4 Kasım 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

4 Kasım 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mütercimi : Zonguldak mebusu ve Tefrika: No, 54 Kardeşlerin karşılıklı terbiyesi ve yüksek vazifesi, muvaffakiyeti... İtimattaki faydaları methüsena ederken, tabii bir temayül olan raslara başkalarının mağlüp ol- malarını affedilemiyecek derece sırdaşlık meylini gençlere tavsiye İ mânasız ve münasebetsiz telâkki edemeyiz. Şüphesiz makul ve mu- vafık olan sırdaşlıklar yok değil- dir. Kat'i bir zaruret balinde bu- na lâyık olan bir kimseye tevdi e- | dilen bit sır, pek müşkül bir vazi- yetteki vehameti izale edebilir; fakat mahremiyet ve sırdaşlık ek- seriya, her hangi bir işi ıslah et- mekten ziyade karışık bir hale ge- ! tirir.. Binaberin, zinhar hayatınıza saklanacak ve gizlenecek şeyler karışmasın; garip ve esrarlı ma- ceralar, sizi bir roman kahramanı gibi ancak bedbaht edebilir. Hayatta muvaffakıyet, sade ve | temiz kalmakla mümkündür, Hal- buki gençler, bu türlü zararlı sır- daşlıklara pek düşkündürler. Çün- kü bunlar, mühim olmıyan şeyle- ye ehemmiyet vermeyi, kafaların- dan sökülüp atılması elzem olan bir takım düşünce ve duyguları maddi bir varlık gibi gösterme- Yi çok severler. Yukarıda, sözde tahrik edici bir kuvvet vardır, de- miştik, Filhakika söz, ahvale göre, ya kudretsiz bir takım duyguların dökülüp kaybolduğu bir “savak,, heyet veren bir “kalıp,, olabilir. ederiz. Binaberin bir kardeş, pek- âlâ diğer kardeşins kendisinin â- i mil olmadığı nasihatları verebi - lir; hem yalnız verebilir değil, vermeğe mecburdur da. Biribiri- ni ıslah etmek ve karşılıklı bir sevgiyi, karşılıklı bir kemal ikti- sabında kullanmak, kardeşliğin en büyük vazifesidir. , Eğer bu kardeşin; yası yibi id- raki de büyük olursa bu iddia, da ha haklı bir iddia olmaz mı?. terbiyesi ukalalığa ve bilhassa nüfuz ve selâhiyet davasına mey- dan vermemelidir. Kardeş, hak- kını müsavatta, muvaffakıyetini hürriyette aramalı, h'im, şen ve teklifsiz bulunmanm en müessir vasıta olduğunu takdir etmelidir. Kardeşlerin karşılıklı terbiye - ! sinden bahsetmekle, . kardeşliğin en yüksek vazifesine ve en büyük muvaffakıyet sırrına tomas etmiş oluyoruz. İzaha muhtaç değildir ki idraki çok olan yani tabiatın en büyük lütfüne nail olan taraf, hizmetlerini, iyiliklerini, teselli- lerini ve icap ederse yardımlarını €sirgememeğe mecburdur. Eskile- i rin güzel bir sözleri vardır; ve yahut bu duygulara şekil ve | Şu halde içimizdeki her şeyi söy- | lemek, her zaman iyi bir şey de- ğildir. Bu itibarla kalbimizde ve dimiağümüizfla, açıkca söylenemiz yecek hiç bir şey bulundurmama- ğa gayret etmemiz icap eder. ER | Kardeşler arasmda kolayca te- | yibirlerine yabancı olmadıklarını | Sotya “Dostlar arasında her şey müş- terektir.,, derlerdi. Buna kıyas e- derek “kardeşler arasında her şey müşterektir.,, diyemez miyiz? .. ram menfaatlere türükliyeceği bir ya- ' şa gelinciye kadar devam etmeli dir; o zaman bile kardeşlerin 'bi- essüs edebilen bu itimat kabili- “hatifdan çıkarmamaları icap eder. yetinden, ana — baba, terbiye i- | Halbuki ekseriya pek sefil ve yüz şinde pek çok istifade edebilir- ler. Filhakika, insanlarda garip | ve dikkate değer bir istidat var- dır: Yüksekten gelen bir ihtar, bir tenbih, bir emir daima “timatsiz- lıkla karşılanır ve bunlara ekse- riya gizli maksatlar atfodilir. Biz, bu emrleri dinleriz, hükümlerine itaat ederiz; fakat (içimizdeki şüphe zail olmaz. Halbuki gelişi güzel orlaya a- tılan bir söz, çocuğur ruhu üze- rinde, babanın salâhiyet ve ikti- darı namına ileri sürülen bir e- mirden daha çok nafiz ve mües- sir olur. Buna benzer bir çok şeyler da- ba vardır ki baba veya hoca ta- rafından söylnedkileri zaman ço- cuklar veya delikanlılar bunları, güçlükle kabul ederler. Halbuki ayni seyler kardeşler veya arkadaşlar tarafından söy- lenince, alınır, dirlenir ve hattâ mucibince amel olunur, Kardeş- lerin birbirlerini O maütekabilen terbiye edebilecekleri hakkındaki iddiaya ham bir hayal nazarile bakılmalıdır: Zira, gene dikkate değer bir mülâhazadırki insanlar, Fendi hareketlerini > makul olup kızartacak derecede ehemmiyet- siz bir takım ihtilâfları yüzünden kopuşmuş ve dağılmış aileler gö- rürüz. Kardeşler, ekseriya, baba mirasına yırtıcı kuşlara mahsus bir hırs ile üşüşürler. En zenginler, bu hususta daha az haris ve daha az yırtıcı değil lerdir. İşte kardeşler arasındaki husumetler buradan doğar. Bun- lar, diğer alelâde husumetlerden daha derin ve daha köklüdür. Çünkü diğerlerinden daha çok tabiata muhaliftirler. Halbuki a- namızın veya babamızın ölümüne medyun olduğumuz bir takım ha- Zin menfaatleri sulh ve sükün i- sinde bölüşmekten daha tabii bir şey tasavvur olunabilir mi?. En büyük hissenin, en muhtaç olana br hoş görecek âlicenap bir zihniyetten vaz geç- tik; hiç olmazsa bu işte doğruluk ve hak severlik yolu tutulsa ne 0- lur?. Böyle bir hareket, kardeşlik şanına daha uygun ve daha tabii olmaz mi?. Kardeşler hakkındaki ifadele- rimiz, kız kardeşler hakkında da kabili tatbiktir. Ancak hem$ire- ler arasındaki sırdaşlığın daha olmadığıma ehemmiyet vermedik. | ince ve daha rıkkatli olacağını leri halde ekseriya, başkalarının | tahmin ediyoruz. Ahlâk ve tabi- nakulat dairesinde harekel ettik» | atleri ayrı olmakla beraber he- lerimi görmek istarlez, Bunlar, id. | men hemen ayni yaşta imişler gi- rek ve wuhakeme boyunduruğu. | bi, ayni çehrelere, ayni kıyafetle nu seve seve silkip atarlar; fakat başkalarının bu hareketine taham- ül edemezler.. Tesirlerine man bize pek kapıldığımız za- ba makul gelen ihti- re ve ayni itiyatlara malik olan iki kız kardeş kadar gözleri okşı- yan, hayali sürükliyen güzel bir manzara tasavvur olunabilir mi?, (Devamı var) Maamafih, kardeşin, kardeşle | Koşikavak “e VAKIT Bul garistanda Ne kadar Türk nüfusu var? 821,587 Türkler ve Bulgaristandaki müslüman kıptiler ne kadardır? | Bunu son gelen Bulgar resmi istatistiğinden kasaba ve sancak- lara göre aşağıya naklediyoruz : Kaza itibarile : Bulgar Türk Yekün —şş Aydos 26490. 18548 45718 I Ahyolu 26050 5697. 34883 İ Karnabet 19951 7491 27742 i İslimiye Sıa47 865) 62508 | Varna şehri 44377 böö 60563 İ Varna kazası (o 52050 14565 8942 | Pravadı 70005 29080 100616 | Eğridere 16765 2886 44659 7933 35107 42557 Kırcaali 4431 45635 50292) Mastanlı 1701 98162 99697) Dandere 14927 5831 20062 Dövlen 14754 9143 106917 Karlova 50412 $472 65001 Tatar pazarcık 9:045 Oo S860 105510 Filibe şehri 6383? 7610 84655 Filibe kazası 127923 . 6777 135980 Plevne 125279 o (009 134594 Balpınar ISIKI 24215 40495 Kemal'ar 11405 94054 35775 Razgrat 46450 39462 - 87750 Rusçuk şebri 32286. 6015 45788 Rasçuk kazası 58281 15513 74144 Kızarık 61703 1t931 7013) Yeni Zara 65795 2850 69893 Eski Zara 99236 (o 4060 105206 Sancak itibarile Türkler ve | müslüman kıptiler : Türk Kıpti — Burgaz 39342 15113 Varna 43760 5308 Vidin 2976 8 Yrsca 1639 14921 Köstendil 91 2460 Mastanlı 1.6340 1805 Paştnuklı Vr ARE şk İZA Petriç 4682 3409 Filibe 195a1 10714 Pilevne 1975 11630 Rusçuk 111307 9159 67 9484 İ Eski Zora 12605 o 9209 Tırnova 26018 9891 Hasköy 18178 © 4082 Şumnu 147490 11864 Yekânu umumi 583743 o 154814 Bu yeküna keza cetveli için- den Bulgar nüfusu olarak geç- miş 103.000 Pomak müslümanı da ilâve ettiğimiz takdirde Bul- garistandaki müslüman nüfusu: nun yekünu 871.587 dir. Halk için ucuzluk pazarları Dabiliye Vekâleti şebrin muh- telif yerlerinde halka ucuz yiye- cek satacak pazarların açılmasını tavsiye etr'ş, bu hususta göste- rilen faaliyetin sık, sık Vekâlete gönderilmesini istemişti. Beledi- ye iktisat müdürlüğü, İstanbu- tun mubtelif semtlerinde kuru- lam pazarlarda tetkikat yapmış ve bunlarin ıslahı çarelerini tes- bite başlamıştır. Bu iş bittikten sonra kışın en şiddetli zamanlarında bile pazar- ların kurulmasına, balkın bura- lara gidip gelmeleri için yolları- nın yapılmasına, bazı pazarların Üzerine yağmur ve kardan mu- hafaza için çatılar yapılmasının tatbikine geçilecektir. İstanbul pazarlarının ıslahı hakkında ha- zırlanacak rapor, Dahiliye Ve- ve tasvibine gönderilecek- ir. ——e.e—e— Samatyada yangın Samatyada Sancaktar, Hay- rettin mahallesinde yazmacı Ağo- bun evinden yangın çıkmış bir oda kısmen yanmıştır. « denk eşyam ;'kuack kucak. hedi» omıyordu.. Dünyanın en ıhtiyı . eaeremeemaz Klara Bov izdivaç teklif etmiş O Istanbulun üç ş kavun, Tophane ve gazel.» Yağmurlu bir havada. Topha- | nede Zaro ağanın evini sorduk... | Evi on dört yaşında bir çocük ta- rif etti: — Şu sokağı sap... Biraz git... Sağa sap, orada bir kahve var o- radan sor.. , Kahvenin karşısındaki ev Zaro ağanın evi imiş., Eve Zaronun damadı Mecit E- fendi ile girdik. İşte bir buçuk a- sırlık adam. Sanki Hanri Ford veya Rokfel- ler ile karşı karşıyayız.. Evet Za- ro ağa Ford'tan daha kibar görü- nüyor. Gri bir Borsalino şapka... Tüylü spor işi gri bir kostüm. Gri gömlek. Lâcivert bir palto.. Lâci- vert çorap.. Renklerin ahengine bu kadar riayetkâr kim vardır?, — Kandilin mübarek olsun Za: ro ağa... İ — Eyvallah oğlum eyvallah.. Koca ihtiyarın dili alışmış, to- ronunun toronu olacak adama oğ- | lum diyor.. — Seni Amerikaya götürenler gelmiş öyle mi?. — Ah... Ah.. Bir gelseler. Ali- mallah Emerikada öğrendiğim boks ile suratını berbat edeceğim. | O beni götüren Musanın oğlu Os- manla Üsküdarlı Rıdvanda denk yem var.. Ankaraya iyaztcağım, bu adamlar benim hakkımı yedi- ler.. Adet olmuş sokaktan geçenler duruyor; selâm veriyor, ihtiyarm elini öpüyorlar.. Hele kandil teb- rikleri.. Zaro ağa dünyanın en demokrat adamıdır. Evinin kapı- sı gece gündüz açıktır. — Yediklerin âfiyet olsun da gördüklerini anlat. — Ah gâvur elleri pek başka.. Beni çok gezdirdiler. Çok şey gördüm.. Hangisini anlatayım ... Kırmızı ve kübik bir kupa ile biraz su içtikten sonra devam et- ti — O Emelikada edep ve terbi- ye yok ki.. Hep karılar, kızlar ge- Hip gelip beni öpüyorlardı.. — Sen onlarr “öpmiyor > dun?. — Hâşa.. Lâ.. Utanırım.. Gü- — Sana, hiç evlenme teklif et- | tiler mi?. — Çok.. Bir tanesi pek güzeldi. Hem o sinemacı imiş.. Sinemada oynarmış.. — İsmi neymiş?. — İsmi, ismi.. Kalirabov .. “Klara Bov olacak.,, Evlenecek- tim amma.. Tiyatrocu imiş, vaz geçtim.. — Türkiyenin en çok nesini öz- ledin Zaro ağa?. — Ah, gurbet, gurbat.. İstan- bulun üç şeyini özledim: Birinci» si kavun, karpuz; ikincisi Topha- ne; üçüncüsü gazel.. Ah o İngiliz- lerin Amelikalıların çalgıları... Kulaklarımı deldi, bıktım, bıktım. Bir sıgara ikram ettim, içme- di. Önümüzde mangal var, her- kes ısınıyor, yalnız Zaro ağa ısın- İ rinden milyonlar kazandılar» e, 5 aro ağayfl: (ii eyini özleyormüz tw — Bu soğuk mu?. Diyor “Xi ayıp, utanın.. Wi Şİ Kızı akşam yemeği pi$”” du, bu münasebetle ihtiya duk: 0 — Bir ihtiyarlık reçetesi V En çok hangi yemekleri — Fasulya çorbası.. di Oturtma. Balıklardan pek “yi * lanmam.. Meyvalardan el8* v şeftaliyi severim.. Küçükken yerdim. " k Bir aralık damadından "i. sordu. Mecit Efendi saate > Saat alaturka idi. 11 dedi, * ağa alaturka saatten an et du. Alafranga sordu: A —5.. n — Daha erken! Dedi. “a, İhtiyar Avrupalılaşmışir. “| neş'eliydi. Daima gülüyordu: “i * Damadı Mecit Efendi anlattı: : — İhtiyar gülsün, dursun. N ğ 8 parasiz gene başıma kaldi. i kat hele bir gelsin o Musanı” $| lu.. Görecek.. Dava edeceği” Zaro ağa atıldı: — Sen merak etme be Ben bu iş için Ankaraya ğim, görecek o Rıdvanla, Os”. Akşam ezanı okunuyordu * ç| ca Zaro başını salladı. Eli 1 tespihi acele acele çekti... “İh — Yarın gel de, çok çok #8; şalım.; Hep dertlerimi yalnı# i na anlatacağım, dedi.. Elini * tüm. Evden çıkıyordum, b dan seslendi. 1 — Fotografya alatını w i onu da getir. Hem gazete ! Rüknü « e Ebibiydt Sâddü günde taiyinli Istanbul Emniyet müd beşinci şube müdür mua vasi Bey terfian Ank. yet müdürlüğü muavinliği tanbul polis müfettiş mu rinden Yunus Vehbi terfian İstanbul beşinci müdür muavinliğine tayin mişlerdi. Tayin emirleri d lâyete bildirilmiştir. — “| Akıl hıizıssıha! | Tatil devresini bitiren ği bıfzıssıhası cemiyeti merke” yeti ilk toplantısını yapmıştı İçtimada evvelâ n kongreden gelen raporlar muştur. Bu raporlarda yaf”, riste toplanacak olan ” lel kongrenin fabri reisleri * v7 sma Fahrettin Kerim bey” gildiği ve ayrıca progra “ayi” komisyonuna ayrıl VR mektedir, aş te | Dünkü toplantıda, temasi df | biye, memleketimi ef” ve cinayetlerin menşe VE leri hakkında birer rapo” ve ku raporların K&P ayinda yapılacak kongre)” tiştirilmesi için AbdülâN. Ziya, Kâzım, Zekâi tin Kerim, Cevat hat Hamit hanım mem“ mişlerdir... < ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: