15 Aralık 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 10

15 Aralık 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayıfa 8. semen amm eman ener seenanann mese sasasmnranna Muharriri : Pitigrilli san 00080 SNAA AAA NANA ENNENEA EAA /AşkArayanAdam > e EE EMİ Tercüme eden : fa. ie — Ben, dedi, tango oynamak Otomobil “Palerme,, isimli bir barm önünde durdu. İçeri girdi- ler.. Tatlı, bayıltıcı birtango çalı yordu Garsonlar, Pol ile Yuttaya yer bulmak için koşuştular ve iki genç ayakları serpantinlere takıla takıla masalar arasından ilerledi- ler, Bir masaya oturdular.. Pol şampanya ısmarladı, ve: — İçiniz, dedi, içiniz.. Derler ki deva verici sular mahallinde içil melidir.. Aksi takdirde kendile- rinden beklenilen neticeyi ver-| mezlor, Bence şampanyada Paris- te ve Monmarterde içilmelidir ki neş *sini tam versin.. Kadehleri kaldırıp içtiler. Pol | devam etti: — Biliyor musunuz, dünyanın en sehhar kadını Pariste metfun- dur.. Bunu bir çök kimseler bil mez.. Napolyon Mısırdan döner ken bir kaç mumya getirmişti . . Bunların arasında Kleopatra'nın da mumyası vardır ve milli kü- tüphanede metfundur.. Bu mum- Yanın tozu da Parisin tozuna ka- ,Tışmıştır ve zaman zaman kendi kendime soruyorum: Acaba Pari- "sin bir şehvet diyarı olmasına 3€- bep bu mumyadan çıkıp etrafa ya | Yılan tozun tesiri midir?. Garson bir şampanya daha ge- tirmişti.. Bir dansör Yuttayı dat sa davet etti, fakat Yuta reddetti. Bir kadeh şampanya içerek cevap verdi; — Aşk, fantazi ahengi içinde bir hız değiştirmekten ibarettir. .. Şu dansedenler, vücut vücuda ya- pışarak kendilerini aşka yaklaşı - yorlar o zannediyorlar. © Fakat uzaklaşmaktan başka bir şey | yaptıkları yok.. Bu temaslar aşk değildir. — Fakat aşkın iki derinin te- masından doğduğunu... — Biliyorum, biliyorum.. Pek- j Olduğunu a i# £ hediyeler vereceğiz. yayma iBu Hâkim Deli mi, Akıllı mı? Okuduğunuz vak'adaki hâkimin ne garip bir mahlâ Iyorsunuz.Bize bildiriniz : — Bu odam deli mi, akıl #lim? Beş güne, yanitelrikanın Oincisi çıktığı güne kada gelen cevaplar içinde do: İ ruyu bilenlerden 50 kişiye kemikten bir hayvanın iskeleti anlaşıla bilir ama, bir cümleden, bir kadmın aşk hakkındaki telâk- kileri hakkında hüküm çıkarmak doğru olamaz. Pol anlamadı. Sadece: — Sizi, dedi, çılgıncasına sevmekten korkuyorum. Jutta güldü: — Oh... Ne büyük sözler bun- lar böyle?... Çılgıncasına bir aşk! Bu sözü, avukatlar aşk cinayetlerinde kul- lanırlar. Ben aşkta şiddet ara- mam. Bana vüs'at lâzım. Ben aş- kı voltla değil, amperle ölçerim. Garson sokulmuş, bir şampan- ya daha isteyip istemediklerini sormuştu. Pol: — Hesap! Dedi. Bu aralık bir başka dan- sör gelerek Julta'yı dansı davet etti. Bu sefer Jutta kalktı. N Pol onu dansederken seyredi- yor ve bir taraftan da düşünü- yordu. Demin hâkim Martine'de iken bir insanm içinde birçok in- sanların yaşadığını söylemişti. Bir tango çalıyordu. Saksofon arasıra çalgısını bırakarak “Şiki- ta,, isimli olan şarkıyı okuyof- du: “Şitika, sen; reddettim, fakat beni «lelâde bir tarif,. Aşkı “iki deri. dinlememeliydin. Çünkü seni affeder» nin teması,, olarak tarif etmek bir dim... Muhakkak affederdim, sira... askeri şeref madalyasını, “göğse | asılan yuvarlak bir maden Parça- sı,, olarak tarif etmekle dir. Pol Pot düşüncelerine de - vem ediyordu. Evet, bir insanım müsavi. | içinde, birçok insanların yaşadı. ğı söylemişti. İşte, Juttada da Pol Pot suratını aştı. Cevap | birçok kadın yaşıyor, ve şimdi, vermek için ağzıma bir tuzlu ba- dem attı. Yutta'yı gayet saf ve te- miz bir mahlük olarak tanımıştı. Halbuki bir parça alkol onun aşk hususunda ns kadar tecrübe sahi- | bi olduğunu göstermeğe kâfi gel- mişti... — Ben, dedi, aşk nedir bilmi- yorum., — Görüyorum... Ve bundan çok memnunum... — Halbuki ben sizin, aşkı çok iyi bildiğinizi görüyor ve musta. rıp oluyorüurz.. — Ne demek istiyorsunuz? Garson bir üçüncü şampanya şişesi getirmişti. Pol: — Ben, dedi, otuz beş yaşın: | dayım. Aşk hakkında fazla ma - lâmatım yok. Halbuki Jutta, bir tek cümleniz, bana, aşk hakkın- daki fikirlerinizi göstermiye kâf: geldi. Bir nebatat mütehassısı, e- line geçen bir yapraktan hangi nebata ait olduğunu anlar. “Cu- vier,, birkaç parça kemikten, nes- İli mahvolmuş hayvanatı meydana air mi? er Bazan da aldanabilirler, Siz de onlur gibi yapmayız. Bir Jutta Şuman, yerine döndüğü za- man soruyordu: | min! göstererek: vur etmiyorum. Âşk böyle gelişişüzel atmaz. Bugün, aşk çocuğu, nisan talimlerini yap- mıştır ve her okun bir hedefi vardır. İıyamıyorum. F, dansörün kollarında - süzülüyor « du, Şarkı söyliyen adam, şarkının alt tarafin tamamladı: “Zira, temin o kudar tatlı ki Şi- İşte aörl aşk! Tabii; e doktorların tarif etikleri aşi bu “İsmin o kadar tatlı ki Şikita! mantığı karşısında Etfüyördüz. — Ne dü Ma meçhul bir istikamete atar res - — Ben, dedi .şkr böyle tasav- | oklarını | — Ne demek istediğinizi an- sunuz. “Devamı var) ! g e m m A VAKIT ' Yerli mal . sergisi cuma günü açılıyor saat onda merasimle açılacaktır, Beyle muallim Mediha hanım birer nutuk söyliyeceklerdir. Sergi bütün hafta zarfında 2i- yarelçilere açık bulundurulacak: tır. Iktısat haftası içinde gece ve gündüz Bakırköy sinemaların- da da projekeyonla tasarruf ve- cizeleri gösterilecektir. Tarihimizi yazanlar çağrılıyor Edebiyat fakültesi reisliğinden: Türk tarihi tetkik cemiyeti tara» fından bazırlanmakta olan Türk tarihinin ana hatları kitabının Tür medeniyeti taribi kısmım yazmak üzere vazife almış olan ve İstanbulda bulunan arkadaş» | 'arm bugün (Perşembe) saat on beşte Edebiyat fakültesine teş- rifleri rica olunur. m lira rüşvet teklifi ©“ Güirük muhafaza memurları Galatadan geçen Yani isminde birisini çevirmişler, elindeki ba: vulu muayene etmişlerdir. Ba- vu'da kaçak pijamalar, kumaşlar görünce yakalıyarak (o merkeze götürmüşlerdir. Yolda isminin Bella Süla ol duğunu söyliyen bir Italyan me- murların yanına yaklaşmış bavu- Jun kendisine ait olduğunu ve verilmesini istemiştir. Bu iddiayı yapan İtalyan da yakalanarak merkeze götürülmüş, orada zabıt tutulurken Yaninin Aynalıçeşme- de oturan nişanlısı Kiçanın evin- de de diğer bir bavulu olduğu- nu söylemiştir. Bu bavul da mer- keze getirilince içinden ipekli gömlek kolları, bir fotoğraf ma- kinası ve iki fotoğraf camı çık- mıştır, Bellâ Sülâ camların kendisine verilmesini istemiş, verilmeyince memurlara 25 Jira rüşvet teklif etmiş, ret cevabı alınca rüşvetin mwikdarnı 1000 liraya çıkarmıştır. Zabıta bu mesele hakkında tah- kikata devam etmektenir. Ku maşları hariçten İtalyanın getir. diği, satmak için Yaniye verdiği, Yanirin bunlara tesahuba üzerine aralarında kavga çıktığı tahmin edilmektedir. alk a Satıcıların bağırmaması Dünkü bir akşam gazelesi, satıcılarm sabahları o erkenden bağırmalarının men'i hakkında dabiliye vekâletinden belediyeye bir tamim geldiğini yazıyordu. Belediye re'si muavini Hamit B. Söyle bir emirden haberdar ol- madığını, bu hususun b'r madde halinde zaten zabılâi belediye talimatnamesinde mevcut oldu. ğuru, şuke'ere daima emirler verildiğini söylemiştir, Mr # Kaçak mallar ve bin Bakırköyde yeni bir sergi | Bakırköş, mühim sanayi mın- takalarımızdan biridir. Bu küçük kazamızda sekiz on fabrika fa- aliyette bulunmaktadır. Bakırköy Halk Fırkası, tasarruf, iktisat ve yerli ma'ı haftası münasebetile Bakırköyünde fırka merkezinde o bavalideki fabrikalar mastnya- tından bir sergi vücuda getir- miştir. Sergi yatınki cuma günü Açılma sırasında Galip Babtiyar Memleketlerimizi filme çeken Amerikalı Hanı Mis Carolyn Smiley Amerikanm Boston şehrinden Miss Carolyn Smiley isminde bir hanım, memleketimize gelmiştir. i Bu Amerikalı hanım Türkiyenin yenileşmesi Omevzuu etrafında tetkiklerde (bulunmakta, muhte- lif müesseseleri gezmektedir. Dün i bir muharririmiz kendisile görüş- müştür. Miss Carolyn Smiley şun- ları söylemiştir: “Amerikada başka memleket « lere, başka milletlere karşı çok a- lâka duyulur. Bu merak ve alâ- kaya neşriyatla ve daha ziyade konferanslarla cevap verilir. Ben de dünyanın muhtelif © yerlerini gezip tetkik eder, memleketime dönünce gezip gördüğüm yerler hakkında konferanslar veririm. Son zamanlarda Amerikada Tür- kiyeyi yakmdan tanımak ve iyi tanımak merakı uyanmıştır. A - merikalıların kulaklarmda Tür- | kiye aleyhinde fena bir propagan da vardır, bunun yanlış olduğu anlaşılmaktadır. Amerika yenile- şen ve daima ilerliyen Türkiyeyi tanımak istiyor. İşte ben de bu maksatla seyahat ediyorum. 8 teş rinievelde Amerikadan ayrıldım, önce Fransaya gittim, oradaki ta lebe hayatını tetkik ettim, oradan İsviçreye geçtim, İsviçreden de Türkiyeye geldim. Ankaraya ve Kayseriye gittim. o Ankaradaki yenilik ve terakki hayret verici - dir, Ankarada maarif vekâleti ta- lim ve terbiye reisi İhsan beyi ziyaret ettim. Ankarada Gazi terbiye enstitüsünü, (İsmet paşa kız enstitüsünü, kız ve erkek li- selerini ve çocük yuvasını gez- dim. Buralarda gördüklerim ba - na büyük bir memnuniyet verdi. Birçok notlar aldım, ayni zaman- da gördüğüm iyi şeylerin hepsini filme çektim. Ankaradan bahse- derken size bir hatıramı anlata - yım: Sokakta tek başıma gidi - yordum. Yolda bir hanımla karşı- İaştım. Bu hanım bana ingilizce olarak: “Sizi galiba tanıyorum!,, dedi; kendisiie; “Galiba ben de sizi tanıyorum!,, diye cevap ver- dim. Fakat ikimiz de biribirimi- zi nereden tanıdığımızı anlıya - bilmek için uzun uzadıya düşün- dük. Bu hanım Ankarada çalışan Doktor Fatma'dır. Dokuz sene ev vel Bostonda bir klüpte bir top- lantıda ben teşrifat memurluğu vazifesini görüyordum, muhte - lif milletlerden kimseler yardı, ben Türklerle beraber bulunup onlara hizmet etmek istemiştim, opun için beni o zaman Bostonda talebe olan bu Fatmanın yanına vermişlerdi, Kendisile < o zaman bir kere o klüpte görüşmüştüm. Dokuz sene sonra Ankara sokak- larında yalnız başıma dolaşırken böyle eski bir tanıdığa rasgelmek beni çok sevindirdi. Bu doktor Fatma bana Himayeletfali gez. dirdi, Doktor Fuat Beyle tanıştır- dı, Himaycietfalde çok iyi şeyler gördüm, bunları pek beğendim, filme aldım. Kayseride de liseyi ve Talas- taki köy mektebini gezdim. Kay- seri valisi bana pek kolaylık gös- terdi. Resmi dairelerinizdeki in - tizam göze çarpıyordu. Kayseri - de de birçok iyi manzaraları, Yenileşen Türkiyeyi O göste - ren güzel manzaraları fil- me (oçektim.: Talas köyle Türkiye hakkında konferanslar verecef 15 Kânunuevvel 1 Amerikaya dönün rinden birinde tanıştığım köy” casını Amerikadaki konferan rımda bilhassa anlatacağım" adam gündüz çocukları okut mektep zamanı bittikten sonra” çocukların annelerini ookut! Bu köy hocası kısa bir zam9” nünce Türkiyedeki terakki reketi hakkında bir seri ko rans vereceğim; konferan esnasmda bu filmleri de gö <eğim.,, Miss Carolyn Smiley, önü# deki salı günü sabahı Fınd giderek Güzel san'atlar akad sini, o gün öğleden sonra d# tanbul ilkmekteplerinden gezecektir. Miss Carolyn Smiley dün küdar Amerikan kız lisesini #9 ret etmiş, mektep talebe ve m limlerine ait bazı filmler çi 5” Çocuk hekimleri gi” Si Hekimleri Eni melik Köngresini Saka “çık daki Türk Tıp Cemiyeti bini tabassısı Pr. Dr. Ibsan Hi” ikinci reisliğe Haseki bast çocuk hastalıkları mütah Pr. Ali Şükrü, umumi kâtip Üsküdar çocuk bakım evi — Dr. Mo ye çocuk bakıme ee kâtipliğe Ahmet Akkoyunlu beyler 8 mişlerdir. ii Komünistlerin muhaki Istanbul maktan maznun olerak K celsede muhakemelerine edilmiştir. » yi Halkevinde kltapçılsf : Istanbul Halkevi idare dün Istanbul kitapçıların ederek Halkevi me rümünü temin için « cak işler batbodi fili sormuştur. : —nsiyennii. Halkevi namına V Bu akşam Perapalast& .. yil ve Belkis reisi Muhittin 9 riyasetinde bazı tanınmış ve Beyler bir içtima Halkevi içtimai muavenet 9“, namına verilecek büyük : hazırlıkları etrafında görü t lerdir. içtimada bir fasliy€ mitesi seçilecektir. e ri mübadiller u”” GE “kongresi yeti Tadi ç Gayri mübadiller cemi re beyeti dün sabalı $' i lanmış, tevzi meselesi etrafında geli ğ Idare heyeti e asp 15 kânanusanide ya rarlaştırmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: