23 Şubat 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

23 Şubat 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—i4- VAKIT Cenap 28 ŞUBAT 1914 eee: Şehabettin mın aaa Hakkında Gayet şahsi ayi Tanzimata müntehi olan ve on- dan sanra tekâmül eden Osmanlı (gentleman) o centilmenini gör mek İster misiniz? İşte, Binbası Dr. Cen:p Şehabettin bey, karan İ tina tabibi Cenap Şehabettin bey, sıhhiye meclisi reisi Cenap Şeha- bettin bey.. Bizden bir evvelki Osmanlı ti" pinin, şüpbesiz bir hayli fazilet-| leri ve bir hayli eksiklikleri var- dı: İşte Censp. Alaturka bir âlemde, Cenap,| kem-lini bulmuş bir Avrupa z0-| rifi, edibidir. Alafranga bir cemiyette, Ce- map, şarkı bakkiyle (temsil eden bir âşık, bir şair, bir nüktedam dır. Meşrutiyetin bidayetlerinde, bir İran şairi, (Aka Yahyel Hüsey- ni) üşttla çok görüşmüştü. Bu #air, yalnız sinemada (seyreder gibi, Avrupayı gezmişti, Garp dil» İerini bilmezdi. Ona sordum; — Mösyö Centp, dedi... Üst ta- tafmı nakletmiyeyim, Radosta bir Fransız konsolosu vardı. G-- yet walâmatlı ve asilzade idi. Kendi ve tifoya tutulup da doktor Cenabın elinde ölen Karemi üstatla © derece doşttu'ar ki içtikleri su ayrı gitmezdi. M. de Belabra üş- tt bakkındaki fikrini sordum: — O, gerçekten bir Hafızı Şi- razi'dir; cevabını verdi, w Namık Kemal, Ziya paşa, siyasilerden Reş't, Ali, Fuat paşa- sar Avrupayı görmüşler, lâkin an- ıyamamışlırdı, o Cenap Şehabet- tin Avrupayı büsbütün anlamakla beraber şarklılığını bir cimri gibi sımsıkı muhafaza etmişti. ,Bunun içindir ki Cenabı şiiri şarkkâri uzun bir ahenktir. Man zum eserleri başk: bir dile tercü- me edilemez. Ona göre şiirden maksat kelimelerin o musikisidir. Mana, üçüncü, beşinci derecede| kalır. Şiir bir fikrin ifadesi için söylenmez. Şiirden maksat bir (5e3) tir, Bu ses'n manasını ka» Tİ, ister anlasın, ister anlımasın. Gaye, kariin kulağını tenşit et-| moktir, Kendisi bunda muvaffak olsauştur. Bu itibarla, yaşıtlarının üstündedir. Meselâ Tevfik Fikre- ti yarım fersah geçmiştir. Abdül- hak Hâm'de yaklaşamaz; lâkin, unutmıyalım, Abdülhak Hâmit- ten daha fas'btir. Dil yanlışlıkla" rı, küçük üstadın külliyatmda bü- yük üstadınkilerden azdır. Faik Âli: “Ben biraz şir ve pek çok âşıkım,. der; bilmem, Cen*p Şe- habettinin ş'iri mi kuvvetli, aşkı mı?. Kendisinde mühim miktarda aşka kabiliyet olmasaydı, şiiri bu derece rengin olabilir miydi?. Cenap, âşık olmasaydı, belki şiire tenezzül etmezdi. Onu şair eden kadın şeklinde temessül eden gü- zelliktir, Cenabın buna ait bir fel- sofesi olduğumu seziyorum. Lâkin kendi bu felsefeyi kalemle yaz- mamıştı. Onu tatbik etmişti, Elimde imlaya vardım etsin diye bir! ingiliz yazıtesi, dört yanımdaki konuş- malardan telâffuz dersi alarak, dünya- nın en ışıklı meydanı “Fikadelli,, nin bir kahvesinde, her ışıklı reklimın başın- drli “way Britisb : “İngiliz malı al, 1 bir esin becelirerek ke.dimi o nostalşiye; bapummamaya uğraşıyorum. ! Sehçe. Kertal mütalâalarım Aşk ve hüner, Bu ikisinin hari- cinde Çenapça mühim olan acaba üçüncü, dördüncü bir şey var mıy dı?, bilmem. Maddi refahiyetten ve ona gölüren paradan bahset miyorum; çünkü bunlar adi nes- nelerdir. Zekâ itibariyle Şahap asırdaş larmın en üst tabakasında bulu” nanlard-ndır. Çok müstehzi idi. Hazır cevaptı. Şakrak ve güzel konuşurdu. Onun içindir ki kıy. rak ve mükemmel yazardı. Muh- telif fikirleri ayni - küvvetle, ve, bir avukat gibi müd:fâa edebi- lirdi. Modayz uygun bir fikre mut laho meclüp olmak mecburiyetin- de kalmazdı. Birkaç noktai nazardan 1255 ile 1324 arasındaki devri temsil erlen merhum, diğer birkaç nok- tai nızarddan o devir içinde bir is- tisna teşkil eder, Doktorluk, hay-tında, Cenabm mizacına pek müessir olmuştu. Abdülhak Hâmit, Recaizade Ek- rem, Süleyman Nazif bir maşuka- da y:inrz güzellik, yalnız işve gözürlerdi. Cenap ise ayni maşt” | kada bir de kadavra görebilirdi. Cenabın hayatından bir kısmı uzak yerlerde, meselâ Şapdenizi- nin içinde ve ortasında Kamaran tahsffuzhanesinde geçmiştir. Bu inziva hayatı da Cerabin tab'ına | tesirden hali kalmamıştır. İnziva insanı çok düşündürür. K-rantina dekt-rluğu de bir nevi tekattlük, tembelliktir. Bunun içindir ki a- ziz üstat her fikri, her akilevi, | hermesleği denemiş, mahiyetini anlamıştır. hepsinin Böyle yaşıyanlar asla, faal ol-- mazlar. Düşünce insin: faaliyet- ten uzaklaştırır. Bu ssbebe meb- nidir ki, Cenabın bedialrr bep tesadüf eserleridir. Onca meksat ser yazmak de olsaydı “Evrakı eyyam, ibi nin de A. Fran-e ve hattı P,. Log g'bi bir raf doldur'cak külliyatı! bulunurdu. Cenap Şehabettin, asla, eöehi. yatı bir (memuriyet), bir (geşin- mek ,vasıtısı) (adöetmemiştir. Doktorluk, onca, belki, edipliğin üstünde bir meşle'ti; halbuki Ce- nabın tababeti ancak — p-ye — de kalmış ve yalnız kendisine bir felsefe temin etmiş, 4e'ni h-kikat- lere bir kapı açmıştır. Şu sözleri, sakın, üstedin (aley- hinde) bir tenkit addetmeyiniz. Asıl şair, asıl edip, asıl âşrk şa- | bahtan akşama değin şairlik, e- diplik, âşıklık eden değil, eşref saatinde edendir. Cel#l Neri PM e ek Eskişeh rde br ayda 88 ölüm var Geçen ay zarfında 22 si atür- reeden olmak üzere 88 kişi vefat etmiştir. Zatürrceeden ölenlerin 14 ü bir yaşmdan © aşığı çocuk” tur, 13 kişi kalp © sektesinden, 7 kişi ihtiyarlıktan, 4 kişi vereminden, 5 kişi havzleden öl- Frengi hastalığından da bir ö- lüm kaydedilmiştir. Son pi oesnasında Eskişehir şeker fabrikası (o civarında bir a- dam donmuştur. Soğuğun tesi- riyle bir buz parç-sı gibi katılaş- mış olarak yolun kenarında görü- len bu zavallı köylünün hi henüz tesbit olunamam akciğer | Şarkta mülkiyet an anesi (Başmnkaleğçn devam) —. sene evvel Em:nullah'ın bü- yük babası zamanımda olmuş bir vak'adır ki sonradan tahtından indirilmiş olan bu emirin hatıreşı hâlâ bugün Efganlılar arasında yaşamaktadır.,, Görülüyor ki her hangi bir ec- | mebiye ait olup bir dağ başında u- İ unutulmuş olan bir kemeri alıp muhafaza etmek ve sonra ilk tesa İ düfünde bunu sahibine vermek bir İngiliz için şayânı takdir bir fa- zilettir. Halbuki Emir Abdurrah- man bir İngilizin fazilet saydığını ve fazilet diye devlet reisi olarık kendisine bundan dolayı teşekkür bile ettiği bu hareketi bilâkis ce- zayı, hem de el kesecek derecede ağır bir cezayı icap eden bir fe- nalık diye telâkki ediyor. Emir Abdurrahmana göre bir adamın kendisine ait olmıyan her hangi bir malı çalması değil, hat- tâ sahibine iade etmek maksadiy- le el sürmesi bile affedilemez bir suçtur. Acaba bu t-rzi telâkkide Emir Abdurrahman mı haklı, yoksa İn- giliz mi?, Maksadımız bu noktayı | tehlil etmek değ'ldir. Her halde Emir Abdurrahman'ın ahlâki in- zibat asma verdiği ağır hüküm ne kanın'arın ve ne de ahlâk kai- delerinin kabul edemiyezeği de- recede sert ve merhametsizdir. Yalnız bu hüküm şunu gösteriyor ki şarkta mülkiyete hürmet deni» len ahlâki an'ane garp memleket- lerinden d-ha eski, deha köklü ve daha kuvvetlidir. arkta hükümet başma geçenlerin en büyük endi- şelerinden biri memlekette mül- kiyetin masun'yeti prensibini te- min etmektir. Mehmet ASIM 5 mitvon İlra Hükümet aleyame açılan dava reddedildi Türk « Yunan muhtelit hakem mahkemesinde dün 11 davaya ba- lulmaıştır. Bunlardan beşi başka gü ne bırakılmış, altısı reddedilmiş- tir. Reddedilen davalardan — biri| çok mühimdi.Elyas Teodor ismin- de bir Yunanlı Bergama ve Dikili- de zaptedilen dö:t çiftlik ve müş- temilâtınm tazminat bedeli olarak hükümetimizden beş milyon Türk lirası istiyordu, Bu dava da redde- dilenler araşmdadır. Diğer beş davada ise istenen o tâzminat 2150909 lira kadar tutuyordu. Mah- keme bir Mart Perşembe günü ge- ne mühim bir davaya bakacaktır. İ Bu sefer ki, dava Pertevniyal vak- | fi mütevellileri tarıfmdan Yunan | hükümeti aleyhine açılmıştır. Mü- tevell'leri Tisalyada zaptedilen al- | ken'lisine tedavi eden doktorun tı çiftlik tazminatı olarak Yunan hükümetin1en 150000 Türk lira- ar istemetedir. m Topkapı iukaraperver müessesesinde Topkapı Türk Fukaraperver | hayır müessesesi, yarın kuruluşu- | nun yirmi beşinci yılımı tamamlıs yocak, yirmi altıncı yıla basâcak- İ tır. | Şimdiye kadar bir çok hayirli. iş gören bu müessese, bu vesileyle bug'n 215 fakire birer kilo şeker, ! bir 'siktar ıhlamur ve on beşer ki- lo kömür dağıtmıştır. Bu hayir müessesesine para, gi» yesek, yeyecek temini suretiyle fukaraya yardım etmek İstiyen-| ler, müesseye her gün öğleye ka- dar müracaat edebilirler. İ 1 Mame sareRRRARA KER ni MAHKE| İlkini kanekki elisa siri ——— > i m — ERTELEME ELERDE ! Şenlik esnasında cinayet Vekili suçlunun ufak bir şeyden dehşete kapılan bir genç olduğunu söylüyor İstanbul ağır ceza mahkeme sinde, İstanbul (o civarındaki bir köyde şenlik sırasmda çıkan kav- gada vurulan köylü Hasan ölü- mü davası görülmüştür. Suçlu mevkiinde bulunan Naz- mi isminde genç bir köylüdür. Mahkemede vekilinin söylediğine göte, Nazmi ,Hasan ( tarafından şiddetle tahrik edilmiş, elinden sis lâhını almak sırasında, ( silâhtan çıkan kurşun, ölüme sebep olmuş- tur. Suçlu vekili, müekkilinin 4mr1- sına göre buhran geçiren, başını taştan taşa çarpan, © en ufak bir şeyden korkan, - dehşete kapılan bir genç olduğunu, bu aşabi ahv3- li gözetilerek, verilen rapor üzeri- ne askerlikten . ihraç edildiğini söy'emiş, kendisini senelerdenbe- ri tedavi eden doktor Nazım Be yin makkemede şahit olarak din- len'lmesini istem'ştir. Ayni za- manda vak'ınn nasıl vukua gel- diğini bildikleri . kaydiyle, dört müdafaa şahidi göstermiştir. Müdzle'umumilik, âmme şahit- lerinin dinlenilmesi hititkten son ra müdafaa şahitlerinin de çağrıl- masi muv-fık © clacığını, asabi ahval'nin tayin'ne gelince, bunu söylemesinin esasa müessir ola-| mıyacağını, bu cihetin adli tıp İş- leri müdürlüğü © wüsahedehime-! since tayini lâzım' geleceğini ileri | sürmüştür. Mahkeme, “müddetumuminin mütleaşma uygun Karar vererek muhakemeyi marta bırakmıştır . Marmara Şakirin muhakemesi Bir müddet evvel Erenköyü ci- yarında Salih isnfinde genç bir kahveciyi (o öldürmekten (o suçlu Marmara Şakirin muhakemesine, dün İstanbul ağır ceza mahkeme , sinde devam elilmi'ştir. Bazı noktalara sit tahkikatm tamamlanması için muhakeme kalmıştır. Bahçıvan Muradı öldür- mekten suçlu Lâlezar o bostanında bahçıvan Muradı öldürmekten suçlu olarak muhakeme edilen Kenanm muha- kemesine dün İstanbul ağır ceza mahkemesinde devam olunmuş, muh-keme, tıbbradliden bir rapo- | run getirilmesi iç'n kalmıştır. Resmi elbiseleri yanan hâkimler İstanbul adliye nında, dairede bulunan resmi el biseleri yanan hâkimler, müddei- sarayı yangı” Buşin MELEK umumi muavinleri, avukatlar, © zamandanberi muhakemeleri es” nasında sivil elbise ile hazır bu" lunuyorlar. Bir taraftan da res mi elbiseler ısmarlanılmaktadır. Bu elbiselerin yerli softan yapıl * ması gözetiliyor. i İlk defa olarak dün İstanbul ğır ceza mahkemesi heyetini & kil eden Kemal, Sakıp ve Abd | rahman Şeref Beylerle bu muh i kemede müddeiumumiliği t sil eden muavin Kâşif Bey, yeni" den yaptırdıkları resmi elbiseleri giyerek mahkemeye çıkmışlardır. Adliye sarayı yangını davası Adliye sarayı yangını tahkik3* tını, kendisine İstanbul © istintaki hâkimliği selâhiyeti verilerek ya pan temyiz müddelumumi mu# vini Bedri Bey, muhakeme kars rın: verdikten sonra, O Eskişehir€ dönmüştü. o Bu hüsusteki tahki" kat sonundı İstanbul O müddeii mumi muavin: selâhiyetiyle mü taleaşını bildiren (İzmir ihtisaf müddeiumumisi (o Arif Bey, dü akşam İzmite gitmiştir. | Dava, İstanbul ağır ceza mah. kemesinden (Kocaeli ağır ceZ8 | m-hkemesine nakolunduğuna 8ö” te, Arif Beyin orada cereyan ed*” ee vu mulakemede müddep mi muavini sıfatiyle hazır bulun?” cağı tahmin olunuyor. — Piyasada toptan satış fiyatları Dün İstanbul piyasasında mu3” mele gören mallarm toptan sabi fiati şöyle idi: Kahve 75 kuruş, limon, 540 ku" ruş, patates 1,5 - 2,5 kuruş, petrol 21 kuruş, pirinç 11,5 kuruş, 8 bun 25 kuruş, sadeyağı 60- 100 kuruş, şeker 37.50 kurus, yum sanığı 15. 6lira, küçük boyi 13 lira idi, Kaşar fiati ise 60 kuruştu. Buğday fiyatları İstanbul Ticaret zahire bo sında buğday fiati 5,28 kuruş üz€“ rinien muamele görmektedir. Dün 38 ton buğday satılmıştı Kuş yemi de 4,38 kuruş üzerinde! muamele görmüştür, ! | ! | KONGRELER vi Fakirleri Koruma Derneğinden: Derneğimizin senelik kongresi 9 m 934 cuma günü saat 13 te Defte tiyatromuzda aktolunacağmdan sinemasında nefis bir şaheser sizi bekliyor < Kız mısın, Erkek misin? Birinci Aynca: Par steki Bugün saat rolde: İMEG LEMONMER PARAMOUNT Dünya bavadisleri: kanlı o bâdiseler İl de tenzilâth matine

Bu sayıdan diğer sayfalar: