5 Eylül 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

5 Eylül 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-——E ATE —— Yemekten sonra neşesizlik baş gösterdi. Saim bey beyhude yere herkesi mejelendirmeye | çalıştı. Karısı durgun duruyor, Alp endi- teyle düşünüyor, Günay dalıyor, | hattı. Her şe; hiç konuşmuyordu. Nihayet sofradan Günay içini çekti. Annesi: — Gidip kahve pişireyim, dedi. | mamıştı. Günay kalktı, -— Ben pişiririm. — Hayır, sen yorgunsun, otur. Birez sonra Alp sordu. — Yarın ne yapacaksın.. Bera- ber gezelim mi?.. — Sen işine gitmiyor musun?. — Pazar günleri öğleden som ta izinliyim ya, — Sahi... Nereye gidelim?: — Şöyle biraz dolaşırız. — Yaya mı?. — Yok, tayyareyle.. Ben oto - *aobil sahibi değilim. — Canım hemen kızma.. Yor- gunum da onun için söyledim. — Öyleyse sinemaya gidelim. “Gönül tuzağı,, diye bir film var mış. Çok güzelmiş. — Gidelim.. Ve ertesi gün buluşmak üzere sözleştiler. Kahveler içildi. Alp gitti. Onlar da yattılar. Li ay Cafer Ali bey geniş omuzlu, bir metre seksen beş boyunda, iri yarı, dev gibi bir adamdı. Meşhur ve muktedir bir avukattı, Büyük handaki yazıhanesi büyük ve mü- ©. kellefti. Şalışıyordu. Bir aralık zili bas- tr. hademeye sordu: — Günay hanım geldi mi?. — Geldi efendim. —- Büraya gelsin. Biraz sonar, Günay yazıhane. ye girdi. Cafer Ali bey daktilosu- nun elini sıktı: — Bir aylık izin size zamanın. da işe gelmeyi unutturmamış. İyi vakit geçirdiniz mi?. — Teşekkür ederim efendim. Güzel vakit geçirdim. — Öyleyse bu iyi zamanların acısını çıkarmalıyız. Çok iş bi- rikti. Şöyle oturunuz, yazılacak mektuplar var. Günay masanın başına oturdu, eline kalem kâğıt aldı. — Hazırım efendim. Bir müddet bekledi. Cafer Ali Beyden ses esda çıkmadığını gö » | rünce başını kaldırdı, Avukatın, dikkatle kendisine baktğını gördü. Hayretle tekrar etti: — Hazırım efendim. Bunun üzerine Cafer Ali bey hulyasmdan uyandı, mektupları dikte etmiye başladı. ğ Günay iyi kâtipti. Ağızdan çı- kan sözü tekrar ettirmezdi. Düz. gün ve çabuk yazardı. Bunun için Cafer Ali bey ondan çok mem- nundu. Sordu: Hasan beyin dosyası nerede? Bu sabah aradım bulamadım. — Yelinde duruyor efendim. Kalktı, dosya dolabını açtı, desyayı çıkardı. — Ben oraya baktım amma bulamadım. — Halil beyle Hüsamettin be. Yin dosyalarının arasındaydı. Cafer Ali beyin en küçük ev «| rakmm yerini bilirdi. Büyük bir intizam ve dikkatle kâğıtları tas nif ederdi. Ayyy yy SE ZEĞZTZİ kalktılar. O sahah yazıhanesinin. başıma ! Vakıt'ın edebi tefrikası: 30 LR AN z Jzzet mii Cafer Ali bey dosyayı aştı, 9- kumıya başladı. Günay masanın yanına oturdu. Bu yazıhanede, evinde gibi ra- y elinden geçiyordu. Eşyaları kendisi yerleştirmişti. rte göz gezdirdi. Bir aydan beri, - hiçbir şey yerinden oyna"! Cafer Ali beyin evraka dal - dığını görünce yerinden kalktı, o-| dadan çıkmak istedi. — Günay hanım!.. — Efendim.. — Nereye gidiyorsunuz?. i —- Mektupları yazmıya gidiyo- rum efendim. ; © Bir müddet tereddüt etti, son- ra dedi ki: — Size bir şey soracağım. İs- terseniz cevap o vermiyebilirsiniz. Adada nişanlandınız mı?. Bugüne kadar Cafer Ali Bey, daktilosunun hususi hayatına dair | İ tek kelime sormuş değildi. Kıp-| “kurmızı oldu. Günay da kızardı. Başını önüne iğdi. Avukat devam etti: — Manasız bir şey sorduğumu anlıyorum. Cevap vermek istemi - yorsunuz.... Peki, artık bundan bahsetmiyelim. Günay bir iki adım ilerledi, gü- lümsedi: — Hiç de manasız bir şey de - ğil efendim. Nişanlanmadım. Şim- dilik evlenmek de aklımdan geç- miyor.. Mes'ut ve rahatım. İşim « | den memnunum. — Ben de memnu oldum Gü - i nay hanım, Şizden memnunum. İ Doğrusu ayrılacak olsam mütees » "sir olurum. Siz artık benim sağ e- lim oldunuz. Akşam işten çıkınca, neşeli ne- İşeli eve gitti. Çalışmak, alm teri “ile para kazanmak en iyi hayattı. İ Bu sevincini annesine de söyliye - cekti, rDeramı var) Turing klübün teşebbüsü Türkiye Turing ve otomobil klübü Türkiyeyi obariçte tanıt- mak yolunda çalışmış olan meş- bur mübarrirlerin birer madal- yonlarını yaptırarak şehrin bazı parklarına koymıya karar ver- mişti. Bu karar cümlesinden ola- rak Lady Montagu'nün bir ma- dalyonu heykeltraş Kenan bey tarafından yapılmıştır, yakında Istanbul parklarmdan birine ko- rulacaktır. Diğer taraftan meşhur heykel- traş Maksime Real del Sarto Fransız şairi Lamartine'nin bir madalyonunu fahriyen yapmayı kabul ettiğini Turing klübe bil dirmiştir. İhraç maddelerimiz için bazı tedbirler Ihracat | ticaretimizin inkişafı içim ihraç mâddelerimizin istih- sallerine alım ve satımlarına, nakil ve sevklerine cihaü pazar- larında sürümlerine taallük etmek üzere bazı tedbirler alınacaktır. Bu tedbirler ihraç maddelerimi- zin hefasetini bozmaksızın mali- yet fiyatını düşürmüş olacağın dan mallarımızın cihan piyasa” icsında bütün diğer memleketlerin rakip mallarına: iyi bir şekilde rekabet edilecektir. Bunun için istihsal safhasında ziraat teknimizin ve ziraat iktı- sadiyatının islabı icap etmektedir. | İ Duran muamele Devlet takasları dâ yapılamamaktadır Takas sisteminin ilgası üzerine yapılacak muamelerden bir çok- | lari yüz üstü kalmıştır. Bilhassa takası” ilga eden ka- rarhametin bir maddesinde dev- let takaslarının devam edeceği bildirildiği halde şimdiye kadar bu takas muamelesi yapılmamış- br. Bunun da sebebi bu takas- lann De suretle muamele yapı” lacağinı gösteren lalimalnamenın hazırlanmasıdır. Öğrendiğimize göre bu tali- maloame iktisat vekili Ce'âl bey Avrupadan avdet ettikten sonra yapılacaktır. Çelâi beyinde bir çok işler meyanında takas tali- mâtoamesinin de hazırlanmasında bulunmak için hareketini tecil etmiştir. Gelen hususi haberlerde ikti sat vekilimiz 5 eylülde Cenevre den bareket edeceği bildirilmek tedir. Polis Haberleri Alacak meselesi Mevlânekapıda - Hacı. «Evliya mahallesinde kahveci Ali efendi » nin kahvesine gelen inekçi Zülküfl kardeşi Hasan ve arkadaşı Hasan | bir alacak yüzünden kahvede mü- nakaşaya başlamışlra. Büyüyen münakaşa nihayet: kavga şeklini almış, işe kahveci Ali de karışım ca iş büsbütün artmış, abbaplar kahveciyi döğerek yumruklarla yaralanmasına sebebiyet verdikler | rinden cümlesi yakalanmıştır. Külâh giyen birisi s Kasımpaşada oturan . Mehmet efendi şapka kanununa muhalif olarak külâh giydi hakkın. da muameleye başlanmıştır. $ Tahtakalede Yusufun kahve- sinde oturmakta olan İsmail efen- dinin ceketini dün akşam saat 18 de Hasan isminde biri aşırmıştır. İsmailin şikâyeti üzerine suçlu ya- İ rilere işaret etti ve haykırdı: ! - 5 — VAKIT 5 Eyi AŞK DELİSİ HÜKÜMDAR —46— Yazan: Niyazi Ahmet | Elçiyi fazla söyletmedi, yeniçe- — Yardım istiyor paşa.. Kızık başlar baş kaldırmış, şah Abbas — Tiz kelelsini uçurun.. İ meydani boş bulmuş, Gürcistanı Elçi kımıldanamıyacak hale gel | taraç etti. Şimdi gözü bizde. mişti. Buna rağmen soğuk kanlı- — Gürcistan kraliçesine bun « lığını kaybetmiyor, mütemadiyen | dan ne.. Şah Abbas bize düşman- sözünde ısrar ediyor, Abaza paşa» | sa belâısnı bizden bulur. | nın adamı olmadığını söyliyordu.. | o — Hayir paşa.. Ketevan krali» Mehmet paşanın emri elçiyi bir- ! çesi mektubunda çok şeyler yaz- den sarstı. Fakat, derhal gene ken | mış... dini topladı: N Mehmet paşa, memleket namı — Paşa, diye bağırdı. Ben öl. na her şeyi yapmak için salâhiyet dükten sonra hakikati anlıyacaksı. | almıştı. Kâtibine: — Oku, dedi, şu mektubu, Diz... ” Mehmet paşa hidetle şeri dön- Kâtip mektubu açtı. Okumıya dü. başladı: “Büyük hünkâr, siz ki Gürcis - tanı himayenize almış bir hüküm- Bu esnada paşaya iki yeniçeri - nin üç esir getirdiklerini haber ver- diler.. darsınız, elbette bugünkü elemi Paşa: halimizi duyunca yardımınızı e - — Bunlar da elçi mi?. sirgemiyeceksiniz, Gürcistan, Ti Diye sordu: İİ lerin istilâlarında zarardan ço Gelen Yeniçeri: kâr görmüştür. Gürcü hüküm — Beli paşam... size karşı taahhüt ettiği borçların daima namuskârane ödemiş, ver gisini vermiştir. Bu mert ve millet bugün kan ağlıyor. Büyü — Tiz getirin buraya.. | Mehmetle Rahim yanlarındaki kılavuzla Mehmet paşanm yanına getirildi. Muğrav'ımız bundan evvel gön Paşi bat özünü dâ bağtan ayağa derdiği mektuplara verdiğiniz € iailar sdzdükten'sönin! vapları ve yaptığınız yardım öle MimsihizfDiyeisordu! Gürcü milleti hiçbir vakit unutmmr yacaktır. Büyük Muğrav hâlâ va , tanı için çalışıyor. Eğer siz on: bir ordu gönderirseniz, Bağdadı a mıya hazırlanan Şah Abbasm bin ordusu bir gün içind mahvola r. Yardımınızı esirgi meyiniz. Gürcistan hudutta daim Türkiyenin bir kapısı olacakin Bizi bu kapı e muhafa Za ediniz.. ilâh Mektubun Ml iinde şu cüm le vardı. İ Şah Ababs sarayında vatar için rehin kâlan cariyeniz Kete i van, Rahim cevap verdi: — Abazanın düşmanları.. Mehmet paşa, hiddetinden ku» duracaktı. Hayatlarını Abaza uğ - | runa feda edenler nasıl olur da sonradan düşman mevkiine geçer- lerdi. Ondaki kanaat, Abazaya ha kikaten inanmamaktı, O kadar a sabileşmişti ki, bu küstahları da ilk gelen elçi ile öldürtmeyi ve kel. lelerini de Abaza paşaya gönder- meyi düşündü. Bunları düşünür - i ken bir taraftan emri bekliyen ye- i niçeri ağası söze karıştı: — Paşam, maksat neymiş, bize Mehmet paşa ,Mehmetle Rahi kalanmış ve ceket müsadere olu- narak sahibine iade edilmiştir. $ Kadıköyünde, İkbaliye mahal- lesinde 4Z numaralı evde oturan Ayşe hanımın evine dün gece sa- at 24 te tanmmış sabıkalılardan Üsküdarlı Fahrettin girmek iste - miş, elindeki maymuncukla evin kapısını açmıya uğraşırken bekçi tarafından görülerek yakalanmış - tır. ŞArnavutköyünde Dereboyunda oturan Cemalle ayni yerde oturan Abdülkadir arasında aba avrat sö- ğüşmek yüzünden büyük bir kavga çıkmış her ikisi de biribirini iyice döğüp o kalayladıktan sonra kâfi | derecede kızışarak dalaşmıya alt alta, üst üste boğuşmuya başlamış- lar. Nihayet yumrukla hasmının hakkından gelemiyeceğini anlı - yan Cemal çakısına yapışarak Ab- dülkadirin alnına saplamıştır. Suç | an hünkâra yazılı bu mektubun lu yakalanarak hakkında muamele ye başlanmıştır, $ Dün Beyoğlunda İstanbul ote - linde oturan Oka ismindeki birisi | dan okuyan Abazayı ele geçirmi- Domuzhane sokağından geçerken | ye karar vermiş olduğu için müm- Tedavi | kün olduğu kadar ihtiyatlı hareket edilmek üzere hastahaneye kaldı- etmeyi düşünüyordu. düşmüş, kolu kırılmıştır. rılmıştır. $ Dün saat 8.45te Fenercilerde geliyorsunuz.. diye sordu. 46 numaralı dükkânda bodrumda bir yumurta sandığı tutuşmuş, dürülmüştür. sö l niçin gelmişler?.. diye sordu. mi bu sefer dikkatle bir daha süz Mehmet paşa, bu suali soraca- dükten sonra yanlarındaki arka ğı vakit Mehmet koynundan bir | daşlarına baktı: kâğıt çıkardı. Bir adım daha pa- — Bu da sizden mi?.. diye sor şaya yaklaştı. Yerlere kadar iğile- du. rek kâğıdı uzattı. * Rahim: i Herkes hayretle bakıyordu... | o — Hayır, dedi. O Murlaza pa Paşa: şanın askeridir, bize yol gösterd — Nedir o kâğıt?.. — Murtaza paşayı nereden bul Diye sordu. dunuz?, — Bir ariza paşam.. Mehmet, yolda geçen macera — Kimden?.. Abazadan mı?.. — Abaza ile hiçbir alâkamız (ların en ince teferrüatına sir yok, Onu tanımam.. anlattı. Abaza paşa adamlari / nasıl çarpıştıklarını, Gafur baba <5 Pöki idinden?. nın köyünde nasıl baskma uğra — Bir kral karısın İ dıklarn, Gafur babanın yaralı o Mehmet paşa hayretle Mehme-| Jarak Murtaza paşanın ordusun din yüzüne bakıyordu. Kâğıdı e-| getirdiklerini anlattı. İ linde buruşturuyordu. Kâtibi ya 3 Mehmet paşa, düşünceye dal nına çağırttı. Kâtip kâğıdın üzeri. | miştı. Demek Murtaza paşanı ni okudu. Gürcistan kraliçesi Ke - | kendisine taraftar göründüğü doj tevan tarafından yazılmıştı, Ve | ruydu. ii doğrudan doğruya “Türk hünkâ:| O Ayağı çıplak, başı açık iki ye rına, yazılmıştı. Mehmet paşa, bir| içerinin arasında duran elçiy baktı. Mehmetle Rahim, biraz di ha geç kalsalardı, zavallının boy nu giedcekti, — Tez elçiyi giydirin cev, verdi. Elçi giydirildikten sonar j tirahatinin temin edilmesini retti, Sonra Mekmede dönerek: — Evlât, dedi. Biz Abaza lâl ile cenge çıkmışız. Bu yolda koltukta 5'er etmek gerek, Yi harp var. Elbette Abaza hai hakkından geleceğim. da Abaza tarafından uydurulmuş bir oyun olacağını düşündü. O, a- deta Abaza vehmine kapılmıştı. Her ne pahasına olursa olsun mey — Siz kraliçenin yanından mı Mehmet: — Evet, cevabını verdi, — Bizden ne istiyor?..

Bu sayıdan diğer sayfalar: