heyeti, resmen salona itbal edilmiş, ve kendisine tah- sis edilen sırada yer almıştır. Cu devlet, Milletler cemiyetine kabul edilen ilk arap devletidir. Cenevre, 4 (A.A) — Milletler cemiyeti büyük meclisi konseyi, tetkik komisyonu tarafından tek- lif edilmiş olan Surye - Irak hu- dut hattımı kabul etmiştir. Mamafih konsey, mevzuubahis arazinin menfaati noktai nazarın- dan bu hat hakkındaki mutale- asını mümkün olduğu kadar sür'- atle bildirmesini, mandalar daimi komisyonundan talep etmiştir. Vapurda kaybolan adam “ Dumlupınar ,, vapurunda ka» marot Feyzinin ölümüne ait mu- bakemeye dün Istanbul ağir ceza mahkemesinde devam olunmuş” tor. Süleymanla diger bazı arka- daşlarımn o mazmun o mevkünde bulundukları bu davada dün bir kaç şahit dinlenmiştir. Muhake- İ me şabit için başka bir güne kalmıştır. naki iki amele düştü Taksimde inşa edilmekte olan seyabati intibaları etrafında bir konferans verecektir. Mütehassılar yarın Rusyaya döneceklerdir. —— o Yunan seyahatine kimse iştirak etmedi! Andros vapurile Yunanistana gidilmek üzere tertip edilen se- yahate biç kimse iştirak etme- miştir. Bunun için dün haraketi mukarrer olan Androş vapuru baraket etmemiş ve seyahatten vaz geçilmiştir. — Bir emriniz mi var, diye s0- ruyordu, Mösyö Jorjöre!, Baş müfettiş aptal aptal bir da- kika durdu, Sonra, eğer sualleri- ne doğru cevap vermezse onu hir- palıyacağmı söyledi. Kız: — Mösyö, dedi, emrinize ama deyim.. Zira, muhakkak olan bir şey varsa o da nerede ise serbest kalacağım, sonra görüşemeyiz . . Sizi daha fazla üzmek istemiyo - rum. Jorjöre müthiş bir düşünce ile | titredi.. Yoksa kız, Raul ile görüş- meğe muvaffak mı olmuştu?. — Raul ile konuştunuz mu? .. Diye sordu, Onun mevkuf olma- dığını, İri Polun ölmediğini öğren diniz mi?. Raul sizi kurtarmayı mı vadetti?. Jorjöre altüst olmuş, kendi ken- | dini kontrölden aciz bir vaziyette bu sualleri sormuştu.. Genç kız ce- Selim Bey aparlmanının yedirci katına künk taşıyan amele İsmail ile Hasan düşmüşler, ağır surette yaralanarak hastaneye kaldırıl- mışlardır. Birinci Hukuk reisi Bir müddet evvel istifasını ve ren birinci hukuk mahkemesi reisi Feyiz Daim Bey, geri ak ması bususundaki temennilere rağmen, İstifada israr etmiştir. Yerine henüz kimse tayin olun- mamıştır, sınız... Genç kız, müfettişi vakur bir bakışla süzdü, sonra: — Müfettiş efendi, dedi, bana “sen,, diye bitap etmenize müsa» ade etmiyorum.. Aramızda artık devam etmesini istemediğim bir yanlışlık var... Benim ismim Klas ra değil, Antonin... — Antonin olsun, Klara olsun hepsi bir! — Sizin için belki, fakat haki- katte böyle değil.. — O halde demek Klara diye birisi yok demek!.. — Bilâkis, Klara isimli var amma ben değilim! Jorjöre evvelâ işin farkma var- mıyarak bir kahkaha attı, — Ya! Dedi, demek yeni mii- dafaa usulünüz bu! Fakat beş pa- ra etmez kızım. Evvelâ anlaşa- lım.. İstasyondan Markinin evine kadar takip ettiğim siz miydiniz, birisi vap verdi: — Belki.. Buadam har:kulâde bir adam... Onun için mümkün ol- mıyan bir şey yoktur, — Ne kadar harıkulâde olursa olsun, Klara, elimden kurtulamaz- değil mi?. — Evet. — Raulün evinde karşılaştığım ve kaçan siz mi idinz, değil mi? — Evet., j (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: