19 Mart 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

19 Mart 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Memleket Bir karar | o — Malikleri Facia kurbanlarının aile-| Bekâr erkeklerin sayısı lerine tazminat verilecek Zonguldakta bundan bir müd- det evvel havzamızm Kandilli o- caklarında bir grizo facisı olmuş, | on bir amele parçalanarak, ezilip | yanarak feci bir surette ölmüşler - di. Kazayı müteakip ocakları işle ten şirket, on bir facia kurbanınm varisleri ile müzakereye girişmiş ve altısının varisleriyle anlaşarak kendilerine altışar yüz lira tazmi- nat vermek süretiyle (işi sulhen halletmiştir. Fakat beş (kurbanın varisleri, şirketin verdiği tazminatı az bü- larak mahkemeye müracaat etmiş- lerdir, Bu mühim muhakeme nihayet neticelenmiş ve Zonguldak asliye hukuk mahkemesi, kaza kurban larından Alagöz oğlu Hasan, Hı- zır oğlu Mehmet, Semerli oğlu Mehmet, Himmet oğlu Mehmet, Alinin varisleri şirketten 1200 er lira tazminat vermesine mükmet- yaiştir. Bu âdilâne karar halk üzerinde çok iyi bir tesir hasıl etmişktir. Adapazarında bir kaçakçı yakalandı Adapazarı, 18 (A.A.) — Meş hur kaçakçılardan Hendekli Hay- darın Adapazarma (kaçak tütün getirmekte (o olduğunu (haber alan inhasrlar takip âmiri maiye- tine aldığı memur ve jandarma ile Değ ö i kaçak wğancılar köyü civarında z çak: -çıya dur emrine muk:bsle eden kaçakçı ile arala” rında müsademe yapılarak kaçak» çı yakalanmış ve arabasında bulu- pan 35 kilo kıyılmış tütün müsa- dere edilerek kaçakçı adliyeye tes- lim edilmiştir. Gemlikte muallimler Gemlikte bütün kaza muallim- leri Gazi M. Kemal mektebinde bir toplantı yapmışlardır. Bu top- lanirda bir çok eğlenceli oyunlar yapılmış, müfettiş Cemal Bey ta- rafından “Hayat ve çocuklar, mevzulu bir konferans verilmiştir. Gemlik © ilkmekteplerinde yaz tetkikleri başlamıştır. Muallimler çocukalara açık havada (ameli dersler vermektedirler. Mersinde Gazi günü Mersin, 18 (A.A.) — Gazi Haz- 18 binden fazladır Aydın, 16 (Hasusi) — Dahiliye vekiletinin, vilâyetlerdeki bekârların adedini soran bir tamim (gönderdiği malümdur. Aydın velâyeti bu tamim üzerine hazırladığı istatistiği dahiliye 20 ile 25 yaş arasında Aydın kaza- sında 1627, Nazillide 1106, oSökede 1433, Çinede 1019, Boğdağında 1261, Karacasuda #19 bekâr vardır. Bu yaş- larla 60 yaş arasında olan — bekârların yekünu da bu miktarlara ilâve edilince Aydın vilâyeti dahilindeki bekir erkeli- lerin yekün 18851 e baliğ olur. Bekâr kadınlara gelince, istatistiğe onların miktarı dahil edilmemiştir. A- likadarlar bekir kadınların bekâr er- keklerden iki misli fazla olduğumu #öy- Şubat ayında vilâyetimizde 266 ev- lenme, 216 © ölüm vakası olmuştur. 1190 doğum da tescil edilmiştir. Ispartada büyük bir toplantı İsparta Halkevinde Vali Fevzi Beyin riyasetinde merkez ve na- hiye belediye reisleri ile nahiye müdürleri ve 52 köyün ihtiyar heyeti âzaları ve mruhtarları bir toplantıda kayıtsız doğum ve ö- lüm vak'alariyle ( evlenmelerin tescili hakkında kendilerine iza- hat verilmiştir. Bundan sonra hazırlanan matbu nümune defter leri dağıtılmış ve çalışma usulleri öğretilmiştir. Bu münasebetle Halkevi tara- fından bu zevata bir çay ziyafeti verilmiştir. Orduda Maarif işleri Ordu,'18 (A.A.) — Birer mu- allimli köy mekteplerinin tam teş- kilâtlı mmtaka yatı mektepleri ha- line kalbi ve yeniden otuz mektep binası yaptırılması için tahsisat ve- ren umumi meclis 1934 bütçesini 479692 hira olarak tesbit etmiş ve dağılmıştır. Sürt'te bir toplantı Sürt, 18 (A.A.) — Siirt Hima- yei Etfal cemiyetinin senelik kon- gresi içtima etmiştir, içtimada va- li ve fırka kumandanı hazır bulun- mu$ Ve yeni heyet intihap edilmiş- tir. Kastamonu vilâyetinde Kastamonu, 18 (A.A.) — Vilâ- yetimizin önümüzdeki yaz içinde yapılacak maarif, nafıa, imar ve asayiş işleri hakkında bir program Sizmek üzere bugün vali beyin re- retlerinin bundan on bir yıl önce | isliği altında bir kongre toplanmış Mersine ayak bastıkları dün (17 | tır, Kongreye bütün kaza kayma” mart) Gazi günü olarak Halkevin-! kamları ile devair rüesası de kutlulanmıştır. istirak etmişlerdir. 5 — VAKIT 19 MART194 — ww UMUM! HARPTE | TEŞKİLÂTI Ranmuanum una MAHSUSA VAKIT'ın Yeni Tefrikası : 134 Bulgarların garip bir isnadı: “Sandanskiyi Türkler öldürdü “.— Nasıl, istikşaf işinde mu- vaffak olabildin mi?.,, “— Oldum, krokiler cebimde.. Bir yolunu bulup onları İbrahim beye göndermeye çalışacağım.,, “Fistanaya gitmeyip doğru ba» na geldiğine çok iyi ettin.,, — Neden, bir şey mi var?. “— Senin son bir iki gün zar- fında gelip geçen hâdiselerden haberin yek da onun için vaziye - tin tehlikede olduğunu bilemiyor- sun?. “— Anlat beyahu, beni meraka düşürüyorsun..,, — Bulgarlar seni harıl harıl ari- yorlar. Şimdi görseler (yakalayıp hapise tıkacaklarına hiç şüphe et- | me!,, — “Neden beni arasınlar? Ben Bulgarları karşı bir şey yapma- dım ki...,, — “Sen yapmadım diyorsun a- ma, Bulgarlar sana pek büyük bir cürüm isnat ediyorlar. Dün (San- danski) yalnız başma (Menlik) ten Nevrekopa gelirken ( (Perim) Balkanımnda (Papas Çayırı) mev* kiinde öldürülmüş,,, Halil efendi (Sandanski) nin öldürüldüğünü haber alır almaz, derhal (Filipof) un söylediği söz- leri hatırlamıştı. Demek ki (San- danski) o esnada Sofya hükümeti- ne taraftar olan Bulgar komitecile- ri tarafmdan hakikaten idama mahküm edilmiş ve bunun üzerine bir iki gün zarfında vücudu orta” dan kaldırılmıştı. Fakat kendisinin bu katil hâdi- sesile nasıl alâkadar olabileceğini anlıyamadığı için (S.) o Çavuşa sormuştu: —“(Sandanski) yi öldürdüler ha? Onun.idama mahküm olduğu- nu rivayet kabilinden işitmiştim. Fakat bu katil ile benim ne müna: sebetim olabilir? Bulgarlar neden beni arıyorlar ve hapise tikmak is- tiyorlar?,, — “Dinle Halil Efendi. iş öyle senin zannettiğin gibi değildir. (Sandanski) nin katili bilinmiyor. Yalnız Rus taraftarı olan o meşhur komitecinin bir Türk çetesi tara» fından öldürüldüğü söyleniyor. — “Bir Türk çetesi mi?.,, — “Evet, bir Türk çetesinden bahsediliyor. (Sandanski) * katle- dildiği zaman o havalide senin çe* çi Öldürülen Sandanski tenden başka bir çete bulunmadı. ğından ve senin de istikşaf için yol da olduğundan bu işin senin tara- fından yapıldığı zannediliyor.,, — “Böyle bir zanda bulunmak için ortada ne gibi sebep olabilir?. Bulgarlar benim nereye ve ne mak satla gittiğimi biliyorlar.,, — “Biliyorlar ama işin içine si- yasi meseleler karışıyor. Türk çe- telerinin Makedonyada ve Trıkya- da valışmalırma O (Sandanski) partisinin mâni olduğu ve bundan dolayı Türklerin ona karşı husu- met besledikleri ( düşünülüyor. Türk çetelerinin serbestçe hareket edebilmeleri ve Bulgarların Al manya ve Avusturya ile beraber harbe girmeleri için Türklerin (Sandanski) yi öldürmüş olmala- rına kuvvetle ihtimal veriliyor.,, — “Azizim bunların hepsi yan- lış düşüncelerdir. Şayet (Sandans- ki) öldürülmüş ise bu katlin (Alek sandrof) ve (Protogerof) tarafla- rından tertip edildiğine bir an bile şüphe etmemek lâzımdır. Fakat her ne ise, şimdi ben başımın çare- sine bakmalıyım. Hakikat meyda- na çıkincıya kadar bir tarafa giz“ Sen ne dersin?,, (S.) Çavuş Halil Efendinin bu sualine cevap vermek için bir müd det düşündükten sonra demişti ki: — “Herhalde kendini gösterme meğe çalışmalısm. (Fistana) daki karargâhınız dün akşam Bulgar- lar tarafmdan basıldı. Orada bu- lunan iki nöbetçi arkadaşınız ya- kalanarak hapise atıldı. o Bundın başka : Bulgarlar karargâhınızda | X işaretli J ve arkadaşlar Yazan: A. MiL Ti ı ne buldularsa, hepsini alıp götür düler, İhtiyat tüfekleriniz ve cep- haneniz tamamile müsadere edil di. Bütün bu muamele de gösteri yor ki Bulgarlar bu (Sandanski) işinde hiç şaka dinlemiyecekler« dir.,, Halil Efendi Bulgarlırm bu suretle hareket etmelerine hiç bir mâna veremiyordu. Mutlaka Bul- garlar kat'i emmareler elde etmiş olmalıdırlardı ki (Sandanski) nin katlini Türk çetelerine ve bilhas sa kendi çetesine isnat ediyorlardı. Onun için (S.) Çavuşa sormuştu: — “(Sandanski) nin nasıl vu- ! rulduğunu öğrenebildin mi? Fazla İ tafsilât var mı?,, (S.) Çavuş hemen cevap vers mişti: — “Bak vak'anm nasıl cereyan ettiğini sana anlatayım da dinle: (aSndanski) yalnız (o başma (Menlik) ten Nevrekopa geliyor * muş. Bu mesafeyi bermutat atla katediyormuş. (Perim) Balkan» dan geçerken Papas Çayırı deni- len bir noktada bir pusuya düş- müş. Altı kişi birden bir anda ona karşı ateş açmışlar. Kurşunlar ev- velâ (Sandanski) nin hayvanma isabet etmiş. Hayvan yere yuvar» lanırken (Sandanski) de onunla beraber düşmüş ve bacağı kırılmış. Hâdise mahallinden geçen dar pa- İ tika yolunun bir tarafı uçurum ol- İ duğu için (Sandanski) attan düş İtükten sonra o uçurumdan aşağı i doğru yuvarlanmış. metris oturmam, Elin itlerinin eğlencesi miyim? Biraz durduktan sonra: — Kocaya varmadımsa, kabıhat be- nim mi? Sen bunları çıkaranlara söyle. — Neleri çıkaranlar kız! — İşte boşanmı kalktı ya! 5 E, boşanma kalktıysa, kötü mü ol- du? — Kötü oldu ya, herifler şimdi almıyor lar işte! — Almıyorlar mı? Ortalık az evle niyor sanıyorsun! — Cznım hanım, olanlara, anası,babası olanlara göre ne var? Bu zaten onlara ya- radı. Benim gibi kimsesizleri alan var mı? — Fekiden alsalar bile usanınca bıra" kıyarlardı. Onu da söylesene? — Bıraksın, alryordu ya. Hiç olmazsa çocuğun babası olurdu. belli et diyen mi var? İstediğinizi yapı- yorsunuz, istediğimiz yerden çocuğu alr yorsunuz, karışan, görüşen yok. Sonra da kabahat başkalarının oluyor. — Olur ya, bu serbestliği kim istedi? — Kim istedi? — Siz, beyler istediniz. Gene de sizle- re yaradı. Sizin hanımlar bir çocuk al- dırmak istese, hekimler, biribirini çiğher- ler. Ben yalvarıyorum da kimse aldırmı yor. Bunun babası benden sıska, bu ço- cuk doğacak ta çok düğün, bayram ola- cak. Bana çocuğu düşüremezsin, diyor lar, bakalım, doğurabilir miyim? Yarın > olunca, bir tas çorba getirecek var mı — Olsa gerek..., — Kim? Babası mı? Allah onun canmı alsın. O, beni düşünseydi, bugüne kor aa ? Biraz durdu, sonra: — Adamım kısmeti olmalı, dedi, bak Cemileye! — Ama, Cemile metres oturuyor, de- dim. — Korkma, nikâhları var, dedi, eğer bıraksalar, herif onu karısının üstüne ala- cak, Bırakmıyorlar. Onlar da imam ni- kâhı yaptılar. Söyliyeyim ki: Ben Halideden, bizim bonkada Cemile adında bir kız ile bunun | Feyyaz Bey adında bir (amanı) olduğu: nu öğrenince, bunların kimler oldukları- nı görmek istedim. Cemile güzelce, körpece bir kız. Ha- lideden çok güzel, çok oynak. Bu Feyyaz Beyden daha iyisini bulduğu gün hemen yeni dostuna kaçacık bir çicek! Feyyaz Beye gelince; salonun büyük AMMA o «© “&d«&GÖGÖEC©€©ddd2ç,;jz 727 2 Y ni kapısı önünde durup, gösterdiler: — Bakınız, o köşedeki çıplak kafa gö“ rünüyor ya, işte o! Baktım, iri bir deftere gömülmüş, saç- sız, kocaman bir kafa! Görseniz hiç um- mazsınız. Nasıl da güzel yolunu bulmuş; kızı bankaya hizmetçi, kendine de met- res!.... Banka şerefine oooh! Allah sağ- lık yersin. Neler dönüyor da, bizim ha berimiz yok, Cemilenin her zaman yüzü gülüyor; belli ki yaşayışında eksiği yok. Halideye söyledim: — Cemileyi gördüm, dedim, sen onun gibi birini neye bulmadım? — Ah, dedi, nerde ben de o talih! — Seninki kaç para aylık alıyor? — Bilmem, kendi söylediğine bakı» hırsa elli lira alıyormuş. / — Evinde kaç kişi var? (Devamı ver) | | | | | j j j A "MA KL e ny mr re — se ME İkl LTE sa ri a Dala 2 e e DKI e ağ m ge gal RR AM EE

Bu sayıdan diğer sayfalar: