25 Mart 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

25 Mart 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'YAKITın Edebi Tefrikası i , “Aziz dostum, “Bugün gelmeyiniz. Sizi maa - sabırir olun, bana itimat edin. Si - zi, bugünlerde çağırırım. Dün ge ce, hayli delilik ettik değil mi? Herhalde, bir seraba kapılmadı - ğımıza emin almanız lâzım, Bunun için de bugün görüşmiyelim. Bana getirdiğin saadet öyle büyük bir saadet, ki ve sen benim bütün ha- yatıma öyle hâkim oldur, ki kor - küyorum. Bırak, bu korkum geç - sin. Senin Bedian,, Biraz sonra hizmetçisi odaya girdi. Elinde kahvaltı tepsisi var - di: — Hânımefendi, dedi, otomo -| © bil onda gelecek. Biraz düşündü, Otomobil ne de- mekti? Birden hatırladı. Bugün çin otomobil ısmarlamıştı. Yaka - cığa gidecek köşkte ufak tefek ba- 31 tamirat yaptıracaktı. Bu işin, bugüne tesadüf ettiğine memnun oldu. Hizmetçisine emretti: — Benim küçük valizimi hazır- la. — Ben de beraber gelecek mi - e dl iŞ ra. kA. EE, yalnız iki gece kalacağım. zi Giyinirken, hep Nazifi düşünü- yordu. Mktubunu almış olmasına rağmen, belki de gene kalkıp ge - lirdi, Hiç değilse bir mektup gön- derirdi. Telefon ederdi. “Ümit ettiklerinin hiç biri çıkma- dr Nazif eşime 1, Ve adi, ne- den Nazif görünmemişti? Hep bu düşünceyle kalkıp Ya « kacığa gitti. İki gün de orada Na- zifi bekledi. Belki de Nazif apar- tımana gelmiş, onun burada oldu- ğunu öğrenip kalkar gelir, diye gene ümide kapılmıştı. Bu ümidi de boşa cıktı. Apartımana avdet eder etmez, iki mektup buldu. Birinin zarfın - da Nazifin yazısını tanıdı. Daha mantosunu, şapkasını çıkarmadan zarfı actı. Okudu: “Bedia, benim kıymetli Bedi - am, neden bügün seni göremiyo- rum? Sen beni bugün kabul etmek istemedin. Benim de bir acele i- şim çıktı, İstanbuldan, bir kaç gün © için ayrılıyorum. Mühim bir iş için | Parise davet edildim. Senden ay - | rılıp eve gelince telgrafı buldum. | © Seni göremeden gidiyorum. Bu ak- | şam harga ediyorum. “Yalnız şuna emin ol, ki sana susamış gidiyorum. Hayalin göz - lerimde.... Gelinciye kadar haya | linle avunacağım. Pariste cok ka- lacak değilim. Herhalde, on gün sonra İstanbuldayım. Geldiğim zaman, sana kavuşacağımı düşü - nüp teselli buluyorum. Sana ka - vuşacağım ve artık bir daha biri - birimizden ayrılmıyacağız değil mi? v “Hayatta bir tek gayem var: Seni mes'ut etmek... Bir uzun zaman geçti. Bedia, mektubu bir kere daha © Okudu. Dudaklarında acı ve müs - tehzi bir gülüş vardı. | Samkime diye Nazifi o gün ka - “Bul etmemişti?... Şimdi, kalbinde A bir sızı duyuyordu. Sanki bir da - si a ae Bir Yastıkta Kocayın a lesef kabul edemiyeceğim. Biraz | * No. 30 . Yazan: Mediha Münir ha Nazifi göremiyecekmiş gibi bir hisse kapılmıştı. İkinci mektubu açtı. Şöyle bir göz gezdirdi, sonra dikkatle oku - İ mağa başladı. Bu mektupta imza yoktu. Diyor- du ki: “Hanımefendi, siz cidden saf bir kadınsınız. Geçen akşam, bar- da beraber olduğunuz erkeğin si- ze samimi kur yaptığına mı inanı- yorsunuz? İl “O yanınızdaki adamın bir ga“ | yesi vardır. Sizi elde etmek ve a-| | rada sırada, gönlü ve canı istediği | Zaman, sizinle beraber buluşmak ve bu işe nikâh memurunu karış - tırmamak | “Siz onu tanımazımız, fakat ben tanırım. O, bir kere sizden de arzusunu aldıktan sonra, diğer ar- zusunu aldığı kadınlara ne mua - mele yaptıysa, size de ayni mua - meleyi yapacaktır. Bir daha size selâm bile vermiyecektir. Bunun aksini yapmak elinden gelmez. “Yalnız sizin üzerinize biraz fazla düştü, çünkü siz ona derhal yüz vermediniz. Kafa tuttunuz. Böyle bir şeye alışkan olmadığı i- çin, size merak sardı. Kandığınız gün, bir daha onu karşınızda gö - reremiyeceğinize emin olabili; nİZ.,, Mektup bundan ibaretti. Ne kimden geldiği belliydi, ne de ne maksatla yazıldığı anlaşılıyordu. Bedia başını kaldırdı. Aynaya baktı. Gözleri büyümüş, kanlan - mış, yüzü bembeyaz kesilmişti. ER a TT Bunlardan hangisi tı? Eş e Eylülün ortalarında, Bedia, Ne- vine misafir gitti. Nevin, Bostan - <ıda, büyük bir bahçe içinde, kü - çük bir köşke taşınmıştı. Neziften, Parise hareketinden sonra biç bir haber alamamıştı. Yalnız Paristen Londraya geçti - ğini ve henüz avdet etmediğini bi- liyordu. Bunu da gene Nazif ha - ber vermiş, Paristen, tayyare pos * tasile, Montekarlodan gönderdiği gibi bir büyük demet çiçek yolla- maışlı, Bedia, kendini dinlemek için, Bostancıya, eski arkadaşının yanı- na gitmişti, Hiç İstanbula inmiyor, hattâ bahçeden dışarı çıkmıyor. Arada sırada deniz kenarıma kadar uza - nıyordu. Hayatta bir arzusu vardı: Sevmek ve sevilmek. Bu arzusuna da nail olmuştu. Sevmişti. Fakat kimi sevmişti? Kendisine: “Seni seviyorum!,, Dediği adam ne biçim adamdı? Mukadderat onu bir kurtla karşı - laştırmıştı. Nazif öyle bir kurttu, ki onu daha ilk gördüğü gün ürk - müs, ona yaklaşmamak, ondan daima uzak kalmak istemişti. Başma gelecek felâketi evelden tahmin etmişti. Çünkü artık kendisinden sakla- mıyordu, Nazifi seviyordu. Ne di- ye hayatı inceden inceye tanımak istemişti. Ne diye, karşısına çıkıp: — Geliniz, size hayatı tanıta - yum! diyen adama kapılmıştı? (Devamı var) e A AL Yeni 11 kelimenin karşı- | lığı ve kullanılışları 1 — PAYE: Basamak Veli ştığı işte en yüksek basamağa varmıştır, 2 — PEJMURDE: Soluk (so)- maktan) ” Üstünde soluk bir urbğ vardı. 3 — PENÇE: El, çinak 4 — PERHİZ: Çekinme 5— PERVANE: Gece kelebeği, dönek (gemilerde) Gece kelebeği yanmelya kadar lâmbanın etrafmda döndü, durdu. Son:hızla giden geminin dönek- leri denizi köpük içinde bırakıyor. du. 6 — PERVER: Besleyici Bu adam yoksul besleyici, iyi yürekli birisidir. 7 — PERİŞAN: Dağınık, karı - şık Kalığı çok dağınıktı, karışıktı. Odanin eşyası dağınık bir halde öteye beriye atılmıştı. 8 — PEŞİMAN: Cayık Yaptığı işin kötülüğünü anla - yınca ilk kararından caydı. 9 — PEŞİN; Öndül Bugün öndül, yârın veresiye Alacağım ev için 500 lira öndül para verdim. 10 — PEYDA: Belli 11 — PEYGAMBER: Yalvaç islâmlarm yalvaçı Muhammet - tir. Ankara — Sıvas demir- yolları için teklif Erzurum — Sıvas demir yolla - rmi yapmak üzere hükümetimize M. Raynhamer dün şehrimize gel- | mişler, akşamki trenle Ankaraya hareket etmişlerdir. Nazım Hikmet Beyin tahliyesi kabul edilmedi (Gece gelen telgraf) isimli ki- tabından dolayı tevkif edilen şa - ir Nazım Hikmet Bey kefaletle tahliyesini istemiştir, Fakat müd- deiumumilik bu tahliye talebini kabul etmemiştir. Sulh muahedelerinin yeni- den tevkifi ve Yugoslavya BELGRAT, 24 (A. A) — Pravada gazetesi dün akşamki başyazısında diyor ki: Elde bulu- nan sulh muahedelerinin yeniden tetkik edilerek — değiştirilmesinin beynelmilel münasebetleri odahe ziyade düzelteceğini ve milletle - mek çok yanlış bir düşünceye ka- pılmakla birdir. Çünkü bu mua - hedelerin değiştirilmesini istiyen - lerin bu dilekleri doğru değildir. ik M. Venizelosun mes'uliyeti ATİNA, 24 (A.A.) — M. Veni- zelosa taraftar gazetelerin öğren « diklerine ve yazdıklarına göre M. Venizelos 6 Marttaki hükümet dar besini yapmağa kalkışanları tut - mağr asla düşünmemektedir. M. Venizelos, yalnız reisi bulun- duğu hükümetin o hükümet dar - besi karşısında aldığı vaziyetin ve bu hareketi bastırmak için silâh kuvvetine müracaat etmemiş ol - masmın mesuliyetini kabul etmek - tedir, ez . , ne inanacak - | mümessillerinden M. Andersen ile | köylerinde) ; Mübarek — Kutlu; Kükap — PAİNT Yabancı sözlere bulunan karşılıklar Mehmet Nurettin Beyin bulduğu karşılıklar Nabız — Damı (damardan) Namzet — Aday, yavuklu Namus — Unur Naz — Kılın, kılınç Nazım — Düzek Nesir — Sacak Nedamet — Cayma, cayğınlık Nesil — Sop Neşe — Sevinç Neşir — Yayma Neşriyat — Yayım, yaymaca Netice — Varak, son Nezahet — Örüklük Nezaket — İncelik, çelebilik İstiklâl lisesinden Mustafa Niyazi, Miimtaz Zeki Bey- lerin buldukları karşılıklar Nabz (Damar atması) — Sağlam bira damda damar atması düzgündür . Namus (Doğruluk, «öz erliği) Namant (Gönüllü) — Bu seğimde biz de gönüllüyüz. Nuz (Yapmacık) — Yapmasığı se böl a- dam Nazam (Ölellü söz) Nesir (Ölçüsüz söz) Neiamet (Caymak, dönmek) — Söyledi - dinden cöydi. Nesil (Say, sop) — Biz Asyadan gelen Ayri soyun evİStİArIYız Neşe (Sevinç) — Bugün çok sevinçisiniz Hanımefendi, Neşir (Yaymak, çıkarmak) Neşriyat (Yayma) Netiee (BİZİ, son) — Bu yumağın bit- pini güzeldir. Nesahet (Alık, temizlik) Nezüket (ncelik) — Bu ne incelik efen « dim. İhsan Etem Hanımın bul- duğu karşılıklar Mademki — Öyleyse, Madde — Parça, iş, Mahiyet — İçyüz, üz; Manin — Engri; Me Şişirme, olartma (Kütahya San, soy adr; Lânet — İlenme, ocağın sönsün (Kütahya köylerinde); Dalin — İse, ise de; Lâlihali — Senli benli, Sırnaşık; Gerek; Letafet — Güzellik, Övme (Kütahya köylerinde); yatası; Liyakat — Değerlik, Muhabirlerimiz ve dilişi m Vilâyetlerde bulunan VAKIT muha- birleri de dil anketine buldukları cevapları göndermektedirler, Bugün Salihli ve Zonguldak muhubirlerimi- zin yerlerinde buldukları karşılıkları basıyoruz Salihli'de Rıdvan Talât Beyin bulduğu karşılıklar Adap (Us), Aferin (Yaşı), Afet (Ki yak), Agâh (Sezer, Anlar), Abesk (Düzen), Alâyiş (Çalım), Alet (Aygıt), Amade (Ha- zir olan), Aman (Sığınmak), Amir (iş başı), Asayiş (Dirlik, düzenlik), Asude (—), Ati (Yarn), Ayin (Tapınma şenliği), Ayna (—), Aside (Kayçusüz), Bahil (Çireri, pinti), Pahs (Söz tutuşma), Bahusus (Hele hele), Baht (—), Balş (Sebep), Baki (Geri kalan), Bakire (Kız), Haliz (Ergen), Babi (Dipsiz - köksür), Becayiş (Güçleşme), Betbin (Kara gören), Bedel (Karşılık), Boden (Gövde), Be- devi (--), Bedi (ütkzel), Bedihi (Çek acık), Bois (Zarar), Cadde (Geniş yel) — Gündüz, şu yapının ardındaki geniş yolun) 5 kumaralı evinde Sturuyor, ahli (Milgisiz) — Bu ads o kadar b- gisiz ki ne yaptığını bilmiyor. Culz (Olabilir) — Bu sene soğuk olma « dığından yâz da terin olabilir. Cali (Yapmasık) — Şu kadının güzel gö- rünen tövaleti yapmacıklır Camit (Taş gibi, donuk) — Fakir adam korkusundan çtag gibi) oldu. Şu böya çek donuk, Canip (Yan, yön) — Sizin ev büyük yo: Bahis (Anmak), Cerrah (Yara hekimi) -- Elimdeki çi Di (yara Bekir) eyi etti, yi Çarı (Gurtulaş), Çehre (Yüz, surat teni (Süslü demet), Geman (Toptan, top i Dala (Savan, itici), Dagdaga (Gürültü, rl), Dâhi (Yaratıcı), Dair (Ötürü), Dalre (Değirmi, yuvarlak), Dava (Çarpışma, i tırma), Dehdebe (Gösterişli), Dehşet OY, ürkümlü), Biat (En, boy), Mbedi (Sonsuz, Edir (lrgat), Kenebi (Yabaner), Beram ( dırlar), Fora (Em, Hiç), Edat (Takı), (aşma iriimeyen), Zonguldakta İlyas Rami Beyin bulduğu karşılıki Adap (Gidişat) — Bu iş Türk gid uymaz. 7 Adap (Görgü) — Ale görgüsü var Aferin (Varol) — Yaptığın işten 6 varol, Afet (Korku) — Ameriks büyük bir iu geçirdi. Afet (Kargaşalık) — Yunanistandaki yaşılık devam ediyor. f Afet (Yumun) — Bü kadm, yi insan hayran oluk, Azüh (ilen) — Bu işi bilen yokt Ahenk (Düzen) — Karı koca düzen çok yerindedir. Aliyiş (Güsteriş) — malıdır, Alet (Takim) — Usta takımlarını de rabar getir. “ Anmde (Durmak) — Emrinize durm tayrm, Amade (Beldemek) — Emrinizi bekle rnakteyim. i Aman (Yalyarışy — Onun Aaman (Yalvarış) — Onun bakarak aldanmaynnız. Aman (Kurtalaş) — Kurtuluş insana yardım borcumuzdur. Aaman (Meydan) — Buna meydan ver meylniz, öldürünür. Aman (Abe) — Abe yavrum çök Çalış vi Me Ve Amir (Buyurukçu) — Fabrikadaki buy rukçumuz hizim ilerlememizi datma düşümü yor. 4 Asayiş (Gidişmi) — Türkiyenin ber gi gidişatı yolundadır. Asude (Guyçümz) — Kendi yü 3s kaygusuz yaşıyan insah ne mutludur, Atl (İleri) — İleride isteğinize Kavu cakamaz, Ve At (Aşa) — Aşağığakilere değer Hidir, Ati (Gelecek) — Bundan sonraki günleriniz. ışıklıdır. Ayin (Toplaşma) — Haikevinin yıldönümü yüzünden yaplan büyük & İya sevinçle koştum. Hristiyanlar günleri külselerinde dini toplantı Azade (Uraklaşmak ) — Kayzıdan tği Azade (Uzaklaşmak) — Gaygudan laşmak için ne yapmalıdır? Babil (Kınıs) — Bu adam çok parayı lüzumlu yerde de harcamaz. Bais (Yüz) — Hangi yüzden böyle ol€ Gösterişe Bahusus (Ba riynde) — Kitape ve yade gazete okumasını severim. ; Babt (Uğur) — Bu adamın uğuru dedir. Piyangodan çök para aldi. Baki (Artan) — Bu hesabın yaptınız? Beki (Kalan) — Kalan parayı gü Baki (Kalacak) — Kuran kiyamete dar kalacaktır. 4 Bakire (Hız) — Saçlı sakallı kocam bile kız almak sevdasına düşüyorlar. Beliğ (Ergin) — Oğlunuz henüz ergi değildir. “ Baliğ (Yelişgin) — Yetipgin olan kt evlerdirmek gerek 5 Baliğ (Tutar) — Bu kasa böylece h kuruş tutar, Bat (Uydurma) — Bu uydurma BApMARYINIZ. i Batıl (Yalan) — Yalan söze in Bat (Yopmu) — Yapma şeylere mayınız. Becayiş (Değişme) — İstanbula Tun hanyi (yanında). Akanm evi, yolun sağ! & (yönünde. Casns (Eldirici) — Bizim (bildirici) diiş- manlara tutulmmiş, Düşmanların Kuvvetini (bildiricimiz) anlayıp kumandana haber ver miş Cuzibe (Sıcak Kanlı, çekin) — Şu hız güğel değil amma (seak kanlı) leğils kendi. sia? sevdiriyor, Şununn gözlerinde o adar (çekimlilir) var ki insanı donduruyor, Cazip (Sevlali, çekiei) C..i) şehir güzel değil amma (Sevimlidir ) Delikânlıda (çekici) gözler var ha... Cebir (Zor) — Beni (2004) götürdü. Ka. ya eve zorla girmiş, Cephe (Yüz) — Düşmanları Tınaztepenin sağ (yüzünde) öldürdük — * 5 Bedel (Karşılık) — Askerlik için karzılık verdim, Beden (Ten) — Can tenden san ölür. Beden (Gövde) künüz, Bedevi (Göçebe) — Bazi hilâ göçebe yayıyanlar yardır. Belevi (Gezgini) — Gerfinei çadırda yaşarlar, < Ağ Tedi (Güzel) — Çok güzel olan ri bakımız. Relihi (Besbelli > — Yarın havanın sağı besbe'ii. J Bis (Uygunsuzluk) — Düşündük de hi; bir uygunsuzluk yoktur — Gövdenizi ileriye bil. e

Bu sayıdan diğer sayfalar: