13 Kasım 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

13 Kasım 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mütercimi : Zonguldak meb'usu Halil > Anasından, babasından meziyet mirası almıyanların şahsi liyaketleri Bir baba çocuklarına şerefli bir nam bırakmakla, onları şahsi meziyetlerle bu nama destek ol - mak vazifesinden istisna etmiş ol maz. Siyasi cihetlerden sarfına - zar edersek, görürüz ki, asilzade- lerde atalardan intikal eden şe - ref, evlât ve ahfadın haiz olduk- İarr kabiliyete göre — artıracak- ları veya eksiltecekleri meşru bir mirastır. Hatalı olan nokta, içti - mai mertebelerin insana şeref ve fazilet verebilecekleri hakkındaki zihaptır. Bir sileye ahlâki mana- da “Asil aile,, diyebilmek için © ailede akıl ve hikmetin iffet ve istikametin, gayret ve şecaatin uzun zamanlar, nesilden nesle te- varüs etmiş olması şarttır. Bu türlü bir asaletin mevhum ve ku- tuntuya müstenit hiçbir tarafı yoktur. Atalarından böyle bir a - salet mirasına sahip olan ve bu mirası olduğu gibi evlâtlarına dev redebilen insan şüphesiz bahti - yardır; fakat böyle bir mirastan mahrum olduğu halde şahsi liya- kati sayesinde bu türlü bir asa » letin temelini kurmıya ve torun » larına miras bırakmıya muvaffak | olan bir kimse şüphesiz daha çok bahtiyardır, Kant, Fontenelin | “Kendim büyük bir adamın huzu runda iğilebilirim, fakat ruh ve idrakim iğilemez,, mealindeki söz lerini hatırlatarak der ki “İffet ve istikameti, şahsen malik olma- dığım dereceden yüksek olan ha- kir ve mütevazı bir kimsenin kar- şısında — mevki ve mertebemin | yüksekliğini göstermek için dik | durmıya çalışsam bile — ruh ve idrakim ister istemez iğilmiye mahkümdur.,, Filhakika bu ha - kir ve mütevazı adam, haddi za- tında büyük bir şahsiyettir; eğer ondaki gayrete, şecaate, yüksek ve mağrur tevazua varis olabilir lerse torunları da ayni derecede büyük insanlardır. Bu izahat gösterir ki, kendile- rini bağlıyan düğümleri sıkılaştır- mak ve ocağın pak ve temiz an- anelerile beslenmek sileler için pek mühimdir. Bu itibarla zama- rumızda tatbikma imkân kalmı « | yan “Bir arada yaşama,, nın boş- luğunu doldurmak için sık sık ai- le toplantıları tertip etmek lâzim- dır. Yukarda zikri geçen Alman mu- harriri kadar ifrata düşüp de cemi yet hayatınm, yalnız aile toplan- tılarına hasredilmesini tavsiye e- decek değiliz. (*) Çünkü bu tav- istinat ettiği meydandadır. İn - sanlarm, hısımlardan ayrı olarak | toplanmalarını icap (ettiren bin bir sebep olabilir. Alman muhar - riri, salon hayalınm tarihçesini hulâsa ederek der ki; “Asri sa - lon hayatı, prenslerin sarayların « da doğmuştur. Orta smıf, büyün- İerin yaptıklarını yapmak istedi. Nasıl ki büyükler de evvelce hü- kümdarları taklit etmek istediler- di.,, Bu ciheti tasdik ederiz. Fa - Kat, salon hâyatınm — tarihçesini bir tarafa bırakalım; biz, temiz eğlencelerle veya zarif ve kibar sohbetlerle yakit £ geçirmek için muhterem ailelere mensup zeva - tr etrafına toplamanın, münhası - ran prenslere ait olmasındaki hik meti anlıyamıyoruz. j Fu olmıyacağını kabul ederiz. Sa- | j ları, insanların ahlâk ve sandeti- | değildir. Bu suretle en utanılacak ile toplantılarını tamamen hazf di Tefrika: No. 63 İLE dip de bunların yerine salon top- lantılarını ikame etmenin de doğ- lon hayatı, ruh ve dimağ için bel- ki daha çok cazibe ve istifade te | min edebilir; fakat aile toplantı. | ne daha ziyade kâfil ve hadim - dir. Hısımlar arasındaki rabıta » | ların gevşemesi, bizzat aile rabı - talarımın gevşemesine (o sebeptir; bu yüzden çocuk, evden uzakla - şır; kardaşlar arasındaki müna- sebet, basit bir tanışıklık şeklini alır; kardeşliğin adı kalır; aiie vazifelerini ifa etmiyenler için ö- zür ve behane bulmak güç bir şey ! VAKIT 13 Teşrinisani 19224 ! . ». > e Bir resim sergisin- de boğaz boğaza kavga Era (7 inci sayıtadan devam) olur da sizinkini o köşeden alır, başkasınınkini oraya asarım? Sonra, tablosunun yerini değiş- miş gören o ressam ne der? — Ne derse desin. Ben, tab- lomun o loş köşede kalmasına razı değilim, anlıyormısınız? Ben sergiye getirmedim. Her kes iyice görsün diye verdim! — Pek tabii. Ancak, © köşe size loş gibi geliyor. Yoksa ser- gibin eniyi taraflarından biridir. — Teşekkür ederim. Bep, kör değilim. o Köşe, setginin en fena tarafıdır. Oraya asılan resim, görülmemeye o mahkümdur. Bu suretle siz, bana sade hakaret etmiyor, balta suikast yapıyor- bir hareket, pek basit bir iş telâk- | ki edilir. Aile rabıtalarını srklaş- | tırmak için, hısımların biribirini | görmesi, müşterek (eğlencelere, an'anevi şenliklere malik olması lâzımdır; hele çocukların, biribir- lerile tanışmıya, bir arada oyna - mıya ve koşmıya alıştırılmaları ve mali şartlar müsavi bulunu - yorsa ayni tahsili takip etmeleri pek mühimdir. Bütün bu ufak tefek şeyler, hayat için pek kıy - metli hatıralardır. Aile şenlikleri, çocukta pek derin ve hayırlı inti- balar bırakırlar; gençliğinde, ço- cukluğun temiz ve sakin duygu » larmi hatırlatırlar; olgun yaşta | sert ve müz'iç hayat mücadelesi - ni veya ihtirasların şiddet ve ha - raretini teskin ederler; ihtiyarlık- ta bir nevi zevk ve sefa vastala- rıdır. O ihtiyarlık ki bunlara ih- tiyacı, çocukluktan az < değildir. Babalarımızın bize anlattıkları b ulu ve yüce aile hayatından eli mizde ancak kırıntı ve döküntü i nev'inden bir şeyler kalmış bulu - nuyor. Hiç olmazsa bunları olsun, dindarane bir itina ile muhafaza edelim ve ailenin mukaddes mih- rabına'son darbeyi indirmekten sakınalım. Yazık ki aile çatısmı ayakta | tutmak için, ne kadar gayret edi- lirse edilsin, “zaruret ve ihtiyaç,, a karşı bir şey yapılamaz. Aileler, ister istemez, Kopuşup dağılmıya mahkümdurlar. Aile azalarını bi- ribirinden ayıran (o “İbtiyaç,, tır. ! ! Madem ki yaşamak zaruridir, ay- rılmak O mukadderdir. Aradaki rabıtalar, bir müddet muhabere i- le muhafaza edilir; sonra buda kesilir; akrabalar, bir zaman bi- ribirlerini hatırlamakla vakit ge « çirirler; nihayet bir gün gelir ki i | bu da kalmaz. Vakı siyenin pek mübalâğalı bir esasa | My a pp dağılmalar vukubulurken aile « ler yeni yeni sürgünler, yeni yeni filizler verirler; fakat bu sayısız dal budaklar, biribirlerini tanı - mazlar. En feyizli aileler bile duymadan, farkında olmadan dns i ğılmıya mahkümdurlar: Bir taraf tan ölüm ailenin mevcudunu a « zaltırken diğer taraftan, bekâr - İk bu mevcudun artmasına mâni olur. Nihayet ailenin ismi de ya - vaş yavaş unululur ve bu suretle aile tamamen sönerek mahvolur. (Dokuzuncu faslın sonu) (> Bu humesin Alman mubarririnin fik- rini tereih etmemek mümkün değildir. Ksa- seti tereilmezi sadedinde bulunduğumuz bu eserin muhterem mubarriri de salon baya teni ancuk içtinahi mümkün olmıyan bir 7a- ruret olmak Üzere kaul ediyor “« de | tibatı sunuz. Tablomun yerini değişti- receksiniz. Hem derhal! bitmiştir. Arlık biç bir tabloya el süremeyiz. Hepsi, ser- gi kapanıncıya kadar olduğu yerde kalacaktır! Ve münakaşa, bararetlenijor. Tam bu sırada, genç bir kadın ressam yaklaşıyar. O'da tablo- sunun asıldığı köşeyi beyenmi- yor. — Hem loş, diyor. Hemde ki görmek için merdiven kurup yukarıya tırmanmak lâzım. Ye- rini değiştiriniz! Salonların tertip işile meşgul zat, şikâyetçinin ikileşmesi üze- rine, adam akıllı kızıyor. — Artık bu kadarıda fazla, diyor. “Ben, berkese ayrı ayrı besap vermiye mecbur değilim! Münakaşa çıkmaza giriyor. Ni- hayet, dil kavgası, el kavgası İ şeklini alıyor. Tertip işile meşgul zatla kadın ve erkek iki ressam biribirlerinin . yakasına yapışıp çekiştirmiye başlıyorlar. Bu hali gören iki tarafın ar- kadaşları da döğüşmiye karışı- yorlar ve bir anda sergide bu- lunan otuz kişi biribirine giriyor: Küfür, tokat, yumruk, tekme, itişme... Kıyamet kopuyor! Polis çağınılıyor, gelen memur- lar bin bir güçlükle bu “san'at muharebesi, nin önüne geçiyor- lar. Fakat, hadise bu suretle kapanmıyor: Sergiyi tertip eden zatla kendisile ilk kavgaya tutu- şan ressam biribirlerini düelloya davet ettikleri gibi, orada bulu- İ tablomu kimse görmesin diye | Mümkün değil, Serginin ter- | İ tablo okadar yükseğe asılmış, | nan ve döğüşme sırasinda tekme | yiyen bir gazeteci ile gazeteci tarafından tokatlanan bir futbol- cu da biribirlerini düelloya çağı- rıyorlar. Hülâsa, serginin açılma mera- simi, işte böyle şimdiye kadar görülmemiş bir şekilde yapılıyor! Türkiye - italya kiye arasında ticari anlaşmanın ibzarı ,, serlevhası altında şu haberi yazıyor: “ Heyeti vekile ahiren Başve- kil ismet Paşanın Romaya vaki ziyaretinde tekarrur eden italya- nın Türkiyeye borç olarak vere- ceği oluz milyonun şeraitini tes- bit etmet üzere bir proje hazır- lamaktadır. Buna göre oluz mil yon liranın yarısı italyamn Tür- kiyeden alacağına mahsup edi- lecek ve geri kalan on beş mil- yon lirası yirmi sene müddetle ve yüzda yedi buçuk faizle ö- denmek üzere nakit olarak te- çöiiterim © | diye edilecektir. Sabık Bulgar Kral Bulgar Kıralı Ferdinandın yaveri | Jeneral Ganişef kıralın avdeti | | için hükümet mahafilinde bazı | teşebbüsatta bulunmak üzere bir kaç güöndenberi Sofyada hu- lanmaktadır. Bu hususta Başvekil M. Mu- şanof'a vaki olan sual üzerine demiştir ki: “Eğer hakikaten Jeneral böyle bir vazife ile bu- raya gelmiş ise Bulgaristanın | bugünkü düştüğü müşkül vazi- yetleri göz önünde tutarak böy- le bir şey mevzuubahsetmek is. | temeyecektir.,, Fudapeşteden gelen telgraflar kıral Ferdinand'm elyevm Buda ! peştede olduğunu ve abhiren italya kıralı Viktor Emanüeli ziyaret ettiğini kendisinin tek- rar kıral olmusı için bizzat ital- ya kıralının yardım edeceğini bildirmektedir. Fakat Ferdinand beyanatında tekrar tahta gelmek için biç bir ümit beslemediğini mamafih son günlerini o memleketinde oğlu Borisin yanında geçirmek arzu ettiğini söylemiştir. Sabık Bulgar kralı Ferdinand'- m harp yaveri jeneral Kançef'in birdenbire Sofya'ya gelmesi, si- yasi mebafilde büyük alâka uyandırmıştır. Bu gelişin sabık kralın memleketine ait bir yok- lama için yapıldığı kuvvetle ri- vayet edilmektedir. Piyevm Tüdabeşte de HÜTUNAN sabık kral Ferdinand, Macar gazetecilerine beyanatta bulun- muş ve memleketine dönmek istediğini açıkça söylemiştir. Macar gazeteleri Ferdinand | iktisat sahasında Fransız Alman beraber ça- laşması siyasi sahaya geçecek mi? Dublin, 12 (A.A.) — Fransız- Alman iktisat komitesi tâli ko- misyonu âzasını kabul ettiği si- | rada Başvekil M. Fon Papen, bir çok sanayide Almanya ve | Fransa arasında yapılan teşriki mesainin diğer memleketlerden çok ziyade terakki etmiş ve da- ba ziyade muvaffakiyete mazhar olmuş o'duğunu beyan etmiştir. Başvekil, dördüncü komisyo- nun teşebbüsü sayesinde bu teş riki mesainin yakında diğer dev- letlere de teşmil edileceğinden dolayı memnun olduğunu söyle- miş ve önümüzdeki içtima dev- | resinin ameli ve seri neticelere vasıl olacağı ve iktısadi ve mali sahadaki bu teşriki mesainin di- ! ger sahalar üzetinde ve bilhassa “ Tan gazetesi italya ile Tür- | muallak siyasi meselelerin halli sahassında mesut tesirler icra edeceği ümidini izhar etmiştir. Müumaileyb, bu meselelerdeki gerginliğin zail olması için teşri- ki mesaiye âmade olduğunu tek- rar etmiştir. Fransız müsteşarı M. Pate- notre, yapılan dostane kabulden dolayı teşekkür etmiş ve M. Heriot'nun Fransız-Alman teşri- ki mesaisini Avrupa sulhunun mihveri telakki etmekte olduğu- | nu söylemiştir. Tali komisyonun şimdiki içti- | ma devresinde müştereken bir takım nafa işleri yapılmasını temin edecek bir teşkilât vücu- da getirilecektir. , BAE TASİTİ Hal edilmiş iken » ı Ferdinandı te tahta getirmek istiyorlar Sofya, 10 ( Hususi ) — Eski | tarafından Romaya yapılan seyahatin memleketine meselesinde Italya kralının * dımını kazanmak maksadı 7 kubulduğunu yazıyorlar. a Bükreş'te çıkan Diminiceta &X zetes', Belçika kıralı tarafı” * Ferdinand'ın Bulgaristan'a 9 tini temin için hatta Fransif © kümeti rezdinde teşebbü bu'unulduğundan bile bahs” mektedir. Bütün bu haberler üze” kendisine müracaat edilen ” vekil M Muşanoff bu kabil i savvurlarda bulunmanın ve | ral Kançef'in Sofya'ya ge'm*”” ortaya atılan şayiaların dahili *l harici sıkıntılar içinde bi Bulgrristan'a ancak zarar bileceğini söylemiştir. Bir sosyalist meb'us, ver bir istizah takririle Başvekilf jeneral Kançef'in hükmünü nand'ın da memlekete dönme” alâkadar olup olmadığını muştur. Makedonya (gazetesi, kralın avdet için resmi mi nezdinde yoklamalar yapıld katiyetle ifade etmekte Büli felâketlerinden Ferdinand'ın suliyetini kabul etmekle be bakiki mesullerin cezasız ki larını ve bunların mesuliyeti bık krala yüklemekle işin | l İ | i den çıktıklarını beyan etmet& | dir. i Haber aldığımıza göre F&fj 4 nandın axdeti için teşebDbÜkiği edilmiştir. Ancak jeneral Ka tarafından vaki olan avdet "W | lifini Mowchanoff hükümeti, , ta müzakere bile etmiyeceiğ söyliyerek reddetmiştir. sem rana Ezra GE Dünyayı dolaş , tayyareci | Şerefine acaip bir ziy! Friedrichshafen 12, (A.A Von Gronau şerefine düf mauya ve Vortemberg bük leri mümessilleri ile Japon bilhassa göndermiş olduğu messiller tarafından bir © merasim yapılmıştır. Orijinal bir ziyafet verile, Bu ziyafet, münhasıran va cinin geçmiş olduğu met lerin modasına göre ba: 4 yemekleri ihtiva ediyordi elf Yemekler (o arasında vardı ; , Irlanda köfteli Groenlasi — bası, Montagnes Rocbev*”. ici balığı, Japonkâri nemur? gür Çin kompostosu, Birman? çın leri, Manille sigaralı” a, kahvesi ve Yanan sigar vasi Mamafih içki Alman >” çi Amerika ve hârP » Re Washington, 12 (A- isicümhur M. Hee“ borçları hakkında be edilmemiş olan hattı b9' 0 tarifelerin tadiline is ağlı x ie © zannolunan M. Rooseve ki işarede bulunmasi muh ri Hoover'in sa bus” temdidini ve nihai b gel demokratlara bırakılma das” bir borçlar komisyonu si tavsiye ed bin “ "eketini , sadır

Bu sayıdan diğer sayfalar: