19 Mart 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 11

19 Mart 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ankarada karısının iple asıldığını | görünce ( deliren kasap Mehmet Nasıl bir çok canları yaktı bir kısmını öldürdü ve nasıl İ daha birçok canlar yakarken bir kurşunla öldürüdü? Evvelki gün Ankarada | dan bir Katilin ve delini tlerini nasıl yaptı - gm tı naklediyoruz: Kasap Mehmet evelki bahleyin evden çıkıyor ve öğle vak * H elinde iki okka ekmekle dönü - yor. Mehmet kapıyı bir müddet ça | ölmüştür. lıyor, fakat karısı kapıyı açmayın: | ca karşıda eskici Rifatın dükkânı ! na giderek: i — Yahu kapıyı çaldım çaldım, açlıramadım, şu ekmekleri bir ta- rafa koy sonra gelir alırım, deyip gidiyor, Mehmet akşam üstü saat 18 e doğru gene elinde öteberi ol - duğu halde eve dönüyor. Tekrar kapıyı çalıyor, kapr açılmıyor.Meh met bu sefer kömürcü Haydarın dükkânma gidiyor ve Haydara da: — Yahu kapıyı açtıramadım. Gel beni tut ta dıvardan aşayım di yor. Haydar da Mehmede: “* — Şimdi işim var kömür tartıyo « rum.,, Mehmet gene Rifata gidi - yor ve elindeki paketleri de oraya bıraktıktan sonra Rifata bitişik e- vindeki kiracısı Erkânrharp yüz » başı Tevfik Beyin eve gelip gelme diğ'ni soruyor. Rifat ta Tevfik Be- yin eve geldiğini görmediğini ve Tevfik Beyin eve geç geldiğini söy leyince Mehmet hemen çıkıp Tev i sını çalıyor. Tevfik sız iiçin gelmiş bulunuyor ı Mehmede Tevfik Bey a- çıyor, Mehmet sükünetle rica edi » yor: — Bizim çocuklar kasta idi, ka- pıyı çaldım çali Müsaade edin de buradan geçe - yim diyor. Tevfik Bey, Mehmedin cvine geçmesine müsaade ediyor. Meh- met derhal ayakkabılarını çıkar « mağa başlıyor. Tevfik Beyin; “— Neye ayakkabılarını çıkarıyor - sun?,, Sualine de: — Ağaçtan divara onun için çıkarıyorğa, Cevabını veriyor ve sofadan bah çeye geçiyor ve bahçede ağaca Çı” karak aradaki çinko örtülü dıvar: dan kendi evine atlıyor. Tevfik! Bey aradan iki üç dakika geçme - den Mehmedin döndüğünü ve 46 fada eğilmiş bir vaziyette ayakka | bılarını giymekle meşgul olduğu -! nu oda'lan görüyor. Mehmet bura dan sükünetle çıkıyor ve kapıyı kapıyor. Kiracısınm evinden çıkan Meh- met hemen karşıdaki bakkal Ö mer Lütfi Efendinin dükkânına gi- riyor. Ömer Lütfi Efendi o sırada iki müşteri Hanımın istedikleri şey leri tartmakla meşgulmuş. Meh -| met sessizce yaklaşıp zavallıyı ar- | kaşımndan iki üç yerinden biçakla Yuruyor. Ve pndan sonra da o sırada dük kânda oturan hapishaneler umum müdürlüğü memurlarından Hasan Basri Beye saldırıp onu da kama ile yaralıyor. Bunun üzerine Ö - mer Efendiye Hasan Basri Efendi ve henüz kim oldukları anlaşıla - | mıyan iki hanım dışarı çıkıyorlar. Mehmet bu kadınlara biçakla ye - tişemediği için arkalarından iki el mı eçtıramadım geçeMğim, sap | | dan çıkan Mehmet kömürcü Hay Bu| gün sa -| | Zehra H. Mehmedin Firdes Hanı. tabanca alıyor, fakat tutturamı - yor. Ömer Lütfi Efendinin dükkânın darın dükkânma doğru ilerliyor ve.önü sıra gitmekte olan Firdes Hanıma yetişerek onu da kama ile yaralıyor, O sırada karşı tarafta- ki bakkal Mehmet Efendinin dük- kânının önünde durmakta olan mı biçakladığını görünce: “— A manm kadını vurdu.,, diye bağırı Ankarada ha- sap Mehme- din evine gir maek için geç- tği dam vurduğu Fir- devs Hanım yor, bunu işiten Mehmet Zehra Ha | nımm da üzerine saldırıyor. Zeh- ra H. kaçmıya çalışıyor. Fakat Mehmet tabanca ile ateş edince cı kan kurşun kadıncağızın arkasın: dan girip karnmdan çıkıyor ve za allıyı yere yıkıyor. Zehra Hanımdan sonra Mehmet Zehra Hanımı vurduk» | tan sonra bakkal Mehmet Efendi le o sırada orada bulunan Kiraz Hanıma ateş ediyor. Fakat ikisine | de isabet ettiremiyor. Buradan ge- ri dönen Mehmet rast gele kurşuu atmıya başlıyor ve çıkan kurşun - lar Ramiz Efendiyi oyanağındar Behzat Efendi adında birini de ko lundan yaralıyor. Bu esnada Mehmedin komşula rmdan ve tanıdıklarından İrfan E- fendi, Mehmedi tutmağa çalışıyor. Azgın deli İrfan Efendiyi de bi» çaklıyor. İrfan Efendiden gene sonra Mehmedin komşularından ve mahallenin ihtiyarlarmdan Ya- kup ağa: — Oğlum Mehmet, ne yapıyor - sun, yapma yavrum! diye nasihat etmiye başlıyor, Mehmet Yakup ağaya da hücum ederek onu da biçaklıyor. Bu es - nada silâh seslerini işiten polis me muru Rahmi ve Tahsin Efendiler koşuyor, fakat yolda onlara rast - hyan sivil komiser Osman Bey Tahsin Efendiyi daha polis çağır - mak üzere merkeze gönderiyor, Rahmi Efendi yalnızca ilerliye - rek Mehmet ile karşılaşıyor ve e - na: — Silâkı at, diye bağırıyor, Mehmet le: — Al sana silâh) diye Rahmi Efendiye ateş et -| Efendi de! meğe başlıyor, Rahmi bu suretle silâhmı kullanmıya mec bur oluyor. Bu sirada serkomiser Tahsin Bey de yanmda üç memur | olduğu halde vaka yerine geliyor. Mehmet bunları görünce sokağın köşesini siper alarak gene ateş et meğe devam ediyor. Bunun üze * rine Rahmi Efendi öteki sokaktan dolaşarak Mehmedin arkasını ke - siyor, Mehmet bu sefer tehlikede olduğunu görünce sipe - rini birakıp ileri atlamış ve fakat atılmakta olan kurşunlardan biri iki kaşmın arasına girerek beyni - n' delmek suretile kafasının arka- sından çıkmış ve Mehmet te der - hal yere yıkılmıştır. | | milik derhal işe vaziyet ediyor ve tam Mehmedin yere düşmesini mü teakip muavin Nazif Bey vaka ma randığı zaman elindeki kama ve tabancadan başka belinde diğer bir kama ve ekmek biçağı ile bir fişeklik ve cebinde de sustalı ça- kı ile 25 fişek çikiyor. Bu esnada Ankara Cümhuriyet müddeiumu- misi Fuat, ve müddeiumumilik baş muavini Şemsettin Beyler de va -| ka yerine gelerek tahkikata heza - ret etmişlerdir. Bundan sonra Mehmedin evine giden memurlar evin kapısını aç - nk istemişler. Fakat kapının arkadan kilitli uduğu görülünce polis duvarı aşarak eve girmiş ve kapının ar - kadan demirli olduğunu görerek i, kapıyı açmıştır. Kapı açılır açıl - maz avluda Mehmedin karısı Fe- ride Hanımın asılı olduğunu gör * müşlerdir. Feride Hanımın asılı ol duğu yerde devrilmiş bir iskemle ve iskemlenin yanında da Feride Hanımın terlikleri duruyordu. Ya tak odasına girilince orada da ye- re serili bir yatak ve yatağın ya - nında bulaşık yemek kapları var - dı. karısı Feride Hanımın ceset zerinde yapılan otopside katil Meh medin biri kasığında biri de kafa - sında iki yara olduğu görülmüş ve iki kaşının arasından giren kurşu- nun onu öldürdüğü anlaşılmıştır. Kadının da asılı olduğu halde ta - bibi adli tarafından yapılan ilk mu kal dört saat evel ölmüş olduğu ve cesedin soğumuş bulunduğu anla şılmıştır. Kadının cesedinde her hangi bir zor alâmeti görülmemişti. kendisinin iki üç gün evel sopa ile dövüldüğü biri sağ kolunda diğe- ri de sol omuzundaki iki çürüktea anlaşılmıştır. Gerek otopsinin neticesi, Yalnız gerek Feride Hanımın kocasının zulmün den bıkarak kendini astığı ve hâ- disenin sebep ve saikinin de esa sen saralı olan Mehmedin kıskan- dığı karısını asılı ve ölmüş görmek ten doğan teheyyüç neticesi bu iş leri yaptığı anlaşılmaktadır. Mehmet kimiir ? Mehmet deli ve katil namile ma ruftur. 1339 senesi nisanında An - karada kardeşi Mustafayı ve kar- deşinin karısı Azimeyi, Azimenin | kardeşi Sıdıkayı öldürmekten ve babası kör Hakkıyı da öldürme - ğe teşebbüs ettiğinden dolayı An- i kara cinayet mahkemesince 101 se İ neye mahküm edilmiş fakat bu ka İrar temyiz mahkemesinden nak * İzedilmiş ve o zaman tıbbı adlice yapılan müşahede neticesinde; su- çu işlediği zaman her hangi bir ih tilâli melekâtı adliyeye veya cin - neti saraviyeye müptelâ olduğu tes pit edilememişti. Ancak kendisi - kendinin | Vakayı haber alan müddeiumu: | haline geliyor. Mehmedin üzeri «-! Gerek katil Mehmedin ve gerek | tleri ü-! ayenesinde kadının hâdiseden lân | yapılan tahkikat ve tetkikata göre | BİRİNCİ PERDE ( Sahne Cennelte geçer ) Cebrail — Ulu Tanrı! Size bir; şey haber vermek isterim.. Hoş si- js ne malüm değildir?. O — Yok... yok.. Cebrail. İ şeyi bana malüm oluşu yüzür Ekediyetim be.na pek geliyordu. Hiç yeni bir şeyle kar- İ şılaşmıyor, hiçbir heyecan duymu: | yordum. itiraf edersin ki bir hayat srkıntılı bir şey olur. Bil- hassa bu hayat ebedi bir hayat o: lursa. Onun için, o asırlardanberi kendi kendimi İstikbali hatırla - mamağa alıştırdım. Cebrail — Pek tabii iyi bir ne- İ tice aldınız?, O — Harikulâde! Bu sebepten bana ne haber vermiye geldiğini bilmiyorum bile. Üstelik merakı mı da uyandırdın, ve lâf aramız - da, merak, bütün manasile ilâhi bir his. Ey, söyle bakalım, ne var? Cebrail — Rabbim, nazarları - nızı vaktile yaratmış Her İ yeknasak | böyle olduğunuz seyyarelerden birine atfetmeni - zi rica edeceğim. O — Hangi seyyareye? O ka - dar seyyare yarattım ki! Yıldızla. rı, güneşleri, ayları bir tarafa bı - rakalım, fezanın sadece bu kısmı» nı 390,000 kilometre bir şimşek ancak 15.000 senede geçebilir. bu kısmında bulunan ve o ismine arz denilen seyyareye bakmanızı rica edecektim. — Arz mı?, Ha, şu sakinleri oldukça eğlenceli balçık parça - sından bahsediyorsun. Eğer iyi hatırlıyorsam, Ebediyetimi eğlen- diren bir iddiaları vardı. Dünyada sade kendi seyyarelerinde hayat var zannediyorlardı, değil mi? Cebrail — Evet efendim. O — İtiraf ederim ki bu küçük nin işret ve esrar içmekle melut bulunması ve istidadı saraviyeye malik bir şahsiyet olduğu netice - | sine varılmış olduğundan bu cihet mahkemece (o esbabı muhaffefei i takdiriyeden görülerek kürek cezası 15 seneye indirilmiş ve cürmün de Cümhuriyetin ilânın dan evel yapılmış olmasına meb- ni bu cezanın da yarısı tenzil edi. lerek cezası 7,5 sene olmuştu. Meh met harekâtı milliyeye iştirak et- miş olduğundan bilâhara kanun mucibince aftan istifade ederek hapisten çıkmıştı. dürüst bir hayat geçirmiş adam de ğildir. 1927 senesinde hükümetir | şahsiyeti mâneviyesini tahkir etti- ğinden dolayı mahkemeye veril - miş ve gıyaben bir seneye mah küm olmuştu. Bundan sonra dı “İ gene vazife halinde bulunan polis memurlarına silâh çekmek ve bo şaltmak maddesinden de hakkın - da tekibat yapılarak tevhiden ya- pılan muhakeme neticesinde bir sene iki ay yedi güne mahküm ol - muş ve cezasını çekerek 1928 se nesinde hapisten çıkmı Mehmet son defa gene hüküme tin şahsiyeti mâneviyesini tahkir den dolayı mahkemeye verilmiş mahkemesince hakkında beraet kararı verilmiştir. Bu kararı müd dan hüküm henüz katiyet kesbet- memistir. Mehmet bu son mahks- melerinde akli vaziyeti hakkında lerden bahsedilmediği için bu hu- su3 tetkik edilmemiştir. Cebrail — İşte mahlükatınızın söz müebbet ! Mehmet bundan sonra da pek! deiumumilik temyiz etmiş olduğun | * makkemede bir iddiada bulunma: | alı dığı gibi müdafaasında da bu iş -|t: | dünyaya çoktandır gözüm ilişmiş* ti. Kendilerine düşünce ve bare » ket hürriyeti vermek ( gafletind bulunduğum bu adamlar bu hür » riyetten istifade ederek o kadar çılgınlıklar yapmışlardı ki, za“ man oldu, bu minimini seyyareyi İ yarattığıma pişman oldum. Yoksa son zamanlarda hak (yoluna & geldiler?. Cebrail — Korkarım ki hep değil, Fakat, ulu tanrı! Dünya yü: zünde bir adam peyda oldu. Gür eçmiyor ki yüz binlerce adama zden bahsetmesin!.. O kadar har aretle, o kadar imanla, o kadar inanarak ve sizin yardımınızdan emin olarak bahsediyor ki, adeta, | muhterem ve mukaddes ilhammız i la bu sözleri söylüyor zannettim, O — Hayır, haberim yok. İlk * işitiyorum., E k b d z! defa bunu senden adam hangi memlekette bahsediyor?. Cebrail, dünyanın bir taraf parmağile gös rek dinlej ve görünüz Rabbim! İşte, bül ri kaddes adam gene söze başladi Karşısında binlerce adam, huşt * içinde onu dinliyor. “gi (Tanrı iğilir, bakar ve dinler Üzerinde kuligiği bir gömlek 6: Jan, Şarlo bıyıklı bir adam, yum — vukları ilerde, hırçın bir sesle ŞW “ — Allah benimse" ledir! Ulu Tanrı bizimledir!... o vatanımızı kurtaracaktır. Allah anlarımızı mahvedecektir £ mutlak bizden gayri ng” hak ile yeksan edecektir! üş olan bu dünya pek ya « kmda benim vasıtam ve delâle « timle ilâhi intikam şimşekleri dolacaktır. Allah bizim büyük vas tandaşımızdır!.,, O — Fena değil, Hoşuma sisi bu delikanlı! İyi giyinmiş ve kuy- vetli söylüyor. Kendinden ve.. Benden çok emin görünüyor! Bel- ki fenalığa karşı bayrak açmış ye» ni bir peygamberdir. Her halde bana epeyce reklâm yapıyor. Bu itimatsızlık Odevrinde, fena bir. şey değildir. Bir düşüneyim baka» yım. Belki kendisine bir iyilik yas” ! pabilirim. Yalnız sözleri pek müp-" hem. Vakıâ benimle anlaşarak düşmanlarını ezeceğini söylüyor | ama bu düşmanlar kim? Kim ol duklarını bilmeden onları eze « i mem ya?. j | Cebrail — Ulu Tanrı! Mütemas diyen yardımınızdan bahseden bu. adama demek kudretli ve kuvvets li yardımınızı vereceksiniz. O — Çoktandır bir mucize fis lân gösterdiğim yok. Madem ki böyle bir fırsat var, bu delikanlıya yardım edebilirim. Yalnız, tekrac * | ediyorum ne istediğini, düşmanla” İ rnın kim olduğunu anlamam ve ğ bilmem lâzım. Bak, halâ söylüyor, beni yardımma çağırmakta devam ediyor. Haydi bakalım, kararımı | verdim. Gidip kendisine bir sür — priz yapayım. Şu dünyaya bir Lr yak basayım, ne var ne yok? Şim- di gelirim azizim Cebrail. Şim Çürüm ve 312-1932 tarihinde asliye cezu | YU y i şük bir tesadüfle, ı iyen delikanit * kurtul , bin biritina ile onu . eline” kaldırır ve,

Bu sayıdan diğer sayfalar: