4 Kasım 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

4 Kasım 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a Size anlatacağım av sergüzeşt- lerinin mübalâğa ile alâkası yok- tur. Bunun için bazı noktalarmı kâfi derecede tafsilâtı bulmıya- cak olursanız kabahati bende de- ğil, fevkalbeşer şeyleri yaratmak ityadında olmıyan tabiatte bulu- nuz. Avcılık merakına Okapılarak giriştiğim bir seyahatten topladı- ğım kırık dökük intibalar... İşte bu satırlarda ancak bunu bulabi- leceksiniz.. Artık onlara noksan gördüğünüz canlılığı vak'aları ilâve etmek zahmetini de size bırakmâğa lüzum gördüm. | “8 Geçen senenin kışında iyi tanı dığım bir zatın daveti üzerine Mısıra gitmiştim. Kışı Kahirede ve İskenderyenin ılık havasında geçirdikten sonra tekrar İstanbu- la dönmek niyetinde idim. Bek- lenilmez bir tesadüf vatanıma bir takım maceralar geçirdikten tam dört buçuk ay sonra yani baharla ! yazın en güzel zamanını atlattık tan sonra dönmekliğime sebebi- yet verdi. Sebep şudur: İstanbula dönerken bir kaç gün kalmak üzere Portsaide uğ- ramıştık. Bu işlek limanda da Mı- sırın bir çok noktalarında oldu- ğu gibi temeli İngilizler tarafın- dan kurulan bir çok klüpler ve bunların arasında bir de avcı klü- bü vardır. Eski bir av meraklısmın bir şehre varınca ilk yapacağı şey şüphesiz avcı klübüne giderek kendi hastalığı ile —Buda bir hastalık değil midir?— malül o- lanları ziyarettir. Ben de Portsaide varır varmaz soluğu avcı kulübünün geyik boy nuzları, gergedan dişleri, dolma timsahlar, aslan postları ile süs- lenmiş büyük bir salonda aldım. Avcıların bir araya geldikleri zaman nasıl konuştuklarını avci olmıyanlar tasavvur edemezler.. Sırra agâh olmryanlarca bir nevi şifreyi andıran bir lisanı vardır.. Eline güvercin vurmak için bile tüfek almamış bir kimse bir kaç avcının bir arada oturup konuş- tuklarını duysa anlamadığı bir çok kelimeler arasında sık sık ku- lağma çarpan canlı ve kanlı vak- aları işittikçe ne olduğu biline - miyen bir tehdit karşısında kal- mış bir biçare gibi tüyleri ürperir. Kan, isabet, yara, kurşun, saç- ma, İâşeler, ölüler gibi kelimeler, avcılar arasındaki canlı fakat â- deta bir esrar perdesi ile örtük müş mükâlemelerde srk sık tek- rar edilen rabıta edatları vazife- sini görürler. Bir çok münakaşalarda kulla- nılan tabirler yabancının dima- ğında birer sual işareti gibi ma- nası meçhul kalır. Uzatmıyalım, Portsâit avcılar klübü de yuvarlak dünya üstünde nice avcı klüplerinden farklı ol- madığından kendimi tanıttıktan sonra görüşmeğe başladığım mes- lektaşlarımla aramızda geçen sa- | mimiyet de yer yüzündeki mil- yonlarca avcıların karşılaştıkları zaman giriştikleri samimiyetler- den farklı değildi. Canavarlar peşinde ve hayali | Yazan :S.C. Süğlün avından fil avıma kadar kanatlı, kanatsız, küçük, büyük | tehlikeli tehlikesiz bir çok hay - | vanların avından bahsedildi. Her- kes kendi muvaffakıyetlerini sa- Yıp döktü. Nihayet o klübün en görmüş geçirmiş âzasından oldu- ğu anlaşılan biri dedi kiz — Eğer vahşi hayvan avlamak isterseniz şarki Afrikaya gitme- lisiniz.. Av dediğiniz orada bulu- nur. Henüz kış yeni bitiyordu. Ken- dime bir iki ay kadar bir mezuni- i yet vererek şarki Afrikanın O arzusu birdenbire içimi kapladı .. Bir avcı ava tealluk eden bir e- mel beslemeğe başladı mı; ondan kendini bir türlü kurtaramaz. İstanbula dönerken bir iki as- lan postu, gergedan dişi, su aygı- cenubi Afrikaya kadar posta vapurları acentaliğine mü- &n mühim limanı olan Monbaza için bir bilet aldım. Di e bol bol tafsilât veriyorlar. Fakat Monbazayı her nedense bilmiyor- lardı.. Ben vaprdan ayrılırken günlerce beraber tatlı tatlı sohbet ettiğim seyahat arkadaşlarım be- nimle âdeta bir ateşe kendimi a tıyormuşum gibi acıyaraka veda- laştılar.. Şehre çıktığım zaman burası- | selinde (açıldı. nın hiç de tasavvur edilen cehen- nem gibi yer olmadığını gördüm.. | Ziya Cemal B.ye! 4 Kasaba gayet temiz. Caddeler ge- | verilmiştir. Ziya niş ve asfalttan, sıra ile ağaçlar dikilmiş, büyük mağazalar cad. | ve ağız hıfzıssıbı- iğ delerin iki tarafında sıralanmış, şehrin dışında yeşillik kırda İngi- | iz sistemi güzel sayfiyeler saçılr.. | Muş ve iyi bir | İnsan burasını Büyük Britanya- İ dan kopmuş bir parça zannedi. | 21ssıhhası (oyap" ın yor. Gümrükte zabit ve elbiseleri pırıl pırıl parlıyan memurlar va» İ zife görüyorlar.. Muamele bitin- ce, otomobile atlıyarak bir otele gittim. (Devamı var) rı boynuzu getirmek benim için | #en kuruşa kadar fiatla satılaca » en tatlı bir emel oldu. Ettesi günü | ğı kuvvetle rivayet olunuyor. Bu ! giden | sene bu havalide tütün hem nefis Bu sene tütün ekenlerin yüzü gülecek! Akhisar hususi muhabirimizden: Akhisarda tütün piyasasını aç mıya muvaffak olamıyan Glen tütün kumpanyası Kırkağaç ve Somaya giderek yüz otuz kuruş üzerinden piyasayı açmak iste - miş ise de bu fiatı bu sene az gö- ren rençber bu fiatı istisgar ede- rek tüccarı istiskal ile karşılamış» lar ve etrafını terketmişler ve tü- tünlerini vermemişlerdir. Akhisar Kırkağaç Soma bu bususta müttehittirler. Tütünleri » ne iyi fiat verilmezse satmıyacak lardır. Akhisarın hâlâ tütün piyasası nihayetsiz av hazinesini görmek | açılmadı. Tütün kumpanyası mü | messilleri hep buradadır. Zürra | sebat ediyor. Dün buraya inhisar |, idaresinin eksperlerinden olan Yusuf Ziya bey de geldi piyasayı iyi fiatla inhisar idaresinin aça - cağı ve iyi tütünlerin yüz sek - ve hem azdır. Ve alıcı da çoktur. racaat ettim, Ve şarki Afrikanın | Eski tütünlerden elde hemen mah sul kalmadı demektir. Tütüncüler arasında ittihat var. Bunun için bu sene ümit çok. Hiç olmazsa geçen seneki panik olmıyacaktır. Beni Bonbaza götüren vapur» | Beher elli kiloluk denk iki liraya da şarki Afrika hakkında malü- | satılmıyacaktır. Rençber fiat me- matı olan hiç kimseye tesadüf e- | selesinde dayandığı gibi tücca - demedim. Yolcular Aden, Ciyoti | rın kendi işlerine gelecek tarzda ve hattâ -Madagatkar hakkında | tertip olunmuş olan matbu kontu- -) ratları da imzaya yanaşmıyacak - © | lardır. > i bu konturatları imza etmiyecek - Tütün piyasası açılırsa iş - ler; konturatlarda yazılı olan ku- Yüdu murasryoyı nay eüniye - ceklerdir. Diş Tababeti Kongresi Asri Sinemasındâ i Marian taburun kızı Marian Frnasız köylüsü cesur bir kız.. Muharebe dolayisile ye- tim kalan bazı çocukları ve ken- di çiftliğinde yerleşmiş olan hasta Amerikan askerlerini tedavi et- | ettiriyor ve genç kızın Fi etmektedir. Mütarekenin ilânm- | aşıkmı Andre'nin gözlerini! dan sonra Marian, Stagg isminde | olduğunu, harplen avdet ed ve aç kalmış bir askere tesadüf e- | esir düşerek kaybolduğunu! der. Bu aç asker Marian'nin çok | edildiğini söylüyor!. sevdiği domuzu yiyor ve genç kr za ilânı aşka kalkışıyor. Domüz paşa ve zabitandan mü- rekkep bir grupa verilecek ziya - fet için hazırlanmıştı. Stagg bu beren domuzu saldığı isin hapsediliyor. | Stagga'a aşık olduğunu ca, iDişlerimizin ve ağzımı- zın sıhhati meselesi İİ Muhtelif diş hastalıkları, tedavileri hakkında mütehassıslarının raporları ve fikirleri ... Birinci milli diş tababeti kong- resinin dün üçüncü günü idi. Celse sabahleyin 10 da Kâzım Esat Beyin riya- lik söz profesör! Cemal Bey diş hası hakkındaki raporunu o oku- diş ve ağız hıf- mak içi çocuk pl şeş Ziya Cemal da iken dişleri- Bey ne başlamak ve mezara kadar takip edilmek lâzım geldiğini söylediklen sonra diş ve ağız bıfzıssıhhası hakkında yapılması Aas ryan | Gcap eden tedbirleri anlatmıştır. Tayyare piyanko müdürle- rinden biri öldü! Tayyare piyankosu müdürle- rinden ve piyanko mütehassısı M. Edvar Mizrabi evvelki gün birdenbire ölmüştür. M. Mizrahi 73 yaşında idi. Cenazesi bugün kaldırılacaktır, Ziya Cemal Bey memlekette ko- runma teşkilâtının yapılması za- manı geldiğini, köylere giderek masibat ve irşatlarda bulunulma» sını, orduda diş bıfzıssıhhasına dikkat edilmesini, sesli diş hıf- zıssıhha filmleri yaparak balka ve köylülere gösterilmesini, mec- mua ve kitaplarla, radyoda kon | yonlar gösterilmiş, feransla diş hıfzıssıhhasının öğ- retilmesini de ilâve elmiştir. Bu rapor kabul edildikten * sonra söz Galip Abdi Beye ve- rildi, Galip Abdi Beyin raporu diş radyografi plâklarının okun- masını izah ediyordu. Kapordan sonra alâka uyandıran projeksi- bunlar üze- rinde hastalıkların nev'ini, ront- ken üzerinde bırakacakları izler izah edilmiş, bir çok azalar arasında münakaşalar cereyan etmiştir. Öğleden sonra celse Ziya Ce- mal beyin riyasetinde açılarak ilk söz profesör Ziya Nuri paşa- ya verilmiştir. Pek ilmi tetkik- lere istinat eden sözlerinde Ziya Nuri paşa Sinujit vak'alarının Ediyolojisini .anlatmış ve bu hes- talığın dişle alâkasını göstermiş- tir. Ikinci söz opratör Kâzım İs- mail beyin idi, Kâzım Ismail bey diş ve kanser hakkındaki rapo- runu okumuş, 3 entressan vak'a zikretmiştir. Kâzım İsmail beyin raporuna ait olarak Orhan Abdullah bey dişten ileri gelecek kanserlerden “6 Teşrinisant Cumartesi güntinden itibaren gösteriimiye başlanacak olan (Taburun Kızı) Hilminden bir sahne. orada bulunmıyan kendi | rek Marian'nı Stagg'a gönlü ( | İ okunmasına kalmıştır. 24 Fransız sevgilisinin üniter giyerek mahpusu serbest mağa muvaffak oluyor. Bu da Stagg aşkını Mariana er Marian sadakat ve şelkat lerinin tesiri altımda Stag$* vaz geçerek, eski ve kör si tedavi etmeğe karar veriyor» kat kör aşık kızım Ame ji a, - Kara Ali ve adamları Gebze, Tekirdağı ve civa! adam öldürmekten maznuP ra Ali ile adamlarının . mesine, dün İstanbul Ağı” mahkemesinde temyizden »# devam olunmuş, muhakeme müdafaa şahitlerinin çağır na, evgelce Gebzede yapı muhakemeden menedilmesi ticelenen tahkikat esnasın ra Ahmedin verdiği 1 fi | | nisani sabakı mubakeme vam edilecektir. korunma (hususunda ufak © | usul söylemiştir. “ Üçüncü olarak Feyzulla ru sh bey söz almış, prolefi vak'a söylemiş, münaka la muştur. Bundan sonra © ö tehassısı Ali Rıza bey diş ek ve saç hastalıklar arasınd yö alâka uyandıran bir tebliğ gi lanmuş, bu hususta vak 29” saller zikretmiştir. Orhan Abdullah be nallı alet kesiciler bak zırladığı bazi maktalar! Pp siyonla azaya gösteri. ie a dişi çıkardıktan sopra ie e yof davi ederek tekrek 71) gole" duğuna ait bir V8 ii mıştır. Son olarak Abi vak'a zikretmiş, Halil A o lehimsiz koron sistemin # bir usulü anlatmıştır” timalarına yat saba! olunacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: