14 Ocak 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

14 Ocak 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gr EŞEN i © — İsanın tasvirini görmiyen yok- | .abirşahsiyettir > Josefos isayı nasıl tasvir ediy ediyor.Romalı - müverrih Tacitus ile Romalı muharrirler, isa hakkında ne diyorlar? Darülfünun dinler tar hi müderris muav'ni Hilmi ömer Bsye cevaplarım ij Jozefüsün bu dsa tasviri üze- tur. Fakat bunların biri de asıl | rinde ciltler dolusu yazılar yazıl- sayı göstermez. Hepsi de İsayı | mış, bu tasvirin her kelimesi üze- ilâhi bir güzellik içinde gören İ rinde en derin tahkikat yapılmış- o ressamların hayalinden doğmuş - l tır. Bu tahkikatı uzun uzadıya tur, Onun için bu tasvirlerin tari- | izah etmenin yeri burası değil- hi bir kıymeti yoktur. Yahudi | dir. müverrihi Jozefüs de İsayı tasvir Müverrih Jozefüsün, İsadan tarif etmiş, en eski huristiyan | nasıl bahis ve onu nasıl tasvir et- mi! irleri de onun bu tasvirini | tiğini gösterdikten sonra müver - nakletmirlerdir. | rih Tacitusün ayni peygamber langıında Girit başpiskopo- | hakkında ne yazdığına geçebili - u olan Andreas der ki: “Yahu - | Fiz. Faysal H: Hiz.nin imemleketimiz deki emlâki Irak kralı Faysal Hazretlerinin | Yunanistanda ve memleketimizde | mühim miktarda emlâlâ vardır. Kral hazretlerinin vekili Aziz Bey Yunanistandaki emlâki tas - fiye ederek Yunan hükümetinden 15 milyon drahmi almıştır. Mem- leketimizdeki emlâki de tasfiye i- | çin Defterdarlığa müracaat et - miştir. Fakat bu emlâke çoktanberi vergi verilmemiştir. Bunun ye - künu da 20 bin lirayı bulmakta - | dır. Defterdarlık bu emlâkin bir kısmını vergi borcuna (o mukabil haczederek sattırmıştır. Diğer kisım emlâk ise tasfiye edilecektir. mom ak Kralı | Hacıyvat — (Perdede yalnız ve gayet düşünceli bir vaziyette» dir. Bir müddet böyle durduktan sonra elindeki bir felsefe kitabını okumağa başlar): Evet... İnsan, Sansibl yani mahsus tecrübeye medyun oldu- ğu o seriüzzeval tasavvurların | fevkinde, zekâlar için bir iştirak noktası olan devamlı mefküreler- den mürekkep bir âlem tasavvur edebilmeğe başladığğı andan iti- baren mantıki tefekkür, imkân dairesine girer.. Karagöz — (Pencereden) Na- &ıl, nasıl, Hacıyvat, bir daha tek - rar et bakayım!. Hacıyvat — (Karaköze ba- karak) tekrar etsem ne ola- cak?. Sen o dilden anlamazsın ki1.. 'di Jozefüs, eferdimizin (Yani İ - sanın) bitişik kaşlı, güzel gözlü, yüzlü, kambur o olduğunu .yazar.,, Şamlı Yuhannaya yazı - lan bir risalede ayni beyanata da tesadüf olunur: “Yahudi Jozefü - Biz müverrih Tacitusun İsa - dan nasıl bahsettiğini anlatırken, onun küçük Asya valiliğinde bu- / İunduğu, onun bir çok hıristiyan - ları isticevap etmek fırsatını elde ettiğini, onun yazılarında İsanın Karagöz — Senin söylediğin o dil nece Hacıyvat ! Hacıyvat — Türkçe amma, ne dediğimi senin anlamana kafan ve tahsilin müsait değildir ki... Karagöz — Ulan koca bunak, aaa a ma ni tesbit ettiğinde şüphe kalmı - yor. Tacitüsten sonra İsadan bah- seden diğer bir müverrih Pliny - ün efendimiz, (İsa) O hakkında işik kaşlı, güzel gözlü, uzun yüzlü ve kambur olduğunu yaz - « dığı rivayet olunuyor.,, - “Kilise tarihini yazan Nicepho- rus Colliston Jozefüsten bu ev - safı nakletmektedir. Hıristiyan - m büyük kilisecilerinden bir çokları da İsayı tasvir etmek hu- usunda hep Jozefüse dayanır - Ta sa da bazıları ondan bahset - ş r. Bütün bunların isimleri « burada anmıya hacet yoktur. mevhum bir varlık olduğunu gös- terecek bir ima bile bulunmadığı nı söylemiştik. Hilmi Ömer bey bize verdiği cevapta “Bir kere Tacitüs küçük Asyada valilik etmiş değildir. Hı- ristosun canilerden müteşekkil bir çetenin reisi olduğunu da sa- rahaten söylemek şöyle dursun zımnen bile anlatmamıştır.,, di - yor. k Tacitus'ün Küçük Asyada va- liliği hakkında; muhterem muarı- dir, (Epist xevı) Hristiyanların resmen İsticvabına ( istinat eden Pliny de ayni Hristosun hıristi - yanlar tarafından telih edilirce - sine mevzuu bahsolduğunu anla - tır. Celus ile Lucian (2) İsanm büyücülük yapmak ve isyan çı - karmakla suçlu olduğunu anla - tırlar. Hıristiyanlara karşı düş - manlığı ile maruf olan ve aşağı yukarı Pilate'in halefi sayılabile - cek olan Hierocles, İsanın “900 ki şiden müteşekkil bir çete başında ne biçim Türkçe 0?. Hacıyvat — Sen anlamazsın Karagöz, ben kendi kendime içti- maiyat, ruhiyat ve felsefeden bah- i sediyorum.. Rica ederim, beni iş - gal etme!.. (Kendi kendine) evet efendim,, öyledir efendim, iptida- İ zihniyetin maşeri tasavvurların- da eşya, mevcudat, hâdisat bizim için anlaşılması gayri kabil bir su. | rette, ayni zamanda hem o şeyler- dir, hem de bizzat o şeylerden baş- | “ ka şeylerdir. Karagöz — Eyvahlar olsun...bi Lentulus'ün isadan ve onun evsafından bahseden mektubu da çinde bircok tahrifler vardır. O - ni n tahrifleri birer birer cıkarıl- “dıktan sonra Jozefüsün nasıl bahis ve onu nasıl tasvir et- “tiği derhal meydana çıkıyor. Bü- tün ilmi tetkikler neticesinde Jo- efüsün Halosiste İsadan şu şe - ki kilde bahsettiğine varıyor: © “Bu sırada büyücülük kuvve- tini baiz ve kendisine adam de - mek caizse, adamın biri zuhur et- ti ki, bazı rumlar ona bir ilâhın oğlu diyor, fakat tilmizleri onu Jozefüse istinat ediyor. Fakat i - | İsadan | zıma Viyana darülfünunu tarihi tetkikler müderrisi profesör Ro - berst Eislerin şu kaydını naklet - mek isterim: “Küçük Asya valisi olmak ha- sebile hıristiyarları mahkemede isticvap etmek fırsatını elde e - den Tacituse göre, Hristosa iza - fetle kendilerine | hıristiyan di - yenlerin bu . Hıristos; belki de İsyamet gününün kopması, dün - yanm nihayet bulması icin dua ve niyaz ettikleri, bu (o felâketin bir an evvel vukuunu çabuklaş - trmayı istedikleri (o yüzünden mücrim sayılan bir çetenin mü « essisi idi. Bu tecrübeli hâkim (ya- türlü türlü şakavetler yaptıktan sonra yahudilerin ona galip gel- diğini söyler. Lactantius, Div ins- dı. Hacıyvat ması behey külhani, ne saçması ?.. — (Hiddetle) Ne saç- ik e N ELE bi beis Sana söylemedim mi, ben ruhiyat, İh sbüğe pe cet özay içtimaiyat ve felsefeden bahsedi - yorum.. (Baktığı sayfayı değişti - rerek): Bak; dikkat etcahil ve nadan herif, dikkat et de öğren!. Karagöz — Neyi öğreneyim?. Hacıyvat — Teheyyüciyetin maddi arazı nelermiş?. Karagöz — Nelermiş söyle ba- kalım!.. Hacıyvat — Fiili munakis kudre - tinin münteşir şiddeti, fartı hassa- siyet canlı hareki oaksülâmeller ik bulunması icap ederdi. Fakat hiristiyan olmıyan omuharrirler, yukarda gösterdiğimiz £ veçhile, İsadan aleyhte bahsediyor, onun sihirbaz, ayak takımından bir a - dam ve âşi olduğunu söylüyordu. Bu yazılar, hıristiyanların dini a- ! sabiyetlerine dokunduğu için on- İ lar bunları çiziyor, siliyor, değiş- ! tiriyorlardı. Luciannın bugün de zim Hacıyvat saçmalamıya başla -' bir peygamber tanıyorlardı. > : > Bu adamın ölüleri (o dirilttiği ve | »İ Tacitus) .Hristosun aslı fas- h olmıyan, suçlarını bir hayli za- | ün dertlere derman bulduğu niyordu. Bu zdamın tab'ı şekli de beşeri idi. Kendisi basit görünüşlü , yaşça olgun, koyu kli, kısaca boylu, Okamburlu, suratlı, uzun burunlu, burun inde bitişen ve kendisine ba- nı korkutan kaşlı, seyrek saç - bir adamdı. Nasıralıların âde - kafasının ortasmda bir çiz- gi vardr. Sakal inkişaf etmemiş - i. Yalnız onun bir takım hare - fevkalbeşerdi. o Çünkü iyret verici şeyler (o yapıyordu. lir takımları onun ölüler arasın - an dirilerek kalkan ilk peygam- miz olduğunu ve bir (takım ere derman bulduğunu, si- marifetler yaptığını söy- ır, Bazıları onun allah tara - gönderildiğini söylüyor - 1. Kendisi birçok hususlarda şeriatine muhalefet etti. A- ımız gibi Sebte hürmet et - yordu. Bizzat kı i utandırı- İr harekette nmamıştır. ber şey onun sözile oldu.,, i etleri man evvel muhakeme olunup ö - len bir adama yüklemek diliyen | adamların uydurması olduğuna kat'iyyen işaret etmez.,, Hilmi Ömer bey de Tacitusun ibaresini nakletmekle bizi teyit etmiştir. Muhterem O muarızımız Romalı müverribin şu ibaresini naklediyor: “...Bunlara hıristiyan ismi Tibere zamanında Broktöra- tör Pontius Pilate'ın idam ettir - miş olduğu Mesihten gelir!,, Yalnız muarızımıza göre Ta - citus İsadan değil, fakat Mesih » ten bahsediyor. Onun için Ro - mal müverrihin bu sözünü ka - le almamak gerektir. Tacitusün Hıristostan bahsettiği doğrudur. fakat Tacitus bize en acık sara - hatle Pontius zamanında idam ettirdiği Hris - tostan bahsediyor ki bu mesih, İ- sadan başka bir kimse değildi. O halde . Tacitusun bahsederek onun tarihi şahsiyeti- mevcut olan bir el yazısı üzerin- de hiristiyan müstensihlerin si - lintileri, çizintileri, ilâveleri gö- hareki müvazenesizlik teheyyüci ispazmozlar, ufulevi nehiyler, ilca- iyet, müzmin tesalluti fikirler, fo- 14 Könunüsni' 1933 pi ya Yahut Bizdeki eski ilim lisanı Boşnakça hepsinden - birer parçâ vardı.. Karısı — (Defteri uzatır) Al bakalım!.. Karagöz — (Hacıyvata Bak, sen içtimaiyatı, ruhiyatı, felsefeyi benden dinle Hacıyvat! Hem din- le, hem de istifade et!., Hacıyvat — Haydi bakalım, gö“ reyim senil. Karagöz — Psikoloji ulemasın * dan biri, bir tarihte hamsi balıkla- rının çınar yaprağı yiyip yemiye “ ceklerini tetkik (ederken bizim bahçedeki yaban gülünün ufule - sinden dramatik şeniyetler çıka - ran melankolik bir şair, “dağda da tavşan güderim,, şarkısını tuttu - runca Uzunçarşı yokuşu fena hal- de hiddetlenmiş ve Mazhar Osman Bey tarafmdan muayenesi icra o- lunan merkum yokuş cenaplarına şizofreni sübjektif teşhis konula - rak kendisinin altı ay kadar tahin pekmezle tedavisine karar veril - miştir, Hacıyvat — Tuuu, sana Kara - göz! Bu nasıl ruhiyat, bu nasıl iç- timaiyat, bu nasıl felsefe?. Karagöz — Ne kızıyorsun Ha - cıyvat?. Demin senin söylediklerin de aşağı yukarı böyle değil miy » di?. Hacıyvat — Haltetmişsin kül - hani?. Ben rüyamda böyle saçma şeyler söylemem!.. Karagöz — Darılma Hacıyvat, bunu beğenmedinse başka şeyler söyleyeyim... “Hacıyvat — Sözle bakalım!. ““) Karagöz — İçtimaiyat mevzu * larından esas hindi dolmasının lezzetinden ziyade orijinal hâdise* lerin pozitivist bir gözle tetkikini icabettirmekte ise de Beyazıttaki kebapçı Hafızın buna ademi mu“ vafakati ruhi tahlillerde güzellik mefhumunun somatik, yahut oto- matik tarzda tecellisini mafazileş- lirmiş ve bunün © üzerinedir ki “düştü gönlüm bahrı gama cup - padak,, mısraı beynelmilel içtima” iyatın anormal otoritesine karşı opjektif megalomaniyi yeşile bo - yamıştır. : Hacıyvat — Karagöz saçmala . ma, bağlarım ha!.. r Karagöz — Ulan Haciyvat, bu gidişle galiba sen beni bağlama » dan ben seni bağlıyacağım.. Gel istersen, iyi Türkçe bilen iki kişiyi biler, hezeyanlı zucret halleri ve sa | hâkem tayin edelim, bakalım se - Pilate'm Tibere | İsadan | İ rülüyor. Hieroclesin yazıların - | dan ancak parçalar Okalmıştır. i Fakat kilisecilerin OOrigen, Eu - | kia Lactantius gibi uluları bu yazıları iktibas ederek cevaplar verdiklerinden bunların yazıla- i rmdan haberdar oluyoruz. Buna nazaran bazı müstensih- lerin dangırlığı, bazı sansörlerin | kayrtsızlığı, ve her şeyden fazla bazı insanların eskiden (kalan kayıtlara hürmeti yüzünden haz- reti İsa hakkında bu kadarcık ve- sika kalmış ve bunlar onun tari- hiyetini tesbit etmiştir. İsanın muhakemesine ait za - bıt veya raporlar Roma hazinei evrakında mevcut muydu, değil miydi? Son yazımda bunu da mevzuu | bahsederek sözüme nihayet ve - receğim. ire ve saire.. Karagöz — Hacıyvat, ben bun- ların birisini anladımsa arap ola - yım! fin birisin!, Karagöz — Yok, yok Hacıyvat, şaka söyledim.. Ben bunların hep - sini anladım!.. yım, bana da anlat?.. Karagöz — (Öksürüp yutkuna- İ rak) şey, Hacıyvat... Sey... (Karı - sma seslenir): Abla, abla hu!. Ça- buk şu benim on iki İisandan ko - İ nuşan defterimi getir!. Karısı — Hangi deftermiş o öy- İe!. Karagöz — Hani canım vaktile Mahmut Paşada gezen seyyar ki- tapçıdan almıştık.. İçinde Türkçe, Arapça, Acemce, Fransızca, İngi- Jizce, İtalyanca, Rusça, Rumca, Ermenice, Yahudice, Arnavutça, Ömer Rıza İN) Birinet makalemiz vakıtın 2, ikin cisi #kânunusani tarihli nushalarındadır. (8) De Peregrini morte. fa XU Hacıyvat — Anlamazsınya, çün- | kü sen cahil, echel, mütecahil heri: | nin sözlerin mi daha Türkçe, be- nimkiler mi?. Osman Cemal 102 yaşında bir adam evlendi! Romanyada Moldavada yüz iki yaşımda bir çiftlik sahibi, geçen ii Hacıyvat — Ne anladın baka - | hafta evlenmiştir. Jon Rapeno ismindeki bu adam yüz iki yaşmda olmasma rağmen zindedir. * - İlk karısından birçok oğlu var “ dır. Bunlar, şimdi yetmis, seksen yaşındadır. Yeniden alimli sebebi sorulunca, şöyle demiştir: — Çiftliği yalnız başına idare etmek güç oluyor. Bir yardmscıf' iğ ihtiyacım vardı. Onun için evi dim! Evlendiği kadın, elli bir yaşın dadır. Bi i

Bu sayıdan diğer sayfalar: