10 Nisan 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

10 Nisan 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yakıtın Büytk Romam KİMS Dünkü parçanın kısacası | Şadiye genp bir kızdır. Baha Ali Nuri | Paşa ölüyer ve Şadiyeyi yer yüzünde kimse- | siz bıralayor, Şadiye, böbusınm avukatı Na- fix Beye gidiyor. Nafiz Ray, babasından kala kala iki dükkân kaldığın ve bunlardan da | «line ancak ayda yirini lira geçeceğini söy - lüyor. Şadiye parasız da kaldığını anlıyor ve | könlisime bir iş aramak üzere avukatın yar | sihanrsinden çıkıyor. Çıkarım hatırma, delik nafakasını temin etmeğe mecbur oldu. | Bunu bir kere daha hateriryor, bep buna dü - yünüyor. Bu düşünce onu iliklerine ka - dar dondurdu, Ani bir titreme ile | ürperdi. Taş dehlizde, ağır, ağır, merdi- venlere doğru yürümeğe başladı. Koridorlar karanlık ve sessizdi. | Şadiye, birdenbire durdu. Bütün benliğini bir kesel sarmıştı. Ora - <ığa, taşların üzerine oturmak ar- Zusunu duydu, Karanlıkta otursa, şı dıvara dayayıp ouyusa ve artık düşlinmese, unutsaydı... Na- sl Yaşıyacağını, nasıl para kaza * nacağmı aklından çıkarsaydı. Düşünmemek! Bu kabil miydi? Bundan böyle, yegâne düşüncesi bu olacaktı. Na- fiz Beyin sözleri, hâlâ kulakların- da cınlıyordu. Bir zamanlar, sa - londan salona gezen, herkesin ba- $ı üstünde yeri olan Şadiye, bu - gün ekmek parasına muhtaçtı. Öyle ya, babasının borçları öden- dikten sonra, eline ancak açlıktan ölmiyecek kadar bir para kala - caktı.. Gene, iliklerine kadar ürperdi; fakat kendini topladı. Üst kattan İnen bir ayak sesi işitildi. Biri ge- liyordu. aye de, merdivenleri inmi - izim indır. Aşağıda, çıkış kapısı » nın önünde biraz duraladı. Soğuk İ evlenmek ister. | kulamazdı. İzzeti nefsi her şey- ESİZ Nakleden: Selâmi izzet |Yeni on kelimenin karşi“) ax lığı ve kullanılışları Etrafında dönen bir cok genç erkek vardı. Sanıyordu, ki bunlar- dan bir tanesi, parayı nazarı dik- kate almadan onu sever ve onunla ma söz, boş $ÖZ, martaval Biz doğruyu istiyoruz, bize masal anlatıma! Uydurma sözler güzel olabilirse de i onlarda doğrunun kiyımeti yoktur... | Senin için söylediklerini dinledim Fakat zaman bu zannını çabuk tekzip etti. Parasız bir kızla ev - lenmiye talip olan kimseyi göre - ür. medi ve anladı, ki evlenmek ei hepsi boş söz, bir kulağımdan girdin | “© ere — Öğüt, bik Cat» — Ulayal kendi muhitinden harice çıkması | bir kulağımdan çıktı. Bika öğüdü kimden aldmsa çit yene ona | e ke ve kendi seviyesinden biraz daha | o Martavel atma! alg | rün kepler br güm lr DA ek emme iri aşağı bir erkeğe kendisini beğen-| 2— EHEMMİYET: Değerli ©-! nur. Camit — Donuk dirmesi, sevdirmesi lâzımdır... Tuş Hoca ba biligi çek iyi anlattı. i yeme iyimi Buna da muktedir olamıyacağı. | (Değerli bir a kl mii le salan giti, K kani nı anlıyordu. Fıtraten yüksek hiş. | deme, Ayrilik acası içime çöktü. z ge a İ 3. EHİL; (Li), başaran, an! © me ağrıdan hekim kötüleşti, peni Hi idi. Burnu büyüktü.Kimseye 30- | ” ” kıyan, karı, koca, yapabilen, iç yüzünü bilen, becerikli | Haçidar dördüncü seferde İstanbü- | lu soyup sovana çevirdiler» Köylüler son asır içinde şehirlere akın ettiler, Söylediğim adam bu iş için biçil- miş kaftandır adamakıllı başarır. Karı koca hoş geçinmelidir. İ Bu iş için, bilen bir avukata danış ta ondan sonra mahkemeye git. 4 — ELBET: İster istemez Bu iş ister istemez böyle olacaktı. Özke davamız doğrudur. 5 — ELİM: Çok acı, sızı veren, çok ağrıtan Söylediğin şey çok 1. O günü andıkça yüreğim ne kadar sizliyor bilsen. den üstündü. Hiç bir erkeğe yal - taklanamazdı. Bunun için de ev * lenemiyeceğine kanaat getiriyor - du. Ona pek çok kişi kur yapmış - lardı. Bu hususta hayli tec-“-si vardı. Etrafında dönerlerle, kur yapanların maksadı, sırf vakit ge. girmek, görül eğlendirmekti. Hiç biri izdiyaca yanaşmıyordu. Pa- rasız bir kız olduğu için ki—se,| rikâha talip çıkmıyordu. Şadiye bunu anladı, anladıktan sonra da, etrafındakilere oehemmiyet ver - memiye başladı. Sırf babasının hatırı için onlara güler yüz göste” riyor, fakat hayale bile kapılmı «| i yordu. DİLİ Mİ Dervce — Basamak, kerte O, tuttuğu yolda bir kaç basamak daha) 1 — EFSANE: Masal, uydur-| yükseldi, O kerte sevindim ki siza anlatamam, Bugün smcak Iki kere daha yükseldi. Dörkenar — Yanyazı deştem. Derman — Güç, ot Hastalıktan gücüm tükendi. Yarari: otlar (ilâçlar) beni ayağa kaldır- Deruhte — Üstüne alma Üstüne aldığı işleri iyi başarıyor. buldukları karşılıklar Çarn — Çikaryol Çehre — Yüz Bakaya — Artık, kalan i Çelenk — Takmak Basiret — Uyanıklık ; Çemen — Ot Basit — Kolay Dafis — İtlel Bazan — Arasıra Dağdağa — Gürültü, düşünce Belâhet — Budalalık Dühi — Yüksek Beraat — Kurtulmak Dair — Dönen, benziyen Berbat — Çok kütü Daire — Çevrik, konak Bereket — Bollek bir rüzgâr, yüzünü iğneledi. Ağır ağır, bozuk, çamurlu kal- dırrmlardan yürüdü. Galatadaki saate baktı. Ori buçuk. — Erken, diye söylendi, düşü - | ne düşüne, yavaş yavaş giderim. Şefika Hanım beni las bekli » yor. On ikide, yarımda orada bu- lunurum., Herhalde Şefika Hanım bana bir akıl öğretir. Onun çok ahbabı var, herkesi tanıyor. Elbet. te bana bir iş bulur, İs bulmak! Bu söz, beyninde çmlıyordu. A- ves büyük anasını, teyzelerini, lalarını düşündü. Onlar, kuş tü- Yü şiltelerde büyümüşler, geniş se- lere ee yaşamışlar. Para , iş bulmak, uğraşmak, iy teminine çalışmak hatrrla- ndan bile geçmemişti. Ni Şadiye, biraz da, onların hi rahat geçirdikleri ömrün seyyi- vr şekmiyor muydu? irden içinde, ailesine karşı bir Babası! Babası ona, hiç bir zaman ma - nevi bir destek olmamıştı. Onu sa | dece —çok sevilen bir arkadaşı muhafaza eder gibi— himaye et - mişti. Şadiym, bu himayenin kad - ..rini şimdi anlıyordu. Yalnız, yapyalnız, kimsesiz ol - duğunu acı acı bir daha hatırla - dı ve bir daha —sanki ölüyormuş gibi — iliklerine kadar ürperdi. Biraz durdu. Başmı (kaldırdı, derin bir nefes aldı. Bu aralık gözü, bir evin pence - resi altına asılmış bir yaftaya iliş- ti. “İş idarehanesi.,, Gayri ihtiyari, bu evin kapısına doğru yürüdü. Girmesi, bir iş is - temesi, hiç değilse bir fikir edin - mesi lâzrm değil miydi? Esikten bir adım attı, Kalbi sız- lıyordu. Ama, bu acıyı neden du yuyordu? Bu eşikten giren binler- ce ve binlerce kadın, kız yok muy- du? Onlar da bu memleketin ev - lâtları değiller miydi? Onların ca» nı, onların izzeti o nefisleri yok muydu?.. Yürüdü, merdivenleri çıktı. Bir kapıyı itti, Kapı açılırken, bir zil sesi et - rafta çınladı. Büyükçe bir masa * yan duydu. Kalbinde bir kin ka- | nin başında oturan şişman bir ma- 1. Sonra gene yatıştı. 3, kemikleri bile kalma -| < karşı isyan etmek, anaarı Hayat onu mağlüp Artık mücadeleye devam gm başka çaresi yoktu. Ali ap, a kızlığı tarihe karışmış- ib; ş an sonra, sadece bir kız sibi, bir Türk kızı gibi, şerefile, Si ua çalışması, her ne iş olur- Zend. » Yapması, kazanması lâ- Voyvoda caddesinden yukarı çi- piş hep bunları düşünüyor, Fi Mi bakmadan ilerliyordu. öildi gençti, fakat çocuk de- > <İ Anasız büyüdüğü için, vak- en evvel büyümüş, kadın ol mi müş e Amma rahatta büyü - tu, ç Pnartılmış bir kadın olmuş- i dam başını kaldırdı. Karşısında Şadiyeyi görünce, şöyle bir doğruldu. Hafiften gü - lümsedi, selâm verdi, sonra gele- nin konuşmasını bekledi. Şadiyenin nutku tutulmuştu. Ağzını açıp tek kelime söyliyemi- yeceğini hissediyordu. Madam, karşısındakinin sustu - ğunu görünce sordu: — Hizmelçi mi emrediyorsu - nuz hanrmefendi, ahçı mı, dadı mı? Şadiye müthiş bir kuvvet sarfet- ti, çenesini oynattı ve zorlukla ko- — Hayır Madam, ben kendim iş arıyorum. İyi bir aile yanında, hem dadılık, hem hocalık etmek İstiyorum da... (Devamı var) 6 — EMANET: (Istılâh) Şeh - rTemaneti, Rüsumat enameti, Bıra- kı, bırakılıp alınan $€Y Bırakıyı Madam Sultanaya bırak» tim, Bırakalıp alınan şeyler üzerine iş yapan adamlara Ormanlı Türkçesin. de emanetçi derler, 7 — EMARE: iz Polis eroin kaçakçılarının işleri hakkında yeni izler buldu. 8 — EMEL: Dilek, umut, umu- lan şey Konuk umduğunu değil bulduğunu yer, Umulan şeyle olan şeyler biribirine pek benzemezler, 9 — EMİN: Korkusuz, doğru Burası korkusuz bir yerdir istedi imiz olbi konuşabiliriz. Çok doğru bir adamdır. Çoluğunu, çocuğunu ona bırak gözün arkada kal- maz, 10 — EMNİYET: Dirlik, kor- doğruluk Cikede dirlik polisin çalışmasiyle elde edilir. Türklerin buyrukluk etikleri yer - lerde o Kadar Korkusuzluk vardı ki herkes evlerinin kapılarını bile kapa - mazlardı. Doğruluk kişi için bir ordu sayıla- cak güçlülüktür. Yabancı Sözlerin karşılıkları Kadıköy Lisesi hocalarının buldukları karşılıklar Def — Kovma, savuşturma İtme O belhyi savuşturuncıya kadar meler cek” tir. Bu aletin itme gürli bir işe YArsmAz. Deta — Kez (lehçe) Bir kez Allah dene şevkile Mean. | pe Rİ Delâlet — Klavuzluk, gösterme Derleme islerinde değerli Klkvurtuğumu | benden esirgeme. Ba işi başarması bilgisinin derinliğini gösterir. bere — soka, aray ayar, tote | m Şu yazıyı gazetenin bir yerine sokuver İ Toplanan yardım parası kimsesizlere da- Bıtlaı. Delij — Kavur, tanık Rİ Enli lu pi Cahil — Bilgisiz, görgüsüz. Caiz — Olabilen Cali — Yalancıktan Csmit — Camur, donmuş, kate .Canip — Yan Casus — Gözcü, dayurucu Cazibe — Çeldei, alım Cazip — Alımlı, çeken Cebir — Zor Cephe — Yön Cerrah — Yarını, kesici, ensrer İstanbul 9 uncu mektep hocala buldukları karşılıklar ve Yazdığım yanyazısmda işi anlatmağa ça Cerrah — Kesen 3 4 üncü ilkmektep hocalarının. 56 ine ilkmektep hocalarının buldukları karşılıklar Beşsret — Sevinçiti ulmak, Beşeriyet — İnsanlık z 53 üncü ilkmektep hocalarının buldukları karşılıklar Bakaya — Geri kalan Basiret — Uyanıklık M4 üncü ilkmektep hodal. buldukları karşılıklar TAN — Ardı sıra giden Tecll — Sona bırakmak, “tacilin zddi, mehrazyaa oöümmda — Oneuği gi YE Bazan — Tesan — yapmak Bola — Kötülük Vi ami Belâhet — Aptallık Teosatir — İçlenmek Tesir — İz bırakma 12 inci imketep hocalarının 54 üncü ilkmektep hoo — Suç Bakaya — Artarlar Uhde — (Üstünde) satımda Basiret — Anlayış Ukde — Düyüm Basit — Düz — Vu Bazan — Arasıra Tria — Büdün, bütün Bela — Sıkıntı Unvan — Ün Belâhet — Bönlük Uruv — Parça Berset — Kurtulmak Ceret — Ondalık Berat —.... Ülfet — Alışkanlık a Berbat — Pis, boruk Üstat — Çek bilgiç “i Bereket — Bolluk Bşayot — Güler yüzlülük 12 indi ilkmektep hocaları Beşeriyet — Kişilik buldukları karşılıklar Bezi, beri — Zeit — Artık, katkı, 4, katma 13 üncü ilkmektep hocalarının yak Zat — Ni “ek, Mg, öz buldukları karşılıklar Zebun — Arık Zebanktiş — Artkezen Abs — Değmez. Zeki — Keskin anlayış Abus — Sonurtken Zerre — Nesmecik Acayip — Şeşilacak Zeval — Silinme Acaba — Düşeilecek Ziyaret — Görmiye gitme Acele — Çabak de çi Zümre — Bölük, toplaluk Acz — Güçsüzlük 15 inci ilkmektep hocalar Adile — Doğruluk 2 öketmee buldukları karşılıklar. Adeta — Enikomu Şer — Kötülük Aa — Bayağı Şans — Kimse Afiyet — Sağı Şahit — .... Şahsiyet — Benlik 48 inc; ilkmektep hocalarının Şalbe — Leke, pas, yüz karası buldukları karşılıklar Şair — Söz düzen Şataret — Şenlik Cadap — Anayol Şevk — Bstektik Cahil — Bilgisiz. Şart — Sözbağı, adak Oniz — Olabilen Cali — Düzme Camit — Donuk Canip — Yan Casa — Aben — Çirkin, boş Cazibe — Çeken Abs — Çatık Cazip — Çekiei Acaip — Şaşılacak, görülmemiş Cebir — Zorlıyan i Acaba — Öyle mi Cephe — Yüz Acele — Tex, çabuk Cerrah — Kesici Acemi — Bilmeyen 47 inci ilkmektep hocalarının 2 Doğruluk buldukları karş'lıklar Adet — Görenek Adata — Olduken Çare — Kolaylık Afiyet — İyilik Çehre — Yüz Adi — Ayağı Çelenk — Çiçek çemberi Tatbikat mektebi Çemen — Ot Dafia — Koğan Dağdağa — Gürültü Dâhi — Yüksek düşünceli Dair — Dönücü Daire (ber manasile) — Kenak Dava —. e 41 inci ilkmekte #ktep hocalarının buldukları karş'lıklar Cndde — işlek yel

Bu sayıdan diğer sayfalar: