6 Ekim 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

6 Ekim 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v > En 0 elime EE — VARI 6 Teşrinievel 1934 Viyana radyosunun | onuncu yıl dönüm Yakında Ravag denilen e na radyosu, onuncu yıldönümünü kutlulıyacaktir. Bu sebeple mat- buatla temas edilmiş, geçen on s€- ne içinde radyo âlemindeki terak- kiyata ait malümat kayıt ve tes - pit edilmiştir. Bu malümata gö - re 1934 birinci teşrininde © radyo ile neşriyat müddeti (o haftada 20 saat tutuyordu. Şimdi ise bu müd- det hemen beş misline çıkmıştır. Yani şimdi haftada 95 saat radyo neşriyatı yapılmaktadır. Gramofon plâkları o neşriyatı, konser ve operaların naklen neşri ilk zamanlarda hiç vaki feranslarla (o haber servislerinin neşri - ve (tiyatro (oyunları - nm nakli başlangıç zamanların - da malüm olmıyan şeylerdi. Neşir müddetinin yüzde 99,5 gu musiki ile dolmuş, yarımı"edebiyata ( hasredilmişti. Bugünkü programda ise bu müd- detin yüzde 65 ini musiki, yüzde 7,8 ini edebiyat, nü ilmi neşriyat teşkil etmektedir. Ön sene evvel her radyo dinleyi - cisi beher neşriyat saati için buçuk Grosch (*) ücretin ancak beşte birini veriyor. Statistiklerin verdiği malüma - ta nazaran, Viyana radyosunun bu | sene 31 ağustosta 551,036 dinle - | yicisinden yüzde 52,94 ü Viyanalı, | yüzde 17,98 i aşağı Avusturyalr, yüzde 10,19 u İstiryalı yüzde 7,59 zu yukarı Avusturyalı, idi. Vi» yana dairelerinden : Landstrasse 23.379 abone ile başta bulunmak- tadır. En az dinleyici Simmering de ölüp miktarı 4897 dir. Viyana radyosu on yıl içinde 32,000 saat neşriyat yapmıştır ki bu üç sene - den fazla bir zaman'demektir. Bu zamandan musikiye 16,967 saat, edebiyata 2,563 saat, “ilmi neşri- yata 11,417 saat hasredilmiştir. Bu seferki yıldönümü münase- betiyle Messepalastda (o birradyo “ sergisi açılacaktır. Bu serginin en » enteresan kısmı, her halde Studio kısmı. olacaktır. OSerginin bu Studio kısmında (o 400 kişilik bir dinleyiciler grupu neşriyat sira - sında hazır olabilecektir. Bu, rad- yo tarihinde bu kabilden ilk bir tecrübedir. Avusturya demiryolları umumi müdürlüğü, bu serginin bütün zi- yaretçilerine tarifedeki trenler i « çin ve yalnız lüks trenler müstes - na olmak üzere seyahat ücretlerin de yüzde 33 1/3 nispetinde tenzi- lât yapmağa muvafakat etmiştir. Bu yıldönümünü (o kutlulama Haftasında, Viyana radyosu, bü- tün program sahasında hususi ne$ riyat ile Avusturya radyosunun on senelik çalışma devrindeki inki - saflarını gösterecektir. Viyana radyosunun musiki şu - besinin müdürü Oswald Kabasta- nın beyanatına göre: Son iki sene içinde olduğu gibi bu sene dahi Ravag, “musiki dost- İarı cemiyeti,, ile birlikte “Musiki | cemiyeti,, salonunda altı büyük Symphoni konseri tertip edilecek- tir. Kendi rejisörlüğü altımda ya- pılacak opera neşriyatı şunlardır: Weber'in Suryanthe'si. Flotow'in Alessandro Stradel- la'sı, Fransız Sehimidin Fredigondisi (Üstadın doğumunun 60 ıncı yıl dönümü münasebetiyle). İtalyan radyoları neşriyatındar ” Mal 0 m Oi değildi. | 1933 te 773 plâk, 320 konser ve| 44 opera neşredilmiştir. İlmi kon- | yalnız yüzde | yüzde 12.4 ü -| iki | radyo abone ücreti tediye ederdi, bugün ise bu / Fransızca öl hatibin nutkünu, mevzuunun inceliklerile Ingilizce, sonra Almanca olarak tekrarlıyan tercüman! ” ionce | Birkaç gün evvel kapanan Bey- nelmilel Parlâmentolar Konferan- sında, gayet mühim bir hâdise vardı ki, bunu — konferans müza kereleriyle uğraşma yüzünden “— gazetemiz okuyucularına bildirme ğe bir türlü fırsat bulamamıştım. Üç yüzü geçen mürahhasın bey ! | nelmilel ehemmiyeti haiz dört bü- yük mesele üzerinde konuşmaları, karşılıklı münakaşaları, güzel ân- laşmalar bitti, varmışlar, şimdi bürolarında meş- İ gul olmaktadırlar bile... Japonya Amerika mürahhasları gibi bir di- ğer kısmı da, gelecek sene Brük- selde tekrar toplanmak üzere va» | Fakat İ tanlarma dönmektedirler. ! Bir çok devlet ve ırklara mensup | olan ve çoğu başka dillerden konu şan bu mürahhaslar birbirleriyle | nasıl anlaşmışlar, suretle anlatılmıştır? İşte beynelmilel parlâmentolar konferansınm mucizesi dediğim şeye şimdi yaklaşıyoruz. Size, ora İ nm, erişilmesi cidden “güç görü- nen, büyük meleke sahibi iki esas ter'i naklen neşrolunacaktır. Yeni neşriyat senesinin ilk dört ayında bunlardan başka “Strauss- dan Leahr'a kadar,, ve “Hoch von Kahlenberg,, ismindeki (iki yeni radyo Potpourri'si neşredilecek - tir. Ravag'ın edebi kısım direktörü ! Bir “Mizah ve neşe,, i servisinden “Ayın komedyası,, miyle her ay bir eğlence tertip €- dilecektir. “Klâsik ve halk kültürü,, ismi altında diğer bir servis (oneş- Avusaurya halk mü- üstatları © yapacak - ür. o Hawel'in o Muttersorge'si, Anzengruberin o Meincidbaueri, Raimundun çok nadir Moisasurs Zauberflucht ismi ki esrarengiz masalları bu meyan- da temsil ve neşrolunacaktır. Klösikler'n temsiline Sehille - rin 175 inci yıl dönümünde ikinei teşrinde Yungfrau von Orlean temsili ile başlanacaktır. Memleketin şer ve edipleri de konferanslar verecektir. Konferanslara (Franz Keimin Münchhausens letzte Lüge ismin- deki komedisinin temsili ile baş - lanacaktır. Bndarı sonra — ölümünün yir- tına göre: is- riyatını zelerinin | | minci yıl dönümü isabet eden — Georg Trahlin ha- İ urası yadedilecektir. | ( Viyana radyosunlun ilim şubesi müdürü Dr. Henzin verdiği Ma - lümata nazaran vu Ravag, ilmi ve fikri hayat ve faaliyeti yükselt - meğe ve bilhassa halkin yetişti - rilmesine, talim ve terbiyesine rişerek bu yolda neşriyat yapa - caktır. Haftada bir defa da halk şar- kıları neşredilecektir. Ravag idaresi, yeni bir radyo etmistir. o Neşriyat programının bundan sonraki 'nkişafında kıymetinde mühim bir âmil teşkil edecek olan bu yeni bina kurul - mas. masalasinin valında mishet ve Memleketleri yakın olan mü- | rahhaslardan bir kısmı, yurtlara | bu konferans mihanikiyeti itibari- | İle nasıl işlemiş, cereyan etmiştir? | Prof. Dr. Hans Nüchtem'in izaha- | Bu maksatları ne| ikinci teşrine | i bilmeyen, bu dildeki siyasi çalışan bütün müşsesat ve cemi - | yetlerle temas ve münasebete gi- ! binası inşası meselesini de tetkik | dilmektedir. rüknünden birinin inceliğini beynelmilel itilâflar üzerinde oy- nadiğı mühim ve mesuliyeti? rolü anlatacağım. Konferans, aşağı yukarı üç e sas dil üzerinde cereyan ediyordu. Fransızca, İngilizçe, o Almanca... Fakat Amerikalılar, İngiliz ve Ir» landalılar da olduğu gibi çok de- fa, başka millet dillerine o merak etmemiş ve ekseriyetle iyi konuşa miyan kimselerdir, Bunü, nasil is- tersceniz öyle tevil ediniz. Ya ko nuşmak istemezler, yabut kendi dillerinin de kâfi derecede umumi oluşu; buna ihtiyaç göstrmemiştir. ve M. Georces $. Raluovitch Japonlar ve şimal memleketli- ler daha çok ingilizce konuşur- lar. Bir çok mürahhaslar, Fransız- ça olarak nutuklarını söyliyorlar- dı, Fakat esas itibariyle Fransızça nul- kun inceliğini nasıl takip ediyor, Almanca söylü leş yüz bu kadar kişiye ne yolda an- latıyordu? Şurada, size konferans salonu- nun riyaset kürsüsünün o hendesi bir plânmı çizeyim. Tepeden ba kmca, e ngeride fakat yüksek mev kide reisin yerini görürdünüz, Bu- rayı, büyük bir ihtisasla (Büyük Millet Meclisimiz Birinci Reis Ve- ikli Trapzon Mebusu Hasan Bey işgal etmiştir. Onun önünde uzun” ca bir sıra vardır ki, ortasına muh telif milletlerin hatipleri sıra ile çıkıyor ve maksatlarını anlatıyor” lardı, Onun iki yanında tercüman” ları vardı, Amma nasıl? Okuyucularımızın, fırsat bulup. bu fevkalâde adamları bir kaç da” kikacık olsun dinlemelerini ister- dim... Daha öndeki sıralarda gene üç lisan üzere not tutan Alman, Fran sız, İngiliz stenoğraflar, harıl ha- rıl çalışa dursunlar, ben size tercü manlardân biriyle, bir celse ara sinda neler konuştuğumu ve bir dil den bir dile anlaşı'maz bir maha- retle nasıl atlıyabildiklerinin sır- rin: söyliyeyim. Mürahhaslardan biri, Fransız- ca mı söylüyor; bu mükemmel ter cümanlar hiç dinlemiyormuş gibi görünerek bir iki not alıyor, sonra ayağa kalkarak bunu Fraüsızça 0- larak su gibi anlatıyordu. Alman- ca okunan, Fransızcaya, sonra ge- ne aynı adam tarafından İngilizçe ye çevrildi. Konferans ( tercümanlarından M. GEORGES S. RABINOVITCH Bir ara bana dedi ki: “İsvicreliyim, Almanyada doğ- dum. Fakat çocukken İsviçreye ge tirilmişim. Tahsilimi orada yap- tım. “- İncilizceyi de orada mı öğ» “— Evet; Londraya gitmedim değil. Fakat oraya gittiğim zaman bu dili mükemmelen öğrenmiş bu- lunuyordum. İsviçrede İsviçreli bir hocadan ders aldım. “— Bu tercümeyi, bu kadar ça buk nasıl yapıyorsunuz. Bu işin ruhi vaziyeti nedir? “.— Alışmanın büyük tesiri ol- duğunu inkâr edemem. Fakat esas şey, söylenen nutku tergüme ede- ceğim lisan üzere düşünüp temer- küz ettirebilmektir; Çok-riotlar-al- mam, Daha ziyâde hafızama güve nirim, Not aldıklarım, istatistikler ve tarihlerdir, Nutku hangi-lisan- da tercüme edeceksem notumu o lisan üzere alırım. “— Harfi harfine tercüme &der misiniz. Ben, meselâ bu lisanlar- İ dan yalnız birini: biliyörum., Ter- cümünizin bâzan kısa olduğu gö- rülüyor? “Ben milletler cemiyetinde İ debui işi yaptım, Vaziyetimizin ne | kadar mesuliyetli olduğunu! kesti- ' rebilirsiniz; Söylenen “ nütku “her ! halde anlatılacak şekilde ve hak- İ kiyle vermeğe mecburum; — Hangi hatipler iyi konuşu - yor? “ Bunu sormayınız.. size söyliyebilirim ki; kolay, insanı oradan oraya götür- miyen, demek istediğine kolayca ve teknik bir yolla varan hatipler çoktur, Fakat tercümesi zu itibariyle başı, ortası, sonu ol- mama ni leesi VAYdI. BU usulü ustalıkla başarabilen ha- tiplerin, kulak verecek noktalarını da pek âlâ bilir ve ona göre —ge- ne her zamanki gibi noksansız — fakat daha kolaylıkla tercümeleri- ni veririz, “— Kaç yaşındasınız? “— Otuz üç, “— Evli misiniz? “— Bu sual tarzımı Amrikalı- lardan mı öğrendiniz? Onlar da sormadık şey bırakmazlar. Evet evliyim, “ — Çocuklarınız? ,— Var, “.— Başka daha hangi konfe- ranslara iştirak ettiniz? «— Bakın size şunu söyliye- Yim, ben, bu işi daha ziyade keyif m yapiyorum diyebilirim, Ben milletler cemiyetinin beynölmilel Mesai bürosunda işsizlik ve muha- ceret üzerine raporlar veren tavsi- yelerde bulunan bir meslek ada- mıyım, Bir kaç kitabım var. Konfranslara iştirak etmek, bana dünyayı gez“ mek fırsatını veriyor. Memleketi- nize de bu vesile ile geldim. “— İsabet ettiniz. İşsizlik ne sahadadır. Düzeliyor mu?.Ne gi- bi tedbirler aldınız? “.— Dünyada işsizlik azalmı- yor denemez. Fakat bunu hiç men zilesine indirecek, beynelmilel tam bir çare henüz bulunamadı. Bu iş, beynelinilel surette hallolu- nabilir, Kesif halk tabakalarını, halkı daha az Yerlere nakletme- ği düşündük. Çalışanı, s'gorta et- tirmelidir, Uğraşıyoruz. Bir netice almağa çabalıyoruz. — Memleketimizde lisan isti- dadını nasıl buldunuz? “— Türkler, ecnebi dilleri, hiç adırgamadan ve kendi lisanları- Söz söylemek de, bilirsiniz, ya- ! zı yazmak gibi bir hünerdir. Mev- | Günün Siye Balkanlarda Bulgarlarla Sırplar dil ve K ları ile bağlı olan iki millet Sİ halde aşağı yukarı bir çeyrek $İ beri, © birbirine düşman yaş? Umumi Harp biteli şu kadar $ duğu, eski düşmanlar dost 9 halde Bulgaristanla Sırbistan © mütemadiyen köpürüyor, hud seleri eksik olmıyor, Maked9 lâl komitesinin gayri meşru fi ri yüzünden ikide birde mü gerginleşiyor, bu yüzden tebii diseler vukuu bekleniyordu. Takriben bir yıl evvel Bi h Boris, Yugoslavyaya uğ! Yugoslavya kralı ile görü: ziyete nihayet vermeğe teşeb ü. Daha sonra geçen Mayısta gina gelen ve Makedonya ihti mitesinin barbarlıklarına, bi çinde hükümet teşkil ederek masına nihayet vermek istiy! günkü Bulgar hükümeti, iki EĞİ ket arasındaki münasebetleri mek için çalıştı. Bu hükümet “ğe dan takip olunan siyasetin kök salmadığı yakın zamana kadar salmıştı. j Fakat Yugoslavya kralının 2 yı ziyareti arasında Bulgarlar * fından yapılan tezahürler, Bw'& kârı umumiyesinin bu siyaset olduğunu gösterdi. Nihayet iki hükümdar konuşmaların oldukça mühim verdiği anlaşıldı. Bu neti: rincisi hudut üzerinde üç yon tesis etmek, ili tarafın giden yolları düzeltmek iki m U yetiştirecek yeni demiryollar* maktır. Bütün bunlar karar! hulenuyor. Be kararların rasındaki ticaret ve iktisat mü lerini sağlamlaştırmağa yardım | cektir. Bu itibar ile iki Ball; İmar #el/radı ziyaret 14” yolunda attığı ilk adımdan s9” Aleksandrın Sofyayı siyareti yolda ikinci adımı atmışla İTerazilere uydurma öt” vuran yakalandi Terazilere uydurma d rup para kazanmaya kal | ço isminde bir ödüm yal adliyeye verilmiştir. Ölçü kontrol memurluğu" y bir adamın dükkânları d esnafı dolandırdığını habe” İ ğı için yakalatmak üzere © almıştı. Fakat Taksim ci bir bakkal bu sahte daha açık göz çıkmış, adi nun farkma varınca rı miş, fakat muvaffak olan Dolandırıcınm üzerinde mühürlemeğe mahsus aleti© mıştır. yegâne iyi konuşan milleti ir “ — Memleketimiz nasil? — Mükemmel, Kısa başardıklarınız şayan b Memleketiniz hakkında d8 7 Yleyel Ankaraya gide “— En çok dikkati iniz& nedir? “- Polisi fevkalâde “ ve işinde ehil buldum, Bu ** sokaklarda seyrü seferi id#” şi, görülmemiş şeydir. Ş Birlik Kâtibi umumisi. * larda istirahat, o sohbet | mürabheslara “haydi ikinci celse zamanı geldi: rans salonuna!..,, diye dolaşıyordu. "Tercüman ve müellif M.G GES 5. RABINOVFTCHİN rafcımıza bir de resmini 8” ayrıldım. İçeride, herkes rini aldı,

Bu sayıdan diğer sayfalar: